Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı ŞiirOn Dört Asır Evvel Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi, Kumdan, ayın ondördü, bir öksüz çıkıverdi! Lakin, o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler, Kaç bin senedir halbuki bekleşmedelerdi! Neden görecekler, göremezlerdi tabii; Bir kere, zuhur ettiği çöl en sapa yerdi, Bir kerede, mamure-I dünya, o zamanlar, Buhranlar içindeydi, bu günden de beterdi Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta; Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi! Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin Salgındı, bugün şarkı yıkan, tefrika derdi Derken, büyümüş kırkına gelmişti ki öksüz, Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi! Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma'sum, Bir hamlede kayserleri, kisraları serdi! Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı dirildi; Zulmün ki, zeval aklına gelmezdi geberdi! Alemlere rahmetti evet şer-i mübini, Şehbalini adl isteyenin yurduna gerdi Dünya neye sahipse, O'nun vergisidir hep; Medyun ona cemiyyet-i, medyun O'na ferdi Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret Mehmet Akif Ersoy |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiirbir yiğit vardı Bir yiğit vardı, yaşarken hiç gülmedi, Yaşadığı asırda bir örneği bulunmaz unvanı vardı, Cemiyetin imanını kurtarmak için dünyasını harcadı, Bir yiğit vardı, yaşarken hiç gülmedi Harp meydanlarında, esaret zindanlarında, Memleket hapishanelerinde, mahkemelerde, Görmediği ceza, çekmediği eza kalmadı, Bir yiğit vardı, yaşarken hiç gülmedi Divanı harplerde cani gibi yargılandı, Bir serseri gibi diyar diyar sürgüne yollandı, Zindanlara atıldı, vücuduna defalarca zehir yapıldı, Bir yiğit vardı, yaşarken hiç gülmedi Bir kış mevsimiydi Afyon’da, Altmış kişilik koğuşta tek başına, Zemin buz, camlar kırık, sızan kar koğuşta, Bir yiğit vardı, yaşarken hiç gülmedi Bir köşeye yaslanmıştı, bir yiğit ihtiyar, Abdest alınacak sular donmuş oturacak yer yok, İnsanların imanını kurtarmaktan başka derdi de yok, Bir yiğit vardı, yaşarken hiç gülmedi Hayatın son demleriydi Isparta’da Hazreti İbrahim (as) ı gördü rüyasında, Urfa’ya çağırıyordu çilekeş dostunu, Bir yiğit vardı, yaşarken hiç gülmedi Davete icabet etti, yerleşti Urfa’da İpek Palasa, O Zat’ın Hakk’a kavuştuğu son nokta Kadir Gecesi 23 Martta, Bir yiğit vardı, yaşarken hiç gülmedi Arkasından bıraktığı dünya mirası, Bir çift lastik dört adet sefer tası, Bir adet çinko tencere, bir küçük çaydanlık, Bir eski gömlek, bir sarık, bir adet kırık gözlük, Ve milyonlarca seveni… Bir yiğit vardı, yaşarken hiç gülmedi Bir yiğit vardı, yaşarken hiç gülmedi Mustafa Caymaz |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı ŞiirBİZLER DİKENLERDİK Biz dikenlerdik aslında Yalnız bir gül hatırına bu bahçeye vardık Gül-ü Muhammed'in (sa) yüzünde buluştuk Gül-ü Muhammed (sa) yüzünde tanış olduk Sonra herkesi ve herşeyi yüreğimize çağırdık Herşeyi elimize aldık Herkese elimizi verdik Gülün yüzüne vardık Gül yüzünden var olduk Sevgili'nin teveccühünü yüzüne devşiren Gül'e, Yüzümüzü Sevgili'nin vechine çeviren Gül'e Güllerce salât, yüz'lerce selâm ettik |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı ŞiirKırmızı Gülün Hikayesi Kırmızı gülün hikayesi bilinir mi Bilmem Ama ben yine de hatırlatayım Seneler öncesini Dünyada aşkın, mutluluğun Umudun ve beyaz gülün olduğu günleri Tabii bunlarla anlaşamayan gururu da Unutmamak lazım Bu beş arkadaşın sevinçle Saklambaç oynadıkları günlerdi Tabii ebe çoktan belliydi: Gurur Mutluluğu çabucak bulan gurur Aşkı aramaya başladı Aradı ama bulamadı Düşündü, düşündü Aşkın saklanabileceği tek yerin Beyaz güllerin kucağı olduğunu Çabucak kavradı sonra Bir çöple beyaz güllerin arasına daldı Çoşkuyla Bir çığlık, bir feryat koptu Yürekleri acılar kapladı Bir gülün arkasından Gözlerine çöp batmış aşk çıktı Ağlayarak, kanayarak Aşkın kanıyla ıslanan beyaz güller ise Kırmızıya dönmüştü Ve aşkın görmeyen gözlerine Işık olmuşlardı, uğruna ölmüşlerdi Aşk nereye giderse kırmızı gül oradaydı Sevgisini göstermek için Sevgisini paylaşmak Elinden tutmak Ona sımsıkı sarılmak için Hep bir parçasının eksik kaldığı Hayata karşı birlikte Gögüs germek için Kırmızı gül hep aşkın yanındadır Aşk da hep kırmızı gülün içinde saklıdır O yüzdendir ki aşık bir erkek Sevdiğine hep kırmızı bir gül alır O yüzdendir ki aşık bir kız da O gülü sevgiyle kabul eder Neden diye sormaz hiç, neden mi? Neden aranır mı hiç Kırmızı gülü sevmek için Uğrunda ölmek için |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı ŞiirZİNDANDAN MEHMED'E MEKTUP ZİNDAN İKİ HECE, MEHMED'İM LAFTA! BABA KATİLİYLE BABAN BİR SAFTA! BİRDE, GERİ ADAM, BOYNUNDA YAFTA HALİMİ DÜŞÜNÜP YANMA MEHMED'İM! KAVUŞMAK MI? BELKİ DAHA ÖLMEDİM! AVLU BİR UZUN YOL TUĞLA DÖŞELİ, KIRMIZI TUĞLALAR ALTI KÖŞELİ BU YOL DA TUTUKTUR HAPSE DÜŞELİ GİT VE GEL YÜZ ADIM BİN YILLIK KONAK NE AYAK DAYANIR BUNA, NE TIRNAK! BİR ALEM Kİ, GÖKLER BORU İÇİNDE! AKIL, OLMAZLARIN ZORU İÇİNDE ÜSTÜSTE SORULAR SORU İÇİNDE: DÜŞÜN MÜ, KONUŞ MU, SUS MU, UNUT MU? BURADAN İNSAN MI ÇIKAR, TABUT MU? BİR İDAMLIK ALİ VARDI, ASILDI; KAYDINI DÜŞTÜLER, MÜHÜR BASILDI GEÇTİ GİTTİ, BİRKAÇ GÜNLÜK FASILDI ONDAN KALAN, BOYNU BÜKÜK BİR SEFİL; BAHÇEYE DİKTİĞİ ÜÇ BEŞ KARANFİL MÜDÜR BEY DERT DİNLER, BUGÜN "MARUZAT"! ÇATIK KAŞ HÜKÜMET DEDİKLERİ ZAT BENİ ALLAH TUTMUŞ, KİM EDER AZAT? ANLAMAZ; YAZISIZ, PULSUZ, DİLEKÇEM ANLAMAZ; RUHUMA GEÇTİ BİLEKÇEM! SAAT BEŞ DEDİ Mİ, BİR YIRTICI ZİL; SAYIM VAR, MALTADA HİZAYA DİZİL! TEK YEKÜN İÇİNDE YAZIL VE ÇİZİL! İNSANLAR ZİNDANDA BİRER KEMMİYET; URBALARLA KEMİK, MİNTANLARLA ET SOMURTMUŞ Kİ BIÇAK, NARA Kİ TOKAT; ZİFT DOLU GÖZLERDE KARANLIK KAT KAT YALNIZ SECCADEMİN YÜZÜNDE ŞEFKAT; BENİ KİMSECİKLER OKŞAMAZ MADEM; ÖP BENİ ALNIMDAN, SEN ÖP SECCADEM! ÇAYCI, GETİR, İLAÇ KOKULU ÇAYDAN! DAKİKA DÜŞELİM, SENELİK PAYDAN! ZİNDANDA DAKİKA FARKSIZDIR AYDAN KARIŞTIR ÇAYINI ZAMAN ERİSİ; KÖPÜK KÖPÜK, DUMAN DUMAN ERİSİN; PEYKELER, DUVARA MIHLI PEYKELER; DUVARDA, BAŞLARDAN, YAĞLI LEKELER, GÖMÜLMÜŞ DUVARA, BAŞ BAŞ GÖLGELER DUVAR, KATİL DUVAR, YOLUMU BİÇTİN! KANLA DOLU SÜNGER BEYNİMİ İÇTİN! SÜKUT KIVRIM KIVRIM UZAKLIK UZAR; TEK NOKTA SEÇEMEZ DÜNYADAN NAZAR YERİNDE Mİ ACEP, ÖLÜ VE MEZAR? YERYÜZÜ BOŞALDI, HABERSİZ MİYİZ? GÜNEŞE GÖÇ VAR DA, KALAN BİZ MİYİZ? SES DEMİR, SU DEMİR VE EKMEK DEMİR İSTERSEN DEMİRDE MUHALİ KEMİR, NE GELİR Kİ ELDEN, KADER BU, EMİR GARİP PENCERECİK, KÜÇÜK DARACIK; DÜNYAYA KAPALI, ALLAHA AÇIK DUA, DUA, ELLER