Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mem, zin, şırnak

Mem ü Zin (Şırnak)

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mem ü Zin (Şırnak)









Mem û Zîn



Yöre: Şırnak, Cizre

Mem û Zîn, Ahmed Hani'nin (Kürtçe:Ehmedê Xanî) 17 yüzyıl'da yazdığı ünlü manzum eseri Kürtçenin Kurmanci lehçesiyle yazılmıştır

Birbirine aşık olan ancak kavuşamayan iki gencin trajik öyküsünü anlatır Bu hikâye milattan çok önceden bu yana halk arasında söylenen ve mitolojik nitelik kazanan bir destandır Ozan bu destandan ilham alarak o hikâyeyi kendi çağının yaşantısına göre somut bir kalıba dökmüş, çağdaş bir uslupla yazmıstır Bu suretle hem destanı kaybolmaktan kurtarmış, hem de insanliğa ölmez bir eser armağan etmiştir

Bu eserde Mem ve Zîn'in aşkı etrafında çağının yaşantısını, o zamanın sosyal, kültürel ve idari durumunu da güçlü bir maharetle tasvir etmiştir

İyiliği, doğruluğu, suçsuzluğu, zayıflığı ve çaresizliği Mem ve Zîn'in şahsında toplayarak; kötülüğü, dalkavukluğu, fitneciliği ve ikiyüzlülüğü de Bekir karekterinde somutlaştırarak gözler önüne sermişti [1]Rivayete göre ehmede xani, "Mem u Zin"'i 1690 yılında yazmaya başlamış ve bitirişi 1695 yılını bulmuştur Ayrıca kitap, 1919 yılında istanbul'da Arap harfleriyle, 1958 yılında şam'da Arap harfleriyle,1962 yılında Moskova'da Latin harfleriyle basılmıştır Daha sonraki basım yılları ise 1968,1973 ve 1990 [2] Mem-u Zîn'den Alıntılar

dem,şem'e dı kır jıbo xwe demsaz (bazen mumu ederdi kendine muhattap)
ey hemser u hemnışın u hemraz (ey sır ve oturma arkadaşım,baş arkadaşım)
herçendı bı sohtıne wekı mın (gerçi yanmak yönünden benim gibisin sen)
emma ne bı gotıne wekı mın (fakat konuşma yönünden benim gibi değilsin)
ger şıbhete mın te jı bı gota (eğer sen de benim gibi söyleseydin)
de mın bı xwe dıl qewi ne sohta (benim de gönlüm fazla yanmazdı)
derde mın u te jı yek bı ferqe (benimle senin derdin farklıdır)
ew ferqe jı xerbe ta bı şerqe (o fark doğudan batıya kadardır)
meşrıq tuyı,agıre te zahırsen (doğusun ateşin görünüştedir)
mexrıb ez,u batıne mın agır (batı da benim, içim ateştir)
daim dı sojıt me rışteye can (her zaman yanıyor canımızın damarı)
) te na sojıtın bı xeyre ezman (senin ise bazı vakitlerden başka yanmaz)
pehtı me lı ser,dı dıl perenge (benim başımda alevler,gönlümde köz var)
cane me dıgel perenge cenge (canım o közle savaştadır)
şewqek te lı ser seri diyare (senin başının üstünde ışık var)
sewdayeki serseri dı bare (ondan serseri bir sevda yağıyor)
ew şewq jıbo tera zımane (o ışık senin için dildir)
ev pehti jıbo mera ziyane (benim başımdaki alev ise zarar verir bana)
pehta jı dıle me dayı ser ser (benim gönlümden başıma vuran alev)
hukmje dı ketın lı baye serser (şiddetli rüzgara hükmeder)
her çendi bı şev dı minı bıdar (gerçi geceleri uyanıksın sen)
sıbhan dı nivi heta vı evar (ama sabahtan akşama da uykudasın)
evar u seher bı roj,eger şev(akşamdan şafağa,günden geceye)
ez her dı sojım wısa lı ser hev (hep yanarım ben)

Mem bı dicle'ra dı peyive (Mem Dicle'ye konuşuyor)

naçar ı jı heyşete dı çu dur (mem çaresiz insanlardan uzağa giderdi)
hemder ı dı bu dıgel şete kur (derin nehirle hemdert olurdu)
ki: ey şıhbete eşke mın rewane (ey benim gözyaşlarım gibi dökülen nehir)
be sebr u sıkuni,aşıqane (ey aşıklar gibi sabırsı ve sukunetsi nehir)
be sebr u qerar u be sıkuni (sabırsız kararsız ve sükunetsizsin)
yan şıbhete mın tu ji cinuni? (yoksa sen de benim gibi deli misin?)
qet nıne jıbo tera qerarek (senin için hiçbir karar kılmak yok)
xalıb dı dıle teda nayarek (galiba senin de gönlünde bi yar var)
her kehze te jı çı tete bıre? (her an senin de hatrına ne gelir?)
sergeşte dı bı lı rex cizır'e? (ki böyle cizre'nin yanıbaşında coşuyorsun?)
ev şehreye ger jıbo te mehbub (eğer bu şehirse senin sevgilin)
hasıl geriyaye bo te metlub (işte elde etmişsin arzunu)
daim dı dıle tedane menzil (her zaman koynundadır bu konaklar)
deste te lı gerdane hemail (kollarını dolamışsın gerdanına)
heja jı xwede tu fıkre na ki (hala allah'tan korkmuyorsun da)
her roji hezare şıkre na ki (her gün binlerce şükretmiyorsun da)
ev çende dı ki hawar u gazi (bunca feryad figan ediyorsun)
2edı çı mıradeki dıxwazi? (artık ne murad istiyorsun?)
behude çıra dı ki tu feryad? (boş yere niye feryad ediyorsun)
aware dı çı diyare bexdad (avare avare bağdat diyarına gidiyorsun)
ger ez bı gırım we ger bı nalım (ben ağlarsam,inlersem eğer)
wer ez bı mırın we ger bı kalım (ben ölürsem sızlarsam eğer)
herçı weku ez bı kım rewaye (her ne yaparsam ben revadır)
maquli jıbo mera fenaye (benim için mantıklı yol,yok olmaktır)
carek lı dıle mı jı guzer ke (benim gönlümün içinden de geç bir kez)
serçeşmeye çeşme mın nezer ke (gözlerimin baş pınarına bak bir kez)
derde dıle mın ku be dawaye (gönlümün derdi neden dermansızdır)
çeşme tere mın çıma ceraye (ıslak gözlerimin macerası nedir)
diwaneme mın peri bı der da (divane oldum ben periyi elden kaçırdım)
ez dicle'me zenbere me ber da (dicleyim ben zenbereği bıraktım)
westani u nergızi u seqlan (dicle kıyısındaki yer isimleri)
derwaze u omeri meydan (dicle kıyısındaki yer isimleri)
van seyregehan tu le dı kı geşt (sen oralarda dolaşıyorsun)
ez mem'e jıbo mıra der u deşt (tek başıma kaldım burda bu ovalarda)

