Hiç |
03-23-2007 | #1 |
flipper
|
HiçLe Coin ve King Fisher'ın önünden yürüyerek, Biletix'e gittim, Babylon'daki konser için Trakya All Stars Featuring Smadj'a yer ayırttım, sonra, The House Cafe, Princess Hotel ve Moviplex'in yanından Zara'ya çıktım, Schlotzsky's Deli, Massimo Dutti, Nine West ve Mc Donalds'ın önünden, Burger King ve Marks&Spencer'ın olduğu tarafa geçtim, Lacoste ve Mango'ya baktım, üşümüştüm, Starbucks'a daldım, macchiato büyük geliyor, espresso tercih ettim, oradan D&R'ye girdim, Auto Show, Chip ve Cosmopolitan aldım , Crown Cafe, Veni Vidi ve Norht Shield'in önünden yürüyerek, New York Bagel Factory'e geldim, acıkmıştım, fast food severim, ayıptır söylemesi, Philadelphia cream cheese'libagel ve üstüne pancake yedim, o sırada masada bulunan bir gazetenin Look ilavesine göz attım, alışverişin zamanı diyor, iyi fikir, taksiye bindim, kapısında Taxi yazıyor, önümde giden otomobilin arka camında da baby on board yazıyor, Fenerium'un önünden, Nautilus'un solundan geçip, Capitol'un oraya çıktık, trafik kilit, "oh my god" dedi şoför arkadaş, döndük mecburen, TEM'den gideceğiz , Incity, Kent Plus, Uphill, My World, Moontown, Diamond, Suncity ve Highpark'ın arasından köprüye çıktık, Mashattan sağımızda kaldı, biz sola döndük, Metrocity'nin önünde indim, ağız alışkanlığı "thank you" dedim şoföre, o da "see you" dedi bana, Metrocity'e girmedim , Harvey Nichols'ı merak ediyorum, Angelo Nardelli, Bally, Bashqua, Carnevale, Perigot, Haaz, Fornarina, So Chic, Patrizia Pepe, Swarovski, Scabal, Birkenstock, Cesare Paciotti, Furla, Shisly, Momtobe, Only, Mandarina Duck, Via Pelle ve Kaloo'ya şöyle bir bakıp, Harvey Nichols'a girdim, pahalı, daha bir halk tipi shopping center 'a gideyim dedim, başka bir Yellow Taxi 'ye bindim, radyoda Joy FM açıktı, şoför baktı ki bende Türk tipi var, Power Türk'e çevirdi, Sivaslı Hadise stir me up'ı söylüyordu, dinleye dinleye İstanbul'un biggest alışveriş merkezine geldim, Soleil, Dry, Fleor, Bernardo, Tchibo, De Facto, Jujube, Saffio, Best, Jump, Sun, Silver, Oxxo, Seven Hill, Evita, Bleu Petrol, Sunset, Oysho, Colors, Perspective, Lovesyou, Fever, Little Big, Ravelli, Red Apple, Next, Miss Trendy, Shoeroom, Lilies , hepsi çok güzel, Waly'de ayakkabımı boyatıp, Flower'dan çiçek aldım, Advantage Platinum'u yanıma almayı unutmuşum, Mastercard Gold ile ödedim Eve geldim, Nest-Cafe getirdi eşim, “Eurovizyon’a İngilizce parçayla katılmak da ne oluyor, milli kültürümüzü rencide eder bu” dedi Güldüm “Neden güldün ki” dedi “Hiç” dedim |
03-23-2007 | #3 |
angelesdream
|
evet sadece "hiç" hemde en kocamanından!pek yakında belki o hiçliği bile yitireceğiz |
03-24-2007 | #5 |
[KAPLAN]
|
Çok önemli bir konuya, çok güzel bir şekilde değinmiş yazı Yozlaşmak değil bu kimilerine göre " çağdaşlaşmak " Televizyonda Türkçe başlanan bir konuşma içinde bir iki ingilizce kelime sokuşturuna, < vay be ! bu adam gerçekten çok kültürlü > demeyi bıraktığımız zaman ; açılan işyerlerinin adını, yabancı dillerle doldurmayı bıraktığımız zaman, kısacası kendi ülkemizde müstemlekeymişiz gibi yaşamayı bıraktığımız zaman , bu ülke düzlüğe çıkabilir Hızlı bir kültür erozyonuna kapılmış gidiyoruz, yakın bir zaman içinde dur demezsek Gençler bir nesil öncesinin dilini anlamayacak Paylaşımın için teşekkürler flipper |
|