KARINCALANMIŞ; YILDIZLAR AVUÇTA, GÖK PARÇALANMIŞ GÖZYAŞI BİR TARLA, HEP YONCALANMIŞ BİR SOLUK, BİR TÜTSÜ, BİR UÇAN BUĞU; İPLİK Kİ, İNCECİK, ÖRER BOŞLUĞU ANA RAHMİ ZAHİR, ŞU BİZİM KOĞUŞ; KARANLIĞINDA NUR, YENİDEN DOĞUŞ SESLER DUYMAKTAYIM: DAVRAN VE BOĞUŞ! SEN BİR DEVSİN, YÜKÜ AĞIRDIR DEVİN! KALK AYAĞA, DİMDİK DOĞRUL VE SEVİN! MEHMED'İM, SEVİNİN, BAŞLAR YÜKSEKTE! ÖLSEK DE SEVİNİN, EVE DÖNSEK DE! SANMA BU TEKERLEK KALIR TÜMSEKTE! YARIN, ELBET BİZİM, ELBET BİZİMDİR! GÜN DOĞMUŞ, GÜN BATMIŞ, EBED BİZİMDİR! Necip Fazıl Kısakürek |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı ŞiirFEZA PİLOTU YİRMİNCİ ASRIN ABLAK YÜZLÜ FEZA PİLOTU! BULDUN MU AY YÜZÜNDE ÖLÜME ÇARE OTU? BİR ODUN PARÇASINA AT DİYE BİNEN ÇOCUK! BAŞINDA ÇELİK KÜLAH, SIRTINDA PLASTİK GOCUK UZAKLIKLARI YENMİŞ FATİH EDASINDASIN! DİPSİZLİĞİN DİBİNİ BULMAK SEVDASINDASIN! ALLAH'A DİL ÇIKARIR GİBİ KÜSTAH BİR YARIŞ FARKINDA DEĞİLSİN Kİ, AY DÜNYAYA BİR KARIŞ FEZADA MİLYARLARCA IŞIK YILI, MESAFE; SENİNKİ, SANİYELİK ZAFER, İLMİ HURAFE! KAVANOZDA, KENDİNİ DERYADA SANAN BALIK; NE ACI VAHŞET, MAĞRUR İLİMDEKİ KABALIK; FEZADA "ALLAH DİYE BİR ŞEY YOK" İDDİASI!!! GEL GÖR, KAÇ FÜZEYE DENK, BİR MÜMİNİN DUASI; RAFA KALDIRMAK İÇİN RUHLARINI DÜRDÜLER, GÜNEŞ DİYE KALBTEKİ GÜNEŞİ SÖNDÜRDÜLER BİLMEDİLER; KALBTEDİR, KALBTEDİR ASIL FEZA; KALBTEDİR, ÖLÜMSÜZLÜK KEFİLİ KUTSİ İMZA SAYIDAN SONSUZLUĞA SINIF GEÇİRTECEK NOT; BİZDEDİR, VE BİZDEDİR ARŞ'A GİDEN ASTRONOT VE MEKANDAN ARINMIŞ VE ZAMANDAN İLERDE, FEZAYI TESLİM ALMA SIRRI BİZİMKİLERDE BİZİMKİLER IŞIĞA GEM VURUR DA BİNERLER; YERDEN GÖĞE ÇIKMAZLAR,GÖKTEN YERE İNERLER Necip Fazıl Kısakürek |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir"Kim Müslümanların derdini kendine mal etmezse onlardan değildir" Hadis-i Şerif Muslumanlik nerde! Bizden gecmis insanlik bile Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile! Kac hakiki musluman gordumse, hep makberdedir; Muslumanlik, bilmem amma, galiba goklerdedir; istemem, dursun o payansiz mefahir bir yana Gosterin ecdada az cok benziyen kan bana! isterim sizlerde gormek irkinizdan yadigar, Cok degil, ancak necip evlada layik tek siar Varsa sayet, soyleyin, bir parcacik insafiniz: Boyle kansiz miydi -hasa- kahraman eslafiniz? Boyle dusmus muydu herkes ayrilik sevdasina? Benzeyip sirazesiz bir mushafin eczasina, Hic gorulmus muydu olsun kayd-i vahdet tarumar? Boyle olmus muydu millet canevinden rahnedar? Boyle acliktan bogazlar miydi kardes kardesi? Boyle adet miydi bi-perva, yemek insan lesi? Irzimizdir cignenen, evladimizdir dogranan Hey sikilmaz, aglamazsan, bari gulmekten utan! "His" denen devletliden olsaydi halkin behresi: Payitahtindan bugun tasmazdi sarhos naresi! Kurd uzaklardan bakar, dalgin gorurmus merkebi Saldirimis ansizin yaydan bosanmis ok gibi Lakin, ask olsun ki, aldirmaz otlarmis esek, Sanki tavsanmis gelen, yahut kiliksiz kostebek! Kar sayarmis bir tutam ot fazla olsun yutmayi Hasmi, derken, cullanirmis yutmadan son lokmayi! Bu hakikattir bu, sasmaz, bildigin usluba sok: Halimiz merkeple kurdun ayni, asla farki yok Burnumuzdan tuttu dusman; biz bogaz kaydindayiz; Bir bakin: hala mi hala ihtiras ardindayiz! Saygisizlik elverir Bir parca olsun arlanin: Vakti coktan geldi, hem gecmektedir arlanmanin! Davranin