Canim Ulkem Turkiye |
10-29-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Canim Ulkem TurkiyeGÖLLERIMIZ Karalar üzerindeki çukur alanlarda biriken durgun sulara göl denir Yurdumuzda irili, ufaklı 200’e yakın göl vardır Göllerimizin bölgelerimizdeki dağılımı düzenli değildir Akdeniz Bölgesi’ndeki Göller Yöresinde,birbirine yakın pek çok göl varken, Güneydoğu Anadolu’da göl yokturgöllerimiz derinlik ve büyüklük açısından da farklılık gösterir Van Gölü, Tuz Gölü gibi dışarıya akışı olmayan göllerimizin suları tuzlu ve acıdır Sapanca Gölü, Beyşehir Gölü gibi dışarıya akışı olan göllerimizin suları tatlıdır En büyük gölümüz Doğu Anadolu’da yer alan Van Gölüdür Bir iç deniz görünümündeki bu gölün suyu sodalıdırüzerinde feribotla ulaşım yapılmaktadırTürkiye’den İran’a ulaşan demir yolunun Tatvan-Van arasındaki bölümünde ulaşım feribotlarla sağlanmaktadır Hazar, Çıldır, Nazik, Erçek ve Nemrut gölleri de bu bölgededir İç Anadolu Bölgesi’ndeki Tuz Gölü, ikinci büyük gölümüzdür Ülkemizdeki tuz ihtiyacının büyük bir bölümü bu gölden sağlanır Akşehir, Ilgın ve Eber gölleri de İç Anadolu’daki diğer göllerdir Yurdumuzun göl yönünden en zengin yeri Akdeniz Bölgesi’dir Beyşehir, Burdur, Eğirdir ve Acıgöl’ün yer aldığı yöreye Göller Yöresi denir Marmara denizi çevresinde irili ufaklı göller vardırBaşlıcaları Küçük Çekmece, Büyük Çekmece, Ulubat, İznik , Sapanca ve Kuş Gölü’dürBu göllerin dışarıya akıntısı olduğu için suları tatlıdır Kuş Gölü’nde çok çeşitli kuş türü barınır Bu özelliğiyle kuş cenneti olarak bilinen dünyaca tanınan bir göldür Abant ve Yedigöller , Karadeniz Bölgesindeki göllerdir Göllerimizden içme ve kullanma suyu sağlamada yararlanırız Bazı göllerimizde balık avlanır Göllerimiz doğal güzellikleriyle turizme hizmet edecek niteliklere sahiptir Abant , Yedigöller ve Kuş Gölü’nden turistik amaçlarla yararlanılmaktadır Bütün turistik değerlerimiz gibi, akarsu ve göllerimizin de doğal güzelliklerini korumalıyız Bize böylesine yararlı olan akarsu ve göllerimiz, kirlilik tehdidi altındadır Akarsu ve göllerimizin çevresindeki yerleşim birimlerinin kanalizasyon suları buralara atılmaktadır Çevredeki sanayi kuruluşları atık sularını çoğu kez arıtmadan akarsu ve göllere boşaltmaktadır Bu nedenle akarsu ve göllerimizde yoğun bir kirlenme görülmektedir Bu kirlilik, burada yaşayan canlıların gittikçe azalmasına yol açmakta ; sularını da kullanılmaz hale getirmektedir Ülkemizin doğal zenginlik kaynakları olan suların kirletilmemesi için gerekli önlemler alınmaktadır Atık sular , arıtılmadan akarsu ve göllere akıtılmamalıdır Çoruh , Aras , Kura , Fırat ve Dicle nehirleri yurdumuzdan başka ülkelerin topraklarını da sular Özellikle komşularımız Suriye ile Irak , Fırat ve Dicle nehirlerinin suları konusunu politik sorun haline getirmektedir GAP kapsamında , bu iki akarsuyumuzun üzerine yapılan barajlar komşularımızı rahatsız etmektedir Çünkü , bu nehirlerin suları baraj göllerinde toplanınca kendilerine yeterli su verilmeyeceğini düşünmektedirler Ancak bu konuda yapılmış anlaşmalar vardır Türkiye bu anlaşma hükümleri uyarınca su konusunda hiçbir kısıtlamaya gitmemiştir Yıllar önce Keban Barajı’nın yapımına başlandığında ortaya çıkan su sorunu, GAP ile daha da büyümüştür Oysa suları yazın azalıp kışın çoğalan bu nehirler üzerine yapılan barajlar, su akışını düzenlemektedir Böylece bu ülkenin uğrayacağı olası su baskınları da önlenmektedir Türkiye uluslar arası anlaşmalara ve Atatürk’ün “Yurtta barış dünyada barış” İlkesine uygun olarak komşularıyla iyi ilişkiler içinde olmak istemektedir DENIZLERIMIZ Marmara Denizi: Marmara Denizi,Karadeniz ve Ege Deniz'i arasında kalan bir iç denizdirTürkiye'nin Asya ve Avrupa kısımlarını da birbirinden ayırırAdalarında bol miktarda mermer bulunduğu için adı Marmaros(Yunanca mermer demek)'dan gelmektedir Marmara Denizi'nin yüzölçümü 11,350 kilometre karedirMarmara Denizi'nin yüzey suları az tuzludurTuzluluk oranı ortalama binde 22'dirDenizin yaz aylarında yüzey sıcaklığı 24-29 derece arasında değişirAyrıca Marmara Denizi, Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan önemli bir su yoludur Marmara Denizi Adaları: İstanbul'a yakın olan adalar Kınalıada, Burgazada, Heybeliada ve Büyükadadır Adaların güneybatısında ise Yassıada ve Kaşıkadası bulunurMarmara Denizi'nin ortasına doğru ise Marmara Adası, İmralı Adası ve Avşa Adası vardır Marmara Denizi Balıkları: Marmara Deniz'i balıkları yerli balıklar ve göçmen balıklar olarak ikiye ayrılırYerli balıklar Kefal,tekir,İstavrit,Kırlangıç,Gümüşmezgit ve İzmarittir Göçmen balıklar ise mayıs ayında başlayan Levrek,ağustosta Palamut,eylülde Lüfer,ekim ayı içinde hamsi,mezgit ve uskumru İsatnbul Boğazı'ndan Marmara'ya girerler