Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
coğrafya, orta, osmanlı, öğretiminde

Osmanlı Orta öğretiminde Coğrafya

Eski 09-22-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Osmanlı Orta öğretiminde Coğrafya



Osmanlı orta öğretiminde coğrafya



Eğitim; Belli bir konuda, bir bilgi ve bilim dalında yetiştirme ve geliştirme, eğitme işi Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme, terbiye Öğretim ise; Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim Öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işi Bu iki kelimenin anlamlarından da anlaşıldığı üzere, eğitim ve öğretim, birbirinden oldukça farklı, ancak birbirlerini tamamlayan ifadelerdir


Buna göre, bir milletin öz benliği ile ters düşmeyen tüm bilimleri öğrenmek öğretim, onu ülkesinde ve kendi yaşayışında uygulamak ise eğitimdir Coğrafya dersi, hem eğitim ve hem de öğretim dersidir

Osmanlı döneminin ilk yıllarından itibaren eğitim ve öğretime büyük önem verilmiştir Özellikle ilk ve ortaöğretime denk gelen çeşitli eğitim kurumları, eğitim ve öğretimlerini zamanın bilimsel gelişmelerinin üzerinde bir performansla sürdürmüşlerdir Sözkonusu bu eğitim ve öğretim kurumlarında okutulan derslerden biri de coğrafyadır İnsanın yaşadığı çevre ile olan ilişkilerini konu alan coğrafya, ilk öğretimden ortaöğretimin son sınıfına kadar temel dersler arasında yerini almıştır

Bir imparatorluğu ayakta tutan kurumlardan biri de şüphesiz eğitim ve öğretim kurumlarıdır Eğitim ve öğretim kurumlarının seviyesi ile bir devletin ömrü, üstünlüğü ve gücü arasında sıkı bir bağlantı vardır

Osmanlı döneminde eğitim ve öğretim faaliyetleri, her düzeyde, Tanzimat dönemine kadar ücretsiz olarak yürütülmüştür Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti döneminde de, 1980’li yılların sonlarına kadar devam etmiştir Bu sebeble, eğitim alanında, Cumhuriyet’in 1980’li yıllardan sonraki dönemini, Osmanlı’nın Tanzimat dönemine benzetmek mümkündür

Osmanlı döneminde Ortaöğretimde Coğrafya Eğitimi ve Öğretimi
Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflamasıyla birlikte, Anadolu coğrafyasında, Beylikler Dönemi başlar Anadolu uç beylerinden olan Osmanlı Beyliği 1299 yılında kurulduktan sonra, kısa sürede topraklarını genişletmiş ve beylikten imparotorluğa yükselmiştir Osmanlılar, yıkılış tarihi olarak kabul edilen 1922 yılına kadar, üç kıtada çok geniş topraklar üzerinde, tarihte ömrü en uzun olarak kabul edilen (623 yıl) imparatorluklardan biri olan Osmanlı İmparatorluğu’nu kurmuşlardır
Osmanlı devletinin kuruluşundan itibaren devlet sınırları içinde çok kuvvetli ve yaygın biçimde medrese sistemi kurulmuştur Medreseler, devletin sonuna ve 1924’de kapatılmalarına kadar işlevlerini yürütmüşlerdir Devletin üst düzeyde yöneticileri Enderun adı verilen eğitim kurumlarında yetişmişlerdir Ayrıca tüm Osmanlı şehzadeleri, saraylarda özel eğitim ve öğretime tabi tutulmuşlardır

Osmanlı medreselerinde, dini ilimlerin ağırlıkta olmasına rağmen, ders adının ve ders saatlerinin değişikliğe uğramasıyla birlikte, müsbet bilimler (Ulum-i Akliye) içinde coğrafya ilmi okutulmuştur

Osmanlı döneminde, ilköğretimi oluşturan ve halk arasında Sıbyan mektebi veya Mahalle Mektebi adı verilen Darüttalim, Mektep, Mektephane, Darülilim, Muallimhane gibi adlarla anılan eğitim kurumlarını, devlet adamları yada zengin kişiler, çeşitli vakıflar kanalıyla kurarlardı Bu okullarda öğretmen olabilmek için, sıbyan mektebi mezunları, ilköğretimin üzerinde Ortaöğretim adı verebileceğimiz bir eğitim ve öğretim programına dahil olurlardı Muallim olabilmek için devam edilen Muallim mekteblerinde okutulan derslerden biri de, Heyet (Sema ve Arz) içinde Coğrafya dersidir
Osmanlı saraylarında yürütülen eğitim ve öğretim sistemi ise, Şehzadegâh, Meşkhane ve Enderun mektebleridir Bu eğitim kurumlarında da, Osmanlı Ülkeleri ve dünya hakkında coğrafya bilgilerinin okutulduğu bilinmektedir

Osmanlı döneminde coğrafya ilmi ve bunun eğitim ve öğretimi ile ilgili gelişmeler, esas itibariyle, 17yüzyıl başlarından itibaren başlamıştır Özellikle bu gelişmelerin baş mimarı, Kâtip Çelebi’dir 1608-1658 yılları arasında yaşamış olan çağını aşan ilim adamlarımızdan Kâtip Çelebi, devrinin en büyük coğrafyacılarından biridir Coğrafyanın dışında felsefi konularda da eserler veren Kâtip Çelebi, yaşamış olduğu yıllardaki ilim düşmanlığına ve cehalete karşı büyük bir mücadeleye girişmiştir “Talebeliğin hakirliğine bir saat katlanamayan bir kimse, cehaletin zilletinde ebediyyen kalmaya mahkum olmuş demektir”diyen Kâtip Çelebi, çağına göre mükemmel ve modern bir eğitim ve öğretim anlayışına sahip bir ilim adamıdır Kâtip Çelebi’nin eserleri incelendiğinde görülür ki, sadece coğrafya ilmi değil, köklü bir eğitim ve öğretim sistemi üzerinde durduğu anlaşılmaktadır

