19. Yüzyılda Osmanlı Devleti Ve Savasları |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
19. Yüzyılda Osmanlı Devleti Ve Savasları19 Yüzyılda Osmanlı Devleti ve Savasları 19 Yüzyılda Osmanlı Devleti 19 yüzyılda Osmanlı Devleti hızla dağılmaya başladı Bunda Fransız İhtilali'nin sonuçları, Sanayi İnkılâbı ve kapitülasyonlar etkili oldu AFRANSIZ İHTİLALİ ve OSMANLI DEVLETİ'NE ETKİLERİ 1Fransız İhtilali'nin Nedenleri İngiltere ve ABD'deki demokrasi ve insan hakları ile ilgili gelişmelerin Fransız halkını etkilemesi Fransa'da halkın sınıflara ayrılmış olması Kralın halka baskı yapması, kendisi lüks ve israf içinde yaşaması, halkın ise aşırı derecede yoksul olması Aydınlanma Çağında yetişen Fransız aydınlarının insan hakları, eşitlik, adalet, demokrasi, hürriyet gibi konularda yazdıkları eserlerin halkı etkilemesi Fransa'nın 17 yüzyılda girdiği savaşlar ve gereksiz harcamalar yüzünden ekonomisinin bozulması, Kralın halktan yeni vergiler almak istemesi Bu nedenlerden dolayı 1789'da Paris'te başlayan halk ayaklanması sonunda Fransa'da krallık sona erdi meşrutiyet yönetimi kuruldu 2 Fransız İhtilali'nin Sonuçları Fransız İhtilali tüm dünyada yaygınlaşan devletleri ve toplumları siyasi ve sosyal yönden etkileyen önemli sonuçlara yol açtı Bu sonuçlar şunlardır: Eşitlik, hürriyet, adalet ve milliyetçilik akımları tüm dünyaya yayıldı Devletlerin siyasi, hukuki, toplumsal yapısında önemli değişiklikler oldu Krallıkların yerini demokrasi yönetimleri almaya başladı İnsan Hakları Beyannamesi tüm dünyada yayıldı Milliyetçilik akımı çok uluslu devletler için yıkım oldu Avrupada büyük savaşlara neden oldu Osmanlı Devleti çok uluslu bir yapıya sahip olduğundan milliyetçilik akımından çok etkilendi Azınlıklar bağımsız devletler kurmak için ayaklandılar İhtilalin Osmanlı Devleti'ne olumlu etkileri de oldu İnsan hakları, demokrasi, eşitlik, adalet, hürriyet gibi yenilikler Osmanlı toplumunu etkiledi Tanzimat ve Islahat Fermanı ile I Meşrutiyet bu etkilenmenin en önemli sonuçlarıdır B 19 YÜZYILDA SİYASİ OLAYLAR 1 Sırp ve Yunan İsyanları Sırp İsyanı (1804) Sırplar, din, dil, ticaret hürriyetine sahip olarak yüzyıllarca Osmanlı yönetiminde yaşadılar Ancak Gerileme Döneminde durum değişti Osmanlı - Rus ve Avusturya savaşları sırasında Sırbistan'ın savaş alanı haline gelmesi Sırbistan'a tayin edilen yeniçerilerin ve bazı yöneticilerin halka kötü davranması Avusturya ve Rusya'nın kışkırtmaları Milliyetçilik akımının Sırp halkını etkilemesi nedenlerinden dolayı Sırplar 1804'te isyan etti İsyan Ruslar tarafından desteklendi Osmanlı Devleti 1812'de Ruslarla yaptığı Bükreş Antlaşması ile Sırplara bazı ayrıcalıklar tanıdı Sırplar, 1829'da Ruslarla yapılan Edirne Antlaşmasıyla iç işlerinde bağımsız oldular 1878 Berlin Antlaşmasıyla da tam bağımsız hale geldiler Yunan İsyanı (1821 - 1829) Osmanlı - Rus Savaşı ve Edirne Antlaşması (1828 - 1829) Osmanlı Devleti içinde en fazla ayrıcalığa sahip toplumlardan biri olan Rumlar Atina, Mora Yarımadası ile Ege adalarında yaşıyorlardı Rumların isyan etmelerinde; milliyetçilik akımı ile Avrupa devletleri ve Rusya'nın kışkırtmaları etkili olmuştur Rumların, deniz ticareti sayesinde zenginleşmeleri, Avrupalılar tarafından desteklenmeleri, iyi örgütlenmeleri ve Osmanlı devlet yönetiminde görevler almaları başarıya ulaşmalarını kolaylaştırmıştır Osmanlı Devleti, 1821de başlayan Yunan isyanını bastıramadı Padişah II Mahmut Mora ve Girit valiliği karşılığında Mısır valisi Mehmet Ali Paşadan yardım istedi Mehmet Ali Paşa kuvvetleri isyanı bastırdı Ancak, Rusya ve diğer Avrupa devletleri Rumlara bağımsızlık verilmesini istediler İstekleri kabul edilmeyince de Navarin'deki Osmanlı ve Mısır donanmasını yaktılar (1827) Rusya Osmanlı Devleti'ne savaş açtı Yeniçeri Ocağı'nı yeni kaldırmış olan Osmanlı Devleti savaşı kaybetti Ruslarla Edirne Antlaşması yapıldı Buna göre; Yunanistan'a bağımsızlık verilecek, Sırbistan, iç işlerinde bağımsız olacak Osmanlı Devleti, bazı topraklarını Rusya'ya verecekti 2 Mısır ve Boğazlar Sorunu (1831 - 1841) Yunan Devleti kurulunca, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'ya vaad edilen Mora valiliği verilemedi Mehmet Ali Paşa Mora yerine Suriye valiliğini istedi İsteği kabul edilmeyince de isyan etti Mısır kuvvetleri, üzerlerine gönderilen kuvvetleri yenerek Konya'ya kadar ilerlediler II Mahmut Avrupa devletlerinden yardım istedi Bu isteğe yalnızca Rusya olumlu cevap verdi Rusların İstanbul'a gelmesinden korkan İngiltere ve Fransa'nın araya girmesiyle Kütahya Antlaşması imzalandı (1833) Buna göre; Mehmet Ali Paşaya Mısır valiliğine ek olarak Girit ve Suriye valiliği, oğlu İbrahim Paşa'ya da Cidde valiliğine ek olarak Adana valiliği verilecekti Kütahya Antlaşması iki tarafı da memnun etmedi II Mahmut yeni bir savaş durumunda İngiltere ve Fransa'ya güvenemediğinden Rusya ile Hünkar İskelesi Antlaşması'nı yaptı Buna göre; Osmanlı Devleti bir savaşa girecek olursa Rusya Asker göndererek