Balık (hayvan) |
05-06-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Balık (hayvan){ Diğer anlamı|Balık}} ''Symphysodon aequifasciatus'' türü bir akvaryum balığı Balıklar (''Pisces'') poikloterm olan, nerdeyse sadece suda yaşıyan ve solungaçları ile solunum yapan, soğuk kanlı, yürekleri çift gözlü, çoğunun vücudu pullu, genellikle yumurta ile üreyen omurgalı hayvanlardır Bazıları doğurarak ürer Bulunmuş olan en eski balık fosilleri 500 milyon yaşındadır Günümüzün balıkları kıkırdaklı balıklar (Chondrichthyes) ve kemikli balıklar (Osteichthyes) olarak ikiye ayrılırlar Bunlar gibi diğer iki grubu oluşturmuş olan Placodermi (Zırhlı balıklar) ve Acanthodii (dikenli köpek balıkları)'nın nesilleri 300-400 milyon yıl evvel tamamen tükenmiştir Bir kulakcık ve karıncıktan meydana gelen yüreklerinde daima kirli kan bulunur Yürekten çıkan kirli kan solungaçlarda temizlendiğinden, vücutta temiz kan dolaşır Ağızdan alınan su, solungaçlardan dışarı atılırken suda çözülmüş oksijen, osmozla kana verilir Bu arada suda bulunan besinler ise yutulur köpek balıklarında su hem ağızdan hem de ilk solungaç yarığından alınır Tuzlu su balıkları su içtikleri halde, tatlı su balıkları su içmezler Gerekli su ihtiyaçlarını solungaç zarlarından osmozla alırlar Deniz balıkları içtikleri suyun tuzunu böbrekle değil, solungaçları ile ayırır Balıklarda göğüs ve karın yüzgeçleri çift, sırt, kuyruk ve anal yüzgeçleri tektir Tek yüzgeçler nadiren birden fazla olsalar da simetrik çiftler meydana getirmezler Uçan balıklar çok gelişmiş olan göğüs yüzgeçlerini açarak bir-iki dakika su üstünde uçabilirler Yaşadığı yerlerde su kuruduğu zaman balçığa gömülüp akciğer solunumu yapabilen, sürünerek gölden göle geçebilen, kısa bir süre havada uçabilen, elektrik ve ışık üretebilen çeşitli balık türleri mevcuttur Balıkların pulları birbirleri üzerine kiremit gibi dizilmiş, kemiksi, kaygan ve antiseptiktir Antiseptik mukus salgısı, üzerine yapışan bakteri ve sporları yok eder Balıkların harekette önemli rol oynayan değişik kuyruk tipleri mevcuttur Çatallanmış kuyruk tipine “difiserk”, çatallı olup eşit parçalı olana “homoserk”, köpek balıklarında olduğu gibi çatalları eş olmayan kuyruk tipine de “heteroserk” denir Balıklar omurgalı canlılar içerisinde sayıca en fazla olanıdır Çalışmalarda balık türünün 40000 kadar olduğu söylenmektedir Balıkların günümüzde sportif ve akvaryumdaki değeri yanında büyük bir protein kaynağı olması ticari değerini arttırmaktadır Balıkların yeryüzündeki dağılımları o kadar geniştir ki, Antartika sularında, sıcak tropikal sularda, acı sularda, tatlı sularda, ışığın ulaştığı dağ derelerinde veya insanların henüz ulaşamadığı oldukça derin ve karanlık sularda yaşayabilmektedir üç türlü beslenme görülür: Herbivorkarnivor (etçil) ve omnivor (hem et hem de bitkisel besin yiyenler) Yalnız çenelerinde değil, bütün ağız boşluklarında ve yutaklarında sıralanış ve şekil olarak birbirinden farklı birçok diş bulunur Bu genelde beslenme şekillerine göredir Bazılarında farinks (yutak) dişleri gelişmiştir Yalnız Mersin balıklarında ve Demetsolungaçlılarda diş bulunmaz (otçul), Duyu Organları ====Görme organları==== Balıkarda gözler yüksek omurgalılara benzer Kornea daha düz ve mercek daha yuvarlaktır Kornea, merceğin önünde koruyucu bir görev yapar İris; kırmızı, siyah, portakal rengi, mavi, yeşil olabilir Balıklarda göz yapısı, yaşadıkları çevreye uygun bir özellik arz eder Işığın kolay geçtiği temiz sularda yaşayanlar iyi görür ve renkleri ayırt ederler Derinde yaşayanlarda gözler oldukça büyük olup, ışığın zayıf olarak ulaştığı daha derinlerde teleskop gözlü olanlarına da rastlanır Bulanık sularda yaşayan balıklarda ise gözler küçülmüştür Kör mağara balıklarında gözler görev yapmaz Işık olmadığından gözlere ihtiyaç duymazlar Balıklarda gözyaşı bezi ve gözkapağı bulunmaz Yalnız Raja balıklarında üstten gelen ışığa karşı gözü korumak için üzeri