Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
eyyubiler

Eyyubiler

Eski 10-05-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Eyyubiler



EYYUBİLER



XI yüzyılın sonlarında Harezm'de kurulan ve 1230'da yıkılan Türk imparatorluğu

Harezmşahlar soyunun kurucusu Anuş Tigin, Garca adlı bir Türk kölesidir Garca, Büyük Selçuklu emîrlerinden Bilgi Tigin tarafından, Gürcistan'dan satın alınarak saray hizmetine verildi Kısa bir süre sonra, başarılı çalışmaları sebebiyle, Harezm valiliğine getirildi Ölümünden sonra, oğlu Kutbeddin Muhammed, Muhammed Harezmşah unvanıyla, Sultan Sencer tarafından Harezm'e gönderildi Otuz yıl süre ile Harezm'i yöneten Kutbeddin Muhammed, iyi bir yönetici, anlayışlı bir siyaset adamı idi


Zamanında Harezm, büyük bir ilerleme gösterdi Kutbeddin'in ölümünden sonra, büyük oğlu Kızılarslan Atsız, Harezmşah olarak görevlendirildi Atsız, ilk zamanlarda Selçuklulara bağlı kaldı Sultan Sencer ile birlikte seferlere çıktı Kendi gücünü arttırmak için, Cend ve Mangışlak gibi, Seyhun ötesindeki sahalara kadar ilerledi Bir süre sonra Sencer ile arası açıldı Sencer, Atsız'ı beğeniyordu Bunan yararlanan Atsız, bağımsızlığını ilan etti Selçuklu memurlarını hapsederek, mallarına el koyduğu gibi, Horasan yollarını da kapattı Bu sırada Belh'te bulunan Sencer, büyük bir ordu ile Harezm üzerine yürüdü (1138) Yapılan savaşta, Atsız'ın ordusu yenilgiye uğradı, oğlu Atlığ da esir edilerek öldürüldü

Sencer, Harezm'in yönetimini Süleyman bin Muhammed'e vererek vezir, atabey, hâcib gibi memurlardan meydana gelen bir dîvan kurdu, sonra Merv'e döndü (1139) Bu durum, Harezm halkını gücendirdi Bundan da faydalanan Atsız'ın çalışmaları sonucu, Süleyman ve adamları, Harezm'den ayrılmak zorunda kaldılar (1140) Bir yıl sonra Harezm hâkimiyetini elde eden Atsız, Sencer'e bağlılığını bildirdi (1141) Sencer, aynı yıl, Karahıtaylarla yaptığı savaşta yenildi Bunun üzerine Atsız, tekrar bağımsızlığını ilan etti Horasan üzerine yürüyerek, Sencer'in (Selçuklu) başkenti Merv'i ele geçirdi 1142'de de Nişapur'u alarak kendi adına hutbe okuttu

Ancak, Atsız'ın bu başarısı çok uzun sürmedi Horasan'da hakimiyetini tekrar kuran Sencer'in üzerine geldiğini duyan Atsız, aldığı yerleri boşaltarak Harezm'e döndü Tekrar, Sencer'e bağlılığını bildirdi (1144) Merv'den aldığı hazineleri geri verdi Karahıtaylara her yıl 20 000 dinar altın vermeyi kabul etti Bir taraftan da Sultan Sencer'i öldürtmek için Merv'e iki fedaî gönderdi Durumu haber alan Sencer, bu suikast teşebbüsünden kurtulduğu gibi, Harezm'e karşı üçüncü defa sefere çıktı (1147) Hazarasb kalesini, iki aylık bir kuşatmadan sonra aldı Harezm'in başkenti olan Gürgenç önlerine geldi Bu sırada araya giren bir dervişin ricasını kıramayarak, Atsız'ın atından inip toprağı öperek, kendisini metbu tanıma isteğini kabul etti Fakat Atsız, atından inmeden, Sencer'in isteğini başıyla selam vererek yerine getirdi

