Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kabaşa

Kabaşa

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kabaşa




KABAŞA

Köstendil velîlerinden Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir Aslen İştib kazasının bir köyündendir Kabaşa diye meşhur olmuştur Halîm, selîm, yumuşak huylu kerâmet sâhibi bir zâttı

Gençliğinde gâyet cesur bir kimseydi Bâzı kötü arkadaşlarla berâber olması sebebiyle bir müddet yol kesiciliğe heves edip gezip dolaşmış, sonra kendisinde bir hal meydana gelip bütün kötü işleri, sözleri ve hareketleri terk etmiş, köyündeki mallarını, çoluk-çocuğunu da bırakarak meczûbâne, mecnûnâne ve dîvâne bir halde dolaşmıştır Çoğunlukla İştib, Kara Tuvâ ve Köstendil'de kalmıştır Büyük küçük herkes kendisini severdi Dâimâ sükût üzere olup, ağzında dili dâimâ bir şeyler okur gibi hareket ederdi Fakat ne okuduğu anlaşılmazdı

Bir gün Köstendil sâkinlerinden bir sipâhî, kış günü İstanbul'dan gelirken akşam vakti hava karlı ve gâyet fırtınalı imiş Yolda Kabaşa'ya rastlayıp, selâm vermiş Selâmını almış ve yol güzergâhını değiştirip Merîc Yalısına doğru gitmiş Hattâ o sipâhînin hatırına; "Bu dîvane bu vakitte buralarda böyle yalnız ve yayan niçin gezer Bu havada bir yerde helak olur, gider" diye gelmiş Köstendil'e gece vakti gelip ertesi günü kahvehâneye gittiğinde Kabaşa'yı orada otururken görüp, hayretle Kabaşa'ya ne zaman geldin dediğinde; "Ne tûfan, ne bora idi o" deyip, başka bir şey konuşmamış

Bahr-ul-Velâya kitabının müellifi Süleymân bin Hasan Köstendilî anlatır: "Yazın çoğunlukla çiftliğimizde kalırdım Bir gün meczûb Kabaşa yalnız başına çiftliğe gelip, doğruca harman yerine vardı İki üç gün harmanda ırgatlar ile sabahtan akşama kadar çalıştı Bir sabah âniden ortalıktan kayboldu Bir gün büyük kardeşim ÇelebiEfendi hazretlerinin konağında, birâderlerim Emîn Ağa, Abdullah Ağa ve bu fakîr dîvânhânede dururken Kabaşa çıkageldi Bir direğe yaslanıp, uzun müddet hepimize baktı Sonra bana yönelip, hayli zaman gözünü başka tarafa çevirmeden devamlı baktı Bu sırada söylediği sözler ile hoş anlar geçti

Bir gün Kabaşa, kalabalık bir kahvede oturuyordu Bu sırada başını kaldırıp; "Bak şuna! Beyaz tazı tilkiyi tuttu" deyip güldü Orada bulunanlar, buna hayret edip, bunu söylemekle ne demek istediğine dâir sözler söylendi Şeyh Mustafa Efendinin oğlu da oradaydı Onun bu sözü boş değildir, diyerek merakla beklediler O sırada, dağdan avcılar gelip, kahvehânenin önünden geçtiler Çantalarında bir tilki asılı idi Şeyh MustafaEfendinin oğlu tilki sâhibine; "Bu tilkiyi hangi tazı tuttu, ne vakit tuttu" diye sordu Avcı; "Şu beyaz tazı tuttu" Vakit olarak da Meczûb Kabaşa'nın o sözleri söylediği vakitte yakalandığını bildirdi

SİNE SİNE

Bir sene yağmur yağmayıp, susuzluktan ekinler neredeyse kuruyup zâyi olacaktı Halk perişanlık ve şaşkınlık içerisinde idi Bir gün Kabaşa'nın bir direk üzerine binip "Sine sine, sine sine" dediğini görürler Yanında bulunanlar onun bu sözünden bir şey anlamazlar ve; "Acabâ bu dîvânenin böyle söylemekten maksadı nedir?" derler Bu sırada havada bulut yokken, birdenbire bulutlar görülür ve sine sine gâyet bol yağmur yağar Birkaç gün devamlı sine sine yağmur yağıp, ekinler suya iyice kanmış Allahü teâlânın izniyle kuraklık sıkıntısı gitmiş

1) Bahr-ul-Vilâye

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.