İnsan Denen Meçhul -22 (Tasfiye Cihazı Böbrekler Ve İdrar Yolları) |
07-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İnsan Denen Meçhul -22 (Tasfiye Cihazı Böbrekler Ve İdrar Yolları)"Tasfiye cihazı böbrekler ve idrar yolları Yenilen gıdaların vücutta işlenmesinden sonra açığa çıkan azotlu atıkların (amonyak, üre, ürik asit) miktarı belli bir nispetin üzerine çıktığı takdirde, bu atıklar zehir tesiri yapar ve vücudu ölüme götürür Vücudumuzdaki suyun ve tuz başta olmak üzere bazı minerallerin kandaki miktarının hassas şekilde ayarlanması çok önemlidir Vücut sıvılarının kimyevî terkibinin dengede tutulması için azotlu atıkların süzülmesi, suyun ve elektrolitlerin gerekli miktarda tutulup fazlasının atılması gerekir Karaciğer gibi hayatî bir organ olan böbrekler, yukarıda sayılan kimyevî arıtma vazifesini en mükemmel şekilde yerine getirmek üzere yaratılmıştır Bu mühim vazifeleri sebebiyle böbrekleri olmadan bir insan en fazla 24–36 saat kadar yaşayabilir İlk böbrek nakli 1761950 tarihinde yapılmıştır Nakil böbrekle en uzun yaşayan kişi, nakilden sonra 35 yıl daha hayatını sürdürebilmiştir Uzunluğu 10–12 cm, genişliği 5–6 cm, kalınlığı ise, 4 cm civarında olan bir böbreğin ağırlığı 120–200 gr arasında değişir Bunun % 75'i kalınlığı 1 cm olan kabuk bölgesine (cortex), % 25' i de öz veya iç bölgeye (medulla) aittir Bel bölgesinin iki yanında, derinin 6–8 cm kadar altında yer alan ve vazifelerinden biri de vücudun su miktarını ayarlamak olan bu organın % 82,7'si sudan ibarettir Öz bölgesinde bulunan, sayıları 7–9 arasında değişen piramit şeklindeki (pyramides renales) yapıların her biri 400–500 kadar ince böbrek tüpçüğünün bir araya getirilmesinden ibarettir 8–10 arasında böbrek tüpçüğü bir toplama kanalına bağlanarak, böbrek havuzcuğuna (pelvis renalis) açılır Akciğerlerden aşağıda ve uzak olmasına rağmen böbrekler, nefes almada ve ayakta dururken 3 cm aşağıya; nefes verme esnasında ve yatarken de 3 cm yukarıya hareket ederek yer değiştirir Böbreklerin süzme işini yapan birimlerine nefron adı verilir Bir böbrekte 1–2 milyon kadar bu birimlerden bulunur Küremsi şekilde ve içinde kan damarı yumağı bulunan iki tabakalı küçük bir kapsül ile buna bağlanmış çok hususi özelliklere sahip ince bir tüpçükten ibaret olan nefronda hem süzülme, hem geri emilme, hem de bazı özel salgılar yapılır Bir böbrekteki nefronların tamamını teşkil eden tüpçüklerin toplam uzunluğu, 50 km civarındadır Kudreti ve İlmi Sonsuz'un kanın süzülmesi için yarattığı bu 50 km'lik ince boru sistemi olmasaydı, süzme cihazı olarak dev büyüklükte makineler gerekecekti; fakat bu sistemle Yüce Yaratıcı, 200 gramlık bir dokuya mu'cizevî şekilde kanı temizlettirmektedir Nefronun kapsül kısmı, Malpighi cisimciği olarak da bilinir Yaklaşık 0,16 mm çapındaki bu kapsülün iç duvarının kalınlığı 0,3 µm, süzgeç vazifesi yapan deliklerinin çapı 70–90 nm, iki duvarı arasındaki süzülme aralığı da 25 nm olup, sadece bir kapsüle 30–40 kadar süzme deliği yerleştirilmiştir Kapsülün içine basıncı yüksek ve atık madde yüklü kanı getiren kılcal damarların (glomerulus) bir böbrekteki toplam uzunluğu 25 km kadardır Kılcal damar ağını içine alan kapsülün süzme işinin yapıldığı yüzeyin bir böbrekteki toplam sahası 1 m2 kadardır Daha iyi anlaşılması için meseleyi biraz açarsak, vücutta deveran eden kan, böbreklere uğradığında iki metrekarelik (iki böbrek olduğu için) çok ince gözenekli bir süzgeçten geçirilmektedir Süzülen maddenin tamamı atılmış olsaydı, günde 180 litre su içmemiz gerekirdi, zîrâ nefronun kapsüllerinden süzülen günlük miktar bu kadardır Şefkati ve merhameti sonsuz Allah, israfı sevmediği için, süzülen miktarın içindeki suyun ve birçok faydalı maddenin geri emilip, sadece kesin zararlı olabilecek kısımların atılması için, nefronun tüpçük kısmına çok hususi bazı kabiliyetler vermiştir Bu sayede süzülen miktarın 178,5 litresi tüpçüklerde geri emilir ve sadece 1,5 litre yoğunlaştırılmış idrar çıkarılır Nefronun tüpçük bölgesi kabaca dört kısma ayrılabilir Kapsülden hemen sonra gelen yakın tüpçük (proksimal tübül); 15 mm uzunluğunda, 40–60 µm kalınlığında, iç boşluğu 20–40 µm çapında kıvrımlı bir borucuktur Daha sonra gelen U harfi şeklindeki