yardım edecekti Rusya bir savaşa girecek olursa Osmanlı Devleti Rusya'nın isteğine göre Boğazları kapatacaktı Antlaşma sekiz yıl yürürlükte kalacaktı II Mahmut 1839'da Mehmet Ali Paşa üzerine bir ordu gönderdi Ancak gönderilen ordu Nizip Savaşı'nda yenildi Hünkar İskelesi Antlaşması gereği Rus donanması İstanbul'a geldi İngiltere ve diğer Avrupa devletleri araya girdi Bunun üzerine Londra Antlaşması ile Mısır sorunu çözüldü (1840) Buna göre; Mısır'ın yönetimi Mehmet Ali Paşa ve oğullarına bırakıldı Mısır'ın dış işlerinde Osmanlı Devleti'ne bağlı kalması ve yıllık vergi ödemesi kabul edildi 1841'de Hünkar İskelesi Antlaşması'nın süresi bitti İngiltere ve Fransa'nın girişimleri ile Londra'da bir konferans toplandı ve Londra Boğazlar Sözleşmesi imzalandı Buna göre; Boğazların yönetimi Osmanlı Devleti'nde kalacak Barış zamanında Boğazlar savaş gemilerine kapalı, ticaret gemilerine açık olacaktı 3 Kırım Savaşı (1853 - 1856) Osmanlı Devleti Mısır sorununu çözdükten sonra Tanzimat Fermanı ile bir dizi yenilik hareketlerine girişti Osmanlı Devleti'nin güçlenmesini istemeyen Rusya, İngiltere'ye Osmanlı topraklarını paylaşmayı teklif etti İngiltere siyasi ve ticari çıkarlarından dolayı bu teklifi reddetti Bunun üzerine Rusya, Osmanlı Devleti'ni tek başına parçalamaya karar vererek kabul edilemez isteklerde bulundu Bu istekler; Kudüs'te Katoliklere verilen hakların Ortodokslara da verilmesi (Kutsal yerler sorunu) Osmanlı sınırları içinde yaşayan bütün Ortodoksların Rusya'nın himayesine verilmesi Boğazlarla ilgili olarak Hünkar İskelesi Antlaşması'na benzer yeni bir Antlaşma yapılmasıydı İngiltere ve Fransa ile anlaşan Osmanlı Devleti, Rus isteklerini reddetti Bunun üzerine Rusya, Kafkasya ve balkanlardan saldırıya geçti (1853) Osmanlı ordusu hem Balkanlarda hem de Kafkasya'da Rus ordusunu yendi Ruslar Sinop limanında demirli bulunan bir Osmanlı donanmasını yaktı (1853) İngiltere ve Fransa ile İtalya'daki Piyemonte Hükümeti Osmanlı Devleti'ne destek amacıyla asker gönderdi Müttefik kuvvetler Kırım'a çıkarma yaptılar Zor durumda kalan Rusya barış istedi Paris Antlaşması imzalandı Buna göre; Osmanlı Devleti, Avrupa devleti sayılacak, Avrupa devletler hukukundan yararlanacak, Toprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin garantisi altında olacak Karadeniz'de hiçbir devlet tersane ve donanma bulundurmayacak Boğazlar 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesine göre yönetilecekti Osmanlılar galip devlet olmasına rağmen Antlaşmanın Karadeniz'le ilgili Maddesinden dolayı yenik devlet durumuna düşmüştür Rusya, elde ettiği kazançlarının çoğunu kaybetmiştir Antlaşmanın sonuna Islahat Fermanı da eklenmiştir 4 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşı ve Berlin Antlaşması Paris Antlaşmasına rağmen Rusya emellerinden vaz geçmedi Avrupa'daki gelişmelerden yararlanarak Osmanlı Devleti üzerindeki emellerini gerçekleştirmek amacıyla yeniden harekete geçti Balkanlı ulusları kışkırttı Bosna - Hersek'te isyanlar çıktı Avrupa devletlerinin isteği ile İstanbul ve Londra'da toplanan konferanslarda Osmanlı Devleti'nden Sırbistan, Romanya ve Karadağ'a bağımsızlık, Bosna Hersek ve Bulgaristan'a özerklik verilmesi, Hristiyanların yaşadığı yerlerde ıslahat yapılması istendi Osmanlı Devleti, Avrupa devletlerini etkilemek ve isyanları önlemek için meşrutiyeti ilan etti Bun rağmen Avrupa devletleri isteklerini yeniledi Osmanlı Devleti bu istekleri kabul etmeyince de Rusya, Osmanlı Devleti'ne savaş açtı (1878) Osmanlı Devleti, Kafkasya ve Balkanlarda bazı başarılar kazandıysa da Ruslar doğuda Erzurum'a batıda ise İstanbul önlerinde Çatalca'ya kadar ilerledi Osmanlı Devleti barış istedi Ruslarla Ayastefanos Antlaşması yapıldı Bu antlaşmayla Ruslar, Osmanlı Devleti'ni istediği gibi parçaladı Ancak Avrupa devletleri bu durumu tanımayarak Berlin'de yeni bir konferans topladılar Konferans sonunda Berlin Antlaşması imzalandı Buna göre; Romanya, Karadağ ve Sırbistan'a tam bağımsızlık verilecek, Bulgaristan iç işlerinde bağımsız bir prenslik olacaktı Kars, Ardahan ve Batum Ruslara bırakılacak Teselya Yunanistan'a verilecekti Bosna - Hersek'in yönetimi geçici olarak Avusturya'ya bırakılacaktı Bu antlaşmadan sonra İngiltere ve Fransa Osmanlı toprak bütünlüğünü koruma politikasından vazgeçtiler Bunun sonunda; 1878'de Kıbrıs'ı üs olarak alan İngiltere 1882'de Mısır'ı da işgal ederek Hindistan yolunu güvenceye aldı 1830'da Cezayir'i işgal etmiş olan Fransa, 1881'de Tunus'u da işgal etti Bundan sonra Osmanlı Devleti'nin dağılması hızlanarak devam etti C 19 YÜZYILDA YAPILAN YENİLİKLER ve DEMOKRATİKLEŞME ÇABALARI 19 yüzyılda Osmanlılar batıyı daha iyi anlamaya ve daha köklü ıslahatlar yapmaya çalıştılar Bu ıslahatlar üzerinde özellikle Fransız İhtilali'nin sonuçları etkili oldu 1 II Mahmut Döneminde Yapılan Yenilikler II Mahmut'un ilk yıllarında Alemdar Mustafa Paşa, yeniliklere destek bulmak için âyanlarla Sened-i İttifak Antlaşmasını yaptı (İlk