Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Bayanlara Özel

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gaziantep, geleneksel, sanatları, türk

Geleneksel Türk El Sanatları (Gaziantep)

Eski 07-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Geleneksel Türk El Sanatları (Gaziantep)



Bazı deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan ve sedefçilikte kullanılan sert,beyaz ve gökkuşağı pırıltılı, fosforik özelliği olan maddeye sedef bu maddeyi işleyen kişiyi de sedefkâr denilirAsırlardan beri bilinen sedef, zamanın tekniği ve milletlerin sanat anlayışına göre almıştır15yy'dan sonra Türk-İslam sanatının tamamen emrine giren sedef, geometrik desenlerin bitmek tükenmek bilmeyen dizilişleri ile gelişimini sürdürmüştür Daha sonraları kıvrılma, dallanma, ana ve yardımcı bağlarla bağlanma,birbirini kesme ve düğümleme yollarla,çeşitli kompozisyon

imkanı veren rumiler,geometrik desenlerle birlikte kullanılmaya başlanmış ve doğadan stilize edilerk alınan çiçek motifleri(lalei karanfil,gül) kullanılmaya başlanmıştırOn yedinci yüzyıl sedef işçiliğinin doruk noktası olup, daha sonraki asır ve yıllarda barok sanatına duyulan hevese bir de ekonomik yapının bozulması eklenince bu sanattan uzaklaşılmış,ucuz,sanat değeri olmayan eserler üretilmeye başlanmıştırAncak abdülhamit için saray sedefkârlığı korunmuşturSon asrın sedefkârı Vasıf Hoca özel atölyesinde çalışmasını sürdürürken bir yandanda bu sanatı yaşatabilme çarelerini devrin güzel sanatlar akademisi olan Nefise-i Sanayi'de sedefçilik dersleri vermiştir1940 yılında ölümü ile bu sanat dalının genç nesillere aktarılması mümkün olmamıştır

Sedefçilik ilk çağın en eski uyğarlıklarında görülmekle birlikte sedefin eşyada süs öğesi olarak uygulanışı sonradadırOsmanlı da sedef işlemeciliğinin ilk örneklerini 15yüzyıl sonlarına doğru görmek mümkündürEdirne'deki tek kubbeli Beyazıt Camiinin kapı kanatlarında görülen sedef işçiliğinin 16yüzyılda olgunluk devresine girdiği bilinmektedirBu dönemde sedefçilik kapı, pencere, dolap kanatları,kürsü, çekmece, Kur'an mahafazası,rahle, masa, koltuk, kanepe, sehpa gibi mobilyalar, silah kabzası, nalın, körük, tütün tabakası, Kahve takımı,vbgibi ahşap eşyada görülmüştür
17 ve 18 yüzyıllarda da sedef süslemeye geniş yer verilmiş olup,Dalgıç Ahmet Ağa, Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa gibi meşhur sedef ustaları yetişmiş;17yüzyılda Evliya Çelebi yalnız İstanbul'da 100 sedef atölyesi ve 5000 kadar sedef ustasının sanatlarını yürüttüklerinden söz etmiştir19yüzyılda Osmanlı sedef işçiliği gerilerken, yüzyılın sonlarında Abdülhamit Han yıldız Sarayında bir sedefhane kurduğu, burada kendisinin de sedefli eşyalar yapmış olduğu söylenir1912 yılında Sedefkâr Vasıf Hoca, Beşiktaş'ta işlettiği sedef atölyesinde bu sanatı bir süre devam ettirmiş,hatta onun öncülüğü ile 1936 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde bir sedefçilik bölümü açılmıştır