Bunun üzerine Sencer, Merv'e döndü Horasan üzerindeki niyetlerini bir tarafa bırakan Atsız, Seyhun kıyılarını aldı (1152) Oğuz-Selçuklu savaşında Sultan Sencer, Oğuzların eline esir düştü Bu olay üzerine Atsız, bir yandan Sencer'i kurtarmağa, bir yandan da Oğuzlarla Sencer'in arasını bulmağa çalıştı Sencer'in esaretten kurtulmasından sonra, ona tebrik mektubu göndererek, emrinde olduğunu bildirdi Aynı yıl temmuz ayının otuzuncu güü öldü (1156) Atsız'ın yerine veliaht olan Ebu Feth İl-Arslan geçti Harezm'de bulunan amcaları İnal Tigin ve Yusuf'u, kardeşleri Hitay Han ile Süleyman Şah'ı öldürten İl-Arslan, rakipsiz olarak Harezmşah tahtına çıktı

Sultan Sencer'in ölümü, Harezmşah Devletini, Doğu İran'ın en güçlü devleti haline getirdi (1157) Sencer'e bağlı mahallî hanedanlar, Oğuz reisleri, Büyük Selçuklu emîrleri, yönettikleri bölgeleri genişletmek için büyük bir çaba gösteriyorlardı Irak'taki Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Muhammed bin Mahmud'un durumu pek sağlam değildi İl-Arslan, bu durumdan yararlanarak, bağımsızlığını ilan ettiği gibi, durumu Selçuklu sarayına da duyurdu Harezmşahlar artık, Selçukluların uydusu değil, dostu oldular

İl-Arslan, Selçuklu emîrlerinin doğu İran'da yaptıkları muharebelere, zaman zaman, çıkarı için karıştı Bağdat halifesi ile Irak Selçuklu sultanı arasında aracılık etti Nişapur'u kendisine merkez yaptıktan sonra Tus, Bistan, Pamyan taraflarını da ele geçirdi Karahıtaylar, Harezm üzerine yürüdüler (1172) İl-Arslan, öteki Harezmşah hükümdarlarının yaptığı gibi, topraklarını su altında bırakarak savunmak istedi Aynı yıl, hastalanarak Nişapur'da öldü

İl-Arslan'ın ölümünden sonra küçük oğlu Celaleddin, Harezmşah tahtına oturdu Cend'de vali olan büyük kardeşi Tökiş, Celaleddin'in emrini yerine getirmediği gibi, Karahıtaylara sığınarak, askerî yardım talebinde bulundu Karahıtaylar, Tökiş'in isteğini olumlu karşılayarak, çok kuvvetli bir orduyu onun emrine verdiler Bunun üzerine Celaleddin Şah ve annesi, Harezm'den ayrılarak, Irak Selçuklularının nâibi Melik Ay-Aba'nın yanına geldiler Kardeşinin kaçması üzerine Tökiş (1172-1200), kolayca Harezmşah tahtına geçti Tökiş, ailenin en büyük hükümdarlarından birisi olarak ün kazandı Saltanatının ilk yıllarında, kardeşi Celaleddin Şah, Melik Ay-Aba ile onun üzerine yürüdü Tökiş, Subarlı kasabasında Ay-Aba'yı bekledi Ordusunu pusuya düşürüp yok etti Ay-Aba'nın başını kestirdi (1174) Celaleddin Şah ve annesi, bu başarısızlık üzerine Dihistan'a kaçtılarsa da, Tökiş, Terken Hatun'u yakalatıp öldürttü Celaleddin Şah ise Gur sultanı Gıyaseddin'e sığındı Çok geçmeden Tökiş ile Karahıtayların arası açıldı Bu durumu öğrenen Celaleddin Şah, Karahıtaylar ile birleşerek Harezm'e yürüdü

Harezm, topraklarını sular altında bırakarak, başkentte kendisini savundu Büyük bir savaşı göze alamayan Karahıtaylar, geri çekildiler Yalnız, Celaleddin Şah'a bir miktar asker vererek Merv, Serahs şehirlerini içine alacak küçük bir emîrlik kurmasına yardımcı oldular Zaman zaman, kardeşi Tökiş ile dostça geçinen Celaleddin Şah, kardeşinin İran seferinde bulunuşunu fırsat bilerek Nişapur üzerine yürüdü (1187) Başarı sağlayamadan Merv'e dönmek zorunda kaldı Bir süre sonra burada vefat etti

