Tıp Sözlüğü |
02-09-2010 | #1 |
bukett
|
Tıp Sözlüğü-- A -- Abazi : Merkez ve sinir sistemi hastalıkları olmaksızın da görülebilen, yürüme yeteneğinin yitirildiği hareket kusuru Abdomen : Karın, batın Abdominoplatik: Laparoplastik Abdüksiyon: Kol yada bacağın tamamının ya da bir bölümünün vücudun dikey ekseninden yana doğru hareketi Abiyogenez: Canlıların cansız maddelerden meydana geldiğini savunan görüş Ablasyon: Cerrahi girişimle patolojik bir oluşumun alınmasını belirten terim Abrasyon: Derinin yüzeysel katmanlarındaki lezyon Abortus: Çocuk düşürme,düşük Absans: Kısa süreli şuur kaybı Abse: Çevre dokulardan kese tarzında doku ile sınırlı içerisi cerahat ile dolu oluşum Absorbsiyon: Emilme, örnsindirim, gıdaların barsaklarda absorbsiyonudur denilebilir ACE: Anjiyotensin dönüştürücü enzim için kullanılan kısaltma Açık dolaşım: Kanın damarlardan dokular arasındaki özel boşluklara yayılıp, madde alış-verişi olduktan sonra toplayıcı damarlarla kalbe dönmesine denir Adaptasyon: Canlının yaşama ve üreme şansını artıran çevreye uyumunu sağlayan ve kalıtsal olan özellikleri Addis sayımı: 24 saatlik toplam idrardaki alyuvar ve akyuvarların sayısını ölçme işlemi Addüksiyon: Kol ya da bacağın tamamının ya da bir bölümünün vücudun dikey eksenine doğru hareketi Adenin: Pürin grubundan azotlu bir organik bileşik (Adenintimin protein çiftinin bir azotlu bir bileşeni) Adenit: Salgı bezlerinin akut ya da kronik iltihabı Adenohipofiz: Hipofizin salgıbezi yapısı gösteren ön lobu Adenoidektomi: Adenoitlerin (geniz bademcikleri) cerrahi girişimle çıkarılması Adenoidit: Geniz bademciklerinin iltihabı Adenokarsinom: Mikroskobik yapısı salgıbezi özellikleri gösteren kötü huylu tümör Adenom: Salgıbezi dokularından kaynaklanan iyi huylu bir tümör Adenopati: Salgıbezleriyle ilgili hastalık süreci Adenosarkom: Yapısında mikroskobik incelemeyle saptanabilen iki tür hücrenin bulunduğu kötü huylu tümör Adenovirüs: Adenoviridae familyasından DNA içeren virüs Adenozin trifosfat (ATP): Canlıların doğrudan kullandığı hücresel enerji molekülü, biyolojik enerji Adinami: Kuvvetin azalması ya da kaybı Adipoz doku: Hücrelerinde yağ kabarcıkları içeren bağ doku Adipozite: Derialtı dokusunda aşırı yağ birikimi Adiyadokokinezi: Elleri açıp kapama gibi birbirine karşıt hareketleri art arda hızla yapma yeteneğinin kaybı Adjüvan: Organizmanın bağışıklık yanıtlarını güçlendirmek için kullanılan değişik yapılardaki maddelere verilen ad Adneks: Belirli bir sistemin ana organıyla hem anatomik, hem işlevsel bağları olan yapıların genel adı Adneksit: Dölyatağı ekleri olan yumurtalıklar ve tüplerin akut ya da kronik iltihabı Adrenalin: Böbreküstü bezlerinin iç kısımları tarafından salgılanan bir hormondur Tabiatta bu hormonun görevi, organizmayı acil harekete hazırlamaktır ve etkisini, nabzın atışı, kanın iç organlar ve deriden kaslara sevk edilmesi, karaciğerdeki glikojenin glikoza değişmesi ve böylelikle acil bir enerji kaynağı sağlanması şeklinde gösterir Adventisya: Kan damarları duvarının dış katmanı Aeorafaji: Yemek yerken ya da yutarken sindirim sistemine aşırı hava girmesi Aerobik solunum: Hücrede yalnız moleküler oksijenin kullanıldığı bir solunum şeklidir Afaki: Gözde merceğinin bulunmaması Afazi: Beyindeki ilgili alanların tahribi sonucu, konuşma veya konuşulanı anlama yeteneğinin kaybı Disfazi, aynı durumun daha hafif bir formudur Afrodizyak: Cinsi arzuyu artırıcı maddeler, ilaçlara verilen isim Afoni: Ses kaybı Kısmi veya tam olabilir Afoni sebepleri, genellikle konuşma kaslarını kontrol eden sinirlerin hastalığı veya zedelenmesi, boğaz, gırtlak hastalıkları veya nörozdur Histerik afoninin nedeni, şuuraltı, hiç konuşamamak veya özel bir durumda konuşmamamk arzusudur Aft: Ağız ya da yutak mukozasında genellikle çok sayıda yüzeysel ülserleşme Agalaksi: Doğumdan sonra süt salgısının bulunmaması Agenezi(aplazi): Organizmanın doku, organ ya da organ gurubu gibi bir bölümünün bulunmaması Agenitalizm: Üreme organlarının bulunmaması Aglütinasyon: Sıvı bir süspansiyonda, ufak cisimciklerin bir araya gelip birbirlerine yapışmasıdır Agnozi: Duyular aracılığıyla algılanan uyarılara anlam verme yeteneğinin yok olması Agoni: Solunum ve kalp atımlarının düzensizleşmesi, el ve ayakların soğuması gibi yaşam belirtilerinin giderek zayıfladığı ölümden önceki durum Agorafobi: Geniş, açık bir sahada yalnız kalınca hissedilen, kontrol edilemeyen bir korkudur Agrafi: Yazı yazma becerisinin kaybolması Agramatizm: Sözdizimi açısından doğru cümleler kurarak konuşabilme yeteneğinin olmaması Agranülositoz: Kanda ve kemik iliğinde akyuvarların iyice azaldığı ya da tümüyle yok olduğu ağır hastalık Aguzi: Tat alma duyusunun kaybolması Ajitasyon: Kişinin etrafa saldırganlığı, aşırı aktivitesi ile karakterize durum Akalazya: Bir büzgen kasın yetersiz gevşemesiyle ortaya çıkan bozukluk Akalküli: Düzenli düşünme yeteneğinde sayısal simgelerle işlem yapma güçlüğü biçiminde ortaya çıkan bozukluk Ajite: Rahatsız, huzursuz, taşkınlık yapan Akinezi: Normal bir insanda kendiliğinden oluşan otomatik hareketlerin bir bütün olarak azalması ya da kaybı Akne: Yüz, omuzlar, sırt ve göğüsteki yağ bezleriyle ilgili kronik bir deri hastalığıdır En çok 14-20 yaşlar arasında görülür ve bu hastalığın tipik belirtileri olan siyah noktalar, sivilceler, gençlerin bu en hassas devirlerinde genellikle psikolojik rahatsızlıklara yol açar Yağ bezlerinin kanalında bir tıkaç oluşur ve bu tıkacın başı sertleşip siyahlaşır Bazen, kanal tıkalı olduğu halde, bez yağ salgılamaya devam eder ve böylece içi yağ dolu bir kist oluşur Siyah noktalara tıpta komedon adı verilir Akoli: Bağırsaklarda safranın bulunmadığı patolojik durum Akomodasyon: Gözün farklı uzaklıklarda bulunan cisimleri net olarak görmek için yaptığı uyum Akondroplazi:Tedavisi olmayan, sebebi bilinmeyen kalıtsal bir cücelik tipidir Gövde normal büyüklüte olup, kol ve bacaklar anormal derecede kısa ve baş normalden büyüktür Akrofobi: Yüksek yerlerde ya da uçak gibi hızla yükselen araçlarda bulunma korkusu Akromatopsi: Renk algılamasının bulunmadığı görme bozukluğu