haykirmadan nakus-u izmihaliniz Oyle bir buhrana sapmistir ki, zira, halimiz: Zevke dalmak soyle dursun, vaktiniz yok mateme! Davranin zira gulunc olduk butun bir aleme, Beklesirken gokte yuz binlerce ervah, intikam; Yerde kalmis, na'sa benzer kavm icin durmak haram! Kahraman ecdadinizdan sizde bir kan yok mudur? Yoksa, istikbalinizden korkulur, pek korkulur Mehmed Akif Ersoy |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir"Hic bilenle bilmeyen bir olurmu?" (Kuran-i Kerim) Olmaz ya Tabii Biri insan, biri hayvan! Öyleyse <> denilen yüz karasından Kurtulmaya azmatmeli bastan basa millet Kafi degilmi, yoksa bu son ders-i felaket? Son ders-i felaket neye mal oldu? Dusunsen: Beynin eriyip yas gibi damlardi gozunden! "Son-ders-i felaket" ne demektir? Su demektir: Gelmezse eger kendine millet, gidecektir! Zira, yeni bir sadmeye(carpma) artik dayanilmaz; Zira, bu sefer uyku olumdur, uyanilmaz! Coskun, koca bir sel gibi, daim beseriyyet, Mustakbele kosmakta verip seyrine siddet Daglar, ucurumlar, ona yol vermemek ister Lakin o, ne yuksek, ne de alcak demez orter! Akvam(kavimler, milletler) o buyuk nehre katilmis birer irmak Elbet katilir Hangisi ister geri kalmak? Bizler ki bu muthis, bu muazzam cereyanla Ugrasmaktayiz Bak, ne kadar cilginiz anla! Ugras bakalim, yoksa isin, hey saskin! Kursun gibi sur'atli, denizler gibi taskin Bir caglayanin menba-i dehhasina(gayet dehsetli) dogru Tirmanmaya benzer, yuzerek, baska degil bu! Ey katre-i avare(zavalli damla), bu cusun, bu hurusun Ahengine uymazsan, emin ol, bogulursun! Yillarca, asirlarca suren uykudan artik, Silkin de muhitindeki zulmetleri yak, yik! Bir baksana : gokler uyanik, yer uyaniktir; Dunya uyanikken uyumak maskaraliktir! Eyvah! Bu zilletlere sensin yine illet Ey derd-i cehalet, sana dusmekte bu millet, Bir hale getirdin ki, ne din kaldi, ne namus! Ey sine-i islam'a coken kapkara kabus, Ey hasm-i hakiki, seni oldurmeli evvel: Sensin bize dusmanlari ustun cikartan el! Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun! islam'i da <> diye tutmus yediyorsun! Allahtan utan! bari birak dini elinden Gir les gibi topraklara kendin, gireceksen! Lakin, ne demek bizleri Allah ile iskat(susturmak)? Allahtan utanmak da olur, ilim ile Heyhat! Muslumanlik sizi gayet siki, gayet saglam, Baglamak lazim iken, anlamadim, anliyamam, Ayrilik hissi nasil girdi sizin beyninize? Fikr-i kavmiyyeti seytan mi sokan zihninize? Birbirinden muteferrik bu kadar akvami, Ayni milliyetin atlinda tutan islam'i, Temelinden yikacak zelzele, kavmiyettir Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir Arnavutlukla, Araplikla bu millet yurumez Son siyasetse bu! Hic boyle siyaset yurumez! Sizi bir aile efradi yaratmis Yaradan; Kaldirin ayrilik esbabini artik aradan Siz bu davada iken yoksa, iyazen-billah, Ecnebiler olacak sahibi mulkun nagah Diye dursun atalar: "Kal'a icinden alinir" Yok ki hicbir isiden Millet-i merhume sagir! Bir degil mahvedilen devlet-i islamiyye Girdiler ayni siyasetle butun makbereye Girmeden tefrika bir millete, dusman giremez; Toplu vurdukca yurekler, onu top sindiremez Birakin eski hukumetleri meydandakiler Yetisir, soyle bakip ibret alan varsa eger iste Fas, iste Tunus, iste Cezayir, gitti! iste