Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & EÄŸitim > Kültür-Sanat > Åžiir Cenneti

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
güçlü, olmak, olric, yoruyor

Güçlü Olmak Artık Beni Yoruyor Olric

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Güçlü Olmak Artık Beni Yoruyor Olric



Güçlü olmak artık beni yoruyor olric
herkese karşı dimdik olmak…
arkasında durmak attığım her adımın yoruyor…
Ki buralarda bilmem hangi uykunun hangi köşesinde…
beklemedeyim hiç gelmeyecek olanı

uyan olric … doÄŸrul… ………seni bekliyor…
düş değil gerçek
…………seni bekliyor…

yanımdaymışsın yalanına kendimi kandırırken
derdin tam orta yerine düştüğümün farkında değildim elbet
kimseye arka bahçelerimden geçen katarların ağırlığını duyurmadım
duymayın da artık beni…

bir yerlerde hep yanlış yapmanın telaÅŸlı kıpırtısını yaşıyorken…
o yanlışın artık sonsuza dek düzeltilemeyeceğini bilmenin
kıstırılmışlığı ile
pusuyorum bazen…
uzun süre gecelere küsüyorum…
uzun süre kendime küsüyorum…
uzun süre kaleme…kağıda küsüyorum…hayata küsüyorum

denizin en sığ yerinden başladık yol almaya olric
ÅŸimdi kara görünmüyor gerimizde…

bugün mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa olric
en iyi kendime yazarım ben…
`kış´ dedim, `henüz gitmek için hazırlık yapmıyor´…
hala (d) üşüyorum…(mart)

sen acıyı biriktirmeyi seversin olric…
sen biriktirmeyi seversin…hadi devam et ÅŸimdi …kuru yaprakları…
deniz taÅŸlarını… gözyaşını… sorulamamış soruları …
senden kalan sesleri… yaÅŸanamamış paylaşılmışlıkları…
birlikte harcamak üzere kalbinde biriktirilmiÅŸ zamanları ve hüznü…
ve özlemi biriktirmeye…

siyah dedim en güzel taşıdığım renk…
ve herkesin üzerinden akan renk…
şimdi bunca karanlığın üstüne oturup bir mektup yazmalı ilkbahara
ve yaz´a
`hadi renklerini topla da gel´ demeli…
Sen de sıcağı pek sevmezsin olric…
güz´ü severdin sende…son baharı severdin
bu yüzden mi hep sonbaharlarda sevdik biz…

sonbahar gibi hep kaynayan bir neşeyle savrulurdun hayatın içinde
yaprak yaprak… yön seçmeden…
Ben yüzüme kondurduÄŸum hüzünle boyardım her ÅŸeyi…
sen hazan yüzlüm olurdun olric…

YaÄŸmur da baÅŸladı olric… Rüzgarın en delisi beni buluyor yine…
O an, `dünyayı karış karış dolaÅŸsam´ diyorum kendime…
Gülümsüyorsun…
ne de çok yakışıyor gözlerine tebessüm…
ki gözlerin hep güler(di) senin…
ÅŸimdi Dünyayı karışlamayı unutuyorum gözlerinde…

martıları da seversin sen olric…Gülümsüyorsun yine
Ne de çok yakışıyor gözlerine tebessüm…
Oysa ben bugün kendime mektuplarımı postalamak için çıkmıştım
sokaÄŸa…
martılar dolan gözlerinde yitiverdim…

yaÄŸmur hızlandı…rüzgar da… `kış´ dedim, `çok azimli´
Beni hırpalamak istiyor…
az mı hırpalandım ben olric…
kapıyı vurup çıkışlarımın kar´ı dondurmadı mı beni…
daha bir buza kesmedi mi içim…
dönüşlerimdeki mora kesmiş parmaklarımı hissetmeyişim
ve yüzümde donmuş gözyaşları mı ısıtmaya çalışırken sende hep
dondun …
ama ellerimde ki mektupları göremedin olric…
`Onları ÅŸimdi adreslerine doÄŸru fırlatıyorum´ dedim…
Rüzgarın yaÄŸmurun önüne savurdum bir bir… Uçtular ıslanarak…
bugün kendime mektuplarımı postalamak için çıktım sokaÄŸa…
ben de takıldım köşelerine…
biliyorsun ya En güzeli senin hiç gitmeyeceÄŸini bilmek (di) olric…

çekilip içimin kuytularına her ne varsa birikmiş içeride
dökmek var aklımda yeni mektup sayfalarına…
tut beni olric… beni her ÅŸeye raÄŸmen tut…
yoksa karanlıklarda yok olacağım…

