Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çeşitleri, kullanılan, türleri, yakıt, ülkemizde

Ülkemizde Kullanılan Yakıt Türleri - Yakıt Çeşitleri

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkemizde Kullanılan Yakıt Türleri - Yakıt Çeşitleri



Ülkemizde Kullanılan Yakıt Türleri - Yakıt Çeşitleri
Ülkemizde Kullanılan Yakıt Türleri - Yakıt Çeşitleri

Türkiyede kullanılan yakıt çeşitleri
Isınmak için hangi yakıt türleri kullanılıyor

FOSİL YAKITLAR
Fosil yakıtlar, çürüyen tarih öncesi bitki ve hayvanlardan milyonlarca yılda oluşmuş, kömür, petrol ve doğalgaz gibi yakıtlardır Fosil yakıtlar yenilenebilir kaynaklar değillerdir

Isı enerjisi elde etmek için kullandığımız yakıtların büyük bir kısmı fosil yakıtlardır Fosil yakıtlar ; birikmiş güneş enerjisinin depo edilmiş şeklidir Bitki ve hayvanların kalıntılarıyla oluşur Oluşumları milyonlarca yıl sürer Genellikle kaya katmanlarının altında sıkışmış ve gömülmüş olarak bulunur

Kömür, bataklıklardaki bitkiler ve bitkisel atıklardan oluşur Kömürlerin oluşması milyonlarca yıl sürebilir

Petrol, hayvan ve bitki atıklarından oluşmuştur Karaların hemen altında ya da deniz altındaki yataklarda bulunur

Doğal gaz da petrol gibi karaların altındaki boşluklarda ya da deniz altında bulunur

Yakıt olarak kullanılan odun, bitkilerden elde edilir Bitkiler büyümeyi, gelişmeyi ve besin yapmayı güneş enerjisi ile gerçekleştirir Bu enerjiyi depo eder Odun yakıldığında bu enerji, ısı enerjisine dönüşür

Alıntı Yaparak Cevapla

türkiyenin kullandığı enerji çeşitleri

Eski 11-28-2012   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

türkiyenin kullandığı enerji çeşitleri



FOSİL YAKITLAR
Fosil yakıtlar, çürüyen tarih öncesi bitki ve hayvanlardan milyonlarca yılda oluşmuş, kömür, petrol ve doğalgaz gibi yakıtlardır Fosil yakıtlar yenilenebilir kaynaklar değillerdir

Isı enerjisi elde etmek için kullandığımız yakıtların büyük bir kısmı fosil yakıtlardır Fosil yakıtlar ; birikmiş güneş enerjisinin depo edilmiş şeklidir Bitki ve hayvanların kalıntılarıyla oluşur Oluşumları milyonlarca yıl sürer Genellikle kaya katmanlarının altında sıkışmış ve gömülmüş olarak bulunur

Kömür, bataklıklardaki bitkiler ve bitkisel atıklardan oluşur Kömürlerin oluşması milyonlarca yıl sürebilir

Petrol, hayvan ve bitki atıklarından oluşmuştur Karaların hemen altında ya da deniz altındaki yataklarda bulunur

Doğal gaz da petrol gibi karaların altındaki boşluklarda ya da deniz altında bulunur

Yakıt olarak kullanılan odun, bitkilerden elde edilir Bitkiler büyümeyi, gelişmeyi ve besin yapmayı güneş enerjisi ile gerçekleştirir Bu enerjiyi depo eder Odun yakıldığında bu enerji, ısı enerjisine dönüşür