Mem u Zin mesnevisi, tahkiyevî bir metin olarak eski bir Mem-i Alan (Alanlı Mem) adlı bir halk hikâyesine dayanmaktadır Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olan bu halk hikâyesi, 1695 yılında Ahmed-i Hânî, 1730 yılında da Bitlisli Ahmed Fâik tarafından mesnevi şeklinde kaleme alınmıştır Ahmed-i Hânî’nin eseri 1968 ve 1975 yıllarında MEmin Bozarslan; Ahmed Fâik’in eseri ise 1969 yılında Sırrı Dadaşbilge tarafından Lâtin harfleriyle ve günümüz Türkçesiyle beraber neşredilmiştir Ahmed Fâik’in eserinin yazma nüshasında baştan eksik sayfa veya sayfalar vardır Ahmed-i Hânî’nin eserinin neşrinde ise bazı beyitler atlanmıştır Ahmed-i Hânî’nin eseri 2364, Ahmed Fâik’in eseri ise 1056 beyitten oluşmuştur Her ikisinin vezni de “Mef’ûlü mefâ’ilün fa’ûlün” dür

Ahmed-i Hânî’nin eseri, münâcât, na’t, sebeb-i te’lif, dibâce ithaf, kabile tasviri, gerçek aşk hakkında mülâhazalar, esas hikâye ve hâtime bölümleriyle, bir mesnevide bulunması gereken bütün özellikleri ihtiva eder AFâik’in eserinin baş kısmı eksik olduğu için, asıl hikâyeden önceki kısımlar hakkında fikir yürütmek mümkün olmamıştır Ne yazık ki Sırrı Dadaşbilge’nin elinde bulunan ve bizim de ulaşma imkânı bulamadığımız bu nüshadan başka bir nüshasıyla ilgili her hangi bir bilgimizin olmadığı Ahmed Fâik’in eserinin, sebeb-i telif kısmının ortaya çıkması, bu iki eser arasında yapılacak mukayeseye ciddi katkılarda bulunulması konusunda önemli olacaktır



Mem ü Zîn Türbesi
Özeti

Botan Beyi’nin Zin ve Sıti adlı iki kızı; vezirinin Tacdin, Divan katibinin de Mem adlı bir oğlu vardır Bir nevruz töreni esnasında Tacdin, Sıti’ye, Mem de Zin’e aşık olurTacdin ile Sıti evlenir Mem ile Zin’in evlenmesine Beyin kapıcısı Bekir türlü hilelerle engel olur Mem ve Zin, birbirlerinden ayrı ve çeşitli acılarla dolu günler geçirmektedirler Fakat iki âşık, Tacdin’in de yardımıyla zaman zaman buluşurlar Bekir, Beyi Mem’e düşman edip Mem ile Zin’in evlenmesine engel olmak üzere, Bey’i Mem’e karşı kışkırtır Mem ile Zin’in aşkını Mem’e itiraf ettirmek üzere bir satranç oyunu düzenlenir ve Mem, Zin’i sevdiğini Bey’e itiraf eder Bey Mem’i hapse attırır Zin bayılır Dadı ve Sıti, Mem’e affedildiğini söylerler Fakat Mem zindanda ilâhî aşkı tatmıştır ve bu aşkla ölür Tacdin, o kızgınlıkla Bekir’i öldürür Mem ile Zin aynı mezara konur ve Bekir’in cesedi
ayak uçlarına gömülür
[color="White"]Bir vakit sonra, Mem ve Zin’in mezarlarının başından servi ve çam ağacı çıkar ve birleşeceklerken, Bekir’in mezarından çıkan ardıç ağacı aralarına girer Zin’in evlenmelerine Beko (Bekir) ‘nun engel olması bu evliliğe engel olmak için baş vurulan hileler, satranç oyunu düzenlenmesi, Bey’in Mem’i hapse attırması; Mem’in hapiste ilâhî aşkı bulup ölmesi, arkasından Beko’nun öldürülmesi ve Zin’in de ölüp Mem ile aynı kabre konması; Tacdin’in Beko’yu öldürmesi ve Mem’in mezarının yanına gömülmesi metin halkaları ve sıralanışları Kürtçe Mem u Zin ile aynıdır Sadece,Türkçe Mem u Zin’de âşıkların ölümünden sonra, gençleri Yahya adlı birisinin, rüyasında, Mem’i cennet ülkesinin padişahı, Beko’yu da kapıcısı olarak görmesi farklılığı vardır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.