Efes Antik Kenti |
10-07-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Efes Antik KentiEfes Antik Kenti [size="2">[color="]Ayasuluk Tepesinde yapılan kazılarda burada Erken Tunç Çağından günümüze kadar kesintisiz yerleşmenin varolduğunu göstermiştir Bu da eski Efes’in Ayasuluk tepesinde olduğunu, buranın Anadolu kavimleri ve Hititler tarafından iskan edildiğini ispatlamaktadır Ayrıca Hitit yazılı metinlerinde Apasas olarak geçen kentin bu kent olduğu da kesinleşmiştir Antik yazarlar Strabon ve Pausinias, tarihçe Herodot, Efes’li şair Callinos gibi antik kaynaklar Efes’in Amazonlar tarafından kurulduğuna ve yerli halkın Karyalılar ve Leleglerden oluştuğuna işaret etmektedirler[/size] MÖ11 yüzyılda Atina Kralı Kodros’un oğlu Androklos, diğer kolonistler gibi Anadolu’ya gelmiş, Efes civarına yerleşmiştir Söylenceye göre; Androklos yeni bir şehir kurmak için yol çıkmadan önce kahine danışır Kahin ona şehri kuracağı yerin bir balık ve yaban domuzu tarafından gösterileceğini söyler Adamlarıyla birlikte Anadolu kıyılarına adım adan Androklos yakaladıkları balıkları tavada pişirirken, tavadan fırlayan bir balığın sıçrattığı kıvılcımlar çalıları tutuşturur Çalıların arkasında bulunan bir yaban domuzu alevlerden korkarak kaçmaya başlar Bunu Andraklos kahinin söylediklerini hatırlar ve atına binerek yaban domuzunu takip eder ve onu öldürür ve yaban domuzunu öldürdüğü yere kentini kurar Bu söylence Hadriyan Tapınağının frizlerinde betimlenmiştir Bu kabartmaların orijinalleri ise Efes Müzesinde sergilenmektedir Helenler buraya geldiklerinde Anadolu’nun hemen hemen her yerinde olduğu gibi Ana Tanrıça Kybele’yi baş tanrı olarak buldular Yerli halkla anlaşabilmek için Artemis’i ana tanrıçayla bir tutarak aynı yerde tapınmaya başladılar Artemis Efes’te Anadolu’nun ana tanrıçası Kybele’nin yerini alarak bereket tanrıçası olmuştur MÖ 625 yılında ilk Artemis tapınağı inşa edilir MÖ 7yy’da kent Kimmerler’in istilasına uğrar ve Artemis Tapınağı yerle bir edilir MÖ 560’da Lidyalı’lar tarafından Efes ele geçirilir ve kent Artemision çevresine taşınır Bugün gezilen Efes Büyük İskender’in generallerinden Lysimachos tarafından Bülbül ve Panayır dağları arasındaki vadide MÖ 3yy da kurulmuştur Kent Akdeniz’in önemli deniz ticaret merkezlerinden biri olmuştur MÖ 2yy’da Romalıların egemenliği altına giren Efes hızla gelişmeye başlamış ve Roma İmparatorluğunun Küçük Asya’daki başkenti olarak MS 2yy’la kadar en parlak dönemini yaşamıştır O dönemde kentin nüfusu 250 bin’e ulaşıyordu Yaşanan büyük depremler ve Bizans Döneminde Küçük Menderes’in getirdiği alüvyonlarla dolan limanın büyük bir bataklık oluşturması ve sıtma salgınının baş göstermesi sonucunda kent terk edilir Efesliler kentin ilk kurulduğu Ayasuluk tepesine yerleşirler 1304 yılında Selçuklu’lar tarafından ele geçirilen kent 1426 yılında Osmanlı topraklarına katılır 1914 Ayasuluk adı Selçuk olarak değiştirilmiştir 1957 yılında İzmir’in ilçesi olmuştur MAGNESİA KAPISI: Kentin günümüze kadar korunan Magnesia kapısı çok tahrip görmüştür Kapı büyük olasılıkla imparator Vespasian (MS67-79) tarafından inşa ettirilmiştir Kapı Magnesia şehrine baktığı için bu adla anılmaktadır Kazılarda ele geçen bir yazıttan Artemison’dan başlayan tören yolunun Magnesia kapısından tiyatroya ve oradan stadyumun doğu ucundaki Pion kapısından geçerek yine Artemis tapınağına ulaştığı anlaşılmaktadır DOĞU GYMNASIOMU: Odeon’un doğusunda kalan çok iyi korunmuş yapı kalıntıları araştırmacılar tarafından hamam olarak tanımlanmıştır MS 1 yüzyıla tarihlenen söz konusu yapının bir yazıtta belirtildiği üzere Efes’li Sofist Fladius Damianus’un ve karısı Veda Faetrina tarafından yaptırılmıştır ODEON: Zengin bir Efes’li olan Publis Vedius Antonius tarafından MS 150 yılında yaptırılan Odeion tiyatro biçimli bir yapıdır Salonu 1400 kişilikti Yanında prytaneion ve önünde devlet agorası olduğunu göz önünde tutarsak tiyatro gösterilerinin yanı sıra belediye meclisi olarak ta kullanıldığını söyleyebiliriz Orkestrasında yağmur sularını akıtacak oluklar bulunmamasından üstünün kapalı olduğu anlaşılmaktadır DEVLET AGORASI: MS1 yüzyılda inşa edilen Devlet Agorası 160mx 73m ölçülerindedir Devlet Agorasının altında eski çağlara ait kalıntılar da bulunmuştur MS1yüzyılda devlet kontrolünde ticaretin yapıldığı dini ve resmi törenlerin düzenlendiği Agora’da dört basamakla çıkılan Efes’in ticaret borsası gibi bir işlevi olan bir bazilika da bulunmaktadır PRYTANEION: ( BELEDİYE SARAYI ) Prytaneion ( belediye binası ) Hestia Sunağı ile birlikte şehrin kutsal alanı olarak kullanılıyordu Burada politik işler görüşülüp, kabuller yapılıyor önemli törenler ve şölenler düzenleniyordu Sunağın üzerinde Kuretler tarafından daima yakılı tutulan kutsal bir ateş bulunmaktaydı Bina ilk olarak MÖ 3yy’da inşa edilmiş olup bugün görülen kalıntılar 1,yya’la aittir Burada Artemis Ephesia heykellerine dokunulmamış ve bu iki güzel heykel günümüze kadar gelebilmiştir Bugün Efes Müzesi’nde sergilenen iki Artemis Heykeli bu yapı binada bulunmuştur MEMMIUS ANITI: Bir kitabeye göre diktatör Sulla’nın torunlarından Memmius adına Geç Helenistik Dönemde inşa edildiği düşünülmektedir MS4yy’da anıtın kuzeybatısında büyük bir çeşme ilave edilmiştir DOMİTİAN TAPINAĞI: Efes’te bir imparator adına yapılmış ilk kutsal yapı Domitian tapınağıdır Efes’in en merkezi yerinde 50x100 m tonozlu alt yapılar üstünde bir teras oluşturularak inşa edilmiştir Tapınaktan çok az kalıntı bulunmaktadır Kazılar sırasında İmparator Domitian’ın oldukça büyük bir heykeli bulunmuştur Heykelin bir insan büyüklüğündeki ön kolu ve başı günümüzde Selçuk Efes Müzesi’nde sergilenmektedir KURETLER CADDESİ: Devlet Agorası ile Celsus Kütüphanesi arasındaki yol Kuretler caddesidir Şehrin idaresinde önemli rol oynayan ve her yıl değişen altı üyeye sahip Kuretler ( dini liderler ) billiğinin geçtiği yol olduğu için bu ismi almıştır Caddenin iki tarafında bulunan sütunların gerisinde dükkanlar ve önünde Efes’in ünlü kişilerine ait heykeller yer almaktadır Şehrin en büyük kanalizasyon sistemi mermerle kaplı bu caddenin altındadır TRAJAN ÇEŞMESİ: Trajan çeşmesi 520x1190 m ölçüsünde, önünde havuz bulunan