Fosillerin Görüşleri |
07-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Fosillerin GörüşleriCharles Darwin " Türlerin Kökeni " kitabının 136 sayfasında araformların evrim açısından önem teşkil etmesine karşın hiçbir izlerine rastlanılmadığını şöyle kaleme alır ;" Aşamalı evrim açısından sayısız araforma rastlamalıydık, bilinmeyen bir nedenden dolayı en ufak bir araform belirtisi bile yok neden araştırmalarımız sonucunda sayısız araforma rastlayamadık, niçin her bircanlı aniden belirmektedir ? "Evrim teorisine göre canlılar ya sıçramalı olarak yada uzun yıllar boyunca aşama aşama değişime uğrayarak bugünkü formlarını almıştırEğer canlılar sıçramalı yada aşamalı olarak evrimleştiyse mutlaka araformların yaşamış olması gerekirÇünki bilim adamları evrimin miyonlarca hatta milyarlarca yıllık bir süreç içerisinde meydana geldiğini öne sürmektedirler Araformların aşamalı evrimi açısından mutasyonlar çok önemlidir Mutasyonlar, meydana geldiği canlıda değişikliğe neden olurlarMutasyon sonucunda değişikliğe uğrayan canlıya " Mutant " denirBireyde meydana gelen değişikliklerin yavru nesile aktarılması için mutlak suretle mutasyonun eşey hücrelerinde meydana gelmesi gerekir Mutasyonlar ise çok naidren meydana gelirlerÖyle ki bir hücrede mutasyonun meydana gelme olasılığı milyonda bir kadardırAncak hücrede çok kompleks kontrol mekanizmaları vardırBu kontrol mekanizmaları sayesinde DNA üzerinde meydana gelen herhangi bir hatalı nükleotid dizisi süratle tamir edilirHücredeki olağan üstü denetim enzimleri göz önünde bulundurulduğunda mutasyonların meydana gelme olasılığı trilyonda bire düşer Olası fiziksel, kimyasal veyahut biyolojik etkiler sonucunda yinede bir mutasyon meydana gelirse bu mutasyonun DNA üzerindeki nükleotidlerin dizilerinin hangisi üzerinde meydana geldiğini kestirmek olanaksızdırYani mutasyonların nükleotidler üzerindeki etkisi tamamen tesadüfidir Mutasyonları çok nadiren meydana gelmesi ve bireyde tahribata neden olmasından dolayı aşamalı evrimin çok uzun bir süreç içerisinde (milyonlarca, milyarlarca yıl) gerçekleşmiş olduğu düşünülmüştürDolayısıyla aşamalı sürecin çok uzun olması, araformların mutlaka yaşamış olması gerektiğini ortaya koymaktadırZamanın çok uzun olmasına bağlı olarak yeryüzü katmanlarında araformların oldukça fazla sayıda mevcut olmaları gerekir Bu sayfada, uzun zaman dilimlerini, doğal etkenleri, canlıların davranışlarını ve mutasyonları baz alarak, aşamalı evrimin gerçekleştiği kabul edilmesine karşın neden hiçbir araforma rastlanılmadığını göreceğiz Aşamalı ve sıçramalı evrim ne demektir ? Aşamalı evrim sürecinde organizmaların kalıtsal materyallerinde meydana gelen yararlı mutasyonların milyonlarca yıl boyunca muhafaza edilerek canlının en son şeklini aldığı düşünülmektedirBu teoriye göre eşey hücrelerinde meydana gelen her bir mutasyon yavru bireyleree aktarılmakta, sonraki nesillerde meydana gelen diğer başka yararlı mutasyonlarda o nesilden sonraki yavrulara aktarılmaktadırAşamalı evrimde temel nokta her bir mutasyonun yararlı olması ve DNA kalıtsal materyalinde sonraki nesle kadar saklanmasıdır Sıçramalı evrimde ise mutasyonlar canlılarda ani değişikliklere neden olmaktadırBöylelikle aşamalı olarak meydana gelmesi mümkün olmayan organlar canlıda sıçramalı mutasyonlarla meydana gelebilecektir Aşamalı Evrim İçin Türetilen Örnekler : Charles Darwin evrim teorisi üzerine kaleme aldığı türlerin kökeni