Eş Anne Değildir! |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eş Anne Değildir!Eş Anne Değildir! Geçelerde izlediğim bir TV dizisinde eşler arası yaşanan bir hadise beni şok etti Karısının üç çocuğu ile akşam gelecek misafirlere hazırlık yapmada zorlanacağı için ev işlerinde eşinden yardım istemesine mukabil, eşi bunu şiddetle red ediyor ve aralarında çıkan tartışma bir zincir halinde uzayıp gidiyor Sonuç “marriage consular; evlilik danışmanı” Enteransandır evlilik danışmanı olan bayan ısrarla erkek üzerinde yoğunlaşıyor ve görünenden hareketle görünmeyen problemi, şuur altında yatan red gerekçesini anlamaya çalışıyor Çocukluğundan başlayarak sorduğu bütün sorular kendine göre tesbit ettiği gizli gerekçeyi bulma istikametinde Sözü uzatmayayım; neticede ana noktayı yakalıyor; erkek ev işleri özelinde eşinden annesi olmasını istiyor Bir başka ifadeyle; annesi ona çocukluğunda, gençliğinde evde nasıl davranıyorsa, ev işlerinden neyi, ne kadar yapmasını istiyorsa o da eşinden aynı tarz muamele bekliyor Söz gelimi bulaşık yıkamaya şiddetle karşı çıkan eş, çöpleri dökmeye rahatlıkla evet diyor Çünkü annesi ona bir defa olsun bulaşık yıkatmamış ama çöpleri hep o dökermiş Gerçek hayattan alınma bu hikaye benim de zaman zaman karşılastığım aynı tipten bazı problemlerin kaynağını keşf etme adına cok yararlı oldu Genellikle ataerkil aile yapısının, geleneğinin hakim olduğu evlerde yetişen kişilerde gördüğüm bu tip problemlerin kaynağı buymuş dedirtti bana Büyük ölçüde anne-babadan, onların şefkat ve merhametinden, çocuk eğitim anlayış ve metodundan ve aile yapısı özelinde değişen dünya gerçeklerini görememeden kaynaklanan bu husus bir çok ailenin derdidir bugün Burada yeri gelmişken genel anlamda gelenek, özelde de ataerkil aile gelenegi ile alakalı bir hususa işaret etmek gerekir; İslami anlayış içinde geleneğin her ne kadar dini ve evrensel kökleri olsa da, onun zaman, mekan ve insan üçlülüsünü içine alan tarihi yanı inkar edilemez Bu çerçevede gelenek evrensel ve tarihsel değerlerin birleşiminden ibarettir ve çok değerlidir İnsan ve toplum hayatı adına vazgeçilmez bir yere sahiptir Ama gelenek katiyyen kutsal değildir Dolayıyısıyla dokunulmaz da değildir Değişen ve gelişen siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik vb şartlara göre değişebilir Yeter ki temel ve evrensel dini değerlerle çatışmasın Üç-beş cümle ile değindiğimiz bu önemli hususu bir kenara bırakarak, verdiğimiz örneğe geri dönelim Örnekten hareketle iki sınıfa ait bazı yönlendirmelerde bulunmak gerektiği kanaatındayım; bir, şu an itibariyle eş konumunda bulunup bu hissiyata ve düşüncelere sahip olan insanlar Bunlar şunu katiyyen unutmamalılar ki koca olarak yerlerini aldıkları evlilik hayatı bir çocuk olarak yetiştikleri aile hayatından alabildiğine farklıdır Haklar ve ödevler farklı bir mahiyet alır bu düzende Öyle ya eş/koca olmak nerede, bir dediği iki edilmeyen, ağlamayı en büyük silah olarak kullanan çocuk olmak nerede? Bu farklılığın farkında olmayıp 30 yaşında iken 5-6 yaş dönemlerini yaşayan insanların kurdukları yuvada mutlu olmaları mümkün müdür? Unutulmamalı ki bu yeni yuvada, bu çekirdek ailede eş anne değildir Dolayısıyla anneden beklenen şeylerle eşten beklenen şeyler aynı olmamalıdır Olmayacaktır da Haklar ve ödevler konusunda eş anne olmadığı gibi karşılıklı hissiyat açısından da böyledir Annenin şefkatine bedel eşte aşk ve sevgi vardır Aşk ise şefkat değildir Onun için eşinden şefkat bekleyen koca, çok büyük bir yanılgı içindedir ve karşılanması imkansız boşuna bir beklentidir bu Nitekim bu beklentiyi eşinden bulamayan insan kendini bunalımların, geçimsizliklerin eşiğinde bulur Bahsini ettiğim misalde olduğu gibi evlilik danışmanına, oradan boşanmaya kadar gider mesele İkinci sınıf ise, şu an itibariyle erkek evlada sahip anne ve babalar Şahsi kanaatım çocuklarını yetiştirme aşamasında bulunan ve onları var güçleri ile geleceğe hazırlayan anne-babalar bu hadiseden gerekli dersi almalı ve çocuklarına yüklemiş oldukları sorumlulukları bu çizgide yeniden gözden geçirmelidirler Ev işlerine ait çocuklara yaşlarına göre yapabilecekleri ölçüde sorumluluk yüklemeleri, ceza ve ödül sistemini işletmeleri gerekir “Kazak erkek” edebiyatının gözde deyimlerinden 'erkek adam bulaşık yıkamaz” türünden yaklaşımlar, cok eski zamanlarda kalan geleneksel aile anlayışını yansıtsa da bugün çok büyük sıkıntılara sebebiyet vermektedir Ayrıca erkek çocuğunu ev işlerinden muaf tutma, anne şefkati ile de izah edilemez Efendimizin (sav) ev içindeki hayatını bizlere anlatan annelerimiz Allah Rasulünün (sav) ev işlerinde kendilerine yardım ettiklerini defalarca vurgulamışlardır Sökük dikmekten, yemek yapmaya kadar uzanan bir çizgidir bu Zaten bizim temel problemimiz de bu değil midir? Hz Peygamber’i (sav) örnek almama Gerçek anlamda yani hayatımıza model olacak ölçüde onu tanımama ve bilmeme Ona “yaşayan Kur’an” dediğimiz halde, “yaşayan Kur’an” olma noktasında gayret sarfetmeme Ahmet Kurucan |
|