Kardeşinin ölümünden sonra Tökiş, bütün Doğu İran ve Horasan'a söz geçirmek ve oraları buyruğu altına almak istedi Abbasî halifesi Nâsır ile anlaşarak, Selçuklu sultanı II Tuğrul'u yendi ve öldürttü (1194) Hemedan ile öteki Selçuklu kalelerini ele geçirdi Selçuklu Sultanlığının yıkılışından sonra Tökiş, kendisine sultan unvanını verdi, kestirdiği sikkelere bu unvanı yazdırdı Harezmşahların, Batı İran'da üstünlük kurmaları kolay olmadı Tökiş, öümüne kadar, İran işleriyle uğraşmak zorunda kaldı Isfahan'ı Kutluğ İnanç'a, Rey'in idaresini onun oğlu Yusuf'a verdi Büyük emîrlerinden Mayacuk'u atabey yaptı Kendisi harezm'e döndü Bu sırada, Halife ordusunun Irak'a yaptığı saldırı püskürtüldü Yusuf Hanın, Rey'den ayrılmasıyla, Mayacuk yönetimi ele aldı Durumu düzeltmek için Tökiş, üçüncü defa Irak seferine çıktı (1196) Bağdat ordusunu yendi Hemedan'ı kendisine sığınmış olan Atabey Özbek'e, Isfahan'ı da oğlu Erbaş'a verdi 1198'de Mayacuk ayaklandı Tökiş, onu yendi ve öldürttü İsmailîlerin elinde bulunan bazı kaleleri aldıktan sonra Harezm'e döndü, orada öldü (1200) Oğlu Alâeddin Muhammed, onun yerine geçti

Büyük kardeşi Melikşah'ın 1197'de ölümünden beri veliaht olan Alâeddin Muhammed, önce Gur sultanları Şahabeddin ve Gıyaseddin ile savaştı Tökiş'in ölümünden faydalanan bu sultanlar, Merv ve Tus şehirlerini aldıktan sonra Nişapu'u ele geçirdiler Hindu Han, Melikşah'ı, Alâeddin'e karşı koz olarak kullanmak için, Merv ve Serahs vilâyetlerinin idarsiyle görevlendirdi Nişapur'a yürüyen Alâeddin, Gurluları, ülkelerine serbestçe dönmek şartı ile bıraktı Merv ve Serahs'ı geri aldı Hindu Han, Gur ülkesine dönmek zorunda kaldı Harezm'e dönen Alâeddin, bir yıl sonra, Herat üzerine yürümeye karar verdi, fakat Sultan Şahabeddin'in, Harezm'e yürümek için ordu hazırladığını duyunca, bundan vazgeçti Harezm'e çekilen Alâeddin'in ardından Gurlular da Tus'a geldiler Kardeşi Gıyaseddin'in ölüm haberini alan Şahabeddin, Gur'a döndü Bunun üzerine Alâeddin, Herat'ı almak istediyse de başarı kazanamadı

Gur'da durumunu düzelten Şahabeddin, hızla Harezm üzerine yürüdü Alâeddin, daha önceki savunma usulüne başvurarak, Harezm'in o çevresini sular altında bıraktı Fakat, Gur ordusu, Harezm tarihinde ilk defa olarak, kırk günde bu bölgeyi geçti ve Alâeddin'in ordusunu yendi Karahanlı sultanı Osman ve Karahıtay orduları, Alâeddin'in yardımına geldi Gurlular, ağırlıklarını yakarak geri çekildiler Onları takip eden Alâeddin, Hazarasb'da, Gurlular'ın sağ kolunu dağıttı, bir çok esir ve ganimetle döndü Karahıtay ordusu ile Anahod önünde, Şahabeddin'in ordusunu çevirerek, iki gün süren bir savaştan sonra mağlup etti Zorlukla Anahod kalesine sığınan Şahabeddin, Semerkand sultanı Osman'ın aracılığıyla, büyük bir fidye karşılığında Gazne'ye dönebildi