Ki AÅŸk; acıtan… kanayan yaranın yanında gözlerinin özlemi…
göz yaÅŸlarımızın tuzlu tadı…karanlığın gölgesinin ayak izi …
belki sen… belki ben…belki biz olamayışımız…
belki aÅŸk´ın korkuya galip gelemediÄŸi meydan…
Ki aÅŸk hep sahip olduÄŸum da hiç fark edemediÄŸim olric! …

Belki ben etiketimi serseri mayın yapıştırmışlığımdan…
belki korkusuzluÄŸumdan bir o kadar adam gibi oluÅŸumdan…
belki de sivri topuk giyip salınamayışımdan böyleyim…
içimde ki güç uzun zamandır beni havalandıramayacak kadar ışıksız…
kanatlarımsa hiç olmadı melek deÄŸilim…yada var…
olsam olsam ÅŸeytan…ama ÅŸeytanda bir melek di deÄŸil mi …
kullanma kılavuzum yok sorun beklide bu olric…
yanıldığım bir gerçek

Önce bir ÅŸeyleri resmetmenin zorluÄŸunu fark ettim…
Sen ki resmedilemeyecek kadar gizlere bürünmüşsün
ne kadar kazısam hep pentimento olric!
İçimin saklısına böyle bitimsiz bir acı yerleÅŸmiÅŸken nasıl söylemeli…
kime ne anlatmalı… kimden ummalı bir çıkış…
ki Yusuf çık o kuyudan çığlıklarıyla ürperirken ruhum…
Olmayacağını bile bile…
seni inadına kirletmeyen…seni büyüten…
seni allayan pullayan…
seni bir başka raftan alıp bir başka rafa koyan
ve bir türlü en uygun mekanı bulamayan…
sana ki hiçbir mekanı yakıştıramayan aşk´tı

Ben…AÅŸk belki… diyerek çıktım yola…
AÅŸk belki… her bitenle baÅŸlayandı…
BaÅŸlayamadım olric! …

aÅŸk dediÄŸim benden doÄŸandı…
gidiÅŸimin en büyük nedeni Uzaklarına çekilip… uzaklarından bakmak…
seni yeniden doÄŸurmaktı…
Kim bilirdi ki gitmeye karar verenin…
gitmek için hangi sözün ardına gizlendiğini?
Dönmek için elbet gitmek gerekir ama sen fazla açıldın kıyından…
Çek kürekleri olric… çek kürekleri …
biliyorsun ki ne kadar çeksen asla kıyılara ulaşamayacağız!

Kış yüklenmişken beyaz dallarına ağaçların
ocak´tı ÅŸubat´tı en son mart´tı…
Kış ağırlığını taşıtıyorken kalplere… buza kestiriyorken yürekleri…
bana dönük adımlarının yavaşlaması
havanın soÄŸukluÄŸundadır kandırmacasındayım…
Oysa ağırlığı veren…
içimdeki Hüznün çığlığında ellerimi sıkışımla avuçlarıma dolan kan…
acısıyla burkulan yüzümdeki göz yaÅŸları…
ve hiç bitmeyeceÄŸini düşündüğüm karanlığın orta yeri…

EÄŸer yeniden gelseydim hayata deyip kalakalıyorum…
“EÄŸer yeniden gelme ÅŸansım olsaydı hayata…
tüm hatalarımı yeniden yaÅŸardım” diyen ÅŸairin
dibe vurmuÅŸ umutsuzluÄŸuyla karşı karşıyayım…
Bir daha dönemeyecek olmak… bir daha baÅŸlayamayacak olmak…
bir daha gelmeyecek olmak…bir dahası olmayacak olric…
bir dahası hiç olmayacak …

En keskin can alıcı virajlarını takipteyim ÅŸimdi dönülesi yolların…
Kış hâlâ duruyor olduÄŸu yerde… Ben duruyorum…
sen yanımdan hızla geçiyorsun uzaklara …
Oysa bilmiyorsun ben Uzaklara yollanacak bir mektubu taşıyorum içimde…
Yazılanlar çoktan yazıldı… yaÅŸandı ve bitti olric…
yazılanlar çoktan yazıldı bitti…
asla yinelemeyeceÄŸiz bir daha!

