İzmir Herşeyiyle Benim Memleketim... |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İzmir Herşeyiyle Benim Memleketim...Bayraklı - Tepekule (Eski İzmir) Smyrna'nın (İzmir) ilk kurulduğu bölgedir İzmir Körfezi'nin kuzeydoğusunda yeralır Kral Tantolos'un mezar kalıntılarının da bulunduğu Tepekule'de kazı çalışmaları halen devam etmektedir İÖ 3000'den itibaren sürekli yerleşim alanı olarak varlığını sürdürmüştür Truva-Yortan ve Hitit uygarlıklarına ait buluntular vardır İÖ 7yy'a ait megaron tipi evler ile Tantalos'un mezarı önemli arkeolojik kalıntılardır Agora İzmir'in Namazgah - Tilkilik mevkiindeki Roma dönemine ait devlet agorasının büyük bir bölümü ortaya çıkarılmıştır 1927 yılında başlayan kazılar sırasında ortaya çıkarılan Poseidon, Demeter ve Artemis heykelleri İzmir Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir İzmir şehrinin MS 178 yılında yaşadığı büyük depremde zarar gören Agora, İmparator Marküs Averlius'un yardımlarıyla yeniden inşa edilmiştir Kadifekale Tepekule'deki eski İzmir (Smyrna) dışında, kentin Pagos'ta (Kadife Dağı) yeniden kurulduğu alandır İÖ 4 YY'da kurulan kentten bugüne değin varlıklarını sürdüren Hellen, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait kalıntılar görülmeye değer arkeolojik öneme sahip eserlerdir İzmir'in ve körfezin kuşbaşı seyir noktası olan Kadifekale, şehrin güneyinde 186 metre yükseklikteki bir tepe üzerindedir Eski adı Pagos olan Kadifekale'de yaşayan Amazon kadınlarının, dağın eteklerinden Meles Çayı kıyalarına indikleri, hakimiyetlerini uzun yıllar sürdürdükleri rivayet edilmektedirBüyük İskender'in generallerinden Lysmachos tarafından yaptırılan kalede halen bu döneme ait kalıntılara rastlanmakta, Bizans dönemine ait sarnıçlar bulunmaktadır Efes - Selçuk Selçuk'un 3 kilometre güneyinde, Panayır ve Bülbül Dağı yamaçları Ayasuluk Tepesi mevkiinde kurulu Efes, 12 İon kenti içinde günümüze kalan en önemli antik kenttir Smyrna gibi MÖ 3000 yıllarında kurulan Efes, dönemin en önemli liman kentleri arasındaki yerini uzun süre korumuştur Doristilası üzerine Ege kıyılarına gelen İon'lar Efes'e yerleşmiş, daha sonra Lidya egemenliği döneminde şehirlerini geliştirmişlerdir MS 1yüzyıl'da meydana gelen depremle büyük hasar gören Efes, İmparator Tiberius zamanında yeniden imar edilirken, Hellenistik yapı yerine tüm kent Roma karakteri yapılarla dolmuştur Siyasi ve ticari önemi büyük bir kent olan Efes, Meryem Ana'nın gelmesi ve St Jean'ın burada yaması nedeniyle de bir dini merkez haline gelmiştir Tarih boyunca birçok uygarlığa evsahipliği yapan Selçuk'ta İon, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerine ait çok sayıda yapı varlıklarını günümüzde de sürdürmektedir Hrıstiyan dünyasının kutsal hac yeri Meryem Ana Evi ziyarete açıktır Tiyatro Antik Efes kentinin görkemli yapıları yıllara meydan okurcasına dimdik ayakta dururken, bunların en muhteşemlerinden biri 25 bin kişilik tiyatrodur Kuzeybatısında 2 İonik sütunlu helenistik çeşmenin bulunduğu tiyatronun, ilk kez yine Helenistik dönemde yapıldığı bilinse de günümüze kadar ayakta kalan yapının İmparator Cladius zamanında inşaasına yeniden başlandığı, İmparator Trinus (98-117) döneminde tamamlandığı bilinmektedir Tiyatronun ön kısmında oldukça sağlam ve iri taşlardan yapılmış soyunma yerleri belirgin şekilde görünmekte ve bugün de hala kullanılmaktadır İlk dönemde 3 katlı olan tiyatro, her biri 22'şer basamaklı üç bölümden oluşur Sahne binası 18 metre yüksekliğindedir 25x40 ebatlarındaki sahnenin arka duvarları son derece süslü ve nişleri içinde heykellerin bulunduğu bir görünüm taşımaktadır Akustiği muhteşem olan tiyatronun tribünleri, sahnenin rahat görünebilmesi için çok dik inşa edilmiştir Ticaret Agorası Tiyatronun karşısında yer alan ticaret agorası giriş kapıları ve alanı çevreleyen sütunları ile dikkat çeker Esas yapı Hellenistik olmakla birlikte, bugün kalıntıları görülen agora, İmparator Agustus döneminde yenilenmiştir Dört tarafı stoa ile çevrili agora 2 katlı, çift kolonlu ve dorik üslupludur Mermer Cadde Efes antik kentinin güneydoğusunda bulunan Magnesia kapısından Koresos kapısına kadar uzanan 400 metrelik mermer cadde, MS 5yüzyılda yeniden yapılmıştır Caddenin altından geçen kanalizasyon sistemi denize kadar uzanır Mermer cadde ile Celsus Kütüphanesi arasındaki açık alanda Auditorium bulunduğu ve burada konuşmaların yapılıp şiirler okunarak söylevler verildiği bilinmektedir Celsus Kitaplığı Agora'nın güney tarafında bulunan Celsus Kitaplığı MS 135 yıllarında Asya konsülü Julius Celsus Halemaeanus adına oğlu Julius Agiula tarafından Romalı mimar Vitruoya'ya yaptırılmıştır Dıştan iki katlı içten 15 metre yüksekliğinde tek bir salondan oluşup, salonu çevreleyen 3 katlı galerilerden duvara serpiştirilmiş pencerelerden ışık süzülür, arka duvardaki bir kapıdan ise Celsus'un mezarına geçilirKazılar sırasında Celsus'un burada bulunan heykeli halen İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir Roma mimari özelliklerini yansıtan yapının ön cephe dekorasyonu devrin en güzel örnekleri arasında yer alır Yine ön cephe kolonları arasında bulunan 4 kadın heykeli "Akıl, Kader, İlim ve Erdem" öğelerini sembolize eder Bu heykellerin orjinalleri ise bugün Viyana Müzesi'nde bulunmaktadır Döneminde dünyanın sayılı bilim adamı ve düşünürün yetişmesine aracı olan Celsus Kitaplığı'ndaki parşomen ruloların nemden etkilenmemesi için iki tarafı tuğladan örülmüş kapalı raflarda koydukları belirlenmiştir Aşk Evi Mermer Cadde'nin Kuretler Caddesi ile kesiştiği noktada bulunur Yol üzerinde kazılmış sol ayak ve bir kadın başı görülür Bu iki görüntü dünyanın ilk reklam panosu olarak değerlendirilmekte ve az ileride kadın bulunabileceğini haber vermektedir Bu ilginç ev MS 1yüzyıla tarihlenmektedir, ana bir hol ve buraya açılan birçok odadan oluşmakta, içinde burada çalıştığı sayılan kızlara ait mozaik portreler yer almaktadır Yamaç Evler Celsus Kütüphanesi'nden Kuretler Caddesi'ne dönüşte sağ tarafta Bülbül Dağı'nın yamaçlarında kentli zenginlerin ikamet ettikleri evlerdir Yakın zamanda restore edilerek orjinallerine daha yakın hale getirilmişlerdir Evler geniş merdivenlerle caddeye dikey olarak açılmakta, duvarlarında fresk mozaiklerle süslü kaplamalar bulunmaktadır Efes'te bunların dışında son derece büyük arkeolojik öneme sahip Skolastika Hamamı, Hadriyan Hamamı, Domitian Tapınağı, Tirainan Çeşmesi, Devlet Agorası, Belediye Sarayı, Odeon, Stadyum, Akropol, Bizans Hamamları, Çifte Kiliseler (Konsül Kilisesi) , Liman Hamamları, Arkadiana (Liman Caddesi) bulunmaktadır Artemis Tapınağı Dünyanın 7 harikasından biri olarak kabul edilen Efes Artemis Tapınağı, Selçuk'tan Kuşadası yoluna girişte sağ tarafta bulunmaktadır Efeslilerin ilk yerleşimlerinin burada olduğu, daha sonra depremle yıkılmasının ardından Roma İmparatorluğu'nun yardımı ile yeniden ve daha görkemli olarak inşa edilmiştir Tapınağın temel kalıntıları durmaktadır 127 sütunlu Artemis Tapınağı'nın cephedeki 36 sütunu kabartmalıdır Tapınağın uzunluğunun 125 metre, genişliğinin 60 ve yüksekliğinin ise 25 metre olabileceği tahmin edilmektedir Tapınağın en eski kalıntılarının MÖ 6yüzyıla kadar tarihlendiği, ikinci kez yapılışında ise 105 metre uzunluluk, 55 metre genişlik, 25 metre yükseklikte inşa edildiği ve 600 metrekarelik alana yayıldığı bilinmektedir MS 263 yılında Got'lar tarafından saldırıya uğrayan tapınak yıkılmış ve yağma edilmiştir Bugün ören yerindeki kazılar halen sürmektedir St Jean Bazilikası Bizans İmparatoru Justinyen'in MS 6YY'da, Hz İsa'nın havarilerinden St Jean adına yaptırdığı Ayasuluk Tepesi'ndeki bazilika 40x110 metre boyutlarındadır Batıdan girilen yapının planı bir