TÜRKİYE’NİN KULLANDIĞI ENERJİ ÇEŞİTLERİ
Taşkömürü

TÜBİTAK’ın yaptığı araştırmaya göre Türkiye’nin taşkömürü toplam rezervi 1127 milyon ton 1998 yılında taş kömür üretimi 21 milyon ton olarak gerçekleşti İhtiyaç duyulan taşkömürü giderek artan miktarlarda ithal ediliyor 1998 yılı ithalatı 10 milyon ton dolayında bulunuyor Önümüzdeki yıllarda yerli üretimde bir miktar artış öngörülmekle birlikte hızla büyüyen demir çelik sanayiine paralel olarak taşkömürü ithalatının giderek artması, 2020 yılında 148 milyon ton seviyesine çıkması öngörülüyor
Petrol ve doğalgaz
Petrol, Türkiye’nin enerji ithalatında en önemli yeri tutan ve önümüzdeki yıllarda da bu önemini koruması beklenen enerji kaynağı olarak değerlendiriliyor Türkiye’de 437 milyon ton üretilebilir petrol mevcut olup, ilave rezerv olmaması halinde yaklaşık 13 yıl üretim yapabilecek kapasite mevcut
Doğalgazda ise Türkiye’nin 1998 yılı üretimi 565 milyon metreküp olarak gerçekleşti Yerli üretimin yetersiz olması nedeniyle 1987 yılından itibaren Rusya Federasyonundan doğalgaz ithal ediliyor Ayrıca Marmara Ereğli’sinde yapılan LNG terminali Ağustos 1995 tarihinde işletmeye alındı 1997 yılında Cezayir’den 3 milyar metreküp LNG ithalatı yapıldı
Hidrolik enerji
Bugün işletmede 10 bin 306 MW kurulu güç bulunuyor 1998 yılı sonu itibariyle 125 milyar kwh/yıl olan hidrolik potansiyelin halihazırda mevcut santrallerle yüzde 30’u değerlendirilmiş olup, 1998 yılında hidrolik enerji üretimi 422 milyar kwh olarak gerçekleşti İnşa halindeki tüm hidrolik santrallerinin devreye girmesi ile Türkiye’nin ekonomik potansiyelinin yaklaşık yüzde 38’i değerlendirilmiş olacak 2020 yılı itibariyle, ekonomik hidroelektrik potansiyel kurulu güç olarak yüzde 846 ve ortalama üretim olarak yüzde 833’ü değerlendirilebilecek
Biyokütle
Biyokütle kaynakları olan odun, bitki artıkları, tezek Türkiye’de uzun yıllardan beri kırsal bölgelerdeki konutlarda ısıtma ve yemek pişirme amaçlı olarak tüketiliyor Bu kaynaklar toplam olarak halen ülkenin birincil enerji tüketiminin yüzde 10’unu ve konutlardaki enerji tüketiminin yüzde 40’ını oluşturuyor Biyokütle nin sanayileşmiş ülkelerdeki birincil enerji tüketimindeki payı yüzde 3’ün altında ise de, bazı ülkeler biyokütle enerji kaynağını önemli ölçüde kullanıyor Örneğin Finlandiya yüzde 15, İsveç yüzde 9, Amerika yüzde 4 oranında biyokütleden üretilen enerjiden faydalanıyor
Elektrik enerjisi
Bugün 21 bin 889 mw (103 milyar kwh) olan kurulu gücün 2020 yılında 109 bin mw (547 milyar kwh ) seviyesine yükselmesi öngörülüyor
Jeotermal enerji
Türkiye, jeotermal enerji yönünden şanslı ülkeler arasında Sıcaklığı 100°C’ye varan 600’den fazla sıcak su kaynağının varlığı Türkiye için önemli bir jeotermal enerji potansiyeli Türkiye’nin ilk jeotermal santralı 1984 yılında, TEK tarafından Denizli-Kızıldere’ de kuruldu 20 mw gücündeki bu santral üretim kuyularındaki CaCO3 kabuklaşma problemine rağmen kurulduğu yıldan bu yana elektrik üretimine devam ediyor Türkiye’de jeotermal enerjiye dayalı bina ve sera ısıtmacılığı da hızla gelişiyor Balıkesir-Gönen, Kütahya-Simav, Kırşehir, Kızılcahamam, İzmir-Balçova vb alanlarda 50 binden fazla konut günümüzde jeotermal enerji ile ısıtılıyor Hava kirliliği yaratmayan bu kaynakla yapılan bina ısıtmacılığı diğer kaynaklara oranla çok daha ucuza mal oluyor Ülke sathında 2 bin 843 mwt olan potansiyelin toplam 250 mwt dolayındaki bölümü kullanılmış olup, bunun önümüzdeki yıllarda giderek artması bekleniyor
Güneş
Türkiye’de güneş enerjisi potansiyeli açısından birçok ülkeye göre şanslı durumda Ortalama yıllık toplam güneşlenme süresi 2 bin 640 saat (günlük toplam 72 saat) olup, ortalama toplam ışınım şiddeti metrekareye yılda bin 311 kwh (günlük ortalama 3,6 kWh/m2) olduğu hesaplandı En fazla güneş enerjisi alan bölge Güneydoğu Anadolu olup, bunu Akdeniz Bölgesi takip ediyor Güneş enerjisi teknolojileri, termal güneş sistemleri ve fotovoltaik sistemler olarak ikiye ayrılıyor Güneş enerjisi ısıtma, kurutma, tuzlu suyun damıtılması, yemek pişirme, yüzme havuzlarının ısıtılması, soğutma, proses ısısı sağlama gibi alanlarda kullanılıyor Ancak güneş enerjisi uygulamalarının en yaygın ve ekonomik olanı sıcak su sistemleridir

