Hellenizmin Parlayışı |
10-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hellenizmin ParlayışıHellenizmin parlayışı Büyük İskender'in imparatorluk kurması, Yunan sanatı bakımından çok önemli bir olay oldu Yunan sanatı, böylece, küçük kentlerin ilgi merkezi olmaktan çıkarak, dünyanın nerdeyse yarısının figür dili haline geldi Bu değişiklik, sanatın özniteliğini ister istemez etkileyecekti Bundan sonraki dönemin sanatından, genellikle Yunan sanatı olarak değil de, Helenistik sanat diye söz edilir Çünkü Büyük İskender'in Doğudaki ardıllarının (haleflerinin) kurdukları imparatorluğa genellikle bu ad verilir Bu imparatorlukların, örneğin Mısır'da İskenderiye, Suriye' de Antakya ve Küçükasya'da Bergama gibi başkentlerinin gereksinmeleri, Yunan başkentlerininkinden değişikti Mimaride bile, Dor üslubunun güçlü ve yalın biçimleriyle İyon üslubunun rahat zerafeti yetmez oknuştu artık Adını zengin bir ticaret kenti olan Korinthos'dan alan ve' IV yüzyılın ilk yıllarında yaratılan yeni bir sütun biçimi yeğ tutulur oldu Korint üslubu, sütun başlığını süsleyen sarmal İyon kıvrımlarına yapraklar ekler ve genel olarak, tüm yapıda, en bol ve zengin süsleri birbirine katıştırır Böyle bir şatafat, yeni kurulmuş Doğu kentlerinde büyük çapta yaptırılmış görkemli anıtlara çok uyuyordu Bunlardan pek azı günümüze kalmıştır ama, en geç döneme ait olanlardan günümüze dek gelenler, büyük bir gözkamaştırıcılık ve parlaklık izlenimi vermektedir Yunan sanatının üslupları ve buluşları, Doğu imparatorluklarının ölçüsüne ve geleneklerine uyarlandı Yunan sanatının Helenistik dönemde değişikliğe uğradığına değinmiştim Bu değişikliği çağın en ünlü heykellerinin bazılarında görüyouz Bunlardan birisi, İ Ö 170 yılı dolayında, Bergama kentinde dikilen bir sunak masasıdır Bu yapıt, Tanrılarla Devler Savaşı'nı betimlemektedir Şahane bir yapıttır ama, onda bir önceki Yunan heykel sanatının uyum ve inceliğini aramak boşunadır Sanatçının güçlü, dramatik etkiler elde etmek istediği belli oluyor Yengin çıkan tanrılar hantal devleri eziyor Devlerin bakışları cançekişme işkencesini dile getiriyor Sahne devinim dolu ve kıvrımlamanın uçuşumu içinde Etkinin daha çarpıcı kılınmak istenmesi yüzünden, burada söz konusu olan, artık, duvardan pek az dışarıya çıkan bir alçak kabartma değildir Tersine, savaşırken sanki sunak masasının eşiğinden taşarmış, sanki bulundukları yeri umursamıyormuş gibi görünen üç boyutlu figürlerle dolu bir yüksek kabartmayla karşı karşıyayız Helenistik sanat çarpıcı ve yırtıcı yapıtlardan hoşlanıyordu Amacı etkilemekti Bunu da başarıyordu Sonraki dönemlerde büyük üne kavuşmuş heykel yapıtlarından bazıları Helenistik dönemde doğmuşlardır Laokoon heykel topluluğu, 1506 yılında gün ışığına çıkartıldığında, sanatçılar ve sanatseverler tek sözcükle şaşırıp kalmışlardı Bu heykelde, Vergilius'un Aineas adlı destanında anlatılan acıklı bir öykü betimlenmiştir: Troyalı rahip Laokoon, içinde Yunan askerleri bulunan dev büyüklükteki tahta atı kente almamaları için hemşerilerini uyarmıştır Troya'yı yerle bir etme tasarılarının engellendiğini gören tanrılar, denizden iki koca yılan gönderirler Yılanlar hem rahibi, hem de talihsiz iki oğlunu kıvrımları arasına alıp sıkıştırarak boğarlar Yunan ve Latin söylencelerinde sık sık rastlanan, tanrıların zavallı ölümlülere karşı kötü niyetle düzenledikleri anlamsız acımasızlıklardan birinin öyküsüdür bu Çok duygulandırıcı Laokoon heykelini tasarlayan Yunan sanatçısına bu öykünün ne gibi etkide bulunduğunu bilmek bayağı hoş olurdu Acaba, gerçeği söyledi diye, suçsuz bir kurbanın acı çektiği bir sahnenin ürkünçlüğünü mü duyurmak istemiştir bize? Yoksa, insanla hayvan arasındaki olağanüstü ve irkiltici bir savaşımı canlandırma yeteneğini mi göstermek istiyordu özellikle? Ustalığından haklı olarak göğsü