Tavan Arasında Uçuşan Sözcükler |
08-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Tavan Arasında Uçuşan SözcüklerSimurg'dan Hüdhüd'e Minyatürlerde Kanat Sesleri Osmanlı'nın minyatürlü yazmalarındaki kuş hikâyeleri, görsel bir şölen sunmanın yanı sıra, kuşlara olan sevginin boyutlarını da gözler önüne seriyor Melekleri anımsatır kuşlar Güzel tüyleri ve sesleriyle insanı büyülerler İçimiz daralsa kuş olup uçmayı isteriz; heyecanla kabaran yüreğimiz kuş misali çırpınır Özgürlük tutkusunun simgesidir kuşlar Pek çok ülkenin, topluluğun bayrağında, armasında kanat çırparlar Kültürlerde ve dinlerde hayvan sevgisinin ayrı bir önemi vardır; kuş sevgisinin de bambaşka bir yeri Çeşitli mitoloji ve dinlerde kutsal sayılır, ayrı bir saygı görür kuşlar Hz Süleyman ile Saba Melikesi'nin sırdaşı, ulağı Hüdhüd kuşu (Çavuş kuşu ya da İbibik); kanadının gölgesi kime değerse onu padişah, sadrazam yapan Hümâ kuşu; efsanelerin, destanların ve masalların vazgeçilmez kuşu Anka ya da Simurg Hz Süleyman, tüm hayvanların dilini bilir, kuşlarla iletişim kurar O kadar ki, kuşlar için bir tekke bile yaptırır 'Tekke-i Mürgân' adı verilen bu yerde, kuşlar yılda bir kez toplanır, bir hafta eğlenir ve Hz Süleyman'a dua ederler Simurg, Hüdhüd ve Hümâ gibi efsane kuşların yanı sıra, sık sık gördüğümüz kuşların da saygın bir yeri vardır Bu kuşların başında leylek gelir Leylek, kuşların 'şeyh'idir Ona hacı denir, dolayısıyla kutsaldır İstanbul Yenikapı Mevlevihanesi'nin dedelerinden biri, uzun boyu dolayısıyla Leylek Dede diye anılırdı Ayrıca Mevleviler, leyleğin çeşitli resimlerini de yapmışlardır Bunların çoğu yazı-resim biçimindeydi Mesela besmeleyi genellikle leylek biçiminde yazıyorlardı Tarikatlarda horozun, özellikle de beyaz horozun ayrı bir yeri vardır Beyaz horoz kutsal sayılır ve bulunduğu yere uğur getirdiği düşünülürdü Hacı Bektaş Velî'nin beyaz horoza binip keramet gösterdiğine inanılırdı Saygın kuşlar arasında, güvercin, turna ve bülbülün de yer aldığını unutmamak gerekir Özellikle tarikat yaşamında onların sayısız yazı-resimleri yapılmıştı Kuşlara Özel Ev Osmanlılar da gerek günlük yaşamda, gerek mitoloji öykülerinde kuşa özel bir önem vermiştir Osmanlı'da kuş sevgisinin iki önemli kanıtı vardır Bunlardan ilki; serçe, kırlangıç, saka ve güvercin gibi kuşlar için yapılan 'kuş evi' denilen barınaklardır Kuş evleri; cami, medrese, türbe, çeşme ve han gibi yapılar ile özel konutların cephelerine yapılan tek, iki, hatta üç katlı maket yapılardır Görünüşleriyle hem üzerine yapıldığı binaya bir özellik katar, hem de kendi başlarına bir anıt güzelliğine sahiptirler İçlerinde bir şatoya, hatta bir saraya benzeyenleri bile vardır Sokaklarda dolaşan kuşbazlar da, Osmanlı'da kuş sevgisinin ikinci bir göstergesiydi Kuşbazlar, kuşları çeşitli yöntemlerle tutar; kimi kuşları eğiterek onlara çeşitli hünerler öğretirlerdi Bu kuşları satın alanlar da sonra onları azad eder ve bu davranışlarıyla sevap kazanacaklarını düşünürlerdi Çaylaklara dokunmak günahtı, onlara sürekli açıkta et bırakılırdı Viyana Devlet Kitaplığı'nda bulunan, 16 yüzyıla tarihlenen bir suluboya resimde, bir kuşbazı, müşterilerini ve havada azad edilmiş bir kuşu görüyoruz III Murad'ın oğlu Şehzade Mehmed'in 1582'deki ünlü sünnet şenliğini resmeden minyatür ustası Nakkaş Osman'ın 'Surname-i Hümayun' adlı görkemli yapıtında yer alan iki minyatür, ellerinde ve kafeslerde çeşitli kuşlarla kuşbazları At Meydanı'nda gösteriyor Osmanlı minyatürlerinde çeşitli bakımdan çok zengin kuş resimleri vardır Bunların kimi, tek olarak yapılmıştır Örneğin bir ağaçkakan, bir saksağan, bir çulluk ve gagasında çekirge tutan bir kuş gibi Bunun dışında 'Kelile ve Dimne' hikâyelerinin Osmanlıca minyatürlü yazmalarında, kuşlarla ilgili öykülere de geniş ölçüde yer verilmiştir Örneğin bir baykuşun kuşların kralı seçilmesine kızan kargaların baykuşlara savaş açması; horozla şahinin tartışması; horozla tilkinin öyküsü; kuraklıktan dolayı zor durumda kalan bir kaplumbağaya iki ördeğin yardımı Üç Boyutlu Kuşlar The British Library'de bulunan 'Doğa ve Sanat Harikaları' adlı yazmadaki bir minyatürde, kuraklık mevsiminde susuz kalan kuşlar, bir pelikanın gagasında toplanan sudan içerek susuzluklarını gideriyorlar Ferîdü'd-din Attar'ın 'Mantıkü't Tayr' (Kuş Dili) adlı ünlü manzum eserindeki öyküde ise, kuşlar kendilerine bir kral seçmeye karar verirler Kralları Kaf Dağı'nda yaşayan Simurg'dan başkası değildir Hüdhüd kuşu onlara kılavuzluk eder Ve kitap, kuşların bu yolculuğunu türlü simgelerle anlatmaya devam eder Topkapı Sarayı Kitaplığı'nda 16 minyatürlü bir yazması bulunan bu eseri, günümüzün önde gelen tiyatro adamlarından Peter Brook sahneye aktarmış; oyun, sanat dünyasında büyük hayranlık yaratmıştır İstanbul Üniversitesi Kitaplığı'nda bulunan bir yazmadaki minyatürde; kafesteki iki kuşa büyük bir iştahla bakan dört kedi, iki büyük kafeste de iki büyük papağan ile onların üstünde uçan kuşlar görülüyor Bu minyatür, Mevlâna'nın 'Mesnevî'sindeki bir öyküyü resimlemektedir Buna göre, kafesteki kuş bir an önce özgürlüğüne kavuşmak isteyen inançlı insanı simgeliyor Osmanlı'da üç boyutlu kuşlar da yapılmıştır Şekerden, kumaştan Örneğin, 1582 Şenliği'ndeki peştamalcı esnafı, peştamallardan üç boyutlu büyük boş kuşlar yapmışlardı Bunları taşıyanlar da bir düzenekle kuşları hareket ettiriyorlardı Yine aynı şekilde dev boyutlarda Simurg biçiminde bir uçurtma yapılmıştı ve bunu istenilen yönde uçurabiliyorlardı Şimdi kuşbazlar yok; peştamaldan dev boyutlu kuşlar yapılmıyor; ama kuşlar ve onların evleri hâlâ duruyor Türkiye'nin dört bir köşesinde |
|