Akromegali: Beyin tabanında bulunan hipofiz bezinin ön bölümünün aşırı çalışmasına bağlı bir durumdur Büyüme tamamlanmadan, kemiklerin uzaması sona ermeden erken çağlarda baş gösterirse jigantism adı verilen dev görünüm oluşur Bozukluk büyüme çağının bitiminden sonra baş gösterirse, el ve ayakların genişlemesi, çene ve burnun büyümesi ve sesin kalınlaştığı görülür Akson: Sinir hücrelerinin uzun uzantısısinaptik bağlantıların sağlantığı uzantılardır Aktif taşıma: Yarı geçirgen bir zarda maddelerin az yoğun ortamdan çok yoğun ortama enerji harcayarak geçmesi olayıdır Aktin: Kaslarda kasılmayı sağlayan protein yapıdaki ince iplikler Akustik Sinir: İşitme siniri Alel: Bir karakter üzerinde aynı yada farklı yönde etkili olan iki veya daha fazla genden herbiri Alg: Sulu ortamda yaşayan tek hücreli organizmalardırFotosentez yada fagosite yaparak beslenir Ambliyopi: Gözde belirli bir bozukluk olmaksızın oluşan görme tembelliği Allantoyis kesesi: Yumurta içindeki metabolik artıkların depolandığı embriyonik kese Alveol: Akciğerlerde genişlemiş küçük kesecik Amino asit: Proteinlerin yapı taşıdır Bir amino asit, amino grubu (NH2) ile bir karboksil grubu (COOH) taşıyan bileşiklerdir Çok sayıda amino asit peptid bağları ile bağlanarak proteinleri oluşturur Amnezi: Hafızanın kısmen veya tamamen kaybolması Amonyak (NH3): Protein metabolizması sonucu oluşan azot ve hidrojen bileşimi olan keskin kokulu bileşik Anaerobik solunum: Hücrede moleküler oksijenin kullanılmadığı bir solunum şeklidir Analjezik: Ağrı kesici Anemi: Kısaca, halk arasında kansızlık olarak bilinen anemi, alyuvarların sayı olarak az olması ve alyuvarların içerisinde bulunan hemoglobin adı verilen maddenin miktarının azlığıdır Anemik: Kan değerleri düşük olan, yani kan sayımında eritrosit sayıları ve hemoglobin miktarı düşük olan kişi Anerji: Özel bir antijene cevap verilmemesi hali Organizmanın savunma yeteneğinin kaybolması Anestezi: Doktorlar, ameliyat sırasında ağrı duymaması için, ameliyattan önce hastaya bir iğne yapar ya da solunum yoluyla bir gaz verirler Hastanın bilincini yitirerek uykuya geçmesine narkoz, böylece vücudundaki ağrıları duyamayacak duruma gelmesine anestezi, bu duyu yitimine yol açan maddelere de anestezik denir Anizogami: Farklı şekil, büyüklük ve yapıdaki gametlerin birleşimiyle yapılan eşeyli üreme şekli Anksiete: İç sıkıntısı, iç daralması Anosmi: Koku alamama, nezle grip gibi enfeksiyonlarda olabildiği gibi koku siniri ile ilgili beyin bölgesindeki patolojilerde de görülebilir Anoreksi: Anorexia Nervosa, özellikle genç kadınlarda görülebilen, yemek yememek, çok az uyumak, buna rağmen çok aktif olmakla beliren psikolojik bir bozukluktur Bu durum genellikle kişinin çok şişmanladığı kanısı ile mübalağalı bir şekilde rejim uygulaması ile başlar, önceleri kontrol edilebilen iştah bir süre sonra hakikaten yok olur ve zayıflama normal ölçüleri aşar Ansefalit: Beyin iltihabı Antiasit: Asit giderici Antidiüretik hormon: Böbreklerden suyun geri emilmesini sağlayan ve hipofizin arka lobundan salgılanan