|
|
Konu Araçları |
aşklarının, bilinmeyenleri, ferhat, ile, leyla, mecnun, şirin |
Leyla İle Mecnun - Ferhat İle Şirin Aşklarının Bilinmeyenleri |
07-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Leyla İle Mecnun - Ferhat İle Şirin Aşklarının BilinmeyenleriAşkdan bahsedilince herkesin bir tarifi, bir yorumu olur Belki Kendine göre herkes aşkı yaşadığını zanneder Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin'in aşkı gibi der hatta Mecnun Leylası için çöllere düştü, Ferhat Şirin için dağları deldi Peki bu hikayeleri ayrıntılarıyla ne kadar biliyoruz? Leylâ ile Mecnun, Arap efsanesine dayanan klasik aşk hikâyesidir Nizami başta olmak üzere birçok kişi tarafından işlenmiş olan konuyu Fuzulî,1535 yılında mesnevî türünde kaleme almıştır Eser hala çok kıymetlidir Mesnevî tarzına ve Türk diline yenilik getirmiştir Bu aşk hikayesinin konusu şöyledir: Leyla ve Kays(Mecnun’un asıl adı) ilkokul yıllarında birbirlerine âşık olmuşlardır Kısa zamanda her yere yayılan bu aşkı duyan annesi Leyla’yı okuldan alır ve Kays’la görüşmesini yasaklarAyrılık ıstırabıyla mahvolan Kays halk arasında Mecnun diye anılmaya başlar Bu sevda yüzünden çöllere düşen Mecnun’a (Kays'a) birçok kişi Leyla’yı unutmasını söyler; ancak onun için kainat artık Leyla’dan ibarettir ve hiçbir şekilde bu aşktan vazgeçmezHatta dedesi onu bu dertten kurtulmak üzere Allah’a yakarması için Kabe’ye götürür Ancak o tam tersine derdinin artması için dua eder "Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni" diye Duâsı neticesi aşkı daha da çoğalır ve bütün vaktini çöllerde geçirmeye başlarHem Leyla’nın hem Mecnun’un halleri gittikçe perişanlaşmaktadır Ailesi Leyla'yı İbn-i Selâm isimli zengin ve îtibârlı birine verir Bu zengin kişiyle nikahlandırılan Leyla, kocasından kendisini uzak tutmak için bir hikâye uydururAncak, Leylâ kendisini bir perinin sevdiğini ve eğer kendisine dokunursa ikisinin de mahvolacağını söyleyerek İbn-i Selâm' ı vuslatından uzak tutmayı başarır Mecnûn, çölde, Leylâ' nın evlendiğini arkadaşı Zeyd' den işitince çok üzülür Leylâ' ya acı bir sitem mektubu gönderir Leylâ da durumunu bir mektupla Mecnûn' a anlatır Kendisini anlamadığından dolayı o da sitem eder Bir müddet sonra Mecnûn' un âhı tutarak İbn-i Selâm ölürDünyayla bütün bağlantısı kesilir ve sadece ruhuyla yaşar hale gelir Mecnun O, çölde âhular, ceylanlar ve kuşlarla arkadaşlık etmektedir ve mecâzî aşktan ilâhî aşka yükselmiştirLeyla’nın ise vücudu da dahil olmak üzere bütün maddi varlıklarla ilişkisi bitmiştir Bir gün Leyla çölde Mecnunu bulur ama Mecnun onu tanımaz ve “Leyla benim içimdedir, sen kimsin?” der Leyla, Mecnunun ulaştığı mertebeyi anlar ve evine geri döner ve üzerinden fazla zaman geçmeden Leyla hayata gözlerini yumarMecnûn bir gün Leylâ' nın ölüm haberini öğrenir Gelip mezarını kucaklar, ağlayıp inler; "Ya Rab manâ cism ü cân gerekmez Cânânsuz cihân gerekmez" Der, kabri kucaklayarak ölür Bir müddet sonra Mecnûn' un sâdık arkadaşı Zeyd