Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
eviisıt, hayalet, hayallerini, yak

Hayallerini Yak Eviisıt Hayalet

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hayallerini Yak Eviisıt Hayalet



Hayallerini Yak EviIsıt Hayalet Hekayesi - Cezmi Ersöz Hekayeleri - Yaşam Hekayeler

Tek başına bir odada kalıyordun Odanın duvarları baştan başa camdı Baştan başa sımsıcak ruhtu


Odanın ortasında çırılçıplaktın Bir sandalyede oturuyordun Odan ılık, tanıdık, hiç kesilmeyen bir rüyanın ortasında salınıyordu Yüzünden dünyadaki bütün zamanlar geçiyordu Yüzündeki bütün zamanları özlüyordum Yüzünün bütün zamanlarının dışındaydım


Odanda tek başınaydın, ama o büyüsünü, o derinliğini yaşamayı çok arzulasam da, yine de nerede olduğunu bilmediğim dünyaya senden gidiliyordu Senin gözlerinden görülüyordu Senin gözlerinden görülüyordu benim sonsuz düşüm Sonsuz kayıplığım Varlığımın bir parçası sana gitmiş, bir parçası bende kalmıştı Varlığımın sende olan parçası seninle gerçek dünyaya, başka ruhlara, öteki hayatlara gidiyordu


Beni içeri, odana, yanına almamıştın


Varlığımın en sahici, en cesur, en erdemli yanı içerde, seninle kalmıştı, seninle gitmişti öteki hayatlara, başka ruhlara


Böyle başlamıştı o büyük dışlanmam


Ömrüm odanın kapısında, beni içeri çağırmanı beklemekle geçmişti


Yaşamadım diyemem, yaşadım


Sevgilerim oldu Başarılar kazandım Misafirler geldi evlerime Çılgın, başıboş, şımarık, ihtiras dolu yaz akşamlarım oldu Sevgi dolu mektupları aldım Telgraflar, çağrılar Yolculuklara çıktım Beni karşılayanlara el salladım sevinçle, içim kamaşarak İştahlıydım Arzularım hiç dinmeyecek gibiydi Doğum günlerimde pastamı keserken herkese ve kendime hak ettiğimizden daha çok şans diledim hep


Ama yine de unutamazdım senin kapında bekletildiğimi, beni içeri almadığını, varlığımın en anlamlı, en sahici parçasının sende kaldığını, o ikiye bölünmüşlüğümün derin sızısını unutamazdım, bunun yıllarca süreceğini ve de hiç dinmeyeceğini


Bazı geceler penceremi açar derin nefesler alırdım Nefes alırken gücümü daha da artırsın, acılarımı bana unuttursun diye Tanrı’ya yaranmak geçerdi aklımdan


Doğanın ayrılmaz bir parçasıydı odan Odan doğadaki o en ağırbaşlı cinayetlerin ortasında sessizce beklerdi Daha da ısınırdı sahipsiz ruhlardan yapılmış camları O camları kırabilsem, sana dokunabilsem, kendimi sana inandırabilsem kainatın bütün şefkati, bütün sevgisi içime akacaktı, biliyorum


Yaşarken hiç tatmadığım bu duygu elimi uzatsam dokunabileceğim kadar yakındı sanki Ama neden bu kadar uzaktaydı, hiç anlayamıyordum Bilmek çözer sanıyordum bu muammayı Bu uzaklığa çalışırsam beni içeri alırsın diye düşünüyordum


Çünkü yaşadığım şehirlerden en umutsuz durumlardan büyük vaatler, büyük sürprizler çıkarıyorlardı karşıma insanlar Sanki insanlar o büyük kayboluşlarını unutturmak için bir arada yaşıyorlardı


Ben de o insanlardan biriydim ve bir gün kapını açıp beni içeri alacağını, bir gün beni gerçekten seveceğini sanıyordum


Bu yüzden dünyadaki hiçbir şey üzerinde dikkatimi yoğunlaştıramıyordum Bu hayatta hiçbir şeyi tam yapamıyordum Görenler kendimden intikam alıyorum sanıyorlardı


Sonsuz bir ertelemeydi hayatım


Aslında bu bir gecikmişlik değildi Hayattan istifa etmek de değildi Hem sen olmadan nereye gidebilirdim ki? Ben senden uzaklaştığımda gecikmiş olurdum her şeye, seni sevmekten vazgeçtiğimde intikam almış olurdum her şeyden, seni sevmekten vazgeçtiğimde intikam almış olurdum kendimden


Uzağa, istediğim uzaklara gitme şansım ancak yanında olursam mümkündü Çünkü ne zaman içime baksam yüzünden geçen bütün zamanları, bütün özleyişleri, yüzünden gerçek dünyaya açılan yolları, başka ve öteki hayatları görüyordum Yüzünde varlığımın sende kalan parçasını görüyordum Böyle zamanlarda yüzünde, acıyla gölgelense de bağışlayan bir gülümseme olurdu Ve bu gülümseme senin beni bir gün içindeki varlığımla buluşturacağını hissettirdi


İşte o zaman bu sürgün bitecekti


İşte o zaman yaşadığım bütün endişeler, bu suçluluk, değersizlik duyguları, bu korkular, bu günaşırı intiharlar bitecekti


Bunu bile bile yaşamak nedir bilir misin?


