Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kuşatmıştır, olmak, o’nun, rahmeti, ümitvar, şeyi

O’Nun Rahmeti Her Şeyi Kuşatmıştır Ümitvar Olmak

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

O’Nun Rahmeti Her Şeyi Kuşatmıştır Ümitvar Olmak






O’nun rahmeti her şeyi kuşatmıştır Ümitvar Olmak
Prof Dr M Yaşar Kandemir
2009 - Haziran, Sayı: 280, Sayfa: 028 Bir mü’min, "Benim Rabbim rahmet kaynağıdır, benim kusurlarımı da bağışlar” diye hep ümit içinde yaşamalıdır
Çünkü Allah Teâlâ yüzlerce âyette kendisini bize “Gafûrün rahîm” yani çok bağışlayan, koruyup gözeten diye tanıtır
Rabbinizin sizi bağışlamasını isteyiniz ve Ona tövbe ediniz buyurur
Böyle ümit içinde yaşamaya recâ denir
Bütün günahları bağışlar
Şu âyette Yüce Rabbimizin rahmeti denizler gibi dalgalanır ve insana büyük ümitler verir:
“Ey aşırı derecede günah işleyerek kendilerine yazık eden kullarım!
Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin
Çünkü Allah bütün günahları bağışlar
O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir
Demek ki “Kâfirlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez” Öyleyse insan ne kadar hatalı ve kusurlu olursa olsun, günah batağına ne kadar gömülürse gömülsün, Allah’ın kendisini bağışlayacağından asla ümitsizliğe düşmemelidir
Onun, “Kullarım! Siz gece-gündüz günah işlemektesiniz, bütün günahları afveden de yalnızca benim Benden af dileyin ki, sizi bağışlayayım” buyurduğunu unutmamalıdır
Gündüz günah işleyenin tövbesini kabul etmek için gece rahmet kapısını açık tuttuğu, gece günah işleyenin tövbesini kabul etmek için gündüz rahmet kapısını açık tuttuğu ve bunun kıyamete kadar böyle devam edeceği bilinmelidir
Merhameti sonsuzdur
Allah Teâlâ’nın merhametinden ümit kesmek için hiçbir sebep yoktur Çünkü:
Onun rahmeti her şeyi kuşatmıştır
Rahmeti gazabından öndedir
O sadece nankörlük edenleri cezalandırır
Onun azabı yalnızca peygamberleri yalanlayıp Hakk’a sırt çevirenlerin başına çöker
Öyleyse Ona inananlar, Onun bağışlamasından ümit kesmemelidir
Allah Teâlâ, Efendimizin buyurduğu gibi, rahmetini yüz parçaya ayırıp bunun sadece bir parçasını yeryüzüne yani insanlar, cinler, hayvanlar ve böceklerin arasına indirmiştir
İlk canlının yaratıldığı günden, dünyanın son gününe kadar gelip geçecek bütün varlıklar, onun yeryüzüne indirdiği bu bir parça rahmet sayesinde birbirini sever, birbirine acır
Anneler bu sayede yavrularına şefkat gösterir;
yabani hayvanlar ve kuşlar bunun sonucu olarak birbirine merhamet eder
Ya merhametinin geri kalan doksan dokuz parçasını ne yapmıştır?
Onu kıyamet gününde kullarına merhamet etmek için yanında alıkoymuştur
Rahmeti iyileri kucaklayacak, azabı kötüleri cezalandıracaktır
Korku ve ümit
arasında yaşamalı
Allah’ın gazabı ne kadar çoksa, merhameti de o kadar geniştir
Eğer bir mü’min, Efendimizin buyurduğu gibi, ilâhî azabın korkunçluğunu bilseydi, cennet ümidine kapılmazdı
Bir kâfir de ilâhî rahmetin ne kadar kuşatıcı olduğunu bilseydi, cennetten ümidini kesmezdi
İşte bu korku ile ümit dengesini sağlamak, diğer bir ifadeyle, havf ile recâ arasında yaşamak çok önemlidir İyi kulların yaptığı gibi Allah'a, hem korkarak hem de ümitlenerek dua etmeli, Allah'ın rahmetinin iyilik eden ve işini güzel yapanlara yakın olduğunu bilmelidir
Cambazın ipin üzerinde kalabilmek için elindeki sopayla dengesini sağlaması gibi, insan da korku ve ümit duygularıyla dünya-âhiret, cennet-cehennem dengesini sağlamaya çalışmalıdır
Hiç kimse, hatta peygamberler bile Allah’ın rahmeti ve yardımı olmadan sadece iyilikleri, ibadetleri sayesinde cennete giremez Herkes bu hadîs-i şerifi göz önünde bulundurmalı ve kendisini kesin bir güvencede görmemelidir
Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi, bir kimse hayatı boyunca hep cennetliklerin yaptığı işleri yapsa, kendisi ile cennet arasında azıcık bir mesafe kalsa, ilâhî takdir gereğince cehennemliklerin yaptığı işleri yapıp cehenneme girebilir
Bunun aksi de söz konusudur Her zaman cehennemliklerin yaptığı işleri yapan, kendisiyle cehennem arasında azıcık bir mesafe kalan kimse, ilâhî takdir gereğince cennetliklerin yaptığı işleri yapıp cennete girebilir
İşte bu gerçeği unutmamalı, korku ile ümit arasında dengeli bir hayat sürmelidir
Yürüyerek gelene
koşarak gider
Allah’ın rahmetinin büyüklüğünü gösteren bir çok delil, Ondan ümitli olmak için pek çok sebep vardır
Çünkü O, bir kötülük işleyene, sadece yaptığı kötülüğün karşılığı olarak bir ceza verir; ama bir hayır yapana, on mislinden yedi yüz misline kadar, hatta daha da fazla sevap verir
Bir kudsî hadiste, kulunun yaptığı ibadet ve iyilikleri kat kat fazlasıyla ödüllendireceğini anlatmak üzere, mecâzî bir ifadeyle,
kendisine bir karış gelene bir adım gideceğini,
yürüyerek gelene koşarak gideceğini,
kendisinden başkasını Tanrı yerine koymamak şartıyla, dünya dolusu günahla geleni bir o kadar bağışla karşılayacağını belirtir
Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi, Allah’tan başka ilâh olmadığını ve Muhammed aleyhisselâm’ın Allah’ın kulu ve peygamberi olduğunu gönülden inanarak söyleyen kulunu cehenneme koymaz
Günah işlediği zaman “Allahım, günahımı bağışla!” diye kendisine yalvarılmasından memnun olur ve:
“Kulum bir günah işledi; ama günahını bağışlayacak veya kendisini sorgulayacak bir Rabbi olduğunu bildi Ben kulumu affettim, artık dilediğini yapsın, diye onu bağışlar
Evet O, kulun Rabbini bilmesinden, Mevlâ’sına yönelmesinden ve günahlarına tövbe etmesinden, Efendimizin benzetmesiyle, ıssız çölde devesini önce kaybedip sonra bulan kimseden daha çok hoşnut olur
Eğer biz hiç günah işlemeseydik, bizi yok edip, yerimize günah işleyen, sonra da günahından tövbe eden bir başka topluluk yaratacak olması, kulunun kendisine yönelip af dilemesine ne büyük önem verdiğini açıkça ortaya koymaktadır
Ümit rüzgârları
getiren müjdeler
Şu Peygamber müjdeleri Allah’ın rahmetinden ümitlenmemiz için yeterlidir:
* Allah’ın kullar üzerinde hakkı olduğu gibi, kulların da Allah üzerinde hakkı vardır: İnsanların sadece Allah’a kulluk etmesi ve Ondan başkasına ilâhlık yakıştırmaması, Allah’ın kullar üzerindeki hakkıdır
Kulların Allah üzerindeki hakkı ise, kendisinden başkasına ilâhlık yakıştırmayanlara azab etmemesidir
* Kâfir iyilik yaptığı zaman, bu iyiliğin karşılığı kendisine dünyada verilir; ama mü’min iyilik yaptığında, ona dünyada bir karşılık verilmekle beraber, sevaplarının bir kısmı âhirete bırakılır
* Günde beş vakit namazı kılan mü’min, gürül gürül akan bir nehirde, günde beş defa yıkanan ve böylece tertemiz olan kimseye benzer
* Ölen bir Müslümanın cenaze namazında, Allah’tan başkasını Tanrı yerine koymayan kırk kişi bulunup onun bağışlanması için dua ettikleri zaman, Allah Teâlâ onların duasını kabul eder
* Cennetliklerin yarısı Muhammed ümmetinden olacaktır Çünkü Allah’tan başkasını Tanrı yerine koyanlara nisbetle Müslümanların sayısı, kara öküzün derisindeki beyaz benek veya beyaz öküzün derisindeki siyah benek kadar azdır
* Cenâb-ı Mevlâ; kıyamet gününde, mü’min kulunu halktan gizleyerek kendisine iyice yaklaştıracak ve ona “Şu günahını biliyor musun, şu günahını biliyor musun?” diye sorup günahlarını itiraf ettirecek, sonra da “Ben bu günahlarını dünyada örtmüş gizlemiştim, bugün de bağışlıyorum” buyuracak; o kulun eline sadece yaptığı iyiliklerin kaydedildiği bir defter verecek
Allahım bu ne büyük bahtiyarlık!
İşte bütün bu gerçekler karşısında bir kul cennetin de cehennemin de kendisine ayakkabısının bağından daha yakın olduğunu bilmeli ve korku ile ümit arasında yaşamalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.