Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
inquiry, into, nations, nature, ulusların, wealth, zenginliği

Ulusların Zenginliği (An İnquiry İnto The Nature And Causes Of The Wealth Of Nations)

Eski 11-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ulusların Zenginliği (An İnquiry İnto The Nature And Causes Of The Wealth Of Nations)



Ulusların Zenginliği (An Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations) Adam Smith:

Bu kitabın ana konusu ekonomik büyümedir

Ölümünden kısa bir süre önce Smith, neredeyse bütün yayımlanmamış yazılarını yoketmişti Sanıldığı kadarıyla, son yıllarında iki büyük tez üzerinde çalışıyordu; bir tanesi hukuk teorisi ve tarihi, diğeri de bilim ve sanat hakkında Ölümünden sonra, 1975'te yayımlanan Essays on Philosophical Subjects muhtemelen ikinci tezinin bir kısmını kapsamaktadır

Ulusların Zenginliği, ekonomi disiplinin ortaya çıkmasını ve aynı zamanda özerk ve sistematik hala gelmesini sağladığı için döneminde etkili bir eserdi Batı dünyasında, konusundaki yayımlanan en nüfuzlu kitap olduğu söylenebilir 1776'da piyasa çıktığında, İngiltere ve Amerika'da serbest ticaret anlayışı yaygınlaşmaktaydı; ve kitap ekonomik başarı için büyük külçe rezervlerinin önemli olduğunu savunduğu teori ile merkantilizme karşı klasik bir bildirge haline geldi Bu dönemde Amerika'nın içinde bulunduğu, kurtuluş savaşı sonrasında ortaya çıkan fakirlik ve sıkıntılı koşullar, bu anlayışı doğurmuştur Yine de kitap piyasa çıktığı dönemde, serbest ticaretin yararları konusunda herkes ikna olmamıştı: İngiltere halkı ve parlamentosu merkantilizme uzun süre bağlı kalmıştır

Ulusların Zenginliği, aynı zamanda, fizyokratik anlayışın toprağın önemini vurgulayışına karşı çıkıyordu Smith bunun yerine işgücünün üstünlüğüne inanmaktaydı, ve işçi sınıfının (en:division of labor) üretimin artmasında etkili olacağını savunuyordu Uluslar o kadar başarılı oldular ki, bu başarı eski ekonomik ekollerin terk edilmesine yol açtı Thomas Malthus ve David Ricardo gibi ekonomistler Smith'in bugün klasik ekonomi olarak bilinen teorisini rafine etmeye yöneldiler ve bu zamanla modern ekonominin gelişmesini sağladı Malthus, Smith'in nüfus fazlalığı konusundaki düşüncelerini geliştirdi Ricardo "ücretlerin demir kanunu"na (en:iron law of wages), yani nüfus fazlalığının asgari geçim düzeyinin önününe geçeceğine inanıyordu Smith, bugün daha doğru olduğuna inanılan, artan üretimle artan ücretler varsayımını önermişti

Ulusların Zenginliği'nin ana konularından bir tanesi, serbest piyasanın her ne kadar karmaşık ve denetsiz gözükse de aslında sözde bir "görünmez el" tarafından doğru miktarda ve çeşitlilikte üretim yapmak için yönlendirildiğidir Smith bu simgeyi "The Theory of Moral Sentiments" adlı kitabında daha önce kullanmış olsa da fikri ilk olarak Astronomi Tarihi adlı denemesinde kaleme almıştır Örneğin, bir üründe üretim eksikliği olduğunda fiyatı artar ve bu durum ortaya bir kâr marjının çıkmasını sağlayarak başkalarını bu ürünü üretmeye teşvik eder ve nihayet kıtlığa son verir Eğer pazara çok fazla üretici girerse, üreticiler arasındaki artan rekabet ve artan stok, yani arz, fiyatların üretim maliyetine düşmesini sağlayarak, ürünün "doğal fiyat"ına (ortalama piyasa fiyatı) ulaşmasına yol açar Kâr oranı bu ortalama piyasa fiyatında sıfırlansa da mal ve hizmet üretimi için teşvikler ortadan kalkmaz çünkü bütün üretim masrafları, mal sahibinin işgücü de dahil, üretilenin fiyatına yansımaktadır Eğer fiyatlar sıfır kâr oranının altına düşerse, üreticiler piyasadan çekilmeye başlarlar Kâr oranları sıfırın üzerinde olduğu sürece üreticiler piyasaya girmeye devam edecektir Smith, insanların harekete geçmelerini sağlayan nedenlerin, bencil ve açgözlü olmalarından kaynaklandığına inanıyordu Bunun olumlu sonucu olarak da serbest piyasadaki rekabetin, fiyatların aşağıda kalmasını sağlayarak halkın tamamına faydalı olmasını gösteriyordu Ona göre bu rekabet aynı zamanda çok çeşitli mal ve hizmet üretilmesini teşvik etmekteydi Yine de, işadamlarına karşı dikkatli olunması gerektiğini ve tekelleşmenin yanlış olduğunu savunuyordu