Gaziantep' te Sedefkârlık

Yaşayan kaynaklardan edinilen bilgiye göre;sedef kakmacılığın Gaziantep'te 1963 yılında başladığı bilinmektedirGaziantep'te ilk sedef atölyesini açan kişi Arif demir isimli ustadır ve hâlâ hayattadırRivayete göre;1963 yılında Gaziantep'e gelen bir İngiliz turist çevre köylerden topladığı, ağızdan dolma eski bir tabancayı tamir ettirmek için tesadüfen karşılaştığı marangoz Hanifi Çetin ustaya göstermişBu usta kendisine getirilen tabancanın kabzasında sedef işleme görünce bunun taklidini yapmaya koyulmuş ve bunu İstanbul'daki antikacılara satmaya başlamışBunun üzerine Arif Ve Fikret Demir kardeşler Gaziantep'te ilk sedef atölyesini açarak sedef kakmacılık sanatını ilerletmişlerdirHer iki usta da halen hayatta olup bunlardan Fikret Demir hâlâ Sedef Kakmacılar Odası Başkanı olarak görev yapmaktadırBugün Gaziantep'te 50 tane sedef atölyesi bulunmaktadırBu atölyelerde daha çok turistik eşyaya yönelik çalışmalar ağırlıkta olup,genellikle Ortadoğu'ya satış yapılmaktadırGaziantep'te işlenen sedefin ½90'ı dövizle satılmakta ülke ekonomisine döviz kazandırmaktadır
Gaziantep'te yapılan sedef işinde motif, şekil ağırlıktadırTüm çalışmalarda Selçuklu ve Osmanlı kültürünün izleri görülmektedirÇok maharetli usta olmalarına karşın bizim gözlemlerimize tek eksikleri mevcut örneklere bağlı kaldıkları, yani motif ve model üretmek için bir çaba harcamıyor olmalarıdırGaziantep'te atölyesi bulunan sedef ustalarının hepsi hiç bir okul eğitimi almadan baba mesleği olarak bu işi üstlenmişlerdirVe bugün işçilik yönünden Mısır ve Suriye'de yapılan sedef işinden daha başarılı eserler üretmektedirlerGaziantep'te işlenen sedefte;gümüş,kurşun ve sarı prinç tel ile alpako tel kullanılmaktadırKakma tekniği ile yapılan sedef işçiliğinde kullanılan ağaç genellikle cevizdirRenkler kızıl ve siyah olup kullanılan motiflerde rumi,arabesk desen çalışmalarına rastlanmaktadırBunlar daha çok Osmanlı ve Selçuklu modelleri kopye edilerk yapılan eserlerdir

Üretilen Sedef Kakma El Sanatı Ürünleri

1-Süsleme olarak(mescit,saray ve tabanca kabzaları)
2-Koltuk takımı(ev büro)
3-Ayna resim çerçevesi,sehpa,yazı masası,Kur'an rahlesi,Kavukluk veya çıraklık, sini altı, değişik mücevher kutusu,çeyiz sandığı,sandalye,kuyumcu sandığı,etejer,telefonluk,deği şik boylarda kül tablaları ve sigaralık, tüfek ve tabanca kaplamaları türündedir

Küpçülük

Gaziantep'te küpçülügün baslangiç tarihi kesin olarak bilinmemektedirAncak çerçevede bulunan çesitli ören yerlerinde yapilan arkeolojik kazilardan,MÖ6000-7000 yillarinda (Neolitik Dönem) yörede keramitçiligin oldugu anlasilmaktadirGene yörede yapiln kazilarda MÖ 3000-1100 yillarinda (Tunç Çagi) topraktan yapilan kaplara bol miktarda rastlanmaktadirDaha sonraki dönemlerde de bu tür malzemelerin yapildigini gösterir parçalara rastlanmistir