iki katlı bir çeşmedir Alt katta kompozit üst katta ise korinth düzeninde sütun başlıkları kullanılmıştır Yapının ortasındaki bölümde suyun havuza aktığı yerde imparator Trajan’ın büyük heykeli duruyordu Sular heykelin altından çağlayanlar halinde büyük havuzun üzerine dökülüyordu Trajan çeşmesini süsleyen heykeller bugün Efes müzesinde bulunmaktadır SKOLASTİKA HAMAMLARI: Panayır dağının güney batı eteğindeki ana caddenin köşesindeki büyük hamam yapısı MSlyy’da inşa edilmiş ve MS400 yıllarında heykeli odalardan birinde görülebilen Skolastikai adlı Hıristiyan bir kadın tarafından restore edilmiştir Üç katlı ve bin kişi alabilecek kapasitedeki bu hamamın diğer katları dinlenme odaları, kütüphaneler ve eğlene salonlarından oluşmaktaydı Taban ve duvarlar mermer ve mozaiklerle kaplanmıştır LATRİNA: Kentin genel tuvaleti olan bu yapının ortasında kare planlı bir havuz, yanlarında bir sıra tuvalet taşı bulunmaktadır Tuvalet taşlarının hemen önünde su kanalı yer alır Tabanı mozaiklerle kaplıdır HADRİAN TAPINAĞI: Efes’in küçük ancak en göz alıcı eserlerinden olan Hadrian tapınağı bir Sella’dan ve Portiko’dan oluşmaktadır Sella’nın üstü taş tonozla örtülüydü Yanlarda düz olan alınlık ve onun üzerindeki friz iki sütunun ortasında bir kemer biçimi alır Ortası Tyche (kent tanrıçası) büstü ile süslü olan bu kemeri bugün yalnız iki uçtaki kalmış olan alınlık çevreliyordu Hadrian tapınağı MS4yy’da kısmen yıkılmış olduğundan restore edilmiş ve bu sırada Portikonun iç duvarlarının üstünü süsleyen 4 kabartma eklenmiştir Efes’in kuruluş hikayesinin resmedildiği kabartmaların asılları müzede bulunmaktadır Sellada İmparator Hadrian’ın heykeli bulunmaktadır Tapınağın önünde duran ve dörtköşe sütunlarıyla dayanan dört kaide üstünde Roma imparatorları Galerius Maximianus, Diocletianus ve Constantius Chlorus’un bronz heykelleri bulunuyordu YAMAÇ EVLER : Bülbül Dağının yamaçlarında Efes’li zenginlerin ikamet ettikleri belirtilen evler vardı Yakın zamanda restore edilerek orijinal durumlarına biraz daha yaklaşan bu evler, geniş merdivenlerle caddeye dikey olarak açılmaktaydı İki veya üç katlı oldukları bilinen evlerin duvarları fresk ve yerler de mozaiklerle süslüdür Tabanda ısıtma sistemi vardır MS1yy’da inşa edilen evler daha sonraki yıllarda bir çok değişiklikler yapılarak 7yy’a kadar kullanılmıştır AŞK EVİ: İlk inşa devresi İmparator Trajan dönemine rastlamaktadır İki katlı bir yapıdır Arkada tuvaletler ve Skolastika hamamı ile ortak bir yapı oluştururBir yazıttan aşk evi olduğu anlaşılan bölüm ile büyük bir tuvalet bu yapı topluluğunun ilk inşa evresine dahil edilir (MS1yy) Üst kattaki odaların kızlara, alt kattaki odaların ise konuklara ait olduğu düşünülmektedir Aşk Evinin baş salonunu mozaik döşeli yemek odası oluşturuyordu Yerde dört mevsimi simgeleyen bir mozaik bulunuyordu Bu Aşk Evi Pompeidekilerle karşılaştırıldığında büyüklüğüyle dikkati çekmektedir CELSUS KÜTÜPHANESİ: Efes’in önemli yapıtlarından biri de Celsus kütüphanesidir 1970 yılında onarım çalışmaları başlatılmıştır 1978 yılında onarım çalışmaları kütüphanenin