kitabında adapasyonun canlı üzerinde kalıtsal bir etkiye neden olabileceğine ve bu etkilerin dölden döle akarılacağını öne sürmüştürBu teori halen birçok bilim adamı tarafından kabul görmektedir Ancak adaptasyon hiçbir surette bir canlı organizmanın DNA zincirini meydana getiren nükleotid dizilerinin ortam şartlarına göre değişimini sağlayamazÇünki DNA'da, doğa şartlarındaki değişikliklere göre nükleotid dizilerinin değişimi için hiçbir mekanizma yoktur Şimdi aşamalı evrim ve adaptasyon için birkaç senaryo üretelim ; 1Senaryo : Tropikal iklime sahip ülkelerden birinde güzel bir evimiz olsunHava sıcaklığı yaklaşık 30 dereceEvimizin bahçesinde bir köpek beslediğimizi var sayalımBu köpeği tropikal iklim şartlarından mahrum bırakıp sibiryanın soğuk iklimlerine götürelim ve köpeği dişi cinsleriyle sibiryada yalnız bırakarak milyonlarca yıl bu bölgede yaşamasını sağlayalım Soru : Köpeğin kendinden sonra gelen cinslerinin vücutlarında soğuğa karşı koyacak herhangi bir meknizma gelişebilirmi ?Örneğin kutup ayılarında olduğu gibi derilerinin altında çok kalın yağ tabakaları birikebilirmi ? Yada köpeğin hücrelerinde, kutup hayvanlarının hücrelerinde mevcut olan mitokondriyal ısıtma sisteminin bir benzeri gelişebilirmi ? Doğa şartları değiştikçe hayvanın o koşullara karşı adapte olduğu bir gerçektirAncak adaptasyon durumlarında DNA daki nükleotid dizilerinde herhangi bir değişme meydana gelmezYanlızca DNA'daki genin anlatımı değişirÖrneğin sırtına buz koyulan beyaz bir tavşanın sırt kıllarının kahverengi çıkması gibiTavşanın gen dizisi değişmemektedirYanlızca dış koşullara göre beyaz kılı üreten genin yanıtı değişmiştir Köpeğimize geri dönelimBu köpeğin bir kutup ayısı gibi derisinin kalınlaşması yada vücudunda özelleşmiş ısıtma sistemlerinin meydana gelmesi, adaptasyonla mümkün değildirÇünki adaptasyon belirli bir dereceye kadar tolerans gösterebilirO halde bu köpeğin kutup ayısı gibi kalın bir deriye sahip olması ve özel ısıtma sistemlerinin gelişmesi için DNA sında ciddi değişiklikler meydana gelmesi gerekirBu değişikliklerin yanlızca birkaç mutasyonla sınırlı kalmayacağı aşikardırPeki DNA'nın hangi bölgesine nasıl bir değişiklik meydana gelecektir ? Aşamalı evrim ve adaptasyon bu noktada tıkanmaktadır Tropikal iklimden sibiryaya geldik, ancak sibiryanın soğuk iklimi köpeğin DNA sındaki milyarlarca geninin içerisinden doğru nükleotid dizisini (deriyi şifreleyen gen) bularak nasıl bir değişiklik meydana getirmelidirki köpeğin derisini şifreleyen genler kalın bir deri üretecek şekilde değişime uğrasın? Doğada böyle bir mekanizma yoktur Köpeğimizi sibiryaya getirdiğimiz halde, köpeğin DNA'sının " şu nükleotid dizisini değiştirirsem soğuğa karşı önlem almış olurum " diyerek bir değişiklik meydana getirmesi mümkün değildirDNA'daki değişimler, doğa şartlarıyla değil yanlızca mutasyonlarla mümkündürSoğuk hava koşullarının mutasyonu yönlendirmesi gibi bir durum da yokturMutasyonlar tamamen tesadüfidir ve DNA nın hangi bölgesinde meydana geleceği kestirilemez O halde bu köpek soğuğa karşı dayanıklı bir yaratığa nasıl evrimleşecektir ? EvrimleşemeyecektirÇünki ne mutasyonlar nede DNA, doğa şartlarına göre yönlendirilemezlerBu nedenle köpeğin soğuğa karşı dayanıklı başka bir cins köpeğe evrimleşmesi tamamen tesadüflere bağlıdır Bir mutasyonun trilyonda bir meydana geldiğinden bahsetmiştikMutasyonlar ise DNA da rastgele meydana geldiği için canlıya