kez hükümdarın yetkilerinde kısıtlama olmuştur) Nizam-ı Cedit ordusuna benzeyen Sekbanı Cedit ordusunu kurdu Ancak bir yeniçeri isyanı sonunda Alemdar öldürüldü Sekbanı Cedit Ocağı da kaldırıldı II Mahmut Eşkinci Ocağı adıyla yeni bir ordu daha kurdu Ancak, bu ordu da yeniçerilerin tepkisi sonucu kaldırıldı II Mahmut yenilikler konusunda iyice hazırlandı Yeniçerilere karşı topçu ocakları ile halkı ve ulemayı yanına çekti 1826'da Yeniçeri Ocağı'nı kaldırarak (Vakayı Hayriye) yeniliklerin önündeki en önemli engeli ortadan kaldırdı Bundan sonra yenilikler hızlandı a Askeri alanda Yapılan Yenilikler Yeniçeri Ocağı kaldırıldı Yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla yeni bir ocak kuruldu Orduya subay yetiştirmek amacıyla Harp Okulu açıldı Avrupa'dan subay ve uzmanlar getirildi b İdari ve Sosyal Alanda Yapılan Yenilikler Divan örgütü kaldırılarak yerine bakanlıklar (nazırlıklar) kuruldu Yenilikler için askeri, adli ve idari meclisler oluşturuldu Valiler doğrudan merkezden atandı Köy ve Mahalle için muhtarlıklar kuruldu Memurlara rütbe ve nişan verildi, Dahiliye (iç işleri), ve hariciye (dış işleri) olarak ikiye ayrılıp maaş bağlandı Ceket, pantolon ve fes giyme zorunluluğu getirildi Askeri ve mali amaçlı olarak ilk nüfus sayımı yapıldı Polis teşkilatı ile posta teşkilatı kuruldu Müsadere usûlü (devletin kişilerin mallarına el koyması) kaldırılıp özel mülkiyet güvenceye alındı Takvim-i Vekayi adıyla ilk resmi gazete çıkarıldı c Eğitim ve Sağlık alanında Yapılan Yenilikler İstanbul'da ilköğretim zorunlu oldu Rüştiye (ortaokul) okulları açıldı Ayrıca devlet memuru yetiştirmek için okul açıldı Avrupa'ya öğrenci gönderildi Tercüme odası kuruldu Yabancı dil öğreten okul açıldı Askeri tıp okulu açıldı Karantina tedbirleri alındı 2 Tanzimat ve Islahat Fermanları IIMahmut'un yerine geçen oğlu I Abdülmecit yenilikleri devam ettirmek istiyordu Bu amaçla Mustafa Reşit Paşa'yı sadrazamlığa getirdi Mustafa Reşit Paşa yapılacak yeniliklerin esaslarını belirleyen Tanzimat Fermanını ilan etti Tanzimat Fermanı ile; Bütün vatandaşların can, mal, namus güvenliği devlet tarafından sağlanacak, Herkesten gelirine göre vergi alınacak, Askerlik vatan görevi olacak ve belli bir düzene konacak, Mahkemeler halka açık olacak ve hiç kimse yargılanmadan cezalandırılmayacaktı Fermanın ilanından sonra, içeriğine uygun olarak, devlet yönetimi, maliye, adliye ve askerlikle ilgili kanunlar hazırlandı Islahatlar yapıldı Tanzimat Fermanı ile; Padişahın yetkileri kısıtlandı Kanun üstünlüğü ilkesi kabul edildi Demokratikleşme hızlandı Toplumunda eşitliğin, birlik ve bütünlüğün sağlanması hedeflendi Mısır sorunu ve Boğazlar konusunda Avrupa devletlerinin desteği sağlanmaya çalışıldı Azınlık isyanlarının önlenmesi ve Avrupa devletlerinin Osmanlı iç işlerine karışması engellenmek istendi Ancak başarılı olunmadığı gibi bu sorunları daha da arttırdı Islahat Fermanı Tanzimat Fermanı'nın eksikliklerini gidermek amacıyla hazırlandı Ferman Paris Konferansı sırasında yayınlandı Buna göre; Hristiyanların devlet memuru olabilmesi, devlet okullarında okuyabilmesi kabul edildi Azınlıklara kilise ve okul açma izni verildi Azınlıklar Askerlik görevini para (bedel) ödeyerek yapabilecekti Islahat Fermanı ile Avrupalıların, Osmanlı iç işlerine karışması engellenmek istenmiştir Ayrıca toplumda eşitliği sağlamak, azınlıkları devlet yönetimine ısındırmak hedeflenmiştir Ancak istenilen sonuç alınamamış, üstelik azınlıklar Müslümanlardan daha ayrıcalıklı hale gelmiştir 3 I ve II Meşrutiyet I Meşrutiyet Tanzimat ve Islahat Fermanları Osmanlı Devleti'ndeki sorunları çözmeye yetmedi Azınlıklar yeni hak talepleriyle isyan etmeye devam ettiler Namık Kemal, Ziya Paşa gibi aydınların başını çektiği Jön Türkler (Genç Osmanlılar) ülkenin ancak meşrutiyet yönetimi ile kurtulacağına inanıyorlardı Onlara göre; demokratik meclisler oluşturulmalı, halk seçeceği temsilciler aracılığıyla yönetime katılmalı, padişahın yetkileri kısıtlanmalı, toplumda din, dil, ırk ayrımı yapılmamalıydı Genç Osmanlı aydınları bazı subayların da desteğini alarak Meşrutiyeti ilan edeceğine dair söz veren II Abdülhamit'in tahta çıkmasını sağladılar (1876) II Abdülhamit, Mithat Paşa'yı sadrazamlığa getirdi Mithat Paşa başkanlığında oluşturulan bir kurul önce bir anayasa (Kanuni Esasi) hazırladı Ve Meşrutiyet ilan edildi 1876'da I Meşrutiyet dönemi başladı Anayasaya göre; Meclisi açma ve kapama yetkisi padişaha ait olacaktı Halkın seçeceği vekillerden oluşacak bir Mebuslar Meclisi ile, padişahın seçeceği kişilerden oluşacak, Âyan Meclisi oluşturulacak, yasama yetkisi bu meclislerde olacaktı Yasalar padişah tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecekti I Meşrutiyetin îlanı ile Halk ilk kez yönetime katılma hakkı elde etti Padişahın yetkilerinde kısıtlanmalar oldu Osmanlı Devleti ve Türk tarihinin ilk anayasası yapıldı Buna rağmen yasaların padişah tarafından onaylanırsa yürürlüğe girecek olması, padişahın