Etkin Dinleme: Hak Vermek Mi, Önem Vermek Mi? |
07-14-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Etkin Dinleme: Hak Vermek Mi, Önem Vermek Mi?Kendi isteklerimizle başkalarının istekleri arasında uyum sağlamak için iki önemli alışkanlıktan vazgeçmek gerekiyor: İddialaşmak ve münakaşa etmek Bizler farklıyız Hayatın her aşamasında birbirimizle karşılıklı bağımlılık içindeyiz Günlük hayatı paylaştığımız bazen de kader birliği ettiğimiz insanlarla anlaşmak, işbirliği yapmak zorundayız O halde amacımız insanlarla bağlantı kurmaktır, onları yenmek değil İşte olsun, aile hayatında olsun, bugün mağlup ettiğimiz insan yarın işbirliğine ihtiyaç duyacağımız insan olabilir İnsanlar gerildikleri zaman konuşmak ister ve dinleme yeteneklerini genellikle kaybederler Kendini anlatmaya çalışan birine açıklama yapmaya kalkışmak onun daha da hararetlendirir Oysa söylemek istediklerinin anlaşıldığını hissettiği zaman rahatlar ve dinlemeye daha hazır hale gelir Tecrübeli bir sendikacı, işçi/işveren müzakerelerinde tarafların karşı tarafa cevap vermeden önce birbirlerini dinleyip söylediklerini tekrar etmelerinin müzakere süresini yarıya indirdiğini söylüyor Etkin dinleme ya da karşı tarafın duygu ve düşüncelerini kabul etmek; onlara hak vermek, onaylamak ya da ikna olmak demek değildir Etkin dinleme yaptığınızda hala öteki kişinin bakış açısını ve davranışlarını onaylamama özgürlüğüne sahipsinizdir hala evet ya da hayır diyebilirsiniz hala söyleyecek sözünüz var demektir Çoğu insan kabul etmekle hak vermeyi birbirine karıştırır Bu iki kavram insanların zihninde sanki birbirine yapışıktır Sonuç olarak, Sinan eğer Şükrü’nün yaşadıklarının gerçek ve samimi olduğunu kabul ederse, bunun aynı zamanda onu onaylamak ve hak vermek anlamına geleceğini düşünür O yüzden de Şükrü’nün yaşadıklarının gerçek olduğunu bile kabul etmek istemez Şükrü sesini duyurmak için çırpındıkça, Sinan da duymamak için çırpınır Bu da bir felaket reçetesidir Biraz gayretle yalnızca kabul etmeyi öğrenmek mümkündür Zamanla, konuştuğunuz kişilere istediklerinin tamamını değilse bile hiç değilse yarısını verebileceğinizi görürsünüz Çatışma durumlarında aslında bu dev bir adımdır Siz böyle davranınca karşı taraf da en azından sizin iddianızın varlığını kabul edecektir Karşılıklı kabul etmek ortak bir duygu durumu yaratır ve anlaşmaya yaklaşmak ya da anlaşmazlıkları uzlaştırmak kolaylaşır Hayatınızda önem verdiğiniz kişileri dinlerken, anlattıkları şeylerin çok kısa bir özetini yapın ve yaşadıkları şeyin özünü oluşturan isteği ya da duyguyu isimlendirin Örnek: "Bu seni mutlu etmiş" "Demek taa oralara kadar gittin ve toplantının iptal edildiğini öğrendin Vah vah "Değiştirmek için uğraşmışsın, belli oluyor" "Ne diyorsun? Köpeğine mi çarptılar? Kim bilir nasıl üzüldün?" Burada yapılmak istenen ne empati göstermek, ne de öğüt vermektir Karşınızdakinin söylediklerini aynen değil, kendi sözlerinizle ifade edecek şekilde özetleyin Ancak karşınızdaki kişi sesini yükseltip, bağırmaya başlamışsa, sakin bir sesle söylediklerini aynen tekrarlamak etkili olur Eğer yaşanan duygu açık ve belirgin değilse, bir tahmin yapın, "Bu seni mutsuz etmişe benziyor" Çoğu defa karşınızdaki sizi düzeltecektir Dinlemek bir sanattır ve pek az kuralı vardır Yeter ki dikkatinizin tümünü karşınızdaki kişiye verin Eğer tahmininiz doğru çıkarsa zaten sizi onaylayacaktır Karşınızdakinin duygularını paylaşarak dinlemek, yaşamda yol alırken önemli bir güçtür ancak dinleyiciye de yükümlülükler getirir Başkasının iddiasını kabul edip yansıtırken, kendi iddiamıza sahip çıkmak kolay değildir Bu çok çaba ister Öte yandan başkalarının eleştirilerini ve şikayetlerini de yönümüzü kaybetmeden ya da kendimize verdiğimiz değeri zedelemeden dinlemeyi öğrenmeliyiz Bu derin bir özsaygı geliştirmeyi gerektirir ve kolay bir iş değildir Bu zorluklara rağmen etkin dinleme öylesine ödüllendiricidir ki, bu çabalara değer Münazaralarda ve mahkeme salonlarında taraflardan biri kendini savunur, karşı tarafı da onun iddialarını çürütmek için dinler Ne münazaracıların ne de avukatların birbirleriyle geçinmeye niyetleri vardır Bir daha birbirlerinin yüzüne bakmaları gerekmez O yüzden de ne söylediklerine nasıl söylediklerine dikkat etme ihtiyacı duymazlar |
|