Çilekler Ve Mezarlık.... |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çilekler Ve Mezarlık....Çilekler ve mezarlık Çilek ve Mezarlık Bahar tüm güzelliğiyle usulca sızıvermişti minicik yüreğine Tabiatı çok seviyordu Baharla birlikte bahçelere adeta yüce yaradanın nuru iniyor gibiydi Nereye baksa efsunkar bir fırçanın izlerini görüyordu Kendisinde sonsuzluk duygusu uyandıran masmavi gökyüzüne baktı İçine sebebini bilmediği derin bir huzur yerleşiverdi Gökyüzü Allah'ın eviydi ona göre Sabahın erken saatleriydi Güneş bitişik bahçelerin üzerine yeni inmişti Bitişik bahçeyi ayıran çite sarılmış mavi pembe sarmaşıklara baktı Nasıl da taptaze açmışlardı Öğlene kadar gözlerini yuman bu narin çiçekleri çok seviyordu İşlerini ne çok seviyorlardı Her gün yeni baştan sağalmak ve sonra can çekişmekYüce Yaradanın emirlerini ne güzel dinliyorlardı Niçin yaratıldıklarının alabildiğine farkındaydılar Hayatın ta kalbine inivermişlerdi Öylesine sevimli öylesine büyülü Merve içinin titrediğini hissettiHer şeye bu güzelliği bağışlayan kendisine de bunu görmesi için güzel bakışlar bahşetmiştiBahçedeki zambaklarhercai menekşelersarı yaban güllerikırmızı Isparta gülleri kadifeler yüzüne gülüyor gibiydilerOnlara tek tek dokunmak onları okşayıp sevmek geçiyordu içindenGüzellikleriyle bahçeyi cennetten bir köşeye döndürmüşlerdi Topraktan fışkıran çiğdeme nevruza baktı Toprağın bağrında Allah'ı her an tespih eden bin bir çiçek bin bir böcek ne güzel bir uyum içindeydiler Dalıp geden Merve annesinin sesi ile daldığı düşüncelerinden sıyrıldı Eve doğru yürüdüAnnesi kızındaki bu garip değişikliği anlamakta güçlük çekiyorduHenüz sekiz yaşında olmasına rağmen durmadan okuyoraraştırıyor durmadan soruyordu Gülsüm Hanım gülümseyerek: -Hadi yavrum giyin teyzenlere gidiyoruz Yeni gelinlerini göreceksin Bak o da gelmiş -İstanbul'dan mı anne? -Evet kızım Orada uslu uslu oturursun değil mi? Öyle sağa sola dönen ortalığı karıştıran çocukları teyzen sevmiyor biliyorsun? -Tamam anne Çok uslu olacağım Çabucak hazırlanıp yola koyulmuşlardı bile Zaten Esma Teyzesinin evi iki sokak ötedeydi Mezarlığı geçtikten sonra evleri çıkacaktı karşılarınaMezarlığı ne zaman görse yüreğine derin bir sızı çöküverirdi Sevdiği bir çok insanın orada yatıyor olması hüzün verici olsa da mezarlıklar eskisi gibi ürkütmüyorduDedesi mezarlıklarla ilgili ne güzel şeyler anlatmıştı kendisine Teyzesi kendisini sıkıca kucakladıktan sonra bir köşeye büzüşüvermişti Annesini mahcup etmeyecekti Bir süre oturduğu yerden kalkmadı Ancak yeni gelini merak ediyordu Açık kapıdan kafasını uzatıverdi Süslenmiş güzelce döşenmiş genişçe bir misafir odasıydı burası Gelin Hanım önüne konan çeşitli bahar meyvelerinden yiyordu Neler vardı nelerVişnekirazyenidünyaçilekerikÖyle güzel görünüyorlardı kiÇilekleri çok seviyorduGözleri takılıp kalmıştı İçini çekti Boğazı gıdıklanıyordu Nasıl da pespembe kokulu parlak çileklerdi öyle Çok değil bir tane uzatsa nasıl sevinecekti Ama gelin Hanım oralı olmuyordu bile Küçük Merve öylesine içerlemişti ki Oysa annesi yemek yediklerinde küçük bir kedi bile baksa mutlaka onun da önüne aynı yiyecekten kor Yüce Allah'ın adını anar günah ağzı var dili yok hayvancağızın derdi Bu geline kimsecikler bir şeyler öğretmemiş miydi yoksa Annesi kimseye bir şey uzatmamış mıydı? İyilik nedir tok gözlü olmak nedir bilmiyor muydu? Küçük Merve çileklere dalıp gitmişti Gülsüm hanım olanları hüzünle seyrediyordu Küçük kızının çileğe nasıl düşkün olduğunu da biliyordu Daha fazla dayanamadı ve: -Hadi kızım Merve sen yavaş yavaş eve git Ben arkandan geliyorum yavrum dedi Küçük kız yutkunarak yola çıktıAncak aklı o canlı ve güzel kokulu çileklere takılmıştı Kendi büyüdüğünde böyle bir şey yapmayacaktı İşte yine mezarlık görünmüştü Yine telaşlanmıştı Aslında korkmuyordu mezarlıklardan Dedesi "ahirete açılan kapı "demişti mezarlıklar için Hem oralarda ne kadar tanıdığı vardı Onlara her geçtiğinde mutlaka bir fatiha okumalısın diyordu dedesi Küçük kız durdu ve küçücük avuçlarını açtı Dilinin döndüğünce dedesinin öğrettiği Fatiha'yı okudu Dua bitip de ellerini yüzüne sürerken gözleri bir noktaya takıldı OracıktaMezarlık duvarının üzerinde bir avuç taptaze çilek duruyordu Küçük kız sevincinden düşünemedi bile Avuçladığı çileklerden yemeğe koyuldu Hayretle olup biteni seyreden Gülsüm Hanım hüngür hüngür ağlıyordu Bir taraftan kızına: -Canım yavrum baharı andıran bu aydınlık yüreğin hiç bozulmasın emi hiç bozulmasın Yüce Allah'ım çocukları çok çok ama çok seviyor Alıntı |
|