pullu kalın bir kapak vardır Balıklar dinlenme halinde yakını görür, uzak için uyum yapar Memelilerde durum tersinedir Bazı dişli sazanlarda gözler yatay bir bantla ikiye ayrılmıştır Üstteki kısım havada, alttaki kısım suda görmeye yarar Böyle balıklara "dört gözlü" denir ====Tat alma organı==== Balıklarda tat alma cisimcikleri dudaklarda, farinkste, burun epitelinde, baş derisinde, bıyıkların uçlarında yerleşmiş olduğu gibi bazılarında da ağız içinde yerleşmiştir Balıklarda dilkulak yoktur İşitme organı bir kapsül içinde bulunan iç kulaktan ibaret olup, sudaki ses titreşimlerini idrak eder Bu işitme organına “labirent” denir İşitmede etkili olduğu gibi, dengenin sağlanmasında, ağırlık ve yerçekimi tespitinde de önemli rol oynar İçlerinde kalsiyum karbonattan yapılmış “otolit” adı verilen cisimcikler de bulunur Bazı balıklarda hava kesesinin ön kısmının her iki yanında iç kulakla ilişkili dörder adet kemikcik bulunur “Weber cihazı” adını alan bu sistem ses dalgalarını ve basınç değişimini iç kulağa ileterek daha iyi işitmeğe yardım eder Küçük frekanslı titreşimler, yanal çizgi sistemiyle idrak edilir Bu, vücudun yanlarında derinin altında uzanan içi mukus dolu bir çift kanaldır Belirli aralıklarla bu kanalı pulların arasından veya ortasından dışarı bağlayan yollar, bu yolların ucunda içinde sıvı ve sinirburun yoktur Olanlarında da gelişmemiştir Sazanların ağzı içinde çok kalın kastan yapılmış yastık şeklinde bir yapı bulunur Bu organ tat almaya yarar Balıklar bazı maddeleri memelilerden daha iyi ayırt edebilirler Sazanlar tatlı, tuzlu, acı suyu ve asitli ortamı ayırt edebilirler ====Dokunma duyusu==== Dokunma duyusunda bıyıkların rolü büyüktür Bıyıklar tat almada etkili olduğu gibi, besin bulma ve dokunma organı olarak da görev yaparlar Balıkların baş, gövde ve yüzgeç derileri üstünde tomurcuk veya çukurcuklar halinde küçük duyu organları mevcuttur İçlerinde sinir uçları dallanmış haldedir Görevleri; yaklaşan düşmanı, sıcaklık değişimini, besin ve tuzluluğu hissetmektir Duyuda yan organın da etkisi önemlidir Bazı derin deniz balıklarının yüzgeç ışınlarında uzamış olan bazı kısımlarında duygu organları yer almıştır ====İşitme ve yan organ (Yanal çizgi)==== Balıklarda dış ve orta hücreleri bulunan bir torba vardır Sudaki titreşimler bu sıvıya geçerek sinir hücreleri tarafından idrak edilir Mesaj daha sonra sinirler vasıtasıyla beyne iletilir Bir başka balığın hareketinin doğurduğu titreşimleri, yanındaki balık bu yolla duyar Yan organ çok alçak frekanslı titreşimleri idrak edip işitmeye yardımcı olduğu gibi, su akıntısının yönünü, sıcaklık ve soğukluk farklarını da tesbit eder Yan organ işitmede de yardımcı olur Ses ve basınç dalgalarını tesbit edebilir Kemikli balıklarda, vücudun her iki yanında solungaçlardan kuyruk yüzgecine kadar uzanır ====Koku duyusu==== Balıklarda (nostril), solunum için değil, suda çözünmüş kimyasal maddeleri koklamaya yarayan bir duyu organıdır Koku alma kapsülleri üst çene üzerinde bulunan bir çift (veya bir adet) burun çukuruna yerleşmiştir Koku maddelerini taşıyan su burun deliklerine girip çıkarken, koklama kapsüllerini yalayarak sinirleri uyarır Bu duyu köpek balıkları gibi bazı balıklarda çok kuvvetlidir Köpek balıkları kan kokusunu yüzlerce metre uzaktan alabilirler Yüzme kesesi==== Balıkların suda batmadan durmasını sağladığı için önemlidir Sindirim kanalının bir uzantısı olup, sırt tarafta torba şeklindedir İçi CO<sub>2</sub>, O<sub>2</sub> ve NO<sub>2</sub> gazları ile doludur Balığın yoğunluğunu, suyun yoğunluğuna göre ayarlar Balık suda batmadan durmak için, içindeki gazı artırarak keseyi şişirir Yüzerken havasını azaltır Bazı balıklarda yüzme kesesi ikiye ayrılmıştır Yüzme kesesi solunum, hidrostatik görev, ses meydana getirme ve bazı uyartıları hissetmede de etkilidir Bütün balıklarda hava kesesi bulunmaz Böyle balıklarda yağlı vücut ve göğüs yüzgeçleri batmalarına mani olur