meclisi açma ve kapama yetkisinin olması, tam demokrasiye geçişi engellemiştir II Meşrutiyet II Abdülhamit meşrutiyet yanlısı değildi 1877-1878 Osmanlı - Rus Savaşı'nı bahane ederek meclisi kapattı ve baskıcı bir yönetim uygulamaya başladı Buna rağmen genç Türk aydınları mücadelelerine devam ettiler İttihat ve Terakki Cemiyeti'ni kurdular Özellikle genç subaylar arasında taraftar bulan İttihat ve Terakkiciler Balkanlardaki karışıklıkların artması ve Avrupa devletlerinin yeni isteklerde bulunması üzerine Makedonya'da ayaklanma başlattılar II Abdülhamit Kanuni Esasi'yi yeniden yürürlüğe koydu Böylece II Meşrutiyet dönemi başladı Seçimler yapıldı Meclis çalışmalarına yeniden başladı II Meşrutiyet'in ilanından bir süre sonra meşrutiyet karşıtları İstanbul'da büyük bir isyan çıkardılar 31 Mart Olayı olarak bilinen isyan, Selanik'te oluşturulan Hareket Ordusu tarafından bastırıldı Bütün bu karışıklıklar sırasında, Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti Girit Yunanistan'a bağlandı Avusturya, Bosna - Hersek'i resmen topraklarına kattığını ilan etti |
19. Yüzyılda Osmanlı Devleti Ve Savasları |
11-04-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
19. Yüzyılda Osmanlı Devleti Ve Savasları19 yüzyıl Sırp Isyanı 18 yüzyıl'da Sırp isyanları 18 yüzyılın sonlarına doğru, gerek yabancı devletlerin Sırplar'ı Osmanlı Devleti aleyhine tahriklerinin artması ve gerekse Osmanlı yönetiminin bozulması sonucu Sırbistan'da karışıklıklar ve isyan hareketleri başladıDevletin Sırplara yaptığı zulüm,Avusturya-Osmanlı savaşlarında savaş alanınn Sırbistan olmasıda bunda etkendir Destekleyen Devletler Sırplar'ın Osmanlı Devleti aleyhine tahrik eden devletlerin başında Rusya ve Avusturya geliyordu Ayrıca, 18 yüzyılın sonlarında, 1789 Fransız İhtilali'nin getirdiği fikir akımları da Sırplar'ı Osmanlı Devleti aleyhine harekete sevk etti Bütün bu etkilere, Belgrad'da Sırplar'a yapılan yeniçeri zulmü de eklenince, Sırp isyanı için uygun ortam olgunlaşmış oldu 19 yüzyıl 4 Şubat 1804'de yeniçerilere karşı başlatılan Sırp İsyanı'nın ana sebebi bağımsızlık elde etmekti Sırplar'ın diğer gayesi de Bosna-Hersek'teki Hristiyanları Sırp İhtilali'ne katılmaları için ayaklandırmak ve böylece Karadağ ile birleşip büyük bir Sırbistan kurmaktı Bu düşünce zaman zaman Avusturya ve zaman zaman da Rusya tarafından teşvik ve destek gördü Daha sonra Osmanlı Devleti'nden kopanlan tavizler ve özellikle genel af ilanı; Sırplar tarafından muhtar ve hatta bağımsız bir Sırp Devleti kurulmasının zamanı geldiği şeklinde değerlendirildi Kara Yorgi ve Skupçina ve Baş Knez Olması Bu düşüncenin sonucu olarak yapılan Sırp tekliflerinin Osmanlı Devleti tarafından reddedilmesi üzerine, isyancıların lideri Kara Yorgi, Sırp Millet Meclisi'ni (Skupçina) topladı Skupçina, Kara Yorgi'yi Baş Knez seçerek Sırbistan'ın istiklalini sağlayıncaya kadar Osmanlı Devleti ile savaşmaya karar verdi Rusların Eflak ve Boğdana girmesi Bu sıralarda Ruslar, Eflak ve Boğdan'a girdiler ve 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı de başladı Çar, Sırp asilerine, Türklere karşı beraber savaşmak için anlaşma teklifinde bulundu Bu teklifin kabul edilmesi ve Rusya'nın Sırp asilerine yardımı ile isyanların yeni bir safhası da başlamış oldu Bosnaya Hücumları Sırp asileri, Ruslardan gördükleri destek ve teşvikler sonucu, Bosna'ya hücum ettiler Drina Nehri'ni geçen Sırplar; Bosna'ya ait Yadar, Rodiyavana ve daha birkaç nahiyeyi aldılar ve hatta Kuzey Bosna'da bulunan Böğürdelen Kalesi'ni zapt ederek halkını kılıçtan geçirdiler Böğürdelen katliamından sonra, Drina bölgesinde bulunan daha birkaç Bosna arazisi ve halkı Sırp asilerinin hücum, yağma ve baskısına maruz kaldı Bosnaya müslümanların ilticası Bu olaylar sonucu, Karadağ ve Sırbistan'da yaşayan çok sayıda Müslüman, Bosna'ya iltica etmek zorunda kaldı Ancak tüm bu gelişmelere ve saldırılara rağmen Bosna halkı, Bosna'yı korumak için saldırılara karşı koydu ve mücadelesini sürdürdü Hatta, Banyaluka ve civarında Sırplar lehine reaya tarafından başlatılan bazı ayaklanmaları da bastırdı Bosnalıların Uyanması ve Savaş Hazırlıkları Sırplar'ın ve Kara Yorgi'nin gerçek amacını başlangıçta anlayamayan Bosnalılar, bu amacı kısa sürede fark ettiler ve Sırp saldırılarına karşı genel bir harp hazırlığına başladılar 1807 yılında kaptanlar, beyler ve diğer Bosna ileri gelenleri eyaletin merkezi olan Travnik'te toplanarak Vali Mehmet Hüsrev Paşa'ya Bosna'yı ve dinlerini ölünceye kadar savunacaklarına dair söz verdiler Toplantı ve alınan kararlardan sonra, ihmal edilen kalelerin tahkimatına başlandı Hudut bölgelerinde zarar gören halka, mal ve canlarının güvenliğini korumaları için silah dağıtıldı Sırbistan'a karşı hazırlıklar devam ederken 1808 yılında Sırplar, Bosna'daki Ortodoks reayı ayaklandırmak için teşebbüse geçtiler ve bunda sınırlı da olsa muvaffak oldular Özellikle Gradikça halkının ayaklanmaya katılmaları bütün Sava Nehri boyunca birçok Hristiyan