Kisacasi insanlarin yöremizde yaygin olarak yasamaya basladigi günlerden itibaren ilimiz ve çevresinde topraktan çesitli esyalarin yapilip kullanildigi anlasilmaktadirGünümüzde 50-100 yil kadar önce sehir çevresinde bulunan magaralarda küp yapilan birçok atölyenin ve atölyelerde çalisan ustalarin ve isçilerin oldugu bilinmektedirEski dönemlerde toprak esyalar;Kap,kazan,tencere,kupa ,küp ve benzeri saklama,pisirme ve servis kaplari,diger kullanimlar için çiçek saksisi,boru,tugla,çati örtüleri ve bunlara benzeyen malzemeler olarak üretilmistirBakir,çinko,gümüs gibi madenlerin bulunmasi,kap ve kacak yapiminda yeni bir malzeme ve tekniklerin kesfi,camin mutfak esyasi yapiminda yaygin olarak kullanilmaya baslanmasiyla topraktan yapma mutfak esyalarinin kullanimi yavas yavas ortadan kalkmis ve bu nedenle küp ve toprak mutfak malzemesi üreten atölyeler birer birer kapanarak günümüzde birkaç yasli ustanin mecburen yürütmeye çalistigi bir meslek haline gelmistirBuna nazaran turizmin gelismesi,el isçiliginin az da olsa aranir hale gelmeye baslamasiyla Türkiye genelinde oldugu gibi bu isi yapan ustalar teknolojilerinide gelistirerek turistik hatira esyasi ve sehirlerde park ve bahçelerde kullanilan saksi üretimini yapar hale gelmislerdirKüp topragi iki üç killi toprak ve silisin karisimindan olusurBu karisimin çok iyi yogrularak çamur haline getirilmesi ve uzun bir süre dinlendirilerek mayalanmasi gerekirMayali bir çamur çark denilen ayakli ve motorlu çevrilen makinalarda istenildigi gibi sekillendirilirYapilacak malzemenin büyüklügüne göre bir, iki veya üç parçadan yapilarak birlestirilip tek parçali hale getirilirBiraz kurumasi için günessiz ve rüzgarsiz yerde bekletilirAz kuruyan parçalarin üzerinde tiraslama ve temizleme yapildiktan sonra çizgileri çekilirDesenler çizilecek ve baska sekiller verilecekse bu islemlerde yapilarak yeniden kurumaya birakilirKurutma islemi günesli ve rüzgarli bir alanda yapilirsa yapilan islerinrenklerinde ve formlarinda bozukluklar ve çatlamalar olurToprak esyalarin kurumasi havanin sicakligi ve malzemenin büyüklügüne göre iki ile onbes gün arasinda degisirKurutulan parçalar;pisirme firinlarina,aralarinda hayvanin sirkülasyonunu engellemeyecek sekilde yerlestirilir ve isi yavas yavas artirilarak 900 ile 1000 derece arasinda 9-10 saat pisirilirBu sürenin sonunda firin söndürülür ve sogumasi için beklenirSoguyan firindan çikarilan parçalar su kabi,çiçek saksisi ve benzeri amaçlar için kullanilacaksa kullanima hazir hale gelmis demektirSayet sirli küp yapilacak ise firinlanip sogutulmus parçalar kursun esasli sülyen sirla kaplanir ve yeniden firinlanarak sogumasi beklenirBu sekilde yapilan küpler günümüzde daha ziyade turistik bölgelere,ilimizde turistik esye satan dükkanlara ve saksi olarak imal edilenler de çiçekçilere satilir

Zurnacılık

Türk folklaru içinde, halk müziği ve oyunlarının ayrılmaz bir parçası olan halk çalğılarımızın ayrı bir yeri vardırTürk halk çalğısı deyince; fabrika imalı olmayan, halkın kendi mevcut imkanları ve basit araçlarla elde yaptıkları, akustik kanunlara uymayan, standart ölçü ve kalıpları olmayan etnoğrafik özelliği olan çalğılar akla gelmektedirÜflemeli halk çalğılarımızın başında gelen zurna kalın zerdali ağacından yapılır ve davulun yanında üflemeli bir çalğı aletidirOrta Asya'ya dayanmaktadırÇok eski zamanlardan beri bir çalğı aleti olarak bilinip yapılmaktadır Zurna üç kısımdan oluşur,a)baş kısım (mezik), şimşir ağaçından yapılırb)ağız kısmı(alt çanak) geniştirc)orta kısım ise dardırZurnanın 15 deliği vardır8 tanesi büyük(nota deliği),7 tanesi(çin deliği) küçüktürZurna yapıldıktan sonra şimşir ağacından yapılan mezik kısmının ucuna metem denilen uc,zurna çalan kimseler tarafından kamıştan yapılır