Coğrafya Eğitimi ve Öğretimi’nin esas amacını, insanların yaşadıkları çevre ile olan ilişkilerini inceleyerek, toplumun kalkınmasını ve ilerlemesini sağlaması teşkil eder Kâtip Çelebi “Cihannüma” adlı eserinde coğrafya ilmi hakkında şu bilgileri verir; “Coğrafya fenninde yalnız ülkelerin ahvali yazılmayıp belki oralarda oturanların usul ve adetleri, devlet işlerinin nasıl yürütüldüğü ve divan ahvali birlikte beyan olunmak, bu fennin vazifesi olduğu cihetinden, tarihe üstünlüğü vardır ve tercih olunur” Yine Kâtip Çelebi, “Tuhfetü’l-Kibâr fi esfaril Bihar”adlı eserinde de coğrafya ilminin önemini ve gereğini şu şekilde vurgular; “Hafi olmaya ki, devlet işlerini üzerlerine almış olanlara bilinmesi lazım olan işlerden biri coğrafya fennidir

Bütün yeryüzü ahvalini bilmek kolay olmazsa, bari Osmanlı ülkesinin şekli ve etrafta sınırdaş olan memleketlerin tasviri bilinmek gerektir ki, bir yere sefer etmek ve asker göndermek lazım geldikte, ona göre tedarik oluna Düşman vilayetine girmek ve sınır boylarını korumak tedbirlerini almak anında kolay olur Bu babta fenden habersiz kimseler ile meşveret yetmez, yerli dahi olursa Zira çok yerli vardır ki, kendi diyarını iyice bilip anlatmaktan acizdir

Ve bu ilmin lüzumuna şu delil yeter: Yerebatası küffar, ol ilimlere ehemmiyet ve değer vererek, Yeni Dünya’yı bulup Sind ve Hind limanlarına yayıldı Venedik taifesi gibi bir hor hakir kavim ki, küffar hükümdarları arasında rütbesi duka payesinden ibarettir ve aralarında balıkçı unvanı ile meşhurdur, Osmanlı İmparatorluğu’nun boğazına gelip ve garba hükmeyleyen şanlı devlete karşı kodu

Osmanlı Devleti’nde eğitim ve öğretim faaliyetlerinde, ilk yenileşme hareketleri 1773 tarihinde, askeri okullarda başlamıştır III Mustafa döneminde, 1773’te, askeri deniz okulu olan Mühendishane-i Bahri-i Hümâyûn açılmıştır İlk ve orta dereceli bir okula tekabül eden bu askeri deniz okulunda, denizcilik bilgileri, harita bilgisi ve coğrafya dersleri okutulduğu bilinmektedir 1793 tarihinde, III Selim döneminde açılan Mühendishane-i Berri-i Hümâyûn yani Askeri Kara Okulu’nda topçuluk, istihkam ve haritacılık öğretimi yapılmıştır Öğretim süresi 4 yıl olan bu okulun 2ve 3 Sınıflarında okutulan 5 adet dersten biri coğrafya’dır

Sultan IIMahmut (1808-1839) döneminde, 1824 tarihinde bir fermanla, ilköğrenim zorunlu hale getirilmiş ve çeşitli okullar açılmıştır Bu okullardan birini teşkil eden ve 1834 tarihinde açılan Mektebi-i Fünun-u Harbiye, iki kısımdan oluşmuştu 8 yıl süren I Kısım öğrencilerinden başarılı olanlar, II Kısıma alınmıştır Bu okulun ikinci kısmında, zamanın şartlarına göre ileri derecede haritacılık, topoğrafya ve coğrafya alanında dersler okutulmuştur

II Mahmut’un mahlası olan Adlî’ye atfen, Şubat 1939’da açılan, özellikle sivil memur yetiştirmeyi amaçlayan Rüşdiye düzeyindeki Mekteb-i Maarif-i Adliye okulunun ders programında coğrafya dersi de yeralmıştır
II Mahmut döneminde diğer bilim dallarında olduğu gibi Coğrafya alanında da, ders kitaplarına büyük ağırlık verilmiştir Ders kitapları hazırlanırken önemli ölçüde kısaltmalara gidilmiş, bunun sonucunda coğrafya alanında araştırma ve yorumlara dayanan bilgilerden uzak kalınmış ve sonuçta coğrafya isim ezberlenen bir ders olarak görülmeye başlanmıştır Ancak bu kısaltmalar ve ezbercilik, coğrafya ilmindeki gelişmeleri uzun yıllar geciktirmiştir

Sultan Abdülmecit (1839-1861), 1839’da tahta çıkınca, Reşit Paşa’nın etkisiyle, Tanzimat Fermanı (ya da Gülhane Hatt-ı Hümayûnu) denen bir ferman yayınlamış ve 1876 yılına kadar devam eden Tanzimat Devri’ni başlatmıştır Sultan Abdülmecit (1839-1861) ile Sultan Abdülaziz (1861-1876)’in padişahlık dönemlerini içeren Tanzimat döneminde, siyasal ve sosyal bazı düzenlemeler yapılmıştır Bu arada, eğitim ve öğretim konusunda da bazı düzenlemelere gidildiği görülmektedir Bunların başında ortaöğretimde atılan yenilik ve gelişmeler gelir Bu dönemde, orta öğretimi temsil eden Rüşdiyeler, İdadiyeler ve Sultaniyelerin sayısı hızla artırılmıştır 1852 yılında İstanbul’da 12 Rüşdiye bulunmaktayken, 1874’de bu sayı 18’e yükselmiştir 1853’de taşrada büyükçe şehir merkezlerinde 25 Rüşdiye açılmıştır 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi gereğince, Osmanlı ülkelerinde hane sayısı 500’ü geçen şehir ve kasabaların tümünde Rüşdiye açılması zorunlu kılınmıştır