hormon Antienflamatuar: İltihabi reaksiyonu önleyen madde, ilaç Antijen: Canlı vücuduna dışarıdan giren ve antikor oluşmasını sağlayan yabancı madde Antikodon: tRNA'daki üçlü baz dizilişi Antikor: Vucuda giren yabancı maddeleri(antijen) yok etmek için vücudun ürettiği savunma maddesi Antiseptik: Mikropları, yani insan, hayvan ve bitkilerin dokularına yerleşerek hastalığa yol açan bakteri, virüs, mantar gibi tek hücreli asalak canlıları yok etmek sağlıklı yaşamın temel koşullarından biridir Antiseptik, antibiyotik ve dezenfektan gibi değişik adlarla anılan birçok madde bu amaçla geliştirilmiştir Ama genel olarak "mikrop" öldürücüler denen bütün bu maddelerin bazı özellikleri ve kullanımları farklıdır Antiseptiklerin Tarihi İnsanlar, "mikrop kuramının" bulunmasından yüzyıllarca önce neden ve nasıl etki yaptığını bilmeksizin antiseptikleri kullanıyorlardı Örneğin çiğ etin bol tuz ve baharatla yoğrularak sucuk biçiminde saklanması, sebzelerin yoğun bir tuz ve limon ya da sirke çözeltisi içinde bekletilerek turşu yapılması, bakterileri büyük ölçüde yok ederek bu besinlerin bozulmasını önlüyordu Bugünkü antiseptikler ise Louis Pasteur'ün değerli çalışmalarının ürünüdür Antiseptikler Nasıl Etki Eder? Kimyasal antiseptiklerin mikroplar üzerinde nasıl etkili oldukları tam olarak açıklanamamıştır Bu maddeler doğrudan doğruya mikrop hücresine girerek yaşamsal işlevlerini engelleyebileceği gibi, mikrop hücresinin dış zarını eriterek de yıkıcı etki gösterebilir Ne var ki birçok antiseptik normal hücreler üzerinde de ayn etkiyi yapar Bu yüzden bu maddelerin dikkatli kullanılması gerekir Bazı antiseptikler ağızdan alındığında ya da vücuda şırınga edildiğinde ağır sonuçlara, hatta ölüme yol açabilir Antispazmodik: Spazm çözücü, daha çok iç organlardaki düz kasların kasılmalarını çözen ilaç grubuna verilen isim Antistatik: Statik elektrik birikimini önleyen madde Antitoksik: Toksin giderici Antitüssif: Öksürük giderici Antiviral: Virüslara etkili, virusların zararlı etkilerini önleyen Anüler: Halka şeklinde Anüri: İdrar çıkaramama Anüs: Makat, sindirim kanalının bitiş kısmı Aorta: Kalpten çıkan, vücudun en büyük damarı, kalpten çıktıktan sonraki kavisli bölümüne arcus aorta, göğüs kafesi içersinde seyreden kısmına torasik aorta ve karın içersinde seyreden bölümüne de abdominal aorta denir Aortik Anevrizma: Aort damarının her hangi bir bölümünde görülen genişleme Apandis: İnce bağırsak ile kalın bağırsağın birleştiği yerde parmak şeklinde bir çıkıntı Apandisit: Kör barsak (apendiks) iltihabı Apati: Çevre ile anormal derecede ilgisizlik, duygusuzluk, kayıtsızlık Apeks: Uç, tepe, zirve Apirojen: Ateş yükselmesine neden olan herhangi bir madde taşımayan Apne: Solunumun geçici bir zaman içinde durması Apoenzim: Enzimin koenzim olmadan etkinlik gösteremeyen protein kısmıdır Apopleksi: Felç, inme Araknoit: Beynin üzerinin örten ince zar Asetabulum: Uyluk kemiğinin başının, kalça kemiği ile eklem yaptığı çukurluk Asetilsalisik Asit: Yaygın olarak kullanılan ve bilinen aspirinin kimyasal