Gaziantep'te zurna sipariş üzerine yapılmaktadırBir usta günde ancak 1-2 tane imal edebilmektedirZurnanın delikleri matkapla delindikten sonra ısıtılmış demir ile dağlanırBöylece ses daha düzgün çıkarZurnanın boyu uzadıkça sesi kalınlaşır, boyu kısaldıkça sesi inceleşirGaziantep'te üç çeşit zurna imal edilmektedir1-Tüm kaba zurna,325 cm uzunluğundadır2-Orta kaba zurna,31 cm uzunluğundadır3-Cura zurna,30 cm uzunluğundadırZurnanın standart boyu orta kaba diye bilinen 31 cm uzunlugunda olanıdırKuru zerdali ağaçından yapılan zurnalar daha iyi ses çıkarır; eğer yaş ağaçtan yapılırsa çıkan ses kulağı tırmalarZurnanın delikleri de belli bir ölçüye göre yapılmaktadırZurna yapan kimselere ''harat'' ismi verilmektedirBu işle uğraşan kişiler gittikçe azalmakta ve günümüzde çıraklıktan yetişme otuzbeş yıldır bu işi yapan Mehmet Ali ÜSTÜNTÜRK ve onun yetiştirdiği kalfalarca yapılmaktadırYurdun her yöresinde bir açık hava çalğısı olarak yaygın olan zurna, özel bir soluk alma tekniği ile çalınırSesi çok kuvvetli çıkar ve çok uzaklardan duyulurYalnız erkekler tarafından çalınan zurna; dertli çalındığında insanları hüzünlendirir, hareketli çalındığında ise insanları neşelendirirSesi çok yüksek çıktığından kulak dibinde çalınırsa kulağı rahatsız ederZurna ile her çeşit müzik havaları çalına bilmektedirBir zurna işi bittikten sonra duvarda asılı olarak durursa ömrü on-yirmi yıl arasındadır

Kutnuculuk

Tarihi bir değeri olan kutnu bezi dokumacılığı, Türkiye'de yalnızca Gaziantep'te dokunan ipekli bir dokuma türüdürHam maddesi floş olan suni ipek ve pamuk ipliğidirTamamen el tezgahlarında dokunan kutnu kumaşı degişik şekillerde dokunmaktadırGeçmişi çok eskilere dayanan kutnuculuk;dünyada basma sanatı yok iken, çeşitli boyalara defalarca batırılarak,kendisine has renk ve motifler verilerk yapıldığı bir dokumadırKutnu kumaşı imalatı önceleri Halep,Hama ve Humus'ta üretilip Anadolu pazarına sunulurdu, daha sonraları bu ipekli dokumalar Gaziantep İl Merkezi ile ilçe ve köylerinde de üretilmye başlandı

Eskiden Gaziantep'te çok yapılan kutnu kumaşı dokumacılığı şimdilerde yok denecek kadar azaldıKutnu kumaşı yöresel bir kıyafet olarak kullanıldığı gibi,çeşitli aksesuar, turistik giysi, çanta, terlik,perdelik kumaş ve milli kıyafet olarak da kullanılmaktadırSon yıllarda özellikle İstanbul Kapalı Çarşı'da ve turistik yörelerde turistlerin ilgisini çekmektedirKumaşlara, çözgü sayılarına göre değişik adlar verilmektedir1-Kutnu 2-Alaca 3-Meydaniye Kutnunun çözgü sayısı 4000, alacanın 3000 tel, meydaniyenin 2000 teldirKutnu çeşitlerinden en fazla rağbet görenlerinden bazılarının isimleri şunlardır

Eskiden Gaziantep'te çok yapılan kutnu kumaşı dokumacılığı şimdilerde yok denecek kadar azaldıKutnu kumaşı yöresel bir kıyafet olarak kullanıldığı gibi,çeşitli aksesuar, turistik giysi, çanta, terlik,perdelik kumaş ve milli kıyafet olarak da kullanılmaktadırSon yıllarda özellikle İstanbul Kapalı Çarşı'da ve turistik yörelerde turistlerin ilgisini çekmektedirKumaşlara, çözgü sayılarına göre değişik adlar verilmektedir1-Kutnu 2-Alaca 3-Meydaniye Kutnunun çözgü sayısı 4000, alacanın 3000 tel, meydaniyenin 2000 teldirKutnu çeşitlerinden en fazla rağbet görenlerinden bazılarının isimleri şunlardır