haçı andırır St Jean'ın mezarı da burada bulunmaktadır Yedi Uyuyanlar MS 5 ve 6 YY'lar dönemlerinde yapıldığı sanılan Yedi Uyuyanlar Kilisesi'nin bulunduğu ören yeri dini bir merkez kimliğindedir Bugünkü kazılarda ortaya çıkarılan abidevi yapının 4 katı görülebilmekte ve 7 kat olduğu tahmin edilmektedir Zeminde bulunan dehlizlerin din eğitimi için kullanıldığı ve buranın bir manastır olduğu izlenimi vermektedir Söylentilere göre Hrıstiyanlığın din olarak kabulünden önce putperestlerden kaçarak buraya sığınan 7 genç uykuya dalar ve 200 yıl sonra uyanırlar Uyandıklarında Hrıstiyanlık artık kabul edilen ve bilinen bir din olmuştur 7 gencin öldükten sonra tekrar buraya gömüldüğü ve adlarına büyük bir yapı inşa edildiği sanılmaktadır Meryem Ana Evi Hristiyanlığın kutsal anası Meryem Ana'nın Evi, Bülbül Dağı üzerinde bulunmaktadır 1891 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır Hristiyanlar tarafından "Panaya Kapulu" olarak da adlandırılan kutsal yerin MS 4 YY'da inşa edildiği tahmin edilmektedir Meryem Ana'nın Mezarı da Panayır Dağı'nın kuzeydoğu eteğindedir Yıllar boyu her 15 Ağustos'da Meryem Ana Evi'nin bulunduğu Panaya Kapulu'da dinsel törenler düzenlenmiştir 1957 yılında Papalık da burasının Meryem Ana'nın Evi olduğunu onaylamış ve Hristiyanlık için "Hac Yeri" ilan etmiştir Hz İsa, çarmıha gerilişinden kısa bir süre önce annesini, arkadaşı ve havarisi olan St Jean'a teslim etmiştir St Jean da, Hz İsa'nın çarmıha gerilişinden sonra Meryem Ana'nın Kudüs'te kalışını sakıncalı bularak, onu yanına alıp kaçırmış ve Bülbül Dağı'na getirmiştir Kutsal bakire, ST Jean tarafından gizlendiği Bülbül Dağı'nda 101 yaşına kadar yaşamını sürdürmüştür Hrıstiyanlığın kabulünden sonra Bülbül Dağı'nda 'Hac' şeklinde bir kilise inşa edilmiştir St Jean Efes'te yaşamış ve söylentiye göre İncil'i burada yazmış ve burada ölmüştür İsa Bey Camii Selçuklu dönemi yapılarından İsa Bey Camii 1375 yılında inşa edilmiştir Mimarı Dimaaşklıoğlu Ali'dir Beylikler dönemi ile Osmanlı mimarisine geçiş aşamasının en tipik örneklerinden biridir Sunaklı bir avlusu bulunan caminin mermer levhalarla kaplı batı cephesi, zengin bir dekorasyon örneğidir Sanat tarihçilerinin önem verdikleri İsa Bey Camii, içerisinde yer aldığı zengin tarihi ve arkeolojik eserler arasında kendisine özgü mimarisi ile bir yer edinmek amacıyla St Jean Kilisesi'nden tek bir taş dahi alınmadan inşa edilmiştir ve neredeyse bu kilise ile boy ölçüşebilecek konumdadır Ayrıca Türk mimarisinde ilk defa, 'ikinci cemaat yerine' sahip olmasıyla ayrı bir önem taşır Erythrai (Çeşme) Çeşme'nin 15 kilometre kuzeyinde Ildır Köyü'nde bulunan Eriythrai (Ildır), 12 kentten oluşan İon birliği kentlerinden biridir MÖ 6yy'da oldukça önemli bir yerleşim merkezi durumunda olan Erythrai'nin Mısır, Kıbrıs ve batı ülkeleri ile ilişkiler kurduğu ve ticaretini geliştirdiği bilinmektedir Şehrin ortasındaki yüksek tepede bugün kalıntıları görülen bir Akropol bulunur Burada yapılan kazılarda Athena Pallas Tapınağı'na adak olarak sunulmuş heykelcikler de bulunmuştur Buluntular içinde en önemlisi Arkaik devrinden kalma bir kadın heykelidir ve halen İzmir Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir Kenti karadan çeviren surlar iyi korunmuştur İon, Hellen ve Roma dönemine ait kalıntılar olan Erythrai'de Devlet Agorası ve kutsal alan Herakleion henüz kazılmamıştır Teos İzmir'in Seferihisar İlçesi'ne 5 kilometre uzaklıktaki Sığacık Köyü'nün bir kilometre güneyinde deniz kenarında bulunan Teos'un MÖ 1000 yıllarında İon kolonisi olarak kurulmuştur Kurucusu Dioysos'un oğlu Athames olarak bilinir Teos önce Pers yönetiminde kalmış, sonra Lidyalıların, ardından yine Pers yönetimine geçmiştir İonlarla birlikte Teos bağımsızlığını kazanmış ve mimari alan ile ticarette önemli bir yer haline gelmiştir Kentinin en önemlileri olan Teos'te Hellenistik ve Roma dönemi kalıntıları bulunmaktadır Ziyarete açık olan Teos'ta en önemli antik eser olarak bilinen, antik dünyanın en büyük Dionysos Tapınağıdır Diğer önemli kalıntılar ise Agora, tiyatro, odeon, surlar ve liman kalıntılarıdır Tarihi ve doğal çevre zenginliği Teos'un değerini artırmaktadır Teos'a giderken içinden geçeceğiniz Sığacık'ta bulunan 16yy'da Osmanlı Kalesi'ni de görebilirsiniz Ayrıca doğal bir liman görünümündeki Sığacık Körfezi'nde günbatımının enfes güzelliğini yaşayabilirsiniz Klazomenai - (Limantepe)- Urla İzmir'in 38 kilometre batısındaki Urla ilçesinde bulunan Klazommenai de bir İon kentidir Yerleşim tarihi İÖ 4000 yıllarına kadar uzanmaktadır Kenti karadan çeviren surları iyi korunan Klazomenai (Limantepe) de bir İon kentidir İÖ 2000'lerde önemli bir seramik merkezi konumundadır Eşit parsellerden oluşan Hippodamik plana göre kurulmuştur Dünyanın en eski limanlarından biri olarak bilinir Kazı çalışmaları halen süren antik kent ziyarete açıktır Urla'da ayrıca Osmanlı dönemine ait çok sayıda tarihi cami ve çeşme de vardır İlçe bozulmamış evleri ile adeta doğal bir müze görünümündedir Metropolis (Torbalı) Torbalı'nın Yeniköy ve Özbey köyleri arasında, ovaya hakim bir tepede kuruludur Ephesos (Selçuk), Smyrna (İzmir), Kolophon (Değirmendere) ve Notion (Ahmetbeyli) antik kentleri arasında kalan bu bölgede ilk kentsel yerleşimin MÖ 3yy'da Seleukos Krallığı zamanında çevredeki höyüklerin ve Makedonyalı muhariplerin katılmasıyla kurulmuştur Ana Tanrıça'ya izafeten "Ana Tanrıça Kenti" anlamındaki Metropolis adı verilmiştir Smiyrna - Efes yolu üzerindedir Hellenistik dönemde altın çağını yaşamış, Roma döneminde İmparator Augustus onuruna sunaklar dikilmiş, Bizans döneminde piskoposluk merkezi olmuştur 7-8 yıldır sürdürülen kazılarla kentin kuruluş tarihçesine ilişkin önemli bulgular elde edilmiş, Bizans ve helenistik yapı kalıntılarının altında Geometrik ve Arkaik Çağ'a ait malzeme ile birlikte, MÖ 3 bine, yani Erken Bronz Çağı'na kadar inen, tarih öncesine ait seramik kap parçaları, taş baltalar ve obsidyen parçaları bulunmuştur Kale surları halen ayaktadır Akropolda Ares Tapınağı, yamaçlarda stoa ve tiyatro gibi anıtsal kamu yapıları vardır Tiyatrosunun sahne binası, orkestra döşemesi ve oturma sıralarının bazı bölümleri ile soylu koltukları ve sunaklar, yapılan kazılarla ortaya çıkarılmıştır Stoa da kazılarla ortaya çıkarılmış ve MÖ 3 yy'ın ilk yarısında ve hayırseverlerin yardımlarıyla inşa edildiği anlaşılmıştır Akropol'deki surlar yaklaşık 16 binmetrekrelik alanı çevirmekte ve Helenistik mimarinin en başarılı örneği olarak kabul edilmektedir Tarım, hayvancılık ve mermerciliğin yanısıra, ortaya çıkarılan cam atölyesi ile burada üretilen cam eşya parçaları, sanayiinin de geliştiğini gösteriyor Metropolis'in çevresi de Helinistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait antik yapılarla doludur Buraları, Araplıtepe, Tepeköy, Sinektepe, ve Aslanlar HöyükleridirKazılarda da bu dönemlere ait çok sayıda seramik, küpe, sikke, bronz eser, cam, toprak ve seramik eşya bulunmuştur Kente adını veren Ana Tanrıça'ya ait kült mağarası üzerine yapılan araştırmalar ve Metropolis'teki kazı çalışmaları halen devam etmektedir Mağarada elde edilen buluntular ve fal listeleri, Ana Tanrıça mağarasının 'bilicilikte' kullanıldığını ortaya koymaktadır Claros Kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte MÖ 7-6 YY'larda Kolophon kenti tarafından baş tanrı Apollo adına tapınak alanı olarak inşa edildiği sanılmaktadır Dor üslubu ile yapılmış olan Apollo Tapınağı, gizli güçlere sahip kahinleri ile dünyaca ünlü idi İon, Roma ve Bizans dönemlerine ait kalıntılar vardır Claros, bağımsız bir kent olmamış, Kolophon'a bağlı olarak gelişmiştir MÖ 2 YY'da yapıldığı sanılan Popylea'da, Apollo Tapınağı'na giden