zarar verirlerBu mutasyonlar kromozom mutasyonları da olabilir ki çok ağır neticeler verirlerNokta mutasyonları ise sadece birkaç nükleotid dizisi üzerinde meydana gelir ve en iyi ihtimalle etkisiz kalırlar (sessiz mutasyonlar)O halde mutasyonun doğru gen üzerinde doğru nükleotid dizisini değiştirme olasılığı neredeyse " 0 " denecek kadar düşüktürHesabı şu şekilde sizlerde yapabilirsiniz (Mutasyonun meydana gelme olasılığı) x (DNA daki gen sayısı) x (Doğru gen üzerindeki nükleotid sayısı) x (Nükleotidlerin farklı kombinasyonları) = ? Bu hesaptan çıkarılacak sonuç açıkça " 0 " 'dır Buna ağmen evrim teorisi ile ilgili dergi ve makalelerde adaptasyonlar neticesinde evolüsyona uğrayan birçok resim ve hayali çizimlere rastlamak mümkündür PrfDr Shut'un "Evrim Teorisinin Çatlakları" adlı kitabında, adaptasyonlarla değişim geçiren canlılar için kurulan senaryolara atfen itirafını şu şekilde dile getirmektedir ;" Evrim ve biyoloji kitapları, adaptasyon üzerine birçok resimlerle doludur Artık bu resimlerin hiç birisine değinmek istemiyorumFakat çok karmaşık ve evrimci teorinin açıklamakta zorlandığı adaptasyonları göstermek isterimBir tasarlayıcı, mükemmel akla sahip yaratıcı düşüncesi, evrimci açıklamalara nazaran akla daha yatkındır" ("Evrim Teorisinin Çatlakları" / Sayfa 122-123) 2Senaryo : Yine aynı evdeyizTropik ormanların içindeki evimizdeBu sefer bahçemizde bir koyun besliyoruz Bahçemizde bulunan bir ağacın dallarından sarkan yapraklar koyunumuzu adeta cezbediyorKoyun çitlerin üzerinden atlar gibi sürekli hamleler yaparak yapraklara uzanmaya çalışıyorKoyun her acıktığında ağacın dallarına doğru yetişmeye çalışıyor sürekli zıplıyor zıplıyorBirkaç yıl sonra koyunumuzun boynunun birkaç santimetre uzadığını fark ederiz Soru : Koyunumuz bir zürafayamı evrimleşiyor ? Bu koyunun yavrularıda uzun boyunlu olarakmı doğacaktır? Zürafalarda bu şekilde bir evrime uğrayarakmı uzamışlardır? Koyunumuzun zıplama eylemi neticesinde boynunun uzaması pek doğaldırBu durum basketbol oynayan bir sporcunun 2 metre boya ulaşması gibidirAncak bu koyunun doğuracağı yavrunun uzun boyunlu doğması imkansızdır Bu imkansızlıklardan birincisi yukarıda bahsettiğimiz mutasyon olasılıklarıdırİkincisi ise koyunun yaptığı zıplama eylemi, hiçbir surette DNA'da şifrelenen büyüme hormonu geninin değişime uğramasına neden olamazDoğa şartları, DNA üzerinde değişiklik yapamadığı gibi koyunun yapacağı hareketlerde DNA'yı değişime zorlayamaz Şu an sandalyede oturan siz, sandalyeden kalkıp milyonlarca yıl hiç durmadan havaya zıplasanız bile meydana getireceğiniz yavrular hiçbir surette uzun boyunlu yada uzun kollu olmayacakladırÇünki sizin havalara zıplamanız, DNA'nızdaki boynun uzaması veya kolların uzaması ile ilgili proteinleri şifreleyen genler üzerinde hiçbir değişikliğe neden olamayacaktırDoğada böyle bir mekanizma olmadığından dolayı yavrunuzun evrimleşmesi için iş yine tesadüfi mutasyonlara kalmıştır Bilim adamları aşamalı süreç içerisinde meydana gelen yararlı mutasyonların (mutasyonun yararlısı yoktur) doğal olarak muhafaza edildiğini iddia ederlerAncak böyle bir olasılığı göze almak, bir adamın milyonlarca yıl boyunca her ay piyangodan büyük ikramiyeyi tutturmasını beklemeye benzer Araformların neden izlerine rastlanılmadığı sorusunun cevabına yaklaşmış bulunuyoruz Vardığımız " 1sonuç " şudur ; Bir canlı, iklim koşulları ne şekilde değişirse değişsin, ne kadar değişik