Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
abdullah, bin, salim

Sâlim Bin Abdullah

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sâlim Bin Abdullah




SÂLİM BİN ABDULLAH

Tâbiînin büyük fıkıh âlimlerinden ve velî İsmi Sâlim, künyesi Ebû Ömer'dir İkinci İslâm halîfesi hazret-i Ömer'in torunu olup, babasıEshâb-ı kirâmdan büyük âlim Abdullah bin Ömer hazretleridir

Babasının terbiyesinde yetişip, çok büyük derecelere kavuştu Çok hadîs-i şerîf dinleyip, islâm ahlâkıyla ahlâklandı Babasına çok benzer, herkes tarafından sevilirdi Medhiyelere mazhar oldu Babasından ve Tâbiînden Saîd bin Müseyyib'ten hadîs-i şerîf dinleyip, rivâyet etti Kendisinden de Tâbiînden büyük muhaddis Nâfî Mevlâ ibni Ömer ve İbn-i Şihâb-ı Zührî hadîs-i şerîf rivâyet ettiler Müslümanlara rehber oldu Bu hizmeti dolayısıyla ismi büyük kitaplara geçip, unutulmayarak dâima yâd edildi Müslümanlara nasîhatta bulunup, onlara yol gösterdi Hattâ Emevî halîfelerinden Ömer bin Abdülazîz ve Hişâm bin Abdülmelik'e devamlı nasîhat ederdi Büyük fıkıh âlimi olup, bir kavle göre Medîne-i münevveredeki yedi büyük fıkıh âliminden biridir Mezhep sâhibi imâmlarındandı Fakat mezhebi bütünüyle kitaplara geçirilmeyip, unutulduysa da, bâzı ictihadları temel kitaplarda yazılıdır Onun haramlardan kaçınması dünyâya düşkün olmaması ve takvâsı dillerde dolaşırdı Zamanındaki ve sonraki âlimler onu medh edip, dâima hürmetle anarlardı Tâbiînden ve Medîne-i münevveredeki yedi büyük âlimden Saîd bin Müseyyib onun hakkında; "Sâlim, Abdullah'ın kendine en fazla benzeyen oğludur Abdullah ise hazret-i Ömer'in kendine en fazla benzeyen oğluydu" İshâk bin Râhavî'ye de; "Bütün isnadların en doğrusu Zührî'nin Sâlim'den, onun da babasından rivâyetidir" buyurdular Sâlim bin Abdullah'ın, sakalı rivâyete göre sarı olup, sonradan beyazlaşmıştı Yüzüğünde tek satır olarak "Sâlim bin Abdullah" ismi yazılıydı Dokuz çocuğu olup, isimleri; Ömer, Ebû Bekir, Abdullah, Âsım, Ca'fer, Hafsa, Fâtıma, Abdülazîz ve Abede'dir Medîne-i münevverede 725 (H106) bir rivâyete göre de 727 senesinde vefât ettiCenâze namazını Emevî halîfesi Hişâm bin Abdülmelik kıldırdı

Bir defâsında Harem-i şerîfe girdiğindeEmevî hükümdarlarındanHişâm bin Abdülmelik ile karşılaştı Onun; "Ey Sâlim! Ne ihtiyâcın varsa benden iste" suâli üzerine; "Yâ Emîr-ül-Müminîn! Ben Allah'ın evinde başkasından bir şey istemekten hayâ ederim" cevâbını verdi Bir defâsında Eş'ab hazretlerine buyurdu ki: "İhtiyaçlarını Allah'tan başkasından bekleme"

Birgün Ömer bin Abdülazîz ona mektup yazarak hazret-i Ömer-ül Fârûk'un mektublarından birisini kendisine yazmasını istedi Bunun üzerine Sâlim bin Abdullah halîfeye şu mektubu yazdı:

"Ey Ömer! Dünyâda iken çeşit çeşit lezzetleri tadıp hayâtın her türlü zevklerini elde edip de, öldükten sonra, o güzel gözleri kafataslarında oyuk hâlini almış, yine o doymak bilmiyen karınları şimdi yarılmış olan ve senden önce geçen pâdişâhların hâlini iyi düşün ve ibret al Şimdi onlar, yerin altında ve üstünde leş olmuşlar Kendisine sâhip olamayan bir zavallı bile şimdi onlara, leşlerinin kokusundan, tiksinerek bakıyor"