Ege Denizi: Cumhuriyet döneminden önce Ege Denizi'ne adalar denizi deniyordu17 yy'da ise bu kesime genel olarak Akdeniz denirdiYaklaşık yüzölçümü 196,000 kilometre karedirEge Denizi'nin genel derinliğinin 1500 metreye varmadığı söylenebilir Ege Bölgesinde dağlar kıyıya dik uzanırlar ve bölgede bu yüzden irili ufaklı birçok koy ve körfez bulunurBu koylar ve körfezler dünyada ender bulunan güzelliklere sahiptir Ege Denizi'nin tuzluluk oranı Akdeniz'e yakındırDenizin çoğu yerinde deniz suyunda erimiş tuz oranı binde 38 in üstündedirDeniz suyu sıcaklıkları yazın ağustos ayında ortalama 24 derece civarındadır Ege Denizi sularında gelgit hareketleri Marmara Denizi'nden ve Karadeniz'den daha kuvvetlidirGelgit genliği İzmir körfezinde 70 santimetre,Eğriboz körfezinde 90 santimetreye ulaşmaktadırFakat bu gelgit hareketi kuzey kıyılarında önemini yitirmektedir Ege Denizi,koyları ve körfezleri görülmeye değer güzelliktedirBölgede etkili olan Akdeniz iklimiylede bu güzellikler karadada devam ederBu güzel denizi korumalı ve turizm cenneti olan egeyi daha da canlandırmalıyız Akdeniz: Akdeniz 2,966,000 kilometre karelik yüzölçümüyle çok büyük bir ara denizdir ve okyanuslardan tamamiyle ayrılmıştırAkdeniz derindir,denizin dibi çok yerde 2000 metrenin altındadırTürkiye Akdeniz bölgesinin 128,200 kilometre karesinse sahiptir,buda bütününe göre %15'e denk gelirAkdenizde deniz suyu sıcaklıkları ağustos ayında 27-28 derecelere kadar çıkar Akdeniz bölgesi birbirinden güzel şelaleler ve nehirlerle beslenirBuna rağmen sıcak Akdeniz iklimi etkili olduğu için tuzluluk oranı diğer denizlerimizden daha yüksektir ve bu hissedilir Akdeniz Bölgesinde dağlar kıyıya paralel uzandığı için Ege Bölgesindeki kadar koy ve körfez yoktur1452 kilometrelik kıyısıyla Akdeniz de dünyaca ünlü turizm yerlerinden biridir Karadeniz: Karadeniz Türkiye'nin kuzeyinde doğu-batı doğrultusunda uzanan büyük bir iç denizdirDenizin genişliği batıya doğru artarBu genişlik doğuda Rize ile Sohumkale arasında 225 km iken,Samsun ile Kerç arasında 480 km'yi bulur Karadeniz'in anadolu kıyılarında daha çok küçük koylar bulunurKaradeniz ada bakımından fakir bir denizdirKaradeniz de büyük derinlikler olmasına rağmen,kuzeybatı da kuzeybatıda derinlik sahaları azalırKaradeniz'in kuzeyindeki Azak Deniz'inde en fazla derinlik ancak 15 metre olmasına rağmen,derinlik Karadeniz de 2200 metreyi bulur Karadeniz az tulu bir denizdirBol yağış alır ve bir çok akarsuyla beslenirAynı zamanda buharlaşmanın az olmasıda buna bir etkendirDeniz suyunun tuzluluğu orta kesimlerde binde 18'dirGeniş akarsı ağızlarında bu oran çok daha aşağılara inerDerinlere doğru tuzluluk artar,mesela 200 metreden sonra tuzluluk oranı binde 22 olurKaradeniz'in suyu sıcaklığı temmuz ile ağustos aylarında 20 ile 26 derece arasındadırEnlem etkisinden dolayı Karadeniz'in anadolu kıyıarı,kuzeye oranla daha sıcaktırKışın kuzeyde sular 2-3 dereceye kadar inerAma yaz kış arasında görülen sıcaklık farkları sadece yüzey sularına aittir2000 metre derinlikteki suların sıcaklığı yılın her mevsimi 9 derecedir Karadeniz balıkları denince akla ilk olarak hamsi gelirHamsi Karadenizde yaşıyan ince-uzun bir balık türüdürMayıs ve eylül döneminde yumurtlarlarKaradenizli balıkçıların geçim kaynağı olur Karadeniz deniz koşulları bakımından en ağır şartlara sahip denizimizdirÖzellikle kuzeyli rüzgarlarda dalga boyu diğer denizlerimize nazaran çok daha büyük olurKaradeniz güzelliklerinin yanında dikkat edilmesi gereken bir denizimizdir AKARSULARIMIZ Yurdumuz akarsu bakımından zengindir Akarsularımızın bir kısmı denizlere, bir kısmı da göllere dökülür Bazı akarsularımız da sıcaklığın etkisiyle buharlaşarak veya yer altına sızarak kaybolur Suların denize ulaştırmayan alanlara kapalı havza denirYurdumuzda Tuz Gölü ve Van Gölü ve çevreleri ile Göller Yöresi birer kapalı havzadırBazı akarsular kaynağını yurdumuzdan alır, sınırlarımızın dışında denize ulaşır Bazı akarsular da sınırlarımızın dışında doğup, yurdumuzda denize dökülür Akarsular bakımından en zengin bölgemiz Karadeniz Bölgesidir Çoruh, Yeşilırmak, Kızılırmak, Yenice, Sakarya gibi büyük akarsularımız Karadeniz’e dökülürYeşilırmak taşıdığı alüvyonlarla Çarşamba, Kızılırmak da Bafra delta ovalarını oluşturmuşturKaradeniz’e ayrıca çok sayıda küçük çay ve dere akar Topraklarımızda doğup sınırlarımız içerisinde denize dökülen en uzun akarsuyumuz Kızılırmak’tırSusurluk Çayı, Marmara denize dökülen akarsuyumuzdur Bu denizimize dökülen diğer akarsular küçüktür Ege Bölgesi’nin akarsuları, kıyıya dik uzanan dağ sıraları arasındaki çukur alanlara yerleşmiştir En önemlileri Bakırçayı, Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes’tir Bu akarsular, atıkları çöküntü alanlarına