Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye > Kıssadan Hisse

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aşkı, gülü, tanıdık

Ne Gülü Tanıdık,Ne De Aşkı...

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ne Gülü Tanıdık,Ne De Aşkı...




Ne gülü tanıdık,Ne de aşkı



Her ikisinin de farkına, mevsimi geçtikten sonra vardık Bilemedik gülün renginden, güzelliğinden, kokusundan… Ayıramadık aşkın sesini yüreğimizdeki diğer seslerden… Baskın çıktı gürültüler aşkın çağrısından…





Gülü az olan ya da ona gerektiği kadar önem verilmeyen bir coğrafyada yaşadığımızdan mı bütün güller (çiçekler) aynı göründü gözümüze ve onun için de böyle oldu? Hepsinin aynı zamanda açtığını, tomurcuklandığını ve kokularının da aynı olduğunu sanır; gülle lâle, menekşeyle leylâk arasındaki farkları pek bilmezdik






Hem zaten; leylâk kokan, iğde kokan, gül kokan, erguvan kokan sokaklardan ne zaman geçtik ki? Kim elimizden tutup bizi bu sokaklara götürdü, kim bunları gösterdi ki bize? Kim kılavuzluk etti ki? Gerçi farkına varsalar da, kimin zamanı vardı ki bunlardan söz etmeye? Cihanı velveleye veren bu görüntüler; çoğu karla kapla taşra günlerinin ne kadarında bulunurdu ki…



Biz gülü geç tanıdık, aşkı geç anladık







Hep beyaz gecelerde, kış mehtabına karşı haykırdık acılarımızı… Dondurucu zemherilerde yeşile, çiçeğe, güle, ağaca hasret büyüdük Gül büyütemedik koynumuzda, gül suyu yürümedi damarlarımızda… Gül büyütmenin ne demek olduğunu bilemedik Gülden bir nefes alıp, güle bir nefes veremedik Gülü ötelerde hayal edip, uzakları düşündük hep Koparılmış bir gülün başında oturup, matemini çekemedik





Gül büyütenlere özgü bir hâlle hâllenemedik Gülün kokusuyla sarhoş, gülün bakışıyla meyhoş olamadık; sitemimizi güle diyemedik Güle benzetsek de bazı şeyleri, tam anlamıyla gülün ne olduğunu bilemedik Sesimiz güle yetişmedi, elimiz güle ermedi, yüreğimizden kopup gelen hüzün meltemleri güle değmedi Sokaklar acıyı serpti yüreğimize, dağlarda yankılandı sesimiz, dağlar hüznümüzü katmerleştirdi




Biz gülü geç tanıdık, aşkı geç anladık







Büyüdüğümüzde, aşkı az çok anlayacak çağa yaklaştığımızda, aşkın yakıcı elini yüreğimizin üstünde hissettiğimizde, aşk çoktan uzaktan bakar olmuş, ateşiyle yakar olmuştu bizi artık




Gününde, zamanında bizim de içimizde bir yerlerde aşk vardı; aşkı anlamasak da aşkı duyabiliyorduk, aşkı okuyabiliyorduk kelimelerden… Aşk üzerine düşünmeyi bilmesek de, yüreğimizin kıpır kıpır etmesi bizde de bir şeylerin olduğunu, bize de aşktan bir nefes üflendiğini haber veriyordu



Ne var ki, sevgi ırmağında yıkanarak hayatı sürdürmenin önemini kavrayamamıştık Gelecekteki hayatımızda bunun ne derece önemli olduğunu, onu anlamaya çalışmanın, onunla bir kez bile birlikte olmanın, onun da bizi önemsemesinin hayatımızın akışını nasıl değiştireceğini hesap edememiştik Hep korku, hep utanma ve hep içindekini demenin ayıp olduğu düşüncesi galip gelmişti Gönlü gönle katıp, ıstırabı ıstırapla karıştıramamıştık







Belki de aşkın farkında olmayanların, aşka kötü gözle bakanların içinde, aşkın hiç farkında olmamak daha iyiydi

En fecisi, en kötüsü de; yaşanmış farzedilen bir zaman dilimi geride kaldığında, acısı derinden hissedilen bu duyguya karşı koymaya çabalamak, artık böyle bir dünyada buna yer olmadığına, hele bundan sonra bunun yaşanamayacağına kendini inandırmaya çalışmak







Hele de böyle bir duyguyu hiç tanımayan, adından bile haberdar olmayan biriyle bir ömrü paylaşmanın zorluğunu ve bununla birlikte aşkın gelip işte tam bu sırada sıkıştırmasının ne denli çekilmez bir azap olduğunu varın bir düşünün Ve bir de hayatınıza müdahale edenler yüzünden bu hale düştüğünüz aklınıza geldikçe, çoluk çocuk etrafınızı sardıkça ve bu arada da; aşkı anlama, aşkı yorumlama yanınız geliştikçe, varın bir kez daha düşünün çekilenin ne boyutta bir azap olduğunu…




Biz gülü geç tanıdık, aşkı geç anladık







Gülü vaktinde okuyamadık Meramımızı gül yaprağına vaktinde yazamadık Gül dalına bir buse konduramadık Bülbülün iniltisine kulak veremedik, dediklerini bilemedik, yâre bir gül yaprağı bile götüremedik Gül hep ötemizde kaldı; bizse ona uzaktan bakakaldık Gün geldi tanıyamadık Ne gülü tanıdık, ne aşkı anladık





Bir gül bahçesinde olsak da; cahilliğimizden, bilgisizliğimizden, sezgisizliğimizden hep gidip dikenlere sarıldık “Gülü seven dikenine katlanır” deseler de, biz sadece dikenlerin kanattığı yerlere aldandık Dikenler doldurdu dünyamızı, dikenler yok etti güle olan sevdamızı Korktuk artık gülün yanına varmaya, korktuk gülden terazi tutmaya, korktuk gülü koklamaya… Gül bizden ırağa gitti, biz gülden ırağa…

Biz gülü geç tanıdık, aşkı geç anladık







Öyle ki, manzara şimdi daha ağlatıcı, daha yürek dağlayıcı, daha gönül bağlayıcıdır Dilimiz dudağımız kurumuş, hikâye bir gizliye çekilmiştir artık Bir manzumedir artık geceyi bağrımıza salan ve rengimizi solduran




Dokununca solgun bir gül olan… Dokununca sen olan Dokununca ben olan… Dokununca hüzün olan… Dokununca hüsran olan… Dokununca heder olan…




Diyeceklerimizi diyecek durumda değiliz şimdi Artık ne gül çaredir derdimize, ne de aşk… Belki mısralardır bizi bize, bizi başkalarına anlatacak olan…





Zaman geçti gün döndü kalmadı bahçede gül

Bu sevda masalını anlatsın yine bülbül



A'lamenittebeğalhüda


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.