Sâlim bin Abdullah, Ömer bin Abdülazîz'in mektubunu alınca, şu mektubu yazdı: "Bismillâhirrahmânirrahîm Sâlim bin Abdullah'dan, müminlerin emîri Ömer binAbdülazîz'e! Sana selâm ederim Kendisinden başka ilâh olmayan Allahü teâlâya hamd ederim Allahü teâlâ, irâde buyurup (dileyip) dünyâyı yarattı Dünyâyı çok kısa eyledi Onun başından sonuna kadar olan zamanı, günün bir saati gibi yaptı Sonra, dünyâ ve dünyâdakilerin son bulmalarını diledi ve meâlen şöyle buyurdu: "O'nun zâtından başka herşey yokluğa mahkûmdur (Geçerli) hüküm ancak O'nundur; ve (öldükten sonra) hep O'na döndürüleceksiniz" (Kasas sûresi: 88) Allahü teâlâ, insanlara Peygamberleri vasıtasiyle kitaplar gönderdi Bunlarla emirlerini ve yasaklarını, helâl ve haramları, emrine itâat edenlere vereceği mükâfatı, itâat etmiyenlere vereceği azâbı, vs bildirdi Ey Ömer! Sen şimdi, sıradan bir insan değilsin Büyük bir vazifeyi üzerine aldın Bu hususta, Allahü teâlâdan başka senin yardımcın yoktur Kendini ve ehlini muhafaza edip, hak ve hukuku gözetebilirsen, bu büyük bir nîmettir Çünkü senden önce geçenlerden bir kısmı, yapacaklarını yaptılar Hakkı öldürüp, bâtıl ve bid'atleri ortaya çıkardılar Bu bid'atleri sünnet-i seniyye zannettiler Bid'at ehli kimselerin yetişmesine fırsat verdiler İlim sâhiplerine rahatlık verdilerse de, çok eziyet de yaptılar Sen onlara, rahatlık ve genişlik vermekle berâber, eziyet ve sıkıntı kapısını da kapalı tut Eğer senAllahü teâlânın rızâsını gözetirsen, Allahü teâlâ sana yardımcı insanlar gönderir Allahü teâlânın yardımı, herkesin niyetinin derecesine göredir Eğer niyet tam hâlis olursa, Allahü teâlânın yardımı da tam olur Eğer niyet noksan olursa, Allahü teâlânın yardımı da ona göre olur"

Sâlim bin Abdullah dedesi hazret-i Ömer'in hâlini anlatırken, Resûlullah efendimizden ve Asr-ı saâdetten de kıymetli haberler vermektedir: "Hazret-i Ömer devlet başkanı seçildiğinde, hazret-i Ebû Bekir'e tâyin edilen maaş kadar ücret almaya başladı Bu şekilde devam ederken, bir defâsında sıkıntıya düştü Muhâcirlerden bir grup, toplanıp bu mevzuyu görüştüler Zübeyr bin Avvam, hazret-i Ömer'e söylesek de maaşını biraz artırsak, buyurdu Hazret-i Ali, ümid ederiz ki kabûl eder deyip, haydi gidelim buyurunca kalktılar Hazret-i Osman; "Hazret-i Ömer'in hak ve adâlette ne kadar sert olduğunu biliyorsunuz Bu isteğimizi kendisini kırmayacağı birisine söyletelim Kızı Hafsa'ya (ranhâ) gidip, bu meseleyi anlatalım Bizim ismimizi vermeden, arzumuzu ona bildirsin" buyurdu Kabûl ettiler ve doğru hazret-i Hafsa'nın yanına gittiler Ona durumu anlattılar ve bunu kabûl etmeden hazret-i Ömer'e kimsenin ismini söylememesini de tenbih ettiler Sonra da dışarı çıktılar Bunun üzerine Hafsa (ranhâ), hazret-i Ömer'in yanına gitti Durumu anlattıHazret-i Ömer celâllenip, "Kimdi onlar?" diye suâl etti Hazret-i Hafsa, "Fikrini öğrenmeden kim olduklarını söylemem" dediHazret-i Ömer; "Eğer kim olduklarını bilseydim, iyice döverdim Ama, duâ etsinler ki, arada sen varsın Peki Hafsa, Allah aşkına söyle, Resûlullah efendimiz senin evinde kalırken giydiği en kıymetli elbise neydi?" Hafsa (ranhâ); "İki tane renkli elbisesi vardıElçileri onlarla karşılar, Cumâ hutbelerini onlarla okurdu" dedi Hazret-i Ömer; "Peki yediği en iyi yemek neydi?" diye sorunca, kızı;"Bizim yediğimiz ekmek, arpa ekmeğiydi O sıcakken, yağ kabının altına koyardık Ekmek yumuşar ve yağlanırdı Onu yerdik ve güzel bulduğumuz için başkalarına da ikrâm ederdik" diye cevap verdi Hazret-i Ömer tekrar; "Senin yanında kaldığı zamanlarda kullandığı en geniş, rahat yaygı neydi?" diye sordu Hazret-iHafsa;"Kaba kumaştan yapılma bir örtümüz vardı Yazın dörde katlar ve altımıza yayardık Kış gelince de yarısını altımıza yayar, yarısını da üstümüze örterdik" diye cevap verince, halîfe; "Yâ Hafsa! Benim tarafımdan onlara söyle Resûlullah efendimiz kendine yetecek miktarı tespit eder, fazlasını ihtiyaç sahiplerine verir ve kalanla iktifâ ederdi Vallahi ben de kendime yetecek kadarını tesbit ettim Artanı ihtiyaç sâhiplerine vereceğim ve bununla iktifâ edeceğim Resûlullah efendimiz, hazret-i Ebû Bekir ve ben bir yol takip eden üç kişi gibiyiz Onlardan ilki nasîbini aldı ve yolun sonuna vardı Diğeri de aynı yolu takip etti ve O'na kavuştu Sonra üçüncüsü yola koyuldu Eğer o da öncekilerin gittikleri yolu takip eder, onlar gibi yaşarsa, onlara kavuşur ve onlarla beraber olur Eğer, öncekilerin gittikleri yoldan başka bir yol takip ederse, onlarla buluşamaz" buyurdu"

