Doğal Coğrafyanın Sağladığı Avantajlar |
10-19-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Doğal Coğrafyanın Sağladığı AvantajlarDoğal Coğrafyanın Sağladığı Avantajlar Türkiye'nin ortalama yükseltisi 1132 myi bulur Bu yükseltisi ile kıtaların en yücesi olan Asya (1010 m)'dan bile yüksektir Trakya yarımadasının yükselti bakımından fazla yüksek olmayışı (180 m) dikkate alınırsa, Anadolu yarımadasının yükseltisi ise bu değerden biraz daha fazla olduğu muhakkaktır (1162 m) Bu yükseltisini içinde bulundurduğu çok sayıda yüksek sıradağlardan alır Türkiye'nin kıyı dağlarının çoğu yeri ormanlarla kaplıdır Ormanların, Türkiye ekonomisine katkısı büyüktür Öte yandan özellikle kıyı dağları, Anadolu'yu bir doğal yüksek surlar gibi kuşatmakta ve adeta düşmanlardan korumaktadır Osmanlı Devleti'nin yıkılışı yıllarında, Büyük Güçlerin İç Anadolu'yu işgal edememelerinde kıyı dağlarının koruyucu özelliği rol oynamıştır Ancak Batı Anadolu'da dağların denizlere dik uzanması ve vadilerin aynı doğrultuda uzanması, Yunan işgalini kolaylaştırmışsa da, vadilere paralel uzanan yüksek sıra dağlar Kuvay-ı Milliye'nin sığınağı olmuştur Doğu Anadolu'nun platoları ve dağları, Anadolu kalesinin en yüksek surlarını teşkil etmektedirler Ve bu dağlar, barış zamanında hayvancılık besleme alanını, savaş zamanında ise aşılması güç surların görevini üstlenmektedir Kargapazarı, Dumlu ve Palandöken dağları, tarih boyunca Erzurum'un savunmasında büyük rol oynamışlardır Orta Anadolu bölgesinde ise yükseltisi 1000 myi aşan yüksek ovalar ve platolar bulunmaktadır Konya Ovası, âdeta çevresi yüksek surlarla çevrili bir kale içini andırmaktadır ve buğday tarımı ile âdeta kalenin ambarını teşkil etmektedir Türkiye'nin denize bakan kıyı yamaçları, özellikle kuzey ve güney bölümünde, denize dik olarak inmektedir ve aşılması güç yalçın kale duvarlarını andırmaktadır Ayrıca kalenin dış duvarlarında yaşayan insanların ihtiyaçlarını giderecek durumda olan kıyı ovaları da (kuzeyde Bafra, Çarşamba, güneyde Çukurova) bulunmaktadır Türkiye'nin yeryüzü şekilleri bakımından coğrafi bölgeler arasında karşılaştırma yapıldığında çok büyük farklılıklar görülür Marmara ve Batı (Ege) Anadolu bölgeleri yükselti bakımından daha az değerler göstermekte ve çok verimli ovalara sahip bulunmaktadır Öte yandan yükseltisi pek fazla olmayan dağların denizlere dik ve bu dağlara paralel uzanan akarsu vadilerinin yer alması nedeniyle, denizin etkisi yeryüzünün her yerinde etkisini göstermesine sebep olmaktadır Dolayısıyla insan yaşamı için en elverişli ortamı oluşturmaktadır Sözgelimi burada Büyük Menderes Bölgesi en iyi örneği teşkil eder Nitekim Evliya Çelebi Aydın yöresini gezerken, "Dağlarından yağ (Zeytin), ovalarından bal (İncir) akıyor" ibaresini kullanması bölgenin genel karakterini yansıtır İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin yükseltisi nispeten fazla olmasına rağmen, fazla dağlık olmayıp, plato özelliği taşırlar Bu özelliğinden dolayı, İç Anadolu bölgesinde Konya ovası, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Harran ovası gibi Türkiye'nin can damarı olan verimli ovalara sahiptir Nitekim Konya Ovası, "Türkiye'nin Tahıl