taşıdıkları alüvyonları biriktirerek alüvyon ovaları oluşturmuşlardırAkdeniz’e dökülen başlıca akarsularımız Aksu, Manavgat Çayı, Göksu, Seyhan ve Ceyhan’dır Göksu, taşıdığı alüvyonlarla Silifke Ovası’nı, Seyhan ve Ceyhan da Çukurova’yı oluşturmuştur Kaynaklarını yurdumuzdan alan bazı akarsularımız, sınırlarımızın dışında denize ulaşır Doğu Anadolu Bölgesi’nden doğan Fırat ile Dicle, Basra Körfezi’ne dökülür Yine Doğu Anadolu’daki Aras ve Kura ,Hazar Denizi’ne dökülür Çoruh da komşumuz Gürcistan’da Karadeniz’e ulaşan akarsuyumuzdur Asi ve Meriç nehirleriyse kaynaklarını sınırlarımızın dışından alıp yurdumuzda denize ulaşır Asi nehri Akdeniz’e, Meriç ise Ege denizine dökülür Akarsularımızın yıl içindeki akışı düzenli değildir Taşıdıkları su miktarı, mevsimlere ve yağışlara bağlı olarak değişir Bu nedenle akarsularımız ulaşıma elverişli değildir Akarsularımızdan içme ve kullanma suyu sağlamada, tarım alanlarını sulamada yararlanırız Su ürünleri elde ederiz Bazı akarsularımızı turizm ve su sporları açısından değerlendiririz Çoruh nehrinde yapılan rafting sporu uluslar arası niteliktedir Elektrik enerjisi ihtiyacımızı da akarsular üzerine kurulan hidroelektrik santrallerinden sağlarız Ülkemizdeki akarsular üzerine birçok baraj yapılmıştır Barajlarda biriken sular, pek çok şehrimizin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılamaktadır Bu sularla ayrıca tarıma elverişli alanlar sulanmakta böylece üretim büyük ölçüde artmaktadırBaraj göllerine biriken suyun enerjisi hidroelektrik santrallerinde elektrik enerjisine dönüştürülür En ucuz elektrik enerjisi, hidroelektrik santrallerinden elde edilir Sayıları gittikçe artan hidroelektrik santrallerinden yurdumuzun enerji ihtiyacının büyük bölümü karşılanmaktadırFırat ve Dicle nehirleri ile kollarını kapsayan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) adıyla bir proje uygulamaya konulmuştur Bu proje ile Fırat ve Dicle’nin suları geniş tarım alanlarına akıtılmaktadır Ayrıca elektrik enerjisi üretimimiz büyük ölçüde artacaktır Bu proje, aşama ,aşama tamamlanmaktadırGAP kapsamında Fırat nehri üzerine yapılan Atatürk Barajı, dünyanın sayılı barajlarından biridir Atatürk Barajının gölü, Van Gölü ile Tuz Gölü’nden sonra 3 büyük gölü olmuşturHirfanlı (Kızılırmak), Karakaya (Fırat), Keban (Fırat) baraj gölleri yurdumuzun büyük baraj göllerindendir |
Canim Ulkem Turkiye |
10-29-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Canim Ulkem TurkiyeDAGLARIMIZ Türkiye’de dağlar çok geniş bir alan kaplar Dağ; çevresine göre 500m Ve daha yüksek kabarıklıklardır Bazıları tek bulunurken bazıları da sıradağlar şeklindedir Oluşumlarına göre dağlar ikiye ayrılır 1-Orojenik Hareketlerle Oluşan Dağlar: Orojenez dağ oluşumu demektir Yan basınçla sıkışan yerkabuğu plakaları kıvrılarak yada kırılarak engebe kazanır ve sıradağlar oluşur Ülkemizde orojenez iki şekilde görülür A) Kıvrılma ile B) Kırılma ile a) Kıvrım Dağları: Orojenez sonucu esnek tabakalar kıvrılarak yükselir ve sıradağlar oluşturur Ülkemizdeki dağlar Alp-Himalaya orojenezi sonucu oluşmuştur Kuzey Anadolu ve Toros Dağları bu şekilde oluşmuştur Kıvrılma sonucu yüksekte kalan kubbemsi kısımlara Antiklinal, alçakta kalan çanaksı yapıya ise Senklinal denir Bu oluşumda da bazen kırılmalar dolayısıyla senklinaller boyunca fay hatları oluşabilir Ülkemizi KAnadolu b) Kırık Dağları: Orojenez sonucu sert tabakalar kıvrılmaz kırılır Böylece yükselen kısımlar (Horst) sıradağları oluştururken, Alçalan kısımlar Çöküntü ovalarını (Graben) oluştururlar Horst ve Grabenler arasında ise kırıklar (Fay Hatları) bulunur Bu yüzden buralar hem deprem alanlarıdır hem de kaplıca kaynaklarının sık görüldüğü yerlerdir Ege bölgesinde kıyıya dik uzanan dağlar bu şekilde oluşmuşlardır 2- Volkanizma ile Oluşan Dağlar: Yerin derinliklerindeki mağmanın yerkabuğunun zayıf ve çatlak kısımlarından yer üstüne çıkmasıyla oluşan genelde tek dağlardan ibaret olan daglardir Not: Volkanik sahalar mineralce zengindir O yüzden tarım arazileri de çok verimlidir Ayrıca maden bakımından da zengin alanlardır Türkiyedeki volkanik dağlar; Marmara Bölgesi : Uludağ GDoğu Anadolu Bölgesi : Karacadağ Karadeniz Bölgesi : Köroğlu Dağları Akdeniz Bölgesi : Hassa Bölgesi (Hatay) Ege Bölgesi : Kula Tepeleri (En genç) Doğu Anadolu Bölgesi : Ağrı ,Tendürek, Nemrut, Süphan Dağları İç Anadolu Bölgesi : Erciyes, Melendiz, Hasandağ, Karadağ, Karacadağ TÜRKİYE'DEKİ DAĞLARIN DAĞILIŞI Kuzey Anadolu Dağları: Karadeniz kıyısı boyunca uzanan sıradağların kapladığı alana Kuzey Anadolu Dağları denir Doğuda Rize Dağları (Kaçkar Tepesi 3937m) ortada Canik dağları, batıda İsfendiyar Dağları vardır 2sırada yçne doğudan, Mescid, Kop, Ilgaz ve Köroğlu dağları bulunur