Geri döneceğini bile bile tanımadığın, sana hep yabancı yollara düşmek


Karşına çıkan herkeste seni aramak Seni hatırlattığı için birine âşık olduğunu sanmak Sen olmadığını bile bile, bütün hayatını bu ilişkiye adamak için çırpınıp durmak


Bunu bile bile yaşamak nedir bilir misin?


Düşünsene, ben seninle düşlerimi, heyecanlarımı, çocukluğumu, acılarımı aldattım


Seni unuturum diye yaşamaya başladığım her aşkı, ben yine seninle aldattım


Sen beni içine almadığından beri yıllardır ben seninle kendimi aldattım



Bir tek seni sevdiğim doğruydu Ve bu doğru yüzünden hayatım yalana battı


Sen beni dışladığından beri beni sevenlere bir hayalet hediye ettin


Tepeden tırnağa aşka, tepeden tırnağa özleme batmış bir hayalet


Bu hayaletin içinde beni değil seni gördüler hep Çoğu bu hayalete dayanamayıp çekip gitti


Kimisi senin beni beklettiğin kapıda, beni bekledi Seni beklemekten yorulur, onunla birlikte çekip giderim diye buralardan


Ve ben en çok onların sevgisine inandım En çok onlara derinden üzüldüm Ve hep merak ettim, karşılıksız ve onca yıl bir hayaleti nasıl böylesine sevebildiler diye Dünyanın iyi bir yer olduğuna ve yaşamak için çok sebep bulunduğuna bu insanların bir hayalete duydukları o akılalmaz, o sonsuz sevgileri yüzünden bir kez daha inandım


Seni unutmak için başladığı her aşkı yine seninle aldatan bir hayalete


Seninle kendini, bütün hayatını, düşlerini, çocukluğunu, yaşadığı bütün acıları aldatan bir hayalete


Bir tek sana duyduğu sevgisi doğru olan, bu yüzden bütün hayatı büyük bir yalan olan hayalete


Tek başına bir odada kalıyordun Odanın duvarları baştan başa camdı Baştan başa sımsıcak ruhtu


Odanın ortasında çırılçıplaktın Bir sandalyede oturuyordun Odan ılık, tanıdık, hiç kesilmeyen bir rüyanın ortasında salınıyordu Yüzünden dünyadaki bütün zamanlar geçiyordu Yüzündeki bütün zamanları özlüyordum Yüzünün bütün zamanlarının dışındaydım


Odanda tek başınaydın, ama o büyüsünü, o derinliğini yaşamayı çok arzulasam da, yine de nerede olduğunu bilmediğim dünyaya senden gidiliyordu Senin gözlerinden görülüyordu Senin gözlerinden görülüyordu benim sonsuz düşüm Sonsuz kayıplığım Varlığımın bir parçası sana gitmiş, bir parçası bende kalmıştı Varlığımın sende olan parçası seninle gerçek dünyaya, başka ruhlara, öteki hayatlara gidiyordu


Beni içeri, odana, yanına almamıştın


Varlığımın en sahici, en cesur, en erdemli yanı içerde, seninle kalmıştı, seninle gitmişti öteki hayatlara, başka ruhlara


Böyle başlamıştı o büyük dışlanmam


Ömrüm odanın kapısında, beni içeri çağırmanı beklemekle geçmişti


Yaşamadım diyemem, yaşadım


Sevgilerim oldu Başarılar kazandım Misafirler geldi evlerime Çılgın, başıboş, şımarık, ihtiras dolu yaz akşamlarım oldu Sevgi dolu mektupları aldım Telgraflar, çağrılar Yolculuklara çıktım Beni karşılayanlara el salladım sevinçle, içim kamaşarak İştahlıydım Arzularım hiç dinmeyecek gibiydi Doğum günlerimde pastamı keserken herkese ve kendime hak ettiğimizden daha çok şans diledim hep


Ama yine de unutamazdım senin kapında bekletildiğimi, beni içeri almadığını, varlığımın en anlamlı, en sahici parçasının sende kaldığını, o ikiye bölünmüşlüğümün derin sızısını unutamazdım, bunun yıllarca süreceğini ve de hiç dinmeyeceğini