adı Asidoz: Organizmanın asit baz dengesinde asit istikametinde bozulma sonucu ortaya çıkan entoksikasyon tablosu Aso: "Antistreptolizin O" için kullanılan kısaltma Streptolizin, "Hemolitik Streptokok" adı verilen bakterilerin salgıladığı toksinin adıdır Bu toksinin varlığını tespit için yapılan tetkike de kısaca ASO adı verilir ASO, romatizma gibi bazı Hemolitik Streptokok enfeksiyonlarında yükselir bu açıdan teşhis te ASO değerleri önem taşır Asthma: Astım Bkz Detaylı Bilgi Aşil Tendonu: Baldır arka kısmındaki kas grubunun, topuk kemiğine birleşmesini ve ayağın aşağı yukarı hareketini sağlayan yapı (kiriş) Atropin: Belladonna (Güzel Avrat Otu) adlı bitkiden elde edilen bir alkaloiddir Tıpta çok değişik kullanım alanları vardır Örneğin, göz dibinin muayenesinde, göz bebeğinin genişletilmesi için, ayrıca anesteziden önce üst solunum yollarında salgıların azaltılması için kullanılır Atmosfer basıncı: Atmosferin yer yüzünde bulunan her cisim üzerine yaptığı basınç Deniz seviyesinde, 760 mm'lik civa sütununun 1 cm2 alana yaptığı basınç "1 atmosfer" basıncıdır
__________________
G€rç€k ßana bîr adım daha yaklş gafl€t ßnd€n ßîr adm daha g€rî at ama uzak dr ßnd€n d€ssas |
Cevap : Tıp Sözlüğü |
02-09-2010 | #2 |
bukett
|
Cevap : Tıp Sözlüğü-- B --
Babinski bulgusu: Nörolojide çok önemli olan bir muayene testi Ayak tabanıın dış keranı boyunca, ucu sivri bir cismin sürtülmesiyle ortaya çıkan normal refleks, Babinski bulgusunda ters yönde gerçekleşir BAC (bakteriyel yapay kromozom) NA parçacıklarını kopyalamakta kullanılan ve bir cins bakteride bulunan bir madde Bağışıklık: Belirli bir mikroorganizmaya karşı vücudun direncidir Aktif ve pasif olmak üzere iki tip bağışıklık (immünite) vardır Aktif immünite, hastalığın, çok hafif de olsa, bizzat geçirilmesiyle oluşur Hastalığa neden olan organizmalar, vücutta antikor reaksiyonları uyandırırlar ve bu reaksiyonlar, bazı vakalarda, hayat boyu devam eder Pasif immünite ise, antikor reaksiyonu uyandırıcak nitelikte, fakat kuvveti azaltılmış veya değiştirilmiş olan mikropların vücuda aşılanmasıyla oluşur Bakteri: Tek hücreli mikroorganizmalardır Bunlar, mantarlardan küçük, fakat virüslerden büyüktürler Bazıları hastalık yapıcı, bazıları zararsızdır; bazı bakteriler ise, faydalıdırlar: Örneğin, toprağın nitrojen yapıcı bakterileri Bakteriler, şekillerine göre sınıflandırılabilirler: Coccus'lar yuvarlak, bacillus'lar çubuksu, vibrio'lar virgül şeklinde, spirillum'lar dalgalıdır Bakteriemi: Bakterilerin veya bakteri toksinlerinin kana geçmesiyle oluşan ateş, titreme ile seyreden klinik tablonun adıdır Eş anlamlı olarak septisemi de kullanılır Ballismus: Kol ve bacakların, istemsiz, şiddetli, atıcı hareketleridir Bu durum, gövdenin yarısında görüldüğü takdirde, "hemiballismus" adını alır Bal özü:Çiçekler tarafından salgılanan tatlı ve genellikle kokulu bir sıvı Bandaj: Yara sarmaya veya yaraları kapatan gazları ve tespit edici tahtaları yerinde tutmaya yarayan kumaş parçasıdır Barbitüratlar: Sinir sistemini uyuşturucu etkileri olan