Rüyasında, Cennet bahçelerinde birbiriyle buluşmuş iki mesut sevgili görür Bunlar kimdir? diye meleklere sorunca, derler ki: "Bunlar Mecnûn ile onun vefalı sevgilisi Leylâ' dır Aşk yoluna girip temiz öldükleri, aşklarını dünya hevesleriyle kirletmedikleri için burada buluştular" derlerBu mesnevide Fuzuli, dünyevi aşkı bir basamak olarak kullanıp onun üstünden maddeden ayrılıp tamamen ruha ait olan ilahi aşkı anlatır Ferhat ile Şirin hikayesi Hüsrev - ü Şirin, ya da Ferhat ile Şirin adlarıyla İran'lı ve Türk divan şairlerince mesnevi biçiminde yazılmış olan bu halk öyküsü, Orta Asya, Azerbaycan, İran, Türkiye ve Balkanlar'da ülkelere ve yörelere göre bazı değişikliklere uğramış olarak yüzyıllardır anlatılmaktadır (Khusraw o Shirin: 1177 - 1181) Amasya ve Gaziantep - Sakçagözü'nde bulunan figürler Anadolu'da geçen haliyle Ferhat İle Şirin'in Amasya ile ilintisi bulunmaktadır Öykünün en eski Türkçe baskısı 1854 yılında, yeni harflerle de 1930 yılında yayımlanmıştır Konusu Azerbaycan'da Erzen kentinin kadın hükümdarı Mehmene Bânu kız kardeşi Şirin için bir köşk yaptırmıştır Köşkü süsleme işini o yörenin en usta süslemecisi Ferhad'a (Nakkaş'a) verirlerFerhad, çalışırken Şirin'i görür ve ona âşık olur Sarayları süsler, ve fırçasından dökülen zarafetin Şirin'e olan duygularının ifadesi olduğu söylenirMehmene Bânu da Ferhad'ı sevmektedir, bu nedenle Şirin'le evlenmesini istemez, karşı çıkar Ferhad bir gezi sırasında Amasya kentinin hükümdarı Hürmüz Şah ile tanışır Hürmüz Şah Ferhad'ın başına gelenleri dinleyince onu yanına alırBirlikte Erzen'e giderler Hürmüz Şah, Şirin'i Ferhad için Mehmene Bânu'dan ister Mehmene Bânu karşı çıkınca iki hükümdar birbirlerine savaş açarlarSavaş sırasında Hürmüz Şah'ın oğlu da Şirin'e âşık olur Savaş sonunda yenilen Mehmene Bânu her şeyi bırakarak kaçar Şirin Amasya'ya getirilir Oğlunun da Şirin'e âşık olduğunu öğrenen Hürmüz Şah güç durumda kalır En sonunda Ferhad'a başarılması imkansız bir iş verir ve bu işi başarması koşuluyla Şirin'e kavuşabileceğini söylerFerhad, Amasya yakınlarındaki bir dağı delecek ve kente oradan su getirecektirve ancak bu işi başarırsa Şirin'le evlenebilecektir Ferhad büyük bir coşku ile işe koyulur ve bir süre sonra işin sonuna yaklaşır Ferhad'ın bu işi başaracağını anlayan Hürmüz Şah, çalıştığı bir dağda Ferhad'a yaşlı bir kadınla Şirin'in öldüğü haberini yollarBu yalan habere inanan Ferhad, Şirin'in ölüm acısına dayanamaz ve dağları deldiği gürzünün canına kıymak amacıyla havaya fırlatır ve yere düşen gürzün altında intihar ederFerhad'ın ölüm haberini alan Şirin de bir hançerle kendini öldürür İki sevgiliyi yan yana gömerler Ferhad ile Şirin'in mezarı Bir söylence niteliği kazanan bu öyküye göre her bahar Ferhad'ın mezarı üstünde kırmızı bir gül, Şirin'in mezarı üstünde beyaz bir gül ve iki gülün arasında da bir diken biter Ferhad ile Şirin'i sonsuza kadar ayıran bu diken kimine göre Mehmene Bânu, kimine göre Ferhad'a yalan haberi getiren yaşlı kadındır |
|