|
|
Konu Araçları |
1894, 1973, aşık, gönül, gözlü, hayatıaşık, veysel, şatıroğlu |
Gönül Gözlü Aşık Veysel Hayatı-Aşık Veysel Şatıroğlu (1894 - 1973) |
12-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gönül Gözlü Aşık Veysel Hayatı-Aşık Veysel Şatıroğlu (1894 - 1973)Aşık Veysel Şatıroğlu (1894 - 1973) Veysel Şatıroğlu, 1894’te Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi Babası “Karaca” lakaplı, Ahmet adında bir çiftçidir Veysel’in doğduğu sıralar, çiçek hastalığı Sivas yöresinde etkisini çok şiddetli gösteriyordu Çiçek yüzünden Veysel’den önce, iki kız kardeşi yaşamlarını yitirmişti 1901’de yedi yaşına girdiği sıralarda Sivas’ta çiçek salgını yeniden yaygınlaştı ve o da yakalandı bu hastalığa Sağ gözünün görme şansı vardı ve ışığı seçebiliyordu bu gözüyle o sıralar Ne var ki, yakasını bırakmayan olumsuzluklar Veysel’in diğer gözünün de kör olmasına sebep oldu Emlek yöresi olarak adlandırılan Sivas’ın âşığı ve ozanı bol diyarında, Veysel’in babası da şiire meraklı ve tekkeyle içli-dışlı birisiydi Veysel’in üzüntüsünü az da olsa unutması için bir saz aldı ve halk ozanlarından şiirler okuyup, ezberletir oğluna İlk saz derslerini babasının arkadaşı olan Divriği’nin köylerinden Çamışıhlı Ali Ağa’dan (Âşık Alâ) aldı ve kendini de iyice saza verdi; usta malı şiirlerden çalıp söylemeye başladı Aşık Veysel’in hayatında ikinci önemli değişiklik seferberlikte başladı Kardeşi Ali ve arkadaşları harp için cephelere gidince, arkadaşsızlık ve kardeş acısı, sefalet, onu umutsuzluğa sürükledi ve yalnızlığı daha derinden hissetmeye başladı Veysel’in annesi ve babası seferberlik sonlarına doğru “belki biz ölürüz ve kardeşi Veysel’e bakamaz” düşüncesiyle Veysel’i akrabalarından Esma adında bir kızla evlendirdiler ve Esma’dan bir kız, bir oğlu oldu Veysel’in Oğlan çocuğunun daha on günlükken ölümüyle hayata küsen Veysel, bundan sonra 24 Şubat 1921’de annesi, ondan 18 ay sonra da babasının ölümüyle iyice yıkıldı Ağabeysi Ali’nin bir kız çocuğu daha olunca çocuklara ve işlere bakması için bir hizmetkâr tuttular Bu hizmetkar ileride Veysel’in bağrında açılacak başka yaranın da sebebi olacaktır Bir gün Veysel hasta yatarken, kardeşi Ali de keven toplamakta iken, Veysel’in ilk eşi olan Esma’yı kandırarak kaçırdı Veysel’in acılı yaşamına bir acı daha eklendi böylece Karısı bir başına bırakıp gittiğinde Veysel’in kucağında henüz altı aylık kızı vardı İki yıl yaşadıktan sonra o da hayata gözlerini yumdu Veysel’in köyünden ilk ayrılışı şöyledir: Zara’nın Barzan Baleni köyünden Kasım adında birisi Veysel’i köyüne götürerek iki üç ay beraber yaşadılar Kendisini Adana’ya göndermeyen Deli Süleyman, Sivas’lı Kalaycı Hüseyin, Veysel’e yol arkadaşlığı ettiler Dönüşte Veysel, Hafik’in Yalıncak köyüne ve Zara’nın Girit köyüne uğrayarak 9 liraya güzel bir saz aldı; Sivas’tan Sivrialan’a dönerken arkadaşları bir “üç kağıtçı” grubuna yakalanarak bütün paralarını kaybettiler Arkadaşları Veysel’in 9 lirasını da alarak kumara verdiler Veysel bu hadiseden bir müddet sonra Hafik’in Karayaprak köyünden Gülizar adlı bir kadınla evlendi” Kara Toprak Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sadık yarim kara topraktır Beyhude dolandım boşa yoruldum Benim sadık yarim kara topraktır Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne faydalandım Her türlü isteğim topraktan aldım Benim sadık yarim kara topraktır Koyun verdi kuzu verdi süt verdi Yemek verdi ekmek verdi et verdi Kazma ile dövmeyince kıt verdi Benim sadık yarim kara topraktır Ademden bu deme neslim getirdi Bana türlü türlü meyva yetirdi Her gün beni tepesinde götürdü Benim sadık yarim kara topraktır Karnın yardım kazma ile bel ile Yüzün yırttım tırnak ile el ile Yine beni karşıladı gül ile Benim sadık yarim kara topraktır İşkence yaptıkça bana gülerdi Bunda yalan yoktur herkesler gördü Bir çekirdek verdim dört bostan verdi Benim sadık yarim kara topraktır Havaya bakarsam hava alırım Toprağa bakarsam dua alırım Topraktan ayrılsam nerde kalırım Benim sadık yarim kara topraktır Dileğin var ise Allah'tan Almak için uzak gitme topraktan Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan Benim sadık yarim kara topraktır Hakikat ararsan açık bir nokta Allah kula yakın kul Allah'a Hak'kın hazinesi gizli toprakta Benim sadık yarim kara topraktır Bütün kusurlarım toprak gizliyor Merhem çalıp yaralarım düzlüyor Kolun açmış yollarımı gözlüyor Benim sadık yarim kara topraktır Herkim olursa bu sırra mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir eser Gün gelir Veysel'i bağrına basar Benim sadık yarim kara topraktır 1931 yılında Sivas Lisesi edebiyat öğretmeni olan Ahmet Kutsi Tecer ve arkadaşları “Halk Şairlerini Koruma Derneği”ni kurdular Ve 5 Aralık 1931 tarihinde de üç gün süren Halk Şairleri Bayramı’nı düzenlediler Böylece Veysel’in yaşamında önemli bir dönüm noktası işlemeye başladı 1933’e kadar usta ozanlarından şiirlerinden çalıp söyledi Cumhuriyet’in 10 yıldönümünde Ahmet Kutsi Tecer’in direktifleriyle bütün halk ozanları Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk üzerine şiirler yazdılar Bunlar arasında Veysel’in de vardı şiirleri Veysel’in gün ışığına çıkan ilk şiiri böylece “Atatürk’tür Türkiye’nin ihyası” dizesiyle başlayan şiir oldu Bu şiirin gün yüzüne çıkışı, Veysel’in de köyünden dışarıya çıkması anlamına geliyordu O zaman Sivrialan’ın bağlı olduğu Ağacakışla nahiyesi müdürü Ali Rıza Bey, Veysel’in bu destanını çok beğeniyor, “Ankara’ya gönderelim” diye istiyordu Veysel de “Ata’ya ben giderim” diye arkadaşı İbrahim ile yürüyerek yola düştüler ve Ankara’ya gittiler Veysel Ankara’da konuksever tanıdıkların evlerinde kırkbeş gün misafir kaldı Destanı Atatürk’e getirmek hevesiyle geldiğini söylüyorsa da destanı Atatürk’e okumak kısmet olmadı Ancak, Hakimiyet-i Milliye (Ulus) basımevinde destanı gazeteye verildi ve destan gazetede üç gün boyunca yayınlandı Bundan sonra da bütün yurdu dolaşmaya, dolaştığı yerlerde çalıp-söylemeye başladı Köy Enstitüleri’nin kurulmasıyla birlikte, yine Ahmet Kutsi Tecer’in katkılarıyla, sırasıyla Arifiye, Hasanoğlan, Çifteler, Kastamonu, Yıldızeli ve Akpınar Köy Enstitüleri’nde saz öğretmenliği yaptı Öğretmenlik yaptığı bu okullarda Türkiye’nin kültür yaşamına damgasını vurmuş birçok aydın sanatçıyla tanışma olanağı buldu 1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, özel bir kanunla Âşık Veysel’e, “Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü” 500 lira aylık bağlandı 21 Mart 1973 günü, sabaha karşı saat 330’da doğduğu köy olan Sivrialan’da, şimdi adına müze olarak düzenlenen evde yaşama gözlerini yumdu |
|