Türkiye'deki Antik Kentler - Sagalassos |
11-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türkiye'deki Antik Kentler - SagalassosSagalassos, Antalya'ya 110 km uzaklıkta, Burdur'un Ağlasun ilçesinin 7 km kuzeyinde yer alan antik kenttir Batı Toroslar'ın bir parçası olan Ağlasun Dağı'nın güney eteklerinde, 1450 - 1700 m yükseklikteki meyilli bir arazi üzerine kurulu kentin kalıntıları doğu - batı yönünde 25 km, kuzey - güney yönünde de 15 km'yi kapsayan bir alana yayılır İlk olarak 1706'da Fransız gezgin Paul Lucas tarafından keşfedilen Sagalassos'ta arkeolojik kazılar 1990'da başlatıldı Çeşmelerinin görkemiyle anılan Sagalassos, dünyanın en yüksek rakımlı, 9000 kişilik tiyatrosu ve kendine has kaya mezarlarıyla bilinir Sagalassos'ta bulunan ve Traian dönemine tarihlenen Ares, Herakles, Hermes, Zeus, Athena ve Poseidon büstleri, antik dönem heykeltıraşlığının önemli örneklerinden sayılıyor Ayrıca içinde pek çok havuz bulunan Roma Hamamı da iki katı korunmuş şekilde günümüze (2005) ulaşmıştır Sagalassos’dan Günümüze Ulaşan Antik Yapılar: Dor Mabedi Kentin bulunduğu alanın üst noktasındaki Dor üslubundaki mabedin kazılarına 1990 yılında başlanmış olup, kazılar günümüzde de devam etmektedir İlk kazılarda büyük olasılıkla MSIyüzyıla tarihlenen bu yapının arazi konumundan ötürü zaman zaman değişikliğe uğradığı ortaya çıkmıştır Özellikle orijinal merdivenlerin yerini üç ayrı teras almıştır Mabet üzerindeki son değişiklik MSVyüzyılda kentteki diğer yapılardan toplanan malzemelerden yararlanılarak yapılmıştır Bu arada ön duvar daha yüksek olarak yeniden inşa edilmiştir Bu değişiklikle o dönemde dini amaçlar için kullanılmayan yapı, geç sur duvarı ile birleştirilerek bir kuleye çevrilmiştirBu değişikliğin kenti Isauria kabilesine (MS 404-406) karşı korumak için yapıldığı sanılmaktadır Geç döneme tarihlenen surun, güneyine dıştan 110-160 m, içeride de 180-2 m genişliğinde bir çeşit rampa, duvarı sağlamlaştırmak için düzenlenmiştir Sagalassos 1992 yılı kazılarında bölge kültü ile ilgili yerli binici tanrı Kakasbos kültüne dair adak eşyaları dışında herhangi bir buluntu ile karşılaşılamamıştır Yalnızca 10-30 cm kalınlığındaki üst katmanın içinden yapı malzemeleri dışında kap kacak, cam ve metal objeler bulunmuştur Bunun dışında geç Roma mozaik parçaları, dikine yerleştirilmiş pişmiş topraktan bir boru sistemi, Hadrianus , Julianus ve diğer dönemlere ait sikkeler ile zengin çeşitli adak eşyaları ile karşılaşılmıştırBunlar MSVIIyüzyıla tarihlendirildiği gibi üslupları, Roma Erken İmparatorluk döneminin özelliklerini taşımaktadır Apollon Klarios Mabedi Apollon Klarios Mabedine ait kalıntılar yapılan kazılar sonucunda tamamen ortaya çıkarılmıştırMimari parçalar oldukça iyi korunmuş, daha öncekilerden farklı olarak son derece sade oldukları da dikkati çekmektedir Belki de kente zarar veren depremlerden ötürü bu tür bir yapılanmaya gidildiği de düşünülmektedir Apollon Klarios Mabedi MSI yüzyılın sonu ile II Yüzyılın başlarına tarihlendirilmektedir Mabedin bezeme yönünden dikkati çeken elemanları daha çok İyon sütun başlıklarıdır Bununla beraber kazı çalışmalarını yürüten araştırmacılar mabedin kalıntıları arasında birbirlerinden farklı dört ayrı üslupta sütun başlıklarına da rastlamışlardır Bezeme yönünden