Hazan |
10-09-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
HazanYorgun gözlerle yaşanan bir solgun macera, her yanda yaprak sesi… Çarpar kulaklara poyraz gibi ara ara, bir hazan mûsıkîsi Ağlar bütünüyle bahar şi’rinin gülleri, renklere tasa yağar Sessiz bir melâl sarsar koylarda bülbülleri, mâtem söyler notalar Hüzünle buğu buğudur artık şadırvanlar, sular rikkatle damlar Ve kısar nâzenin boyunlarını kuğular, gezer baharlar arar Ovalar yasla inler, dağlar hicranla ağlar; her ses bir ölüm şiiri… Mavi, yeşil, pembe, turuncu karalar bağlar; inim inim her biri… Biten ömürlerin son dakikaları gibi, her çığlık bir elvedâ Derince bakılsa görünür dünyanın dibi o ne ürperten edâ! Sonra yaz-bahar füsûnlu bir hatıra olur, gömülür hülyâlara; Hülyâlar ümitleşir, vicdanlarda duyulur, yol olur verâlara… Bekâ, bu fanilik hissi içinde gelişir ve gider sonsuzlaşır; Mantık bu büyüyle âdetâ uhrevileşir, ilhamlara ulaşır Duyar insan ölümün sihirli sükûtunu, çözülür problemler; Görünür herkese yürüdüğü yolun sonu, sarsılır ve emekler… Gömülse de hisler yok olmanın melâline, iman ufuklar açar Ve yutkunup ağlasa da kendi zevâline, bekâ ışıklar saçar Düşünce tıpkı tohum gibi düşer toprağa, hazırlanır bahara… Ve koşar firdevse ulaştıran durağa, cennet içinde Yâr’a… Hissetmeden asla ne bir acı ne bir sızı, gelinler gibi azîz; Köpürür duygularında ötelerin hazzı, sonsuzluk gibi lezîz Sonbahar bir ak doğuş un şafak emaresi, arkasında gündüz var Ve hazan boşluğunda tın tın ümidin sesi: az ileride bahar! alıntı |
|