davranışlarda bulunursa bulunsun, o canlının dış etkenlerle ve davranışlarıyla DNA'sını yönlendirmesi mümkün değildirBu nedenle adaptasyonlar neticesinde canlıların aşamalı evrimi teorisi geçerliliğini yitirmektedir JRostand aşamalı evrim ile meydana geldiği öne sürülen canlılar için şu yorumu yapar ; "İçerisinde yaşadığımız dünya gerçek üstü bir dünyadırDaima kendisine dönülecek olan ana nokta, gerçek bir evrim olayının (minik bir evrim olsa bile) içinde olmamış olduğumuzudur Şuna kesinlikle inanıyorum, - başka bir ihtimal görmüyorum - : Memeliler sürüngenlerden evrimleşmiştir, sürüngenlerde balıklardan, ancak, böyle birşeyi düşündüğüm ve açıkladığım zaman bu düşüncedeki kolay kabullenilemeyecek belirsizliği görmekten kaçınmamaya çalışıyorum ve bu " skandal " niteliğindeki evrim sürecinin kökenine dair ihtimal dahilinde olmayış gibi gülünç yorumu eklemektense, evrimin kökeni sorusunu cevapsız bırakmayı tercih ediyorum " (DrDewarın "Evrim teorisinin zorlukları " kitabından, s143) Bazı bilim adamları, sürüngenlerden memelilerin ve kuşların meydana gelmesi için gerçekten oldukça ilginç teoriler ortaya atmışlardır - Örneğin kuşların, ağaçların üzerinde daldan dala zıplayan sincap ve diğer bazı memeli türlerinden evrimleştiğini iddia etmişlerdir (Bu iddia, sinekleri avlamak için zıplayan dinazorlar efsanesinin modernize edilmiş bir halidir) - Charles Darwin, sudan süratle zıplayan balıkların kanatlanarak uçmaya başladığını, suya girip balık avlayan ayıların zamanla balinalara evrimleştiğini iddia etmiştir(BkzCharles Darwin / Türlerin Kökeni / s142) EFSchumacher, evrim teorisi için üretilen üstün hayal gücüne dayalı hikayeler için "Şaşkınlar için klavuz" adlı kitabının 133 sayfasında şunları söyler ; " Evrimcilik bilim değildir, bilim-kurgudur, hatta bir tür şakadır" Sıçramalı Evrim ve " 2sonuç " 'a Doğru : Sıçramalı evrim sıradışı bir durum teşkil eder ; Charles Darwin Türlerin kökeni kitabının 148sayfasında şunları söyler ; " Eğer aşamalarla meydana gelmesi imkansız olan bir organın varlığını görebilseydik, teorim kesinlikle çökmüş olacaktı, ancak ben böyle bir hal göremiyorum" Darwin 18yy'da böyle bir durumu elbete göremeyecektiAncak 21yy'da aşamalı olarak meydana gelmesi imkansız olan binlerce organ ve organ sistemleri görüldüBunun anlamı teorinin tamamen çökmesidirİşte evrimci bilim adamları bu engeli aşmak için " Sıçramalı evrim " adını verdikleri yeni bir senaryo üretmişlerdir Bu senaryoya göre, hem Kambriyen patlaması (ilerleyen satırlarda değinilecek) açıklanmış oluyor, hemde araformların neden bulunmadığı sorusunun cevabı bulunmuş oluyordu Sıçramalı evrim, meydana gelen mutasyonların çok kısa bir zaman zarfı içerisinde canlıya kompleks oranlar kazandırdığını iddia ederBu ani ve yararlı mutasyonlar, binlerce bireyin ölmesine neden olurken birkaç canlının hayatta kalmasını sağlar, ve daha sonra hayatta kalanların DNA'larında meydana gelen mutasyonlara yenileri eklenir ve kompleks organlar ortaya çıkarBöylelikle kısa zaman içerisinde kazanılan organlar neticesinde araformlara da gerek kalmaz Bu senaryo aşırı iyimser bir senaryodurSıçramalı evrim için yine mutasyonlara ihtiyaç vardırAncak evrimin belli bir amacı yokturBu durum aşamalı ve sıçramalı evrimin her ikisi içinde geçerlidir Bir organ, meydana gelen yararlı bir mutasyonla başka bir şekle dönüşüyorBu değişiklik muhafaza ediliyorBelli bir zaman dilimi sonunda ikinci bir mutasyonla