Öğretim süresi 4 yıl olan bu okulların yapımı ve her türlü ihtiyaçları Maarif İdaresi sandığından karşılanmıştır Sözkonusu nizamnameye göre; erkek ve kız rüşdiyeleri ile idadiyelerin ders programlarında coğrafya dersi mecburi ders olarak konmuştur
İptidai mektep denen ilkokullara öğretmen yetiştirmek amacıyla, 1868’de İstanbul’da Darulmuallimin-i Sıbyan mektebi açılmıştır Öğretim süresi 1 yıl olarak düşünülen bu okulda, coğrafya dersi ders programına konmuştur Bu tür okullar taşrada 1875’den itibaren açılmaya başlanmıştır 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’ne göre, Rüşdiye, İdadiye ve Sultaniye şubelerinden oluşan bir büyük Darulmuallimin kurulması öngörülmüş ve bu okulların ders programları ayrı ayrı düzenlenmiştir Okulun açılması ancak 1874’de Sıbyan, Rüşdiye ve İdadiye şubelerini kapsayacak şekilde mümkün olmuştur Öğrenim süresi 2 yıl olan Darulmuallimin-i Sıbyan mektebinde, okutulan derslerden biri de Muhtasar Coğrafya’dır Öğrenim süresi 3 yıl olan Darülmuallimin-i Rüşdiye’de Coğrafya, yine öğretim süresi 3 yıl süren Darulmuallimin-i İdadiye’de Kozmoğrafya ve Mebadi-i Ulum-i Tabiiye dersleri diğer derslerle birlikte zorunlu olarak okutulmuştur 1877’de Darülmuallimin- Rüşdi ve Mülkiye Mekteblerinin ders programlarında her üç yıl için ayrı ayrı coğrafya dersi okutulduğu belirlenmiştir

Tanzimat döneminde de, coğrafya ders kitapları hazırlanmasına devam edilmiştir 1871 yılında, Abdurrahman Paşazade Abdulhalim tarafından Coğrafya-i Kebir, 1875 yılında Şirvanlı Ahmet Hamdi tarafından Usul-i Coğrafya-i Kebir adlı eserler yayınlanmıştır Sultan Abdülhamid döneminde de (1876-1909) coğrafya alanında gerek ders kitapları ve gerekse ilmi manada eserlerin yayınlanmasına devam edilmiştir Osmanlı döneminin çeşitli eğitim kademelerinde görev yapan Selim Sabit Efendi (1829-1910), 1874 tarihinde yayınlanan Rehnümâ-yı Muallimîn (Öğretmenlere Rehber) adlı kitabında şunları kaydeder; “ Coğrafyada öğrencilere harita ve yer küresi üzerinde beş kıta tanıtılacak, harita çizilmesi öğretilecektir

10 Mayıs 1876’da, İstanbul’da öğrenciler, iç ve dış siyasi alandaki olumsuz gelişmeleri protesto etmek için dersleri bıraktılar 30 Mayıs 1876’da, VMurat tahta çıkarıldı Çok geçmeden 31 Ağustos 1876’da Sultan II Abdulhamid tahta çıktı 23 Aralık 1876’da, Padişah; Kanun-ı Esasi’yi kabul ve ilan etti Böylece IMeşrutiyet Devri başlamış oldu Kanun-i Esasi’ye eğitim ile ilgili önemli maddeler girmiş olmasına rağmen, savaşlar nedeniyle hiçbir çalışma yapılamamıştır Ruslar’ın İstanbul önlerine kadar gelmeleri, Kars, Ardahan ve Batum’u almaları, Osmanlı Devlet yetkililerini zor durumda bırakmıştır Sultan II Abdülhamid, 13 Şubat 1878’de parlemantoyu süresiz kaparak I Meşrutiyet dönemini son vermiştir 1878’den 1908 yılına kadar devam eden 20 yıllık Mutlakiyet döneminde, eğitim ve öğretim alanında önemli atılımlar yapılmıştır

1882-1890 yılları arasında Rüşdiye’yi de içine alan İdadilerin Osmanlı ülkelerinde geniş ölçüde yayıldığı görülürBunlar, il merkezlerinde Rüşdiye ile birlikte 7 yıl, sancak merkezlerinde Rüşdiye ile birlikte 5 yıl eğitim ve öğretim veren idadilerdir Abdülhamit dönemi sonlarında Osmanlı Ülkelerinde, 619 Rüşdiye (74’ü kız), 109 İdadiye mektebi bulunmaktaydı Rüşdiyelerde 40 bin, İdadilerde 20 bin olmak üzere toplam 60 bin öğrenci eğitim ve öğretim görmekteydi Maarif Salnamesi’nde,1898-1899 Eğitim ve Öğretim yılındaki İdadi ve Rüşdiyelerin ders programları incelendiğinde, coğrafya ders sayıları ve saatlerinin artmış olduğu görülür Buna göre, İdadi ve Rüşdiyelerin 7yılında 1 saat, diğer ilk 6 yılında her yıl haftada 2’şer saat coğrafya dersi ders programlarında yeralmıştır

1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nin Darulmuallimin ile ilgili bazı hükümler, 1891 yılında değiştirilmiştir Bu değişikliğe göre, Darulmuallimin’in İdadi şubeleri kapatılarak, her şubesi 2’şer yıl olmak üzere İptidaiye, Rüşdiye ve Âliye şubelerinden oluşmuştu 1900 tarihinde darülmualliminlerin sayısı taşrada 15’i bulmuştu 1898 tarihli Darulmuallimin ders programında, İptidaiye şubesinin 1sınıfında Mebadisi ve Osmanlı Coğrafyası 2 saat, 2sınıfında Umumi ve Osmanlı Coğrafyası 3 saa okutulmuştur Kadın öğretmen yetiştiren 3 yıllık Darülmuallimat’ın (1898); 1sınıfında 2, 2ve 3sınıflarında 1’er saat olmak üzere coğrafya dersi zorunlu dersler arasında yerini almıştır