Dip balıklarında yüzme kesesinin dışarıyla herhangi bir bağlantısı yoktur Gaz özel bir sistemle hava kesesine doldurulur ve boşaltılır Bu durumda karşımıza iki tip balık çıkmakta; Fizostom balıklar ve Fizoklist balıklar Fizostom balıklarda hava kesesi yutakla bağlantılı olduğu için gaz girşi çıkışı sorun olmamaktadır ama Fizoklist balıklarda herhangi bir yutak bağlantısı olmadığından gaz giriş çıkışını "Rete Mirable" dediğimiz kılcal damar ağı yardımıyla olduğu bulunmuştur Rete mirable mekanizmasında; gaz bezinden toplardamarlara laktik asit verilirLaktik asit oksijen bağlanma yeteneğini düşürerek atardamarlarda yüksek kısmi oksijen basıncı oluşmasını sağlarBu olay tekrarlanarak tepe noktasındaki oksijen basıncının iyice yükselmesi sağlanır ve yüzme kesesinin içine diffüzyonla hava girşişi olur Kan damarlarındaki bu ters akımdan dolayı oksijen keseden dışarı çıkamaz Balıklar hakkında ilginç bilgiler En kücük balık ''Trimmatom nanus'', Hint Okyanusu'nda yasayan bir gobidir Tam büyüklüğe ulaştığında boyu yaklaşık 1 santimetredir En büyük balık balina köpek balığıdır Ağırlığı 14 tondan fazladır Bu balık insanlara için zararsızdır, genelde yüzen planktonlarla beslenir Dört gözlü anableplerin gözleri ikiye bölünmüştür Balık yüzeyin altında yüzdüğünde gözün üstü suyun üstünü, gözün altı suyun altını görür Kara yutan kendi büyüklügünün iki katını yutabilir Ağızlarında, çenelerini çok açabilmeye olanak veren menteşe yapıları bulunur Uçan levye balığı gerçekten uçabilen bir balıktır Balık, pektoral yüzgeçlerini kullanarak suyun yüzeyinden yükselerek 3 metreye kadar uçabilir Yürüyen kedi balığı, oksijeni soluyabilen özel yapıları sayesinde suyun dşında 4 gün yaşayabilir ve yan yüzeylerindeki ayaksı yapılar sayesinde bir gölden başka bir göle sürünebilir Dünyada en çok bulunan balık, küçük tatlısu balığı olan bristlemouth´tur (kırılganagiz) Bilim adamları, bristlemouthlarin sayısının trilyonlara ulaştığını tahmin etmektedir |
Cevap : Balık (hayvan) |
06-10-2010 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Balık (hayvan)BALIK a 1 Suda yaşayan ve yaşam boyu solungaçla soluyan ve yüzgeçleriyle hareket eden omurgalı hayvan (Bk an-şikl böl) —2 Arg Hırsız ya da yankesici için çalınacak şey, kolayca elde edilebilecek nesne ya da kolayca aldatılabile-cek kimse; enayi —3 Balık gibi yüzmek, çok iyi yüzımek || Balık istifi, çok kalabalık, üst üste,sıkışık durumoa: Otobüse balık istifi doluştuk\\ Balık kavağa çıkınca, bir şeyin hiçbıı zaman gerçekleşemeyeceğini belirtmek için alay yollu söylenir || Balığa çıkmak, balık avlamaya gitmek —Astrol Gregoryen takviminde kış mevsiminin son burcu (Balık, Ay yarıküresinin ikinci burcunu, dördüncü büyük üçgenin son burcunu, batısal Jüpiter'in gök-evıni ve Venüs'ün yükselme yerini oluşturur Etkisi, kimi kez dini ya da felsefi bir biçimde, dinginliği araştırmaya yöneliktir) un ikinci başkanı lord Walter Rothschild'a dışişleri bakanı Arthur James Balfour tarafından bir mektupla iletildi Bu mektupta, "Majestelerinin hükümeti, yahudi halkı için Filistin'de bir ulusal yurt kurulmasını desteklemektedir; bu tasarının gerçekleşmesi için bütün gücünü harcayacak, ancak, Filistin'de yaşayan Yahudiler dışındaki toplulukların yasal ve dinsel haklarına ya da Yahudiler'in başka ülkelerde yararlandıkları hak ve toplumsal statüye zarar verebilecek her türlü işlemden kaçınacaktır" denilmekteydi Balfour bildirisi, temmuz 1922'de Milletler cemiyeti tarafından ingiltere'ye verilen filistin mandası ile ilgili metne eklendi —Balıkç Cam balık, Hindistan'da acı sularda yaşayan, akvaryum meraklılarınca çok beğenilen ve beslenen saydam gövdeli balık (Bil a Ambassis lala; hanigiller familyası) || Cennet balığı - —Bes san Balıkların çoğu yenebilir Madeni kutularda sterilize konserveleme pek çok balığa uygulanır (sombalığı, sardal-ya, uskumru, ton, vb); kurutma daha çok morina ve uskumruya (çiroz); tuzlama