Yıkanmayı Türkler Öğretti |
11-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yıkanmayı Türkler ÖğrettiYıkanmayı Türkler Öğretti Aşağıdaki satırlar 1552 yılında Türklere esir düşüp üç yıl boyunca Kaptan-ı Derya Sinan Paşanın yanında kölelikten en bilgili ve gözde hekimleri arasına yükselen İspanyol Pedro'nun kaleme aldığı "Kânunî Devrinde İstanbul" isimli kitaptan alınma… "… Türklerin bize haklı olarak yönelttikleri tenkitlerin başlıcası kirli oluşumuzdur İspanya'da ömrü boyunca iki kere yıkanmış hiçbir kadın ve erkek yoktur Türk hamamlarında çok su harcanır Dünyada İstanbul kadar çeşmesi olan hiç bir şehir yoktur her sokakta muhakkak bir çeşmeye rastlanır" İnanılmaz değil mi? Ama inanın bunlar doğru… Bu garip durum İspanya'ya has bir şey de değil üstelik o dönem Avrupa'sında yaşanan sıradan bir vaka Sebebi ise o dönemki doktor ve din adamlarının Avrupa toplumu üzerinde bıraktığı etki daha doğrusu baskıların bir sonucu Zira o dönem doktorlar banyoyu tavsiye etmedikçe yıkanmanın sağlık açısından tehlikeli olduğu inancı yaygındı "Günlük Sağlık Bakımı" isimli kitabın yazarı olan doktor John; "Kulaklara kaçırmamak şartıyla başınızı yıkayabilirsiniz" diyordu Fakat Jean de Renoe adlı başka bir doktor ise aynı fikirde değildi "Ellerinizi yıkayabilirsiniz Ayaklarınızı da yıkamanızda bir mahzur yoktur Fakat başa su sürmek son derece tehlikelidir Unutmamalıdır ki başa sürülen su her türlü derdin kaynağıdır" görüşünü savunuyordu Bu gibi konularla yakından ilgili bir yazar olan Theophrashe Renaudot da bir kitabında aynı konuya temas etmişti: "Doktorlar tavsiye etmedikçe banyo yapmak sadece lüzumsuz bir hareket değil tehlikelidir de… En büyük zararı da müstakbel annelerin karınlarındaki hayat meyvelerini yok etmesidir" XVI yüzyılda Aziz Benedik dindarlara ve özellikle gençlere; "Banyo ancak bazı durumlarda izne tâbidir" diye seslenirken Aziz Francis ise; "Yıkanmamış vücut dindarlığın işaretidir" şeklinde sözler ediyordu İspanya Kraliçesi İzabel hayat boyu sadece 2 defa biri doğumunda ve diğeri gerdeğe girerken banyo yapmış olmakla övünüyordu İşte su dan bu denli korkulduğu dönemde Avrupa toplumunda pislik almış başını gidiyordu Öyle ki uzun süredir yıkanmayan hatta silinip temizlenmeyen insanlar üzerlerindeki pis kokuyu örtmek için ağır parfümler kullanıyorlardı Haçlı Seferleri sırasında Müslümanların hamamlarını tanıyan Hıristiyanlar ülkelerine döndüklerinde bu fikri Avrupa'da canlandırmaya çalıştılar Nihayet bu karanlık dönem Pasteur'un sağlık kurallarına verdiği önemden sonra düzelmeye başladı 19 yüzyıla gelindiğinde temizlikle ilgili önemli adımlar atıldı Avrupa'da 1860'ta Londra'da sayısı 10 olan halka açık yıkanma evlerinin sayısı artırıldı Bu hareket Amerika'ya da yayıldı Avrupa'da bütün bunlar olurken Osmanlı İmparatorluğunun en ihtişamlı vaktinde şehrin her mahallesinde sıcak ve soğuk banyoları çeşmeleri kubbeli mermer odalarıyla haftanın belirli günlerinde de sadece kadınlara açık olan bir hamam mutlaka bulunurdu Evliyâ Çelebi'nin aktardığına göre 17 yüzyılda İstanbul'da 4 536 özel hamam ve 300 adet halka açık hamam bulunuyordu Bu durum yabancı seyyahların da dikkatini çekmiş olacak ki; yazdıkları seyahatnâmelerde bu konuya sık sık değindiler M de Thevenot 1665 yılında Paris'te yayınladığı " Relation d'un voyage fait an Levant" isimli eserinde "Türkler çok yaşarlar ve az hasta olurlar Bizim memleketlerdeki böbrek hastalıkları ve daha bir sürü tehlikeli hastalıkların hiçbirini bilmezler Öyle zannediyorum ki Türklerin bu mükemmel sıhhatlerinin başlıca sebeplerinden biri de sık sık hamama gitmeleri ve yiyip içmedeki itidalleridir Çünkü az yemek yerler Hıristiyanlar gibi karma karışık şeyler yemezler içki âlemleri yapmazlar ve daima idman yaparlar" der Uzun yıllar ülkemizde kalan bir başka seyyah Edmondo de Amicis 1883 yılında Paris'te yayınladığı "Constantinople" isimli eserinde temizlikle ilgili olarak Türkler hakkında şunları yazar: "… Yüzler eller ayaklar tertemiz yamalı kıyafet pek az ve hele kirlisi hemen hiç yok…" |
Yıkanmayı Türkler Öğretti |
11-25-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yıkanmayı Türkler ÖğrettiKöle Pedro'dan haberimiz yoktu , sayende öğrenmiş olduk Ama de Amicis'in hatıratını okumuştum Bu vesileyle temizliğin ne denli önemli olduğunu tekrar etmiş olduk Zaten hastalık dünya üstündeki mevcut savaşlardan daha fazla insan almıştır O derece yani Fakat çeşme dedik ya , hani su felan Aklıma Saliha Sultan çeşmesi geldi Gerçi İstanbul'un trafik durumu için pek bir yalnız kaldı ama halen güzelliğini koruyor Bence en tuhaf ve yapım aşaması en güzel olan çeşme Fırsatı olanlar araçlarından inip bir görsünler yakından |
|