Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
“metal, fırtına, fırtına”yı, göğüslemiştiosmanlı, metal, osmanlı

Osmanlı “Metal Fırtına”Yı Nasıl Göğüslemişti?Osmanlı Ve Metal Fırtına,Fırtına Osmanlı

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı “Metal Fırtına”Yı Nasıl Göğüslemişti?Osmanlı Ve Metal Fırtına,Fırtına Osmanlı



Osmanlı “metal fırtına”yı nasıl göğüslemişti?Osmanlı Ve Metal Fırtına,Fırtına Osmanlı
Osmanlı “metal fırtına”yı nasıl göğüslemişti?Osmanlı Ve Metal Fırtına,Fırtına Osmanlı

Osmanlı “metal fırtına”yı nasıl göğüslemişti?

Haber 7 - 13 Mart 2007

Size Amerika Birleşik Devletleri Bahriyesi’nin, doğuşunu Osmanlılara borçlu olduğunu söylersem şaşırır mısınız? Aslında sizin için artık şaşırtıcı bir şey kalmamış olduğunu biliyorum ama yine de söyleyeyim:
Amerikan Deniz Kuvvetleri, 19 yüzyılın başlarında deniz aşırı bir sefer için hiç de yeterli donanıma sahip değildi, hele hele Akdeniz gibi pek az tecrübe sahibi oldukları “ırak” bir bölgede operasyon yapmaya hiç müsait değildi Libya’ya ya da o zamanki adıyla Trablus’a yapılacak operasyon, Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin kendisini ispat edeceği bir fırsat olacaktı Nitekim yukarıda belirtitğimiz gibi, Derne’ye yapılacak olan çıkarma harekâtı, Amerikan Bahriye Marşı’na kadar girmiştir Yani? Yanisi şu ki, biz Derne’nin nerede olduğunu bilmeyiz belki ama bir Amerikan Bahriyelisi, onun ismini anmadan(!) güne başlamaz

Jefferson Trablusgarblı Yusuf’a karşı

Bundan 204 yıl önceydi ve bağımsızlığını henüz kazanmış olan Amerika Birleşik Devletleri ya da arşiv kayıtlarımıza geçen adıyla “Memâlik-i Müctemi’a-i Amerika Devleti”nin başı, Osmanlı Devleti’nin himayesi altındaki Mağrip (Kuzey Afrika) ülkeleriyle fena halde dertteydi Cezayir, Tunus ve Trablusgarblı “resmî” korsanlar, Akdeniz’in dizginlerini kapitalist güçlere kaptırmamak için var güçleriyle mücadele veriyor, kendileriyle veya doğrudan Osmanlı Devleti’yle antlaşma yapmamış olan veya savaş halinde oldukları düşman devletlerin gemilerini yakalayıp el koyuyor, fidye isteyerek karşı tarafı ekonomik olarak ve moralman çökertiyorlardı

Bu şartlar altında başkanlık koltuğuna oturan Thomas Jefferson yeni hedefini açıklamıştı: Berberilere kuruş yok, gerekirse donanmamıza milyon dolarlar harcayalım “Amerikalı şahinler”in başkanı olarak koltuğa oturan Jefferson, Akdeniz’deki en zayıf gördüğü Osmanlı “halkası”na, yani Trablusgarb’a müdahale emrini verdi (Amerika’nın, bu ilk ön-alıcı “terör” operasyonunu Kaddafi’nin ülkesinin eski sakinlerine karşı gerçekleştirmiş olması da yeterince anlamlıdır)
-
Savaşmak isteyen taraf sadece Amerika değildi kuşkusuz Trablusgarb Beyi Yusuf Karamanlı Paşa, Amerika’dan George Washington’un ölümüne bedel olarak istediği 10 bin dolardan ses seda çıkmayınca öfkelenerek ülkedeki Amerikan temsilcisini yanına çağırdı, ona elini öptürdü ve ceza olarak yıllık haracın miktarını 225 bin dolara çıkardığını ilan etti Ayrıca istediği mallardan 25 bin dolarlık bir miktarın da kendisine verilmesini istedi Eğer bu isteği reddedilirse, savaş kaçınılmaz olacaktı Yusuf Paşa, ne kadar kararlı olduğunu göstermek amacıyla askerlerine Amerikan Konsolosu’nun gözü önünde gemisinin bayrak direğini kestirdi ki, bunun anlamı açıktı: Savaş[1]

Bu hakarete cevap vermek amacıyla 4 adet savaş gemisiyle Trablus sahiline kadar giden Commmodore Dole, elindeki kuvvetlerle 1200 kilometre uzunluğundaki bu uzun sahili kontrol edemeyeceğini görünce savaşmaya cesaret edemeyerek ülkesine dönecekti Donanma henüz bu hücuma hazır değildi ve bu güç gösterisinde ilk raundu Yusuf Paşa kazanmış gibi görünüyordu

