Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
açıklaması, anlatımı, dersi, edebiyat, içerik, kasidesi, konu, sanatları, söz

Su Kasidesi Açıklaması Ve Söz Sanatları Edebiyat Dersi Konu Anlatımı İçerik

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Su Kasidesi Açıklaması Ve Söz Sanatları Edebiyat Dersi Konu Anlatımı İçerik



1 Saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlare su

Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su

Eşk: Gözyaşı

Denlü: Denli, gibi, kadar

Od: Ateş

(Ey göz! Gönlümdeki içimdeki ateşlere gözyaşımdan su saçma Çünkü bu kadar çok tutuşan ateşlere su fayda vermez)

Mübalağa: Şairin gönlündeki ateşlerin su ile söndürülemeyecek derecede çok olması

Mecaz: Od’un aşk ateşi yerine kullanılması

Tezat: Su-ateş

Buradaki ateş gönüldeki manevi ateştir Su ise maddiyatı temsil eder İkinci mısrada ise iki farklı anlam vardır Birinci anlam “yangının çokluğu”dur İkinci anlam ise “Böyle mecazi bir yangına bu su çare değildir” şeklindedir Yani gönül ateşi üzerine gözyaşının dökülmesi, manevi olan ateşe maddi olan bir suyun serpilmesini anlatır Ancak yangını söndürmek için suyun bolca dökülmesi gerekir Yangına su serpilirse yangın daha da çoğalır (Burada aslında gönül bir mumdur Mumun ortasındaki iplikse can ipliğidir) Az su yangını söndürmez tam tersine yangını arttırır

Normal şartlarda gözyaşı, ağlamak insanı rahatlatır; ama şair burada bunu tam tersini istiyor Gönlünün daha da tutuşmasını, manevi aşkının artmasını istiyor

2 Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem

Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su

Âb: Su

Gûn: Renk, gidiş, tarz

Âb-gûn :Su rengi, Mavi, mavi renkli; suya benzer

Devvâr: Devredici, devreden, çok dönen

Günbed-i devvâr rengi: Gökyüzünün rengi

Muhît: Etrafını çeviren, kuşatan, çevre

(Dönüp duran kubbenin rengi su rengi midir, yoksa gözümden akan su devreden kubbeyi mi kaplamıştır, bilemem)

Tecahül-i Arif: Gökyüzünün neden mavi olduğunu bilmemezlikten geliyor

Mübalağa: Gözyaşının gökyüzünü kaplaması

Hüsn-i Talil: Göğe kendi gözyaşlarının renk verdiğini söylemesi

Tenasüp: ‘Göz, aşk, su, saç-; od, dutuş-’ kelimeleri arasında anlam ilgileri vardır

Âb-gûndur Azeri lehçesinin özelliği olan bir soru cümlesidir “Su rengindedir?” şeklinde çevrilebilir (Azerbaycan’da gelen kişiye “Geldin?” diye sorulan sorulardan kastedilen “Geldin mi?” sorusudur) (Tecahülüarif yapılmış) Burada “devvar” sözcüğü önemlidir Anlamı dönen, dönektir Şair burada gök kubbenin dönekliğinden bahseder Gökteki her bir katmanın dünya çevresinde her yöne döndüğünü ve bu katmanların su olduğunu düşünürsek dünya ve çevresindeki bu katman da dönektir Şair de böyle düşünüyor İşte bu yüzden felek anıldığında döneklik akla gelir “***** felek” deyişi de buradan gelir

Gökyüzünün su renginde olduğu ifadesini açıklamanın iki yolu var Birincisi gözün çevresinde sürekli suyun bulunması İkincisi gözyaşının insanı kuşatmasıyla insanın gözyaşından başka bir şeyi görememesi

Dünya bir su değirmeni gibi düşünürse, değirmeni döndüren sürekli akan sudur Yani dünya değirmenini döndüren bir sudur Burada değirmen bir mazmundur