süslü olan bu sütun başlıkları dönem dönem daha sadeye dönüşmüşlerdir Günümüzde ortaya çıkarılan sütunlar ve başlıklar MÖ IIyüzyıl ile Iyüzyıl sonlarına İmparator Augustos dönemine tarihlendirilmektedir Bu noktalar göz önüne alındığında mabedin Erken İmparator Döneminde yıkıldığı ve sonra da Augustos döneminde yenilendiği açıklık kazanmaktadır Mabet M:Ö Vyüzyılda kiliseye dönüştürülmüştür Bouleterion MÖ IIyüzyıl sonları ile Iyüzyıl başlarında yukarı agoraya bakan teras üzerinde Bouleterion’un kalıntıları ortaya çıkarılmıştır 1993 kazı döneminde agoranın batı kenarı boyunca bir çok sütun ve sütun başlıkları ortaya çıkarılmış ve bunlar bir araya getirilmiştir Bu parçaların bir çeşit galeriye ait olduğu sanılmaktadır Bir çeşit korkuluk duvarı üzerine oturtulan bu kalıntılar Helenistik dönem üslubunu yansıtmaktadır Ayrıca üst kattaki iki korinth üslubundaki sütunun iç yüzeylerine Athena ile Ares’in kabartmaları işlenmiştir Aşağı Agora Apollon Klarios tapınağı ile doğuda geniş Roma hamamları arasında kalan, şehrin tam ortasına yerleşmiş küçük bir meydanda 1993 yılında kazı çalışmalarına başlanmıştır Bu alan kuzeyde yüksek bir terasın tepesindeki Nymphaeum, güneyde yeni bir giriş kapısı ve şehrin kuzey-güney eksenine açılan bir kapı ile sınırlandırılmıştır Kentin önde gelenleri ile imparatorlar için yapılmış oldukları sanılan bu girişlerin uzun kenarlarından alınan parçalar, meydanın bu düzeninin Helenistik Dönemden kalmış olduğuna işaret etmektedir MSIyüzyılda aşağı agoranın doğu kenarı boyunca, 520m genişliğinde iyon sütunlarının bulunduğu bir yapı ile karşılaşılmıştır Bu yapı ayrı bir giriş ve hamamların önündeki bir sıra dükkanla bağlantıyı sağlıyorduBüyük olasılıkla MSIyüzyılın sonlarına doğru, doğu girişindeki bazı dükkanlar kapatılmış ve onların yerine daha basit dükkan ve konutlar yapılmıştırYüzyılın sonlarına doğru da bunlara su tesisatı eklenmiştir Buradaki buluntular içinde 10 parçadan oluşan, tunç ve bakırdan yapılma aletlerle karşılaşılmıştır Bunların içerisinde MS556 ve MS607-8 yıllarına tarihlendirilen sikkeler de bulunmuştur Yukarı Agora Sagalassos’un Yukarı Agorası 1992 yılında kazılmaya başlanmıştır Düzgün olmayan yamuk şekildeki agoranın MÖIIyüzyıldan önceki döneme ait olmadığı da açıktır Bunun da nedeni agoranın ortasında ve çevresinde yer alan kaldırım ve şeref anıtlarının Roma İmparatorluk Döneminden kalmış olmalarıdır En iyi korunmuş olanları da MSIyüzyıl ile IIyüzyıl arasına tarihlendirilmektedir Agoranın güney tarafında Erken İmparatorluk Dönemine ait özellikleri olan, büyük olasılıkla Augustus için yapıldığı düşünülen kare planlı, bezemeli, dört sütunlu bir yapı ortaya çıkarılmıştır Bu yapının erken devirlerde yapılmış ve MSIVyüzyılda yeniden kullanıldığı sanılmaktadır Buradaki iki kaide üzerinde İmparator Valentinious I ve Gratianus’un isimleri geçen yazıtlar 375 yılında kazınmıştır Ayrıca İmparator Valens ve oğlu Valentinious II ve Büyük Constantinus adına yazıtlara da burada rastlanmıştır Bu dönemlere ait, meydanın güney kenarı boyunca uzanan bir portikonun (sütunlu giriş) bulunduğu da olasıdır Yukarı Agorada yapılan kazılarda MSVyüzyıla ait sikkelere rastlanılmamış oluşu bu dönemlerde agoranın terk edildiğine işarettir Kentin savunma amaçlı duvarlarının yapılmasından