maddelerdir Basil: Çomak şeklindeki mikroorganizmalardır Örneğin Tüberküloz'un etkeni Koch adı verilen basildir Başkalaşım: Bazı böcek ve kurbağa gibi canlıların, yumurtadan çıktıktan sonraki gelişme evrelerinde yapısal değişikliğe uğrayarak atalarına benzer hale gelmeleri Batın: Gövdenin, göğüs ve pelvis bölgeleri arasındaki kısmıdır Göğüsten, bir kas bölme teşkil eden diafragma ile ayrılmış olan batının, alt kısmında pelvis boşluğu ile devamlılığı vardır Bazal Metabolizma: Vücut yüzeyi birimine göre hesap edilen, istirahat anında sarf edilen enerji miktarıdırVücut yüzeyi şahsın, boyu ve kilosundan hesap edilirTroid bezinin fazla çalışmasında, bazal metabolizma yükselir Bazal metabolizma hızı: Besin alınması ve hareketsiz durumda vücudu canlı tutmak için gerekli enerji tüketimi Bell Paralizi: Yüz siniri felcidir Bence-Jones Proteini: Myelomatosis gibi kemik iliğini ilgilendiren hastalıklarda, idrarla çıkartılan bir cins protein Beriberi: B vitamini noksanlığında meydana gelen ağır bir polinevrit Beyin: Omurgalılarda kafatası içindeki merkezi sinir sisteminin bir bölümü Bikonkav: Her iki yüzeyide konkav, iç bükey veya oyuk olan Bifid: İki bölüme ayrılmış durumda olan, çatallı, yarık Bifurkasyon: İki dala ayrılma yeri Bilateral: Her iki tarafa ait olan, iki taraflı Billurubin: Hemoglobinin yıkılmasından açığa çıkan kırmızı boya Billüribinemi: Kanda billüribinin artması Biopsi: Canlı bir dokudan muayene edilmek üzere küçük bir parça alınması Bilefarit: Göz kapaklarının, özellikle kenar bölümlerinin iltihabı Bistüri: Laboratuarda kullanılan keskin bıçak Biyogenez: Canlıların kendilerine benzeyen canlılardan oluştuğunu açıklayan görüş Biyokütle: Belirli bir alan ve hacimde bulunan canlı ağırlığa biyokütle denir Biyosfer: Dünyadaki bütün canlıların yaşadığı 16-20 km kalınlığında tabaka Biyosferin deniz seviyesinden 8-10 km'si atmofere, 8-10 km'si okyanusların dibine doğru uzanır Biyoteknoloji: Özellikle DNA ve hücreyle ilgili konularda kullanılan biyolojik tekniklere verilen ad Blastula: Döllenmiş yumurtanın bölünmeler sonucu, ortası sıvıyla dolu olan bir hücre tabakasından oluşan yapı Bone: Kemik Botilismus: Basillus Botulismus toksinleri ile meydana gelen zehirlenme Brakiyalji: Kol ağrısı Bradikardi: Kalbin dakikadaki atım sayısının azalması Bronchiolitis: Solunum sisteminin en küçük fonksiyonel üniteleri olan bronşiollerin iltihabına denir Bronş: Soluk borusundan ayrılan akciğerlere giden iki boru Bronşit: Bronşlarda bakterilerin yerleşip üreyerek iltihaplanması Bowman kapsülü: Nefronun ucunda, glomerulusu saran yarım küre şeklindeki bölüm Bül: Ciltte içi sıvı dolu kabarık oluşumlar Çapları 05 cm'den büyüktür Küçük olanlarına vezikül denir Bkz Resim - Vezikül Büllöz: Büllerden oluşan lezyon
__________________
G€rç€k ßana bîr adım daha yaklş gafl€t ßnd€n ßîr adm daha g€rî at ama uzak dr ßnd€n d€ssas |
Cevap : Tıp Sözlüğü |
02-09-2010 | #3 |
bukett
|
Cevap : Tıp SözlüğüC
