Atamızdan Anılar.. |
01-29-2007 | #1 |
asyaland
|
Atamızdan Anılar..Atamızın Son Gördüğü Rüya 26 Eylül 1938 tarihinde Atatürk, rahatsizligi ile ilgili olarak ilk defa hafif bir koma atlatmistiProfDrAfet Inan,olayi söyle anlatiyor : "O geceyi rahatsiz geçirdi,ilk hafif komayi o zaman atlatmistiErtesi sabahki açiklamasinda" : "Demek ölüm böyle olacak" diyerek "uzun bir rüya gördügünü" söyledi ve "Salih'e söyle ,ikimizde bir kuyuya düstük, fakat o kurtuldu" dedi Atatürk'ün, burada "kuyuya düsme" sembolü ile gördügü rüya vizyonu,kendisininde söyledigi gibi ölümün habercisiydi Salih Bozol'un kuyudan kurtulmasi ise bilindigi gibi, Atatürk'ün vefat ettigi gün, buna çok üzülen Salih Bozok'un da intihar etmesi ve sonunda onun kurtarilmasini simgeliyordu Iste bu ATATÜRK'ün son rüyasi idi Kıbrıs'ı verelim de kurtulalım diyenlere Atatürk'ten bir anı -------------------------------------------------------------------------------- GAZİYE PEYNİR GETİREN TEYZE Gazi Çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rasladık Atatürk attan inerek bu ihiyar kadının yanına sokuldu - Merhaba nine Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle; - Merhaba dedi - Nereden gelip nereye gidiyorsun? Kadın şöyle birduralayıp, - Neden sordun ki, dedi Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi? Paşa gülümsedi - Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine Bu topraklar Türkmilletinin malıdır Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını salladı - Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindeyim Bizim mıhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim - Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni? - Gazi Paşamızı görmem için Başını pek ağrıttım daBenim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum Rüyalarıma girdi Gazi Paşa Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı Angaraya, giceleyin geldimdi Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey - Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadını birden yüzü sertleşti - Tövbe de bey tövbe de! Daha ne isteyebilirim kiO bizim vatanımızı gurtardı Bizi düşmanın elinden kurtardı Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi Bana dönerek, - Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdırBenim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu Attan indim Yaşlı kadının elini tuttum anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk'ün ellerine sarıldı Görülecek bir manzaraydı bu İkisi de ağlıyordu İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini Ata da onun ellerini öptü Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri Bunu Atatürk'e uzattı; - Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim Seversen gene yapıp getiririm Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi Çok beğendiğini söyledi Sonra birlikte köşke kadar gittik Oradakilere şu emri verdi; "Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin Sonra köyüne götürün Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun" ---------------------------------------------------------------------------------- Alman Profesorden muthiş cevap 10 Kasım 1938, saat 9:00’u geçmek, üzere acı haber istanbulda’da yayılmaya başlamıştır Alman profesör İstanbul Üniversitesinde derse girmek üzeredir Birden bire teretüt eder Rektöre telefonla danışmayı yerinde bulur Rektör “Sayın Profesör, siz Almanya’da böyle bir durumda ne yaparsanız, öyle hareket edin” der Profesörün cevabı tarihe geçecek bir kıymettedir; “Sayın Rektör, fakat Almanya’da şimdiye kadar böyle bir adam ne yaşamış, ne de ölmüştür”
__________________
|
|