Smith, tüm gücüyle sanayi gelişimini engelleyen modası geçmiş devlet kısıtlamalarına saldırıyordu Nitekim, ekonomik sürece olan çoğu hükümet müdahalesinin, gümrük vergileri (en:Tariff) de dahil, verimsizliğe ve uzun dönemde yüksek fiyatlara yol açtığını savunuyordu Her şeyin oluruna bırakılmasını savunan bu "laissez-faire" teorisi, ileriki yıllarda, özellikle 19 yüzyılda, hükümetin koyduğu kanunları etkilemiştir (Buna rağmen Smith hükümetin varlığına muhalefet değildi; ekonomi sektörünün dışındaki konularda faaliyet göstermesini savunuyordu Örneğin, fakir yetişkinler için kamu eğitimi verilmesinin, özel fabrikalar için kârlı olmayan kurumsal sistemlerin, adli sistemin ve daimi bir ordunun taraftarıydı )

Tam Rekabet

Smith yaşadığı dönemin bilimsel gelişiminin de etkisiyle ekonomiyi doğa kanunlarının varlığıyla açıklamaya çalışmıştır Görünmez el bu araştırmaların en önemlilerindendir Smith'e göre iktisadi hayat bireycidir ve bu bireycilik insanların doğal yapısından kaynaklanmaktadır Kişisel menfaat iktisadi hayat için itici bir güçtür Kişi en az zahmetle en çok tatmine ulaşmaya çalışacaktır, doğası gereği Bu amaçla, Smith, arz ve talep eşitliğini otomatik olarak gerçekleştiren fiyat mekanizması üzerinde duracaktır Smith'e göre fiyatlar denge unsurudur Smith'in denge fiyat unsurunu piyasa örneği ile açıklayalım: Üretim azalırsa fiyatlar yükselir, ekmek arzının azaldığını düşünün ihtiyacınız olan birim ekmeye ulaşmak için daha çok çaba harcayacaksınız, bu artan çaba da ister istemez fiyatları artıracaktır Fiyatların yükselmesi firmaları daha fazla kar edeceklerini düşündüklerinden daha fazla üretim yapmalarına teşvik edecek ve arz talebe yaklaştığı sırada bir dengeye geleceklerdir, arz talebi aştığı sırada fiyatlar düşecektir buda firmaların üretimlerini kısmasına sebep olacaktır, böylece hiç bir müdahale olmadan her şey bir dengeye gelecektir

Tam rekabette kişiler ve firmalar kendi çıkarlarını en çoklaştırırlarken aynı zamanda toplumunda çıkarına hizmet ederler Örnek olarak, tam rekabet ortamında fiyatlar düşer ve fiyatlar düşünce bundan tüketiciler yararlanır Tam rekabet ortamında üreticiler ve tüketiciler arasında bir çıkar çatışması yoktur Tam rekabet ortamında üreticiler ile tüketiciler üretim ve tüketim artıklarını eşit şekilde paylaşırlar

Ancak, aşağıdaki etkenler tam rakebet ortamında kurulan dengeyi bozabilir:

1 Devletin vergilerini arttırması
2 Üretim faktörleri'nin optimum bileşimlerini bozulması, bazı mallarda nadirlik rantı yaratır(nadirlik rantı bir malın piyasada az olması ve mala olan talebin çok olmasında dolayı fiyatının maliyetinden yüksek olmasından dolayı elde dilen kardır)
3 Üreticilerin üretim kararlarında yanılma ve üretim kararsızlıkları
4 Uluslararsı ilişkilerin kısılması veya kopması
5 Siyasal istikrarsızlığın artması

Sermaye

Smith sermayeyi emeği arttıran her şey ve emeğin daha verimli çalışmasını sağlayan bir etken olarak tanımlar Alet, makina, toprak, gübre birer sermayedir Smith'e göre sermayeye konacak bir vergi üretimi azaltacak böylece hem devletin hem de toplumun faydasını azaltacaktır