sonra Yukarı Agora bunların arkasında kalmış, Aşağı Agoranın önem kazanmasına neden olmuştur Tiyatro Sagalassos’un en iyi korunmuş yapılarından birisi de tiyatrodur Yaklaşık 1574 m yükseklikte olan tiyatro Antik dönem tiyatrolarının en yüksekte olanlarından birisidir Sırtını yaslandığı tepeye oturma sıraları yerleştirilmiştir Bununla beraber yer yer de mimari parçalardan yararlanılmıştır Tiyatro kentin güneydoğu doğrultusu üzerindedir Koridorların oluşturduğu alt yapı bir bakıma oturma sıralarını desteklemektedir Scene (Sahne) bir kat yüksekte olup, MS180-200 yıllarına tarihlendirilmektedir Oturma sıraları tiyatronun arkasına yaslandığı granit taşlarından yararlanılarak yapılmıştır Antoninus Pius Mabedi Kentin aşağı teraslarında şehre hakim bir yerde kurulan Antonius Pius Mabedi güneydoğudaki teras duvarları ile daha da güçlendirilmiştir Mabet 6880 x 40 m lik bir alan üzerinde olup 720 m genişliğindeki porticolarla dört taraftan çevrilmiştir Böylece mabet, yaklaşık 8240 x 6040 mlik bir alan içerisindedir Buradaki batı temenos duvarı caddeye bakar ve her iki kenarı da yarım pilasterlerle süslenmiştirBu duvarın merkezinden propylon’a geçilirMabet Korinth üslubunda olup kısa kenarlarında 6, uzun kenarlarında da 11 sütun bulunmaktadır Ayrıca derin bir pronaos ( 8 m) ve oldukça kısa bir cellası (930 m) vardır Kentteki diğer yapılarla karşılaştırıldığında işçilik ve mimari elemanları yönünden oldukça ileri bir düzeyde olduğu görülmektedir Mabedin yapımı uzun sürmüş; Hadrianus döneminde yapımında başlanmış ve İmparator Antoninus’un il dönemlerinde de tamamlanmıştır Bir deprem sonucu pronaosun üst kısmı yıkılmış, buradan çıkan taşlar daha sonra diğer yapılarda kullanılmıştır Roma Hamamı Roma Hamamı aşağı agoranın doğusundaki doğal tepenin üzerine ve şehrin içinden geçen yolun güneyinde kurulmuştur Doğu-batı yönünde 80 m ve kuzey-güney yönünde 55 m genişliğindedir ve üç kattan oluşmaktadır Bu hamamın ölçüleri Asta’daki antik hamamların en büyüklerinden biri olmasını sağlamıştır Aşağı agoranın batısında kurulmuş ve tepenin keskin bir eğim yaptığı güney tarafında Antonınus Pıus Mabedi, hamamı tepeden ayırmaktadır En alt kattan ısıtma sistemiyle ilgili bölümler ve servis odalarını bulunmaktadır Buraya aşağı agoranın doğu porticosuna açılan bir kapıyla ulaşılmaktadır Hamamda kullanılan yapı tekniği yukarı agoranın kuzey duvarı ile benzerlik göstermektedir Bu yüzden hamam büyük olasılıkla MSIyüzyıl sonlarında yapılmıştır Su gereksinimi de kentin doğusundaki kaynaktan kanallar vasıtası ile sağlanmaktadır Makellon (Kamu Yönetim Binası) Yukarı agoranın güneybatısında birkaç metre altında Kamu Yönetim Binası yer almaktadır Yapının arka duvarı şehrin kuzey-güney doğrultulu ana caddesine bakmaktadır Makellon kenarları en az 21x21 m ölçüsünde kare bir alana sahiptir ve kenarlarında porticolar yer alır Makellondan daha yüksek bir seviyedeki, 550 m genişliğindeki bir cadde, yukarı agorayı Makellonun batısına bağlar Makellon’ un güneyinde ana girişi vardır ve bunun dışında iki giriş daha bulunmaktadır Makellon’ un mimari kalıntıları oldukça düzensiz bir işçilik göstermektedir Blokların yüzeyleri pürüzlü olup, yalnızca görülebilen kısımların yüzeyleri düzeltilmiştir Bu nedenle boyutlarda önemli değişiklikler gözlenmektedir