Rüzgar
Türkiye’de rüzgar santrallerinin kurulması yolunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na Yap İşlet Devret modeli çerçevesinde 1400-1500 MW civarında toplam 48 adet başvuru oldu EİEİ tarafından yapılan rüzgar enerjisi çalışmalarında Çanakkale Boğazı civarı, Bozcaada, Gökçeada, Sinop, Bandırma, Ayvalık, Dikili, Çeşme, Bodrum, Antakya, Silifke ve Mardin yörelerinin rüzgar enerjisinden yararlanılabilecek alanlar olduğu tespit edildi
Hidrojen
Geleceğin enerjisi olarak adlandırılan hidrojen, suyun elektrolizi veya ısıl parçalanması ya da kömür veya petrol ürünlerinin parçalanması gibi çeşitli yöntemlerle üretilebiliyor Günümüzde ABD, Almanya, Kanada ve Rusya gibi ülkelerin yansıra Uluslararası Enerji Ajansı gibi kuruluşlarda araştırma ve geliştirme çalışmalarına önemli kaynaklar ayırıyor Japonya, 2020 yılına kadar hidrojen araştırmaları için 4 milyar dolar ayırdı UNIDO işbirliği ile Türkiye’de Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi (ICHET) projesi ile hidrojen çağına adım atılması hedefleniyor
Nükleer enerji
Son yıllarda Türkiye’de enerji sektöründe en çok tartışılan konuların başında da nükleer enerji geliyor Bu nedenle nükleer santral kurma çabaları 1969 yılından bu yana, 30 yıldır gündemde olmasına rağmen henüz bir gerçekleştirilemedi Bugün dünyada 33 ülkede nükleer santral mevcut 1997 yılı itibariyle 437 ünite işletmede olup, toplam kurulu güç 351 bin mw Nükleer elektrik üretimi ise 2 milyar mwh seviyesinde bulunuyor Bu miktar dünya elektrik üretimin yüzde 18’ini oluşturuyor 1994 yılı dünya nükleer elektrik üretimi 470 milyon ton petrole karşılık geliyor ve Suudi Arabistan’ın 1993 yılı petrol üretiminden fazla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca yapılan projeksiyonlara göre ilk nükleer santralın 2005 yılında, ikincisinin ise 2008 yılında işletmeye alınması öngörülüyor 2020 yılına kadar Türkiye’nin nükleer kurulu gücünun 10 bin mw seviyesine ulaşması hedefleniyor


ENERJİ TASARRUFU

Evde enerji tasarrufu enerjinin akıllıca kullanılışı anlamına gelir ve gereksiz enerji tüketimini önlemekle yapılır Enerji ihtiyacı ve kullanımı açısından üzerinde en fazla durulması gereken grup ailedir Çünkü toplumda aileler, diğer kaynaklarda olduğu gibi enerji kaynaklarının kullanımı ve tüketiminde de rol oynayan en önemli tüketici gruplarından biridir Sağlıklı, rahat, temiz ve etkin bir ev ortamının yaratılabilmesi için yürütülen ısınma, aydınlatma, temizlik, kişisel bakım gibi çeşitli faaliyetler için aileler enerji kaynaklarını kullanmakta ve buna bağlı olarak her ay bütçelerinden binlerce lira harcamaktadır