Karahıtayların başarısı, Harezmşah'ı korkuttu Bu yüzden, bir süre sonra, Gurlu Sultanı Şahabeddin ile dostluk kurmak için Gazne'ye elçi gönderdi Hindistan'da büyük başarılar kazanan bu Müslüman hükümdar, dinsiz Karahıtaylar'dan öc almak istediği için, Alâeddin'in dostluk teklifini iyi karşıladı 1205'te, ordusunun eksiklerini tamamlamak için Hindistan'a bir sefer düzenledi Dönüşünde de Alâeddin'e haber göndererek, Karahıtaylar üzerine yürüyeceğini bildirdi Fakat, bir Hintli veya Batınî tarafından hançerlenerek öldürüldü (1206) Onun ölümünden sonra Gurlular yıkıldı Harezmşah Alâeddin, bu durum karşısında, Nişapur'a emîrler göndererek, Horasan ordusunu Herat'ı almak için görevlendirdi Kısa zamanda Herat alındı, valiliğine Hüseyin getirildi Ordusunun başında Belh'e yürüyen Alâeddin, kuvvetli bie kuşatmadan sonra burayı teslim aldı (1207)

Alâeddin'in bu tarihten sonra karşısında bulunan siyasî ve askerî güç, Karahıtaylardı Harezmşahların her yıl vergi vermek zorunda oldukları bu devleti ortadan kaldırmak, Alâeddin'in en büyük hedefi idi Bunu gerçekleştirmek isteyen Alâeddin, büyük bir orduyla Mâverâünnehir seferine çıktı Karahıtayları yenerek, Buhara'yı aldı (1208) Bu tarihten sonra Karahıtaylar bir daha toparlanamadılar Küçlük kumandasındaki Naymanların, Cengiz'in önünden kaçarak Karahıtay topraklarına girişi, bu devletin yıkılışını kolaylaştırdı Ayrıca, Semerkand, Alâeddin tarafından zaptedildi (1212) Mâverâünnehir, kesin olarak, Harezmşahların hakimiyeti altına girdi Gazne'yi alan Alâeddin, bu bölgenin yönetimini, büyük oğlu Celâleddin'e verdi (1215) İran'a sefer yaptı (1217) Fars ve Âzerbaycan atabeylerini itaat altına aldıysa da, Hemedan'dan Esedâbâd yolu ile Bağdat'a gönderdiği ordu, ağır kış yüzünden, ağır bir kayba uğrayarak dağıldı (1218)

Bu sırada Cengiz'in zaferlerini duyan Alâeddin, bilgi edinmek için Moğol hakanına bir elçi gönderdi Cengiz'in gönderdiği elçilik heyetini kabul etti Cengiz, elçisi aracılığıyla Alâeddin'e, dostluk e ticaret ilişkilerinin sıkılaştırılması dileğini bildirdi Fakat, bir süre sonra Cengiz'in bir kervanı, Otrar'da, Alâeddin'in Muhammed'in valisi İnalcuk tarafından yağmalanarak, kervanda bulunanlar öldürüldü Kervandan kaçıp kurtulabilen bir kişi, durumu Cengiz'e bildirdi Bunun üzerine Cengiz, Harezmşah'a bir heyet göndererek, Gayır Han diye bilinen İnalcuk'un teslimini ve malların tazminini istedi Alâeddin Muhammed, bu isteği şiddetle reddederek, Cengiz ile savaşa karar verdi Alâeddin'in bu kararı, Harezmşah İmparatorluğunun birden ortadan kaldırılması, Doğu İslâm dünyasında yüz binlerce Müslümanın ölümü, birçok şehir ve eserin yakılıp yıkılmasıyla sonuçlandı