organ biraz daha değişikliğe uğruyor ve eskisinden daha iyi bir fonksiyona sahip oluyor, ve ardından diğer mutasyonlarla koruna koruna organ en mükemmel halini alıyor Görüldüğü gibi daha iyiye giden organın oluşması tamamen belli bir hedefe yöneliktirAncak evrim belli bir amaca yönelik değildirMutasyonlar tesadüfi olduğu gibi meydana gelen değişikliklerin organizmada muhafaza edilmesi gibi bir durumda söz konusu değildir Bir senaryo üretelim ; Elimizde 100 sayfalık bir polisiye romanı olsunBu romanı matbaaya götürüp çoğalttığımızı varsayalımKitabın her kopyasında bir harfi değişmiş olsunTesadüfen matbaa makinasında meydana gelen hatalarla bu romanın bir şiir kitabına dönüşmesi elbette imkansızdırAncak gerçektende kitabın son kopyasında (örneğin 20 milyarıncı kopyasında) bir şiir kitabının ortaya çıktığını görüseniz, kesinlikle matbaa makinasındaki hataların bir kişi tarafından yönlendirildiğini düşünürsünüzHatta bundan kesinlikle emin olursunuz Aynı senaryoyu doğal mutasyonlara uyarlayabilirsinizAncak doğada akıllı bir tasarımcı yokturYani matbaa makinasının başında duran kişi gibi herhangi bir " Doğal mutasyon yönlendirici mekanizması " yoktur O halde bir organın belli amaca yönelik olarak başka bir organa dönüşmesini beklemek, polisiye romanımızın matbaanın başında hiç kimse olmadan şiir kitabına dönüşmesini beklemek gibi olurBuda hayal kurmakla aynı anlama gelirSonuç olarak evrim belli bir amaca yönelik değilse organlar mucizevi bir şeklide tesadüfen ortaya çıkmalıdır Bu duruma bir örnek verelim ; Bilim adamları, sil orgnellerine sahip hücrelerin, kamçılı bakterilerin ökaryotik bir hücre tarafından fagosite edilmesiyle birlikte meydana geldiğini iddia ederlerMesela ökaryotik bir hücre olan flagellaya (kamçıya) sahip olmayan Amip, ortamda bulunan kamçılı bir bakteriyi (bu arada kamçılı bakterinin ortaya nasıl çıktığı sorusuna deyinmiyoruz) yutmuş ve bakteri kamçısını kendi amaçları doğrultusunda kullanarak sil'e (flagelladan daha değişik bir kamçı) evrimleştirmiştir Amip hücreleri de milyarlarca yıl boyunca evrimleşerek daha kompleks organizmaları (kedi, köpek, maymun vb) meydana getirmiştirTabiat ana denen görünmeyen bir güç ise sil organelini milyarlarca yıl boyunca muhafaza ettiği için bugün insanın ve bazı memeli hayvanların soluk borularında sillere rastlanmaktadırYani silin kökeni Amip'e kadar uzanır DrBehe " Darwin'in Kara Kutusu " kitabında kamçılı bakterilerin, silli tek hücrelilerin ve diğer ökaryotların atası olduğuna dair teorileri şu şekilde cevaplıyor ; " Bir bakteri kamçısının, bir sile evrimleşmesini iddia etmek, plastik bir oyuncak geminin bir anda buharlı bir gemiye evrimleşmesini iddia etmek gibidir" Her ne kadar ökaryotik tek hücrelilerin sahip olduğu sillerin bakteriden kökenlendiğini hayalde kurgulamak mümkün gözüksede, moleküler düzeyde bir kamçı organelinin, ökaryotik hücrelerde bulunan sile evrimleşmesi kesinlikle olanaksızdırSil neden soluk borusunda konumlanmıştır, neden ellerimizin iç yüzünde yada çenemizin hemen altında konumlanmamıştır ? Bu soru tek başına, evrim süreci içerisinde tesadüflerle olması gerektiği gibi olan fonksiyonel organların oluşumu iddialarını çökertmektedir Tamamen tesadüfi mutasyonlara bağlı değişimler, hangi tabii itici güç yardımıyla asıl fonksiyonlarını yerine getirebilecekleri organlara yöneltilecektir ? Paleontolojistler, aşamalı evrim süreci içerisinde mutlak suretle