kabarabilirdi Gövde ve kol kaslarının, umutsuz savaşımın çaba ve acısını iletişi, rahibin yüzündeki işkence ifadesi, iki çocuğun halsiz kıvrılışları ve bütün bu kargaşayla devinimi duruk bir kümede billurlaştırma tarzı, evrensel bir hayranlık yarattı Ama kimi vakit, böyle bir sanatın, gladyatörler arasındaki ürkünç çarpışma gösterilerine ve tutkun bir kitleye yönelik olabileceğinden kuşkulanıyorum Sanatçıyı bunun için suçlamak yanlış olur Gerçek şu ki, Helenistik dönemde sanat artık büyü ve dinle olan eski bağını büyük ölçüde yitirmişti Sanatçılar, teknik sorunlarla, salt teknik sorun olarak ilgileniyorlardı Bu bakımdan, böylesi içburkucu bir konuyu tüm devinimi, ifadesi ve gerilimiyle canlandırma sorunu, sanatçının çapını ölçmeye en uygun bir sınavdı Laokoon'un yazgısının haklı olup olmadığını, yontucu kendine sorma gereksinimini bile duymuyordu Bu çağda ve bu ortamda, varlıklı kimseler sanat yapıtlarını derlemeye, ünlü yapıtları kopya ettirmeye, elde edebildiklerinin özgünlerini sağlamaya ve buldukları özgün yapıtlar için ateş pahasına yüksek ücretler ödemeye başladılar Yazarlar, sanatla ilgilenmeye, sanatçılar üzerine anlatılan gariplikleri bir araya getirip onların yaşamını yazmaya ve gezginlerin gereksinmeleri için kılavuzlar hazırlamaya koyuldular Antik dünyanın en ünlü ustalarının çoğunluğunu, heykelcilerden çok ressamlar oluşturuyordu Ressamların yapıtları hakkında ise, bize ulaşan klasik sanat kitaplarının satırları arasında söylenenden daha fazlasını bilmiyoruz Bu ressamların, sanatın dinsel amacından çok, teknik sorunlarıyla ilgilendiklerini biliyoruz Berber dükkânlarının veya tiyatro sahnelerinin resimlerini yapan, günlük yaşantı resminde uzmanlaşmış kimi ustalara değgin bilgilerimiz de var ama, bu yapıtlar bugün yitiktir Bu resimlerde her şey zarif bir biçimde bir araya yerleştirilmişti Önceden düzenlenen tüm bu öğeler, en iyi yönleriyle görünüyorlar ve insana gerçek bir huzur duygusu aşılıyorlardı Bununla birlikte, bu yapıtlar, göründüklerinden çok daha az gerçekçidirler Olanaksız bir girişimle karşı karşıya olduğumuzu anlamak için, güç duruma sokan kimi sorular sormak, örneğin, resmedildiği ortamdan bir bitkiyi çıkarmak yetişir Tapınakçıkla konak arasındaki uzaklığın ne kadar olduğunu veya köprünün tapınağa yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bir türlü kestiremeyiz Gerçek şu ki, Helenistik dönem sanatçıları, bizim perspektif yasası dediğimiz şeyi bilmiyorlardı Kaçış noktasına dek gerileyen ve hepimizin okulda çizdiği ünlü kavaklı cadde, o zaman bilinmeyen bir şeydi Evet, sanatçıların uzak nesneleri küçük; yakın veya önemli nesneleri büyük çizdikleri doğrudur, ama nesnelerin uzaklaştıkça düzenli olarak küçüldükleri yasasından, bizim resimlerimizin dayandığı bu değişmez yasadan klasik dünyanın haberi yoktu Bu yasanın bulunmasıiçin bin yıldan çok bir zaman geçmesi gerekiyordu İşte bu yüzdendir ki, antik sanatın en son, en özgür ve en güvenilir yapıtları bile, Mısır sanatına yön veren ilkelerin en azından bir yansımasını taşır Burada da, tek tek nesnelerin niteleyici kenar çizgilerinin bilinmesi, gözümüzle elde ettiğimiz gerçek izlenim kadar önem taşır Artık, bu özelliğin, sanat yapıtlarında kınanacak veya aşağılanacak bir şey olmadığı, tersine her türden üslup kullanılarak sanatsal yetkinliğe varılabileceği epeydir bilinmektedir Yunanlı sanatçılar,, ilkel Doğu sanatının katı yasaklarını parçalayıp, canlı gözlemden çıkarılan ve sayısı gittikçe artan ayrıntılar aracılığıyla, dünyanın imgesini zenginleştirecek bir keşif yolculuğuna çıktılar Ne var ki onların yapıtları, doğanın bilinmedik her bir köşesinin yansıdığı aynalar değildir hiç bir zaman Bu yapıtlar, her zaman, kendilerini yaratan zekânın damgasını taşır Forumacilcom Hellenizmin parlayışı Hakkında Hellenizmin parlayışı |
|