ön yüzünün ayağa kaldırılmasıyla tamamlanmıştır Kütüphane 9 basamaklı bir merdivenle çıkılan ve tonozlu bir alt yapının oluştuğu platform üzerinde yükselir Yan galeriden Celsius’un lahitinin bulunduğu odaya geçilir Kütüphanede bulunan kitapları nemden korumak için bina çift duvarla çevrilmiştir Bu duvarlar üzerinde bulunan dolaplarda yada raflarda rulolar ve ciltler halinde bir araya konulmuş el yazmaları saklanıyordu Aleksandria ve Bergama kütüphanelerinden sonra dönemin en büyük üçüncü kütüphanesidir Bu kütüphane MS 35 yılında Asya Konsülü Julius Celsus Palemaeanus adına oğlu Julius Aquila tarafından yaptırılmıştır 6090 x 1672 ölçülerinde dıştan iki katlı, içten tek bir salondan oluşur Roma Mimari özelliklerini tümüyle yansıtan yapının ön cephesinin dekorasyonu, devrinin en güzel örnekleri arasında yer alır Ön cephe sütunları arasında yer alan dört kadın heykeli “akıl”, “kader”, “ilim” ve “erdem” ögelerini sembolize eder Bugün bu heykellerin orijinalleri Viyana Müzesinde sergilenmektedir MAZEUS-MİTHRİDATES KAPISI: Celsus Kütüphanesi’nden Agora’ya geçişi sağlar Yanlarında köle olarak bulunan ve daha sonra özgürlüklerini bağışlayan İmparator Augustus ve ailesi adına bu iki esir tarafından MÖ 4-3 yılda yaptırılmıştır TİCARET AGORASI: Efes’in ticaret Agora’sı Helenistik dönemde kurulmuştu Agora’nın dört kenarı stoalarla çevrilidir Agora’nın İon düzenindeki batı kapısından ele geçen mimari parçalar Helenistik dönem stil özellikleri göstermektedir Agoranın ortasında Horologion yani bir su ve güneş saati bulunmaktaydı Çevrelerinde de yüzlerce heykel vardı Bugün bu heykellerin yalnızca kaideleri ele geçmiştir SERAPİS TAPINAĞI Agorada yer alan ve Hıristiyanlık döneminde kilise haline dönüştürülen Serapis tapınağı da yine Efes’in en ilginç yapıları arasında yer almaktadır Yapılan araştırmalar Mısırlı kolonistlerce yaptırılmış olduğu inancını artırmaktadır Bugün tapınağa, agoranın güneybatı köşesindeki bir merdivenle ulaşılmaktadır Tapınak Barok stil özelliklerini göstermektedir Yıkıntılar arasında Mısır granitinden yapılmış bir heykel parçasının bulunması ve bulunan yazıtların birinde Mısır kült ritüellerinden söz edilmesi bir başka yazıtında Serapis dinine girenlerden bahsetmesi nedeniyle, buranın Serapis Tapınağı olduğu düşüncesi kesinlik kazanmaktadır MERMER CADDE: Mermer cadde, Efes Artemis tapınağından başlayan önce Vedius Gymnasionu ve stadyumu geçerek tiyatronun batısı ile Agoranın doğusundan ilerleyen, kütüphanenin önünden doğuya kıvrılarak Devlet Agorasına çıkan, arkasından da Magnesia kapısından itibaren kuzeye yönelip tekrar Artemis tapınağına varan kutsal bir yoldu Bu yol aynı zamanda kentin ana caddesiydi Atlı arabalara ayrılmış bu caddede yayalar için yüksek bir platform yapılmıştır Caddenin altında bir insanın girebileceği büyüklükte gelişmiş bir kanalizasyon sistemi bulunmaktadır TİYATRO: Efes’in iyi korunmuş yapılarından en büyüğü ve en etkileyicisi tiyatrosudur İlk kez Helenistik dönemde inşa edilen tiyatro MS1 – 2 yy’da aittir Roma döneminde İmparator Claidus zamanında genişletilmiş ve İmparator