Ambarı" unvanını alması boşuna değildir Öte yandan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) tamamlandığında, medeniyetlerin beşiği olan Harran ovasının yeniden canlanması gündemdedir Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri yeryüzü şekilleri bakımından birbirine benzer özellikler gösterir Her iki bölgede denize paralel yüksek sıradağlar uzanır Dağlar çok yüksek ve sarp olduğundan yerleşme açısından pek elverişli değildir Bu nedenle her iki bölgede dağlık alanlardan kıyı kesimlerine ve diğer bölgelere doğru hızlı bir göç hareketi görülür Doğu Anadolu Bölgesi ise hem yükseltisi çok fazladır ve hem de yüksek dağlar bulunmaktadır Bu bölgenin genel karakterini yüksek dağlar ve platolar oluşturur Bu nedenle bu bölgemizde tüm yerleşmeler dağlar arasında kalan havzalara sıkışmış durumdadır Öte yandan havzalarda bile yaşam şartlarının pek elverişli olmayışı nedeniyle bölgeden sürekli göç hareketi yaşanmaktadır Türkiye, oldukça yüksek, dağlık bir kara parçasını oluşturur Bu özelliği ile kıtaların yücesi Asya'ya benzese de ondan ortalama 100 mden daha yüksektir Bilindiği gibi, dağ devletleri savunma açısından büyük avantajlara sahiptir Daha yakın tarihte Afganistan, Rus işgâli sırasında, söz konusu bu avantajının yararlarını görmüştür Çanakkale Savaşları, coğrafi bir yaklaşımla ele alındığında, coğrafyanın önemi açıkça görülür Gerçekten bugün bile Gelibolu Yarımadası'nı ve Çanakkale Boğazı'nı gezip gören bir insan, bölge topografyasının cazibesine kapılır Savaşların geçtiği yarımadadaki önemli tepelerin hepsi, tatlı su kaynaklarının hemen tamamı, Türk askerlerinin kontrolü altında kalmıştır Öte yandan boğazın topografik özelliği, düşman gemilerinin ilerlemesine engel olmuştur Bölgeye hakim tepeler ve tatlı su kaynaklarının mevcudiyeti, Türk Ordusunu, düşman kuvvetlere karşı üstünlük sağlamıştır Tüm bu coğrafi avantajlara ek olarak, iklim şartları da Türk tarafına avantaj sağlamıştır Gelibolu Yarımadası'na yapılan çıkartma gecesi aniden çıkan fırtına, İngiliz kuvvetlerinin farklı bölgeden karaya çıkmasına yol açmış ve bu gelişme savaşın seyrini değiştirmiştir Türkiye'nin bu özelliğinden dolayı, yakın geçmişte özellikle Orta Anadolu Bölgesi hiçbir zaman düşman işgâline uğramamıştır Osmanlı Devleti'nin yıkılışı ile birlikte Türk Milleti bağımsızlık hareketlerini Orta Anadolu bölgesinde başlatmış ve bu bölgeyi bir kale gibi kullanmıştır İstiklâl Savaşı iyi tahlil edildiğinde, Anadolu'nun yeryüzü şekillerinin ne kadar büyük avantaj sağladığı açıkça görülür İklim özellikleri, insan ve diğer tüm canlılar üzerinde etkisi olan en büyük doğal coğrafi özelliktir Güneydoğu Anadolu bölgemizde yaz mevsiminde görülen aşırı sıcaklıklar, Doğu Anadolu bölgemizde kış mevsiminde görülen aşırı soğuklar, bölge insanlarının çalışma sürecini ve hızını olumsuz yönde etkilemekte ve dolayısıyla ekonomik seviyeyi düşürmektedir Türkiye'nin bölgeler arasında geçiş iklimi denilen iki bölge iklimi arasında karma özellik gösteren farklı iklim tipleri de görülmektedir Bu özellikleri ile Türkiye dar alanda çok sayıda iklim özelliklerinin görüldüğü, yegane toprak parçasıdır İklim özelliklerinde görülen bu çeşitlilik, insan