Evde toplam enerji kullanımının yaklaşık %40’ı sıcak su sağlama, yiyecek hazırlama ve pişirme, bulaşık yıkama, çamaşır yıkama, aydınlatma, kişisel bakım, eğlenme, dinlenme ve iletişim gibi faaliyetler, %60’ı da konutun sahip olduğu özellikler ile ilişkilidir

Özellikle konutlarda tüketilen enerjinin toplam enerji tüketiminin yaklaşık 1/3 oranında olduğu dikkate alınırsa bu alanda yapılacak tasarrufun hem aile açısından hem de çevre açısından önemi ortaya çıkmaktadır

EVLERİN ISITILMASINDA ENERJİ TASARRUFU

• Isı elde etmek için elektrikli sobalar yerine gaz sobaları tercih edilmelidir
• Kötü takılmış kapı ve pencerelerdeki boşluklar ve hava girişleri kontrol edilerek gerekirse izolasyonları sağlanmalıdır
• Yerleri halı kaplamak zeminde ısı kaybını azaltacaktır
• Kalın astarlı perdeler kullanılarak pencerelerden ısı kaybı azaltılmalıdır
• Perdeler radyatör önlerini örtmeyecek şekilde kapatılmalıdır
• Odaları havalandırmak için pencereler uzun süre açılmamalıdır 3-4 dakikalık süre yeterlidir
• Radyatörler yaldız boya ile boyanmalıdır
• Radyatörlerin üst tarafına mermer levha veya kafesler konmamalıdır
• Çamaşırlar radyatör üzerinde kurutulmamalıdır
• Kullanılmayan odalar ısıtılmamalı ve kapıları kapalı tutulmalıdır Ancak bu odaların sıcaklığının 10 °C altına düşmemesine dikkat edilmelidir
• Kullanılan odaların sıcaklığı 18-21 derece arasında tutulmalıdır
• Bacalar kış aylarına girmeden önce kontrol ettirilerek temizletilmelidir

MUTFAKTA ENERJİ TASARRUFU


Yiyecek hazırlama ve pişirme faaliyetlerinde doğru tipte pişirme araçlarının kullanımı ile de enerjiden tasarruf sağlanır

Her şeyden önce yemekler mümkün olan en az suyla pişirilmeli ve tencerenin kapağı sıkı bir şekilde kapalı tutulmalı, yemek kaynamaya başladıktan sonra ocak iyice kısılmalıdır Çünkü kaynama başladıktan sonra verilen yüksek ısı daha çok suyun buharlaşmasından, dolayısıyla da enerjinin boşa harcanmasından başka hiç bir işe yaramaz Ayrıca kapların sadece tabanına ısı verecek şekilde alev ayarlaması yapılmalıdır Kabın kenarlarından alev taşmamalıdır

Düdüklü tencere olarak adlandırılan basınçlı tencereler, özellikle uzun süre pişmesi gereken yiyeceklerin pişirilmesinde yakıt tasarrufu sağladığı için tercih edilmelidir

Basınçlı tencerelerin kullanılmadığı pişirme işlemlerinde ise pişirmenin daha kolay ve kısa sürede olması için kenarları kıvrımsız, tabanı düz, yan yüzleri dik ve tabanla birleştiği yerde hafif yuvarlak olan kaplar kullanılmalıdır

Ocakların verimli yanmalarını sağlamak için daima temiz tutulmalıdır

Yiyecekler pişerken fırın kapağını sık sık açmak her seferinde soğuk havanın fırın içine girmesine, dolayısıyla da enerji kaybına neden olmaktadır Bu nedenle kapak gereğinden fazla açılmamalıdır

Birçok yiyecek için pişirilirken fırının önceden ısıtılmasına gerek yoktur


KONUTLARIN AYDINLATILMASINDA ENERJİ TASARRUFU

• Kullanılmayan alanlar aydınlatılmamalıdır
• Çok sayıda ufak ampul yerine büyük bir ampul kullanılmalıdır
• Çalışırken masa lambası kullanılmalıdır
• Ampullerin üzerine ışığı az geçiren abajurlar kullanılmamalıdır
• Genel ışıklandırma yerine kısmi ışıklandırma tercih edilmelidir
• Duvarlar açık renklere boyanarak daha çok ışık yansıması sağlanmalıdır
• Merdiven aydınlatılmasında küçük ampullerin kullanılmasına özen gösterilmelidir
• Evimizde enerji kaybına engel olmak için halojen ve normal ampuller yerine floresan lambalar kullanılmalıdır Böylece %40 oranında enerji tasarrufu sağlayabiliriz