kısmı (Henle kulpu); 10 mm uzunluğunda, 10 µm çapında ince bir borucuktur Tüpçüğün kapsülden uzak kısmı (distal tübül) ise, 12 mm uzunluğa, 40–60 µm kalınlığa, 30–50 µm iç çapa sahiptir Toplam boyu 30–38 mm olan tüpçük kısmına, son olarak toplama kanalı da ilâve edildiğinde bir nefronun toplam uzunluğu 50–60 mm olur Kalınlığı 40 µm, boyu ise 20–23 mm kadar olan toplama kanalı, kendisine bağlanan nefron tüpçüklerinden gelen idrarı böbrek havuzcuğuna damla damla iletir Böbrek tüpçüklerinin açıldığı ve iç yüzlerinin yan yana eklendiği farz edilirse, söz konusu alan 20 m2'ye karşılık gelir Toplama kanalı, havuzcuğa açılmadan önce, bir memecik şeklinde kısa bir şişkinlikle (ductus papillares) sonlanır 100–200 µm çapındaki bu memeciklerin 15–20 tanesi birlikte daha büyük bir memeciğe açılır Bu memeciklerin 1–3 kadarı birleşerek daha geniş bir kanala (minor calyx) bağlanır Bunların sayısı 10 kadardır Bu geniş kanallar, sayısı 2–3 olan daha büyük ve geniş (major calyx) kanala açılır; sonunda bütün bunlar da en geniş hazne olan böbrek havuzcuğuna (pelvis renalis) açılır Bu durumu, çok küçük dereciklerin giderek çay, ırmak ve nehir hâline gelerek büyük bir baraja toplanmasına benzetebiliriz Böbrek havuzcuğunun hacmi 5–10 ml'dir Burada toplanan idrar, artık son hâlini almıştır; başta su olmak üzere içindeki faydalı ve gerekli maddeler tüpçüklerde geri emilmiş, azotlu atıklar bakımından iyice yoğunlaşmış ve atılacak hâle gelmiştir Şefkati Sonsuz Yaratıcı, insanı sık sık tuvalet ihtiyacı ile meşgul etmemek ve böbrek havuzunda biriken 5–10 ml'lik idrar için sıkıntıya sokmamak için, bu idrarı daha büyük bir hazne olan mesaneye gönderip, orada biriktirir Böbrekten mesaneye giden tahliye yolu olan üreter (idrar kanalı), 25–30 cm uzunluğunda, 2–7 mm çapındadır İdrar kanalının içinde 5–7 adet boyuna uzanan hafif katlanma vardır Böbreklerden gelen idrarın mesaneye iletilmesi için idrar kanalı dakikada 5–6 defa kasılma hareketi yapar Yüce Yaratıcı idrar kesesine bu kabiliyeti vermeseydi, idrar sadece ayakta iken böbreklerden keseye akacak, yatarken ise duracaktı Hâlbuki bu kasılma hareketleri ile dakikada 3–6 damla idrar mesaneye ulaştırılır Mesane (idrar kesesi) normal hâlde ve rahat durumda iken 150–500 ml'lik (yarım litre) bir iç hacme sahipken, çok sıkışıldığında veya çeşitli engeller sebebiyle idrar yapamama durumlarında, 1500 ml (bir buçuk litre) idrarı depolayabilir Üç kat kas tabakasıyla desteklenmiş idrar kesesinin duvarı, içi boşken 5–7 mm kadardır; bu duvar idrarla gerilince 1,5–2 mm'ye kadar incelir; fakat çok sağlam yaratıldığından kolay kolay patlamaz Normal olarak kesedeki idrar 300–350 ml'lik bir miktara ulaşınca, dışarı atma ihtiyacı hissedilecek şekilde sinir sistemiyle otomatik bir bağlantı kurulmuştur Sırt bölgesine ve omurganın iki yanına yerleştirilmiş bu süzme ve temizleme fabrikaları, hiç durmadan hayatî vazifeler yaptıkları hâlde oldukça sessiz çalışır İnsan çoğu zaman onların farkında bile olmaz İnsanlar ancak herhangi bir şekilde idrar yanması şikâyeti olduğunda veya idrar tahlilinde anormallik gözüktüğünde böbreklerin ne büyük bir nimet olduğunun farkına varır Burada birçok ilâcın -bilhassa ağrı kesicilerin- yan tesirinin böbrekleri vurduğunu hatırlatmakta fayda var En küçük ağrıda hemen ilâçlara sarılmanın zamanla böbrekleri yıpratacağı hatırdan çıkarılmamalıdır Tabiî ki, mecbur kalındığında ilâç kullanılacaktır; ancak böbreklerin fonksiyonlarını dikkate alarak ilâç kullanmak en emniyetli yoldur Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, çeşitli enfeksiyonlar ve otoimmün hastalıklar ile de böbrek harabiyeti ortaya çıkabilir Bu durumda böbrek nakli imkânı bulunamamışsa, diyaliz cihazlarıyla böbreklerin vazifesi kısmen yerine getirilmeye çalışılır; ancak hiçbir zaman Allah'ın yarattığı mükemmellikte bir süzme işine muvaffak olunamaz Zîrâ böbreklerin bütün vazifelerini eksiksiz yerine getirecek bir diyaliz makinesi henüz yapılamamıştır Milyonlarca dolarlık araştırma ve teknoloji imkânları kullanılarak yapılan diyaliz makinelerinin yanında, 200 gramlık kendisi küçük, fakat fonksiyonu büyük böbrekleri bize bahşeden Yaratıcı'ya şükretmemiz gerekmez mi? ProfDr Arif SARSILMAZ |
|