iki taraflı sütunlar ve heykellerle dolu kutsal bir yol bulunur Propylea'da, kahine danışmaya gidenlerin yazdıkları kitabeler bulunmuştur Cella'nın üstündeki Apolla heykeli 75 metre yüksekliğindedir Tapınağın önünde 25 metre mesafede anıtsal bir altar bulunmaktadır Kazı çalışmaları süren ören yeri ziyarete açıktır Kolohphon (Menderes - Değirmendere) Adını, Kolophon Dağı'ndan alan Değirmendere'nin doğusundaki kent, deniz kenarında kurulmayan tek İon kentidir Limanı Notion ve tapınak kenti Claros ile güçlü bir birlik oluşturmuştur Lidya, Pers, Seleckos ve Bergama dönemlerini yaşamış kentte çok az kalıntı bulunmaktadır Kent, büyük İon göçleri sırasında Girit ve Miken etkisinde kalmıştır 1886 yılında bulunan kent kalıntıları alanında, ilk kazı çalışması 1922'de yapılmıştır Aşağı şehir; güney tarafta bulunan Akropol kenarında uzanmakta ve MÖ 4YY'da yapılmış olan duvarlarla korunmaktadır İlk kent Akropol'ün bulunduğu 800 metre yüksekliğindeki tepenin güneybatısında yer alır Akropol'ün kuzey yamacında, eski binaların izleri görünür Bunlardan en iyi şekilde günümüze ulaşanı MÖ 4 YY'a tarihlenen Stoa'dır Daha batıda ise hamamların yeraldığı kalıntılar vardır Notion (Menderes - Ahmetbeyli) Kolophon'un liman kenti olan Notion, Claros'a 2 kilometre uzaklıktadır Kalıntıları günümüze sağlam olarak ulaşmamasına rağmen Hellenistik döneme ait 4 kilometreye yaklaşan kent duvarları dikkate değer noktalarıdır Kolophon ve Claros'a yakın olması, Sisam Adası, Kuşadası ve Efes'e hakim manzarası ile gezilmeye değerdir Ahmetbeyli'nin güneyinde bulunan Notion'da Athena Tapınağı, Bouleterion, surlar ve tiyatro bulunmaktadır Pitane - Çandarlı Ege yöresinin en eski yerleşimlerinden biridir Bir Hitit yerleşimi olduğu tahmin edilmektedir MÖ 2000 yıllarına kadar tarihlenen buluntular ele geçirilmiştir Buluntular arasında Truva-Yortan uygarlık dönemlerine ait seramik eserler önemlidir İon ve doğu stili vazolar, heykeller ve ilk çağa ait taş baltalar ile keramik parçaları bulunmuştur Çok az kalıntı günümüze ulaşmıştır 13 - 14 YY'da Cenevizlilerden kalan kale restore edilerek korunmuştur Myrina - Aliağa Aliağa'nın batısında Kocaçay ağzındadır Aiol kentlerinden biridir Hellen ve roma dönemi kalıntıları bulunmuştur 5000'e yakın mezar açılmış, 1881'de ilk Nekropol'de ele geçen toprak heykelcikler (Myrina Fifürenleri) önemli buluntulardır Kyme (Nemrut) - Aliağa Aliağa'nın kuzeyinde Çıfıtkale mevkiinde bulunan Kyme (Nemrut), Aiol kentleri arasında en büyüğüdür Hellenistik dönemde güçlü bir liman ve ticaret kenti, Hıristiyanlık döneminde ise piskopos merkezi olmuştur Kazı çalışmaları halen devam etmektedir Kyme ve Myrina'daki kazılarda elde edilen bazı eserler İstanbul Arkeoloji Müzesi ile Fransa'daki Louvre Müzesi'nde sergilenmektedir Aigai Aliağa'nın Hacıömerli Köyü Nemrut Dağı (Gündağı) üzerinde bulunan bir Aiol kentidir Bergamalıların kurduğu bir kent iken, MS 17 yılında meydana gelen depremde yıkılmış, Roma İmparatoru Tiberius tarafından yeniden kurulmuştur Hellenistik dönemde Bergama Krallığı'nın önemli bir kenti haline gelmiştir Kazı yapılmamıştır Doğal koşulları yüzünden kazı yapılması oldukça zor bir yerleşim birimidir Larissa - Menemen Larissa'nınz Cilalı Taş Devri'nden kaldığı sanılmaktadır Menemen'in Buruncuk Köyü bitişiğinde bulunan Larissa'nın, MÖ 7 YY'a ait ve 12 İon kentinden biri olduğu tahmin edilmektedir Lydia ve Pers dönemlerini yaşayan kent, "Peleponnes Savaşları" sırasında tümüyle yıkılmış, daha sonra yeniden inşa edilen kent, Galatlar tarafından yağmalanmıştır 1902'den beri sürdürülen kazılarda surlarla çevrili Yunan öncesinden kalma kent kalıntısı ortaya çıkarılmıştır MÖ 700 yıllarından kalma Akropolis'ten günümüze yalnıca kent surları gelebilmiştir MÖ 6 YY'dan kalma dinsel yapıların tümü ortaya çıkarılmıştır Bulunan 3 saray kalıntısında ise doğu etkinliği belirgindir Kazılar sırasında ortaya çıkarılan toprak yapıtların bir bölümü "Stockholm Müzesi"ne götürülmüştür Arkaik dönem buluntular İzmir Müzesi'nde, bir kısım pişmiş toprak ve keramik buluntular ise İstanbul Arkeoloji Müzesi'ndedir Temnos - Neonnikos - Nionithon Görece Köyü yakınlarındadır 12 Aiol kentinden biridir MÖ YY'ın yarısında Lisimaches ya da Philaires başkanlığında Bergama ile bir anlaşma yaptı 1 Attalos zamanında Bergama Krallığı'na katıldı Roma İmparatoru Tiberus devrinde Temnos, büyük bir deprem geçirdi MS 17YY'da Temnos sikkeleri İmparator Gallienus çağına kadar basılmıştır Sikkelerin basılmasına karşın kent önemini yitirmiştir Bu tarihten itibaren şehrin adına rastlanmamıştır Kentin en önemli kutsal alanı Pinseos 2 tarafından yakılıp yıkılan Apollon, Kynnessa'ta ait Temonos idi Panaztepe Menemen'in Kesik Köyü'ndedir İÖ 2000'lere ait mezar kalıntıları ve Miken uygarlığına ait kent kalıntıları, Arkaik ve hellen dönemine ait yapı kalıntıları ile Roma ve İslami döneme ait mezarlıklar bulunmaktadır 12 İon kentinden biridir Gryneia Aliağa'nın güneyinde Çıfıtkale mevkiindedir Myrina'nın kuzeyinde ve deniz kıyısında 12 İon kentinden biridir Henüz kazı yapılmamıştır Phokaia (Foça) Homeros destanında adı geçen mitolojik bir kenttir 12 İon kenti arasında denizcilikte gelişmiş bir liman kenti olan Phokaia'nin sembolleri "Horoz" ve "Fok Balığı"dır Yunanistan'daki Dor istilasından kaçarak Ege sahillerine gelen İonların kurduğu önemli merkez, liman ve deniz gücüne sahip bir kenttir Korsika, Alain, Pastum yanındaki Velia, Marsilya ve İspanya kıyılarında koloniler kurmuştur MÖ 546 yıllarında Pers egemenliğine, Büyük İskender zamanında da Levkos'ların topraklarına katılmıştır 12 ve 13 yy'larda Cenevizliler'in eline geçmiştir 1455 yılında Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı egemenliğine girmiştir Foça'nın görülmeye değer yer ve eserli, Homeros destanında da yer alan; günümüzde de Fok balıklarının barındıkları Siren Kayalıkları, Roma İmparatoru Michel Peleok tarafından 1275 yılında Cenevizlilere verilen ve onlar tarafından onarılan Beş Kapılar Kalesi, 1678 yılında boğaz kesen olarak inşa edilen Dış Kale, Foça'ya 10 kilometre uzaklıktaki Taş Ev Candede Tepesi'nin eteğindeki kaya mezar tipinde olan Şeytan Hamamı (Loutros) 1455 yılında ilçenin fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan klasik Osmanlı mimarisi tarzındaki Fatih Camii ve Kayalar Camii'dirFoça, tarihi doğal ve kentsel sitin bir arada olduğu ender yerleşim birimlerimizden biridir Bu nedenle de Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiştir Nymphaion (Kemalpaşa) Yerleşim tarihi İÖ 1300'lere uzanan kentin Bizans döneminden kalan kale ve saray kalıntıları ayaktadır Kent girişinde saray kalıntısı (Kız Kulesi) ve kent kapısı bulunmaktadır Hitit Kabartmaları (Kemalpaşa) Kemalpaşa'nın Karabel Geçidi'ndedir Torbalı yolu üzerinde (8km) bir Hitit askeri kabartması olan Luwi savaşçı kabartması bulunmaktadır Arkeolojik değeri yüksek olan bu kabartma, Ege Bölgesi'nde Hititlerden kalma tek örnek olarak bilinmektedir Allianoi Allianoi Sağlık Merkezi, Hellenistik Çağ sonrasında sıcak su nedeniyle Bergama'nın 18 km kuzeydoğusu'nda kurulmuştur Yortanlı Barajı yatağında bulunan antik merkezde sürdürülen kazı çalışmaları ile arkeolojik eserler kurtarılmaya çalışılmaktadır Ege Havzası'ndaki sayılı sağlık merkezlerinden biri olarak kabul edilen Allianoi de hydroterapi yapıldığı düşünülüyor İÖ 2yy'da küçük bir sağlık merkezi, belki de bir kült olarak kullanılan Allianoi, İS 2 yy'da Roma İmparatoru Hadrianus ile birlikte görkemli bir yerleşim ve sağlık merkezi haline gelmiştir İS 11 yy'a kadar aralıksız olarak kullanılmıştır Burada Roma köprüsü ve hamamı halen ayaktadır Bugün yapılmakta olan kazılarda, bölgeden geçmekte olan asfalt yolun 8 metre