Mutlakiyet döneminde, ilk, orta ve yüksek öğretime yönelik olmak üzere çeşitli coğrafya kitabları, coğrafya sözlükleri ile askeri haritalar hazırlanmıştır Yağlıkçızade Ahmed Rıfat Efendi’nin 1883 tarihinde hazırladığı Lügat-ı Tarihiyye ve Coğrafiye (7 cilt), Şemseddin Sami’nin 1889-1899 tarihleri arasında hazırladığı Kamusü’l-â’lâm (6 cild), Kolağası Ali cevad’ın 1897- 1900 yılında hazırladığı Memalik-i Osmaniyye’nin Tarih ve Coğrafya Lügatı (4 cilt) dönemin coğrafya ile ilgili çok sayıda maddeyi içeren önemli sözlüklerdir
23 Temmuz 1908’de yeniden parlemanto açılıp II Meşrutiyet dönemine geçildi 1918 yılına kadar devam eden II Meşrutiyet dönemi, siyasi ve askeri çalkantılarla geçmiştir Trablusgarp Savaşı (1911), Balkan Savaşı (1912-1913) ve Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) bu dönemin önemli olaylarıdır Özellikle Balkan Savaşları’nın ardından yaşanan büyük felaketlerden sonra, Osmanlı toplumunda, “Çökmekte olan Osmanlı Devleti’ni ancak eğitim ve öğretmenler kurtaracaktır ”görüşü yaygınlaşmış ve bu görüş, toplumun eğitim ve öğretime eğilmesine yol açmıştır Ancak ardı arkası kesilmeyen savaşlar, zaman zaman eğitim ve öğretimi sekteye uğratmıştır

1908 tarihinde, 12 vilayet merkezindeki İdadilerin adı Sultaniye olarak değiştirildi Sultanilerin sayısı Birinci Dünya Savaşı sıralarında 50’yi bulmuştu Sultanilerin adına, 1911 yılında Lise denilmesi düşünülmüşse de, bu değişiklik ancak 1922 yılı sonunda gerçekleşmiştir Öğrenim süresi 3 yıl olarak kabul edilen Sultanilerin, 1915 yılı ders programlarında, coğrafya derslerinin mecburi ders olarak yerini aldığı görülmektedir Yine aynı yıl Darülmuallimin-i İptidai’nin ders programlarında, coğrafya dersleri, ilk üç yıl 2’şer saat, 4sınıfta 1 saat olarak planlanmıştır

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine gelindiğinde, devletin savaşlarda sürekli yenilgi alması ve zayıflamasına rağmen, bilimsel yönden önemli bir gerileme olmadığı dikkati çeker Koca imparatorluk, sanki yeniden kurulacakmış gibi coğrafi alanda da çalışmalar devam eder Özellikle 1913’lü yıllarda gerek Tefeyyüz ve gerekse Kanaat kitabevleri tarafından çok sayıda coğrafi eser yayınlanır Bunlardan Tefeyyüz Kitabevi tarafından yayınlananların sayısı 30’u bulur Bunlardan 6’sını çeşitli boyutlarda atlaslar teşkil eder Bunlar arasında şu kitablar dikkat çekicidir; İbn Nüzhet Cevat bey tarafından yazılan, “Haritalı Musavver Coğrafya-i Umumi (1ve 2sene)”, “Haritalı Musavver

Memalik-i Osmaniye Coğrafyası (1ve 2sene)”, Behram Münir bey tarafından yazılan “Vatan-ı Mukaddes Yahud Memalik-i Osmaniye Coğrafyası”, “Nevasül Resimli ve Haritalı Rehnümay-ı Coğrafya (1ve 2sene), “Yeni Tarzda Coğrafya”, Ali Tevfik bey tarafından kaleme alınan “Nevasül Coğrafya-i Umumi”, “Memalik-i Mahrusa Coğrafyası”, “Mufassal Memalik-i Osmaniye Coğrafyası”, Hüseyin Hıfzı bey tarafından hazırlanan “ “Mebde-i Coğrafya”, “Sualli ve Cevablı Musavver Coğrafya-i Osmani”, “Sualli ve Cevablı Rehnümay-ı Coğrafya-i Umumi”, “Sualli ve Cevablı Talim-i Coğrafya”, Ali Nazım beyin “Yeni Tertip Coğrafya Beş Kıta”, “Küçük Coğrafya”, “Haritalı Küçük Coğrafya” dır Ayrıca atlaslar arasında, Muhammed Eşref bey tarafından hazırlanan “ Rüşdiye Mektebleri Atlası”, “İbtidaiye Mekteb-i Atlası”, “Umumi Mekteblere Mahsus Atlas”, “Mükemmel ve Mufassal Coğrafya-i Umumi Atlası” ile Nasrullah ve Rüşdü beyler tarafından hazırlanan “Mükemmel ve Mufassal Memalik-i Osmaniye Atlası” gibi eserler sayılabilir
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, özellikle Sorbon Üniversitesi Mezunu, Darü’l-Fünun, Mülkiye Mektebi, Yüksek Muallim ve Maliye Mekteblerinde coğrafya öğretmenliği yapmış olan Faik Sabri (DURAN)’nin Kanaat Kitabevi tarafından yayınlanan kıtalar ve Osmanlı Coğrafyasına ait eserleri önemlidir Bunlardan “Avrupa” adlı eserinin önsöz kısmında, Faik Sabri’nin ilk cümleleleri şunlardır; “ Coğrafya bu son senelerde mühim bir değişime uğradı

Bundan otuz sene evvelki şeklinden artık çıktı ve son tereddütlerini atarak asıl maksad ve gayesine kavuştu Mevcut ilimler arasında kendini mühim bir yer hazırladı Bilinmeyen esaslara dayanan eski coğrafyanın karışık ve faydasız tekerlemeleri ile artık yetinilemez Bundan böyle öğretmenler derslerinde öğrencilerine yalnız isim ezberlemekle vakit geçiremezler Kıtalar, memleketler hakkında öğrencilerde unutulmaz hatıralar uyandırmaya, zihinlerde kalıcı izler bırakmaya, doğal olayları, çevrenin tesirini araştırmayı ve açıklamayı onlara alıştırmaya borçludurlar Çünkü bugünün coğrafyası, yalnız ruhsuz isimler, uzun ve manasız rakamlar coğrafyası değil; fikirler, muhakemeler, mülahazalar coğrafyasıdır

