Yorgun Savaşçı 3 - Hamle- Şahlanış |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yorgun Savaşçı 3 - Hamle- ŞahlanışYorgun Savaşçı 3 - (Hamle- Şahlanış) - Şule Meryem Canpola Korkaklığı satın aldığından beridir yorgundu, "savaşçı"Adına "aşk" denilen, her şeyden kaçıştı tüm hayatıGüvendiği dağlara karlar yağalı yıllar olmuştuartık tek mevsimlik anılardı hayatve her çiçek biraz kar kokardıElinde aşk savaşlarından kalma kırık kalbi, sürüklüyordu adeta kendiniBir bakarsınız yollarda, bir bakarsınız kimsesiz yarlarda gezinip durmuş vakitli vakitsiz Hayatını tekil yaşamaya adadığından beridir, en çok yollar yoldaş olmuştu onaHer sıkıldığında, her kaçmak istediğinde; kendinden ve en sevdiklerinden, yollara tutulmuştuKalmayı cesur savaşçılara emanet ettiğinden beridir böyleydi işteGözyaşları yerine denizleri seyretmeyi kelimeler yerine, suskun kaldırım taşlarını dillendirmeyi alışkanlık edinmiştiSanki bir hamle yapsa, sanki yerinden kalksa; zaten düşmüş olan kaleleri başına yıkılacaktıVe bir kez de "hayır" yerine "evet" dese, dağlar pamuk misali dağılıp yerle bir edecekti herşeyiKıyameti gelmiş gibi Ömür hesaplarıyla uğraştığından beridir, yeni şeyler için geç kaldığını düşünmeye başlamıştı yorgun savaşçıKalbini çalan hırsızdan, ikinci el olarak satın aldığı yüreğiyle, aşklara tevbe edeli yıllar olmuştu belkiBir daha mı, asla! en sık kullandığı savaş sözcükleriydi, yenildiği cephelerde sürekli tekrar ettiği Yorgun savaşçı bir kişi değildi belki, hayat yolundave belki binlerceydi lakin bizim savaşçı hep kendini, tek kendini mağlup addederdi nedense? "Zafere inandığımız kadar yenilgilerin de gerçekliğine inansaydıkve her yenilginin gerçek zafere götüren bir merhale olduğunu bilseydik hepimiz sadece savaş cephelerinde değil, yüreklerde de başarılı birer kumandan edasıyla yürüyebilirdik hayat yolundaAma dış a'lemde başarıyı hırs haline getirdiğimizden beridir, içeride hep mağluptuk işteHerkes bizi sevsin isterken, bizi sevenlere mahçuptuk işte" Aslında yorgun savaşçı da anlamıştı bunuBir insan tanımanın, a'leme denk olduğunu ve hayatın sadece kitaplardan ibaret olmadığını iyice kavramıştıKitapları yazanlarla, kitaplarda yazılı olanların biraz kendimiz olduğunu, her insanın aslında bir kitap olduğunu anlamıştı dünya başına devrildiğinden beridir Deve kuşu misali, kitaplarda aradığımız, televizyonlarda izlediğimiz hayatların ötesinde bir şeyi kendi gerçekliğini keşfetmişti sankiBiliyordu ki artık; "yaşamadıktan sonra, kitaplardaki ve dizilerdeki iyi rolleri", hep yarım kalmaktı bu hayattaki yerihep özlemler büyütmekti hayallerine, kitabi cümleler içinde Sokaklar yorgun yüreklerle dolup taşarkenve her savaşçı bu haline alışmışken, yeni düşler, yeni arayışlar da nedendi?Bu insanlar derinden sevmeye ve sevilmeye değer miydi?diye biten sözlerle O, kendi hayatından memnun görünüyorduİçten içe kaçtığı gerçeklerinden, hep bu sorularla avunuyorduYine de biliyordu yolun sonuna geldiğiniYine de anlıyordu, halden anlamaz insanlar içinde, bu halin "hal" olmadığını Konuşmaların anlamını yitirdiği suskunluğun, paylaşmak sayıldığı bu çağda, cesaretine yenik savaşçı, en çok da suskunluğu pay biçmişti kendineHem rolünü, öyle iyi ezberlemişti ki, bozulacak diye tılsım tek kelime etmezdisevenler onu, nafile beklerdive nafile bekleyecektiAşka hata dediğinden beridir en büyük vurgunu, "kendi eliyle" yememiş miydi?eller değil aslında hep kendi etmişti ne olduysa Yeni başlangıçların arefesinde, ve bayramlara gebe sancılarda, iyice büyümüştü yorgun savaşçıruhen demlenmiştihatta sükunete ermişti nice fırtınalardan sonraAMA DOĞUM GERÇEKLEŞMEMİŞTİ DAHAVE YORGUN SAVAŞÇI, GURURUNU YENEMEMİŞTİ HENÜZ Bazen, tünellerden geçmeden, anlayamaz insan hakikatlerive bazen ansızın esmeyince deli rüzgar, yerinden oynamaz hiçbir insan Son dalını da rüzgara veren yorgun savaşçı en sonunda, bir şahlanışla kalktı yerindenVe yaralı bir maziyi geçmişte bırakarak, bir "Oh" çekti derinden Şule Meryem Canpolat |
|