KUTNU ALACA MEYDANİYE

Mecidiye Mekkavi Yeşili Osmaniye
Zincirli Kürdiye Kırmızı Meydaniye
Hindiye Çitavi Sarılı Osmaniye
Darıcı Rahvancıoğlu Mor Meydaniye
Kemha Kırkkalem Vişne Meydaniye
sedefli

İpekli kutnu dokumacılığı el sanatı gittikçe az ilgi gören bir sanat dalı haline gelmiştirBinlerce yıldır işlenen kutnunun desen ve renkleri, Türk köylüsünün asırlık renk ve desen alakasını belirten bir hatıra ve turistlerin ilgisini çeken orjinal bir sanat eseri haline gelmiştir

Kilimcilik

Antep kilimlerinin bilinen diğer Anadolu kilimlerinden tezgah, şekil, dokunuş biçimleri ve nakışları yönünden çok farklıdırAntep kilimciliğinin ne zaman başladığı ve hangi aşamalardan ğeçtiği kesin olarak bilinmemektedirAntep kilimlerinin bilinen çeşitleri şunlardır;

1- Baklava Dilimi
2- Habbap (Nalın) Ayağı;
3- Kuş Kanadı;
4- Zincir Göbek;
5- DirsekGöbek;
6- Pençe Göbek;
7- Çarkı Felek;
8- Parmak Göbek;
9- Atom Göbek( 1945 sonrası dokunan bir kilim adı)

Kilimin ham maddesi öküz, deve ve at tüyü, koyun yünü ve keçi kıllarıdırSiyah, felhani, mavi, yeşil boya, cehrebsarısı, ceviz kabuğu, cevizi boz, soğan kabuğu, sumak yaprağı Antep kilimlerinde kullanılan ilkel boyalardan birkaçıdırGenelde 69 cm eninde 260 cm boyunda dokunan Antep kilimlerinde kullanılan motifler şöyle sıralanabilir;

1-Çizgi, nokta ve daireden ibaret olan motifler,
2- Sembolik motifler,
3- İdografik bir manası olan motifler(dağ, ev, taht, asa gibi)
4- Hayvan motifleri,
5- Geometrik motifler,
6- Bitki motifleri(çiçek, yaprak gibi)

Kilim'in yalnız el tezgahlarında imal edildiği ve bu işkolunun çok canlı olduğu devirlerde Gaziantep'te 7000 civarında el tezgahı faaliyette olduğu,1960'larda bu sayının 100-150'ye düştüğü saptanmıştırMoturlu dokuma tezgahlarının yaşamımıza girmesiyle, talep daralması problemine bir çözüm gibi görülen kalitenin düşürülmesi Antep kilimlerine olan talebi daha da azaltmış ve tezgahlar yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlamıştırAntep kilimleri günümüzde, genel olarak köylerde kendi ihtiyaçlarını gidermek maksadıyla kadınlarca dokunmaktadır

Abacılık

Aba çok güzel bir giysi, yünden yapılıyor ve insanı kışın sıcak tutuyor Malesef bu sanat kayboldu Aba satan tek ustamız kaldı Günümüz abaları eski güzelliğini kaybetti Resimdeki abayı bulmak bile çok zor Üzerindeki motifleri, desenleri kayboldu Şimdiki abalar çok sade, ve yapılırken işin kolayına kaçılıyor Önceden aba elde işlenerek yapılırmış, şimdi tezgahta dokunarak yapılıyor Abanın çok çeşidi var; Maraş abası, sandıklı aba, sırmalı aba, boz abavb
Gaziantebin önemli bir el sanatı olan abacılık, nesli tükenen bir sanat olduğu için üniversite tarafından koruma altına alınmış ve yeni kuşaklara öğretiliyor Antep te her çeşit abayı bulmak mümkün, Antep abası, KMaraş Abası, Urfa abasıvb