Alp-Himalaya sisteminin kuzey kanadını oluşturur Kocaeli Yarımadasından Gürcistan’a kadar uzanır Bu uzanış boyunca dağlar Batı Karadeniz’de yükselir Orta Karadeniz’de 1000m lere alçalır DKaradeniz’de ise tekrar yükselerek 3000 m nin üstüne çıkar Güney Anadolu Dağları: Alp sisteminin güney koludur Toros Dağları da denir Girit ve Rodos Adalarından başlar İran’a kadar uzanır Batı, Orta ve Güneydoğu Toroslar olarak üç bölüme ayrılırlar Batı Toroslar Antalya Körfezi'nin iki yanında uzanırlar Göller Bölgesi'ni içine alırlar Orta Toroslar ise Adana yöresini batı, kuzey ve doğudan çevirirler Güneydoğu Toroslar da İskenderun Körfezi'nden başlar bir yay çizerek Van Gölü'nün güneyinden Hakkari'ye ulaşırlar Bu dağlar özellikle Taşeli Yarımadası karstik arazilerden oluşmuştur Bir sürü karstik şekle rastlanır Batı Anadolu Dağları: Kıyılarda ve iç batı kısımda olarak iki bölümde ele alabiliriz Madra, Yunt, Aydın, Menteşe dağları kıyıda, Türkmen ve Emir dağları, Murat Dağ iç kısımlardadır Marmara Bölgesi'nde dağlar azdır Daha çok verimli ovalar vardır Kaz dağları, Uludağ, Yıldız dağları ve Tekirdağ en bilinenleridir Kırıklı yapıda olduklarından horstlar şeklinde oluşmuşlardır Aralarında ise Grabenler yani çöküntü ovaları uzanır Denize dik uzandıkları için; · İç kısımlara ulaşımı zorlaştırmazlar · Kıyıların çok girintili çıkıntılı olmasını sağlamıştır · İklimin iç kısımlara kadar girebilmesini sağlamış Bu da tarımı olumlu etkilemiştir İç Anadolu Dağları: İç kısımlar daha çok yüksek yaylalarla çevrilidir Burada tek dağlar, volkanlar ve yüksek ovalar vardır Elmadağ, Akdağlar, Tecer, Erciyas, Karacadağ, en belli başlılarıdır Cihanbeyli, Bozok, Obruk, Uzunyayla İç Anadolu'nun büyük platolarıdır Doğu Anadolu Dağları:Burası yurdumuzun en yüksek ve engebeli bölgesidir ortalama yükseklik 2000 metreyi geçer Tekdağlar, sıradağlar, sönmüş volkanlar ve yüksek ovalar vardır Munzur Dağları, Palandöken ve Bingöl Dağları, allahüekber dağları, Erzurum-Kars platosu bölgeyi kaplar Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı ve Küçük Ağrı buradadır Yükseklikleri 5137-5165 metreyi bulur Tendürek, Süphan Nemrut ünlü sönmüş volkanlardır Dağların Ekonomiye Etkileri Olumlu Etkileri Kıyı kesimleri iç bölgelerden ayırarak kıyıların yağışlı iç kısımları karasal olmasını sağlamış Bu durum mevsim çeşitliliğine neden olmuştur Bu durumda tarımsal ürün çeşitliliğine imkan sağlar KAD’da gür ormanlar oluşmuştur Dağlar akarsuların su deposudur Yaban hayatının yaşama alanlarıdır Yer altı kaynaklarının temel depo alanlarıdır Avcılık,Dağ Sporları ve Kış Turizmine imkan sağlarlar Yaylacılık faaliyetleri ile hayvancılığı destekler Olumsuz Etkileri Ulaşımı zorlaştırır Yol yapım maliyetlerini arttırır Heyelanların fazla olduğu yerlerde can ve mal kayıplarına neden olurlar Tarım ve Yerleşme alanlarının sınırlanmasına neden olur MADEN KAYNAKLARIMIZ Başlıca Maden Çeşitleri UYARI : Madenlerin oluşumu, çeşidi ve rezervleri arazinin jeolojik yapısına ve oluştuğu jeolojik zamana bağlıdır Türkiye'de 1 zamandan, 4 zamana kadar oluşmuş araziler vardır Volkanik faaliyetlerin sık olduğu 3 zamanda oluşan arazi geniştir Bu nedenle krom, demir, bakır, kurşun, pirit gibi volkanik oluşumlu madenler çoktur Demir : Demir - çelik endüstrisinin en önemli hammaddesidir Türkiye demir cevheri rezervleri bakımından oldukça zengindir Hemen her bölgemizde demir cevherine rastlanmıştır Ancak bu yataklardan 60 kadarı işletilebilmektedir Bakır : Tarih öncesi çağlarda insanların ilk kullandığı madenlerden biridir Bakır rezervleri yerkabuğunun volkanik oluşum gösteren bölgelerinde yaygın olarak bulunmaktadır Saf bakır üretimi ülke gereksinimini karşılamadığı için dışarıdan saf bakır alınır Krom : Çok sert, iyi cilalanabilen ve paslanmayan bir madendir Volkanik alanlarda yaygındır Makine ile motor endüstrisinde ve paslanmaz çelik yapımında kullanılan önemli bir madendir Günümüz verilerine göre, Dünya krom üretiminde Türkiye 4 sıradadır Yurtdışına satılan önemli bir madenimizdir Bor Mineralleri (Boraks) : Kimya endüstrisinin en önemli hammaddesidir Türkiye rezerv bakımından Dünya'da ilk sırada yer alır Ancak üretimi ve dış satımı az olduğundan ekonomiye katkısı da azdır Kükürt : Yapay gübre üretimi ve tarım ilaçları başta olmak üzere kimya endüstrisinde kullanılır En büyük rezervlerimiz Göller Yöresi'ndedir Üretim, tüketimin az bir bölümünü karşılayamaz Bu nedenle yurtdışından da alınmaktadır Boksit : Ülkemizin en zengin rezerve sahip olduğu madenlerden biridir Boksit işlendikten sonra alüminyum elde edilir Endüstride demir cevheri ürünlerinden sonra en fazla tüketilen maden durumundadır Özellikle uçak gövdelerinin yapımında yaygın olarak kullanılmaktadır Volfram (Tungstein) : Uzay