Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Tıp / Biyoloji / Farmakoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
refleksler, vücut, zaman

Vücut Ve Zaman - 4 : Refleksler

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Vücut Ve Zaman - 4 : Refleksler



Göz kapaklarının ne kadar kapalı kaldığını bilmek gereksiz bir şeymiş gibi gözükebilir, Fakat bu tür araştırmaları destekleyen bazı kuruluşlar için bu bilgiler hayatî bir değer taşımaktadır

Meselâ Hava Kuvvetleri Komutanlığı için bahsettiğimiz tespitler çok önemlidir Yorgun bir pilot dakikada 40 defa göz kırpar Herbir göz kırpma, 300 milisaniye kadar bir süre görüşü engellerse, bu pilot dakikada yaklaşık 12 sn etrafını göremeyecektir

Sesten iki, üç kat daha hızlı seyreden bir pilot, gözleri kapalı yaklaşık 8 km yol alacaktır Benzer durumlar, yolcu uçaklarına kumanda eden pilotlar için de geçerlidir

Normal bir insanın göz kırpma süresini bilmek, psikiyatri gibi bazı sahalar için de ehemmiyet arzeder Beyne ait birtakım rahatsızlıklar, göz kırpma süreleri hesaplanarak tespit edilebilir Meselâ şizofrenilerde göz kırpma nisbetinin normalden daha fazla olduğu görülmüştür

Aynı şey dopamin eksikliğinde de sözkonusudur Parkinson hastalığında bu sayının daha az olduğu tespit edilmiştir Demek ki dopamin, normal göz kırpma süresini ayarlayan bir unsur olabilir

Beynin, göz kırpma süre ve sayısını kontrol ettiği söylenmektedir Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, göz kırpmanın da beynin faaliyetlerine tesir ettiği keşfedilmiştir, Göz kırpma, ışığı, retina üzerine 'pulslar', yani nabız gibi atan ışıklar halinde düşürmekte, bu pulslar da beyindeki hususi sinir hücrelerini uyarmaktadır

Aşırı göz kırpma, bizi araba egzozundan veya güneş ışığından korumasında olduğu gibi, pek problem doğurmaz, fakat “biepharopasm” denilen bir hastalıkta göz kırpma sıklığı o kadar fazladır ki hastalar adeta birer kör haline gelirler

Bu hastalık, genellikle bir beyin rahatsızlığından kaynaklanır ve hiçbir belirti görülmeden bile ortaya çıkabilir Irsî olarak da geçebilen bu hastalık, çocukluk yıllarında tezahür eder Hastalar, psikolojik yönden büyük bir imtihan yaşarlar, kitap okuyamaz, TV seyredemez ve sosyal münasebetlerde bulunamaz hale gelirler

HAPŞIRIK

Çevresindeki zararlı maddelere maruz haldeki gözün muhafaza edilmesi bir mecburiyettir Akciğerlerimiz de benzer tehlikelere maruzdur Farklı türde bakteriler, virüsler, toz, kir, lif ve böcek artıklarıyla dolu olan hava, birkaç saniyede bir akciğerlerimize girer

Rahmeti Sonsuz'un yarattığı mükemmel bir sistem sayesinde bu tehlikeler de atlatılır Bahsettiğimiz parçacıklar ya burunda veya boğazdaki yapışkan sıvıda yakalanır ve doğruca asit dolu mideye gönderilir veya akıbetleri bir kağıt mendilde son bulur Bundan daha tesirlisi, günde 5 defa abdest alan insanların ağız ve burunlarını iyice temizlemesi sonucu zararlı maddelerin vücut dışına atılmasıdır

Bu arada akciğerler de her ihtimale karşı kendilerini koruyacak bir sistemde yaratılmıştır Hızlı, görültülü ve karşı konulmaz derecede güçlü bir sistem: hapşırık

Bu koruyucu mekanizmayı harekete geçirenler, çoğunlukla burundaki rahatsız edici maddelerdir Hapşıran insanların gözleri kapanır, halbuki hapşırığın kardeşi olan öksürükte gözler açıktır Hapşırmak insandan insana değişir Beyazlar, zencilerden; erkekler de kadınlardan daha çok hapşırırlar