araformların yaşamış olması gerektiğini bildikleri için dünyanın dört bir yerinde kazı çalışmalarına girişmişlerdirBulunan fosiller ile binlerce dizi oluşturulmuş ve soy ağaçları çizilmiştirNe yazık ki bu çalışmaların hiç biri mutlu bir sonla noktalanmamıştır Çünki soy ağaçlarının her biri, yeni bulunan başka bir fosille karışmaya başlıyordu Fosillerin hiçbir araform belirtisi göstermeden aniden ortaya çıkışları, aşamalı evrimin paleontolojik olarak çökmesi anlamına gelmektedirÖyle ki yanlızca köpek ve sırtlan türünden geldiği varsayılan at ve eşek türü hayvanlar (toynaklı hayvanlar) için yirmiden fazla soy ağacı çizilmiştirBu soy ağaçlarının bu kadar fazla sayıda olması, her yeni bulunan fosilin diğer fosillerle arasındaki uçurumun devasal derece büyümesinden dolayıdır Örneğin at fosillerindeki kaburga sayısılarının artış gösterdiği göz önüne alınarak çizilen bir soy ağacı, aniden kaburga sayısının düşmesi yada yükselmesiyle, veyahut iskelet boyutunun, fosillerin aynı yaşta olmalarına rağmen aniden büyümesi yada küçülmesi ile alt üst olmaktadır Canlıların hiçbir atasal araform izine rastlanılmadığı halde soy ağaçlarında aniden ortaya çıkışları ve kayboluşları, bugün halen bilim dünyasında tartışılan bir konudurPaleontolojik araştırmalar neticesinde gelecekte bir gün araform niteliğinde bir iskelet keşfedilirse, bu keşif evrim teorisi için güçlü bir delil olarak bilim dünyasında yerini alabilir, ancak moleküler düzeyde evrimin gerçekleşmesinin imkansız olması, bağlantılı olarak, bulunacak fosillerin herhangi birisinin araform olması ihtimalini geçersiz kılmaktadır DrDewar, "Evrim Teorisinin zorlukları" kitabının 141 sayfasında ve sonrasında, karanlığa gömülen araform çıkmazlarının, artık bilim adamlarınca itiraf edilmesi gerektiğini şöyle dile getirmektedir ; " Bazı biyologlar evrim doktrini mevcut şekilleriyle terkedilmediği sürece büyük gruplar arasında olması gereken araform fosillerinin bulunmayışı gerçeğinin açıklanması gereğini anlamıştır " Paleontolojik bulgular gerçektende evrimin aşamalı bir biçimde gelmediğini açık bir şekilde fosillere dayanarak söylemektedir Fosiller, uzman anatomistler tarafından defalarca incelenmesine karşın, sonuç hiç değişmemektedir " İskelet yapısı yerli yerinde bir organizma" Charles Darwin " Türlerin Kökeni " kitabında araformların yokluğu problemini çözmek için şu şekilde bir tez ileri sürmüştür ;" Eğer anakaralar, canlıların evrimi esnasında birbirinden ayrıldı ise, ayrılan bu yeni mekanlarda yeni türler ortaya çıkmış olabilir Bu durumda soy ağaçlarına dizilen araformlar arasındaki derin uçurum kapanmış olur, ayrılan her bir anakarada birbirinden bağımsız, değişik yeni türler ortaya çıkmış olabilir" Darwin'in bu tezi, araformların yokluğu problemini çözmek yerine daha zor bir soruyu beraberinde getirir, " Yeni anakaradaki canlılar ne şekilde ortaya çıkacaklardır ? "Bu sorunun tek cevabı " Evrim Mucizesi " 'dir Biyolojik " Big Bang " = Kambrien Patlaması Kambriyen devri, adını jeolojik bir kaya tabakasından alırPaleontologlar buldukları fosilleri soy açalarına dizmeden önce bir dizi teste tabi tutarlar Bu testlerle, canlının yaşadığı ortam koşullarını, canlının soğuk kanlı yada sıcak kanlı bir yapıya sahip olup olmadığını, az çok ne tür bir fizyolojik yapıya sahip olduğunu ve en önemlisi olan fosilin yaşını hesaplarlarKambrien devri canlılarının kompleks yapılara sahip olduğu bilinmektedirBu devir