Gümüşcülük

Tarihi ipek yolunun üzerinde olması nedeniyle bir çok ticaret yollarının Gaziantep'te yumaklaşması ilin ekonomisini o günlerde olduğu gibi günümüzde de canlı tutmaktadırBu canlılıkta gümüşün önemli bir yeri vardırÇünkü,gümüş insanların takı olarak eskiden beri kullandığı kıymetli bir madendirBunu yöremizdeki antik şehir özelliğini taşıyan Kargamış,Dülük ve Belkıs(Zeugma) antik kentlerden çıkartılan gümüş aksesuarların bolluğu,bulunan gümüşlerin eski devirleri simgelemesi,gümüş işlemeciliğinin ve kullanımın

Gaziantep'te çok eskilere dayandığını göstermektedirGümüş işlemeciliği İslamiyetin Anadolu'ya yayılmasıyla,dahada çeşitlilik gösterir Yüzük, küpe, kolye, kemer, hamaylı,Kur'an-ı Kerim muhavazası, takunya,tesbih püskülü,kılıç,kama sapı ve kını yapımı Osmanlı Dönemine kadar devam ederBu dönemde gümüş hem takı hemde tasarruf aracı olarak kullanılmaktadırAynı dönem sonlarında yani 19yüzyıl ve 20 yüzyılın ilk yarısına kadar Gaziantep'li bir kadında oniki çeşit gümüş takı bulunurduBunlardan bir kısmı taç kaytan, şekke, daktani, pıçpıçı, ***ürümgü, üçger, arpacıklı gerdan,Antepli gerdan kemer,koruklu bilezik,düğme,yüzükBunlarında kendi aralarında birçok çeşitleri vardırGaziantepli erkeklerin,gümüşü tesbih,ağızlık,baston sapı,sigara tabakası olarak ve atların koşu takımlarında kullandıklarını görmekteyizBu yılarda gümüş işlemeciliğinin şehrimizde gelişmesinin,Türkistan'dan göçüp gelen Türkistanlı Sait'tin,Mersinli Mehmet'in,Maraşlı Mustafa'nın ve ermeni ustaların yetiştirdiği,Mehmet Alemi'nin payı büyüktürBu ustaların yapmış oldukları gümüş takılar günümüzde de çokça görülebilirGaziantep'te gümüş işlemeciliği 1980'lerden sonra Türkiyenin dışa açılması turizm hareketlerinin başlamasıyla ve teknolojinin de yardımıyla hızlı bir gelişme göstermiştirTürk turizmindeki yerini almaktagecikmemiş olan Gaziantep gümüş işçiliği,bugün 40'ının üzerindeki gümüş işleyen atölyesiyle varlığını sürdürmektedirBu atölyelerde senede ortalama 15-2 ton gümüş,başta İstanbul olmak üzere bütün Ege ve Akdeniz Bölgesi'ne Kapadokya'ya ve buraya gelen turistler vasıtasıyla dünyanın en ücra köşelerine kadar ulaşmaktadırNetice itibariyle Gaziantep'te yapılan gümüş takı ve aksesuarlar,Türk turizmindeki gümüş ve takı potansiyelini elinde tutmaktadırBu sebeble gümüş imalatçı ve satıcılarına turizmi teşvik kredileri verilirse ihracat kapılarının da aralanacağı bir gerçektir

Antep İşi

Antep işi,iplik sayılarak ve çekilerk yapılırÇekilmiş ipliklerin sarılması ve örülmesi ile ajurlar tamamlanırAntep işlerinin hangi yıllarda başladığı kesin olarak bilinmemekle birlikte 1850'lerde ilk olarak Gaziantep'in köylerinde erkeklerin başlarına giydikleri terliklerin motiflerinin, şehirde daha ince kumaşlara işlendiği bilinmekedirBazı söylentilere göre de Gaziantep'te yaşayan azınlıklar tarafından yapılmış ve Avrupa piyasalarına sürülmüştürBu gün Gaziantep halkı tarafından yaygın olarak yapılan işlemelerin eski Türk işlemeleri karakterini taşıması, bu işlemenin Antep'in yerli halkı tarafından yapıldığını göstermektedirAntep işi, beyaz kumaş