3 Zevk-i tîgundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk

Kim mürûr ilen bırağur rahneler divâra su

Tîg: Kılıç

Zevk-i tîg: Kılıcın zevki

Aceb yoh: Şaşılmaz

Çâk çâk: Parça parça kılıç şakırtısı

Mürûr: Geçme, akma, bir yandan öbür yana geçme, sona erme

Mürûr ilen: Geçmek akmak suretiyle, zamanla

Rahne: Yarık, yırtık, zarar, ziyan; oyuk

Dîvâr: Duvar

(Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz Nitekim akarsu da gelip geçerken duvarda yarıklar açar)

Açık İstiare: Bakışları keskin kılıca benzetilmiş Kendisine benzetilen kılıç söylenmiş

Tenasüp (leff ü neşr): tıg-gönül-çak çak

Su-divar-rahne sözcükleri birbiriyle karşılıklı olarak uygundur

Teşbih: Aşığın parça parça olmuş gönlü yarılmış açılmış duvara benzetilmiş

Şair sevgilinin kılıcının açtığı yaralarının zevkindedir Buradaki kılıçtan kastedilen sevgilinin kılıç gibi keskin, şairin kalbinde derin yarıklar açan bakışlarıdır Ama şair burada acı ve azaptan değil zevkten bahsediyor O, sevgilinin yan bakışlarının hançeri gelsin, bağrını yarsın istiyor Çünkü aşk yarası aşık için gıdadır Aşık için kılıç yarası, istenen özlenen şeydir Sevgili (Hz Muhammed) şaire baktığında şairin gönlü parça parça oluyor

Burada aynı zamanda yaz sıcağında ker*** evlerin kuruması ve o kuraklığın ardında yağmur yağdığında da ker*** evlerin duvarlarında yarık açtığını dile getirmiştir Bundan çıkan sonuç şudur; Fuzuli kendisinin topraktan yaratıldığını, yağmur yağdığında nasıl ker*** evlerin duvarlarında yarıklar açıyorsa gözden akan su da insanın bağrında çizik çizik yarıklar açtığını söylüyor

Bu beyitte aynı zamanda “kılıca su verilmesi” de dikkati çeker Bir kılıca ne kadar iyi su verilirse kılıç o kadar iyi olur (Kılıca su vermek demek demiri kızgın ateşten çıkarıp birkaç damla su verilmesi ve demirin çelikleşip güçlenmesidir)

Sevgilinin o gamze kılıcı, o bakışının kılıcı geldiğinde aşığın bağrındaki yangına su gelmiş olur Su serpilmiş olur “Bağrıma su serpti” diye bildirilen ferahlık işte budur Sevgili, gamze kılıcının suyu iyi verilmiştir

Toprakta ve kılıçta su gizlidir Beden de topraktandır ve içinde su gizlidir Ama yangın başlayınca bedenin suyu tükenir Tekrar suya muhtaç kalır İşte o suyu özlüyor Zaten yaşayabilmesi için o suya muhtaçtır

Özet olarak; “Ey sevgili! Yaşamak için senin o gamze kılıcına su kadar muhtacım, suya olan ihtiyacım kadar muhtacım (Burada sevgilinin iyi su verilmiş kılıç gibi keskin bakışlarıyla suya olan ihtiyacını gidermek istediğini söylüyor)

4 Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânın sözün

İhtiyât ilen içer her kimde olsa yâre su

Vehm: Kuruntu; boşuna, yersiz korku

Dil: Gönül

Mecruh: Yaralı

Dil-i Mecruh: Yaralı gönül

Peykan: Temren, okun ucundaki sivri çelik parça

İhtiyat: Tedbirli olma

(Yaralı gönül senin, ok temrenine benzeyen kirpiklerinin sözünü korka korka söylerElbette yarası olan suyu ihtiyatla, çekine çekine içer)

Ad aktarması: “Temren” söylenerek okun hepsi kastedilmiştir

Tenasüp (leff ü neşr): Vehm-ihtiyat; dil-i mecruh-yara; peykan

Teşbih: Yaralı gönül hasta bir insana benzetilmiştir

Açık istiare: Peykan ile sevgilinin kirpikleri kastedilmiştir

Şair “peykan” sözcüğünü korkarak söyler Çünkü peykan “ok” demektir (Burada mecaz-ı mürsel sanatı vardır), okun ucunda su verilerek çelikleşmiş başlıktır Sevgilinin kirpiğinin ok gibi olduğunu düşünmeliyiz Kaş ise yaydır Kaşlar çatıldığında yay da gerilmiş olur Böylece oklar fırlatılmaya hazırdır Yani kirpikler Hepsinin ucunda da temren, peykan vardır