halkın da bu ayaklanmaya katılmasına sebep oldu Bosna beyleri bu isyanları yer yer bastırmaya muvaffak oldular Ruslarla Harp ve Sırbistanın Saldırıları ve Osmanlının ricatı 1809 yılı baharında Ruslarla harp yeniden başlayınca, Sırplar; Karadağlılarda birlikte Bosna-Hersek'te taarruza geçtiler Kara Yorgi, 1806 yılında olduğu gibi, bu defa da Karadağ ile birleşmek ümidiyle Yenipazar istikametinde hücumlarını artırdı Gladniça'yı ve Bosna'dan Rumeli'ye giden yolların kavşak noktası olan Senice'yi ele geçirdi Bosna halkı ve beyleri, Sırp saldırılarına karşı mücadelelere devam ederken, Osmanlı Devleti, Niş'te bulunan Serasker Hurşid Paşa'yı Sırp problemini çözmek için görevlendirdi Bosna Valisi İbrahim Hilmi Paşa ve 30000 kişilik Bosna Ordusu (Ordunun dörtte birini Hristiyan reaya teşkil ediyordu) ile Niş'ten hareket eden Serasker Hurşid Paşa, koordineli olarak Sirbistan'a hücuma geçtiler Bosna ve Osmanlı birlikleri, 10 Temmuz 1810'da Drina'yı geçti ve Belgrad üzerine yürüdü Ancak, Rusların Sırplar'a yardımı sebebiyle Belgrad ele geçirilemedi Hurşid Paşa geri çekilmeye mecbur kaldı 1810 yılı Kasım ayına kadar devam eden bu savaşlar, kış mevsiminin yaklaşması sebebiyle nihayet buldu 1810-1811 yılını her iki taraf hazırlıkla geçirdi Bu gelişmeler ve Ruslar'dan gelen yardım ve destekler, tüm Sırbistan'ın bir idare altında birleştirilmesi ümidini uyandırdı Karadağ'da Sırplara katıldı Kara Yorgi, Napolyon ile mektuplaşmaya başladı ve ona Avusturya'daki bütün Sırplar'ı da isyan ettirmeyi vaat etti Avusturya ise buna muhalefet gösterdi Sırbistan sorunu, giderek Rusya ve Avusturya arasında bir anlaşmazlık konusu halini almaya başladı Kara Yorgi, gelişen durumdan da istifade ederek Aralık 1808'de kendisini bütün Sırpların başkanı ilan ettirdi ve verasete dayanan Sırp monarşisini kurdu Avusturya Başbakanı Metternich, doğmakta olan Sırbistan hakkında şunları söyledi: "Doğmakta olan Sırbistan, Rusya ile Avusturya arasında bir oyuncaktan başka bir şey değildir Böyle olmaktan ise Sırbistan'ın Türkler'de kalması daha hayırlıdır" Görüldüğü gibi Avusturya, bölgenin Rusya'nın kontrolü altına girmesine karşıdır Belgrad'taki Rus temsilcisinin düşüncesine göre de: "Büyük devletler yanında Sırbistan Umman'da bir katre" idi Bükreş Anlaşması Ruslar, 1812 Bükreş Antlaşmasına kadar Sırplarla işbirliği yapmaya devam ettiler ve antlaşma metnine Sırbistan'ın muhtariyeti hakkında yoruma açık bir de madde koydurttular Bükreş'te Antlaşmasında yer alan ve Sırplar'a bazı imtiyazlar verilmesini öngören bu gelişme, önemli bir yenilik idi ve uluslararası bir vesikada ilk defa yeralıyordu Rusya, bununla müteakip safhalarda yapacağı müdahaleler için hukuki gerekçe hazırlanmış oluyordu Bahse konu antlaşmanın sekizinci maddesi Sırbistan ile ilgili olup Sırbistana; içişlerine serbesti kazandırmakta; sorunların Osmanlı Devleti ile karşılıklı görüşmeler yoluyla çözülmesini öngörmekte ve kapalı da olsa muhtariyete varan bir bağımsızlık getirmekte idi Sırplar, Bükreş Antlaşmasının kendilerine sağladığı imkânlarla yetinmediler ve tepki gösterdiler Diğer bir ifade ile Kara Yorgi'nin liderliğinde bağımsız olmalarını istediler Bu istekler ve gelişmeler, Osmanlı Devleti'nin Sırbistan'a müdahalesini gerektirdi Osmanlı kuvvetlerine yenilen Kara Yorgi, Sırbistan'ı terk etti ve Avusturya'ya sığındı Viyana Kongresi Sırplar daha sonra toplanan Viyana Kongresi'ne bir heyet gönderdiler ve Avrupa Devletleri'nin lehlerine müdahalelerini istediler Avusturya, muhtar veya bağımsız bir Sırbistan'ın kullanılması inisiyatifini Ruslar'a kaptırdığı için konuya muhalif oldu ve Sırpların istediği sonuç da bu sebeple alınamadı Yeniden Sırp İsyanı Viyana Kongresi'nden bir sonuç alamayan Sırplar, tekrar isyan ettiler ve hareketleri Ruslar tarafından desteklendi Rusya ile yeni bir savaş istemeyen ve bölgeye yönelik muhtemel bir Rus müdahalesine engel olmak isteyen Osmanlı Devleti, Miloş Obrenoviç'i Baş Knez tanıdı ve Sırplar'a bazı imtiyazlar verilmesini kabul etti Buna göre; halk tarafından seçilecek on iki knez, diğer knezleri seçecekler; adaleti sağlayacaklar ve vergi toplayacaklardı Ayrıca kilise ve okullar için de geniş ölçüde haklar tanındı Sırbistan'a imtiyazlı bir prenslik verilmesi Sırp İsyanı, Osmanlı Devleti'nin içerden parçalanma ve dağılmaya başlaması; devletin kendi tebaasından bir topluluğa karşı ilk defa olarak mücadeleyi terk etmesi ve onun isteklerini kabul etmek zorunda kalması; hepsinden önemlisi Sırbistan'ın imtiyazlı bir prenslik durumuna gelmesi ve devletin bunu resmen tanıması, Osmanlı Devleti için adeta bir dönüm noktası teşkil etti Sırbistan'a Bağımsızlık Verilmesinin Etkileri Sırplar'ın bu durumu ve elde ettikleri sonuçlar; diğer Hristiyan reaya için Osmanlı Devleti aleyhine kötü örnek teşkil etti ve Sırbistan'ın bağımsızlık hareketi; özellikle Yunan bağımsızlık hareketini tahrik etti Bu gelişmeler, bağımsız Yunanistan'ın kuruluşunu çabuklaştırdı ve 1829'da imzalanan Edirne