üzerine, beyaz, sarı, krem rengi ipliklerle, çeşitli sırma ve ajurlarlasüslenerek işlenmektedirBu sebeple beyaz işler grubuna sokulmuşturŞimdi işleme tekniğini bozmadan sim, renkli iplikler ve yardımcı nakış iğneleri kullanılarak çok güzel işlemeler yapılmaktadırAntep işinin iki temel unsuru, susms ve ajurdurSusma, kumaş ipliğinin sayılarak kumaşa işlenmesi,ajur,kumaşta başlıklar yaratması için kumaş ipliklerinin kesilerek çekilmesidirAntep işinin ajurları arasında, örümcek yuvası,düz çitime verev çitime,filitreli çitileme ve örümcekli çitime türleri vardırAntep işi çekilen ve bırakılan iplik sayılarına ve yapılışlarına göre altı grupta toplanırBirinci grupta basit ajurlar,ikinci grupta kesilen iplik sayısı az,kalan iplik sayısı fazla ajurlar,üçüncü grupta kesilen iplik sayısı fazla,kalan iplik sayısı az olan ajurlar gösterilirDördüncü grupta "çitima" ajuru,beşinci grupta kartopu,örümcek ve badem iğneleri vardırAltıncı grupta ise tamamen fantazi iğneleri bulunurElbise ve bluz işlemelerinde,oda takımları ve yatak örtülerinde kullanılan motifler yapılmadan önce kenarlarının pekiştirilmesi gerekirBunun için hesap işi antikası,susma kullanılır Antep işinde kumaş olarak, Bursa keteni, mongol, birman, demor, Panama keteni, çuval, Rize bezi, opel krep, saten, yün, orlon, pamukaki, molima, rafya, ipek, çamaşır ipeği ve sim kullanılmaktadırİlde diğer el sanatları atölye ve işyerlerinde yapılırken, Antep işini yapmak için kurulmuş bir işiyeri ve atölye yoktur Yapılan işlemlerin tümü sipariş üzerine yapılmaktadır siparişle yaptırılan en yaygın tür, üç parçadan oluşan ve yatak örtüsü olarak kullanılan oda takımlarıdır

Ayrıca duvara asılan panolar da sanatsal değeri olduğu için renkli olarak işlenmekte ve o şekilde kullanılmaktadırGenel olarak şehrimizde Düztepe,Cumhuriyet, Şehreküstü,Ünaldı Mahalleleri ve Karşıyaka semtinde Antep işi sipariş üzerine ticari olarak yapılmaktadırBazı hanımlar Antep işinin telini iyi çekerken, bazıları da işlemesini güzel yapmaktadırlarDolasıyla işletecek nakış ihtisas sagası güzel olan kimselere tek tek dolaştırılmaktadırAntep işi yapabilmesi için motrifin ne olacağına karar verilip kumaş ortalanarak tel çektirilmektedir Tel çekildikten sonra üzerine ihtisas sahasına göre motif işlenmekte, en son kenarları yine Antep işine özgü motiflerle süslenmektedirAntep işinde yöremizde değişik kilim motifleri de kullanılmaktadırŞimdilerde en çok talep edilen motifler marullu ve bebeklidirAntep işinin dış pazarda rağbet görmesi üzerine motif çalışmaları arttırılmış, yeni motiflerle motif sayısı 150'yi ajur çeşidi de 100'ü geçmiştirAntep işi son derece emekli ve kıymetli olduğu için hep sandıklarda saklanmaktadırAyrıca kadının yaratıcılığına dayandığından güzel ve değişik bir nakış yapmak için çaba sarfedilir

Yemenicilik, Köşgerlik

Yemeni;üstü kırmızı yada siyah deriden,tabanı köseleden dikilen topuksuz ve çok sıhhatlı olan ayakkabıdırYemeni yurdumuzun diğer yörelerinde yazmaya verilen ad olmasına karşılık yöremizde ayağa giyilen bir çeşit ayakkabıya verilen addırGaziantep'te yemeniciliğe "köşgercilik" ,yemenicilere "köşger" ,yemeni usyalarına "köşger ustası" denilmektedirKöşger kelimesi Farsça "keşfger" kelimesinden gelişmiş olup,ayakkabı yapan anlamına gelmektedir Yemeni ilk defa yemende Yemen-i Ekber isminde bir kimse tarafından icat edilmiş ve kendi ismini vermiştirDaha sonraları yemeni, Yemen'den Halep'e, Halep'ten de Güneydoğu Anadolu'ya intikal etmiştirGaziantep