Hapşırık çok hızlı ve şiddetli bir hâdise olduğu için ölçümü pek kolay olmamıştır X-ışını hareketli resim tekniğindeki gelişmeler ve akciğerlere girip çıkan hava akışını tespit eden özel cihazlar yardımıyla hapşırığın mahiyeti kısmen de olsa anlaşılmıştır

Buruna kaçan polen, tüy, kıl, biber gibi alerjik ve tahriş edici maddeler hapşırığa sebep olabilir Parlak ışık, heyecanlanma, titreme, hamilelik, korku ve ruhî çöküntü bile hapşırığa sebep olan faktörler arasındadır

Işığın hapşırığa yol açtığı asırlardan beri bilinmektedir “Fotik hapşırma refleksi” denilen bir refleks, kişinin aydınlık bir yere doğru yürümesi veya bakması halinde faaliyete geçer Bazen eşik değer aşılmadığı için hapşırık görülmese de bu refleks sayesinde parlak ışık kaynaklarına alışmak kolaylaşır Fotik hapşırma refleksine ait mekanizmanın mâhiyeti şu an için bilinmemektedir Beyindeki görme sinirlerini uyaran parlak ışığın, bu arada burundaki hassas noktaları da ikaz ettiği tahmin edilmektedir

Hapşırma ve gözler arasındaki ilişki de bu tahmini desteklemektedir Parlak ışık, göz kırpma sayısını artırmakta ve gözyaşı reflekslerini faal hale getirmektedir Hapşırma da aynı şeylere sebep olmaktadır Normalde, insanların ancak yüzde 20'si, parlak ışığa maruz kaldığında hapşırırlar Bazı bilim adamları, bu tür hapşırmanın irsî olduğuna inanmaktadır

Hatta baskın bir şekilde nesilden nesile geçen bu özelliğin, baskın olmasının sebebini de şöyle açıklamaktadırlar: Soğuk iklimlerde, insanlar solunum yolu rahatsızlıklarına daha sık maruz kalırlar Böyle bir ortamda sık sık hapşıran insanlar daha az hasta olurlar, çünkü mikroplar vücuda nüfuz etmeden dışarı atılırlar

Hapşırma şu şekilde gerçekleşir: Havada uçuşan bir tüy veya polen buruna kaçtığında kısa bir süre için hiçbir şey olmaz Fakat daha sonra, bilinmeyen bir sebep yüzünden, burnun iç yüzeyindeki hususi hücreler ikaz edilir ve hemen ardından bu hücreler, beynin kaidesindeki medulla bölgesine sinir sinyalleri gönderirler Bu âna kadar sadece 30-40 milisaniye geçmiştir

Medula kendi sinyallerini buruna gönderir Bu sinyaller mukus (sümük) bezlerini harekete geçirir ve burun şeffaf ve yapışkan bir sıvı salgılar Aynı sinyaller burundaki kılcal damarların şişmelerine de sebep olur

Bu arada burundaki sinirler, sinyallerini, beyindeki hislerle alâkalı bölgeye göndermektedir Burunun salgıladığı mukus yüzünden bir müddet sonra hoş bir kaşıntı ve karıncalanma hissederiz Bu his 2 ila 15 saniye sürer Bu süre tahrişe sebep olan maddeye göre değişir Sonunda bu kaşıntı ve karıncalanma hissi öyle bir duruma gelir ki hapşırmadan edemeyiz Tam hapşırma anında medulla saniyede 300-400 sinyal gönderir Bu sinir sinyalleri akciğer kaslarına ulaşarak onların kasılmalarına sebep olur

4 ila 7 saniye zarfında ciğerler havayla dolar, hava basıncı artar, ciğerler bir balon gibi şişer ve ardından nefes borusunun ağzı (glotis) kapanır, ses tellerinin safları sıklaşır Ciğerlerde hava, 200 milisaniye süreyle hapsedilir Bu arada faaliyetler devam etmekte, medullanın sinyalleri yavaş yavaş azalmaktadır Ciğerler de hava emmeyi bırakır