irak'i da taksim ediyorlar simdi Umidin her zaman haib, nasibin daima nekbet; Hayatin gecti husranlarla ey gun gormeyen millet! Ne devletsiz basin varmis, ne mel'un tali'in, hayret! Muebbed bir hayat ummus da icmistin Fakat seyret: Nasil zehr oldu birden diktigin sahba-yi hurriyet! Meger altust olurmus en muazzam ars-i istiklal; Meger pamal edermis en bulend akvami izmihlal; Meger birden olurmus altiyuz yil beslenen amal, Ufuklar, bak, adem rendinde zulmetlerle malamal Ne beklerdik, nasil ciktin sen ey ferda-yi istikbal! Bu istikbali ruyamizda gorseydik inanmazdik! "Sabah olmus" dedik, sezmekle bir avare aydinlik Ne haybettir: degilmis fecr-i kazibler kadar sadik! Cahimi bin hatar kat kat yigilmis, gelde yirtip cik! ilahi! Bir isik goster, bunaldik busbutun artik! Fakat hey saskin, istimdad icin Hak'dan yuzun var mi? Kitabullah'a yuksekten bakan gozler de aglar mi? Muhakkar gordugun kuvvet bu gun bir bak, muhakkar mi? Demezdin, ruhu Kur'an'in o lakaydiyle muztar mi? Ya sen muztar kalir, feryad edersen, aldirirlar mi! Evet, sen boyle bir ferda-yi mahser-hizi ummazdin, Haberdar eyleyenler oldu; guldun Pek de kurnazdin! Kudurmustan beter bir hale geldin, durmadin azdin! Dusen ma'suma cikmak gayr-i kaabil bin cukur kazdin: Gomup ahlaki, artik fuhs icin bah-name'ler yazdin! Utanmak bilmiyorsun, anladik, lakin ne isterdin: Su milletin ki levsiyyati bir "meslek" deyip verdin? ibadullahi saptirdin, fakat bir yol mu gosterdin? Gorursen nerden bir namus, fush-abada gonderdin; Sezersen kimde na-merdane bir fitrat, kanat gerdin! * * * Biyik kirpik, sakal yontuk da tirnaklar birer parmak; Yikanmaz bir surat, sol gozde beyzi cam, fakat parlak; Hamamsiz ensenin sirtinda bir yag var: kayar yavsak! Su, kalcinlarla kivrik pantalon altinda, kiskivrak Seken Osmanli centilmeninde hicbir duygu yok mutlak Utanmak ver, yeter, kaabilse Allah'im, utandirmak! Mehmed Akif Ersoy |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı ŞiirHani söz vermiştik Hani söz vermiştik Alem-i Ervahta "Belâ" demiştik "Elestü bi rabbiküm" sualine, Yaratıcı, rızık verici ve yegane kanuna koyucu olarak Allah'tan başka İlah, önder olarak da O'nun Resûlünden başkasını tanımıyacaktık Hani söz vermiştik, Hani söz vermiştik Erkâm'ın evinde, Hangi şart ve ortamda olursa olsun İlay-ı Kelimetullah misyonunu yürütecek Musibetlerden yılmıyacak hiçbir tehditten korkamayacak, Gerekirse ölümlerin en güzeline talib olacaktık Hani söz vermiştik Akabe tepesinde Kendimizi ve ailemizi koruduğumuz gibi Kanımızla, malımızla ve canımızla koruyacaktık Resülullah'ı Hani söz vermiştik Akabe tepesinde Doğru olan her şeyde Resule itaat edecektik Rabbani davayı elden ele gönülden gönüle balçıkla sıvanmayan hakikat güneşini Cihadsız ve şehadetsiz bırakarak lekelemiyecektik Hani söz vermiştik Medine'de, Hani söz vermiştik dünya kardeşliğinin en güzel teşekkül etmeye başladığı Medinede, Kıyamete kadar tüm müslümanlar kardeş olacaktı Ve bizler "Muhakkak ki bütün müminler kardeştir " Ferman-ı İlahisine gönülden bağlanacak Vücudun azaları gibi hepimizin derdiyle dertlenip sevinçlerimize ortak olacak Komşusu aç iken yatan bizden değil düsturuna, Evrensel komşuluk bildirisine, Kardeşliğin en alt eşiği olarak bakacaktık Nemlenmemiş bir