Makellon Antik Devirde hasar görmüştür Bu da bazı blokların tamir edilmiş ve ön taraftaki kenar bloklar arasına eklemeler yapılmış olmasından anlaşılmaktadır Makellon şehir merkezindeki diğer yapılarla karşılaştırıldığında daha alt düzeyde mimari bir üslup ve işçilik gösterir Kütüphane Helenistik çeşmenin ilerisindeki caddenin kuzey kenarında yer alan kütüphanenin üç ayrı girişi vardır Giriş duvarlarına nişler açılmıştır Yapının önünde 40 m2 boyutunda ve üzerinde büyük yıldızların tasvir edildiği siyah-beyaz bir mozaiğin yanı sıra, binanın içinde de 60 m2 boyutunda daha kaliteli yine siyah-beyaz, geometrik desenlerden oluşan bir mozaik daha yer almaktadırİç kısımdaki mozaiğin ortasında Thetis, Achilles ve Phoenix görülmektedir Bina 1180 x 990 m ölçülerinde iyi korunmuş bir odadan oluşmuştur Antik zamanda hasar görmüş olan yapının arka duvarları 3-6 m arasında yüksekliklerini korumaktadırlar Arka duvar üzerindeki uzun bir yazıta göre bina, MS 120’ den sonra T Flavius Severianus Neon tarafından yaptırılmıştır Bu yazıtta ayrıca binayı yaptıran şahsın aile fertlerinden ve sahip oldukları konumlardan da bahsedilmektedir Büyük olasılıkla adı geçen aile şehrin en önemli ailelerinden biridir ve yalnızca şehirde değil Roma ordusunda ve Mısır’ın yönetiminde de söz sahibidirler Heroon Heroon büyük olasılıkla yabancı bir hükümdar ya da önemli bir kahtaman için yapılmış anıttır MÖIIyüzyıl sonlarına tarihlenir Xanthos’taki Nereidler Anıtı’ndaki gibi toprak bir tabandan oluşur ve küçük tapınak şeklindedir Anıt 607 x 520 mlik 3 basamaklı bir platformu destekleyen bir korniş tarafından korunmaktadır Anıt üzerindeki kabartmalarda birbirlerinin eldiven ve pelerinlerini tutarak dans eden kız figürleri görülmektedir Odeon Antik Çağın en büyük odeonlarından biri olan Sagalassos odeonu 24x24 m Ölçüsünde olup, arka duvarı oldukça iyi korunmuştur MSI yüzyıla tarihlendirilen bu yapı, daha sonraki yıllarda birkaç kez onarılmıştır Toplantı salonuna, auditoryuma birisi batıdan, diğer ikisi değişik seviyelerde doğudan olmak üzere üç adet tonozlu giriş bulunmaktadır Nymphaeum Hadrianus döneminin sonlarına doğru yapılan odeon, aşağı agoraya bakmaktadır Ön duvarı tiyatronun scenesi ile aynı döneme ait olduğu yapı malzamesinden anlaşılmaktadır Nymphaeumun uzunluğu 14 m, yüksekliği ise 13 mdir Arka duvarı önündeki sütunlar ikinci katı destekleyen düz bir podyumu oluşmaktadır Arka duvarı üzerinde iki adet yuvarlak kemerli niş görülmektedir Helenistik Su kanalları Sagalassos’ un doğu tarafındaki vadideki kaynaktan iki su kanalı kente su gelmesini sağlamaktadır Helenistik dönemde yapılan bu su kanalları kayaların oyulması ile oluşturulmuştur Ancak bunlar çeşitli depremler ve erozyonlar nedeniyle zarar görmüştür Yukarıdaki su kanalı diğerinden daha iyi korunmuştur Aşağı ve yukarı su kanalları arasındaki bağlantı ve yapım tarihleri kesinlik kazanamamıştır Yalnızca ortak noktaları aynı kaynaktan su taşımış olmalarıdır Roma Su Kanalları Helenistik su kanallarının kestiği tepelerin aşağısında yer alan Roma su kanalları, vadinin diğer tarafındadır Günümüzde de buradaki sudan yararlanılmaktadır Kazılar sırasında burada bir kaynak evi ortaya çıkmış ve büyük olasılıkla da kent içerisindeki Roma hamamına su sağlamak amacıyla yapılmıştır |
|