Antlaşması ile Yunanlılar bağımsızlıklarını elde ettiler Bağımsız bir Yunan Devleti'nin kuruluşu, Osmanlı Devleti'nin dağılmasının da başlangıç noktasını oluşturdu Yunan Krallığı'nın kurulması, çeşitli milliyetlere bağlı topluluklardan kurulmuş olan Osmanlı Devleti halkı için bir emsal teşkil etti Edirne Antlaşması Kısacası, Osmanlı Devleti, 1829 Edirne Antlaşması ile sadece toprak kaybetmekle kalmadı, artık Rusya'yı yenmek ve onu zararsız duruma sokmak için beslediği tüm ümitlerini de kesin olarak kaybetti Bundan böyle Osmanlı devleti'nin devamı, kendi kuvvetinden çok, devletler arasındaki muvazene prensibinin yürürlük değerine bağlı idi Sırp İsyanları, sınırlı bir faaliyetten ziyade bir milli akımlar mücadelesi şekline dönüşmüş ve tüm Balkanlar'ı ve Balkanlı Ulusları kısa sürede etkisi altına almıştır Sırplar, 1804 yılından itibaren her fırsatta Bosna-Hersek halkını da isyana teşvik etmişler ve zorlamışlardır 1809 Türk-Rus Harbi'nde Rusların yanında yer alan ve Karadağlılar ile müşterek hareket eden Sırplar, Bosna-Hersek halkı üzerinde baskı yaptılar ve onları kendi saflarında harekata zorladılar Ancak, bu tahriklerin Bosna-Hersek halkı üzerinde başlangıçta pek tesiri olmadı Bunda halkın çoğunluğunun Müslüman olmasının etkileri büyüktü Ne var ki, Osmanlı yönetim hataları ve zamanla gelişen milli akımlar, bu bölge halkını da etkilemeye ve Osmanlı Devleti'ne cephe almaya zorladı |
19. Yüzyılda Osmanlı Devleti Ve Savasları |
11-04-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
19. Yüzyılda Osmanlı Devleti Ve Savasları1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı (Bükreş Antlaşması) Tarih 1806-1812 Bölge Eflak, Boğdan, Doğu Anadolu Çanakkale boğazı Sonuç Bükreş Antlaşması Taraflar Osmanlı İmparatorluğu Rusya İmparatorluğu Kumandanlar III Selim II Mahmut Aleksandr Prozorovski Pyotr Bagration Nikolay Kamenski Mihail Kutuzov 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında birçok cephelerde savaşılmış bir savaştır Napolyon Bonapart'ın önderliği altındaki Fransa'nın Avrupa'da başlattığı savaşların (Napolyon savaşları) arka planında yer aldı Osmanlı padişahı III Selim'in saltanatı döneminde 1792-1805 yılları arasında Osmanlı Devleti ve Rusya barış içinde yaşamışlardı Hatta Osmanlı Devleti Mısır'ı işgal eden Fransa'ya karşı İngiltere ve Rusya'yla işbirliği yaptı 24 Eylül 1805 tarihinde Osmanlılar Ruslarla yeni bir dostluk antlaşması imzaladılar Ancak bu antlaşmanın imzasından kısa bir süre sonra Osmanlı Devleti ve Rusya arasında yeni bir anlaşmazlık çıktı Rusya Osmanlıların Rus yanlısı Eflak ve Boğdan beylerini görevden almasından hoşnut değildi 40000 civarında Rus askeri Eflak ve Boğdan'a girdi III Selim 22 Aralık 1805 tarihinde boğazları kapattı ve Rusya'ya savaş ilan etti Rus donanması Osmanlı donanmasını 11 Mayıs 1807 tarihinde Çanakkale boğazı civarında 19-29 Haziran 1807 tarihleri arasında da Limni adası yakınında civarında yendi Bu arada 29 Mayıs 1807 tarihinde Kabakçı Mustafa isyanı sonucu III Selim Osmanlı tahtından indirilmiş ve yerine IV Mustafa tahta geçmişti IV Mustafa'nın saltanatı boyunca Osmanlı sarayında büyük bir kargaşa yaşandı Yeniçeriler saraya hakim oldular 28 Temmuz 1808 yılında taht tekrar el değiştirdi IV Mustafa'nın yerine II Mahmut geçti Osmanlılar İngiltere ile 1809'da bir antlaşma yaparak Ruslarla savaşa devam kararı aldılar Rusların Fransa ile olan sorunları, Osmanlı Devleti ordularının yıllarca süren savaştan yorgun düşmesi yüzünden iki devlet de barış imzalamaya mecbur kaldılar 28 Eylül 1812 tarihinde imzalanan Bükreş Antlaşması ile Rusya, Eflak ve Boğdan'dan çekilecek, Besarabya bölgesi ise Ruslara bırakılacaktı Osmanlılar Bosna ve Eflak'dan 2 yıl vergi almayacak, Sırplar kendi içlerinde serbest kalacaktı Tuna nehrinde hem Osmanlı hem de Rus gemileri serbestçe dolaşabilecekti Prut ve Tuna nehirlerinin sol sahilleri iki ülke arasında sınır kabul edilecekti Ayrıca,Kuban Irmağı ağzından güneyde Bzıb (Psıb) Irmağı ağzına değin uzanan Çerkesya kıyılarının denetimi,Anapa Kalesi ile birlikte Osmanlılara geri verildiBuna karşılık Bzıb ve Rioni Irmakları (Poti) arasındaki Karadeniz kıyıları ve Gürcü toprakları Ruslara bırakıldı |
19. Yüzyılda Osmanlı Devleti Ve Savasları |
11-04-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