Şanlıurfa,Kahramanmaraş,Diyarb akır,Antakya ve Adana'ya kadar yayılmış olan yemeni yapımcılığı zaman içerisinde Gaziantep ve Kilis haricindeki diğer illerde tamamen bitmiştirYemeni esas olarak gön ve yüz olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadırGön,manda ve sığır derisinden yapılmış olup,yere gelen kısım ile bunun üzerinde dana derisindenyapılmış taban kayışı ve bezlerden ibarettirYüz ise sırt ile birbirine birleştirilmiş ve çirişle yaptırılmış sahtiyan ve meşinden oluşurYemeni yapımında 5 hayvan derisi kullanılır1-Alt taban manda veya sığır derisinden ,2-Yüzü keçi derisinden,3-iç astar,koyun derisinden,4-iç taban sığır veya keçi derisinden,5-Kenarı (sızı) oğlak derisinden yapılırYemeni imalatında kesinlikle plastik madde kullanılmaz,tüm dikişler elle yapılırÖkçesiz olup tersinden dikilir,düz tarafı çevrilir ve asıl giyilecek durumunu alırDüz tarafı çevrildikten sonra kalıplanır,etrafı düzgünce kesilir,kalıptan çıkarılır,kenar dikişi yapılır,satışa ve giyime hazır hale getirilirDiğer ayakkabılarda ise bu özelliklerin çoğu bulunmazYemeni sağlık açısından çok sıhhatli bir ayakkabıdırAyaklarda ki mantar ve nasır oluşumunu, ayak parmakları arasındaki pişikleri önlerYemeninin üst tabanı ile alt tabanı arasındaki kil insan vücudundaki elektiriği toprağa verir,ve insan vücudunu rahatlatırAyakta koku yapmazÇünkü gözenekli deriden içten teri dışarıya verirYemeniler renklerine,büyüklüklerine ve şekillerine göre adlar alır

Renklerine Göre ;
Siyah:Siyah yemeni,merkup,pantof,kulaklı
Mor:annubi
Kımızı:Gül şeftali ve nar çiçeği

Büyüklüklerine göre;
Çocuk yemenisi :Metelik (28-29 Numara)
Küçük hasbe: 7 yaş için (30-31 numara)
Büyük hasbe 9-10 yaş için (32-33 numara)
Vastani: (34-35 numara)
Orta ayak 36-37 numara)
Zegender: (38-39 numara)
Ges: (40-41 numara)
Lorba42-43 numara)
Uzger44 numara )
Uluayak45 numara)

Şekillerine göre;

HALEBİ:Modelinin Halep'ten gelmesi sebebiyle bu adı almıştırilk kullanılan modeldirAnnubi ve Gülşeftali renginde olurDaha ziyade köylüler tarafından kullanılır

MERKUP:Merkup yemeninin yüzü kısadır,kulaksızdırDaha çok şehirde sosyal durumu iyi olanlar tarafından giyilir

BURNU SİVRİ: Burnu yüze doğru kıvrıktırSahtiyan kısmıda kıvrılmıştırDaha çok köylüler tarafından giyilir

KULAĞI UZUN: Ne burnu sivri gibi ayağı örtecek kadar kapalı,nede merkup gibi açıktırSiyah annubi ve gülşeftali renginde olurDaha çok şehirde giyilir

EĞRİ SİMLİ: Yüzü kısadırBurnu sivri gibi yukarı kalkık ve kıvrıktırKenarda çatının bulunduğu kısım gümüş telle işlenmelidirYemeni yapımında gön, sahtiyan, meşin,sızı kayışı (kıyı), iplik, mum, çiriş ve kil kullanılmaktadır Yemeniyle şekil veren araç ve gereçler ise,kütük, muşta, keski, biz, iğne, bileği taşı, kösele taşı,kiy ölbesi, pazval, dikiş ağacı, diresken, pepkiç, huval, pusal, endaze ve kalıptır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.