Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
orta, oyun

Orta Oyun

Eski 08-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Orta Oyun



Hikaye anlatmak olan meddahlık taklit yapma sanatıdır Perdesi, sahnesi, dekoru, kostümü bir sanatkarda toplanmış bir temaşadır (gösteridir)
Meddah bir sandalyeye oturarak dinleyicilerine hikayeler anlatır Meddahın anlatışını, günlük yaşamdaki olaylar, masallar, destanlar, hikayeler ve efsaneler oluşturur
Meddahın aksesuarını bir mendil ile bir sopa-baston oluşturur Genellikle güldürücü, ahlaki ve edebi sonuç çıkarılacak hikayelerine klişeleşmiş "r'vıy'n-ı ahbar ve n'kıl'n-ı 'sar ve muhaddis'n-ı rüzigar şöyle rivayet ederler ki" şeklinde sözbaşı ile başlar, daha sonra kahramanları sayıp hikayesini anlatır Meddah hikayenin kahramanlarını kendi yöresinin dili ve şiveleri ile konuşturan insandır Meddah çok oyunculu bir tiyatro eserinin tek sanatçısı, oyuncusu konumundadır Okumanın gelişmediği, dinlemenin rağbet gördüğü zamanlarda Osmanlı Sarayında şehirlerde, kasabalarda, ramazan gecelerinde, sünnet düğünlerinde, kahvehanelerde bu sanatı sürdürürdü Bu sanatın günümüzdeki uzantısı stand-up yapan showmenlerdir
Geleneksel Türk gölge oyunu Karagöz deriden yapılan tasvirlere arkadan vuran ışığın tasvirlerin gölgesini beyaz bir perde üzerine yansıtması temeline dayanan gölge oyunu doğu Asya kültürlerine özgü bir sanattır ve ortaya çıkışı hakkında değişik rivayetler vardır
Bir rivayete göre Çin hükümdarı Wu (MÖ 140-87) karısının ölümü üzerine derin bir üzüntüye kapılır Şav Wong adlı bir Çinli, hükümdarın üzüntüsünü hafifletmek için sarayın bir odasına gerdiği beyaz bir perdenin arkasından geçirdiği bir kadının perde üzerine düşen gölgesini ölen kadının hayali diye sunar
Gölge oyunu tekniğinin Türk toplumunda ne zaman kullanılmaya başlandığı hakkında kesin bir bilgi yoktur Bir görüşe göre Çinlilerden Moğollara onlardan da Türklere geçmiştir Daha sonra da Türk akınlarının istikametine paralel olarak batıya geçmiştir
Bu tekniğin Türk halk kültüründe Karagöz olarak ne zaman ortaya çıktığı hakkında değişik görüşler vardır Bunlardan en yaygın olanı Sultan Orhan devrinde (1324-1362) Ulucami’nin inşaatı sırasında Bursa’da geçmiştir Cami inşaatında çalışan demirci ustası Kambur Bâli Çelebi (Karagöz) ile duvarcı ustası Halil Hacı İvaz (Hacıvat) arasında geçen nükteli konuşmaları dinlemek isteyen işçiler işi gücü bırakıp onların etrafında toplanır, bu yüzden de inşaat yavaş ilerlermiş Bu durumu öğrenen padişah her ikisini de idam ettirmiş(Bir rivayete göre ise Karagöz idam edilmiş, Hacıvat ise hacca giderken yolda ölmüştür) Daha sonra çok pişman olan padişahı teselli etmek isteyen Şeyh Küşterî başından beyaz sarığını çıkarıp germiş ve arkasına bir şema(ışık) yakarak ayağından çıkardığı çarıkları ile de Karagöz ve Hacıvat’ın tasvirlerini canlandırıp nükteli konuşmalarını tekrar etmiş O tarihten sonra da Karagöz oyunları değişik mekanlarda oynanır olmuş Günümüzde de Karagöz perdesine Şeyh Küşterî meydanı denir ve Şeyh Küşterî Karagözcülüğün pîri kabul edilir
Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro kürsüsü eski başkanlarından Prof Metin And’a göre ise, 1517 yılında Mısır’ı fetheden Yavuz Sultan Selim’in Memlük sultanı Tumanbay’ın Nil nehri üzerindeki Roda adasında asılışını hayal perdesinde canlandıran bir hayal sanatçısını, oğlu Kanuni Sultan Süleyman’ın da görmesini arzu ederek İstanbul’a getirmesiyle gölge oyunu Anadolu’ya girmiştir
Evliya Çelebi’ye göre ise; Efelioğlu Hacı Eyvad, Selçuklular çağında Mekke’den Bursa’ya gidip gelen Yorkça Halil diye tanınmış biridir Bu yolculuklardan birinde kendisini eşkiyalar öldürmüştür Karagöz ise Bizans Tekfuru Kostantin’in seyisi olup Edirne dolaylarında Kırk Kilise’den kıptî Sofyozlu Balî Çelebidir Yılda bir kez Tekfur kendisini Alaeddin Selçuki’ye gönderdiğinde Hacıvat ile buluşup konuşurlardı Gölge oyunu sanatçıları onların söyleşmelerini gölge oyunu olarak oynatırlardı Ancak bilindiği gibi Anadolu Selçuklu devleti 1308-1318 yıllarında son bulmuştur, Evliya Çelebi ise 1611 yılında doğmuştur Evliya Çelebi'nin kendi doğumundan yaklaşık 300 yıl önceki bir olay hakkındaki görüşlerinin güvenilirliği yoruma açıktır
Efsaneler, rivayetler ne derse desin gerçek olan bir fenomen var ki, geleneksel Türk gölge oyunu Karagöz, Anadolu kültürünün bir ürünüdür Bunun en açık kanıtı yaklaşık 4000 yıl önce Anadolu toprakları üzerinde yaşamış olan Hitit’lerin günümüzde gün ışığına çıkarılmış olan tabletlerinde mevcuttur Hitit tabletlerinde tanrı ya da insan figürlerinin duruşları, serpuşları, ucu kıvrık ayakkabıları ve kısa paçalı şalvarları Karagöz ve Hacıvat figürleri ile hemen hemen aynıdır Arkeolog Gülsen Diktürk'ün Türk Folklor Araştırmaları dergisinin Mayıs 1970 tarihli 250 sayısında yazdığı bir makaleye göre Hitit kabartmalarında olsun, Karagöz Hacıvat tasvirlerinde olsun perspektif yoktur Tasavvura göre tasvir edildikleri için gövdeler cepheden, baş, kollar, bacaklar ve ayaklar yandan tasvir edilmişlerdir Kol ve ellerin meşguliyeti ise tamamen birbirine benziyor Hitit tasvirlerinde arkadaki el daima çene altında yumruk şeklindedir Bu Hititlerde tapınma şeklidirDiğer el ise hareketli, iş görür durumda olup dirsekten kıvrıktır Karagöz ve Hacıvat’ın kol ve el durumları incelendiğinde bu kaçınılmaz benzerlik ortaya çıkıyor Bu da bize Karagöz-Hacıvat ve Hitit eserlerinin aynı düşünce ve kültüre sahip insanlar tarafından yaratıldığını gösteriyor
Sinemanın, batı tarzı tiyatronun, gazete ve dergilerin olmadığı çağlarda Türk toplumunun en önemli eğlence aracı olan Karagöz oyunları insanları sadece eğlendirmekle kalmamış, toplumsal ve siyasal taşlamalarda bulunmuştur Prof Metin And 1963 yılında yayınlanan 214 sayılı Forum dergisinde "Karagöz siyasal bir taşlamaydı da" adlı makalesinde 1820-1870 yılları arasında Türkiye'de bulunmuş bir yabancı tanığın yazdığı kitaptan* yaptığı alıntıda "Abdülaziz'in ilk yıllarında ilk hükümet denemeleri, kent içinde dolaşmaları, eski devlet adamları yerine Ziya Bey'i, Muhtar Bey'i tutması günün konularıymış Karagöz bu yaşlı devlet adamlarını, bu arada Kıbrıslı Mehmet Paşa'yı zalim bir biçimde alaya alıyormuş Bu sonuncusunu kollarını bir yel değirmeni gibi oynatarak sesinin olanca gücüyle hırsızları ve nasıl ceplerini doldurduklarını bildiğini söylüyormuş Bu ara yaşlı bir imam, Paşanın karısını, bacanağını, damadını onun önüne getirmiş, hepsinin ceplerini tıka basa altın, gümüş, kağıt para ile doluymuş Bu taşlama fazla keskin bulunmuş, Karagöz oynatma iznini kaldırmış Sahneye devlet ileri gelenlerinin ve büyüklerinin çıkarılması ağır cezalara bağlanmış Yazar bundan sonra Karagözün ilginçliği ve anlamı olmayan, kaba, bayağı bir güldürmece durumuna düştüğünü belirtiyor" yazıyor Pek çok kaynakta Karagöz perdesinde siyasal taşlamalar yapıldığı yazılıdır