Caduceus: Mitolojide Tanrı'nın habercisi olan Merkür'ün asasıdır ABD ordusu tıp mensuplarının sembolü olup, tıp biliminin sembolü olan Eskülap asaından farklıdır Merkür asaının çevresinde iki yılan vardır, Eskülap'ta ise, bir yılan bulunur Caisson Hastalığı: Vurgun Dalgıçlarda ve çok yükselen havacılarda atmosfer basıncının ani değişimlerine bağlı olarak meydana gelir Calcaneus: Topuk kemiği Candida: Bir mantar çeşidi Cenin: Gelişmenin erken dönemindeki embriyoya verilen ad Cerahat: Alyuvarlar, bakteri ve yıkılmış doku kalıntıları gibi iltihap ürünlerini kapsayan doku sıvısıdır Cerrahi: Tıbbın en eski dallarından biridir İlaçla ya da başka tedavi yöntemleriyle iyileştirilemeyen hastalıkların, yaralanmaların, vücuttaki yapı bozukluklarının ameliyatla onarılmasına ya da hastalıklı organı kesip çıkararak iyileştirilmesine dayanır Cerumen: Kulak kiri İnsan kulağında normal olarak bulunan balmumu kıvamındaki salgıdır Bu salgının fazlalığı, kulak tıkanması ve geçici sağırlığa yol açar Cestodiasis: Yassı solucan enfeksiyonudur Clavicula: Köprücük kemiği Cor: Kalp Covper bezi: Seminal sıvının oluşturduğu bezlerden biri Crossing-over: Eşey ana hücrelerinde gerçekleşen mayoz bölünmenin profaz I safhasında oluşan tetratların kromatitleri arasındaki parça değişimi Caoxae: Kalça kemiği
__________________
G€rç€k ßana bîr adım daha yaklş gafl€t ßnd€n ßîr adm daha g€rî at ama uzak dr ßnd€n d€ssas |
Cevap : Tıp Sözlüğü |
02-09-2010 | #4 |
bukett
|
Cevap : Tıp Sözlüğü-- Ç --
Çekum (Caecum): İncebarsakla kalınbarsağın birleştiği yerdeki kesedir Bu bölgede, iltihaplanma, ülserasyon veya kanser görülebilir Çenek: Tohum yaprağı Tohumun yapısındaki bitki taslağında bulunan yapraklardanherbiri Çift çenekli bitki (Dikotiledon) :Embriyolarında iki çenek yaprak (kotiledon) bulunan bitkiler İletim demetleri gövdede belirli bir düzende yerleşmiştir CDNA: Tamamlayıcı DNA Haberci RNA şablonundan sentezlenerek elde edilen DNA şeklinde de tanımlanabilir Çıban: Çıbanlar, derideki ter bezleri veya kıl keselerinin enfeksiyonlarıdır Çiçek: Akut, enfeksiyöz bir hastalıktır Her yaşta ve her cinsten kişiler bu hastalığa yakalanabilir İki tipi vardır: Variola major ve variola minor Çil: Deride, güneşe maruz kalma sonucu beliren, ufak lekelerdir Bunlar, daha fazla, lokalize güneş yanıklarına benzetilebilir ve ekseriyetle sarışın veya kızıl saçlılarda görülen melanin pigmenti birikimidir
__________________
G€rç€k ßana bîr adım daha yaklş gafl€t ßnd€n ßîr adm daha g€rî at ama uzak dr ßnd€n d€ssas |
Cevap : Tıp Sözlüğü |
01-15-2011 | #5 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Tıp SözlüğüOsteoporomalasi OSTEOPOROMALASİ a (fr ostéoporomalacie) Patol Kemikteki protein örgüsünün seyrelmesi ve fosforlu kalsiyumlu madensel öğelerin kemiğe sinmesinde yetersizlik biçiminde ortaya çıkan iskelet hastalığı (Osteoporoz ve osteomalaside görülen patolojik süreçlerin birleşmiş halidir)
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Tıp Sözlüğü |
01-15-2011 | #6 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Tıp SözlüğüOsteooplast OSTEOPLAST a (fr ostéoplastë) Dokubil Kemiğin ana maddesinin içinde bulunan ve osteoblasttan (osteosit) türemiş hücreyi içeren boşluk
