![]() |
Bir Başka Doğuş:Ölüm |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bir Başka Doğuş:ÖlümOnkDrHaluk Nurbaki Bir Başka Doğuş:Ölüm Ölüm bir başka doğuşun başlangıç anı Esrar dolu âlemlere açılan ve mutlaka geçilmesi gereken bir kapı Acaba insan, hayat perdesine düşen geçici bir gölge mi? Yoksa rüyalarında dünyayı yaşayan, sonsuzluk ülkesinin bir misafiri mi? Ve ölüm, bütün güzelliklerin, sevgilerin ve umutların sonu mu? Bu soruların cevabını, iç dünyanıza çekilerek arayınız İçinizdeki bir sesin Allah'ın varlığını anlayan, ebedi olduğunu da anlar dediğini duyacaksınız Muhteşem güzelliklerle süslenmiş bir kelebeğin ölmesine üzülüyor ve onun yok olduğunu zannediyorsanız, iyi bilin ki yanılıyorsunuz Çünkü o,bir süre sonra toprağın hayat dolu sinesinden bir gül goncası olarak çıkacak ve çürüyen kanadındaki motifler, moleküllerin değişmesi ile pembe bir gülün kadife tenine işlenecektir Ve böylelikle, kelebeğin kanadındaki ilahi zikir, kaldığı yerden gül kokusuyla sonsuzluğa açılacaktır İnsandaki ölüm hadisesini, işte bu tefekkür tarzı içinde ele almaya çalışacağız Şuna inanmalısınız ki, kâinattaki her şey, insanın ölümsüzlüğü üzerine yaratılmıştır Bir elma veya bir buğday tanesi, insanın ölümsüzlüğünü adeta bilmekte ve bu yüzden insana erişebilmek ve insan hücrelerine dönüşmek için can atmaktadır Mesela elmanın yapısında, insanın günlük ihtiyacı kadar C vitamini ve yine o miktarda demir mineralinin bulunması, elbette tesadüf değildir Ve hele hele meyvedeki C vitaminin bozulmaması gayesiyle yaratılan meyve asitlerinin terkibine, midelerimizin bozulmaması için karbonat iyonunun katılmış olması, ancak ebediyete namzet olan dünya misafirlerine yapılan milyarlarca ikramdan biri olsa gerektir 35 yıllık doktorum Son 20 yılımı ise, kanserli hastaların tedavisiyle uğraşarak geçirdim Bu yüzden insanların ölüme yaklaşmasını ve ölüm anını en iyi gözleyen ilim adamlarından biriyim İşte sizlere, bu hüviyetimle de ölümü anlatmak istiyorum Yeryüzünde yaşayan insanların yarısından çoğu, ölümün yeni bir hayatın başlangıcı olduğuna inanmaktadır Günümüzde büyük bir faaliyet alanı parapsikoloji ilmiyle uğraşan binlerce ilim adamı, dünyanın dört bir yanında yapmış oldukları incelemelerde, ruhun varlığını araştırıyorlar Bu konuda binlerce kitap yazılmış ve bazıları abartılmış olan onbinin üzerinde neşriyat yapılmıştır Ancak ruhun varlığı konusunda 4 ilmi hadisenin önemli ve ciddi olduğu kabul edilmektedir Bunlar: 1- Telepati: Eskiden beyin dalgalarına bağlanmak istenen ve varlığı, en materyalist Prof Dr Chywınsky tarafından bile kabul edilen kaçınılmaz bir gerçektir Fakat ünlü atom denizaltısı Natilüs'ün 1967 yılındaki ilk deneyi sırasında, talepatinin beyin dalgası olamayacağı kesin olarak ispatlanmıştır Bu deney sırasında biri karada, diğeri ise 13000 mil ötedeki bir denizaltıda bulunan iki kişinin, telepati yoluyla ve 16 gün boyunca gayet net bir şekilde haberleştikleri, Albay William Bowers tarafından resmen açıklanmıştır Çünkü böyle bir mesafede ve denizaltında, beyinden çıkan 30 hertz'lik dalgaların intikali mümkün değildir 2- Bebeklerde Gülme: Ruhun varlığına ikinci bir ilmi delil de, bebeklerde basit gibi görülen gülme hadisesidir Bilindiği gibi maddeciler rüyayı, "günlük olayların tekrarı" şeklinde açıklarlar Hâlbuki gülmeyi ancak 2540 günde öğrenen bebekler, daha bir günlük iken uykuda gülmektedir Yani beynin henüz öğrenemediği bir kabiliyet, ruh kanalı ile rüyada var olabilmektedir Zaten rüyada saatler süren bir hadisenin, 2 ile 15 saniye içinde görüldüğü, psikologlar tarafından ispatlanmıştır Abraham Lincoin'un, öldürülmeden bir gece önce, olayı rüyasında aynen görmesi ve kendisine ateş edildiği anda "rüyamdaki adam buydu" diye bağırması, birçok insan tarafından görülen