Yine hazret-i Ömer'in şöyle buyurduğunu rivâyet eder; "Vallahi biz dünyâ zevklerine rağbet etmeyiz İstesek bir hayvan kestirir, ekmek ve kuru üzümden şıra yaptırır yer, içeriz Fakat, biz bu nîmet ve güzellikleri öbür dünyâya bırakmak istiyoruz Çünkü Allahü teâlâ meâlen şöyle buyuruyor: (Kâfir olanlara, ateşe arz edecekleri gün şöyle denir) "Siz dünyâ hayatında bütün zevklerinizi yaşayıp bitirdiniz ve bunlarla sefâ sürdünüz Artık bugün hakâret azâbı ile cezâlanacaksınız, çünkü yeyüzünde haksız yere kibir taslıyor, bir de dinden çıkıyordunuz (fâsıklık ediyordunuz)" (Ahkâf sûresi: 20)

SIRADAN BİR İNSAN DEĞİLSİNİZ

Ömer bin Abdülazîz, Sâlim bin Abdullah'a yazdığı bir mektubta şöyle buyuruyor: "Müminlerin emîri Ömer bin Abdülazîz'den, Sâlim bin Abdullah'a! Sana selâm ederim Kendisinden başka ilâh olmayan Allahü teâlâya hamd ederim İsteklisi olmadığım halde, bu ümmetin halîfeliği bana verildi (halîfe oldum) Allahü teâlâ böyle takdir etmiş Yüklendiğim bu vazifede beni muvaffak kılmasını, insanları söz dinler ve itâatkâr eylemesini, yardımcı kılmasını, benim onlara karşı merhamet ve adâletle muamele etmemi nasîb eylemesini, Allahü teâlâdan dilerim Bu mektûbum sana ulaşınca, bana Ömer binHattâb'ın çeşitli kimselere gönderdiği mektublarını, onun hayâtı ve yaşayışı ile alâkalı bilgileri, vermiş olduğu hükümleri hemen gönder Çünkü ben onun izindeyim Onun hayâtını ve yaşayışını kendime örnek alıyorum Allahü teâlâ bu yolda bizi muvaffak eylesin Vesselâm"

1) Tehzîb-üt-Tehzîb; c3, s346
2) Hilyet-ül-Evliyâ; c2, s193; c1, s49
3) El-A'lâm; c3, s71
4) Vefeyât-ül-A'yân; c2, s349
5) Tabakât-ı İbn-i Sa'd; c5, s195
6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c2, s365

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.