Geleneksel Türk gölge oyunu Karagöz, yapısı itibariyle kapalı bir biçim olan Batı tiyatro tekniğinden farklı olarak günden güne değişebilen esnek yapısıyla tam anlamıyla açık bir biçimdir Bu esneklik Karagöz perdesinde her türlü konunun işlenebilmesine olanak vermektedir Tabii ki toplum yaşamında en önemli unsur olan devlet yönetiminin ve siyasal kararların da Karagöz perdesinde yerini alması kaçınılmaz olacaktır
Bu açıdan bakıldığında, ünlü Alman tiyatro adamı Brecht'in epik tiyatro kuramı Brecht'ten yüzyıllarca önce geleneksel Türk tiyatrosunda var olduğunu düşünebiliriz
Yüzyıllarca Türk toplumunun aynası olma işlevini yerine getiren Karagöz ne yazık ki artık sadece bir çocuk oyunu olarak algılanmaktadır Oysa ki Karagöz oyunlarının başında Hacıvat tarafından okunan eski perde gazelleri incelendiğinde Karagöz perdesinin dünyaya, perdeden gelip geçen tasvirlerin insanlara benzetildiğini, arkada yanan ışığın sönmesiyle görünmez hâle gelen tasvirler gibi insanların da ruhunun çıkmasıyla görünmez âleme göçtüklerini anlatan perde gazellerini görürüz Bu Karagöz'ün tasavvufî yanıdır Bir de Karagöz'ün pornografik yanı vardır ki Topkapı sarayındaki phallus'lu (erkeklik organı) eski Karagöz tasvirleri bunun en açık kanıtıdır
Karagöz'ü sadece çocuk oyunu olmaktan çıkarıp eskiden olduğu gibi saygın ve yaygın bir duruma getirebilmek için Karagöz ustalarına büyük bir görev düşmektedir Mezarları Bursa da bulunmaktadır
Halk Sanatı: Karagöz

Karagöz bir halk sanatıdır Onu halk sanatı yapan anonimliği değil, aynı çağlarda tumturaklı tiratlarla, özenli bir dille yazılıp oynanan oyunların aksine, halk sağduyusunun çıkarsamalarıyla gerçeklere yaklaşması ve bunu halkın diliyle oyunlaştırılmasıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.