Kur’An Tarihe Neden Önem Verir? |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kur’An Tarihe Neden Önem Verir?'Belki düşünürler’ İnsan hayatının, her yönüyle ilgilenen Kur’an-ı Kerim, iyice tetkik edildiğinde görülecektir ki ayetlerinin yarısından çoğu, tarihi hadiselere ayrılmıştır Allah, bize rehber olarak gönderdiği ve uymamızı istediği ahkâm ayetlerini gerektiği gibi anlayabilmemiz için bu ayetleri, birçok tarihî hadise içinde bildirmiştir Çünkü biz insanlar, bu ayetler doğrultusunda hayatımızı tanzim edecek, onların emrettiği gibi yaşayacağız Meselâ, Kur’an’da Allah’a şirk koşanlar anlatılırken, bunlar, “üzerine varsan da, ondan uzaklaşsan da dilini sarkıtıp soluyan köpek”lere benzetildikten sonra, (Arâf; 176) Allah, Peygamberine şunu emrediyor: “Sen ayetlerimizi inkâr edenlere, ‘Kasas’ı (bu hadiselerin tarihini, hikâyesini) anlat ki belki düşünürler” (Arâf; 176) Keza Rabbimiz, Hz Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem)’e, Yûsuf (as)’ın tarihinin ibret dolu hikâyesini Kur’an’la beyan ettiğini şöyle ferman buyuruyor: “Biz sana Kur’ân’ı vahyetmek sûretiyle en güzel ‘Kasas’ı (tarihi hadiseyi) anlatacağız Hâlbuki sen daha evvel bunu hiç bilmiyordun!”(Yûsuf; 3) Surenin sonunda da Allahu Teâlâ, Yusuf suresinin uydurma bir tarih olmadığını, gerçekten akıllarını kullanmak isteyenler için ibret olduğunu şöyle beyan ediyor: “Andolsun, onların kıssalarında (tarihi gerçek hikâyelerinde), salim akıl sahipleri için birer ibret vardır (Bu Kur’an) uydurulacak bir söz değildir Ancak kendinden evvel (inen kitapların) tasdiki, (dine ait) her şeyin tahsilidir İman edenler için de bir hidayet ve rahmettir o” (Yusuf; 111) Hûd Suresinde de (120 ayet) Hz Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’den önceki peygamberin kıssalarının, yani tarihlerinin Kur’an vasıtasıyla onun kalbini mutmain kılmak için anlatıldığı şöyle beyan ediliyor: “Bütün bu peygamberlerin kıssalarını (tarihlerini), senin kalbini mutmain kılmak için anlatıyoruz Bununla sana hak, müminlere de bir öğüt ve hatırlatma gelmiştir” O halde, tarihe ait ilk bilgileri, bizzat Kur’an’da buluyoruz Çünkü Kur’an, insan hayatının sadece manevi yönünü değil, tüm sosyal hayatının temel çizgilerini taşıyor ki bunlar tarihle çok yakından ilgilidir Geçmiş kavimlerin incelenmesini, bunun için de seyahatlerin yapılmasını emrediyor Kur’an Öncekilerin sonlarını düşünün İnsanların, Yaradılış’ı düşünmelerini emrediyor Allah: “De ki; yeryüzünde dolaşın, Allah’ın yaratmaya nasıl başladığını bir görün İşte Allah, aynı şekilde âhiret yaratmasını da yapacaktır Doğrusu Allah, her şeye kadirdir” (Ankebut; 20) Yukarıdaki bölümlerde, tarihin nasıl yaratılmayla başladığına temas ettiğimiz için burada aynı konuyu tekrarlamayacağız Allah, Kur’an-ı Kerim’in başka bir yerinde de şöyle buyuruyor: “Ey Muhammed! De ki; yeryüzünde dolaşın da daha öncekilerden çoğu müşrik olanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın” (Rûm; 42) Bu ayet de eskiden beri Hakk ile bâtıl davasının devam ettiği, bâtıl taraftarlarının daima çoğunlukta olduğu fakat daima bu çoğunluğun hüsrana uğratıldığı belirtiliyor Bir diğer ayette de dünyayı ifsada uğratan yalancıların sonunun ne olduğu hakkında bilgi edinmek için Allah yine seyahati emrediyor: “De ki; yeryüzünde gezip dolaşın, sonra da (ilâhî gerçekleri) yalanlayanların sonu nasıl oldu bir bakın” (En’âm; 11) Geçmiş ümmetlerin yaptıklarına dikkatimizi çeken Kur’an’ın onlarca ayetinde, bu geçen ümmetlerin, kavimlerin, sonlarının ne olduğu hakkında tarihi