19. Yüzyılda Osmanlı Devleti Ve Savasları1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı(Edirne Antlaşması) Tarih 1828-1829 Bölge Eflak,Bulgaristan, Kars, Erzurum Sonuç Rusya İmparatorluğu'nun zaferi Edirne Antlaşması Taraflar Osmanlı İmparatorluğu Rusya İmparatorluğu Kumandanlar Ağa Hüseyin Paşa Petro Wittgenstein I Nikolay 828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı Navarin Deniz Savaşı'nı takiben Rusya'nın Yunanlıların bağımsızlığını desteklemesi yüzünden çıkmış bir savaştır Osmanlı padişahı II Mahmut 20 Ekim 1827 tarihinde İngiliz, Fransız ve Rus donanmalarının Navarin'de Osmanlı-Mısır donanmalarını yakmalarını protesto etmek için Rusya'yla yapılmış olan Akkerman Sözleşmesini iptal etti ve Çanakkale Boğazını Rus gemilerine kapadı Bunun üzerine başlayan savaşın ilk aylarında Rus komutanı Petro Wittgenstein Osmanlı toprağı olan Eflak'a girerek Bükreş'i ele geçirdi Rus çarı I Nikolay da Tuna nehrini geçerek Dobruca'ya yürüdü Şumnu, Varna ve Silistre kalelerini kuşattı Karadeniz filolarının desteğiyle Varna kalesine saldıran Ruslar 29 Eylül'de Varna'yı teslim aldılar Ancak Şumnu kalesini uzun süren bir kuşatmaya rağmen Osmanlıların büyük bir cesaretle yaptıkları savunma sonucu ele geçiremediler Her iki taraf ta açlık ve hastalık sonucu çok sayıda kayıplar verdi Kışın yaklaşması dolayısıyla Ruslar kendilerine ait olan Besarabya'ya geri çekildiler 7 Mayıs 1829'da Rus ordusu 60000 askerle tekrar saldırıya geçerek Silistre'yi kuşattı II Mahmut 40000 kişilik bir orduyu Varna'nın yardımına gönderdi Ancak bu ordu Ruslara yenik düştü 19 Haziran'da Silistre de Ruslara teslim oldu Bu arada Kafkas cephesinde İvan Paskeviç komutasındaki Rus ordusu Ahıska,Ardahan,Posof, Erivan, Kars ve 27 Haziran 1829'da Erzurum'u ele geçirdi 2 Temmuz'da 25000 askerlik bir Rus ordusu Balkanları boydan boya geçerek Burgaz'ı ve Sliven'i teslim aldılar 28 Ağustos'ta Edirne'ye kadar ilerleyen Rus ordusu İstanbul'un sadece 68 kilometre uzağına ulaştı Padişah II Mahmut 14 Eylül 1829'de Rusların bu ilerlemesini durdurmak için koşulları çok ağır olan Edirne Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı |
19. Yüzyılda Osmanlı Devleti Ve Savasları |
11-04-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
19. Yüzyılda Osmanlı Devleti Ve Savasları1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı(93 Harbi) Tarih 1877-1878 Bölge Balkanlar ve Kafkasya Sonuç Rusya İmparatorluğu'nun zaferi Berlin Antlaşması Taraflar Osmanlı Devleti Rusya İmparatorluğu Romanya Sırbistan Opılçentsi (Bulgar gönüllüler) Karadağ Kumandanlar Ahmed Muhtar Paşa Osman Nuri Paşa Süleyman Paşa Mehmet Ali Paşa Veysel Paşa Abdülkerim Nadir Paşa Nikolay Nikolayeviç Mihail Skobelev Mihail Loris-Melikov Iosip Gurko İvan Lazarev I Carol Kosta Protić Güçler 250000 asker 400000 asker 93 Harbi ya da 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı Osmanlı padişahı II Abdülhamit döneminde yapılan bir Osmanlı-Rus savaşıdır Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinir Hem Tuna Cephesi'nde, hem de Kafkasya Cephesi'nde savaşılan 93 Harbi Osmanlı Devleti için büyük bir yenilgiyle sonuçlanmış; hem büyük bir toprak kaybına neden olmuş, hem de Rus ordusunun İstanbul'un eşiğine (Yeşilköy) kadar ilerleyerek[2] Osmanlı Devleti'nin varlığını tehdit etmesiyle sonuçlanmıştır Savaşı hazırlayan koşullar 93 Harbi'nin en önemli nedenleri arasında Rusya'nın Balkanlar'da yaşayan Ortodoks dinine bağlı Osmanlı vatandaşları (Rum, Bulgar, Sırp, Ermeni ve Romen) üzerindeki etkisini arttırma amacı sayılabilir İngiltere ve Fransa Rusların güçlenmesini istemediklerinden dolayı bu savaşta Osmanlıları desteklediler Osmanlı hazinesi Sultan Abdülmecit'in döneminden beri yapılan aşırı harcamalar sonucu Avrupa'ya karşı ağır bir şekilde borçlanmıştı ve bu borçları ödeyebilmek için Balkanlardaki vergileri yükseltmişti Bu ağır vergiler Balkan halkları arasında hoşnutsuzluk yarattı Ayrıca Kafkaslar'dan Ruslar tarafından Çerkes Sürgünü sonucu göçe zorlanan Çerkez ve Abhaz gibi Müslüman gruplar Balkanlar'da yerleştirilmiş bu göçmenlerle Balkanlar'ın yerlisi olan Hristiyanlar arasında büyük bir düşmanlık ortaya çıkmıştı Nisan 1876 yılında ortaya çıkan Bulgar isyanları bu Müslüman göçmenlerin yardımıyla bastırıldı ama isyanların bastırılması sırasında ölen Bulgarlar için Avrupa'da büyük bir sempati oluştu İsyanlar sırasında ölen Müslümanların sayısını hiçe sayan Avrupa basını Osmanlı Devleti'ne karşı çok olumsuz bir kamuoyu yarattı Bu kamuoyunun baskısıyla Osmanlı Devleti'ni Bulgarlar, Sırplar ve Romenlere daha geniş bir özerklik vermeye zorlamak için İstanbul'da bir konferans toplandı Tersane Konferansı adı verilen bu konferansın kararlarını yumuşatmak için tahta yeni çıkmış olan II Abdülhamit konferansın toplandığı 23 Aralık 1876 günü alelacele I Meşrutiyet'i ilan etti Ama gene de konferans Osmanlı Devleti'ne karşı çok ağır kararlarla sonuçlandı Bu kararların Osmanlı Devleti'nce reddedilmesi üzerine Rusya, Paris Antlaşması'nın (1856) Karadeniz'de tersane ve savaş gemisi bulundurulmayacağına ilişkin hükümlerini tanımadığını bildirdi Ardından da Ortodoks uyruklarına söz konusu antlaşmadaki hükümleri uygulaması için Osmanlı Devleti'ne baskıda bulunmaya başladı Bu sırada İngiltere, Rusya'nın Osmanlılara savaş ilan etmesini önlemek amacıyla Londra Konferansı'nın toplanmasına önayak oldu Ama Osmanlılar konferansta hazırlanan protokolü içişlerine müdahale sayarak reddettiler Ülkedeki Panslavist akımların etkisiyle protokolün reddini bir savaş nedeni sayacağını önceden bildirmiş olan Rusya 24 Nisan 1877'de Eflak ve Boğdan'a girerek Osmanlılara savaş