Bundan sonra medulla, sinyallerini nefes verme kaslarına gönderir Karın ve kaburga etrafındaki kaslar şiddetle kasılır Ciğerlerde hapsolmuş hava sıkışır Hava basıncı tehlikeli seviyede artar ve sonunda “balon” patlayacak hale gelir

Sonra ses telleri ve glotis aniden açılır Dilin arka tarafı yukarı kalkar İçerdeki hava karın ve kaburga kaslarının ani kasılmasıyla çok hızlı bir şekilde dışarı atılır Yarım saniye içinde akciğerlerdeki hava dışarı çıkar Tam bu esnada Rahmeti Sonsuz'un engin hikmetiyle göz kapakları kapanır Zira dışarı çıkan havada zararlı maddeler ve virüsler bulunabilir

Ayrıca orta kulaktaki küçük kaslar da kasılırlar, böylelikle kulaktaki minicik kemikler sesten zarar görmezler Ilık ve nemli hava, nefes borusuna yapışmış halde bulunan zararlı madde, polen ve bakterileri de beraberinde götürerek dışarı atar

Peki hapşırma anında, nefes borusundaki havanın hızı nedir? 1955 yılında, Rochester Üniversitesi'nden B B Ross da aynı soruyu sormuş ve şu enteresan tespitte bulunmuştur: Öksürüğe ait mekanizmayı inceleyen Ross, bu hareketin hapşırıkla benzer fonksiyonları olduğunu görmüş ve bu arada nefes borusundaki havanın ses hızına yakın bir hızda yol aldığını müşahede etmiştir

Normal teneffüsteki hız, saatte yaklaşık 25 km'dir Öksürükte bu hız saatte 160 km'ye çıkar, hapşırıkta ise daha da ötesine

Yüksek hızda X-ışını fotoğraf tekniğiyle yapılan tespitlerde, içerdeki sıkışmış havanın, glotis açıldığında, nefes borusundan ses hızına çok yakın bir süratte dışarı çıktığı görülmüştür Bu, ince bir hortuma basınç yapıldığında suyun fışkırmasına benzemektedir Tabii bu hızda yol alan hava, önüne gelen çer-çöp, bakteri, polen ne varsa dışarı atmaktadır

Bir odada hapşıran kişi odayı terkettikten 30 dakika sonra bile, başka birisinin hapşırıkla dışarı atılan bakterileri solunum yoluyla alması muhtemeldir Bu yüzden öksürük ve hapşırıkların hastalıkları yaydığı söyienir

Birkaç kere hapşırmak bir problem teşkil etmez, fakat bu sayı 100 olduğu zaman büyük bir tehlike ortaya çıkmış demektir 1977'de New Mexico Tıp Merkezi'ne 11 yaşında bir kız çocuğu getirdiler Çocuk iki hafta önce, iki kediyle birlikte uyuduktan sonra, dakikada 20 defa hapşırmaya başlamıştı 14 gündür süren hapşırma nöbetleri yüzünden aç ve yorgun düşmüş, göğsündeki ağrılarla kıvranıyordu

“Kontrol edilemeyen hapşırık nöbeti” olarak bilinen bu hastalık çok ender görülen esrarlı bir vakadır (Son 35 yıldır sadece 12 hasta tespit edilebilmiştir) Bir refleks çılgınlaştığı zaman insanın başına nelerin gelebileceği konusunda bu kız güzel bir misâldir Başka bir vakada, 17 yaşında bir kızın 154 gündür hapşırdığı, bir başkasında ise hasta kızın 3 senedir dakikada 25 kez hapşırmakta olduğu tespit edilmiştir

Bu vakaların çoğunda psikolojik faktörlerin rol oynadığı görülmüştür Haftalardır basının gündemde tuttuğu bir kız, kameralar odasını terk ettiği anda hapşırmayı bırakmıştır