morina, uskumru, ringa, hamsi gibi balıklara uygulanır Balıklar daha birçok biçimde yenebilir: çorba, haşlama, tava, buğulama, ızgara, vb —Denizbil Bir denizbilim gemisinin çektiği kalafatlanmış mahfaza; belli derinliklere indirilen ölçme ya da dinleme aygıtlarını içerir —Kaynakç Balık gözü, deney çubuğunun çekme dayanımı deneyinde çelik kaynağın erimiş bölgesinde oluşan kırık yüzeyinin koyu, kırılgan görünümlü fonu üstünde, genellikle daire biçiminde sünek ve parlak bölüm (Balık gözleri, hidrojenin metali gevrekleştirmesinden kaynaklanır; hidrojen ise deney sırasındaki biçim değişimi yüzünden metal olmayan katış-kı noktalarına göç ederek yığılır; bu tür kusurlar her balık gözünün orta kısmında sürekli olarak görülür) —Koregr Klasik dans pozu (Vücudu hafifçe eğilmiş, gergin kolları ve bacakları bilek hizasında çaprazlanmış durumdaki kadın dansçı, onu belinden tutan erkek dansçının kalçasında yanlamasına durur) —Mutf Balık çorbası, beyaz etli balıklarla yapılan çorba (Balık; koku verici sebzeler, soğan ve sarmısakla birlikte haşlanır Süzülen suyuna balık etleri, domates, çok az safran, beyaz şarap, defne yaprağı, bir çorba kaşığı rakı karıştırılarak pişirilir)! &allk suyu, beyaz etli balıkları ya da bunların baş, kuyruk ve kemiklerini suda kaynatarak elde edilen su (Balık çor-oasında ya da bazı balıkların pişirilmesinde kullanılır Koku vermesi için haşlama suyura havuç, kereviz yaprağı, pırasa, soğan, maydanoz, sarmısak vb katılır Bir saate yakın kaynadıktan sonra, ince süzgeçten geçirilir) —Oy Balık kaçtı, bir çocuk oyunu (Bk ansikl böl) —San Balık nefsi, balinanın başından alınan ve kozmetik sanayisi ile mumculuk-îa kullanılan yağ (Halk arasında nefes darlığına karşı küçük parçalar halinde yutularak kullanılıyordu) |j Balık tutkalı, balık kemiklerinden, özellikle mersin balığının yüzme kesesinden çıkarılan beyaz yapıştırıcı madde (Arap zamkı, Edirne tutkalı ile birlikte ahar yapımında da kullanılırdı Eskiden özellikle iyi beyaz şarapları durultmaya yarardı) [Halk arasında kemik tutkalı, ağaç tutkal da denir] Günümüzde yerini jelatin almıştır —Süslem sant Balık pulu, özellikle se-defkârlıkta kullanılan bir bezeme motifi —Tekst İplik üzerinde, lif topluluklarının dağılmadan iplik bünyesine girmesi sonucu oluşan, balık biçimli küçük kabartılara verilen ad (Daha çok kamgam ve ştrayh-garn ipliklerde görülür Bu hata, bazı fan-tazi kumaş ipliklerinde, kumaşa değişik bir görünüm vermek amacıyla, özel olarak düzensiz aralıklarla tekrarlanır) —ansikl Balıklar dörtbacaklılara, yani karada yaşayan omurgalılara karşıt sayılır ve üç sınıfa ayrılır: yuvarlakağızlılar (çe-nesizler [Agnatha] altşubesi), kıkırdaklıba-lıklar (Chondrichthyes) ve kemiklibalıklar (Osteichthyes) Balıklar en ilkel omurgalılardır; fosillerine 500 milyon yıllık katmanlara (Ordovi-ces) kadar rastlanır O zamanki balıklar kalın bir kemik bağa ile kaplı "zırhlı balıklandı Bunlardan Ostracoclerma öbeği günümüzdeki bofabalıklarının, Placo-derma öbeği bugünkü köpekbalıklarının atalarıdır Ganoit pullu balıklar daha sonraları ortaya çıkmıştır ve şimdiki ışınyüz-geçlilerin (Actinopterygii) atasıdır Bütün balıklar yüzgeçlidir; vücudun bakışım düzleminde bulunan yüzgeçlere tek yüzgeçler {sırt, anus, kuyruk yüzgeçleri), göğüs ve kalça kemerleri üstünde bulunanlara çift yüzgeçler denir Balıkların iskeleti kıkırdaklıdır (kıkırdaklıbalıklar), ama çoğunda kıkırdaklar kireçleşmiş ya da kemikleşmiştir (kemiklibalıklar) ve yüzgeçlerin içinde ışın biçiminde devam eder (Ac-tinotricha ve Lepidotricha) Tümbeyini saran kafatasının altında, solungaç yarıklarını ayıran ardışık solungaç yayları biçimindeki yutak boşluğuna desteklik eden ve birtakım içorganları içeren baş iskeleti yer alır Balıkların dışiskeleti pullardan oluşur: pullar köpekbalıklarında plakoit' tir ve başka omurgalıların dişleriyle homolog sayılır (bu pullarda da mine, dentin, öz ve dip plakası bulunur) Başka balıkların