canlılarına ait fosiller yaklaşık olarak 550-600 milyon yaşındadırlar Bilim adamları kompleks yapılara sahip onbinlerce fosilin yaşını hesapladıklarında kambrien devrinden önce yaşayan hiçbir kompleks canlının (ormurgasızlar, kordalılar ve omurgalılar) olmadığı keşfetmişlerdirBu devirden önce yaşayan canlılar yanlızca tek hücreli mikro organizmalar ve bazı yumuşakçalardır Prekambrien adı verilen bu dönem yaklaşık 700 milyon yıl ve daha öncesini kapsamaktadırBilinen en yaşlı canlı ise 2,5 milyar yıl yaşındaki tek hücreli bir canlı olan Alg'lerdirKambrien devrine gelindiğinde ise canlıların aniden büyük bir açılım göstermesi anatomist ve paleontoljistler üzerinde adeta şok etkisi yaratmıştır Bilindiği gibi evolüsyon süreci milyonlarca yıllık bir süreç içerisinde işlediği varsayılan bir mekanizmadırAncak canlıların tek hücrelilerden ani bir şekilde türevlenmeleri evrim süreci açısından, bir saatlik zaman dilimi içerisinde bir saniyelik süre gibidir İşlediği varsayılan evrim mekanizmasının zaman dilimini göz önünde bulundurarak olağanüstü sayıda kompleks yapıdaki organizmaların ani çıkışları hakkında iki ünlü paleontolojist NEldredge ve SJGould " Aşamalı Evrime Son Nokta " kitabıbının 82 sayfasında şu bilgileri vermişlerdir ; "Keşfedilen son fosillerle, kambrien ve prekambrien dönemleri arasındaki zaman dilimi, 50 milyon yıldan 10 milyon yıla kadar inmiştir10 milyon yıl gibi kısa bir zaman dilimi, canlıların evrimi için gereken sürecin yanında " Göz açıp kapamak " kadar kısa bir süreyi temsil etmektedir " DrShut ise açık bir dille kambriyen devri için " Evrim Teorisinin Çatlakları " kitabında şu ifadelere yer vermiştir ;"Bu umut kırıcı işaretler, paleontolojiye güvenen evrimcilerin önemli açmazlarıdır Evrim teorisi için, paleontolojinin sağladığı bir karşı delilden daha büyük yıkım ne olabilir ? Milyonlarca yıl önceki " HAYIR ", hakikaten yankılanan bir " HAYIR " 'dır" (age /s6) Oldukça kompleks organlara sahip ökaryotik organizmaların (örneğin Tribolitler) 10 milyon yıl gibi kısa bir zaman dilimi içerisinde tek hücrelilerden ve solucan gibi yumuşakçalardan evrimleşerek dünya üzerine yayılması, bilimsel veriler bir yana mantıksal olarak da açıkça imkansızdır Elde edilen paleontolojik bilgiler açık bir şekilde evrim senaryosunu temelinden çökertmiştir Sıçramalı evrimin tamamen mucizelerle açıklanması, kambrien devrinin de bir mucizeyle açıklanması gerekliliğini ortaya koyar NEldredge araformlar ve Kambrien patlaması için şunları söyler ; " Paleontolojistlerin uzun zaman evrimden kaçınmaları şaşırtıcı değildirEvrim hiçbir zaman gerçekleşmediBu konuya emek verenler, kayalar üzerindeki parçaları, küçük salınımları, ve çok nadiren meydana gelen değişimleri (mutasyonlar) yıllar boyunca, evrim tarihinde gerçekleşen hesabı yapılamayacak kadar küçük orandaki şaşırtıcı değişiklikleri topladılar Bizler, evrim romanının tanıtımını okuduğumuzda, organizmaların bir patlama (Kambrien) şeklinde ortaya çıktığını ve fosillerin her yerde bulunacağına dair hiçbir delil getiremediğini gördükİşte bu nedenle, fosil kayıtları evrim hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışan paleontolojistlerin tepkisini almıştır " (NEldredge / "Evrimin yeniden keşfi "/s95/1995) Biyolojik patlama demek, canlıların aniden ortaya çıkması demektirGerçek şudur ki bu ani çıkışın, hiç bir şekilde evrimci bir anlayışla açıklanması mümkün gibi gözükmemektedir alıntı |
|