Nereye gitsem yabancıyım…
ve yabancı dediÄŸim güz hep baÅŸka…hazan baÅŸka…
Havada dolanan yaÄŸmur yüklü bulutun tadı baÅŸka…
yeÅŸiline aldandığım sonbaharda solan yaprağın izi baÅŸka…
bilmiyorsun…
kaç gece intihar sehpalarına kendim vurdum tekmeyi
kaç gece giyotin altında kesildim
kaç gece namludan baktım dolunaya…
kaç gece senden bittim…uçurumundan düştüm kaç kere bilmiyorsun olric…

seni aramıyorum uzun zamandır…seni bulmuyorum…
seni yabancılaÅŸtığım… kaybettiÄŸim …
bulamadığım kendimde bile aramıyorum …
ki bulduÄŸum yerde yitirme kesinliÄŸi karşımda apaçık duruyor…
bile bile sokuyor kendini akrep…
bile bile gizli ölümlere mezar kazıyorum…
boÄŸazıma dayalı bıçağın sancısı kanadıkça biraz daha ölüyorum…
bundan sonrası hissizlik… ötesi ise silikleÅŸecek…
sus olric…
sus sonsuza kadar… ne sesini duymak istiyorum ne sessizliÄŸini…
hiç bilmedin içimde kanayan sancının derinliğini

Artık hiçbir şeyine dönmeyeceğim gözlerimin ışıltısı sönmüş yüzümü
Ki seni her sabah suskunluğumla bıraksaydım
bu kadar yok olmayacak bu kadar tiz´leÅŸmeyecektin…
yürek atışlarının “dursun artık” istemiyle bakakalacaksın…
nafile… nafile…
bir kere baÅŸladın mı artık “bitmek” denen kayboluyor…
sürekli baÅŸlıyorsun…
sürekli ardı ardına baÄŸlanmış ip gibi asılı kalıyorsun zamana…
dursa ne çıkar… baÅŸladı ve bitmeyecek…sadece yön deÄŸiÅŸtirecek…
görüntü deÄŸiÅŸtirecek…isim deÄŸiÅŸtirecek…renk… mekan… dil…
ama bitmeyecek hiç olric…
ki her ÅŸeye bir sözleri var olric…
ben ne kadar her ÅŸeye susuyorsam
onlar o kadar her ÅŸeye çok tanıdıkmış gibi görünüyorlar…

kim olric kim …
kim sendeki senden …baÅŸka bir sen oluÅŸturmadan
seni kabul etmeyi …ta baÅŸtan kendine söylemiÅŸ
ta baÅŸtan göze alabilmiÅŸti ki…

kışın dondurucu soÄŸuÄŸu kadar dayanılmazdı zaman…
kitap raflarına kafamı gömüp aradığım asıl bulmak istediÄŸimdi…
aradığım neydi olric…

kış ki önümü kesmeyi sevdi hep…
ama ben kış´a inat bir cümleyle açtım yolları bildin hep! …
ahh iÅŸte…
“hep olmayacakları mı ister insan… hep olmayacaÄŸa mı yönlendirir
yoksa olayları”
içimdekiler eylül dansından geri kalanlar ver elini olric…
aşk´ın bizi bıraktığı sahilden başlayıp bırakalım içimizdeki
tüm gereksiz cam kırıklarını…

ben elime bez bebeÄŸimi alıp oturayım cam pervazlarında…
ben uçurayım uçurtmamı…sen bilyelerini yuvarla yokuÅŸ aÅŸağı
ver elini olric
“her ÅŸey güzel olacak …buda geçecek…
sen güçlüsün” diye diye yolu yarıladık bak! …

Az´ım olric…azımsanıyorum…azım sanıyorum! …
gidip bir köşede biriktirme zamanım geldide geçti bile…
ki az zamanda ne ÅŸiirler biriktirmiÅŸtim içimde…
sen ÅŸiirleri bilir misin olric? Ben bildiÄŸini bilirim…
yorgunluÄŸumun kimsesizliÄŸinde titrediÄŸin her gece …
olric bir tek sendin omzunda dinlendiÄŸim…
Sen ile ben olric…
öğrenmeliydik yalnızlığın kaç bucak olduÄŸunu…
ve bir ve iki ve üç olric…dönüş yok…
Sen ve ben…tükendiÄŸinde yittiÄŸinde her ÅŸey “yaÅŸandı bitti”
diyebilecek gücü ÅŸimdiden toplamalıydık…
Geç mi kaldık? Olric…
Geç kaldığımızı anlamak için bile mi çok geç kaldık yoksa
DoÄŸruya…
ne varsa beklenen arası kapatılamayacak mesafelerce geç kaldık…
Bitmek varsa eÄŸer… geçmiÅŸi ak sayfalara kaydedecek …
silmeyecek beyaza boyayacak zaman bitti olric…