pullarında mine hemen hemen tümüyle kaybolur, yalnız çığabalığında (mersinbalıklarının [Chondrostei] vetüm-kemiklilerin [Holostei] ganoit pulları), Co-etocanthiformes öbeği üyelerinde kalın kalır (saçakyüzgeçlimsllerin [Crossoptery-gilJ ve ciğerlibalıkların [DipnoiJ kozmoit pulları), ama kemiklibalıklarda çok incelir (elasmoit pullar) Balıkların sindirim sistemi, solungaç yarıklarının açıldığı geniş bir yutak boşlu-ğuyla başlar Solungaç yarıklarının başlıca işlevi suda asıltı halinde bulunan tanecikleri süzmektir (mikrofaj beslenme); solunum işlevi ikinci derecedeki görevidir ve yarıkların içindeki solungaçlarla sağlanır Ama çeneliağızlılarda çeneler ortaya çıkınca ve makrofaj beslenmeye geçilince, solungaçlar yalnızca solunum görevini yüklenmeye başladılar Solungaç yarıkları köpekbalıklarında dışarı açılır ve spiraku-lum adı verilen bir ön deliğin ardında dikey 5 yarık bulunur Harharyaslarda (köpekbalığı) solungaç yarıkları yanlarda, vatozlarda alttadır Bütün öbür balıklarda, solungaç kapağı iskeletini saran bir deri kıvrımı solungaç bölgesini kaplar ve solungaç boşluğu bir tek yarıkla dışarı açılır Sindirim borusunun geriye kalan bölümü çok az farklılık gösterir ve yemekbo-rusu, mide ve bağırsaktan oluşur Köpekbalıklarının ve kıkırdaklıbalıkların bağırsağında bir sarmal kapakçık bulunur; bu kapakçık besinlerin ilerlemesini yavaşlatarak soğurma yüzeyini artırır Kemiklibalıklarda, mide ile bağırsak arasına, sindirim için gerekli enzimleri salgılayan bir pilor eklentisi açılır Kemiklibalıklar dışında kalan öbür balıklarda sindirim borusu bir dışkılıkla sona erer; eşeysel yollarla idrar yolları buraya açılır Kıkırdaklıbalıklardan başka balıklarda sindirim borusunda ucu kapalı bir kese bulunur; bu kese, kimisinde akciğer görevi yapar (ciğerlibalıklar ve çoksaçaklıbalıklar gibi tümkemikliler), kimisinde yüzme kesesi görevini yüklenir (ışınyüzgeçliler öbeğinin özelliği) Dolaşım sistemi kapalıdır ve bir genel dolaşım biçimindedir Karın tarafında, solungaç bölgesinin hemen ardında yer alan kalp ardışık 4 boşluktan oluşur: Cu-vier kanalları aracılığıyla kalp toplardamarlarının ve karaciğeraltı toplardamarının açıldığı toplardamar sinüsü, kulakçık, karıncık ve aort soğancığı Karın aortu, aort soğancığından çıkar, sonra aortyay-ları'na ayrılarak solungaçlarda kılcal damarlarla sona erer Getirici solungaç atardamarları iki aort kökü oluşturur, bunlar birleşip tek aort olduktan sonra oksijenli kanı bedenin arka ucuna kadar götürür Toplardamar dolaşımının yolu üzerinde, iki ayrı yerde kılcallaşma vardır: böbreklerde (kapı-böbrek sistemi) ve karaciğerde (kapı-karaciğer sistemi) Balıkların böbrekleri opistonefrozdur Azotlu artıkları üre biçiminde süzüp atar, böylece amonyağı atabilen solungaçla-rınkine benzeyen bir görev yapar Özel uyumlar ve uyarlanmalar bedendeki osmoz ve iyon dengelerine bağlıdır Balıkların hemen hemen tümünün iç ortamında tuz oranı litrede 9 g dolayındadır Bu nedenle,tatlı sularda yaşayan balıklarda beden, sürekli bir su girişiyle yüz yüzedir; bunu böbreklerin hipotonik olarak idrar süzmesiyle ve tuz kaybıyla karşılar; kaybettiği tuzu, besinlerle almak zorundadır Denizde (tuz oranı litrede 35 g) balık su kaybeder ve bu su kaybına çeşitli mekanizmalarla karşı koyar: kıkırdak-lıbalıklar ve Coelocanthlformes üyeleri, izotoni sağlanıncaya kadar üreyi kanda biriktirirler; kemiklibalıklarınsa solungaçlarında klorürlü hücreler vardır, onların yardımıyla fazla tuzu dışarı atarlar; bu nedenle onlarda böbreğin işi azdır, hatta böbrekler, denizatında olduğu gibi, Mal-pighi glomerüllerini bile yitirebilir Balıklar, bazı ardışık ya da mozaik erdişilik halleri dışında gonokoriktir, yani erkekli dişilidir Kimi türler doğurgandır: yavru ya bir kuluçka devresi sonunda (yumurta dişinin eşeysel yollarında gelişir, dişi ona su ve oksijen sağlar) ya da, örneğin çekiçbalı-ğında olduğu gibi, su ve oksijenden başka besin maddeleri de