Trajan’ın döneminde de tamamlanmıştır Sahnenin ilk iki katı imparator Neron zamanında yapılmıştır Üçüncü kat daha sonra eklenmiştir Tiyatro 24000 kişiliktir İzleyicilerin oturduğu kısım ( cavea ) üç diazomalıydı ve cavea’ya giriş yanlardaki geçitlerden sağlanıyordu Tiyatro geç Roma Devrinde gladyatör dövüşlerine de sahne olmuştur StPaul Hiristiyanlığı yaymak için çıktığı yolculuğu sırasında Efes’e gelmiş ve bu tiyatroda Efeslilere hitap etmek istemiştir Gümüşten Artemis heykelcikleri yapan Demetritus mesleğini kaybedeceğini düşünerek tiyatrodaki halkı kışkırtmış “Efes’in Artemis’i uludur” diye bağırmıştır Galeyana gelen halk StPaul’ün üzerine yürümüştür, araya giren yetkililerin yardımı ile St Paul Efes’i terk etmiştir Tiyatronun altında bulunun çeşme Helenistik döneme ait tek yapıdır ARKADİANE CADDESİ: İlk olarak Geç Helenistik devirde yapılmıştır İmparator Arcadius ( 395-408) zamanında onarıldığı için bu isimli anılmaktadır 500 metre uzunluğunda ve 11 metre genişliğindedir Caddenin iki yanında galeriler, dükkanlar bulunmaktaydı Bu cadde bir tür tören caddesi olarak kullanılmaktaydı Liman caddesi olarak da adlandırılan cadde geceleri aydınlatılıyordu Caddenin orta kısmında dört sütundan oluşan bir anıt bulunmaktadır Bu sütunların üzerinde dört havarinin heykeli mevcuttu TİYATRO GYMNASİUMU: Roma imparatorluğu döneminde MS2yy başında inşa edilen tiyatro Gymnasion’un ancak palestrası ortaya çıkarılmıştır Burası hem beden hareketlerinin yapıldığı bir yer hem de küçük stadyum olarak işlev görüyordu Aynı zamanda Efes’in en büyük Gymnasiumudur LİMAN GYMNASİUMU VE HAMAMLARI: Efes kentinin en büyük mimari topluluğu olan Liman Gymnasiomu ve hamamlarının bugüne değin küçük bir bölümünün kazılmasına karşın ayakta bulunan kalıntıları çok etkileyicidir Gymnasion’un biri 90x90 metre , öteki 200x240 metre ölçüsünde olmak üzere iki palaestrası, yani beden hareketlerinin yapıldığı yeri vardı Büyük palestra 13 çeşit renkteki mermer plakalarla kaplanmıştır Küçük palestranın kuzeydeki salonunun imparator kültüne, güneydekinin de derslere ve toplantılara ayrılmış olduğu saptanmıştır MS4yy’da yapılmış bir bronz atlet heykelinin güzel bir roma kopyası güney salonda bulunmuştur Bu heykel halen Viyana müzesinde sergilenmektedir Yapı topluluğunun hamam kısımları da büyük kalıntılar halinde ayakta durmaktadır Yapı topluluğunun hamam kısımları da MS 2 Yüzyılda inşa edilmiş olup, 4 yüzyılda İmparator Konstantinus II zamanında değişikliğe uğradığından “Kostantinus Hamamları” adıyla da anılmaktadır ÇİFTE KİLİSELERİ (KONSÜL KİLİSESİ) : Bizans hamamlarının karşısında yer alan Çifte Kiliselerin Hristiyanlık dünyası için son derece özel bir önemi vardır 431-438 yıllarında konsül toplantısının yapıldığı kilise 265x295 m boyutlarında bir yapıdır MS 11 Yüzyılda Roma döneminde bir bazilikaya dönüşen yapı Meryem Ana’ya adanmış ilk kilisedir Burada yapılan 3 Konsül toplantısında Katolizmin doğması kararları alınmıştır Bazilikanın MS4yüzyılda kiliseye dönüştürülmesi esnasında batı tarafına nefli bir yapı eklendiği ve batı girişinden sonra büyük