Osmanlı Döneminde Azınlık ve Yabancı Okullarında Coğrafya Eğitimi ve Öğretimi
Fatih Sultan Mehmed Han, 1453’de İstanbul’u fethettiğinde, bir lütuf olarak Rumlara ve Galata Latinlerine, inanç ve ibadetlerini sürdürmelerinde, mahalli idarelerinde, gelenek ve göreneklerini uygulamada ve benliklerini korumada sınırsız hak ve imtiyazlar vermiştir Aynı haklardan Ermeniler ve daha sonraları Yahudiler de yararlanmışlardır Azınlıkların serbest olduğu alanlardan biri de, eğitim ve öğretimdir O dönemlerde, dini eğitim ile müsbet ilimler eğitimi aynı çatı altında yürütüldüğünden, azınlık okullarının eğitim ve öğretim sistemleri, Osmanlı eğitim ve öğretim sistemine benzerlik göstermektedir
Osmanlı sınırları içinde, Rum, Ermeni ve Yahudilere ait azınlık okulları, denilebilirki hemen hemen Osmanlı İmparatorluğu’nun her döneminde eğitim ve öğretimlerini devam ettirmişlerdir Sözkonusu bu azınlık okullarında, zaman, mekan ve milliyetlere göre değişen, az veya çok coğrafya dersleri okutulmuştur
Programı Fransız eğitim sistemine göre hazırlanmmış olan ve 1868’de İstanbul’da açılan Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nde okutulan dersler arasında, Genel Coğrafya ve Osmanlı Coğrafyası dersleri de yeralmıştır

Maarif Nazırı Zühtü Paşa’nın Protestan Okulları hakkında Abdülhamit’e arzettiği 1893 tarihli tezkerede, Beyrut’ta eğitim ve öğretimini sürdüren Amerikan Protestan Mektebi’nin ders programında mecburi derslerden birinin coğrafya olduğu görülür
Österreichisches Sankt Georgs Kolleg 1882-1982 adlı kitabta, Avusturya Sankt Georgs kollejlerine ait 1897 tarihli ders cetvelinde, okulların 3-4-5-6sınıflarında coğrafya dersleri okutulduğu kaydedilmektedir

Cumhuriyet döneminde Ortaöğretimde Coğrafya Eğitimi ve Öğretimi

Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemine geçişte, Türk bilim tarihinde önemli bir değişim yaşanmıştır Bu değişim harf devrimidir Sözkonusu bu devrim ile, kurulan genç Cumhuriyet, Batı Bilim dünyası ile yakınlaşırken, Osmanlı Bilim Dünyası’ndan oldukça uzaklaşmıştır Harf devriminin ardından, cumhuriyetin ilk yıllarında, diğer tüm bilimlerde olduğu gibi, Coğrafya bilim alanında da, Osmanlıca yazılmış eserlerin çok az bir kısmının Yeni Türkçe’ye çevrilmiş olduğunu görmekteyizÇünkü kısa bir süre içinde, 600 yıllık bir birikimin hemen yeni kuşağa aktarılması imkansızdır Bu nedenle Yeni Türkçe’ye çevrilen eserlerin çoğunluğunu okul ders kitabları teşkil etmiştir Özellikle bu alanda, Faik Sabri’nin çalışmaları kayda değerdir Faik Sabri, osmanlıca olarak yazmış olduğu, Türkiye Coğrafyası ve Kıtalar Coğrafyası ile ilgili eserlerini, harf devriminden sonra Yeni Türkçe’ye çevirmiştir Ancak hayatta olmayan ve çok eski dönemlerde yaşamış coğrafyacıların eserleri, arşiv ve kütübhanelerde, uzun yıllar bir daha açılmamak üzere tozlu raflara kaldırılmıştır

1924 tarihinde, öğretim süresi 5 yıl olan Darülmuallimin ve Darülmuallimat’ın 1 ve 3sınıflarında 2’şer, 2 ve 4sınıflarında 1’er saat coğrafya dersi okutulmuştur Bu okullar, 1932-33 Öğretim yılında süresi 6 yıla çıkarılmış, ilk üç yılında genel ortaokulların programları uygulanmaya başlanmıştır 1937-1938 Eğitim ve Öğretim yılında 3 yıllık Lise kısmında, coğrafya dersleri, 1 ve 3sınıflarda 2’şer saat, 2sınıfta 1 saat olarak programa konulmuştur 1937-1938 Eğitim ve Öğretim yılında, 3 yıllık ortaokulların bütün sınıflarında ve yine 3 yıllık liselerin ilk iki sınıfında 2’şer saat, lise son sınıfta 1 saat olmak üzere coğrafya dersi okutulmuştur

Cumhuriyet döneminde, ortaöğretim kurumlarında okutulan ders kitabları, uzun yıllar OrdProfDr Besim Darkot, ProfDr Sırrı Erinç ve Sami Öngör tarafından hazırlanmıştır Bu kitabların, Ortaöğretim coğrafya öğretimine büyük katkıları olmuştur 1987’li yıllardan sonra, ortaöğretim ders kitabları hazırlanmasında, ProfDr Reşat İzbırak, ProfDr Sırrı Erinç, ProfDr İbrahim Atalay, ProfDr Cemalettin Şahin, ProfDr Erdoğan Akkan, ProfDrHayati Doğanay gibi akademisyenlerin katkıları büyük olmuştur

1981-1982 Eğitim ve Öğretim yılı, ders programları incelendiğinde, ortaöğretimin orta kısmında Tarih ile Coğrafya derslerinin konuları birleştirilerek, 1 ve 2sınıflarında 4’er, 3sınıfında 3 saat olarak Sosyal Bilgiler dersi adı altında işlenmiştir Lise kısmında ise 1 ve 2sınıflarda 2’şer saat Coğrafya dersi yeralmış, ancak Lise son sınıfına Coğrafya dersi konmamıştır