altından 1800 yıllık güzellik uykusundan uyandırılan Venüs (Nymphe) heykeli çıkarılmıştır Kazılarda ayrıca Geç Antik Çağ mutfağını yansıtan maşrapa, tartılar, tencere ve tava, ağırlık birimleri, Antik Grek ve Roma dünyasında hekimliğin ve tıp biliminin Sağlık Tanrısı Asklepios büstü, Roma Hamamı'nın mozaikleri, vazolar, bir alt geçit, ve antik merkezin bir bölümü günyüzüne çıkarılmıştır İzmir ve çevresinde bunların dışında daha başka antik yerleşim yerleri de vardır Henüz kazı yapılmayan bu yerler Bergama Kozak Yaylası'ndaki Perpene, Dikile'deki Atterneus, Gümüldür Ürkmez'deki Lebedos ve Ödemiş yakınlarındaki Hypaia'dır Piknik Alanları Tanay İzmir - Çeşme Yolu üzerinde, İzmir'e 70, Çeşme'ye 8 kilometre uzaklıkta Ilıca Plajı kenarında 70 hektarlık bir alanda kuruludur Kızılçam, fıstık çamı ve sahil çamları, dinlenme yerinin doğal bitki örtüsüdür Günde 2000 kişilik ziyaretçi kapasitesine sahip tesisin kuzeybatısında kıyıya yakın bir yerde denizden sıcak su çıkmaktadır Kaliteli plajları ve çevresindeki turistik tesislerin yakınlığı, dinlenme yerine ilgiyi arttırmaktadır 100 çadır yeri, sıhhi tesis kompleksi, masa, ocak, wc, çeşme ve otoparkı bulunan dinlenme yeri, Mayıs-Eylül ayları arasında yoğun olarak kullanılmaktadır Ulaşım için Üçkuyular Terminali'nden her yarım saatte bir kalkan Çeşme otobüslerinden yararlanabilirsiniz Teos Ekmeksiz İzmir ,Seferihisar, Kuşadası turistik karayolunun 66'ıncı kilometresindeki Sığacık Limanı mevkiinde bulunan deniz manzaralı dinlenme yeri, tarihi Teos harabelerine de yakındır Kamp yeri ile günübirlik kullanım için kır gazinosu, piknik masaları, ocaklar, çeşme, wc bulunan Teos-Ekmeksiz Ormaniçi Dinlenme Yeri 7 hektarlık alanda kuruludur Teos - Çamlık İzmir'e 50, Seferihisar'a 5 kilometre uzaklıktadır 10 hektarlık kızılçam ormanı içinde kurulu alan 1500 kişilik ziyaretçi kapasitesine sahiptir Teos antik kenti yakınındaki bu dinlenme yerinde büfe, çeşme, WC, piknik üniteleri ve otopark mevcuttur Hemen yolunuzun üzerinde Sığacık Limanı ve Osmanlı döneminden kalma bir kale vardır Altınkum Çeşme - Çiftlikköy zerinde, Çeşme'ye 10 kilometre mesafede bulunan Altınkum yolunun 6 kilometresi asfalt, 4 kilometresi ise stabilizedir15 hektarlık alana sahip Altınkum maki örtüsü ile kaplıdır Denizpınarı (Klaros) Ahmetbeyli - Gümüldür sahil şeridinde 80 hektarlık nefis bir koyda kuruludur İzmir'e 70 , Menderes ilçesine 40, Kuşadası'na ise 25 kilometre uzaklıkta olan Denizpınarı Ormaniçi Dinlenme Yeri, enfes bir deniz manzarası ile birlikte gezi kullanımına da açıktır Bu yörede ayrıca Klaros antik kenti de bulunmaktadır Düşünülen kapasite 3000 kişilik ziyaretçi sayısı ve 100 çadır yeridir Özdere - Kalemlik Seferihisar - Selçuk yolu üzerinde, Özdere'ye 2, Gümüldür'e ise 5 kilometre uzaklıktadır 40 hektarlık alanda kurulu dinlenme yerinde çadır yeri, 300 kişilik modern bir restoran ve kır gazinosu, kafeterya, piknik masaları, çeşme, wc ve otopark bulunmaktadır İzmir Otogarı'ndan ve Üçkuyular Terminali'nden kalkan otobüslerle ulaşabilirsiniz Gümüldür İzmir'e 75 kilometre uzaklıkta, 8 hektarlık sahil şeridini kaplayan dinlenme yeri günlük 2000 ziyaretçi kapasitelidir 300 çadır kurma yeri bulunan alanda, kır gazinosu, büfe, pide fırını, market, soyunma kabinleri, sıhhi tesis kompleksi, WC ve piknik üniteleri vardır Doğanbey - Kargıcak Seferihisar sahil bandında kuruludur Seferihisar'a 7, İzmir'e 50 kilometre uzaklıktadır Bakir bir tabiat köşesi olan Kargıcak Koyu, 320 hektarlık alanda kuruludur Günübirlik ve karavanlı kampyeri olarak kullanılabilmektedir 200 çadır yeri, 2000 kişilik günlük ziyaretçi kapasitesi sahiptir Kargacık Ahmetbeyli - Gümüldür sahil şeridinde 1994 yılında tesis edilen dinlenme yeri Klaros'a da 5 kilometre mesafededir Günlük kapasitesi 3000 bin kişidir İzmir'e 75, Kuşadası'na ise 30 kilometre uzaklıkta olan dinlenme yeri, 5 hektarlık alana yayılmaktadır İzmir-Gümüldür minibüsleri piknik yerinin önünden geçmektedir Pamucak Selçuk - Kuşadası yolunun 8 kilometresinde bulunan Pamucak Ormaniçi Dinlenme Yeri, İzmir'e 82 kilometre uzaklıktadır 7 hektarlık alanda kurulu dinlenme yerinde kır gazinosu, piknik üniteleri, WC, çocuk oyun alanı mevcuttur ve enfes bir deniz manzarasına sahiptir Bu dinlenme yerine gidiş veya dönüşte Efes Harabeleri ile Meryem Ana Evi'ni de ziyaret edebilirsiniz Gölcük Ödemiş ilçesinin Gölcük yaylasında 4 hektarlık alanda kurulu piknik yeri panoramik göl manzarasına sahiptir Günlük ziyaretçi kapasitesi 200 kişidir Çevresinde tabiat anıtı ağaçlar vardır Bunlardan kestane ağaçlarının altında Osmanlı şehzadelerinin ders çalıştığı rivayet edilir WC ve piknik üniteleri vardır Çiçekli Köy İzmir - İstanbul karayolunun 20 kilometresinden sağa sapıldığında kısa bir süre sonra Çiçekli Köy dinlenme yerine ulaşılır 80 hektarlık alanda kurulu tesislerde büfe, WC ve piknik alanları vardır Çiçekli Dinlenme Yeri, özellikle bahar aylarında yemyeşil çevresi ile rağbet görmektedir Belkahve 5 hektarlık kızılçam ormanı içinde kuruludur İzmir - Ankara karayolunun 20 kilometresi üzerindedir Günlük ziyaretçi kapasitesi 1000 kişi olan alanda, piknik üniteleri ile sosyal ihtiyaçların karşınalabileceği tesisler mevcuttur İzmir - Kemalpaşa minibüsleri piknik alanının önünden geçmektedir Uzunkuyu İzmir - Çeşme karayolunun 60 kilometresinde kızılçam ormanı içindedir 20 hektarlık alanda kurulu Uzunkuyu piknik alanının günlük ziyaretçi kapasitesi 1000 kişidir Büfe, WC, çocuk oyun alanı ve piknik üniteleri vardır Üçkuyular Terminali'nden kalkan Çeşme otobüslyeri ile ulaşılabilir Güvendik Urla Çeşmealtı'nda 15 hektarlık alanda kuruludur Çok güzel bir deniz manzarası bulunan dinlenme yerinin İzmir'e uzaklığı 55 kilometredir Üçkuyular Terminali'nden otobüs veya minibüs ile gidilebilir Piknik üniteleri, içme ve kullanma suyu ile WC vardır Karabel Kemalpaşa - Torbalı karayolu üzerinde 20 hektarlık çam ormanı içindedir Kemalpaşa'ya 10, İzmir'e 50 kilometre uzaklıktadır Buradaki Karabel Geçidi'nde Hititler'den kalma Hitit Savaşçı kabartması yöreye özel ilgi gösterilmesine vesile olmaktadır Nif Dağı'nda ayrıca su ürünleri yetiştirme tesisi de mevcuttur Mermeroluk Ödemiş Bozdağ yaylasındaki kestane ve karaçam ağaçları ile kaplı 5 hektarlık alanda kurulu Mermeroluk Ormaniçi Dinlenme Tesisleri, İzmir'e 100, Ödemiş'e 25, Bozdağ beldesine ise 1 kilometre uzaklıktadır Piknik alanında, tabiat anıtı niteliğinde kestane ve çınar ağaçları bulunmaktadır Piknik alanına Birgi üzerinden de ulaşabilir ve eğer bu yolu tercih ederseniz bu tarihi kasabayı ve Çakırağa Konağı'nı da görme şansı yakalamış olursunuz Gölcük ve Mermeroluk arasındaki hakim bir tepede bulunan belediyeye ait döner lokanta da ilginizi çekebilir Günlük ihtiyaçların karşılanabileceği tesislere sahiptir Yahşelliçamlığı Menemen Çamlığı veya halk arasında Emiralem olarak da adlandırılır 4 hektarlık kızılçam ormanı içinde kurulu piknik yeri, Menemen, Manisa karayolunun 3 Kilometresindedir ve İzmir'e 30 kilometre uzaklıktadır Çeşme, WC ve piknik üniteleri mevcuttur Menemen-Manisa minibüsleri ile gidilebilir Efeoğlu İzmir - Aydın karayolunun 22 kilometresindeki tesisler Yeşilköy mevkiindedir Günlük ihtiyaçların karşılanabileceği ünitelerin bulunduğu piknik yeri, 24 hektarlık alana yayılır ve günlük 3000 kişilik kapasiteye sahiptir Ulaşım için İzmir - Torbalı minibüsleri kullanılabilir Plajlar Çeşme - Ilıca - Şifne Pamfilya, Karia ve Likyalılar tarafından yapıldığı bilinen ve Türkiye'nin başlıca turizm merkezlerinden biri olarak uluslararası üne de sahip bulunan Çeşme İlçesi, plajlarının yanı sıra Şifne'deki şifalı kaplıcaları ile de bir cazibe merkezidir İnce ve bembeyaz kumları ile Ilıca Plajı'nın ünü ülkemiz