A Smith ilk defa sermayeyi ikiye ayırır: Sabit sermaye, değişen sermaye

a Sabit sermaye binalar, gayri menkuller, sabit makinalar ve aletler gibi Bu sermaye elden ele dolaşmadan sahibine bir kar getirir

b Değişken sermaye ise, hammadde, satılacak mallar gibi sahibine el değiştirmeden dolayı kar getirir Nasıl ki para bir mal ile mübadele edilmedikçe bir fayda sağlamaz, mallarda el değiştirmedikçe fayda sağlamaz

Bir ülkenin yıllık brüt geliri, yıllık toplam hasılasına eşittir Emek ülkelerin zenginliğini yaratan temel sermayedir Üretim sermayeye(tasarrufa) bağlıdır Sermaye oluşturmanın ilk aşaması para elde etmektir ve bu sermayenin oluşması da tasarrufla mümkün olur

A Smith'e göre tasarruf geciktirilmiş bir tüketimdir Bu günün tüketimini yarına bırakmaktır Smith'e göre bir ülkenin sermaye birikimi arttıkça zanginliği de artar

Görünmez El

Adam Smith, bireyin ve toplumun iyiliği arasında nedensellik kurduğu Ulusların Zenginliği kitabında şöyle yazıyordu: "(Her birey) kendi çıkarı peşinde koşarken, sıklıkla, katkıda bulunmaya niyetleneceğinden çok daha etkin olarak topluma katkıda bulunur "

Buna göre, herkesin bencil olduğu bir toplumda da uyum, bilinçli bir müdahale olmasa da, kendiliğinden oluşacaktır Bu kendiliğindenliği sağlayan görünmez el, piyasa ilişkileridir

Gürünmez el ve piyasayı düzenleyen fiyatlar seviyesi, kaynakların en verimli şekilde kullanılmasına imkan sağlar

Smith, doğal kanunların varlığını kabul etmekte ve iktisat konusunun bu kanunları keşfetmek olduğunu söylemektedir Yani Smith, doğal düzenin kişisel çıkara göre kendiliğinden oluşacağı inancındadır bu bakımdan Smith'in doktrini çıkarcı (oportünist) ve gerçekçidir (realist)

Emek

Fizyokratların tersine toprak yerine insan emeğini servetin kaynağı olarak görür ve işbölümünün sağladığı teknik olanaklarla emeğin üretiminin ve dolayısıyla da milli gelirin artacağını savunmuştur Smith'in teoriye en önemli katkısı tam rekabet altında kaynakların optimal etkin dağılımı hakkında ilk analizi geliştirmiş ve artı değer kavramını Ricardo ile (kâr ile özdeş olduğu düşüncesiyle de olsa) birlikte kullanmış olmasıdır İş bölümüne toplu iğne fabrikasını örnek gösterir Bu örnekte, günde onlarla ifade edilecek sayıda üretim yapan bir fabrikanın iş bölümü sayesinde üretim sayısını nasıl binlere çıkardığını gösterir

Ülkelerin serveti topraktan çok insan emeğine bağlıdır Emek ülkelerin zenginliğini arttıran temel etkendir

Emek özellikle iş bölümünde aktif rol oynar Gelişmiş ülkelerde emeğin sermaye birikimini sağlamada önemli bir katkısı olmuştur

Smith servetin kaynağının emek olarak savunduğuna göre, bir ülkenin yıllık emeği, bütün malları yaratan emek toplamıdır Diğer anlamda, emek üç kesim için de geçerlidir

Ücret

Smith'e göre her şey fiyata bağlıdır Üretim miktarı, maliyetler her şey fiyatla ilgilidir Faktörlerin dağılımı fiyatlara göre olur Ücret bir fiyattır; emeğin bir fiyatıdır Ücretler, işverenler ile işçiler arasında yapılan sözleşmelerle belirlenir Ancak Smith, bu sözleşmelerde işverenlerin işçilerden daha baskın olduğuna dikkat çeker İşverenler ücretleri düşürmek, işçiler ise yükseltmek ister Smith'e göre ücretler işçinin ve ailesinin geçimini sağlayacak düzeydedir Yüksek ücret işçi sayısını arttırır, düşük ücret azaltır Her şeye rağmen tam rekabet koşullarında ücret asgari ücretin altına inmez

Emek talebi arttığında, kısa dönemde emek nadir olduğundan ücretler artacaktır Fakat ücretler ona ayrılan fonlara bağlıdır Emek talebinin artması, milli gelirin gittikçe artmasına, bu da kişi başına düşen milli gerin yani büyümenin olduğuna işarettir Milli gelir arttıkça yükselen ücretler, ülkenin gittikçe zenginleştiğini gösteren bir göstergedir

