Söz Sanatları-Mecazlar |
12-14-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Söz Sanatları-MecazlarSöz Sanatları-Mecazlar Şiirde ve düzyazıda, sözün daha etkili olabilmesi, duyguların, düşüncelerin, izlenimlerin, durumların, olayların günlük dil kullanım ından farklı bir dil kullanım ıyla anlatılmak istenmesi, dilin çeşitli olanaklarının harekete geçirilmesiyle sağlanabilmektedir İşte bu nedenle edebiyatçılar "edebi sanatlar" ya da "edebiyat sanatları" da denen birtakım söz ve anlam sanatlarına başvururlar Bunlar dilin bütün olanaklarıyla ve yetkin kullanım ını sağlar Yazarlar söz ve anlam sanatlarını daha çok bir araç olarak görürler Ama bu sanatlar bazen bir amaç olmuştur Edebiyat metinlerinin iyi anlaşılabilmesi için söz sanatlarının çok iyi bilinmesi gerekmektedir Söz sanatlarını inceleyen kitaplarda bu sanatlar "mecazlar", "anlamla ilgili sanatlar", "sözle ilgili sanatlar" olmak üzere üç bölümde ele alınmaktadır Mecazlar Mecaz (değişmece) sanatları sözcükleri gerçek anlamları dışında kullanarak yapılan sanatlardır Böylelikle dile canlılık, güç ve etkililik kazandırılmaktadır Okuyucular üzerinde de bu sanatlar etkili olabilmektedir Türkçe'nin mecaz yönünden zengin olması sanatçıların bu sanatı bolca kullanmalarına olanak sağlamıştır Mecazlar ana başlığı altında şu sanatları inceleyebiliriz: Teşbih (benzetme), sözü daha etkili bir duruma getirmek için aralarında türlü yönlerden ilgi bulunan iki şeyden, benzerlik bakımından güçsüz durumda olanı nitelikçe daha üstün olana benzetmek demektir Teşbihte dört öğe vardır: Benzetilen, kendisine benzetilen, benzetme yönü, benzetme edatı (aracı) Koca kız, çocuk gibi oyuncaklarla oynuyor (Benzetilen-Kendisine Benzetme-Benzetme yönü-benzetilen edatı) Ama bütün teşbihlerde bu dört öğe kullanılmaz; benzetme yönü ya da benzetme edatı söylenmeyebilir Teşbih sanatına örnekler: Yanmış bir tavan gibi çöken akşam altında, Dinleriz, haykırarak kaçışan kargaları Ziya Osman Saba "Akşam" "yanmış bir tavan"a benzetiliyor Altın kemerler gibi Hatıralar önümüzde Behçet Necatigil "Hatıralar" "altın kemerler"e benzetiliyor İstiare (eğretileme), bir şeyi kendi adının dışında, türlü yönlerden benzediği başka bir Şeyin adıyla anma demektir İstiarenin birçok türü olmakla birlikte yaygın olarak kullanılaniki türü vardır: Açık istiare ve kapalı istiare Açık istiare "kendisine benzetilen" ile yapılır Örnekler: Gümüş bir dumanla kapandı her yer Ömer Bedrettin Uşaklı "Gümüş bir duman" ile "sis" anlatılmış San, yeşil ve mavi fanuslar iç içedir Ve hepsinin içinde kıpkızıl bir portakal Fazıl Hüsnü Dağlarca "Portakal" söyleniyor, güneş söylenmiyor Kapalı istiare yalnız "benzetilen" ile yapılır Örnekler: Siyah selvi divan durur Başucunda bütün gece Orhan Seyfi Orhon "Siyah selvi" söyleniyor, "insan" söylenmiyor Yapraktan saçını yerlere yaymış Sonbahar ağlıyor ayaklarında Necip Fazıl Kısakürek "Sonbahar söyleniyor", "genç kız, sevgili" söylenmiyor Mecaz-ı mürsel (düz değişmece), bir sözü gerçek anlamının dışında, benzetme amacı gütmeden kullanma demektir Örnekler: Dalgalansen de şafaklar gibi ey şanlı hilal Mehmet Akif Ersoy "Bayrak" yerine "hilal" deniyor Deli eder insanı bu dünya Bu gece, bu yıldızlar, bu koku Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç Orhan Veli Kanık "Bahar" yerine "çiçek açmış ağaç" deniyor Kinaye, bir sözü gerçek anlamının dışında, benzetme amacı gütmeden mecazlı anlamda kullanma demektir Örnekler: Gönlüm gibi ey nâme gidip yârda kaldın Baş üzre yerin var, ham-ı destârda kaldın Naili-i Kadim "Baş üzre yerin var" sözü, "çok değerlisin" anlamında kullanılmış Ey benim san tamburam Sen ne için inilersin İçim oyuk, derdim büyük Ben anınçün inilerim Pir Sultan Abdal "İçim oyuk" sözü "dertliyim" anlamında kullanılmıştır Tariz (dokundurma), bir sözü üstü kapalı söyleyerek ya da tersini kastederek bir kimseyi kınama, iğneleme sanatıdır Örnekler: Bir yetim görünce döktür dişini Bozmağa çabala halkın işini Günde yüz adamın vur kır dişini Bir yaralı sarmak için yeltenme Huzuri On kadın dövse yorulmaz benim İhsan Beyim Bilirim ben ne tosundur Mehmet Akif Ersoy Kışlalar sâye-i şahanede cennet gibidir Bir giren sonra içinden gâvur olsa çıkamaz Eşref Teşhis ve intak (kişileştirme ve konuşturma), insan dışındaki canlı ya da cansız varlıkları insan kişiliğinde gösterme ve insan gibi konuşturma sanatıdır Örnek: İçmiş gibi geceyi bir yudumda, Göğün mağrur bakışlı bulutları Baki Süha Ediboğlu "Bulutlar"ın insan gibi bakışlarından söz ediliyor
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|