sınırlarını aşmıştır Şifne bölgesinde termal sular denizin içinden çıkmakta, ılıcalarda bulunan çamur, güzellik iksiri olarak kullanılmaktadır Bölge, iç ve dış turizme hitap eden her türlü konfora sahip otel, motel ve pansiyonlarla donanmıştır Ayrıca Aya Yorgi Koyu, Pırlanta, Paşa Limanı, Tur Site, Çiftlik gibi adlarla bilinen 20 dolayında koyla çevrili bulunan Çeşme, balığı ile ünlü Dalyan gibi doğa harikasına, özellikle yaz aylarında son derece renkli bir eğlence yaşamına da sahiptir Çeşme Kalesi ve burada bulunan müze ise tarih meraklıları için bulunmaz bir nimettir Kaledeki müzede bir sualtı arkeoloji müzesi oluşturulması çalışmaları da sürdürülmektedir Tamamlandığında yörede yapılan araştırmalarda elde edilen tarihi eserler bu müzede sergilenecektir Çeşmealtı Konak'tan 36 kilometre uzaklıktaki Çeşmealtı, plajlarının yanı sıra, İçmeler mevkiinde bulunan kaplıcaları ile ünlüdür Yaz sezonunda nüfusu birkaç kat artan Çeşmealtı'nın İçmeler sahillerinden sonra ise Kıyı Bandı Karaburun'a kadar devam eder Yolunuzun üzerindeki Urla'nın Kokar Koyu da bakir doğası ile tatilcileri çeker Balıklıova - Mordoğan - Karaburun Urla Yarımadası'nın kuzeyinde kurulu Karaburun'da çeşitli dönemlerde yapılan kazılarda ilçenin MÖ 3000 yıllarında Hititler tarafından kurulduğu anlaşılmıştır Urla'yı geçtikten sonra Teknoloji Enstitüsü önündeki kavşaktan sağa dönen kıvrımlı yola sapıldığında ilk ulaşılan yerleşim yeri Balıklıova'dır Buradan sonra girintili çıkıntılı sahil bandı, Mordoğan'ı takiben Karaburun'a kadar uzanır Bakir bir doğaya sahip Karaburun ve Mordoğan yöresi turistik alt yapı bakımından henüz gelişmemiş olmakla birlikte, sakin ve doğa ile başbaşa bir tatil yapmak isteyenler için idealdir Yörede ayrıca Ege'nin en leziz balıkları da avlanmaktadır Akkum Seferihisar İlçesi'ne 5 kilometre mesafede ve Sığacık bölgesinde bulunan Akkum Plajları, berrak denizi, pırıl pırıl kumları ve sörf yapmaya uygun denizi ile ünlüdür Dionysos Tapınağı, Athena Kutsal Alanı ve benzeri antik yapıların bulunduğu akeolojik özelliği bulunan antik Teos'a da bir kilometrelik bir yürüyüş ile ulaşılabilir Akkum plajlarına günübirlik gidilebileceği gibi, buradaki turistik tesislerde de konaklanabilir Sığacık Limanı akşam günbatımlarında eşsiz bir görünüme bürünürken, buradaki restoran ve barlarda hem eğlenebilir, hem de en taze deniz ürünlerinin tadına bakabilirsiniz Çandarlı İzmir'e 84 kilometre uzaklıkta bulunan ve bir yarımada şeklinde 3 taraftan denizle çevrilmiş olan Çandarlı, balığı, koyları ve Osmanlı döneminden kalma kalesi ile ünlüdür Kale'de kullanılan taşların çoğu antik çağların izlerini taşır Çandarlı zaten ilk Hitit yerleşimlerinden biridir ve 'Pitane' olarak da adlandırılmaktadır Sakin ve rahat bir tatil-dinlenme yeridir Dikili İzmir'e 120 kilometre uzaklıktaki Dikili'nin MÖ 5000-4000 yıllarına kadar uzanan bir geçmişi vardır Yörede yapılan arkeolojik kazılarda bölgede Akaların yaşadığı ve kente Aternagus adını verdikleri ortaya çıkmıştır Ilıcaları ile de ünlü (Nebiler, Bademli ve Kocaoba) ilçenin upuzun plajları vardır Merkezdeki plaj boyunca uzanan sahilin birçok yerinde rahatlıkla denize girilebilir Tatil siteleri ile dolu olan bölgede konaklama yerlerinin fiyatları da son derece uygundur Foça Menemen'i geçtikten kısa bir süre sonra İzmir - Çanakkale karayolundan sola saparak gidilen Foça İlçesi, dünyada nesli tükenmekte olan Akdeniz Fokları, bu canlıların yaşadığı Siren Kayalıkları, barbun ve çipurası ile ünlüdür Foça ile Yeni Foça arası birbirinden güzel ve çam ağaçları ile kucaklaşan koylarla bezenmiştir Foça ayrıca kalesi, tarihi eserleri, muhteşem doğası ile turistleri çekmektedir Yeni Foça'da da plajlar ve konaklama yerleri bulunmaktadır Menemen'i geçtikten kısa bir süre sonra İzmir - Çanakkale karayolundan sola saparak gidilen Foça İlçesi, dünyada nesli tükenmekte olan Akdeniz Fokları, bu canlıların yaşadığı Siren Kayalıkları, barbun ve çipurası ile ünlüdür Foça ile Yeni Foça arası birbirinden güzel ve çam ağaçları ile kucaklaşan koylarla bezenmiştir Foça ayrıca kalesi, tarihi eserleri, muhteşem doğası ile turistleri çekmektedir Yeni Foça'da da plajlar ve konaklama yerleri bulunmaktadır Pamucak Plajları Antik tiyatrosu, Celsius Kütüphanesi ve çağlar öncesinin en önemli kentlerinden biri olan Efes'ten Kuşadası istikametine 8 kilometre mesafede bulunan Pamucak, uçsuz bucaksız plajları ve kumu ile ünlüdür Pamucak Plajı, bakir görüntüsü ile turistleri çekmektedir Pamucak sahili "Turizm Merkezi" olarak ilan edilmiştir ve birbirinden güzel tesisler bulunmaktadır Klizman - Urla Plajların yanısıra çok gezi ve piknik yeri olarak da kullanılabilen Urla Klizman sahillerine, özellikle yaz aylarında İzmirliler yoğun ilgi gösterir Urla Klizman sahilleri, deniz, kum ve ağaç üçlüsünün bulunduğu çok sayıda koya sahiptir Yassıca Ada Urla açıklarında bulunan Yassıca Ada İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı tesis ve düzenlemelerle İzmirliler'in gözde tatil yerlerinden biri haline geldi Yaz aylarında İzdeniz'in düzenlediği günü birlik vapur seferleri ile ulaşımın sağlandığı Yassıcaada, temiz mavi denizi ve sessiz ortamı ile büyük ilgi görmektedir Özdere - Gümüldür Özdere (Kesre), İyon Uygarlığı'nın Efes'ten başlayan Teos'a kadar uzanan Ege Sahil çizgisi üzerinde yer almaktadır Şimdiki adı Özdere olan beldenin tarihe uzantısı Kesre ismi ile başlar Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Özdere ismini alır Geniş sahili ve alternatifli tesislerile Özdere İzmir'in önemli tatil beldelerinden biridir Kaplıcalar Balçova Kaplıcaları -Agamemnon Adını, Troya kentine saldıran Mykene Kralı Agamemnon'dan alan Balçova Kaplılacaları (Agamemnon), Homeros'un destanlarında ve ve coğrafyacı Strabon'un eserlerinde yer verildiği gibi antik dönemlerden bugüne uzanan yüzyıllar boyunca şifa merkezi olarak kullanılmaktadır Büyük İskender'in ordularından bir grubun yaralarının tedavi edildiği kaplıcalar bölgesinde antik kalıntılara rastlanmamakla birlikte, tarihi kaynaklardan bilgi edinilmektedir 1763 yılında Elfont Mil isimli bir Fransız tarafından yeniden ortaya çıkarılan Agamemnon Kaplıcaları, yeniden inşa edilmiş, daha sonraki dönemlerde konaklama üniteleri ve çeşitli tesisler ilave edilerek günümüze kadar gelmiştir Kaplıcalarda sıcak su, çamur banyosu ve içme suyu bulunmaktadır Modern tıbbın imkanlarından da yararlanılarak tedavi yöntemleri uygulanan kaplıcalara, gerek yurt içinden, gerekse de yurt dışından, özellikle de Norveç'ten büyük ilgi gösterilmektedir Su sıcaklığı 63 dereceyi bulan kaplıcalarda 33 oran değerinde radyoaktivite bulunmakta ve şifalı su sodyum bikarbonat ile klorür içermektedir Agamemnon Kaplıcaları daha çok üst solunum yollarının kronik iltihapları, nefritler, bazı iltihaplar, romatizma sendromları, ****bolizma bozuklukları ve deri hastalıklarının tedavisinde yararlı olmaktadır Çeşme Ilıcası Su sıcaklığı 58 derece dolayında olan ılıca İzmir Çeşme yolu üzerinde ve Çeşme'ye 5 km mesafede deniz kıyısında bulunmaktadır Ilıca ile plajın aynı yerde bulunduğu dünyanın en ilginç ve zor bulunur ender ılıcalarından biridir Sodyum klorür, potasyum klorür ve magnezyum klorür ihtiva eden suları; romatizmanın kronik her şekli, gut, şişmanlık gibi ****bolizma bozuklukları ile raşitizm, kadın hastalıkları, cilt hastalıkları, karaciğer ve idrar yollarının ağrılı hastalıklarının tedavisinde yararlıdır Şifne Kaplıcası Çeşme Ilıcası'nın kuzey doğusunda Şifne Körfezi'ndedir Konaklama, yeme içme tesisleri ile büyük bir havuzu ve sıra banyoları bulunan Şifne kaplıcasının su sıcaklığı 38 derece dolayındadır ve 53 eman radyoaktivite içerir Sodyum klorür ve kalsiyum içeren kaplıca suyunun