gözle, yara almamış bir bedenle huzuruna varmaya utanıyoruz Ahde vefa gösteremedik Allah'ım ! Bunu biliyoruz Ama şunu da biliyoruz ki; Rahmet deryanda ufacık bir damlayız , Yüzümüz yerde ama Affet Allah'ım! Affet Allah'ım! |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı ŞiirEY MEVTÂ Düne kadar aboneydin harama; Hep derdin ki: '' Sözüm geçer parama'' Şimdi musallada, boşa arama ; Banka vezneleri yok tabutların , Söyle, biraz avans versin putların ! Tapular bıraktın, valiz dolusu, Vârisler şimdiden, kurdular pusu Niye getirmedin ? Hayret doğrusu ; Gerçi, bagajları yok tabutların, Bir taksi tutardı, sana putların Ahlâk felsefende, çağdaşlık maşa, Üçbeş fâhişeyle, güreştin başa Haydi Bu gece de, kaçamak yaşa; Gümüş şamdanları, yok tabutların, Söyle, birkaç mum getirsin putların ! Hep aşkta kazandın(!) ,verdin kumarda, ''Dolaşmalı'' derdin, ''rakı damarda'' Biraz ayıldın mı bu son şamarda ? Amerikan barı, yok tabutların, Söyle de cin tonik versin putların ! Nerde şimdi, beş yıldızlı oteller ? O hüzzam faslına, dem tutan teller ? Nerde, o rakseden incecik beller ? Dansözü, şantözü yok tabutların , Zil takıp oynasın, şimdi putların ! Yaşarken, sen de bir saplantı vardı; Minâreler, sanki sana batardı Hele sabahları, tepen atardı; Gördün ya Konforu yok tabutların, Söyle de, bir döşek sersin putların ! Ne kadar büyüktü dindara kinin Hacıya, hocaya uzardı dilin Konuşsana mevtâ ! Bitti mi pilin ? Oksijen tüpleri yok tabutların, Söyle de bir nefes versin putların ''Uyandım'' diyorsun, lâkin boşuna; Gördün Bakmıyorlar hiç göz yaşına ''Ey mevtâ ! Kaldın mı, yalnız başına'' İmdat düğmeleri, yok tabutların, Üzülme Kurtarır (!) seni putların |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı ŞiirBir sancak altında kaç milyon insan, Ne tenleri benzer, ne dilde lisan Olmuşlar Tek yürek, tek beden de can; İnsanlığı gördüm Beytullah'ta ben Yedi bağın gülü, aynı destede, Yetmiş iki millet, aynı listede, Kaç milyon ''Âmin'' der, aynı bestede; Tevhîd'le haşroldum Beytullah'ta ben Sînelerde alev, ne kül ne duman, Dillerde bir soru: ''Vuslat ne zaman?'' Cehennem söndürür, böylesi îman Aşk ne imiş gördüm Beytullah'ta ben Okyanuslar aşmış, gelmiş nicesi, Aç, susuz, uykusuz, gündüz gecesi Her nefes, dilinde Kur'ân hecesi; Sevdâlılar gördüm Beytullah'ta ben Rabb'in o davetli misafirleri; Doldurmuş, Mekke'de her karış yeri Dillerinde dinmez, ''LEBBEYK'' sesleri, Arş'a yollar gördüm Beytullah'ta ben Bir damla misâli, kapılmış sele; Zengin, fakir, paşa, nefer elele Yan yana secd'eder, sultanla köle; Mahşerle tanıştım Beytullah'ta ben Kimi görmez gözü, elinde âsâ; Lâkin, kalp gözünü açmış devâsa Yüzünde tebessüm, ne gam, ne tasa, Döner durur gördüm Beytullah'ta ben Kimi, ayağında yarım çarığı; Kaç yerinden kanar, topuk yarığı Meğerse; kefenmiş başta sarığı, Ne âşıklar gördüm Beytullah'ta ben Baktım Sofrasında, nice melekler; Bir tas zemzem suyu, kuru ekmekler, Gözleri Kâbe'de iftarı bekler, Tokluğuma yandım Beytullah'ta ben Bir zerre gözü yok, dünya aşında, Âhir rızkın arar, harman başında, Rabb'in nazarını, Kâbe taşında; Gören gözler gördüm Beytullah'ta ben Kimi bahardadır, görmemiş yazı, Kiminin geçiyor, Mevlâ'ya nazı; Kılınır Kâbe'de vedâ namazı, İmrendim El açtım, Beytullah'ta ben