ve savaş endüstrisinde kullanılan, az bulunan madendir En zengin rezervler Uludağ'dadır Manganez : Türkiye'de dağınık yataklar halindedir Saf olarak bulunmaz Üretim tüketimi karşılamadığından dışarıdan satın alınır Civa : Doğada sıvı halde bulunan tek madendir Tıpta ve fotoğrafçılık alanında kullanılır Zımpara Taşı : Metamorfik taşlar içinde bulunan, kullanım alanı geniş olan bir madendir En zengin rezervler Ege Bölgesi'ndedir Tuz : Tat vermek için yemek tuzu ve bakterilerin çoğalmasını önlemek için tuzlama tuzu olarak kullanılır Ancak son yıllarda kimya endüstrisinin önemli bir hammaddesi konumuna gelmiştir Tuz Gölü ve İzmir-Çamaltı, tuz rezervlerinin en fazla olduğu yerlerdir ENERJİ KAYNAKLARI Taşkömürü : Ülkemizin en geniş taşkömürü havzası Batı Karadeniz Bölümü'ndedir Buradaki taşkömürü havzaları I Jeolojik zamanda oluşmuştur Demir - Çelik endüstrisinde enerji kaynağı olarak kullanılan taşkömürü, aynı zamanda kimya endüstrisinin de hammaddesidir Yıllık üretim 4-5 milyon ton dolayındadır Üretim Türkiye'nin gereksinimini karşılayamaz Linyit : Türkiye'de rezervi en zengin olan enerji kaynağıdır Hemen her bölgemizde az çok linyit yatakları bulunmaktadır Çoğunlukla yakacak olarak ve termik santrallerde değerlendirilir En büyük linyit havzası Afşin-Elbistan'dadır Yıllık net üretim 40 milyon tonu bulmaktadır Üretim ve tüketim aynı hızla artmaktadır Petrol : Dünya ekonomisinin en önemli enerji kaynaklarından birincisi durumundadır Ancak Türkiye petrol rezervleri bakımından pek zengin değildir Türkiye'nin önemli petrol yatakları Güneydoğu Anadolu'da bulunmaktadır Türkiye'nin yıllık üretimi 2,5-3 milyon ton dolayındadır Üretilen petrol ülke gereksinmesinin en fazla % 20'sini karşılayabilmektedir Bu nedenle yurtdışından alınanlar arasında petrol ilk sırada yer alır Doğalgaz : Trakya'da petrol arama amacıyla açılan kuyulardan çıkarılmaktadır Doğalgaz alanlarından diğeri de Güneydoğu Anadolu'da Mardin-Çamurlu'dur Üretim tüketimi karşılayamadığı için dışarıdan alınmaktadır Jeotermal Enerji : Yerkabuğunun içinde ve daha derinlerde potansiyel enerji birikimi vardır Bu nedenle sıcak olan subuharı sondaj yolu ile yüzeye çıkarılır ve elektrik enerjisi üretiminde kullanılır Türkiye'nin ilk jeotermal elektrik santrali Denizli-Saraköy'de kurulmuştur Su gücü : Tükenmez ve yenilenebilir bir enerji kaynağıdır Türkiye su gücü bakımından yaklaşık 400 milyar kwh'lık bir potansiyele sahiptir Doğu Anadolu Bölgesi akarsularının yatak eğimleri fazla olduğundan, hidroelektrik potansiyeli en yüksek olan bölgemizdir Türkiye elektrik üretiminin % 45'lik bölümü hidroelektrik santrallerden karşılanmaktadır GAP tamamlandıktan sonra elektrik santrallerin üretiminde su gücünün payı artış gösterecektir Güneş Enerjisi : Türkiye Güneş enerjisinden yararlanmak için gerekli iklim koşullarına sahiptir Akdeniz ve Ege bölgeleri ile İç ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Güneş enerjisi değerlendirilmektedir Nükleer Enerji : Atom enerjisi adı da verilen bu enerjinin kaynakları uranyum ve toryumdur Ancak bu kaynaklardan elektrik enerjisi üretiminde yararlanılmamaktadır Madenler ve Enerji Kaynaklarının Türkiye Ekonomisindeki Yeri Türkiye'nin her bölgesinde çeşitli madenler bulunmaktadır Ancak tüm madenlerimiz yeterince işletilmemektedir Madenlerimizin bir bölümü çok eskiden beri bilinmekte, hatta yabancı şirketler tarafından işletilmekteydi Ancak madenlerimiz hakkında yeterli bilgi yoktu Cumhuriyet döneminde madenlerin teknik ve bilimsel yöntemlerle araştırılması için Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü kurulmuştur Çıkarılan madenlerimiz hem iç piyasada değerlendirilmekte hem de yurtdışına satılmaktadır MADENCİLİK Ekonomik değeri olan mineral ve elementlere maden denir Türkiye’de madencilik faaliyetleri 1935 yılında kurulan MEA ve Etibank tarafından yürütülmektedirMEA araştırma yapar, Etibank ise bulunan madeni işletirMadenlerin oluşumu ile jeolojik devirler arasında ilişki vardırÖrneğin, volkanik olaylarla krom, kurşun, pirit, manganez, elmas gibi madenler, iklim değişmesiyle kayatuzu, jips gibi madenler ilişkilidir Bir madenin işletilmesi için; - Rezervin yeterli olması, - Sermayenin yeterli olması, - Kalifiye ve teknik elemanın bulunması - Ulaşımın kolay olması, - Maden rezervi içinde saf maden oranının yüksek olması gerekmektedir Maden rezervi: Toprak altında bulunan saf madendir Maden cevheri: Ekonomik değer taşıyan mineral ve elementlerdir Maden filizi: Toprağın altında diğer minerallerle bileşik oluşturan maden cevherine denir Maden tenoru: Madenin taş ve toprak içindeki yüzde olarak oranına denir Tuvanön cevheri: Topraktan çıkarılmış, fakat işlenmemiş madene denir Başlıca Madenlerimiz 1 Demir: Sanayinin en önemli madenidirTürkiye’de çıkarılan demir madeni, Ereğli, Karabük ve İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nda işlenirDemir madeni çıkarılan yerler: Malatya çevresi (Hekimhan, Divriği, Çetinkaya), İç Anadolu’da (Kayseri, Sivas), Akdeniz’de (Adana-Saimbeyli, Hatay), ayrıca Edremit, Eymir, Doğu Karadeniz’de (Fundacık) çıkarılırDünyada ise BDT, ABD, Hindistan ve Avustralya önde gelir 2 Bakır: Elektrik ve elektronik sanayinin hammaddesidirBir kısmı ihraç edilirÇıkarılan yerler: Kastamonu (Küre), Artvin (Murgul), Elazığ’da (Ergani) çok miktarda çıkarılmaktadırBakırlar Samsun, Murgul ve Ergani’de işlenmektedirDünyada ise Türkiye, ABD, Rusya ve Şili önde gelir 3 Krom: Demirin sertleşmesinde ve paslanmaz çelik üretiminde kullanılırÇıkarılan yerler: Muğla (Fethiye, Köyceğiz, Dalaman), Mersin, Adana ve Elazığ (Guleman)’dırKrom Antalya Ferra-Krom Tesislerinde işlenmektedirDünyada ise GAC, Rusya ve Türkiye önde gelir 4 Alüminyum (Boksit): Otomobil ve uçak sanayinde, inşaat sektöründe, mutfak eşyalarının yapımında ve elektrikli araçlarda kullanılmaktadırÇıkarılan yerler: Konya (Seydişehir), İskenderun (Islahiye), Muğla (Milas), Gaziantep, Antalya ve Adıyaman’dırDünyada en fazla Avustralya, Yeni Gine, Çin ve ABD’de çıkarılır 5 Altın: Süs ve ziynet eşyası yapımında kullanılan altın, eskiden para olarak kullanılmaktaydı Çıkarılan yerler: Antakya, Niğde, Balıkesir, Kütahya, Bursa, İzmir ve çevresidirDünyada ise Yeni Gine’de çıkartılır 6 Bor Mineralleri: Jet ve roket yakıtı, emaye, porselen, cam üretiminde, fotoğrafçılıkta kullanılırÇıkarılan yerler: Balıkesir (Bigadiç, Sandıklı, Susurluk), Eskişehir (Seyitgazi), Kütahya (Emet) ve Bursa’dırDünyada ise Türkiye, ABD ve BDT önde gelirKullanım alanının yaygın olmaması nedeniyle ekonomimize katkısı azdır 7 Civa: Tek sıvı madendirZirai ilaçların yapımında, altın çıkarımında, kağıt ve suni gübre üretiminde, boya ve asit sanayinde kullanılırDünya üretiminde birinci sırada bulunmaktayızÇıkarılan yerler: İzmir (Karaburun-Ödemiş), Manisa-Alaşehir ve Konya (Sarayönü)’dür 8 Kükürt: Zirai ilaçların yapımında, sülfürik asit üretiminde ve muhtelif kimya sanayinde kullanılırÇıkarılan yerler: Isparta (Keçiborlu), Kütahya (Simav), Denizli (Sarayköy)’dür 9 Kurşun-Çinko: İkisi karışık halde bulunurSilah sanayi ve paslanmaz metal üretiminde kullanılırEn fazla Giresun, Sivas, İzmir, Kayseri ve Elazığ’da (Keban) çıkarılır 10 Antinom: Cephane yapımında, cam ve seramik sanayinde, renklendirme işlerinde kullanılır En fazla Balıkesir, Kütahya, Bursa, İzmir ve Tokat’ta çıkarılır 11 Asbest (Amyant): Öz ısıya dayanıklı eşyaların yapımında kullanılırKansorejen olması nedeniyle kullanımı sınırlıdırEn fazla Erzincan, Kars, Ağrı, Malatya, Sivas ve Uşak’ta çıkarılır 12 Barit: Çeşitli boyaların yapımında ve sondaj çalışmalarında kullanılırIsıyı emme ve soğutma özelliği taşırCam sanayinde kullanılırEn fazla Antalya, Mersin, Adana ve Elazığ’da çıkarıtılır 13 Fosfat: Suni gübrenin hammaddesidirDünyada Fas, Tunus ve Cezayir’de çıkartılırÜlkemizde Mardin’den (Mazıdağı) çıkartılırYeterli olmadığı için ithal edilir 14 Wolfram: Sert olduğu özel sanayi çeliği olarak kullanılırDemiryolu, iş makineleri, uçak, gemi ve uzay araçları yapımında kullanılırEn fazla Bursa (Uludağ), Kırıkkale (Keskin), Elazığ (Keban) ve Niğde’de çıkartılır 15 Lüle taşı: Pipo ve süs eşyası yapımında kullanılırDünyada ve Türkiye’de sadece Eskişehir’de çıkarılır 16 Manganez: Çeliğin sertleştirilmesinde kullanılırRay ve karayolu araçları, köprülerin yapımında kullanılırEn fazla Uşak, Afyon, Burdur, Muğla, Artvin, Adana, Antep, Sivas, Erzincan ve Trabzon’da çıkarılır 17 Nikel: Sanayide demir, bakır, alüminyum ile alaşım yapımında kullanılırTuzlu suya dayanıklıdırBu nedenle gemi yapımında kullanılırÜlkemizde Manisa ve Turgutlu’da çıkarılır 18 Oltu taşı: Tesbih ve süs taşı olarak kullanılırErzurum’un Oltu ilçesinde çıkarılır 19 Zımpara taşı: Zımpara yapımında kullanılırÜlkemizde İzmir (Karaburun, Urla, Çeşme, Ödemiş) ve Muğla’da (Milas) çıkarılır 20 Tuz: Kayalardan, göl ve deniz gibi durgun sulardan elde edilirTuz üretiminin %30’u Tuz Gölü’nden, %10’u kayalardan, geri kalanı da İzmir Çamaltı Tuzlası’ndan elde edilir 21 Mermer: Heykel yapımında, inşaat işleri ve süslemede kullanılırÜlkemiz mermer bakımından zengindirAfyon, Kütahya, Marmara Adaları, Kırşehir, Tokat, Bitlis ve İzmir’de çıkarılır ENERJİ KAYNAKLARIMIZ 1 Taş kömürü: I zamanda oluşmuşturEnerjisi yüksektirDemir-çelik sanayinin hammaddesidir Ülkemizde Zonguldak’ta (Ereğli, Kozlu, Kilim) çıkarılırDünyada en fazla ABD, BDT, Polonya, G Afrika, Avustralya ve İngiltere’de çıkarılırİngiltere, Fransa ve Almanya bugünkü kalkınmışlık seviyesine gelmesini