romatizma, raşitizm, kadın ve idraryolu rahatsızlıklarıile mide - bağırsak rahatsızlıkları, egzamave kan çıbanı gibi cilt hastalıklarına karşı da yararlı olduğu bilinmektedir Malkoç İçmeleri - Çeşme Suları karbondioksit ve sodyum klorür içeren ve "İçmeler" diye anılan bölgede yer alan Malkoç İçmeleri İzmir - Çeşme karayolunun 41kilometresindedir Kamping ve konaklama tesisleri mevcuttur Deniz kenarındaki ılıcanın mide ve bağırsak rahatsızlıkları tedavisinde yararlı olduğu bilinmektedir Gülbahçe Ilıcası Gülbahçe Körfezi'nin deniz kenarında bulunan ılıcada bir de hamam mevcuttur Su sıcaklığı 17 derece olan ılıca, romatizma ve cilt hastalıkları tedavisinde kullanılmaktadır Urla ilçe merkezine 15 kilometre uzaklıktadır Mahmudiye Ilıcası - Bergama Radyoaktivite oranı yüksek, sodyum açısından zengin olacak Mahmudiye Ilıcası'nın su sıcaklığı 26 derecedir Kalsiyum içermemesi nedeniyle yöre halkı tarafından çamaşır suyu olarak da kullanılan kaplıca suyunun daha çok cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir Paşa Ilıcası Bergama'nın 15 kilometre kuzeyindeki Paşa Köyü'nde bulunan ılıcanın su sıcaklığı düşük, madensel tuzlar yönünden fakirdir Banyo suyu olarak ve kronik romatizma, gıda ****bolizması bozuklukları, yaşlılıktan ileri gelen düşkünlük,halsizlik, böbrek ve kadın hastalıklarının tedavisinde yararlanılmaktadır Ayrıca açık yaralar pansuman yapıldığında yumuşatıcı etkisi görülmektedir Geyiklidağ Ilıcası İlçe merkezine 4 kilometre uzaklıkta bulunan Geyiklidağ Ilıcası'nın Bergama Kralı Eumenes döneminde kurulduğu ve "Eskülap Banyoları" adıyla yüzyıllarca ününü sürdürdüğü biliniyor 'Güzellik Ilıcası olarak da bilinen ılıca kubbeli ve iki mermer havuzlu kaplıcaya sahiptir Ağaçlık alandaki kaplıca bitişiğinde Bergama Belediyesi'ne ait bir otel ve bungolovlar bulunmaktadır Sıcaklığı 35 derece dolayında olan su sodyum bi karbonat ve sülfat içermektedir Romatizma, nefralji, kalp hastalıkları, nevresteni cilt hastalıkları ve dimağ yorgunluklarına iyi gelmektedir Kaplıcaların yağlı ve seboraik deriler üzerinde güzelleştirici bir etkiye sahip olduğu kanısı hakimdir Bu nedenle Kleopatra'nın Bergama'yı ziyaret ettiği ve Geyiklidağ Ilıcası'nda yıkayıp güzelleştiği rivayet edilir Kaplıca suyundan 15 eman değerinde oldukça yüksek oranda radyoaktivite bulunmaktadır Bayındır Ilıcaları Bayındır'ın Kuzey Doğusu'nda Turgutlu yolu üzerinde 8 kilometre uzaklıktaki Ergendi Ilıcası ve Dereceköy Kaplıcası'ndan oluşmaktadır Birbirine 15 dakika uzaklıkta bulunan kaplıcalardaki su sıcaklığı 40 derece dolayındadır ve kükürt ile sodyum, bikarbonat içermektedir Daha çok romatizma ve deri hastalıklarının tedavisinde başarılı olduğu bilinmektedir Haydar Ilıcası Bergama'nın kuzeyinde Kozak Bucağı'na bağlı Ilıca Köyündedir Ilıcanın sıcak ve kükürtlü sularından cilt hastalıklarında ve hareket sistemin ağrılı hastalıklarının tedavisinde yararlanılmaktadır Roma döneminden kalma bir hamam kalıntısından başka herhangi bir tesis bulunmamaktadır Dereköy Ilıcası Bergama'nın Altınova Bucağı'nın 15 kilometre doğusunda kalan ılıca'da yalnızca bir hamam bulunmaktadır ve suları ağrılara iyi gelmektedir Cumalı Ilıcası - Seferihisar Su sıcaklığı 55 - 65 derece arasında değişen Cumalı Ilıcası Seferihisar'ın 15 kilometre güney doğusundaki Kovacık köyü eteklerindedir Bol miktarda karbondioksit ihtiva eden tuzlu suyu romatizma, cilt ve üst solunum yolları ile kırıkların tedavisinde etkili olmaktadır Karakoç Kaplıcası - Seferihisar Seferihisar'ın 17 kilometre güney doğusundaki Kavakdere Köyü yakınında bulunan Karakoç Kaplıcası'nın sularında bol miktarda karbon dioksit, sodyum klorür ve bikarbonat bulunur Romatizma, cilt ve raşitizm hastalıklarının tedavisinde etkilidir İçmesuyu olarak kullanıldığı ise mide ve bağırsak bozukluklarına iyi geldiği bilinmektedir Kelalan Ilıcası - Seferihisar Seferihisar'ın 20 kilometre doğusunda bulunan ılıcanın sıcaklık derecesi çok yüksek suları romatizma ve deri hastalıklarının tedavisinde etkilidir Nebiler Kaplıcası - Dikili Su sıcaklığı 55- 75 derecesinde olan Nebiler Kaplıcası Dikili - Ayvalık Karayolu'nun 4 kilometre sağında yer alır İhtiyacı karşılayacak tesisler bulunan Kaplıca suyu, hidro asetat iyonu içerir Bademli Ilıcası -Dikili Dikili'den 15 kilometre uzaklıkta olup, 45 derece dolayındaki sıcak suyu arsenik ve hidro asetat içerir Kaynarca - Dikili Kaynarca Çamuru olarak bilinen 3 kilometre çapındaki sazlık ve bataklık bir alandır Dikili'nin 10 kilometre doğusunda bulunan alanın ortasında sıcaklığı çok yüksek kaynayan su bulunmaktadır Cilt ve ağrılı kadın hastalıklarına yararlı olduğu bilinmektedir Deniz Ilıcası - Menemen Menemen'in kuzey batısında bulunan Denizli Ilıcası'nda sular bir mağaranın içinde kaynamaktadır Eski dönemlerde kayalar yontularak kaynağın doğal bir hamam içinde kalması sağlanmıştır Travmatik nedenlere bağlı olarak kaynaması gecikmiş kırıklar, kemik sisteminin bazı hastalıkları, kan dolaşımı bozuklukları vb rahatsızlıkların tedavisine iyi geldiği bilinmektedir Biliçya Ilıcası - Menemen Menemen'in kuzeybatısında bulunan Ilıcagöl bataklığının batı kenarında su ve çamur banyosu biçiminde uygulanan tedavide Ilıca'nın sıcak ve kükürtlü suları romatizma,cilt hastalıkları ile safra ve idrar yolu taşlarının düşürülmesi için yararlı olmaktadır Basit bir kaplıca binası dışında tesis yoktur Etrafı duvarlarla çevrili bataklığın çamuru ılıktır Tavşan Adası Ilıcası - Tire Ilıcanın çok sıcak olan suları banyo ve içme olarak kullanılmaktadır Banyo olarak kullanıldığında romatizma, cilt, çocuk ve kadın hastalıklarına iyi gelen ılıca suları içme suyu olarak kullanıldığı ise akciğer ve gıda metobolizması hastalıklarında yararlı olduğu söylenmektedir Tavşan Adası Ilıcası Tire'nin 15 kilometre güney batısında Uzgur köyü yanında ve Elem Gölü (Bozköy) civarındadır Şehir Turu - Konak Konak 5000 yıllık tarihe sahip bir kentin, elbette gezilip görülecek değerleri de çok Her ne kadar, fotoğraflarda kalan eski İzmir görüntülerine imrenerek baksak da geride kalan ve kıymetini bilerek, gözümüz gibi korumamız gereken tarihi, arkeolojik veya mimari özellikleri tartışılamayacak önemde eserleri, yapılarıyla buluntuları sayılamayacak kadar çok Ancak, belki de her gün önünden geçtiğimiz bu eserler hakkında kaçımızın bilgisi var ki Örneğin, Tepekule'nin, Kral Tantalos'un mezarının nerede olduğunu kaçımız bilir veya gidip görmüştür Türkiye'nin en büyük meydanlarından Konak'ta adeta tarihe meydan okuyan İzmir'in simgesi Saat Kulesi, hemen yanıbaşındaki güzelim çinilerle süslü Konak Yalı Camii, Ziraat Bankası, Vakıfbank, Borsa binası, bahçesinde keyifle çay içtiğimiz Kızlarağası Hanı, Buca ve Bornova'nın levanten evleri hakkında kaç tartı bilgi var beynimizin kıvrımlarında İşte sitemizin bu bölümünde ziyaretçilerimize Kemeraltı'ndan, Mithatpaşa'ya, oradan Kordon ve Alsancak'a, Buca'dan Bornova'ya, Bayraklı sırtlarından Karşıyaka sahiline dek uzanarak adım adım İzmir'i gezdireceğiz Gezilen yerler, tarihi yapılar hakkında kısa da olsa bilgiler verirken, fotoğraflarla da gezilip görülen yerleri yaşatmaya çalışacağız Haydi keyifli turlar Kemeraltı İpek Yolu'nun batı ucundaki ticaret merkezi İzmir'de liman, Hisar Camii'nin bulunduğu bölgeye kadar gelirdi Limanın ağzında ise, 12 yy'da Bizanslılar tarafından kurulan İzmir Liman Kalesi bulunmaktaydı Kale tarafından korunan limanın sağ kıyısında ise Frenk tüccarlarının dükkanları ve limanın iç kısmında da kervansaraylar bulunurdu İpek Yolu'nu takip eden deve kervanlarıyla İzmir'e getirilen mallar bu hanlara indirilir, Ceneviz tüccarları aracılığı ile de limandan gemilere yüklenerek ihraç edilirdi İşte bu bölgede kurulu; birçok tarihi mekanı