ve insan faaliyetlerini olumlu yönde etkilemektedir Kısacası Türkiye, iklim bakımından, insan hayatına en uygun konumda yer alır Türkiye; akarsuları çok fazla olduğundan, su rezervleri bakımından Ortadoğu ülkeleri arasında ayrıcalıklı bir yeri vardır Akarsular ve göller bakımından ülke, bölge ülkeleri arasında en zenginidir Türkiye'deki akarsular üzerinde birçok baraj yapılmıştır Anadolu, üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımadadır Kuzeyinde Karadeniz, kuzeybatısında Marmara Denizi, batısında Adalar (Yunanca Aegean, Ege) Denizi, güneyinde Akdeniz bulunmaktadır Sular bakımından zengin olan Anadolu yarımadası, insanlık yerleşim tarihi boyunca, yoğun yerleşmeye sahne olmuş ve üzerinde çok fazla medeniyetin kurulmasına sebep olmuştur Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı bunların en önemlileridir Türkiye'de daha ziyade kahverengi orman toprakları ile alüvyal topraklar daha yaygın olduğundan, Türkiye'nin jeopolitik önemini bir kat daha artırırlar Türkiye'nin Orta Anadolu bölgesi hariç diğer tüm bölgelerinde (doğu, batı, kuzey, güney) bulunan yüksek sıradağlar, çok çeşitli taşlara sahiptir Özellikle bu taş cinslerinden üstün vasıflı yapı taşlarının bulunması (nitekim bugün bile Anadolu'da çok sayıda işletilen taşocağı bulunmaktadır), sağlam inşaatların yapılmasına imkan tanımıştır Tarihi devirler boyunca inşa edilen sağlam ve güçlü kalelerin bulunuşu ve bu kalelerin ülke savunmasında önemli rol oynayışları bilinen bir gerçektir Bugün bile, her yönüyle dayanıklı (deprem dahil) tarihi yapılar (kaleler, hanlar, hamamlar, medreseler, kervansaraylar, köprüler ve taş döşeme yollar) bakımından, Türkiye; dünyanın en önde gelen bölgesini oluşturur Bir bakıma taş, bir medeniyettir Türkiye üzerinde bulunan taştan yapılmış eski eserlerin her biri, ayrı bir medeniyetin varlığına şahitlik yaparlar Bitki örtüsü özellikleri bakımından Türkiye, dünyanın ender bölgelerinden biridir ve insanların ihtiyaçlarına yönelik bütün bitki türleri bulunmaktadır Bu yönüyle de, Türkiye bir kale özelliği taşımakta ve dünya hakimiyeti için en ideal toprak parçasını oluşturmaktadır Türkiye, doğal afetler bakımından, oldukça fazla zarara uğrayan bir ülkedir Depremler, sel felaketleri, heyelanlar, aşırı sıcaklık ve soğuklar, ülkeyi tarihi dönemlerden bugüne etkilemektedir Özellikle doğal afetlerin, Türkiye toprakları üzerinde devletlerin yıkılmasına veya kurulmasına etkileri olduğu görülmektedir Osmanlı Türkleri'nin Avrupa kıtasına, yani Trakya yarımadasına geçiş tarihi 1352 olarak kabul edilir Çoğu Batılı kaynaklarda bu geçişte, coğrafyanın önemi açıkça vurgulanır 1 Mart 1352'de Gelibolu Yarımadası'nda meydana gelen şiddetli deprem sonucunda, bölge yerleşmeleri ağır hasar görür Stratejik açıdan büyük önem taşıyan Gelibolu (Kallipolis) Kalesi ve kalenin surları yıkılır Orhan Gazi'nin Oğlu Süleyman Paşa komutasındaki Türk birlikleri Çanakkale boğazını geçerek, Gelibolu kıyılarına çıkarma yaparlar Türkler'in yarımadaya çıkarma yapmasıyla birlikte, zaten deprem sonucunda moralleri iyice bozulan Rumlar bölgedeki köy ve kasabaları terk ederler Terk edilen köy ve kasabalara, Türkler yerleşerek imar ederler |
|