bir antrium yer aldığı gözlenmektedir Kilise kısmına geçmek için tabanı mozaikli bir nartexten geçilir Vaftiz yerinin ortasın da vaftiz havuzu ve duvarlarında haç figürleri bulunmaktadır MS7 yüzyılda kilisenin apsisinden açılan bir kapı ile ikinci bir kilise inşa edilmiş ve böylece kiliselerin adı ‘’ Çifte Kiliseler ‘’ olarak anılmaya başlamıştır Bu yeni açılan bölüm din adamlarının ikametlerine ayrılan kısımlar bulunur STADYUM: Vedius Gymnasionun güneyinde bulunan stadyum, her çeşit törenlerin, atletik yarışmaların, araba koşularının ve gladyatör dövüşlerinin yapıldığı yerdir 200 x 30 metre boyutlarındaki yapı at nalı şeklinde inşa edilmiştir Bugünkü Panayır dağının etekleri üzerinde oturma yerleri vardır Oturma yerleri erken Hıristiyanlık döneminde Ayasuluk surunun yapılmasında kullanıldıkları için stadyum çok tahrip görmüştür Stadyumun yalnız batı yönü gün ışığına çıkarılmıştır VEDİUS GYMNASİUMU: Efes’in önde gelen varlıklı kişilerinden olan Publius Vedius MS150 tarihinde dostu ve hamisi imparator Antonius Pius ile tanrıça Artemis adına yaptırmıştır Bu yapı bir Gymnasium ve hamamın birleşmesiyle ortaya çıkmıştır Yapı topluluğunun doğusunda yer alan Palaestra’nın propylonu güneydedir Bu giriş, zamanında heykellerle süslüydü Propylonun batısındaki uzun oda tuvalet olup buraya hem güneyden hem de batıdan yani sokaktan girilebiliyordu ARTEMİS TAPINAĞI: Efes’teki Artemis Tapınağı dünyanın yedi harikasından biri olarak bilinir Artemision çok görkemli bir yapıydı Tapınağın en büyük özelliği Helen dünyasının antik çağında mermerden yapılmış en büyük yapı olmasıdır Anıtsal ölçüdeki ilk mimarlık eseri sayılmaktadır Her ne kadar bugün o görkemli tapınağın yerinde bazı temel kalıntılardan başka bir şey kalmamışsa da kazı sırasında ele geçen parçalardan yararlanılarak eserin rekonstrüksiyonunu çizme olanağı doğmuştur Helenler gelmeden önce Artemis Tapınağının yeri yörenin halkı tarafından tapınılan Kybele’ye ait kutsal bir alandı Arkaik Artemision’un altında bulunmuş olan güzel fildişi ve altın sanat eserlerinin birçoğu İstanbul Arkeoloji Müzesinde korunmaktadır İon dünyası MS 6 yy’ın ikinci yarısında altın çağını yaşadığından tapınak Efesliler için artık küçük sayılıyordu Girit’ten getirilen mimarlar tapınağı yeniden inşa etmişler Arkaik Artemision yüzyıl boyunca görkemi ve güzelliğiyle antik çağda bütün dikkatleri çekiyordu Ancak Herostratos adlı bir şöhret düşkünü, adını ölümsüzleştirmek için Büyük İskender’in doğduğu yılda MÖ356 da tapınağı ateşe verdi Ağaçtan yapılmış olan tavan ve iç alınlık tamamen yandı Bunun üzerine Efesliler tapınağı yeniden inşa ettiler Yeni Artemision”un üst yapısı Arkaik dönem yapısını bir benzeriydi Paralar üzerindeki tasvirlerden anlaşıldığına göre yeni Artemision’un dar yüzlerinde birer alınlığı vardır Ayrıca yapı Semerdam şeklinde örtülüydü Strabon’a göre tapınak yedi kez yıkılıp yeniden inşa ettirilmiştir Şimdi tapınak kalıntısı Helenistik döneme aittir Selçuk Kuşadası yolu üzerinde bulunan tapınak 127 sütunluydu Sunak yerine 13 basamak ile çıkılmaktaydı Tapınaktaki heykeller