kucaklayan İzmir'in ünlü Kemeraltı Çarşısı'nın oluşumu da oldukça ilginç olaylara dayanıyor Tarihte bir iç liman olan Kemeraltı bölgesini, kaleyi almak için Yıldırım Beyazıt döneminde Osmanlılar çeşitli saldırılar düzenlemişler, ancak başarılı olamamışlardır İzmir Liman Kalesi'ni düşürmek, 1402 yılında, iç limanı taşlarla doldurarak kaleyi savunmasız bırakan Timurlenk'e nasip olmuştur Timur'un askerleri, Kadifekale sırtlarından sürükleyip getirdikleri taşlarla limanı doldurmuşlar, böylece sonradan Kemeraltı denilen yerleşim bölgesi oluşmuştur Zaman içinde bu bölgede yerleşim gelişmiş, hanlar, hamamlar, camiler, kiliseler, havralar, şadırvanlar inşa edilmiştir Bölge, bir ticaret merkezi olarak gelişmiştir Kemeraltı Çarşısı'nda halen tarihten süzülüp bozulmadan günümüze kadar gelen bir düzen ve yapı vardır Tarihi mekanları görülmeye değerdir Kaynaklar, çarşının ismini; ana caddeyi boydan boya aralıklarla süsleyen 'arasta' adı verilen kemerlerden aldığını bildiriyor Hükümet Konağı 1868 - 1872 yıları arasında inşa edilen Hükümet Konağı, mimari özelliğinden çok, Kurtuluş Savaşı'ndaki ve İzmir'in kurtuluşundaki yeri ile önemli tarihi bir yapıdır 9 Eylül 1922'de Türk ordusunun kente girip Hükmet Konağı'na çekilen Türk Bayrağı görüntüsü, adeta kurtuluş savaşının zaferle sonuçlanmasıyla özdeşleşmiştir 1970 yılında yanan konak, 1980'den sonra cephleri orijinaline çok yakın olarak yeniden inşa edilmiştir Saat Kulesi Son derece zarif görünümüyle, Konak Meydanı'nı süsleyen Saat Kulesi bir sanat abidesidir 1901 yılında Sultan Abdülhamit'in tahta çıkışının yıldönümü nedeniyle yaptırılmıştır Saati, Alman İmparatoru 2 Wilhelm tarafından armağan edilmiştir Milli Kütüphane - İzmir Devlet Opera ve Balesi Neo klasik tarzda inşa edilen Milli Kütüphane 29 Ekim 1933'te Cumhuriyet'in 10 yıl şenliklerinde, Elhamra Sinemasi ise 1926 yılında hizmete açılmıştır Elhamra Sineması bugün İzmir Devlet Opera ve Balesi'ne evsahipliği yapmaktadır Etnoğrafya Müzesi Neo klasik özelliklere sahip bina günümüzde Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır 1831 yılında vebalılar için St Rock Hastanesi olarak inşa edilmiştir Bizans mimarisinin süsleme özelliklerinden izler taşıyan bina yeşillikler arasındadır İzmir Arkeoloji MÜzesi İzmir'de ilk arkeoloji müzesi üç senelik eser toplama ve derleme çalışmalarından sonra 1927 yılında Tepecik semtinde bulunan Ayavukla (Gözlü) Kilisesi'nde ziyarete açılmıştır 1951 yılında Kültür parkta ikinci bir arkeoloji müzesi daha hizmete girmiştir Çevresindeki antik kentlerden gelen eserlerin yoğun olmasından dolayı yeni bir müzeye ihtiyaç duyulmuştur Bunun üzerine Konak'ta Bahribaba Parkı içinde 5000 m²lik bir alanda yeni ve modern bir müze binası inşa edilerek 11 Şubat 1984 yılında ziyarete açılmıştır Müze teşhir salonları, laboratuvarları, depoları, fotoğrafhanesi, kitaplığı, konferans salonu ile her türlü ihtiyaca cevap verebilecek şekilde düzenlenmiştir Eserler müze binası içinde ve bahçede olmak üzere 1500 üzerindedir Üç katlı olan müze binasında teşhir, seksiyonlar halinde hazırlanmıştır Üst Kat Salonu Burada İasos, Çandarlı (Pitane), Bergama, Bayraklı (Eski İzmir) antik kentlerine ait arkeolojik eserler, prehistorik çağlardan MÖ III bin yıllarına tarihlenen pişmiş topraktan İasos kazısı seramik buluntuları, Protogeometrik ve Geometrik Dönem Batı Anadolu keramikleri, Arkaik Dönem siyah ve kırmızı figürlü Batı Anadolu vazoları, Hellenistik Devir hydriaları, çeşitli kaplar, cam vazolar, şişeler, masklar, heykelcikler, Myrina (Aliağa) Eros heykelcikleri sergilenmektedir Ayrıca yine bu katta bulunan Hazine Salonunda Arkaik, Hellenistik, Roma ve Bizans devirlerine ait altın, gümüş ve kıymetli taşlardan süs eşyaları, cam eşyalar, sikkeler ve bronz Demeter heykeli bulunmaktadır Müzenin giriş katı olan orta katta mermer eserler teşhir edilmektedir Arkaik Dönemden Roma Dönemi sonuna kadar tarihlenebilen heykeltraşlık eserleri içeren; büyük heykeller, büstler, portreler ve masklar sergilenmektedir Halit Rıfat Paşa Caddesi 4 Konak Tel : (0232) 489 07 96 Faks : (0232) 483 06 11 Pazartesi dışında her gün; kışın 0830-1230/1330-1730, yazın 0830-1730 saatlerinde ziyarete açıktır Kızlarağası Hanı İzmir için önemli yapılardan biri Kızlarağası Hanı'dır Yapının 1745 yılında tamamlandığı sanılmaktadır Yapımı hakkında kesin bilgiler olmamakla birlikte, yaptıran kişinin Kızlarağası Hacı Beşir Ağa olduğu bilinmektedir İzmir Liman Kalesi'nin hemen arkasında, 1744 yılında hanın inşasına başlanır ve 1745 yılında tamamlanır Han, döneminde önemli bir boşluğu doldurmuştur Bugünkü Yemişçiler ve Halim Ağa Çarşısı ile anılan yerde olup, ana cephesi Keresteciler Sokağı'na açılmaktaydı Günümüzde burası 871 sokaktır Osmanlı mimarisinin günümüze gelen, İzmir'deki nadir eserlerinden olan han, diğer hanlar gibi genelde kare bir forma sahiptir Binanın içinde dikdörtgen ve geniş bir avlunun ortasında geleneksel olarak bir şadırvan ve havuz bulunması gerekmektedir Günümüzde böyle bir alan mevcut değildir Han, hemen her uzun mesafe hanında olduğu gibi iki katlı idi Üst katta galeriye açılan odalarda yatmak isteyenler konaklar, zemin katta ise üst kısmın sade yaşamının tam tersi görülürdü Yükleriyle develer, tüccarlar ile hizmetkarların kalabileceği odalar, malların boşaltıldığı ve pazarlandığı dükkanlar ile pazarlık yapan insanlar bulunurdu Han, limana yakın olması, sebebiyle, her zaman canlı kalmıştır Han belli dönemde bir tür borsa gibi de çalışmış, özellikle iç avluya dönük dükkanlarda bu işler yoğun olarak yapılmıştır 18 ve 19 yüzyıllarda, teknolojinin ulaşım alanında çeşitli değişikliklere yol açması ve ekonomik hayatın zaman zaman yer değiştirmesiyle birlikte Kızlarağası Hanı da yavaş yavaş önemini kaybetmiştir Han, gece konaklamaların sona ermesinden sonra, sadece malların indirildiği ve depolandığı bir yer durumuna gelmiştir 1993 yılında restore edilerek günümüzde turistik bir çarşı olarak hizmete giren Kızlarağası Hanı'nda çok çeşitli el sanatları ürünlerini, halıları, deri kıyafetleri ve çarpıcı hediyelik eşyaları bulabilir ve hanın tam ortasındaki açık çay bahçesinde mistik havayı içinize çekerek yorgunluğunuzu atabilirsiniz İzmir'in eski anıtsal yapılarından bir diğeri de HİSAR CAMİİ'dir Aydınoğlu (Molla) Yakup Bey tarafından 16 yüzyılın sonlarında yaptırılmıştır Belgelerde yapılış tarihi olarak 1592 ve 1598 olarak geçen Camii'nin ortasında merkezi büyük kubbe ve iki yanda uzunlamasına ikişer kubbe bulunmaktadır Son cemaat kısmı 7 kubbeli bir revaktan oluşur Bahçe duvarı ile öndeki iki şadırvanlı meydandan ayrılan dar uzun harimi, bir geçitle güneye uzar 1813, 1881, 1927 ve 1980 yıllarında onarım gören cami, güneyden ve batıdan payanda kemerleri ve duvarlarıyla desteklenmiştir Dekorasyon 18 ve 19 yüzyılların etkisi ile zenginleştirilmiştir Sütun başlıklarında, pencere üzeri ve cephe süslemelerinde mihrap, minber ve vaiz kürsüsünde Avrupa sanatsal etkilerini görmek mümkündür Osmanlı Bankası Fevzipaşa Bulvarı başında bulunan İzmir Osmanlı Bankası binası, 1 Milli Mimari Dönemi yapılarındandır 1926 yılında Mimar G Mongeri tarafından yaptırılmıştır İzmir Ticaret Borsası Türkiye'nin ilk ticaret borsası olan İzmir Ticaret Borsası'nın bugün hala faaliyet gösterdiği bina, 1928 yılında özel olarak inşa edilmiştir Sivri kemerleri, bitkisel motifli alçak kabartmaları, saten sütun ve kabaraları ile Osmanlı ve Selçuk mimarisinden esinlenmiş olan 1 Milli Mimari Dönemi'nin İzmir'deki en önemli örneklerindendir Turizm İl Müdürlüğü (Eski PTT Binası) İzmir'deki 19 yüzyıl sonu ile 20 yüzyıl başı kagir mimarisinin tipik bir örneği olan yapının özellikle dövme demir parmaklıkları ve korkulukları ile kapı