sağlayan bir plasentanın bulunduğu gerçek bir gebelik sonunda dünyaya gelir Balıkların büyümesi genellikle süreklidir, yılanbalığı gibi bazı türler başkalaşma geçirir (yassıbaş larva -saydam yavrı- ergin balık) Çoğu yumurtayla ürer: bir kısmı vitellüs bakımından yoksul birçok küçük yumurta yumurtlar ve bunları suya salıverir; bir kısmıysa kalın bir kabukla korunan, vitellüs bakımından zengin yumurtalar yumurtlar, genellikle bunlar ana baba gözetiminde gelişir; bu ikisi arasında pek çok çeşit yumurta tipi yer alır Duyu organlarına gelince, balıklar bu bakımdan bazı özellikler gösterir Örneğin onlarda nöromast denilen özel mekanik alıcılar vardır; bunlar her iki böğürde boydan boya çizgi halinde bir organ oluşturur: yanal çizgi Nöromastlar balığın bulunduğu ortama bağlı olarak yaptığı hareketleri ve ayrıca yaklaşık 800 Hz'den düşük frekanstaki ses titreşimlerini algılamasını sağlar Öteki ses titreşimleri, ancak çok az sayıda balık türünde yetkin bir işitme duyusuyla algılanabilir Balıkların iç kulağı, gerçekte tam bir denge organıdır, özellikle yarıçembersel kanalları ve ütrikül iyi gelişmiştir Yalnız kesecik ses titreşimlerini algılar, ama bu dalgalar da ancak sazanbalıkları takımında ya da ringa gibi türlerde iç kulağa doğru dürüst ulaşır; çünkü sazanlarda ilk göğüs omurlarından türeme 4 kemikçikten oluşan bir kemik zinciri, yüzme kesesini kulağa bağlar (böylece yüzme kesesi çeperinin çınlama-sıyla titreşimler iletilmiş olur); ringa gibi tür-lerdeyse içkulakta temas halinde bulanan bir çıkmazla son bulan yüzme kesesi uzantıları bulunur Balıklarda görme saydamsız bir ortama uyarlanır Yalnız kıyılarda ya da mercan kayalıklarında yaşayan türlerde renkli görüş vardır (koni hücreleri bakımından zengin retina) Göz merceği yuvarlaktır ve biçim değiştirmez; yakın bir görüş sağlar Daha uzaktaki nesnelerin görülebilmesi için, göz merceğini aşağı-arkaya doğru çeken bir kas sayesinde çok az uyum olanağı vardır Suyun girip çıktığı iki delikle dışarıya açılan bir çıkmaz boşluğun içinde, koku almayı sağlayan kimyasal alıcılar vardır; tat alıcıları ya da tat tomurcukları, dörtba-caklılarda olduğu gibi hem ağız-yutak boşluğunda, hem de bedenin geri kalan bölümünde, özellikle tek yüzgeçlerde ya da baş eklentilerinde yer alır (mersinba-lıklarının dudak dokunaçları ya da kedi-balıklarının "bıyıklar"ı) Balıkların bir başka özel duyu alıcısı tipi, elektrik alanlarını algılamalarını sağlayan elektrik alıcılarıdır Köpekbalıklarında, bu alanları avlar yaratır, o da bunları algılamakla yetinir; başka balıklarda (niltur-nabalığıgiller, elektrikli yılanbalıklan, vatozlar) elektrik alanları, elektrojen denen özel kasların etkinliğinden doğar Bu organlar zayıf şiddette elektrik alanları yaratır, yakındaki nesneler ya da canlılar bu alanı bozduklarında, hayvan bu yolla avlarının ya da avcılarının yerini belirlemiş olur, hatta kendi türdeşlerinin yerini de belirler ve böylece onlarla elektrikle iletişim kurabilir Torpilbalığında olduğu gibi yükü daha güçlü boşaltan elektrojen organlar da vardır; bunlar daha değişik rol oynar, hayvan bunlarla yiyeceği avı ya da korunacağı düşmanları bayıltır Balıkların sinir sistemi, bütün omurga-lılarınkınden ilkeldir Ama gene de omurgasızların en gelişmiş olanlarının, özellikle kafadanbacaklı yumuşakların ulaştığı en yüksek karmaşıklık düzeyindedir Beyincik, sudaki üç boyut içinde yapılan hareketle bağıntılı olarak oldukça büyüktür Çok makrosmatik türler dışında telanse-fal az gelişmiştir Mezansefalın tepesi, beynin en önemli sırt bölgesini oluşturur Balıkların hareketinde, bir kararda durmayı ya da yavaş devinmeyi sağlayan tek ve çift yüzgeçlerden başka, göğüs ve kuyruk kasları, özellikle kuyruk yüzgeci önemli rol oynar Göğüs yüzgeçleri, köpekbalıklarında yatay yüzmeyi sağlamak için gövdeye eğik bitiş-miştir, oysa kemiklibalıklarda dikeyleşebi-lir ve durmak ya da kısa dönüşler yapabilmek için fren ödevi görür