Bir yıl sonra, Mayıs 1802’de bu defa 6 gemiyle Trablus limanı açıklarına demirledi Amerikan kuvvetleri Gözdağı vermek amacıyla bir Trablus gemisini batırıp sahili bombaladılar O kadar… Çünkü Başkan kararlıydı ama Kongre, bir türlü Osmanlılara karşı cepheden bir savaş açmaya yanaşmıyordu

Zoraki de olsa anlaşma yoluyla işi çözme kararı verilmişti ve bu amaçla Amerikan gemileri geri dönerek bu defa Fas Sultanı’nın sarayını kuşattılar Ondan istedikleri, düşmanlıktan vazgeçmesiydi Tıpkı Sultan Vahdettin gibi gemilerdeki topların sarayına çevrilmiş olduğunu gören Fas Sultanı tam teslim olacakken, imdadına Trablusgarb Beyi yetişti Limanında demirlemiş bulunan Amerikalılara göre “talihsiz” Albay Bainbridge, Trablus’u kuşatayım derken kendisi kuşatılmış ve 307 subay ve eriyle birlikte Yusuf Paşa’nın eline esir düşmüş, böylece Amerika’nın Akdeniz üzerindeki planları bir kere daha alt üst olmuştu

Amerika’yla dişe diş mücadele

Amerikalı komutan Edward Preble, Fas’taki kuşatmayı kaldırmak ve Albay Bainbridge ile askerlerini kurtarmak için para toplamak derdine düşmüştü Önce 50 bin dolar fidye ödemeyi teklif etti Yusuf Paşa’ya; ama kabul ettiremedi Ardından miktar 100 bin dolara çıkartıldı ama aldığı cevap yine ‘hayır’ oldu
Anlaşılan yaman mı yaman bir Karamanlı’dır Yusuf Paşa ve oyunlarının sonu gelmemektedir Bu defa Bainbridge’den zaptettiği Philadelphia adlı gemiyi yeniden donatıp Amerikan filosunun üzerine göndermeyi tasarlar Düşmanı kendi gemisiyle vurmaktır amacı Amerika, mevcut kuvvetleriyle Berberi deniz gazileriyle başa çıkamayacağını anlamıştır anlamasına ama beklenmeyen bir şey olur ve Amerika’nın “ilk hakiki deniz kahramanı” ilan ettiği Stephen Decatur’un hiç beklenmeyen bir oyunu sayesinde hamle üstünlüğünü ele geçirmeyi başarır

Tarihler 15 Şubat 1804’ü gösterirken Decatur, zaptettiği bir Türk teknesine Arap süsü verdiği 74 gönüllüsünü yerleştirip gizlice yanaşır Trablus limanına Adamları, Yusuf Paşa’nın kuvvetlerinin ele geçirdiği Philadelphia gemisine kanca atıp tırmanır ve gemiyi sağ salim Malta’ya kaçırırlar Bu manevraları yapan 25 yaşındaki Decatur, ABD Deniz Kuvvetleri’nin en genç yaşta kaptanlığa yükselmiş Deniz Albayıdır ve bu unvanını Osmanlılara karşı yaptığı savaşta almıştır Söylenenlere bakılırsa, İngilizlerin Trafalgar’da Napolyon’u mağlup eden efsanevî deniz kahramanı Amirali Nelson bu manevrayı işitince, Decatur’un gemi kaçırma girişimini, “çağın en cesur eylemi” ilan etmiştir

Lakin Nelson’a rağmen bu, uzun bir mücadele olacaktır Müslüman deniz akıncıları öyle hemen teslim olacak, birkaç gözdağına pabuç bırakacak cinsten askerler değildir; böyle olmadıkları için de, fırsatını buldukça bombardımana tutarlar Akdeniz’de rastladıkları Amerikan gemilerini Bu arada Decatur da boş durmaz elbette O da aynısını Trablus’a karşı yapar

Gelin görün ki, Yusuf Paşa’nın inadı inattır Amerika’ya tek başına meydan okumaya devam eder ve esirleri, Amerika’nın bütün ısrarlarına rağmen, değiş-tokuş etmeye yanaşmaz Nitekim limana yanaşan bir Amerikan “intihar gemisi”, Yusuf Paşa’nın açtığı ateş sonucunda görevini yerine getiremeden infilak eder Tarihler 3 Eylül 1804’ü göstermektedir ve Amerika’nın “metal fırtınası”na karşı Osmanlı direnişi bütün hızıyla devam etmektedir[2]

Velhasıl, bundan 203 yıl önce çöktü çökecek denilen Osmanlı Devleti’nin sadece Trablus Paşası bile Amerikan gemilerine göz açtırmamıştır

Gerisini siz düşünün

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.