Arpa İle Buğdayın Hikayesi |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Arpa İle Buğdayın HikayesiArpa ile buğdayın hikayesi Bi tane buğday varmış, şehrin ileri gelenlerindenmiş, herkes ona akıl danışırmış filan, müdürmüş buğday arpa varmış bi de, karagözün yanına hacivat, karıncanın yanına ağustos böceği ve büdü’nün yanına bi edi gibi adammış, yani bildiğin arpa, atın ölümüne sevdiği gel zaman git zaman arkadaş olmuş bunlar, bi masal içinde iki tahılın arkadaşlığı da çok garip sayılmaz zaten, atla arpa arkadaş olacak değil ya insanla ayının, alevle yağmurun, kediyle köpeğin arkadaşlığı gibi saçma ve kısa süreli olurdu öylesi bunlarsa iki adet tarla sakiniymiş, aynı yerde büyüyüp yetişmişler, çocukları birlikte başlamış ilkokula, eşleri birbirine gidip gelirmiş hep, o makul bi şey, davul bile dengi dengine diye, aferin onlara İşte buğday bi gün hacca gidecek olmuş, demiş ki ben gidiyorum arpa kardeş, buralar sana emanet arpa bi tutuşmuş, e demiş niye daha önce söylemedin, belki ben de gelirdim veyahut bi alışma süreci filan, yok demiş buğday şaşaaya ve tezahürata gerek yok, sessizce bi gemi kalkar bu limandan ona biner giderim demiş, artist ok kib bye demiş arpa, böyle bi helalleşmişler, karşılıklı sarılmışlar ve arkasını dönüp tam gidecekken arpa, hey hey bi Dakka, peki sen burlarda yokken ya un lazım olursa, bunca insan Aç mı kalacak, ne dersin, bu kez şans benim yüzüme gülsün, kahpe kader benden yana zar atsın mı, sen yokken ben un olayım mı? Demiş buğday nerdeyse gemiyi kaçıracağından tamam tamam ol diye ikna olmuş, o zamanlar hacca gemiyle gidiliyormuş, tabi o da koşar adımlarla seğirtmiş hac kafilesine gerçi bence bu un meselesini kendisinin düşünmesi gerekirdi, koskoca buğday bu kadar sorumsuz olsun, yerine birini tayin etmesin, olacak iş değil ama neyse işte ondan sonra, son kez arkasına dönüp çocuklarına uzaktan öpücükler göndermiş buğday, karısı ardından su dökmüş ama arpa rahat durur mu, hey hey bi Dakka dostum daha sorularım bitmedi, tamam un ol dedin ama bu insanlar unu ekmek yapmaya meraklıdır, şimdi bana demezler mi un oldun ama adam olamadın diye, o yüzden bana cevaz ver, fetvayı bırak git, ekmek de olıyım, bi işe yarıyım, hı? Demiş buğday biraz afallamış, böyle bi hindi gibi azcık düşünmüş, sonra arpanın söylediklerine hak vermiş ve mantıklı açıklamasına şaşırmış, ee, hıkmık, kemküm, şey ben, tamam be, ol ulan, ekmek de ol! Diye okey vermiş buna Arpa ve mahalleli zafer kazanmanın verdiği sevinçle ufaktan naralar atmışlar, hayat sevince güzel sevince tatlı günler şarkısını halk oyunları eşliğinde söylemişler, havaya birkaç el ateş etmişler, yok yok kimseye bi şey olmamış buğdaya el sallamışlar, güle güle sana yolun açık olsun seni tanrım korusun demişler, o da tepikleyip yoluna gitmiş ve fakat bizim arpa rahat durur mu, ruhuna bi kurt düşmüş, aklına olmadık şeyler gelmiş ama iyi ki bedenine kurt düşmemiş di mi çünkü tahıl menşeli bünyesi, hayatın bir gerçeği olarak kaldırmazmış böylesini, zaten o da belirtmiş bunu kurda “ruhumu alabilirsin ama bedenimi asla” demiş arpa işte, zevzeğin teki galiba kesin neyse işte sadede gelmiş sonra arpa hemen, buğday uzaklaşıyormuş o an ve hah arkasından son kez bağırmış, “buğdaaay hişş buğday” diye seslenmiş son iştihasıyla, buğday "yaa of keşke kulaklarım ağır işiteydi de duymayaydım arpayı" diye günaha bile girmiş o an, o kadar bezdirmiş arpa onu ne var Allahın belası ne var dememiş tabii, hacı olacak nerdeyse, azcık edebini takınmışmış söyle müstakbel hacım, iki gözüm demiş, arpa da gözlerini kırpıştırarak ve pişkince sormuş: peki peki, baklava olayım mı? ve arpanın son sözleri olmuş bunlar O kadarını söylüyorum fill in the blanks HiKayeden ÇIKarılacak DErs: arpadan baklava çok da güzel olur olmasına da, üslubu hatalıydı bence Bi de zamanlaması çok yanlıştı, yumurta kapıya gelmeden halletmeliydi bu meseleyi evet, hikaye bu kadar biz de kerevetine neden çıkmayalım |
|