Yılanbalığı gibi uzun gövdeli balıklar bedenin yana doğru kıvrılma hareketleriyle yüzer ve oldukça yavaş yer değiştirirler Ton balıkları gibi en hidrodinamik olanların gövdesi mekik biçimindedir; kuyruk sapı kısa, kuyruk yüzgeci de yüksek ve diktir; bunlar hayvanın büyük hızla yüzmesini sağlar Kuyruk yüzgeci köpekbalıklarında ve kıkırdaklıbalıklarda hete-roserktir (yatay düzleme göre bakışımsız), çünkü onların ağırlığa karşı koyma gereksinimi vardır; kemiklibalıklar da bakışımlıdır (homoserk), çünkü onlarda yüzme kesesi belli bir derinliğe kadar balığı "ağırlıksız" kılarak dengeyi sağlar Balıklar öbeğinde tür sayısı 30 000 ile 40 000 arasındadır ve bunların çoğunluğu kemiklibalıklar öbeğinde yer alır Yuvar-lakağızlılar sınıfında amfibiyotik olan bo-fabalıkları ve denizlerde yaşayan Myxine öbeği yer alır Kıkırdaklıbalıklar denizlerde yaşayan kedibalıklarını, hemen hepsi denizlerde yaşayan köpekbalıkları ile vatozları içerir Kemiklibalıklar birbirine eşit olmayan üç altsınıfa ayrılır; saçakyüz-geçlimsiler (Grossopterygii), ciğerlibalık-lar (Dipnoi) ve ışınyüzgeçliler (Actinoptery-gii) Saçakyüzgeçlimsiler altsınıfının bugün yaşayan tek cinsi Coelocanthus'tur, denizde yaşar; bunun fosil biçimleri (Rhi-pidistil) dört bacaklı omurgalıların atasıdır; akciğerleri sayesinde havayla solunum yapabilen ciğerlibalıklar altsınıfı pek çok coğrafi alana dağılmış bulunan ve tatlı suda yaşayan balıkları kapsar; ışınyüzgeçliler altsınıfı üç üsttakıma ayrılır; kıkırdakiske-letliler ya da mersinbalıkları, amfibiyotik-ler ve tatlı suda yaşayan tümkemikliler üst-takımı; kemikli balıkların da otuz kadar takımı vardır —Balıkç Balık yemi olarak kullanılan maddelerin çoğunlukla balığın beslendiği yiyeceklerle aynı olmasına karşılık, "balık yemi" terimi, genellikle, balığı çekecek biçimde serpiştirilmiş, saçılmış maddeler için kullanılır Balıkçılar, balığı çekmek için, balığın bütünüyle yiyebileceği maddeleri kullanmak zorundadır Balık yemlerinin bileşiminde kenevir ekmeği, ezilmiş buğday ekmeği, patates, pişmiş taneler, kepek, çeşitli larvalar, kurtlar, kan, vb yer alır Akıntılı sularda, balık yemini ağırlaştırmak için, yem killi toprakla kaplanabilir Suyu bulandıran bir yem yapmak için, bazı balıkçılar talk, kaolin ve hatta alçı kullanırlar; ama bu uygulama iyi bir uygulama değildir Balık yemine katılabilecek cansız maddeler arasında, besin maddelerini yüzeye çıkartan ve yeme lezzet katan mantar tozu sayılabilir Balık avının başarılı geçmesi için, balık yemiyle avlanmak istenen balığın yediği besin maddelerinin aynı olması dolayısıyla balığın alışkanlığından yararlanmak gerekir Deniz balıkçılığında da yem kullanılır; uskumru için balık ezmesi ve unla hazırlanan bir yem, sardal-ya için havyar ve yerfıstığı unu • Elektrikle balık avı Bazı balık üreticilerince, ama daha çok biyologlarca uygulanan çok sıkı kurallara bağlı bir tekniktir Örneğin bir akarsu, gölet ya da gölde bulunan balık topluluklarını incelemek isteyen biyolog, balıkları yakalayıp işaretlemek için bu teknikten yararlanır Elektrikle balık avlama teknikleri, suyun tuzluluk derecesine ve taranacak bölgenin genişliğine göre değişir, ilke şudur: bir elektrotun (negatif ucu toprağa bağlı iken), pozitif ucu suya daldırılır ve devreden elektronik bir akım geçirilirse belli bir uzaklığa kadar çevrede bulunan balıkların ano-ta geldikleri görülür Elektriğin etkisinde kalan balıklar, çeşitli biçimde davranırlar Doğru akım titremelere ve çırpınmalara neden olur, balığın başını anota doğru yöneltir (galvanik eksen) ve üçüncü tepki olarak (en ağırı), balık anota çok yaklaştığı zaman ortaya çıkan elektrik narkozu ya da bayılma Alternatif elektrik akımının etkisinde kalan balık iki elektrot arasındaki kuvvet çizgilerine dikey bir konuma geçer Akımın gerilimi artınca balık elektrik narkozuyla çarpılır —ikonogr • Erken hırıstiyanlık dönemi sanatında balığa çok sık rastlanır, isa'nın yunancadaki