Bir an da… hiç olmayacak bir zamanda…
nedir bu kalabalık bu kurtlar sofrası? Ellerinde pankartlar…
`AÅŸk bir ihtilâldir! ´ – `AÅŸk bir baÅŸkalaşımdır! ´ -

`AÅŸk bir yitiÅŸtir! ´ – AÅŸk bir ihanettir!
Semender ateÅŸiyle etrafımı sarmışlar elini uzat olric…
uzat elini… ben kendi ihtilâlimden endiÅŸeliyim…
ben her dokunduÄŸumu inciten…
ben her uzandığımı yok edecek bir felaket kadar felaket!

AÅŸk belki… aÄŸlamaktır…aÄŸladıkça anlarsın…anladıkça aÄŸlarsın…
Nasıl da eritir göz yaşı insanı…Gel seninle bir daha aÄŸlayalım …
YaÅŸanmışlara… yaÅŸanmamışlara… bir de hiç yaÅŸanamayacaklara
AÄŸlamak güzeldir olric… aÄŸlamak ki yüreÄŸin temizlik eylemi derler…
Ama bilmezmisin cam kırıkları temizlenmiyor olric!

Her gün bir ÅŸeyler deÄŸiÅŸiyor…
ardımda Bıraktığım hiçbir ÅŸeyin bıraktığım gibi kalmadığını biliyorum…
kendimin bile o küçük şehirdeki gibi olmadığını bilmek
her defasında içimi bir parça daha acıtıyor…
kalan sadece benden ufak tefek parçalar…
çocukluÄŸumu gömmüşüm o ÅŸehre…küçük mutluluklarımı…
zamansa inadına tepeleyip geçiyor her ÅŸeyi…
beni… seni… anıların her anını…
zaman ilerledikçe silineceÄŸine netleÅŸiyor geçmiÅŸ…
satır araları canlanıveriyor
isimler yüz hatlarına bürünüp çıkıyorlar karşıma…
Ne desem az… ne desem çok…
ne desem boÅŸ…ne desem yersiz ve yetersiz
AÅŸk´ına vurdum başımı… iflah olmam…BEN ADAM OLMAM…
ne kadar su verirsen ver…artık susuzluÄŸumu gideremezsin
ne kadar ışık tutarsan tut… artık karanlığımı ışıtamazsın
içimde hiç dinmeyen bir fısıltı olarak kalacaksın
olric! … seni kaybetmek bir daha bulamamak demekti…
geç anladım!

Şimdi gölgemize gitmeleri yerleştirip `uzak´ dedikleri yeri
hedefleyelim gel seninle Olric…

seninle konuşmalıydım olric
çok çok önceleri ilk karşılaÅŸtığımda…kırılmamışken…incinmemiÅ Ÿken
henüz bu kadar yorulmamışken…
ÅŸimdi ne kadar konuÅŸsam gözlerindeki o pus hiç gitmiyor…
hiç gitmeyecek… anlıyorum…
Neden bu kadar üzgün suskunluğuna anlatıyordun acını?
neden hep denizin karşısına … aynı yalnızlığın içinde kayboluyordun?
neden hep susuyordun?
neden hep susuyorduk?
neden hep…
seninle konuşmalıydım olric
ne kadar da benden olduÄŸunu anlatmalıydım…
kendini artık dinlemek zorunda olduğunu bir şekilde anlatmalıydım sana
boÅŸ boÅŸ baktığın kalabalıklardan deÄŸil… kendinden medet…
o…benim evet… yani sen
ben olric, sen olric…

seninle konuşmalıydım olric
zaman aktı geçti yanından… durdun hep…bir ÅŸeyler geçip giderken
senden çok ÅŸey alıp götürdüğünü bile bile durdun…
sevgililer hep gider olric…biz kalırız artakalan onlardan
ve bize bıraktıkları cam kırıkları…

bir gün yarın diye bir ÅŸey olmayacak olric…
yarın´ımız bize varmadan ne mümkünse ya yapmalıyız beraberce
yada ölmeliyiz olric…ya tut elimdenyada bırak ölelim…
ki rüyalarım kabusa dönüşüp bizi kirletiyor olric…

Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma olric…
Düşlerin en güzelini en güzel yapan… senin duruÅŸun…
bakışın… ve suskunluÄŸundu
Kendine “Yüzünü dökme küçük kız” dedirtecek kadar hazandın
Söylesene olric bu defa susma …Bir dahası olur mu düşlerin?
Åžimdi Al yalnızlığımı ört üzerine olric…
Belki o vakit bırakıp her ÅŸeyi…
gelirim bir yerlerden baÅŸlamak için yeniden…
evet korkularla inançsızlıklarla…kırılmışlıklarla…karşı karşıyayız…
ama bil ki korkular ille de sebepli olric…
“SevdiÄŸini incitir insan” diyenleri haklı çıkaracak kadar acıyla
yanışım
Ne ekersen onu biçersin diyen rüzgarım sonrasındaki fırtınalarım…
Bir ÅŸiire vurulup da hiçbir ÅŸiir olamayışım…
ve nerede… nasıl…
ne zaman sonlanacağını artık pek de umursamadığım…
bilemediÄŸim hayatım…
Hepsi bir “yaÅŸandı bitti” noktasının etrafında dolanıyor…
nokta gelip koyuyor sonunu…
hadi durma Al yalnızlığımı ört üzerine olric…

Duruyorum…susuyorum…
uzun zamandır… Birgün´ü bekliyorum sanırım…
bir gün her şey iyileşecek deyip
içimde Öyle büyük fırtınalar biriktiriyorum ki…
o fırtınaların her birinde “okkalı küfürler” çığlığıma kapılıp
kayboluyor…
Yutuluyorum olric…
doÄŸru olanı yapmak her zaman mutlu etmiyor olric…
Mutlu olmak adına tüm düşüncelerimi bir kenara bırakma arzusuyla
yırtarken yazılmışları… yaÅŸanmışlıkları ki ben mutluydum olric
mutluydukmutluymuÅŸum…biliyorum ki artık…

kendi istemedi mi gelmeyecek mutluluÄŸum…
sahip olmayacak hayatımıza olric
iÅŸte bu yüzden al yalnızlığımı ört üzerine…
Al yalnızlığımı olric

Giderken hiç gitmeyen… kaçarken hep beni izleyen…
her adreste karşıma çıkan sensin olric…
Bak yaÄŸmur yağıyor yine… üstelik gri…
Bu aralar yaÄŸmurların rengi hep gri…
Sen… yaÄŸmur ve bir bardak demli çay…
birbirinize ne de çok yakışıyorsunuz…
sen çayı çok seversin olric…yaÄŸmuru da ben…
sensiz çay ısıtmıyor içimi olric…
bilmiyorsun ki
“koca bir ömrü harcamak” dedikleri gerçeÄŸin altını seninle çizdim
ben…

seni özlüyorum…yaÄŸmur içimde …hep seni özlüyorum olric…
bul beni!
Çek çıkar düştüğüm kuyudan…
ki biliyorsun ben var halimle yok olma çabasındayım…
nefes aldığın her anı hayata döndürememenin telaşındayım
yazıyorum olric…okuya okuya bul beni…
ne imlane satır arası… ne paragraf
boÅŸluk yok olric…dopdoluyum…
Buralarda kalakaldım olric…
bir o kadar durgun…Öyle bir ÅŸey iÅŸte…
görüyorum ki Benimle birlikte hiçbir ÅŸey kalakalmıyor…
zaman durmuyor insanlar durmuyor Rüzgar esiyor yine…sular akıyor…
saat inadına tik tak…akÅŸam oluyor… sabah oluyor…
aÄŸaçlar bir döküyor yapraklarını bir çiçek açıyor…
ben hariç Hiçbir ÅŸey kalakalmıyor olric…

Hüzne bulanmadan yaÅŸanmıyor ki olric…
Ä°lk açılan yaranın bir daha kapanmayacağını…
ilk kopan fırtınanın ömür boyu dinmeyeceÄŸini…
hep ilk olanın ne varsa aniden değiştirivereceğini
nereden bilebilirdin ki olric…
Åžehirler deÄŸiÅŸtiriyorum…olric…
“içimden ÅŸehirler geçiyor sen her durakda duruyor inmiyorsun”lara
takılıp kalıyorum…
Åžehirler deÄŸiÅŸiyor olric… ben deÄŸiÅŸiyorum…
deÄŸiÅŸtikçe kanıyorum…
dünya da deÄŸiÅŸiyor ya…
Bir… yaÅŸanmışlıklar olduÄŸu gibi duruyor iÅŸte…
“Sen yok desen de…ay dolunay iÅŸte…”

ve ben vazgeçip her şeyden
hayatlardan bir gölge gibi çekiliyorum uzaklara




Kahraman TAZEOÄžLU

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.



forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.