__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Osmanlı Orta öğretiminde Coğrafya

Eski 09-22-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Osmanlı Orta öğretiminde Coğrafya



Cumhuriyet döneminde, coğrafya derslerinde ağırlıklı olarak Türkiye Coğrafyası konuları okutulmuştur Bu uygulama 1987 yılına kadar sürdürülmüştür Ancak 1987-1988 Öğretim yılında uygulamaya konulan müfredat programlarında coğrafya dersleri hem ders sayıları ve hem de ders kredileri azaltılmış, konular iyice yüzeyselleştirilmiştir Bu müfredat programına göre, Ticaret ve Endüstri Meslek liselerinden coğrafya dersleri kaldırılmıştır

Liselerin ikinci ve üçüncü sınıfların fen bölümlerinde “seçmeli ders” konumuna getirilmiştir Üniversite giriş sınavlarında, fen puanına göre yükseköğretim kurumuna kaydolmak isteyen fen bölümü öğrencileri, coğrafya dersi gereksiz diyerek bu dersi çoğunlukla seçmemişlerdir Öte yandan sınıflarda okutulan coğrafya dersleri, coğrafyanın ilke ve metodlarından oldukça uzaklaştırılmıştır

Cumhuriyet Döneminde Azınlık ve Yabancı Okullarında Coğrafya Eğitim ve Öğretimi
Maarif vekaletince onaylanan 1955-1956 Öğretim yılından itibaren uygulamaya konulmuş ders programlarına göre; Özel okulların orta kısımlarında, 1 ve 2sınıflarda haftada 2’şer saat, 3sınıfta 1 saat, lise kısımlarında 1-2-3sınıflarında haftada 2’şer saat olmak üzere coğrafya dersi okutulması belirlenmiştir

18 Ocak 1960 tarihli Maarif vekaletince onaylanan ders programlarına göre; Liseler için tüm sınıflarında 2’şer saat coğrafya dersi okutulması öngörülmüştür 2 Kasım 1960 tarihinde, yabancı okulların ders programları yeniden görüşülmüş ve bazı değişikliklerle kabul edilmiştir Buna göre, bu okulların orta kısımlarında bütün sınıflarda haftada 2’şer saat , Lise kısmında 1 ve 2 Sınıflarında 2’şer saat, 3 ve 4sınıflarında 1’er saat coğrafya dersi konmuştur

Bundan sonra yabancı okulların ders programlarında, farklı zamanlarda bazı değişiklikler içeren programlar hazırlanmışsa da, coğrafya ders programlarında pek fazla değişiklik olmamıştır Ancak coğrafya derslerinde, Türk okullarında okutulan Türkiye Coğrafyası dersi yerine, azınlık okulunun bağlı bulunduğu ülkenin coğrafyası ağırlıklı olarak ders programlarında yeralmıştır

1991-1992 öğretim yılında uygulamaya konulan “Ders Geçme ve Kredi Sistemi”, Türk okullarında olduğu gibi, yabancı özel okullarda da bazı değişikliklere sebeb olmuştur Buna göre, Özel okulların 1 ve 2sınıflarına mecburi 2’şer saat coğrafya dersi konmuş ve diğer sınıflarda coğrafya seçmeli dersler arasında gösterilmiştir

Ortaöğretimde Coğrafya Eğitimi ve Öğretimi ile İlgili Sorunlar

Bugünün Türkiye’sinde, ortaöğretimde müşterek bir çok sorun bulunmaktadır Ancak bu sorunlar, ayrıntıya inildiğinde, her bir bilim dalındaki aksaklıkların birikmesi olduğu görülür Bu sebeble, ortaöğretimin sorunlarına çözüm aramak için, ayrıntıya inmek gerekir Orta öğretimde sorunlar yumağında, coğrafya dersi ile ilgili olanlar, hayli fazladır Bunun fazla oluşu, bu bilimin güncel, değişken ve uygulamalı olmasından kaynaklanır Bugün Orta öğretimde coğrafya eğitimi ve öğretimi ile ilgili sorunlar ve çözümler ana başlıklar altında şu şekilde sıralanabilir

1 Coğrafya ilmi ülke kalkınmasında önemli rol oynayan bir bilimdir Çünkü, Coğrafya ilmi, uygulamalı bir bilimdir Uygulama alanı bir bölge veya ülke olan coğrafya, uygulandığı bölge veya ülkenin planlaması ve kalkınmasında önemli rol oynar Ülke arazisinin düz veya engebeli olup olmadığı, iklim özellikleri ile insan hayatı ilişkileri, toprağın tarımsal özellikleri, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri gibi kısacası doğal, beşeri ve ekonomik olayların dağılışları, sebeb ve sonuçları ile birbirleri arasındaki bağlantıları inceleyen coğrafya, ekonomik kalkınmanın belkemiğini oluşturur Öte yandan ülkenin tüm doğal güzelliklerini, sosyal çeşitliliklerini ve ekonomik zenginliklerini ortaya koyarken, coğrafya; öğrenen insana, engin bir ülke sevgisi aşılar Dünyayı ayrıntılı bir şekilde incelemesi bakımından coğrafya, siyasi ve askeri alanda önemli bir rol oynar Tarih sahnesinde askeri yenilgilerin altında, mutlaka coğrafi olayların gözardı edilmesi yatar

Coğrafya ilminin öneminden dolayı, geçmişten günümüze tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi, Osmanlı döneminden bugüne, orta öğretimde coğrafya dersleri zorunlu dersler arasında okutulagelmiştir Ancak cumhuriyet döneminin son yıllarında uygulanan ders geçme ve kredili müfredat programlarında, coğrafyanın önemi gözardı edilmiştir