ve geleceğe ait olan rüyalardan sadece bir tanesidir 3- Hipnoz: Ruha ait üçüncü ilmi delil ise, hipnoz olaylarıdır Telkin yoluyla ameliyat ve kekemelerin tedavisi, bunlardan birkaçıdır 4- Zihinden Geçenin Okunması: Ruhun varlığına ait dördüncü delil de, zihinden geçen manaların okunmasıdır Bu konudaki en önemli olay, medyum Mesingin, Froyd ve Einstein'in aklından geçen her şeyi onları şaşırtacak Derecede net olarak bilmesi olmuştur Özellikle Froyd bu hadisenin çok tesirinde kalmış ve medyum Messinge, "seni daha önce tanısaydım, teorim çok daha farklı olurdu" demiştir Esasında ruhun varlığını gösteren deliller, saymakla bitmemektedir Ben, ilmi yönden kesinlik kazanan sadece 4 örneği verdim Ölüm hakkındaki en iyi hükmü, onu gözleyerek varabiliriz Ölüm anı, çok değişik ve özel bir andır Ben bu anı, hastalarımda çok teferruatlı olarak inceledim Kurtuluş ümidi olmayan bir hastalıkla, son ana gelen hastalarda neler olur? Eğer ölüm kesin bir son olsaydı, bu hastalar yavaş yavaş sönecek ve önce zihni kabiliyetler kaybedilerek sıra ile bütün sistemler duracaktı Hâlbuki bu gün tıp, "ölüm iyiliğini" kesinlikle kabul ediyor Ölüm anında, önce zihinde akıl almaz bir gelişme olur Kulaklar daha uzakları duyarken, gözler öteleri seyreder ve gözbebekleri, yeni bir gerçeğin seyrini ilan edercesine büyür İnsan hafızası ise, olağanüstü bir netlikle, hayatın adeta hızlı bir bant şeridini sunar Ve bütün iman sahipleri, ölürken o andaki bütün acılardan kurtulurlar En güçlü ilaçlarla durduramadığımız acılar diner ve yüzler, bambaşka bir mutluluk havasıyla tebessüm eder Hâlbuki insan sadece maddeden ibaret olsaydı, zihinler son anda tam manasıyla iflas edecekti Ölüm anındaki en hayret verici olaylardan biri de, ağır hastalardaki dayanılmaz kötü kokuların birdenbire kaybolmasıdır Ben, özellikle kanserden ölen birçok hastamda, bu ani koku değişikliğine şahit oldum Bir hastam, yemek borusu kanserine yakalanmış ve daha sonra ciğerlerine yayılan kanserin kokusu, dayanılmaz hale gelmişti Bu hastanın kokusu, ölüm anına yakın (bir saat kala) tamamen kayboldu Bu değişikliği, hastanın yakınlarıyla birlikte, ilmi bir zabıt halinde tespit ettim Ağrıları ölüm anında kaybolan hastalarım da pek çoktur En önemli tespitlerimden biri de, kemik kanserine yakalanan bir hastamla ilgilidir Bu hastam, aynı zamanda akciğer metastazları sebebiyle devamlı olarak oksijen almak zorunda idi Bu hastam içinde bulunduğu zor şartlardan ötürü, ölürken kelime-i şehadet getirememe endişesi içindeydi Bu hastam, ölümünden bir saat önce oksijen cihazını attı ve hiç bir nefes zorluğu çekmediğini söyledi Ve daha sonra akıl almaz bir şekilde doğrularak ayağa kalktı Ölümün yeni bir doğuş olduğunu açıkça dile getiren bu rahmetli hastamın da durumunu, ilmi bir zabıtla tespit ettim Saymakla bitmeyecek olan bu örneklerin pek çoğunu, sizlerde görmüş veya işitmiş olabilirsiniz Ölüm anında, acaba zihinler neden yeni bir sefere çıkma zevki içinde netleşerek açılmaktadır? Ve neden bedene, yeni bir hayat tarzı gelmektedir? Bunun izah tarzı, beyinde hücre faaliyetleri sona erer ve maddi hayat biterken, zihin dediğimiz kompütur programlarının, matematik bir gerçek olarak ruhun emrine girmesidir Ölümün insanlar için ebedi saadete açılan bir kapı olduğunu gösteren milyonlarca iman sahiplerinden biri de Ulubatlı Hasan değil miydi? Gördüğünde Fatih'i ağlatan o mübarek şehidin yüzü, kızgın yağlarla haşlanmış vücuduna saplanan oklara rağmen, acaba neden tebessüm ediyordu? Eğer insan sadece maddeden ibaretse, Ulubatlı'nın yüzü neden ızdırapla buruşmamıştı? Ulubatlı'nın ve milyonlarca iman sahibinin, ölüm anındaki o zarif tebessümleri, bambaşka ve nurlu bir âleme geçişin bizlere verilmiş olan mesajından başka bir şey değildir? |
![]() |
![]() |
|