açtı Osmanlılar, Kafkasya ve Tuna olmak üzere iki cephede, kendilerinden üstün durumdaki Rus ordusuna karşı zorlu bir savunma savaşı vermek zorunda kaldılar Kafkasya cephesi Kafkasya'da Rus ordusunun 75,000 askeri Rusya'nın Kafkasya valisi Grandük Mihail Nikolayeviç'in komutasında idi Nikolayeviç'in emrindeki alt düzeydeki komutanlar ise çoğu Ermeni asıllı olan Beybut Şelkovnikov, Mihail Tarieloviç Loris-Melikov, İvan Davidoviç Lazarev ve Arşak Ter-Gukasov idi Osmanlı ordusu ise Ahmed Muhtar Paşa'nın komutasındaki 20000 askerden oluşuyordu Ruslar'ın kendi geliştirdikleri top mermileri bulunuyordu Osmanlı ise İngiliz yapımı toplar mevcut idi Kafkasya cephesinde Ahmed Muhtar Paşa komutasındaki Osmanlı birlikleri, General Loris-Melikov komutasındaki Ruslara karşı uzun süre direndi 27 Nisan 1877'de Doğubeyazıt, 17 Mayıs'da ise Ardahan Ruslarca işgal edildi[4] Ama Halyaz ve Zivin'de Rus orduları yenilgiye uğradı Gedikler (25 Ağustos) ve Yahniler (4 Ekim) çarpışmaları Osmanlıların zaferiyle sonuçlandı 15 Ekim'deki Alacadağ Muharebesi'nde Ruslar takviye ile Osmanlı savunma hattını arkadan çevirdi ve Osmanlı'nın 5-6,000 ölü ya da yaralı ile 8,500 savaş esiri kaybı olduKafkas cephesindeki Osmanlı kuvvetleri çözülmeye başladı Kasım 1877'de Kars'ı ele geçiren Rus Orduları Erzurum'a yöneldiAhmed Muhtar Paşa Kars-Erzurum arasında kurduğu savunma hattında kış koşullarını iyi değerlendirerek üstün bir savunma savaşı verdi Nene Hatun ve diğer Erzurumlu vatandaşların Aziziye Tabyası'nda büyük bir cesaretle yaptıkları savunma 93 Harbi'nin unutulmayan anlarını oluşturdu Erzurum Rusların eline geçti Savaşın bitmesinden sonra Rus ordusu Erzurum'dan geri çekildi ama Kars, Ardahan, Rize, Artvin ve Batum Berlin Antlaşması'yla Rusya'ya bırakıldı Bu şehirler, yeni Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Sovyetler Birliği ile 16 Mart 1921 tarihli Moskova Antlaşması'na kadar Rusya'nın elinde kaldı Tuna cephesi Plevne muharebesi haritası 93 Harbi başladığında Çırpanlı Abdülkerim Nadir Paşa Rumeli Ordusu başkomutanı olarak Balkanlardaki bütün Osmanlı birliklerinin en üst düzeydeki komutanı durumundaydı Bölgedeki Osmanlı kuvvetleri Rusçuk, Silistre, Şumnu ve Varna arasında bulunan Doğu Tuna Ordusu, Vidin'de üslenen Batı Tuna Ordusu ve ikisinin arasında yer alan Balkan Ordusu olmak üzere üç ordudan oluşuyordu Balkanlardaki Rus birliklerinin en üst düzeydeki komutanı ise Grandük Nikolay Nikolayeviç idi Ancak Tuna nehrinin Romanya tarafında konuşlanan Rus birliklerine General İosip Gurko komuta ediyordu Tuna Cephesindeki muharebeler Rusların 21 Haziran 1877'de Tuna nehrini Romanya tarafından Bulgaristan tarafına geçerek Osmanlı topraklarına girmesiyle başladı Rus ordusu 26 Haziran'da Ziştovi Muharebesi ve Niğbolu Muharebesini kolayca kazandı Savaşın başındaki bu başarısızlıktan dolayı Abdülkerim Nadir Paşa görevden alındı ve 18 Temmuz'da yerine Mehmet Ali Paşa getirildi Tırnova ve Niğbolu'yu alan Rus birlikleri 19 Temmuz'da stratejik açıdan büyük önemi olan Şıpka Geçidini ele geçirdiler 2 Ekim'de Mehmet Ali Paşa da başkomutanlık görevinden alınarak yerine Süleyman Hüsnü Paşa getirildi Osmanlı birlikleri Şıpka Geçidi'ni geri almak için çarpışırken General Yuri Şilder-Şuldner komutasındaki Rus birlikleri Osmanlı ordusunu Plevne'de abluka altına aldılar Plevne Kalesinin komutanlığını Osman Nuri Paşa üstlenmişti Kuşatmaya Rus generalleri Mihail Skobelev ve Nikolay Kridener ve Kral I Carol'un emrindeki Rumen askerleri de katıldı Osman Nuri Paşa'nın 145 gün boyunca cesaretle sürdürdüğü Plevne Savunması ezici bir sayı üstünlüğü bulunan Rus ve Romen orduları karşısında 10 Aralık 1877'de başarısızlıkla son buldu[7] Plevne'nin düşmesinden sonra Sırplar da Osmanlılara karşı yoğun saldırıya geçtiler Hızla ilerleyen Rus orduları Kazanlık, Samokov, Yeni Zağra, Çırpan, Tırnova ve Filibe'yi[8] aldıktan sonra Meriç Nehri'ni geçti 20 Ocak 1878'de Edirne düştü Ruslar Silivri'yi de alarak Ayastefanos'a (Yeşilköy) kadar ilerlediler Osmanlılar barış istemek zorunda kaldılar Osmanlılara karşı ağır koşullar içeren Ayastefanos Antlaşması imzalandı Ama Avrupa'da dengenin Rusya lehine bozulduğunu gören Avusturya, İngiltere, Fransa ve Almanya bu antlaşmaya karşı çıktılar Berlin'de uluslararası bir konferans toplandı ve 13 Temmuz 1878'de imzalanan Berlin Antlaşması'yla savaş sona erdi Savaşın sonuçları 93 Harbi, Osmanlı Devleti'nin dağılma sürecini başlatan ilk önemli olaylardan biri sayılır II Abdülhamit'in, yenilgiden sorumlu tuttuğu Meclis-i Mebusan'ı süresiz tatil ederek Kanun-i Esasi'yi askıya alması, ayrıca savaş sonrasında Balkanlar'la Kafkasya'dan Anadolu'ya gelen 1 milyonu aşkın göçmenin yol açtığı toplumsal ve ekonomik bunalım öbür önemli sonuçlarıdır Başlangıçtaki başarılara karşın ordunun donatım eksikliği ve teknik yetersizlikleri, özellikle Tuna cephesindeki komutanlar arasında görülen geçimsizlik savaşın Osmanlı aleyhine sonuçlanmasına sebeb olarak görülebilir |
|