Kiminde kalmamış, derman bacakta; İki büklüm yürür, gitmez kucakta Erimiş Kaybolmuş Cenâb-ı Hakk'ta Pervaneler gördüm Beytullah'ta ben O kambur sırtında, eski torbası, Torbasında sanki, Cennet urbası Hele bir, kıyamda var ki durması; Göz göz oldum, doldum Beytullah'ta ben Bin rütbeyi, bir secdede atlayan, Bir secdeyi, yüz binlere katlayan, Bu kârını meleklerle kutlayan, Ne tâcirler gördüm Beytullah'ta ben Hacerü'l-Esved'de adın yazdıran, Îman pençesinde, nefsi ezdiren, Yücelen ruhuna, Arş'ı gezdiren, Ne veliler gördüm Beytullah'ta ben Unutmuş Dünyanın vefâ derdini, Yıkmış Kalbindeki, riyâ bendini, Öyle teslim etmiş, Hakk'a kendini; Canda Cânân gördüm Beytullah'ta ben Bir sevdâ seli var, Safâ Merve'de; Damlalar köpürmüş, vecde girmede Nice peygamberler, nice zirvede; Durup bakar gördüm Beytullah'ta ben İbrahim Makâmı, sultan sofrası; Sunulur herkese, bir kevser tası Bir cennet şöleni, perde arkası, Ne sahneler gördüm Beytullah'ta ben Melekler almışlar, şölenden payı; Sarmışlar, Kâbe'de bütün semayı Kalem anlatamaz, bu içtimayı, Âciz bir kul oldum Beytullah'ta ben Kaç yerinden açılmış, gökte kapılar; Ardında saraylar, zümrüt yapılar, Vâdeleri sonsuz, nice tapular; Elden ele gördüm Beytullah'ta ben Durdum da, tavâfı seyrettim hayran; Gördüm: Bir kâinat misâli devran Hangisi melektir, hangisi insan? Şaşırdım çok zaman Beytullah'ta ben Bir sağnak misâli selâm yağmuru, Gönüller yıkanmış, kalpler dupduru İhlâs ateşinde, nice hamuru; Pişiyorken gördüm Beytullah'ta ben Yaş desem Yaş değil, gözlerden akan, Bir sel ki, günahlar bendini yıkan Kâbe göklerinden, semaya çıkan; Merdivenler gördüm Beytullah'ta ben Dağlar, taşlar, vecde gelmiş kavrulur, Kum tanesi, ''Allah'' diye savrulur Göz nereye baksa, Rahman'ı bulur, Ne zikirler duydum Beytullah'ta ben Ter döktüm Susadım, nefsimden yana, Başkası bir lezzet vermedi bana; Dediler: ''Bu zemzem, şifadır cana'' İçtim kana kana Beytullah'ta ben Mescid-i Haram'da dokuz minâre; Diyor ki: ''Bendedir, gaflete çâre'' Bir günde beş kere, yürek bin pâre; Ezanlar dinledim Beytullah'ta ben Bir mânâ sarayı, Mescid-i Haram; O ne ince nakış, o ne ihtişam Her kalbe, Muhammed Aleyhisselâm; Bin taht kurmuş gördüm Beytullah'ta ben Vah ki bana! Bunca yıldır gülmezdim, Gözlerimden böyle yaşlar silmezdim Vah ki bana! Huşû nedir bilmezdim; Tattım o lezzeti Beytullah'ta ben Yıllar geçti, aramakla özümü; Dünya malı kör etmişti gözümü, Unutmuştum, ''Kâlû Belâ'' sözümü; Gör ki hatırladım Beytullah'ta ben Çekildi kapımdan, şeytân-ı kebir, Çekildi kanımdan, zorbalık cebir, Ne bir hased kaldı, ne gurur kibir; Yerle yeksan oldum Beytullah'ta ben Bir zaman derdim ki: ''Yâ Rabbî neden, Bir daha istiyor, bir kere giden?'' Meğer bilemezmiş, insan gitmeden; Aldım cevabımı Beytullah'ta ben Gördüm ki; bu dünya bir oyalanma, Halime bakıp da, mutluyum sanma Bedenim Kâbe'den uzakta amma; Gönlümü bıraktım Beytullah'ta ben CENGİZ NUMANOĞLU |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı ŞiirOKUMUŞ YOBAZ! Dünyada yepyeni bir insan türü; Üredi gün be gün, oldu bir sürü Künyesinden belli, meşreb kültürü: Göbek adı: çağdaş, adı: madrabaz; Bir de soyadı var: OKUMUŞ YOBAZ! Viskisi elinde, aklı belinde, Doğmuş anasından, cambaz telinde, Adâlet Müsâvat Hep