Cengiz, Harezmşahlara karşı 200 000 kişilik bir ordu hazırladı Alâddin Muhammed, kurduğu harp meclisinde, Moğol ordusunun Seyhun nehri kıyısında karşılanması görüşünü kabul etmeyerek, Mâverâünnehir'de savaş yapılmasını kararlaştırdı Kuvvetlerini, büyük şehir ve kalelere dağıttı Bu kuvvetlerin başına ayrı ayrı kumandanlar getirdi, kendisi de Horasan'a geçti Cengiz, ordusunu küçük birliklere ayırıp, Mâverâünnehir'in sağlam kalelerini birer birer ele geçirdi, savunan ve kendini koruyan şehirleri yakıp yıktı Kısa bir süre içinde Buhara ve Semerkand, Otrar, Sıgnak, Barçlığ, Kend, Cend, Benâkend ve Hocend gibi şehirler, Cengiz'in eline geçti Mâverâünehir'in en güçlü savunma merkezi olan Semerkand, Türk kumandanının büyük kahramanlık göstermesine rağmen teslim oldu Cengiz, ordusuna, küçük vilâyetlerin alınmasını emretti Belh'te bulunan Alâeddin, Irak'a, oğlu Rükneddin'in yanına gitmek bahanesiyle Tus'a kaçtı Moğollar, her yanda hızla ilerliyorlardı Nişapur ve Bistâm yoluyla Rey'e gelen Alâeddin, oğlunu da yanına alarak, Devletâbâd yakınlarında Moğolları durdurmak istedi Yenilerek Abiskun'da bir adaya sığındı Biraz sonra, burada hastalanarak öldü (1220) Yerine oğlu Celaleddin geçti

CELALETTİN HARZEMŞAH

Harezm'e dönen Celaleddin, veliahdlığını tanımak istemeyen bazı Türk kumandanlarının, kendisini öldürteceklerini, Moğolların da yaklaştığını öğrenince Horasan'a kaçtı Bir süre sonra iki kardeşi Uzlug Şah ve Ak Şah Horasan'a geldiler Harezm'de toplanmış olan 90 000 kişi, Humar Tigin adlı bir emîrin idaresi altında, Harezmşahların merkezi Gürgenç'i (Harezm-Ürgenç) dört ay savunduktan sonra Moğollara teslim olmak zorunda kaldılar (1221) Celaleddin Harezmşah, imparatorluğun ortasından koparabildiği ve kurtarabildiği insanlarla, Harezmşah devletini, vefatına kadar sürdürdü Moğolların doğuda ve batıda yayılmasını bir süre geciktirdi

Devlet İdaresi

Harezmşah devletinin ilk çekirdeğini Büyük Selçuklu Devletine bağlı Harezm'i yöneten bir Türk ailesi kurdu Hükümdar ve sülalesi ile devlet hazinesinden yararlananların dışında bütün halk vergi öderdi Sınırları korumak, asayişi sağlamak, devletin göreviydi Bu görev, ücretli askerler, belirli bir toprağın vergisini almakla yetkili sipahiler tarafından yapılırdı İdare, maliye, adliye işleriyle uğraşan kurumlarda çalışan görevliler, bir çeşit bürokratik aristokrasi meydana getirirlerdi Büyük küçük, hemen hemen bütün memuriyetler babadan oğula geçerdi İdarî müesseseler, Büyük Selçuklu Devletinin aynıydı Alâeddin zamanında, mahallî bağımsız beyliklere ve hanedanlıklara son verilerek, merkezî yönetim sistemi uygulandı

Bağımsız eyaletten, önce tâbi bir devlet, sonra bir imparatorluk durumuna gelince, saray teşkilatı, teşrifat kuralları, lâkaplar, unvanlar, daha gösterişli bir nitelik kazandı Alâeddin, İskender-i Sânî ve Sancar lakaplarını kullandı, tuğrasına zıllullah-i fi'l-arz (Allah'ın yeryüzündeki gölgesi) yazdırdı Şehzadelere genellikle Alâeddin lakabı verilirdi Hükümdarların lakapları ise, önceleri Harezmşah, melik iken, sonraları şahenşah, sultan, sultanıâzam olarak değiştirildi Hükümdarların hepsinin tuğra ve tevkîleri ayrı ayrıydı Hükümdarlık sembolü, bayrak ve çetreydi Sultan elbiseleri siyahtı Sarayda sultanın özel bir mızıka takımı vardı Selçuklu saraylarındaki hâcib, çomakdâr, çavuş gibi sınıflar, Harezm sarayına da girmişti