Oklar servi fidanından yapılır Ucuna da peykan takılır Her peykan serviye (oka) muhtaçtır Her servi de peykana Peykanın iyisi kılıç gibi iyi su verilmiş olanıdır Bu yüzden gözyaşıyla dolu olan kirpik, su verilmiş peykan gibi algılanır Sağlamdır Bu mısrada şair aslında o peykanın gelip kalbine sağlanmasını diler Böylece aşk acısından zevk alır Sevgilinin bakışları kalbine saplanan ok gibidir Bu, aşık için bir hediyedir

Peykan sözcüğünü korkarak söylemesinin bir nedeni de temrenin içindeki sudur Çelikleşirken verilen su Su dolu bir peykan yaralı gönle gelirse ona zarar verir (Eskiden ağır hastalara, yaralılara su verilmezdi Kuruyan dudaklar su ile ıslatılırdı Çünkü su verilirse hastanın daha da kötüleşmesinden hatta ölmesinden korkulurdu)

Şair sevgilisinin kirpiklerini (peykanın) adını anarken korkuyor Peykanın gelmesini istiyor ama ona yaralı gönlünün dayanamayacağını düşünerek korka korka söylüyor Yaralı hastalara suyun azar azar verildiğini söyleyerek de durumunu açıklamaya çalışıyor

5 Suya versün bâğban gülzârı zahmet çekmesün

Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzâre su

Suya vermek: Sele vermek, mahvolmaya bırakmak

Bağ-bân: Bahçıvan

Gül-zar: Gül bahçesi

Tek: Gibi; yalnız

Min: Bin

(Bahçıvan nafile yorulmasın, gül bahçesini sele versin; çünkü gül bahçesini bin kere sulasa senin yüzün gibi bir gül açılmaz)

Teşbih: Sevgilinin yüzü güle benzetilmiş

Hüsn-i Talil: Bahçıvanın görevi gül yetiştirmektir Burada görev olarak değildir Görevi sevgilinin yüzünün renginde veya şeklinde gül yetiştirmektir

Tevriye: ‘Tek’ kelimesinin hem ‘bir’ anlamı hem de ‘gibi’ anlamı vardır (Sevgilinin bir tane, benzeri olmayan, eşsiz olması)

Tenasüp: Suya vermek, bağban, gülzar, gül, su

“Suya vermek” bu beyitte kötü anlamdadır Bahçıvanın bağı suya vermesi o bağın mahvolması demektir Şair bu beyitte gül mevsimini kastediyor (Gül mevsimi de Hz Muhammed’in bulunduğu Asr-ı Saadet’tir) Hz Muhammed’in yüzü şeklinin güzelliğiyle güle benzetilmiştir

Hz Muhammed öldükten sonra bu dünyanın kıymetinin kalmamasını bahçıvanın gül bahçesini suya vermesiyle eş tutuyor O gül bahçede olmadığı için bahçenin suya verilmesinin bir önemi olmadığını söylüyor “Hz Muhammed’in gül yüzü gibi bir gül daha bu dünyada açmaz” diyor 0

Hz Muhammed bir zincirin halkası olarak, son peygamber olarak bu dünyaya geldi Böylece halka tamamlandı “Artık bahçıvan bağı suya verse de bir önemi yok” diyor Şair burada o gül açmamış olsaydı dünya nasıl bir dünya olurdu diye düşünmemizi istiyor “Onun ümmetinin mutluluğu ve onsuz yaşamanın üzüntüsünü kıyasladığında bahçeye su verilsin” diyor (İlk yaratılan nur Hz Muhammed’e aittir Peygamberlerin sonuncusu da odur Yüzünde her zaman peygamberlik nuru bulunur)

Bu beyitteki “teg” sözcüğü iki anlam gelir Birincisi, yüzün gibi; ikincisi, biricik yani senin gibi bir tek gül açılmaz anlamı


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.