saçağı Art Nouveau stilindedir 1891- 1919 yılları arasında İzmir Ticaret Borsası'nın, 1921'de ise Yunan Milli Bankası'nın kullanımına ayrılan bina, 1922'den sonra İzmir Merkez Postanesi olarak hizmet görmüştür 1996 yılındaki restorasyonu takibeden yıllarda İzmir Turizm İl Müdürlüğü'nün kullanımına verilmiştir Vakıfbank Binası Fevzipaşa Bulvarı başlangıcındaki tarihi bina 1931 yılında mühendis Kemal Bey tarafından yapılmıştır Birinci Milli Mimari ve Art Deco stillerinin özelliklerini taşımaktadır Ziraat Bankası Hem milli mimari hem de Art Deco stillerinden izler taşıyan Ziraat Bankası binası 1930 yılında yapılmıştır Camlı, tavanlı banka holü, özel bir duvar sistemi olan kazı dairesi ve ağır kapıları ile banka mimarisinin ilginç örneklerindendir Alsancak Eski adı Punto olan Alsancak yıllar boyu İzmir'in simgesi olmuştur Dünyaca ünlü birçok seyyah ve yazarın şiir ve eserlerinde yer almıştır Victor Hugo 1829 yılında yayınlanan "Les Orientales" isimli kitabındaki "La Captive" isimli şiirinde ünü batıya yayılan İzmir'i bir prensese benzetir Şiir şöyledir; "İzmir, bir prensestir çok güzel küçük şapkasıyla Mutlu ilkbaharlar durmaksızın onun çağrısına yanıt verir Nasıl vazo içindeki çiçekler gülümserse, O da denizler arasından ışıldar Hatta Arşipel'in yaratılışından çok daha tutkulu" Dünya edebiyatında silinmez izler bırakan şair Hugo, İzmir'e gelmemesine karşın kentin ününden efsaneli büyüsünden ve bir amazon kraliçesi tarafından kurulup isimlendirilmesinden etkilenmiştir Bahsettiği ise İzmir'in yoksul ve çöküntü halindeki mahalleleri değil, Alsancak sınırları içindeki Frenk Mahallesi'dir Alsancak'ta Levantenler Rumlar, Ermeniler, zengin diğer batılı kesimler oturmaktadır Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nin iki tarafında uzanan bu dönemlerden kalma yapılar değişik ve özgün mimarileriyle halen bir inci gibi dizilir Kordonboyu Şiirlere, şarkılara konu olan İzmir'in ünlü Kordon'u, günün her saatinde cıvıl cıvıl, capcanlı bir mekandır Büyükşehir Belediyesi'nin gerçekleştirdiği rekreasyon düzenlemesi, yürürlüğe koyduğu "Kordon Yönetmeliği" ile bu ünlü mekan İzmir'in en önemli prestij alanı haline geldi Temizlenmeye, rengi maviye dönmeye başlayan Körfez ile birlikte artık Kordonboyu daha bir yaşanılası oldu Pasaport İskelesi İskele, İzmir Limanı'nın sadece bir bölümünü oluşturmaktadır 1952 yılında bu iskelenin yetersiz kalması nedeniyle Bayındırlık Bakanlığı'nca bugünkü Alsancak Limanı kurulmuştur Pasaport İskelesi bugün hala körfez ulaşımında aktif rol oynamaktadır Asansör İzmir'in Güzelyalı semtinde bulunan Tarihi Asansör ve Asansöre çıkan Dario Moreno Sokağı kentin görünmesi gereken mekanlarından biridir Musevi işadamı Nesim Levi Bayrakoğlu tarafından 1907 yılında inşa ettirilmiştir Eski İzmir'de Asansör Çıkmazı Sokağı'nın iki yanındaki sakız evlerinde Museviler otururdu Mithatpaşa'dan Halilrıfat Paşa Caddesi'ne çıkmak için 155 basamak merdiveni tırmanmak zorunda kalan halka kolaylık olması amacıyla inşa ettirilmiştir Önceleri su ile çalışan asansör 1985 yılında belediye tarafından elektrikle çalışır hale getirilmiştir 1992 yılında restore ettirilen tarihi asansör halen İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından bir eğlence, kültür ve dinlence mekanı olarak çalıştırılmaktadır ve kentin önemli bir turistik durağıdır Asansör'ün girişindeki Dario Moreno Sokağı'nın iki yanındaki sakız evleri de bölgeye ayrı bir özellik katmaktadır İzmir Kız Lisesi İzmir Kız Lisesi, Cumhuriyet devrinin ilk eğitim kurumlarından biridir 1917 yılında İzmir Valisi Rahmi Bey tarafından İttihat ve Terakki Mektebi olarak kullanılan okul, 1922-1923 yıllarında bugünkü anlamda eğitim vermeye başlamış, 1936-1937 öğretim yılında kız lisesi olarak kullanılmaya başlanmıştır 1958 yılında yemekhane ve derslik, 1968 yılında ise 14 derslikli bina eklenmiştir 1985 Haziran ayında çıkan yangında ana bina tamamen yanmış, daha sonra onarılarak 1990-1991 öğretim yılından itibaren tüm binalarda yeniden eğitime başlanmıştır Yürüyüş Parkurları Yürüyüş (Trekking) Sanayileşmenin getirdiği yoğun göç ve kentleşme, insan yaşamının stres kaynaklarını da çoğalttı Kentsel yaşamın ve teknolojiye bağlı olarak artan iş temposu ile birlikte insan ilişkilerinde yaşanan yabancılaşma ve yoğun rekabet, stres katsayısını 2'ye 3'e katlar oldu Bunun sonucu olarak da yalnızca kentin kendisi değil, yaşam da çekilmez hal alırken, kaçış yolları aramaya başladık Bulduğumuz en önemli yolların başında ise, bizi doğanın eşsiz güzellikleriyle dolu şefkatli kucağına götüren, doğanın dingin ve huzurlu kollarında arındıran "trekking" oldu Hani Sebahattin Ali'nin "Başım dağ, saçlarım kardır deli rüzgarlarım vardır Ovalar bana çok dardır Benim meskenim dağlardır, dağlar" dizelerinde olduğu gibi kendimizi dağlara vurur olduk Trekking, yalnızca yoğun kent yaşamının stresinden uzaklaşıp huzur bulabileceğimiz bir etkinlik değil; aynı zamanda, binbir çeşit çiçek ve bitki örtüsü ile kaplı dağlarda kuş sesleri arasında yapılan son derece zevkli bir yolculuk ile doğayla bütünleşmemizi sağlayan, yaşama bağlılığımızı artıran bir etkinlik İzmir ve çevresi ise tarihi zenginlikleri ve doğal güzellikleriyle, trekking yapmaya elverişli parkurlarla dolu Yanı başımızdaki Karagöl ve Balçova Behzat Tepesi'nden, Bergama Kozak Yaylası'na, Yeni Şakran'ın Köseler Köyünden Aigai antik kentine, Tire Kaplan Yaylası'ndan Ödemiş Beydağ ve Bademiye Cevizli dağa kadar uzanan İzmir'in enfes doğası içindeki bu serüvene katılmanız için yapmanız gereken tek iş ise, kentimizde çok sayıda bulunan dağcılık ve doğa sporları kulüplerinden birine çok düşük bir bedelle üye olmak Ayrıca, hareket yerleri olan Karşıyaka ve Konak Vapur iskeleleri ile Bornova merkez ve Sabancı Kültür Merkezi önünde sabah saat 0730 ile 0800'de hazır bulunup misafir olarak da yol masrafı dışında küçük bir ücret ödeyerek bu yürüyüşlere katılmanız mümkün Kulüpler ile dernekler, Orman Bakanlığı ile Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'nün onayladığı İzmir ve çevresindeki 100 dolayındaki güzergahta; doğa yürüyüşü, kamp etkinliği ve dağ bisikleti etkinliği düzenliyor Parkurlar • Balçova Behzat Tepesi Yeni Şakran Kale • Balçova Baraj Havzası • Vişneli Nif karlığı (Buca) • Gürle Köyü - Karatepe Örnekköy • Yukarı Kızılca - Mahmut Düzlüğü • Yukarı Kızılca - Mahmut Zirve • Yukarı Kızılca - Karlık Suyu • Özdere - Orman Kampı • Seferihisar - Teos • Ödemiş - Bademiye • Ödemiş - Bademiye Cevizlidağ • Menemen Çukurköy - Suuçan (Türkmen) Şelalesi • Çiçekliköy - Yakaköy • Ansızca - Topkaya • Kemalpaşa - Nif • Bağyurdu Üçpınarlar Dere Yatağı • Menderes Perlit Madeni - Cumaovası Göleti • Çamlık'tan Şirince • Örnekköy - Karagöl Uyarılar Doğa yürüyüşlerine katılmadan önce TC Dağcılık Federasyonu İl Temsilciliği'nin ve kulüplerin düzenlediği eğitim ve seminer programlarına katılıp bilgi anlamında gerekli donanıma sahip olabilirsiniz Yürüyüşler rehberlerin sorumluluğunda gerçekleştirilmektedir Bu nedenle rehberin uyarılarını dikkate almak zorundasınız Çevreyi kirletici ve faunayı bozucu tutum ve davranışlardan sakınmalısınız Yürüyüşlerde sigara ve alkol almak yasaktır Yürüyüş programlarına katılmadan önce sağlık kontrolünden geçmenizde yarar var Sağlık kontrollerinizi Atatürk Stadyumu Sporcu Sağlık Merkezi'nde yaptırabilirsiniz Trekking programlarına katılmak için gerekli malzemeler : •Sırt çantası, •Sert tabanlı spor ayakkabı, •Rahat giysiler, •Yağmurluk, •İlk yardım malzemesi, •Yiyecek, içecek, •Düdük, •Bıçak, •Fener, •Bere, eldiven, •Enerji verici yiyecekler (kuru üzüm, incir,kayısı) Edit By SerhaT Kardeş Lütfen Konuları Düzgün Sun Site Adresleri Ve Luzumsüz Resimler Koyma Birdaha |
|