Bazı geceler penceremi açar derin nefesler alırdım Nefes alırken gücümü daha da artırsın, acılarımı bana unuttursun diye Tanrı’ya yaranmak geçerdi aklımdan


Doğanın ayrılmaz bir parçasıydı odan Odan doğadaki o en ağırbaşlı cinayetlerin ortasında sessizce beklerdi Daha da ısınırdı sahipsiz ruhlardan yapılmış camları O camları kırabilsem, sana dokunabilsem, kendimi sana inandırabilsem kainatın bütün şefkati, bütün sevgisi içime akacaktı, biliyorum


Yaşarken hiç tatmadığım bu duygu elimi uzatsam dokunabileceğim kadar yakındı sanki Ama neden bu kadar uzaktaydı, hiç anlayamıyordum Bilmek çözer sanıyordum bu muammayı Bu uzaklığa çalışırsam beni içeri alırsın diye düşünüyordum


Çünkü yaşadığım şehirlerden en umutsuz durumlardan büyük vaatler, büyük sürprizler çıkarıyorlardı karşıma insanlar Sanki insanlar o büyük kayboluşlarını unutturmak için bir arada yaşıyorlardı


Ben de o insanlardan biriydim ve bir gün kapını açıp beni içeri alacağını, bir gün beni gerçekten seveceğini sanıyordum


Bu yüzden dünyadaki hiçbir şey üzerinde dikkatimi yoğunlaştıramıyordum Bu hayatta hiçbir şeyi tam yapamıyordum Görenler kendimden intikam alıyorum sanıyorlardı


Sonsuz bir ertelemeydi hayatım


Aslında bu bir gecikmişlik değildi Hayattan istifa etmek de değildi Hem sen olmadan nereye gidebilirdim ki? Ben senden uzaklaştığımda gecikmiş olurdum her şeye, seni sevmekten vazgeçtiğimde intikam almış olurdum her şeyden, seni sevmekten vazgeçtiğimde intikam almış olurdum kendimden


Uzağa, istediğim uzaklara gitme şansım ancak yanında olursam mümkündü Çünkü ne zaman içime baksam yüzünden geçen bütün zamanları, bütün özleyişleri, yüzünden gerçek dünyaya açılan yolları, başka ve öteki hayatları görüyordum Yüzünde varlığımın sende kalan parçasını görüyordum Böyle zamanlarda yüzünde, acıyla gölgelense de bağışlayan bir gülümseme olurdu Ve bu gülümseme senin beni bir gün içindeki varlığımla buluşturacağını hissettirdi


İşte o zaman bu sürgün bitecekti


İşte o zaman yaşadığım bütün endişeler, bu suçluluk, değersizlik duyguları, bu korkular, bu günaşırı intiharlar bitecekti


Bunu bile bile yaşamak nedir bilir misin?


Geri döneceğini bile bile tanımadığın, sana hep yabancı yollara düşmek


Karşına çıkan herkeste seni aramak Seni hatırlattığı için birine âşık olduğunu sanmak Sen olmadığını bile bile, bütün hayatını bu ilişkiye adamak için çırpınıp durmak


Bunu bile bile yaşamak nedir bilir misin?


Düşünsene, ben seninle düşlerimi, heyecanlarımı, çocukluğumu, acılarımı aldattım


Seni unuturum diye yaşamaya başladığım her aşkı, ben yine seninle aldattım


Sen beni içine almadığından beri yıllardır ben seninle kendimi aldattım



Bir tek seni sevdiğim doğruydu Ve bu doğru yüzünden hayatım yalana battı


Sen beni dışladığından beri beni sevenlere bir hayalet hediye ettin


Tepeden tırnağa aşka, tepeden tırnağa özleme batmış bir hayalet


Bu hayaletin içinde beni değil seni gördüler hep Çoğu bu hayalete dayanamayıp çekip gitti


Kimisi senin beni beklettiğin kapıda, beni bekledi Seni beklemekten yorulur, onunla birlikte çekip giderim diye buralardan


Ve ben en çok onların sevgisine inandım En çok onlara derinden üzüldüm Ve hep merak ettim, karşılıksız ve onca yıl bir hayaleti nasıl böylesine sevebildiler diye Dünyanın iyi bir yer olduğuna ve yaşamak için çok sebep bulunduğuna bu insanların bir hayalete duydukları o akılalmaz, o sonsuz sevgileri yüzünden bir kez daha inandım


Seni unutmak için başladığı her aşkı yine seninle aldatan bir hayalete


Seninle kendini, bütün hayatını, düşlerini, çocukluğunu, yaşadığı bütün acıları aldatan bir hayalete


Bir tek sana duyduğu sevgisi doğru olan, bu yüzden bütün hayatı büyük bir yalan olan hayalete


CEZMİ ERSÖZ

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.