Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
idrisi, muhtefî

İdris-İ Muhtefî

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İdris-İ Muhtefî




İDRİS-İ MUHTEFÎ

On altıncı ve on yedinci yüzyıllarda Anadolu'da yaşamış olan evliyâdan Bayramiyye yolunun Melâmiyye koluna mensuptur İsmi Ali'dir Halk arasında Hacı Ali Bey diye bilinir Terzilik mesleğiyle meşgûl olduğu için İdris, kendi hallerini ve yakınlarını insanlardan gizlediği için Muhtefî lakaplarıyla anılmıştır Aslen Rumeli'deki Tırhala'dandır Doğum târihi bilinmemektedir 1615 (H1024) senesinde İstanbul'da vefât etti Kabri, Kasımpaşa'da Kulaksız Câmii karşısında Okmeydanı'nın Haliç Tersânesi'ne bakan kısmındadır

Kânûnî Sultan Süleymân'ın vezîr-i âzamı olan Rüstem Paşanın terzibaşısının kardeşinin oğlu olan Ali Efendi, Tırhala'dan getirilerek amcasının yanında yetiştirildi Rüstem Paşa, 1548'de İran Seferinden dönerken Ankara yakınlarına gelince, Bayramiyye yolu büyüklerinden Hüsâm Efendiyi berâberindekilerle birlikte ziyârete gitti Sohbet esnâsında orada bulunanlarla tek tek tanışan Hüsâm Efendi, Terzibaşının yeğeni olan genç Ali Efendiye gelince onun ne işle meşgûl olduğunu sordu Terzilik mesleğiyle uğraştığı söylenince, terzilerin pîri olarak kabûl edilen İdris aleyhisselâma nisbetle ona İdris lakabını verdi Ali Efendiyi hizmetine ve talebeliğe kabûl etti Bir müddet Hüsâm Efendinin hizmetinde ve sohbetinde bulunan Ali Efendi, tasavvuf yolunda ilerledi Daha sonra İstanbul'a gelen Ali Efendi, ticâretle meşgûl oldu İlk zamanlar ticâret sebebiyle Belgrad, Filibe, Sofya, Edirne, Gelibolu gibi memleketlere gitti Gittiği yerlerdeki âlim ve evliyâ zâtların sohbetlerinde bulunup tasavvuf yolunda yükseldi Defâlarca hac vazîfesini yapmak için Hicaz'a gitti Oradan Yemen'e gitti Son zamanlarında ticâreti bırakıp İstanbul Fâtih Çarşamba'da Mehmed Ağa Câmii yakınındaki evinde ikâmet etti Ticâreti, emrinde bulunan kimseler yürüttüler Çevresinde Hacı Ali Bey diye meşhûr olan bu zât, insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattı Bir çok halleri ve kerâmetleri görüldüğü halde bunları insanlardan gizledi Bu sebeple gizleyen mânâsına "Muhtefî" lakabıyla anılmaya başlandı Sözleri, halleri ve yaşayışıyla İslâmiyetin emrettiği gibi olmasına rağmen onu çekemeyen bâzı kimseler aleyhinde dedikodu etmeye başladılar Onu küfürle ve sapıklıkla ithâm edenler oldu Hattâ hakkındaki ileri geri konuşmalar zamânın pâdişâhına kadar ulaştı Pâdişâh, hakkında araştırma yapılıp, söylenilenler doğru ise cezâlandırılmasını emretti Fakat halk arasında Hacı Ali Bey diye meşhûr olduğu için "İdris-i Muhtefî" isminde kimseyi bulamıyorlardı Onun hakkında soruşturma yapmakla vazîfelendirilen tercüman Şeyhi Ömer Efendi, iyi halleriyle ve akıllı bir kimse olarak tanıdığı Hacı Ali Beyi dâvet etti İdris-i Muhtefî hakkında bâzı şeyler sordu ve onun bozuk inanış ve hareketlerinden bahsederek; "Şehrimizde büyük bir fitne peydâ oldu Hiçbir yolla mâni olunamadı Netice nereye varacak bilemiyoruz Ali Bey bu hususta sizin görüşünüz ve düşünceniz nedir acabâ? Bu fitne nasıl bertaraf edilebilir İdris derler bozuk îtikâtlı ve sapık bir kimse ortaya çıkmış Sözleri ve hareketleri sebebiyle katl edilmesi gereken bu kimse nice müslümanın dalâlet ve sapıklık çukuruna düşmesine sebeb olmuş, başına topladığı serseri kimselerden olan bir gürûhla birlikte fitnelerini yaymaktaymış Bu zamâna kadar ne kendisi, ne de etrâfındakilerden kimse ele geçirilemedi Bu hususta sizin bildiğiniz bir şey var mı, yardımınız olur mu?" dedi