taşkömürüne borçludur 2 Linyit: Kalorisi düşüktürEn zengin enerji kaynağıdırIII zamanda oluşmuşturEvlerin ısıtılmasında kullanılırEn çok elektrik enerjisi linyit ile çalışan termik santrallerden elde edilirÇıkarılan yerler: Kütahya (Tunçbilek, Değirmisaz, Tavşanlı, Seyitömer), Muğla (Yatağan), Manisa (Soma), Afşin, Elbistan, Amasya (Çeltek), Ankara (Çayırhan) ve Çanakkale (Çan)’dır Termik Santraller: - Kahramanmaraş (Afşin-Elbistan) - Kütahya (Seyitömer-Tunçbilek) - Zonguldak (Çatalağzı) - Muğla (Yatağan) - Manisa (Soma) - İstanbul (Ambarlı) 3 Doğalgaz: Geleceğe yönelik önemli enerji kaynağıdırÜlkemizde az da olsa Trakya’da (Kırklareli, Babaeski, Lüleburgaz) çıkarılırÜlkemizde son yıllarda büyük kentlerde doğalgaz kullanımı artmıştırRusya ithal etmekteyiz 4 Petrol: Ülkemizde ilk petrol 1940 yılında Raman’da bulunmuşturPetrol üretimimiz tüketimimizin sadece %25’ini karşılamaktadırÇıkarılan yerler: Raman, Mardin, Adıyaman ve Diyarbakır çevresidirEn fazla ithalatta bulunduğumuz ülkeler İran, Irak, Arabistan, ABD, Rusya ve Venezuella’dır Ülkemizde petrol arama işlerini TPAD yürütmektedirEn fazla petrol üreten ülkeler: Orta Doğu Ülkeleri, Orta Asya Ülkeleri, ABD, Çin, İngiltere, Kanada ve Meksika’dır 5 Uranyum ve Toryum: Nükleer enerji kaynağıdırMTA’nın belirlediğine göre ülkemiz uranyum yönünden zengindirManisa-Gördes’te toryum, Aydın-Söke, Yozgat-Sorgun, Giresun ve Rize’de ise uranyum çıkartılırDünyada 600 civarında nükleer santral vardırÖrneğin komşularımızdan Bulgaristan, Ermenistan, Ukrayna ve BDT’de bulunmaktadır 6 Jeotermal enerji: Buhardan elde edilen enerjidirÜlkemizde Denizli (Sarayköy), Aydın (Germencik) ve Afyon’da (Göcek) bulunmaktadır 7 Hidroelektrik enerji: Akarsular üzerinde barajlar yapılarak elde edilen enerjidirAvrupa’da Norveç’ten sonra ikinci sırada bulunmaktayızDoğu Anadolu enerji potansiyeli açısından birinci sıradadır Yapımı tamamlanmış doksan kadar barajımız vardır - Enerji üretiminde termik santrallerde üretilen enerjinin payı hidroelektrik santrallerinkinden daha fazladır - Termik santrallerin çalıştırılmasında kullanılan yakıt taşkömürü, fuel-oil, motorin ve linyittir - Hamitabat ve Ambarlı Termik Santralleri doğal gazla çalışmaktadır MADENCİLİK ve ENERJİ KAYNAKLARI A MADENCİLİK Yerkabuğunun farklı derinliklerinden çıkarılan, ekonomik değer taşıyan mineral ve elementlere maden denir Türkiye’de madencilik faaliyetleri 1935 yılında kurulan MTA ile özel sektör tarafından yürütülmektedir Türkiye’de çıkarılan önemli madenler En zengin demir yataklarımız, Divriği (Sivas), Hekimhan ve Hasançelebi (Malatya), Edremit (Balıkesir), Dikili ve Torbalı (İzmir) ve Simav (Kütahya) çevresinde bulunmaktadır Ereğli, Karabük ve İskenderun’da demir - çelik fabrikaları bulunmaktadır Bakır: Ülkemizin en zengin madenlerinden biri olan bakır yatakları, çoğu kez kurşun ve çinko ile birlikte bulunur En önemli bakır yataklarımız Karadeniz Bölgesi’nde bulunur Murgul (Artvin), Küre (Kastamonu), Çayeli (Rize) ve Köprübaşı (Giresun) bu bölgedeki başlıca yataklardandır Ayrıca Maden (Elazığ) ve Ergani (Diyarbakır)'de de bakır yatakları mevcuttur Krom: Paslanmayan ve çok sert bir maden olduğundan, madeni eşya yapımında ve kaplamasında kullanılır Krom yatakları altı ana bölgede toplanmıştır • Fethiye, Köyceğiz, Denizli • Alacakaya (Guleman) (Elazığ) • Bursa, Eskişehir • Adana, Kayseri, Mersin • İskenderun, Kahraman Maraş, İslahiye • Kopdağı (Doğu Anadolu) Krom madeni Antalya ve Guleman’daki ferro-krom tesislerinde işlenmektedir Boksit: Alüminyumun hammaddesi olan boksit çok hafif olduğundan uçak sanayiinde, otomobil, ev, elektrik malzemesi yapımında kullanılır Boksit yatakları Seydişehir (Konya), Akseki (Antalya) İslahiye (Gazi Antep) ve Milas (Muğla) civarında bulunur Buralarda çıkarılan boksit, Seydişehir alüminyum tesislerinde işlenmektedir Bor Mineralleri: Ülkemiz bor rezervi bakımından Dünya’nın en zengin yataklarına sahiptir Bu nedenle, bor madeninin çoğu ihraç edilmektedir Bor madeninden elde edilen boraks ve asit borik nükleer alanda, jet ve roket yakıtında katkı maddesi olarak, ayrıca sabun, tekstil, cam, kâğıt sanayii, vb alanlarda kullanılır Bor mineralleri Balıkesir, Susurluk, Bigadiç çevresi ile Kütahya, Emet ve Eskişehir çevresinde çıkarılır Çıkarılan mineraller Bandırma’daki tesislerde işlenir Kükürt: Kükürt gübre, kimya ve boya sanayiinde kullanılır Ayrıca kauçuğun işlenmesinde ve sülfirik asit üretiminde de kullanılır Ülkemizde kükürt yatakları Keçiborlu (Isparta) ve Milas (Muğla) çevresinde bulunmaktadır Zımpara Taşı: Çeşitli kesici, torpüleyici ve silici aletlerin yapımında kullanılan zımpara taşı yönünden ülkemiz çok zengindir Tire (İzmir), Manisa, Söke (Aydın), Milas (Muğla) ve Tavas (Denizli) da çıkarılır Barit: Suda erimeyen bir maden olduğundan boya, deri, kimya, cam ve kauçuk sanayiinde kullanılır Ülkemiz barit yatakları bakımından zengin sayılır Antalya, Muş, Gazi Antep ve Eskişehir çevresinde barit yatakları bulunmaktadır Tuz: Türkiye tuz yatakları bakımından son derece zengindir Kaya tuzu yatakları üçüncü jeolojik zamanda, kapalı göl havzalarında suların buharlaşması ile oluşmuştur Son yıllarda tuz üretimimiz üç kat artmıştır Türkiye’deki tuz üretiminin çoğu, Tuz Gölü ile İzmir Çamaltı tuzlasından sağlanır Kaya tuzu yatakları, Çankırı, Kars, Iğdır ve Nevşehir çevresinde bulunmaktadır Cıva: Tek sıvı madendir Zirai ilaç yapımında, kâğıt sanayiinde, suni gübre üretiminde ve boya sanayiinde kullanılır Türkiye’de Sarayönü (Konya), Ödemiş (İzmir), Manisa ve Uşak çevresinde çıkarılmaktadır Kurşun - Çinko: Genelde kurşun ve çinko bir arada bulunur Ülkemizde Keban (Elazığ) ve Kayseri çevresinde kurşun-çinko yatakları vardır Lületaşı: Eskişehir çevresinde çıkarılır ve işlenir Süs eşyası yapımında kullanılır Oltutaşı: Erzurumun Oltu ilçesinde çıkarılır ve işlenir Süs eşyası yapımında kullanılır Fosfat: Gübre hammaddesi olarak kullanılan fosfat ihtiyacımızı karşılamaz Fas, Tunus ve Cezayir’de yaygın olarak görülür ve daha çok bu ülkelerden ithal edilir Türkiye’deki en zengin fosfat yatakları Mazıdağı (Mardin), Adıyaman, Bingöl ve Bitlis’te bulunmaktadır Manganez: Çeliğe sertlik kazandırmak ve direncini artırmak için kullanılır Uşak, Afyon, Muğla, Adana, Erzincan, Artvin ve Trabzon çevresinde manganez yatakları bulunur İhtiyacı karşılamaz Bu nedenle ithal edilir Mermer: Ülkemiz mermer bakımından zengindir Afyon, Kütahya, Marmara Adası, Kırşehir, Tokat ve İzmir çevresinde çıkarılır Yurt dışına ihracatı yapılır Volfram (Tungsten): Çok sert olması nedeniyle özel sanayi çeliği olarak kullanılır Demiryolu, iş makineleri, uçak ve gemi yapımı yanında, ampüllerde enerjiyi ışığa çevirmede kullanılır Bursa Uludağ’da çıkarılıp işletilmektedir Fakat son yıllarda üretimi durmuştur Asbest (Amyant): 14 bin °C sıcaklığa dayanır Isıya dayanıklı araç ve gereç yapımında kullanılır Konserojen madde bulundurması nedeniyle, kullanımı sınırlandırılmıştır Eskişehir, Bursa, Erzincan, Hatay, Kars, Ağrı, Malatya, Sivas, İskenderun, Uşak ve Konya’da çıkarılır MUZELERIMIZ Kültür ve Turizm Bakanlığı, müzelerin kaliteleri, güvenliği ve müze ziyaretleri konusunda yeni girişimlerde bulunuyor Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün, 2007 yılında, Bilecik Müzesi, Isparta Uluborlu Müzesi, Karabük Safranbolu Müzesi ve Osmaniye Kadirli Karatepe Müzesi olmak üzere 4 yeni müze açılacağını, şu an kapalı durumda olan 15 müzenin yeniden faaliyete geçeceğini, 46 müzede geçen yıl uygulanmasına başlanan elektronik güvenlik sisteminin öteki müzelerde de uygulanacağını belirtti 36 müzede ise, tamamlanan envanter çıkarma ve sayım çalışmalarına bu yıl da devam edilecek Düzgün, Tokat, Diyarbakır, Elazığ, Van ve Samsun gibi 15 ilin onarım ve restorasyon nedeniyle kapalı olan müzelerinin de yıl içinde açılmasının hedeflendiğini bildirdi Tüm bu gelişmeler güzel olmakla beraber, henüz müzelerin başta gelen sorunlarından olan kadro meselesi hakkında bir adım atılmış değil Yeni müzelerin kurulması ve mevcut olanların yenilenmesi önemli olsa da, içinde uzman kadroların olmadığı müzelerin nasıl işleyeceği merak konusu Her yıl mezun olan onlarca arkeolog, restoratör varken, yıllardır müzelere kadro açılmamakta Müzelere, yani eski eserlerin korunması; tasnifi ve sergilenmesi gibi her biri ayrı uzmanlık gerektiren uygulamaların yapılması gerektiği kurumlarda, bu uygulamaları yapacak uzman yok denecek kadar az Tüm bunlar sonucunda, müzelerde gerektiği kalitede sergiler düzenlenememekte, devamlı koruma ve bakıma ihtiyaç duyan eserler kendi haline bırakılmakta ve eserlerin tasnif ve belgelenmesi yeterli şekilde yapılamadığından güvenlik sorunları ortaya çıkmaktadır Umarız 2007, müzelerin temel sorunları için önemli adımların atıldığı bir yıl olur Bazı İstatistikler Türkiye’de şu anda bakanlığa bağlı müzelerde yaklaşık 2 milyon 815 bin 470 taşınabilir eser bulunuyor Bu eserlerin yarısını sikkeler oluşturuyor Sikke sayısının yaklaşık 1 milyon 658 bin 275 adet olduğu belirtiliyor Bunun yanında, müzelerde 688 bin 32 arkeolojik eser, 290 bin 573 etnografik eser ile 118 bin tablet, 24 bin 885 el yazması, 23 bin 894 mühür ve mühür baskısı, 11 bin 281 arşiv vesikası ve 525 adet “diğer” kategorisine giren eser yer alıyor Müzelere, kazılar sonucu veya satın alma yoluyla yıllık ortalama 25 bin eser kazandırılıyor Bu arada, 2004 yılında 793 olan kaçak kazı ve kültür varlığı kaçakçılığı sayısının 2005’te 699’a, 2006’da 358’e düştüğü belirtildi |
|