yarışmalarda seçilerek konulmuştu Ayasuluk tepesi erken Hıristiyan, Bizans ve Selçuk devirleri süresince çok iyi bir kale ile savunulmuştur Halen ayakta bulunan sur erken Hıristiyanlık dönemde inşa edilmiştir Daha sonra Selçuklular döneminde yeniden restore edilmiştir Kale duvarındaki ana giriş kapısı Roma yapılarından sökülen taşlarla MS6yy da yapılmıştır İçinde yuvarlak kuleli bir camii, Bizanslılara ve Türklere ait birçok sarnıç bulunmaktadır YEDİ UYUYANLAR MS5 ve 6 Yüzyıla rastlayan dönemde yapıldığı sanılan Yedi Uyuyanlar Ören yeri dini bir merkez hüviyetindedir Rivayete göre Hristiyanlığın resmi dini olarak kabulünden önce, İmparator Decius zamanında putperestlerden kaçarak buraya sığınan yedi genç uykuya dalıp iki yüzyıl sonra uyanmışlardır Uyandıklarında İmparator Theodosius II zaamanında Hristiyanlık resmi din olmuştur Bu mucize olay üzerine , öldükten sonra bu yedi gencin tekrar gömüldüğü ve adlarına büyük bir bina yaptırıldığı sanılmaktadır Bugün kazılarda ortaya çıkarılan yapı oldukça büyük abidevi boyutlardadır ve çoğu kaya oyma mezar buluntularına, iki kilise ile katakomplara rastlamaktadır Halen dört katı görülebilen kalıntıların yedi katlı olması muhtemeldir Zeminde bulunan dehlizlerin dini amaçlı eğitim için kullanıldığı, buranın bir manastır hüviyeti taşıdığı izlenimini vermektedir STJEAN KİLİSESİ: StJean Kilisesi, Ayasuluk tepesinin (Selçuk Kalesi) güney eteğindedir MS2yüzyıla değin uzanan bir Hıristiyan efsanesine göre StJean bu tepede yaşamış ve öldüğü zamanda buraya gömülmüştür Mezarın üzerine önce bir anıt dikilmiştir Daha MS4yy’da bu anıtın çevresine bir kilise inşaa edilmiştir Yapı Efes’teki Bizans dönemi yapılarının en görkemlisidir Kilise haç şeklindedir Daha sonra buraya MS527-565 yıllarında Justinyen tarafından kubbeli bir bazilika inşaa ettirilmiştir MS7-8yy’larda Arap akınlarına karşı kilisenin çevresine sur duvarları yapılmıştır Ayrıca kilisenin bulunduğu yer kaleye bağlanarak buraya bir dış kale görünümü verilmiştir Kilisenin hazine dairesi, nefler, narteks, şapel, atrium, mezar odası ve vaftizhane bölümleri görülebilir İSA BEY CAMİİ: Selçuklu sanatının en önemli eserlerinden biri de İsa Bey’in mimar Ali İbn Ed Dımışki’ye Ayasuluk tepesinde inşa ettirdiği İsa Bey Camiidir Oldukça iyi korunmuş olup üzerinde bulunan kitabede bitiriliş tarihi olarak 1375 yazmaktadır 51mx57m ölçülerindeki bu camide Efes ve Artemis Tapınağından getirtilen mimari parçalar , özellikle sütunlar kullanılmıştır Katharina Otto-Dor tarafından saptandığı üzere bu yapı hem avlulu Türk camii tipinin hem de Anadolu sütunlu camilerini bilinen en eski örneğidir Caminin süslemelerindeki detayları, özellikle bitkisel motifleri, güney kubbesinin fayans mozaikleri, ayrıca batıdaki ana kapısının anıtsal yüksekliği ile tipik Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşımaktadır EFES ARKEOLOJİ MÜZESİ: Efes Müzesi, Efes ve yakın çevresinde bulunan Miken, Arkaik, Klasik, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerine ait önemli eserlerin yanı sıra kültürel faaliyetleri ve ziyaretçi kapasitesi ile de