Ömer Efendinin sözü bitince söz alan Hacı Ali Bey; "Siz hiç o adamı gördünüz mü? Dediğiniz halleri o kimse sizin huzûrunuzda îtirâf etti mi? Yâhut o kimsenin halleriyle ilgili olarak size kesin bir bilgi ulaştı mı?" diye sordu Ömer Efendi ve yanındakiler bu sorulara "Hayır" diye cevap verdiler Hacı Ali Bey tekrar söz alıp; "O halde hakkında kesin bilgi sâhibi olmadığınız bir müslüman hakkında bu derece iftirâ ve taşkınlık edilmesinin sebebi nedir?İşte sizin bahsettiğiniz ve hakkında pekçok şeyler söylediğiniz kimse benim İsmim Ali, lakabım İdris'tir Beni nasıl bilirsiniz? Bu söylediğiniz haller bende var mıdır?" deyince, Ömer Efendi söylediklerine tövbe edip pişman oldu Hacı Ali Beyden özür diledi ve helallığını istedi Söze devâm ederek; "Ben sizi salâh, iyi hal ve takvâda yâni haramlardan sakınmak husûsunda üstün bir zât ve pîrim, azîzim makâmında bilirim Sizden bu anlatılanlar doğrultusunda ne bir söz işittim, ne de bir hareket gördüm" dedi Hacı Ali Bey; "O halde meseleyi böylece bilin Hakkında kesin bilgi sâhibi olmadığınız kimseler hakkında uygunsuz konuşulmasına müsâde etmeyin" dedi Ömer Efendi ve yanındakiler pâdişâha, anlatılanların aslının olmadığını bildirdiler Böylece bir fitne ve iftirâ ateşi söndürülmüş oldu

İdris-i Muhtefî diye anılan Hacı Ali Bey birçok talebe yetiştirdi Tanınmış âlimler ve edipler onun sohbetlerinde bulunup tasavvuf yolunda ilerlediler 1615 (H1024) senesinde İstanbul'da vefât etti Kasımpaşa'da Kulaksız Câmiinin karşısında Okmeydanı'nın Tersâneye bakan tarafında defnedildi Arûz vezniyle yazdığı şiirlerinin toplandığı mecmuaları vardır Yûnus Emre'nin Şathiyesi tarzında yazdığı hece vezniyle ve on beş dörtlük hâlinde yazdığı Şathiye'si meşhurdur

İş bu deme erince üç kez doğdum anadan

mısrasıyla başlayan şiiri bâzı kimseler tarafından şerh edilmiştir

İdris-i Muhtefî'nin pekçok halleri ve kerâmetleri görülmüştü Sahn-ı semân (Fâtih) Medresesi müderrislerinden Şeyh Sinan Efendizâde Mustafa Efendi, İdris-i Muhtefî'nin halleri hakkında şunları anlattı: İlk zamanlar bir defâ Kassâm Kâtibi (vefât eden kimselerin mîrâslarını taksim eden kimse) olmuştum Bir gün mahallemizden bir kimse Kassâm Mahkemesine gelerek; "Semtimizde bir kimse vefât etti Geride bıraktıklarının yazılmasını istiyorum" dedi Kassâmdan bir kâtip istedi O semtte olduğum için kassâm beni bu işle vazîfelendirdi O kimse ile birlikte gittik O zamâna kadar kapısının açıldığını görmediğim ve sâhibini bilmediğim bir eve gittik Evin sokak kapısından içeri girdiğimizde içerisinin bir mahalle genişliğinde olduğunu, orada vezirlerden, âlimlerden ve ileri gelenlerden pekçok kimse olduğunu gördüm O kimselerin hepsi tebdîl-i kıyâfet etmişler, vefât eden kimsenin geride bıraktığı şeyleri saymakla ve yazmakla meşgûldüler Ayrıca onların hizmetinde bulunan hûrî ve gılmân ise bir mahalle halkından fazlaydı Bir haftadan fazla yazım işi sürdü Her cins mal bir tarafa ayrıldı Ticâret malları anbara konuldu Ayrıca bâzı yazılı belgeler çıktı "Bunlar nedir?" diye sorduğumda; "İdris Efendinin geriye bıraktıklarındandır" dediler Ömrümüz boyunca yakınımızda olup da hiç görmediğimiz zâtın eşyâlarıdır, diye hayretimizi belirttik Bu derece yüksek olmasına rağmen hal ve kerâmetlerini gizlediğine şâhid olduk"

1) Atâî; s602
2) Osmanlı Müellifleri; c1, s23

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.