tekelinde; Diploması dersen; cehline cevaz; Câhilden beterdir, OKUMUŞ YOBAZ! Eline saz versen, tutar tersine; Bayılır Soprano, tenor sesine Senfoniler var ya Gayrı nesine ? Kütük yontulmakla, kereste olmaz, Bunun isbatıdır, OKUMUŞ YOBAZ! CENGİZ NUMANOĞLU |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı ŞiirKONJONKTÜR MÜSLÜMANI Bir yanda, sahte mehdî önünde saf tutanlar, Bir yanda falcılarla, medyumlarla yatanlar, Bir yanda , Cennetleri parsel parsel satanlar, Gör ki; neylemiş gaflet, bunca güzel insanı, İşte bunlardan biri; konjonktür müslümanı Âmentüsü; şan, şöhret, lüks araba, köşk yalı, Kapısında bir boncuk, üstünde bir at nalı, Haftalık takviminde, uğursuzdur her salı; Şöhret için kullanır, el yazması Kur'ân'ı, Antikaya düşkündür, konjonktür müslümanı İçgüdüyle kurulur, şuuraltı dengeler; Boşlukları doldurur, enişteler yengeler, Mürşitlere (!) âmâde, pür makyajlı bendeler, Dilde gıybet, elde mey, cepte Cennet fermanı, Her zaman huzurdadır (!), konjonktür müslümanı Diyelim ki; eş lâzım, kız veya küçük beye, Siparişler verilir, en yakın bir türbeye, Sıra gelir, üç mumla çöpçatanı görmeye, Bazen, mendil de bağlar, eğer isterse canı, Rüşveti bolca tutar, konjonktür müslümanı Ramazanda, çok sıkı bir rejime girilir; Yıllık fazla kilolar, böylelikle verilir Sonra gevşek deriler, uzmanlarca gerilir; Gelsin artık kumlarda, boy gösterme zamanı, Üstelik, çok cömerttir (!), konjonktür müslümanı Karakteri brüttür, belli değildir neti, Çağdaşlığı gereğidir, geçmişine cür'eti, Kendisine sorarsan, maymundan zürriyeti, Çok pişkindir Renk vermez, suludur zira kanı, Her modele mankendir, konjonktür müslümanı Her cenazede başlar, bir nezâket barışı, Hanımlarda bir ihlâs, ve tesettür yarışı, Boş gözlerle süzülür, tabutun her karışı, Kaç yerde ayaküstü, kaynar sohbet kazanı Namazdan da muaftır, konjonktür müslümanı Teşekkür listesini, ilân eder basından, Bir hatîm satın alır, işporta borsasından, Bir de mevlid gönderir, mevtânın arkasından Artık rahatlamıştır, kar beyazı vicdânı, Zaten temiz kalplidir, konjonktür müslümanı CENGİZ NUMANOĞLU |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir‘Benim Nefsim’ Ruhuma bir kefen bezi yeter de Yetmez aç nefsime sırma ve ipek Çare yok,yüzünden düştüğüm derde Yesemde “toprakla karışık kepek…” Güneşle bir tutsam girmez hizaya Dar bulunur,sığmam der,dipsiz fezaya Kuyruk sallar,sonra hırlar ezâya Benim nefsim,benim nefsim ne köpek! |
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı Şiir |
08-02-2012 | #15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif'in Efendimiz İçin Yazdığı ŞiirYAZACAĞIZ Kör dünyanın göbeğine Hak yol İslâm yazacağız Kuşların göz bebeğine, Hak yol İslâm yazacağız Yola, ağaca, pınara Esen yele, yağan kara Yağmur yüklü bulutlara Hak yol İslâm yazacağız Koç borcuna, yay burcuna Bebeklerin avucuna Minarelerin ucuna Hak yol İslâm yazacağız Bucak bucak, köşe köşe Yıldıza, aya, güneşe Kara taşa, kor ateşe Hak yol İslâm yazacağız Herkes duyacak bilecek Saklanmaz gayri bu gerçek Yaprak yaprak çiçek çiçek Hak yol İslâm yazacağız Amerika kıtasına Moskova'nın ortasına Yeşil Kıbrıs adasına Hak yol İslâm yazacağız Memurların masasına Masonlarm locasına Türk'ün anayasasına, Hak yol İslâm yazacağız ABDURRAHİM KARAKOÇ |
|