Hükümdarın, dîvan görüşmelerini kafes arkasından izlemesi, Ramazandaki huzur dersleri gibi Osmanlı saray gelenekleri, Harezm'de de vardı Saltanat hususunda Harezmşahlarda yerleşmiş bir kural yoktu Bu yüzden şehzadeler arasında sık sık taht kavgaları olurdu Veliahdlar genellikle Horasan'a tayin olunur, güvenilir bir Türk kumandanı, atabey unvanıyla yanlarına verilirdi Merkezî idarenin başında bulunan vezir, hükümdarın vekili olarak devlet işlerini yürürtürdü Bütün tımarlardan, hattâ sultanın hassından, öşür alan vezirlerin maiyetinde çeşitli dîvanlar (dîvan-ı tuğra, dîvan-ı inşâ, dîvan-ı arz, dîvan-ı istîfâ, dîvan-ı işrâf vb) vardı Bu dîvanlar, çeşitli idare şubeler niteliğindeydi

Maliye işleri, dîvan-ı istîfâ tarafından yürütülürdü Vergi düzeni Selçukluların aynıydı ayrıca, zaptolunan yerlerde mahallî gelenekler korunur, antlaşma ile genel gelirin üçte biri tutarında vergi alınır, olağanüstü durumlarda salma ve müsadere yoluna gidilirdi Ordu ve askerî işlere, dîvan-ı has bakardı Orduda görevli herkesin belirli değerde bir ikta'ı vardı İkta sahiplerinin kurduğu büyük süvari gücü, imparatorluğun her tarafına yayılmıştı Bunun yanı sıra, doğrudan doğruya sultana bağlı hâssa ordusu başkente yakın bir yerde, emre hazır beklerdi Orduda ayrıca, ücretli asker ve köleler de savaşçı olarak görev alırdı Adlî teşkilâtta, şer'î kazâ ile örfî kaza birbirinden ayrılmıştı Saraylıların işlediği suçlar, kendi âmirlerince cezalandırılırdı Memlekette en çok Hanefî ve kısmen Şâfiî fıkhı uygulanırdı Toplum hayatında reâya sınıfından başka, büyük şehir ve kasabalarda ticaret yapan varlıklı bir tüccar sınıfı yaşıyordu

Toprak sahibi köylüler arasında, topraksız gündelikçiler, yarıcılar bulunurdu Bunların dışında, büyük toprak ve sermaye sahibi dihkân sınıfı ve göçebe kabîleler vardı

Bilim ve Sanat


Harezmşahlar devrinde başkent Cürcân, bir bilim ve sanat merkeziydi Şehirde on büyük vakıf kütüphane vardı Hükümdar ve şehzadeler, iyi eğitim görmüş kişilerdi, âlim ve sanatçıları korurlardı Ebü'l-Fazl Kirmânî, Ebu Mansur, Hüseyin Ersbendî, Ebu Muhammed Harekî gibi kadı, vâiz ve filozoflar, başkent Cürcân'da toplanmışlardı Ayrıca, Fahr-i Harezm lakabını taşıyan Zemahşerî (1074-1144), Fahrüddîn-i Râzî, Şihâbeddin Hivâkî, Şemsüddin Muhammed el-Zabî gibi bir çok tanınmış âlim ve şair, Harezm'de yaşadılar Harezmşahlarda bilim ve din dili olarak, Arapça ön sırada yer alırdı Dîvanlar, fermanlar Farsça yazılırdı Yalnız, Ahmed Yesevî ve onun yolundan gidenler, eserlerini Türkçe yazdılar Muhammed bin Keys adındaki yazarın Celaleddin Harezmşah'a sunduğu Tibyân-ı Lügati't-Türkî alâ Lisanü'l-Kanglı (Kanglı Dilinde Türk Dili Lügati) bu dönemde yazılan önemli eserlerden biridir





__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.