Omurganın Şekli Ve Hareketleri |
07-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Omurganın Şekli Ve Hareketleriİnsanda baş ve gövdenin ağırlığını taşıyan ve destek görevi yapan omurga, düz bir sütun şeklinde olmayıp, çeşitli kısımlarında değişik yönlerde eğrilikler gösterir Yan taraftan bakıldığında insan omurgasının, ikisi öne ve ikisi de arkaya doğru çıkıntı halinde olmak üzere dört eğriliği dikkati çeker Bunlardan servikal (boyun) ve lumhal (bel) parçalarında bulunanlar öne doğru, torakal (göğüs) ve sakral (sağrı) parçalarında bulunanlar arkaya doğru çıkıntılıdır Hayvanlardan farklı olarak omurgamız, iki ayak üzerinde yürümemizi sağlayacak şekilde dizayn edilmiştir Böylece hem daha kolay dengemizi sağlar, hem de daha rahat yürürüz Ana rahmindeki çocuğun omurgası, bulunduğu dar mekâna uyum sağlayacak biçimde açıklığı öne bakan tek bir kavis şeklindedir Yeni doğan bir çocuk, başını dik olarak tutamaz Doğumdan sonra yaklaşık üçüncü ayda boyun bölgesi kasları ve omurga bağlarının gelişmesi ve kuvvetlenmesi ile boyun bölgesi başın ağırlığını taşıyabilecek hale gelir Bu sırada omurganın boyun bölgesinde, açıklığı arkaya bakan bir eğrilik meydana gelir Bir taraftan başın ağırlığı, diğer taraftan omurgayı dik tutmaya çalışan kaslar ve bağların etkisiyle meydana gelen bu eğrilik, omurganın bu parçasını bir yay haline sokar ve başın ağırlığının taşınmasını ve dengenin sağlanmasını kolaylaştırır Sinir sisteminin gelişmesine paralel olarak çocuk önce başını, sonra gövdesini dik tutmaya ve oturmaya başlar Bir müddet sonra, gövdenin ağırlığı ve kuvvetlenen sakrospinal (omurilik-bel-kalça bölgesi) kasların tesiriyle, omurganın bel bölgesinde açıklığı arkaya bakan ikinci bir eğrilik meydana gelir Böylece bel bölgesi, gövdenin ağırlığını taşıyan ve dengenin sağlanmasına yardım eden elastik bir yay şeklini alır İki ayak üzerine kalkma neticesinde belde meydana gelen ve öne doğru olan çıkıntı, göğüs parçasında da devam etmiş olsaydı, karın ve göğüs boşluğunda bulunan ağır organlarımız fazla öne gelmiş olurdu ve bu durum dengenin sağlanmasını zorlaştırırdı Bu elverişsiz durum, boyun ve bel bölgesini takip eden sırt ve sakral bölgelerde açıklığı öne bakan (birincilere zıt yönde) iki eğriliğin oluşturulmasıyla önlenmiştir Böylece gövdenin üst taraflarının ve göğüs boşluğunda asılı bulunan organların ağırlığı kısmen arka tarafa doğru çekilmiş olur Hastalık yüzünden hiçbir zaman ayağa kalkamamış ve bütün hayatlarını yatakta geçiren kimselerde omurganın tipik eğrilikleri meydana gelmez İnsan omurgası yukarıda anlatıldığı gibi değil de dümdüz bir sopa veya sütun gibi veya tek bir kavis şeklinde olsaydı, eğildiğimiz zaman bütün ağırlığın etkisi kavisin en çıkıntılı noktasında toplanacak ve sadece bu kısım aşırı ağırlığın tesirinde kalacaktı Birbirine zıt yönde eğriliklere sahip olan omurgada ise aynı ağırlık birçok kavislere dağılır ve bu şekilde ayrı ayrı parçalar üzerine tesir eden kuvvetler azalmış olur Aynı şekilde yürüyüş sırasında ağırlığa karşı topraktan gelen tepkinin büyük bir kısmı doğrudan doğruya kafatası tabanına iletilir ve her adım atışımızda kafamız ve beynimiz büyük sarsıntıya uğrardı Bilhassa sıçrama sırasında artan tepkiyi azaltan elastikiyet olmasaydı, kafatası tabanına tesir eden kuvvet çok fazla olurdu; hattâ omurganın üst ucu, kafatası kemiklerini parçalayarak beynin içine girebilirdi İnsan omurgasının, ayakta durup yürüyebilecek bir canlıya göre ayarlandığı anlaşılıyor Omurga kemiklerinin, insan vücudunun ağırlığını dengeli bir şekilde taşıyarak, insana rahat yürüme imkânı sağlayacak şekilde olması, kendi kendine veya Darvincilerin iddia ettiği gibi dört ayak üzerinde yürüyen bir canlının evolusyonu neticesinde kavisli hale gelmesi düşünülemez Kaldı ki, bu kavislerin, belli açıların üzerinde olmaması gerekir Bazı hastalık durumlarında, meselâ kifozda (sırt kamburluğu), sırt bölgesindeki aşırı lordozda (bel kamburluğu) ise bel bölgesindeki kavis açılan küçüldüğü için rahat yürümek imkânsızlaşır Yine skolyoz durumunda omurga yanlara doğru eğilir Bütün bu hastalıklarda vücudun dengesi bozulur ve vücudun ağırlığını taşıyan omurlararası eklemlerle kalça ve diz eklemlerinde bozukluklar meydana gelir Demek insanı dimdik yürütmek isteyen Yüce Yaratıcı, onun omurgasını da buna göre düzenlemiştir Yüce Rabbimiz’in engin rahmeti burada da imdadımıza yetişmekte ve diğer canlılardan üstün kıldığı insanoğlunu yüzüstü sürünmekten kurtarmaktadır Dr Hacı LÜY |
|