araştırma gezileri yapmamız ve bu sonuçlardan ibret almamız emrediliyor Âl-i İmrân Süresindeki şu âyet ne kadar uyarıcı: “Gerçekten sizden önce birçok ümmetler gelip geçmiştir Onun için yeryüzünde gezin de (ilâhi gerçeklen) yalanlayanların sonu ne oldu; görün!” (Âl-i İmrân; 137) Homoseksüellikle toplumun ahlâk ve sağlığını bozan Lût kavmine Allah’ın nasıl ateş ve taş yağdırdığı olayının ayrıntıları; keza Kur’an’da başta Â’raf suresi ve diğer surelerde veciz bir şekilde anlatılmaktadır ki insanlar bunu bilip aynı akıbete düşmesinler Aynı şekilde, insanların dinlerini tatbik etmelerine mani olanların (ki Kur’an bu din düşmanlarına anarşist -müfsid- diyor) sonlarının da ne feci olduğuna, ibret almamız için Â’râf Suresi 85 ve 86 ayetlerde dikkat çekiyor Yukarıdaki bölümlerde, tarih’i tanımlarken, “insanların zaman süreci içerisinde birbirleriyle yaptıkları mücadeledir” dedik, işte bu mücadelelerin başında, Firavun gibi inanmayan insanların, müminlere olan baskıları, işkenceleri, yalanlamaları yer alır (Â’raf Suresi vd) Üstelik peygamberlerle ve ümmetleriyle mücadele eden, baskılar uygulayan devletler, devlet adamları, yalanladıkları dinin ilmi hakkında da hiçbir bilgi sahibi değillerdi Bu gibileri ‘zalim’ diye tanımlayan Kuran, onların da sonlarının ne olduğunu görmemiz için bizi araştırmaya, görmeye davet ediyor (Yunus; 39) Nuh (aleyhisselam)’a inanmayan kavminin, sonunda nasıl helak olduklarını, kabaran sularda nasıl can verdiklerini, böylece Hz Nuh’a uyguladıkları terörün cezasını çektiklerini, insanlara ibret olması için gösteriliyor ki inananlara zulmedenler, kendilerini de böyle bir akıbetin beklediğini görsünler! (Yunus; 73) Bütün bu hikmet ve ibretleri görmek için kâfirlerin gezip dolaşarak inceleme yapmadıklarını kınayan Kur’an, Hz Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem)’e hitaben şöyle anlatıyor bu acı gerçeği: “Senden önce de gönderdiklerimiz, şehir halklarından seçip vahiy verdiğimiz erkeklerdi (Sana inanmayanlar) Hiç mi yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin akıbetini görmek istemezler! Onun için muttakilere ahiret hayatı daha hayırlıdır; siz hiç mi akıllanmıyorsunuz!” (Yûsuf; 109) Kur’an tarihten ibret almamızı ister Bu ayette de belirtildiği gibi dünya hayatına bağlanıp kalmak, bütün gayret ve çabalarını ona hasretmek, Kur’anca yerilen bir husustur Bilakis Kur’an, ahiret hayatı için çalışmayı yeğliyor Dolayısıyla, “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış!” şeklinde bir hadis yoktur! Bu gibi görüşler, Müslüman’ı dünyaya bağlama, madde ile kullaştırmaya matuf sözlerdir Allahu Teâlâ, insanları uyarmak ve onları ebedî kurtuluşları için kendi yoluna davet etmek için bütün ümmetlere peygamberler göndermiş ve onları, tağutlara, yani Allah’ın kanunlarını tanımayarak insanları ezen iktidar sahiplerinden uzaklaşmaya, bu sömürü devletlerine kul olmamaya davet etmiş; bir kısım insanlar gerçeğe inanmış, diğerleri sapık yollarına devam ederek, başlarındaki insanlara kulluklarını, ezilmişliklerini, şahsiyetsizliklerini sürdürmüşlerdir (Nahl; 36) Bütün zulümlerine, dünyadaki tahakküm ve sömürülerine, debdebelerine rağmen, iktidar sahiplerinin, holding sahiplerinin, ordu sahiplerinin sahip oldukları bütün varlıklarını geride bırakarak, gittiklerini, onların acınmaz ölümlerinden sonra da evlerinin viranelere döndüğünü, Kur’an ne güzel anlatıyor? Kur’an anlatıyor ama Müslümanlar okumuyorlar ki Kur’an’ı ve de tarihi! Zaten, bu ayetleri okuyup biraz düşünselerdi, kul olurlar mıydı kalın enseli