Sözkonusu bu programa göre, Meslek liselerimizin çoğunda coğrafya dersleri kaldırılmış, lise fen bölümlerinde seçmeli ders konumuna getirilmiş ve genel olarak coğrafya ders kredileri azaltılmıştır Ancak bu pogramın aksak yönleri sonradan görülmüş ve ortaöğretimde yeniden sınıf geçme esası getirilmeye başlanmıştır Bu değişikliklerden de anlaşılacağı üzere, cumhuriyet döneminde, ortaöğretim ders programlarında sık sık değişikliğe gidilmiştir Her yapılan değişiklik, özellikle ülke sevgisinde önemli rol oynayan coğrafya ilminde ve dolaysıyla eğitim camiasında derin yaralar açmıştır

Bu sebeblerden ötürü geçmişte olduğu gibi bugün de, ülke yönetiminde görev yapacak tüm yetkililerin ülkesini ve dünyayı iyi tanıması gerekir Bunun için de, ortaöğretim gören tüm öğrencilerin alan ayrımı yapılmaksızın zorunlu olarak, coğrafya okuması şarttır
2 Ortaöğretimde Coğrafya Eğitimi ve Öğretimi ile ilgili sorunlardan bir diğeri, öğretmenlik mesleği ile ilgilidir Bugün için öğretmenli mesleğinin hemen hemen hiç bir cazibe tarafı kalmamıştır Her yıl öğretmenliği cazip bir meslek haline getireceklerini belirten ilgililer, ne yazıkki bu sorunu sadece 24 Kasım öğretmenler gününde hatırlamaktadırlar

Öğretmenler Günü kutlamalarında söylenen birkaç tatlı söz ile öğretmenlerin sorunları çözümlenmeye çalışılmaktadır Oysa eğitim söz değil, icraat işidir İcraat yapılamayınca, her geçen yıl öğretmenlerin maddi ve manevi durumları daha da kötüye gitmektedir Bu tehlikeli gidişe mutlaka vakit kaybetmeden bir dur diyen çıkmalıdır Öğretmenlik mesleğinin kutsallığı, sadece sözlerle değil, akılcı ve gerçekçi icraatlarla doğrulanmalıdır Aksi takdirde sorunlar yumağı haline gelen eğitim, büyük bir açmaza girecektir

3 Ortadereceli okullardaki coğrafya öğretmenlerini yetiştiren yüksek okullar, Eğitim Fakülteleri, Dil ve Tarih-Coğrafya, Edebiyat, Fen- Edebiyat Fakülteleri’nin coğrafya bölümleridir Bugün için orta dereceli okullarımızda coğrafya derslerinin bir kısmı, meslek dışı öğretmenleri tarafından yürütülmektedir Buna karşılık, yeni mezun olan coğrafya öğretmen adayları, sınıf öğretmeni olarak atanmaktadır Bu sorun acilen çözümlenmeli ve coğrafya bölümü mezunları, branş öğretmeni olarak atanmalıdır
4 Bugün Ortadereceli okullarımızda okutulan coğrafya ders kitapları, özet bilgileri içermektedir Çünkü, ders kitablarında sayfa sınırlandırması getirilmektedir 150 ile 220 sayfa arasında hazırlanması istenen bu ders kitaplarının, 1/3’ini fotoğraflar, 1/3’ini harita ve grafikler doldurmaktadır

Öte yandan önsöz, içindekiler, yararlanılan kaynaklar ve diğer zorunlu yazılarla kitabın % 70’e yakını doldurulmaktadır Geri kalan 50-60 sayfa içinde, bir yıl boyunca okutulacak coğrafi bilgiler bulunmaktadır Sözkonusu bu sayfalarda, konu planı, hazırlık soruları, ödev soruları ile doldurulmakta, yalın metin olarak sayfa adeti 25-30 sayfaya düşürülmektedir İnanın bir öğretmen, ders kitabını değilde, öğrencilerine ders notu tuttursa, bir yıl boyunca 100 sayfaya yakın ders notu yazdırır

Hakkıyle eğitim ve öğretim yapmak isteyen bir öğretmen çok zorluk çekmektedir Çünkü öğretmenler ders anlatırken, ders konusunu sadece kitaba bağlı olarak anlattığı takdirde, konu 5 dakikadan daha az bir sürede bitmektedir Ders saatini doldurmak amacıyla öğretmenler aynı konuyu kitaptan ders boyunca, sınıfın bütün öğrencilerine ayrı ayrı okuttuğu halde, ders saatinin yarısını dolduramamaktadır Diğer yarısı ise şamata ve gırgır ile doldurulmaktadır Bu durum son derece düşündürücüdür Bu düşündürücü durum, ortaöğretim için hazırlanan coğrafya ders kitablarında gözönünde tutulmalıdır Bunun için de, Milli Eğitim Bakanlığı, coğrafya kitabları hazırlama şartlarını yeniden gözden geçirmeli, harita, grafik, fotoğraf ve ödev soruları, kitap sayfasının dışında tutulmalıdır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Osmanlı Orta öğretiminde Coğrafya

Eski 09-22-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Osmanlı Orta öğretiminde Coğrafya



5 Coğrafya derslerinde yaşanan bir diğer çarpıklık sınavlarda yaşanmaktadır


Öğrenciler, 25-30 sayfayı ancak bulan ders notunun, birinci dönemde ilk sınavlarını 5-10 sayfadan olmaktadır 5-10 sayfalık bilgileri ezberleyen ve çok yüksek not alan bir öğrenci, kitabın geri kalan kısmını okumasa da sınıfını geçebilmektedir Velevki birinci dönem zayıf almış olsa bile, toplam 30 sayfayı bulmayan metin kısmını oluşturan özet bilgileri okurken tekrar özet çıkarmakta ve alınan bilgiler özetin özetini teşkil etmektedir Sonuç olarak, orta öğretimdeki coğrafya öğretmenleri, öğrencilerine bu özetin özeti olan dar ve kısır bilgileri, test yoluyla imtihan etmekte ve öğrencileri ezberciliğe yönlendirmektedir Özetin özetini içeren bilgiler, dağ, şehir, nehir adlarından ibaret olacaktır Bu adlar, sadece bulmaca çözmede yardımcı olur Coğrafya, bulmaca bilimi olmaktan çıkarılmalıdır Sonuç olarak, coğrafya dersleri, ezberci bir sistemin dışına çıkarılmalıdır

