Beyaz Elma |
07-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Beyaz ElmaAlışkanlıklar, her şeye çıplak gözle, ön yargılardan uzak bakmaktan bizi alıkoyan özgürlüğümüzün önünde önemli engeller Onlardan kendimizi kurtarmadıkça olayları objektif olarak değerlendirmekten çok uzakta kalacağımız muhakkak Alışkanlıklar her zaman gözümüze siyah bir perdedir Baktığımız şeyin diğer yüzünü göremediğimiz için de gördüğümüzde ve hakkında verdiğimiz hükümde yanılma payımızın olduğunu asla kabul etmeyiz nedense Böylelikle en büyük yanlışı işlemiş oluruz Bireylerarası anlaşmazlıkların en büyük nedeni de bu olur Alışkanlıkları aşmamız, onları zor olsa da hayatımızdan bir bir atmamız gerekir Bir başka deyimle ülfet, kalın bir perdedir gözlerimizin önünde, birçok hakikatleri gizler de göremeyiz Ülfet, elbette sathı bir nazardır Şeyleri oldukları gibi değil göründükleri gibi görmemize diretir bizi Ülfet ve duygusal alışkanlıklarımız, bilinç uyanıklığımızın da en büyük engelidir Alışkanlıkların birçok gerçeği göz ardı etmeye neden olduğunu gösteren şöyle bir olay anlatılır Öğretmenin biri, birinci sınıf öğrencilerine elmanın ne renk olduğunu sormuş Çoğunlukla karşılaştıkları için cevapta zorlanmamışlar Çocukların çoğu “kırmızı” ve bir kısmı da “yeşil” demiş Onlardan biri ise “beyaz” diye cevap vermiş Öğretmen, “beyaz” diye cevap verene olumsuz tepki vermektense, sabırla elmaların ya “kırmızı” ya da “yeşil” ya da bazen “sarı” olabildiğini ve ancak “beyaz” renkte olamayacağını söylemeyi uygun görmüş Ama yumurcak ısrarlıymış “İçine bakın!” demiş Cevabıyla öğretmeni şaşırtan ve diğer çocuklardan farklı bakabilen bu çocuk, elbette alışkanlığın ötesinde elmayı değerlendirebilen bir yeteneğe sahip Gerçekten bize doyulmaz tat veren elmanın yarılması halinde gözümüzü alacak olan beyazlıktır “Şeyleri oldukları gibi görmek” yeteneği önemli bir beceridir; bir objektiflik halidir Bu, aynı zamanda bizim bilinç uyanıklığımızı da gösterir Bir olayla mı karşılaştık, olayın oluş nedeni üzerinde biraz fikir yürütmemiz gerekmez mi? Aniden bir şey mi gördük, dış görünüşüne aldanmamalıyız, değil mi? Bize biri bir şey mi söylemiş, hemen tepki vermede sabırlı olmamalıyız mı yani? Bize biri hakaret mi etmiş, önce kendimizin bu hakaretin muhatabı olup olmadığımıza bakmamızda fayda yok mu? Bir olay ve olaylar karşısında mıyız, kalıplaşmış hal ve tavırlardan uzak olmamız yaraşmaz mı? Karşılaşılan ve görünen şeylerin geri planında bir şeylerin daha olduğunu aklımızdan çıkarmamakta özen göstermemiz sabrın ve objektifliğin gereğidir Başımıza ne gelirse, bu sıradan alışkanlık ve ülfetlerden geldiğine kabul etmede çoklarımız zorlanıyor O halde karşılaştığımız her konuda ne yapmamız bize daha uygun düşer? Yapılacak en önemli şey, her şeyde kendimize gelmek, bilinç uyanıklığını devreye sokup hiçbir şey yapmadan biraz beklemek Göreceğiz ki beynimizde bir yığın temelsiz inançlar, çarpık varsayımlar ve son derece yanlış önyargılar var Bunların ötesinde mercek haline gelmiş alışkanlıklarımızın hazır beklediklerini de görürüz Elbette şeyleri oldukları gibi görebilmek için beynimizdeki bu takıntılardan kurtulmamız gerekir Herkesin böyle bir handikabı vardır Bunu göz ardı etmek her an hatayla karşı karşıya gelmek anlamına gelir Acele edenlerin çoğunlukla karşılaştıkları kaostan başka bir şey değildir Birçokları da girdikleri bu girdaptan kendilerini kurtaramazlar Oysa olayların oluş biçimleri son derece karışıktır, sebepleri çoktur, ilk anda anlaşılmazlar Ağırdan alarak, geçmiş ve geleceği göz önünde bulundurarak tepkimizde acele davranmazsak belki de sorun çözülmüş olacak Gerek ayet ve gerekse hadiste sabrın tavsiye edilmesinin esprisi bu psikolojik haldir İnsan zaaflarla ve birçok yıkıcı duygu alışkanlıkları ile kuşatılmıştır Duygular insanı çok kolay elde eder Beynin akılcı yanını devreye sokmak ise ihtiyattır Hüseyin KARA |
|