Aynı şekilde New Mexico Tıp Merkezi'ne getirilen 11 yaşındaki kızın da psikiyatrik tedaviden sonra hapşırmaları azalmış, sonunda bu çocuk normal hayata dönmüştür

Hapşırık da göz kırpma gibi Yaratıcı'nın sonsuz hikmetiyle yarattığı reflekslerden biridir Yabancı maddelerin vücuttan atılması için birebirdir Hapşırıktan daha hızlı, göz kırpmadan daha çabuk bir refleksimiz daha vardır:

HIÇKIRIK

Hıçkırık, bir saniyeden daha kısa bir sürede gerçekleşir Bir çeşmeden damlayan su misali ritmik bir şekilde devam eder Bu “kriz” saatler, günler, hatta yıllar sürebilir Guinness Dünya Rekorları kitabına göre en uzun hıçkırık nöbeti 57 sene sürmüştür

Hıçkırığın sebebi şu an için bilim adamları tarafından tam olarak bilinmemektedir

1970 yılında Londra'daki National Hospital'da çalışan nörolog John Nevvsom Davis hıçkırığın anatomisini, gelişmiş elektronik aletler yardımıyla şu şekilde keşfetmiştir:

Hıçkırık, daha çok, derin nefes aldığımız, bazen de nefes verdiğimiz anlarda ortaya çıkar Diyafram kasının siniri, beyne birbiri ardına sinyaller gönderir Beyin de bu sinyallere cevap olarak sinire kendi sinyallerini yollar 50 ila 100 milisaniye sonra diyafram kasları titrer Bir an nefesimizin kesildiğini hissederiz 35 milisaniye içimize hava alırız, sonra glotis aniden kapanır Hıçkırık sesi bu yüzden ortaya çıkar

Glotis kapandıktan 60 milisaniye sonra diyafram hâlâ kasılmaktadır ki bu arada hıçkırık sesi sona ermiştir 400 milisaniye sonra diyafram kasılmaya devam eder, fakat akciğerlere giden yol kapalı olduğundan, havanın içeri girmesi için beyhude uğraşır ve yavaş yavaş sükuna erer Nefesimizi verir ve rahatlarız, fakat bu rahatlık fazla uzun sürmez, yeni bir hıçkırık dalgası gelir

Hıçkırığın ritmik olması, onun bu ritmini bozabilecek yollarla engelenmesine sebep olabilir Nefesi tutmak bu yollardan biridir Nefesin aniden verildiği Öksürük ve hapşırık da bazen tesirli olabilir

İnsanlar dakikada 5 ila 25 kez hıçkırırlar Bazen bu sayı çok artar Saniyede bir veya iki kez hıçkıran insanların bulunduğu tespit edilmiştir Normalden uzun süren ve kesinlikle önlenemeyen hıçkırıklar bir rahatsızlığın habercisidirler

Hıçkırık diğer reflekslere benzemez Beyin, hıçkırıkları bastıracak bir sisteme sahip olduğu için, travma (yaralanma) durumunda veya bir tümörün bulunması halinde beyindeki bu sistem de düzenli çalışamaz hale gelir Kalp, gırtlak, nefes borusu, bağırsak ve kulakla irtibat halindeki vagus siniri, boğaza takılan bir madde veya gıdıklama yoluyla uyarıldığında hıçkırıkların başlaması veya sona ermesi de muhtemeldir

Kaliforniya'daki Harbor UCLA Tıp Merkezi'ne gelen 27 yaşındaki bir hasta, dakikada 4-5 kere olmak üzere dört gündür hıçkırdığını, bu yüzden uykusuz ve bîtap düştüğünü söylemiştir Hekimler hastayı muayene etmişler, fakat hiçbir şey bulamamışlardır Daha sonra sağ kulağında, kulak zarına temas eden ve bu yüzden de vagus sinirini tahrik eden bir kılın bulunduğunu görmüşlerdir Doktorlar bu kılı çıkardıktan sonra hastanın hıçkırıkları aniden kesilmiştir





Yusuf ALAN

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.