Bugün, ortaöğretim ders kitapları hazırlanırken, Sultan IIMahmut (1808-1839) dönemindeki ders kitaplarındaki uygulanan kısaltma metodu yeniden uygulama aşamasına getirilmiştir Bu uygulamadan derhal vazgeçilmelidir Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan ortaöğretim coğrafya ders kitaplarındaki sayfa ve konu sınırlandırmaları derhal kaldırılmalıdır Bundan böyle hazırlanacak olan ders kitapları, oldukça hacimli hazırlanmalıdır Çünkü yorum yapmak ve akıl yürütmek, ancak hacimli kitapları okumakla mümkün olur Ortaöğretim coğrafya programları hazırlanırken, bu alanda akademik olarak yetişmiş bilim adamlarının görüşleri alınmalıdır

6 Coğrafya, bir uygulama bilimidir Teorik bilgilerin uygulama aşamasına getirilmesi şarttır Coğrafya’nın konusunu yeryüzü teşkil eder Uygulama sahası da yeryüzüdür Bu sebeble, coğrafya dersi işlenirken, mutlaka arazi çalışmalarına önem verilmelidirOysa ortaöğretim programlarında, arazi uygulamalarının yapılması için, geçmiş dönemlerde ayrılan ödeneklerin tümü kesilmiştir Böylece uygulama bilimi olan coğrafya dersleri teorik hale getirilmiş ve okul dersanelerine hapsedilmiştir Gerçekçi ve yararlı bir eğitim ve öğretim yapılabilinmesi için, coğrafya derslerinin uygulama yapılması ve bunun için Milli Eğitim bütçesinden ortaöğretim kurumlarına “Arazi Tatbikatı Ödeneği” verilmesi gerekmektedir

7 Cumhuriyet döneminin ilk dönemlerinde tüm ortaöğretim kurumlarında birer coğrafya odaları vardı Bu odalarda, çeşit çeşit duvar haritaları, küreler, kabartma haritaları, slayt, film, epidiyaskop gibi görsel aletler ve bunların gereçleri bulunuyordu Coğrafya öğretmenleri, derse girmeden önce coğrafya odalarına uğrar, ders konusu için gerekli olan tüm araç ve gereçleri alır, dersi görsel olarak anlatırdı Ancak bugün bu odaların çoğu bakımsızlık ve ilgisizlik yüzünden çoğu harap oldu ve dersane sıkıntısı yüzünden çoğu coğrafya odaları iptal edildi Yeni yapılan ortaöğretim kurumlarında ise, böyle bir odanın gerekliliği daima gözardı edildi Dolaysıyla bugün ortaöğretim kurumlarımızda, coğrafya dersleri ruhsuz, zevksiz ve öğreticilikten uzak bir şekilde ezbere işlenmektedir Bu da coğrafya ilminin özüne ters düşmektedir Bu sebeble modern bir eğitim için, mutlaka coğrafya odalarına büyük ihtiyaç vardır Bu ihtiyaç vakit geçirilmeden giderilmelidir

8 Osmanlı İmparatorluğu’nun Tanzimat döneminden itibaren başlayan paralı eğitime geçiş ve özel okul furyası, bugün de yaşanmaktadır Eğitim alanında, Tarih sanki yeniden tekerrür etmektedir Bugün, ülkemizde özel okulların hızla gelişmesi, özellikle yetişmiş eğitim elemanı açısından devlet okullarına büyük darbeler indirmiş ve devlet okulları laşkalaşmış ve Milli Eğitimimiz sorunlar yumağı haline getirilmiştir Sorunun çözümü gayet basittir Bunun için, tarihe bakmak ve tarihten ders almak gerekmektedir Eğitim sistemimiz, Osmanlı döneminin gelişme dönemindeki sisteme uyarlanmalı ve çağın yenilikleriyle yeniden donatılmalıdır “Devlet okulu - Özel okul” ayrımına son verilmelidir Devlet okullarının tamamı yarı özelleştirilmeli, öte yandan özel okulların statüleri yeniden gözden geçirilmelidir Yani eğitim kurumlarının tüm giderleri, zaman zaman devletin maddi desteğini de alan, halk tarafından oluşturulacak “Eğitim Vakıfları”na yüklenilmelidir Ancak tüm okulların eğitim sistemleri, devlet tarafından düzenlenmeli ve eğitim gerçekten millî olmalıdır Devlet-Millet kaynaşması ile oluşturulacak eğitim kurumlarında, engin bir yurt sevgisi aşılayan ve dünya ufkunu genişleten Coğrafya derslerine ağırlık verilmelidir

Bugün ortaöğretim kurumlarımızda, coğrafya eğitim ve öğretiminde görülen sorunlar, ülkenin içinde bulunduğu genel ekonomik kalkınma ile yakından ilgilidir Osmanlı döneminin ekonomik olarak üstün olduğu dönemlerde, eğitim ve öğretim altın çağını yaşamıştır Cumhuriyet döneminin ilk yıllarından, eğitim ve öğretime büyük ağırlık verilmiş ise de, özellikle son yıllarda devletin genel bütçesinden eğitim ve öğretime ayrılan pay iyice azaltılmıştır

Bugün, eğitim ve öğretimde yapılan kısıtlamalar, ülke ekonomisinde yaşanan sıkıntılara maledilmektedir Ancak kalkınmaya hiçbir katkısı olmayan kalemlere, sınırsız harcamalar yapılmakta ve ülkenin içinde bulunduğu ekonomik bunalım gözardı edilmektedir

Eğer gelecekte, kalkınmış bir Türkiye görülmek isteniyorsa, bugünün yöneticileri; eğitim ve öğretimin tüm sorunlarına acil çözümler üretmelidir Başta eğitim ve öğretim alanında uyguladıkları tüm kısıtlamaları kaldırmalı ve modern dünyanın modern eğitim ve öğretim seviyesini yakalamalıdırlar
Prof Dr Ramazan ÖZEY

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.