kapitalistlere? İlahî vahyi getiren peygamberleri yalanlayan ve getirdikleri mesajları da “geçmişin masalları” (esâtîru’l-evvelîn) diye tanımlayanlar, Kur’an tarafından suçlu (mücrim) ve günahkâr sayılmışlardır (Neml; 69) Bu kimseler, Peygamberlerin yerleştirmek istedikleri düzene karşı çıktıklarından ve de bu ilâhî düzen kurulduğu takdirde, menfaatleri kaybolacağındandır ki, ilâhî mesaja, “geçmişlerin masalları”, ya da “çöl kanunu” diyorlar, işte Kur’an, onun için bu tiplere dikkat çekiyor Zalim Firavun’u denizde boğan Allah, onun dalkavuklarının, paralarının, ordularının bir işe yaramadığını, hepsinin deniz sularında kaybolduklarını, ibret alalım diye, Kur’an’da beyan ediyor Müminlerin, kuvvetli gibi görünen kâfirlerden korkmamaları için yine tarihi hadiseleri araştırmaya davet eden Kur’an şöyle buyuruyor: “Bunlar, kendilerinden önce gelip geçmiş olan ve kuvvetçe kendilerinden güçlü olanların bile akıbetlerini görmek için neden yeryüzünde dolaşmıyorlar? Ne göklerde, ne yerde hiçbir şey Allah’ı aciz bırakamaz! Şüphesiz ki O, her şeyi bilendir, her şeye Kadirdir” (Fâtır; 44) Müminun Suresi’ndeki 21 ayette de aynı konuya teyîden temas ediyor Gerçeğe düşman olanların, hiçbir şekilde ıslah olmayacakları, Kur’an tarafından da teyîd ediliyor Bazı insanlar vardır ki gerçeği ararlar, samimidirler ve siz onlara olayların hakikatini gösterince, teslim olurlar, kabul ederler Yobaz ve inatçı olanlar ise gerçeği gördükleri hâlde, deve kuşu gibi kafalarını kuma sokarlar ve gerçekleri görmek istemezler Bunlar; hevâlarını, hiziplerini ilâh edinmiş zavallılardır Zalim ve kâfir de olsalar, iktidardan yani güçlüden yanadırlar Oysaki ilâhî Kudret, ‘mustazaf’tan, ezilmişten, elinden hakkı alınmıştan yana olmamızı emrediyor Kur’an şöyle diyor: “Peygamber, dedi: ‘Benim size getirdiğim gerçek, atalarınızın yaptıklarından daha doğru olsa da mı inanmayacaksınız? (Onlar): ‘Biz sizin getirdiklerinize inanmayacağız’ dediler Bunun için Biz, onlardan intikam aldık, işte bak ki, yalanlayıcıların (bile bile gerçeği kabul etmeyenlerin) sonu ne oldu”(Zuhrûf; 24-25) Kur’an’ın tarihe ne kadar önem verdiğini, onu araştırıp geçmişlerin tarihlerini öğrenip kendimize dersler çıkarmamız gerektiği hakkında, birkaç ayet daha zikrederek bu konuyu da kapatalım Şöyle diyor Kur’an: “İlâhî gerçeklere karşı çıkanlara yıkım (olsun!) Allah, onların amellerini boşa çıkarmıştır Çünkü onlar, Allah’ın indirdiklerini çirkin gördüler; O da onların amellerini heder etti Bunlar hiç kendilerinden öncekilerin akıbetlerini görmek için yeryüzünde dolaşmadılar mı? Allah, onları yerle bir etmişti, işte kâfirlere gereken budur” (Muhammed; 8–10) Tarihin Kur’an tarafından ele alınışının sebebi de şu ayet-i kerimede açıkça beyan ediliyor: “Andolsun, onların tarihlerini (kıssalarını) açıklamada sâlim akıl sahipleri için birer ibret vardır” (Yusuf; 111) Ayet-i kerimenin de belirttiği gibi Kur’an’ın tarihi hadiseleri anlatmaktan maksadı, biz insanların geçmişten ibret almamız içindir Bunun böyle olması, Allah’ın ahkâmının uygulanmaması hâlinde, insanların başlarına neler gelebileceğini bizlere anlatmak içindir ve neredeyse Kur’an’ın yarısından fazlası tarihi hâdiselere (kıssalara) ayrılmıştır Sonuç O halde Müslüman veya genelde bütün insanlar, Kur’an’ı okurlarken, ateşe atılan Hz İbrahim (as) için gözyaşı dökeceklerine, onun neden ateşe atıldığını, toplumunda ilâhlaşmış olan kimselerin, put heykellerini neden kırdığını düşünecekler ve ona göre ibret ve ders alacaklardır PROF DR İHSAN SÜREYYA SIRMA |
|