adını (ikhthuS: i [esus] kh [ristos] th [eu] u [ios] s (oterj) anımsatması nedeniyle isa'nın şahsını simgelediği gibi, eucharistia mucizesini ya da havarilerin ağıyla kurtarılan ruh'u temsil eder (la-hitler, yeraltı mezarlıklarındaki freskler; üzerlerinde balık simgesi kazılı lambalar, yüzük halkaları, taşiar) Çoğu zaman, umut simgesi olan çapanın yanında yer alır Simgesel bir içerik taşımadan da antik fresk ve mozaiklerde (Pompei, Hercu-lanum, Vatikan), daha sonra da Aertsen' den Braque'a kadar sayısız ressamın natürmortlarında yer alır: S Van Ruysdael, Snijders, Ruoppolo, Mölendez, Chardin (Kedibalığı, Louvrej, Courbet (Alabalık, Zürich), Ensor (Kedibalığı, Brüksel), Klee, vb •Balık avı, Mısır (Morgan mastaba'sı, Louvre) ya da Roma (Vatikan, Napoli, Berlin) heykelcileri yapıtlarında balıkçı figürlerine yer verdiler Bu figürler, XIV yy'da Avignon'daki Papalar sarayı'nda bulunan Ağla balık avı freskiyle yeniden ortaya çıktı Annibale Carracci'nin ardından (Balık avı, Louvre), birçok hollandalı ressam (Te-niers, Backhuysen, vb) balıkçıları ya da balıkçı teknelerini konu alan resimler yaptı XVIII ve XIX yy fransız ressamları da bu temayı işlediler: Boucher (Balık avı, Grand Trianon), J Vernet (Bandol körfezinde ton balığı avı, Musöe de la Marine), Garnerey (Dieppe'te ringa avı, Calais müzesi), L Robert (Adriya denizi balıkçılarının balığa çıkışı, Neuchâtel), Turner (Buzlar arasında sıkışan balina avcıları, Glascow; Sisler arasında güneşin doğuşu: balıkları yıkayıp satan balıkçılar, National Gallery; vb) Ayrıca Puvis de Chavan-nes'ın Yoksul balıkçı (Louvre), heykelde Rude'un Napolili genç balıkçı, Carpeaux' nun Deniz kabuğu toplayan balıkçı, Du-ret'nin Tarentella oynayan napolili balıkçı adlı yapıtları (tümü Louvre müzesi'n-dedir) Hıristiyan ikonografisinde balık avı teması hıristiyanlaştırma misyonuyla bağlantılıdır A, P Mucizeli balık avı temasında gerçekleşen mucize, birçok yapıta konu olmuştur Moissac manastırı'ndaki bir sütun başlığı Raffaello'nun birçok resmi (Resullerin işleri taslağı, Londra), il Tintoretto (Washington), Rubens (Mechelen Not-re-Dame kilısesi'ndeki üçkanatlı tablo), Magnasco (Washington), Jordaens (Viyana), G de Crayer (Brüksel) ve Jouvenet' nin (Louvre) yapıtları K Witz ise, aziz Yahya'nın isa'nın kıyıda belirmesini betimleyen anlatısından esinlenmiştir (Cenevre müzesi) Van de Venne'in Ruhların kurtarılması (Amsterdam) adında bir tablosu vardır —Mutf Balık pişirme yöntemlerinin başlı-caları; haşlama, şaraplı suda pişirme, sos içinde pişirme, buğulama, bol yağda kızartma, tava, tereyağlı tava, ızgara ve og-ratendir Haşlama daha çok iskorpit, izmarit, kayabalığı, kefal, kırlangıç gibi balıklarla yapılır Bu balıklar çorba yapmaya da elverişlidir Fileto balıklar, özellikle alabalık, şaraplı suda pişirilir Bazı fileto balıklarsa, ince kıyılıp tereyağda kavrulmuş soğan, domates ve defne yaprağıyla beyaz şaraptan oluşan sosta pişirilerek hazırlanır Beyaz etli balıklardan (sardalya vb) buğulama yapılır Küçük dilimlenmiş fileto balıklar, karides, iç midye vb önce biraya, sonra una bulanıp bol kızgın yağda kızartılır Az yağlı balıklardan daha çok (hamsi, izmarit, istavrit, kalkan, levrek, lüfer, palamut vb) tava yapılır Bunlardan bazıları kızartıldıktan sonra üzerine tereyağı, limon ve ince kıyılmış maydanoz konarak servis yapılır İzgara en yaygın balık pişirme yöntemlerindendir Balıklar, kabuklarının kalkmaması için önce una sonra yağa bulanır Pişerken de üzerine fırçayla yağ sürülür Bazı balıklar kiremitte ya da yağlı kağıda sarılarak pişirilir Fileto balıklardan ograten de yapılır Barbunya, sardalya, uskumru, levrek gibi yağlıca balıkların ızgarası yapılır —Oy Sekiz, on çocuk ebenin çevresinde bir daire oluşturarak yere oturur, ayaklarını öne uzatırlar Bir mendil bükülerek balık yapılır Çocuklar bunu ebeye vurup bacaklarının altından dolaştırırlar Ebe kimin elinde balığı yakalarsa, o ebe olur |
|