Bununla birlikte Smith'e göre ücret artışı doğumların ve nüfusun artışına sebep olacaktır, bu da bir yandan karları azaltacaktır Ayrıca ücretlerin yükselmesi fiyatları arttırır Fakat Smith bu konuda biraz yanılmıştır; kişi başına gelir dünyada önceye göre daha fazla olmasına rağmen nüfus düşmektedir

İş Bölümü (Division of Labor)

A Smith'in Ulusların Zenginliği adlı kitabında en ünlü bölüm iş bölümüyle ilgili olan ilk bölümdür 18 yüzyılda yazılmış olmasına rağmen bugün için bile çok doğru gelmektedir Smith bu bölümde iş bölümünün üretimi nasıl arttırdığını toplu iğne üretimiyle ilgili bir örnekle açıklar Tek bir kişi, yapılması için on aşaması olan bir iğneden günde sadece on tane yapabilmektedir; fakat her aşamayı yalnızca bir kişi yapsa yani on kişi çalıştırsak bir günde üretilen iğne sayısı 4800'e çıkıyor; ama her biri her aşamayı yapsaydı sadece 100 iğne üretilecekti Bu demek oluyor ki, iş bölümü iğne üretimini 48 kat arttırmış Ayrıca işçinin belli bir aşamada uzmanlaşması o teknolojiyi kullanmanın yeni yolları bulunarak arttırılabilir, bu da daha hızlı üretime sebep olur

Uluslararası bakımdan iş bölümü, dünyayı çok geniş bir atölye haline getirmiştir Bu atölyede emek en elverişli yere gidecek, en az zamanı gerektiren faaliyetleri arayacaktır İş bölümü üretimi arttıracağından dolayı piyasaların genişlemesini ve büyük piyasaları zorunlu kılacaktır

A Smith'in iş bölümünü kullanarak uluslararası iktisada en büyük katkısı Mutlak Üstünlük (absulute advantage) teorisi olmuştur Bu teoriye göre bir ülke hangi malı daha ucuza üretiyorsa kaynaklarını o mala tahsis etmelidir; böylece üstün olduğu malda daha etkin üretim yapabilmektedir Bu yolla tüm ülkeler birbirlerine muhtaç olmaktadır ama bu sayede üretim çok fazla artmaktadır

Smith [laissez-faire, laissez-passer] (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) ilkesini benimsemiştir Üretim faktörlerinin bir kesimden diğerine serbestçe geçebilmesi gerekmektedir, bu geçişi sağlayan en önemli etken de fiyattır

Devlet ekonomik hayata müdahale etmemelidir Devletin müdahalesi özel sektörün üretemediği veya yapamadığı konularda olmalıdır; savunma, güvenlik, adalet gibi Eğer devlet çok vergi alırsa, vergiler üretimi kısacağından dolayı ülke durgunlukla karşı karşıya kalabilir Bu müdahale hem iç hem de dış ekonomi için geçerlidir Eğer devlet vergilerle bir malın ithalatını azaltırsa bu, içerde o malın üretiminin tekelleşmesini arttırmaktadır Uluslararası iş bölümünden yararlanmak için ürünlerin ülkeler arasında serbestçe mübadele edilmesi gerekir

Ekonomik hayat mal ve hizmet üretimi olduğu için, Smith üretime önem vermiştir Üretimin artırılması emeğin verimine bağlıdır Verimlilik artışı iş bölümü, tam rekabet, iktisadi hürriyet, tasarruf ve sermaye birikimi ile mümkündür

Para

A Smith'e göre para bir mübadele aracıdır Üretim arttıkça mübadele edilecek daha fazla mal olacağından daha fazla paraya ihtiyaç duyulacaktır Bir ülkenin fazla parasının olması servet artışı olduğunu göstermez; fazla para oluşu fiyatlar genel düzeyini arttırır (?)

Smith'e göre paranın değeri de öbür malların değeri gibi ölçülür Değer emeğe bağlıdır Malın da paranın da değeri ona harcanan emeğe bağlıdır

Bu sebeplerden dolayı emek mübadele değerinin gerçek ölçütüdür Yani sonuç olarak malların mübadele edilmesi aynı zamanda emeğin mübadele edilmesi anlamına gelmektedir Emek değeri kendine eşit emek değeri ile değiştir(il?)ecektir Bu bakımdan bakıldığında gerçekten mübadele edilen altın, gümüş, para, döviz değil emektir Güçlükle elde edilen mallar pahalı, az emek harcanarak üretilen mallar ise daha ucuz olur


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.