Türkiye'nin en önemli müzelerinden biridir Efes Müzesi'nin ağırlıklı olarak bir antik kentin eserlerini sergileyen müze olması nedeniyle kronolojik ve tipolojik bir sergileme yerine eserlerin buluntu yerlerine göre sergilenmeleri tercih edilmiştir Buna göre salonlar Yamaç Evler ve Ev Buluntuları Salonu, Sikke ve Hazine Bölümü, Mezar Buluntuları Salonu, Efes Artemisi Salonu, İmparator Kültleri Salonu olarak düzenlenmiştir Bu salonların yanı sıra müze iç ve orta bahçelerinde çeşitli mimari ve heykeltraşlık eserleri bahçe dekoru içinde ve uyumlu olarak sergilenmektedir İki büyük Artemis heykeli, Eros başı, Yunuslu Eros heykelciği, Sokrates başı, Efes Müzesi'nin dünyaca tanınmış ünlü eserlerinden bazılarıdır Efes Müzesi koleksiyonlarında halen yaklaşık 50000 eser bulunmaktadır Bu sayı her yıl sürdürülen arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkarılan veya çevre halkının bağış yoluyla getirdiği eserler ile artmakta, müze koleksiyonları zenginleşmektedir Bu eserlerin kısa süre içinde bilim dünyasının ve insanlığın hizmetine sunulması düşüncesiyle Efes Müzesi'nde "Yeni Buluntular Salonu" oluşturulmuştur Ancak, bu salon her zaman yeterli gelmemekte, diğer salonlardaki sergilemelerin de yeni buluntular ışığında ve çağdaş müzecilik anlayışına uygun olarak yenilenmesi gerekmektedir Bu anlayışa uygun olarak Yamaç Evler ve Ev Buluntuları Salonunda yapılan yeni düzenlemede buluntu gruplarını bir arada sergileyerek konu bütünlüğü oluşturulması amaçlanmıştır Salonda günlük yaşam konusu içinde her çağdaki insan için vazgeçilmez gereksinimler olan tıp ve kozmetik aletleri, takıları, ağırlıklar, aydınlanma araçları, müzik ve eğlence buluntuları ve dokuma araçlarından örnekler; ev kültü ve dekorasyonunda kullanılan heykelcikler, imparator ve tanrı heykelleri, büstleri ve mobilyalar sergilenmektedir Salonun bir bölümünde Efes Yamaç Evler'den "Sokrates Odası" olarak bilinen bir oda fresk, mozaik ve çeşitli mobilyalardan oluşan dekoru içinde foto-mankenler ile düzenlenmiştir Efes Müzesi'nin müze, Efes ve Selçuk içinde yeni düzenlemeler sonucu ziyarete açılan yeni bölümleri; 1- Arasta ve Hamam Bölümü: Müzenin orta bahçesine bitişik, müze ile bütünlük oluşturan bölümde eski Türk kasabalarında ticaret hayatı ve kaybolmaya yüz tutan çeşitli el sanatları canlı olarak sergilenmektedir Tarıma bağlı yöresel yaşamda önemli yer tutan tahıl öğütme sistemi (değirmenler) gelişimi ve farklı tipleri ile; bakırcılık ve gözboncuğu yapımı; Türk çadırlarının sergilendiği bölüm içinde eski Türk yapısı ve 16 yüzyıla ait Osmanlı hamamı da restore edilerek sergi alanında değerlendirilmiştir 2- Ayasuluk Kitaplığı: Efes Müzesi'nin arka sokağı içindeki eski bir Türk yapısı (14 yüzyıl) müze tarafından restore edilmiş ve semt halkının günlük gazete veya kitap okuyabileceği küçük bir kitaplık işlevi kazandırılmıştır 3- Görme Engelliler Müzesi: Efes aşağı Agoradaki antik dükkânlardan biri restorasyonu yapılarak görme engelilerin gezebileceği bir müzeye dönüştürülmüştür İki bölümden oluşan bu müzede kopya ve orijinal eserler sergilenmektedir |
|