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Tıp Sözlüğü |
01-15-2011 | #7 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Tıp SözlüğüOsteopetroz OSTEOPETROZ a (fr ostéopétrose) Patol ALBERS-SCHÖNBERG HASTALIĞI'nın eşanlamlısı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Tıp Sözlüğü |
01-15-2011 | #8 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Tıp SözlüğüOsteoperiostit OSTEOPERİOSTİT a (fr ostéopérios-f/te'den) Kemiğin ve üstündeki kemikza-rının aynı zamanda iltihaplanması —Dişç Diş-dişçukur osteoperiostiti, diş, dişçukuru kemiği ve dişeti arasında irin toplanması ile kendini belli eden hastalık (Bazen hasta dişin çekilmesini gerektirir)
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Tıp Sözlüğü |
01-15-2011 | #9 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Tıp SözlüğüOsteo-Odonto-Keratoprotez OSTEOODONTOKERATOPROTEZ a (fr ostéo-odontokératoprothèse) Oftalmol Keratoprotez çeşidi
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Tıp Sözlüğü |
01-15-2011 | #10 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Tıp SözlüğüOsteonekroz OSTEONEKROZ a (fr ostéonécrose) Kemik nekrozu
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Tıp Sözlüğü |
01-15-2011 | #11 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Tıp SözlüğüOsteon OSTEON a (fr ostéone) Dokubil Tıkız kemik dokusunun ana öğesi (Kılcal kan damarları ile sinirleri içeren uzunlamasına bir kanalın çevresinde eşmerkezli dizilmiş 4 ila 20 kemik lamelinden oluşur)
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Tıp Sözlüğü |
01-15-2011 | #12 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Tıp SözlüğüOsteomiyeloskleroz OSTEOMİYELOSKLEROZ a (fr ostéomyélosclérose) Hematol iliğin kaybolması ve yerini sert bir dokuya bırakması, ayrıca anormal bir kemik yoğunlaşmasının buna eşlik etmesi (Bu durumda, dalağın yanı sıra karaciğerde ve lenf bezlerinde de miyeloit metaplazi görülür)
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Tıp Sözlüğü |
01-15-2011 | #13 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Tıp SözlüğüOsteomiyelofibroz OSTEOMİYELOFİBROZ a (fr ostéomyélofibrose) Hematol iliğin giderek kaybolması ve yerini lifsi dokuya bırakması
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Tıp Sözlüğü |
01-15-2011 | #14 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Tıp SözlüğüOsteomalasi OSTEOMALASİ a (fr ostéomalacie) Patol KEMİKYUMUŞAMASI'nın eşanlamlısı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Tıp Sözlüğü |
01-15-2011 | #15 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Tıp SözlüğüOsteoz OSTEOZ a (fr ostéose) iltihaplı olmayan, distrofi cinsinden kemik hastalığı —ANSİKL Osteozların birçoğu içsalgı sisteminin iyi çalışmamasından ileri gelir: biri paratiroit adenomu sonucunda oluşan paratiroit osteozu; hipertiroldiye bağlı olan ve kemik ağrıları yapan tiroit osteozu Diğer osteozlar ur ya da distrofi kökenlidir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|