SU TASARRUFU

• Damlayan musluklar tamir ettirilmelidir
• Su akıtırken daha az akıtan duş başlıkları ve muslukları kullanılmalıdır
• Diş fırçalarken musluklar kapatılmalıdır
• Mümkün olduğunca küveti doldurmak yerine duş alarak yıkanılmalıdır
• Kısa sürede duş alınmalıdır
• Sifon asgari çekilmelidir (Her sifon çekildiğinde, beş günlük içme suyu kaybedilmektedir)
• Bulaşık ve çamaşır makinelerini tamamen doldurmadan çalıştırmamalıdır
• Randımanlı su kullanan aletler tercih edilmelidir Özellikle çamaşır ve bulaşık makinelerin böyle olmasına dikkat edilmelidir
• Sıcak su musluğu açıldığında suyun ısınmasını beklerken akıtılan suyun ziyan olmaması için kova doldurulup bu su gereken farklı yerlerde kullanılmalıdır (Örneğin, çiçek sulama, tuvalete dökme, balkon yıkama)
• Ne kadar az su kullanırsak o kadar az depolanmış su gerekir ve o kadar az atık su oluşur Biz de boşa harcadığımız suyu kesmekle su faturalarından kolaylıkla %25 oranında tasarruf sağlamış oluruz


TÜRKİYE’NİN ENERJİ KONUSUNDAKİ SIKINTILARI
HABERLER :
1- NTVMSNBC İnternet sitesi
23
Ekim2001
Enerji Bakanı Zeki Çakan, Japonya ve Türkiye hükümetlerinin işbirliği ile kurulan enerji tasarrufu uygulama tesisinin açılışını yaptı Çakan, açılış konuşmasında, Türkiye’nin enerji ithal eden bir ülke olduğunu ve 2000 yılı itibariyle enerji arzının yüzde 66’sının ithal edildiğini belirtti
Çakan, 2020 yılında bu rakamın yüzde 78 olmasının beklendiğini ifade ederek, Türkiye’de enerji tasarrufunun önemini vurguladı Çakan, şöyle konuştu:
“Sanayi sektöründe yıllık 1 milyar dolar enerji tasarrufu potansiyeli belirlenmiştir Bu nedenle Türkiye enerjisinin verimli kullananımı ve enerji tasarrufu konularının üzerinde önemle ve hassasiyetle durmaktadır Tasarruf edilerek kazanılabilecek enerjiyi üretmek için pahalı yatırımlara ve uzun zamana ihtiyaç vardır, oysa enerji tasarrufu daha çabuk ve ucuza elde edilen bir enerji kaynağıdır
Enerji tasarrufu projesi kapsamında, mini bir fabrika şeklinde yapılan tesiste verilecek eğitimin uygulanması ile enerji kullanımında yüzde 10 oranında tasarruf sağlanabileceği öngörülüyor

2-Elektrik Mühendisleri Odası Yayınları (EMO)
http://www
emoorgtr
Ülkemizde Enerji Krizi Yoktur Enerjide Yönetim Krizi ve Çok Başlılık Vardır!
Enerji yetmezliği değil enerji bürokrasisi yetmezliği vardır!
Ülkemizde özellikle son on yılda deneyimli bürokratlara el çektirilerek, bir kriz ortamı yaratılmaktadır ETKB, TEAŞ, TEDAŞ, TKİ, DSİ, EİEİ, MTA, BOTAŞ, DPT ve Hazine Müsteşarlığı arasında bir çok başlılık ve koordinasyon eksikliği vardır
Ülkemiz bugün 26300 MW'lık kurulu gücü ve 160000000000 kwh'lik yıllık üretim kapasitesine karşın 18000 MW'lık puant değerini ve 118000000000 kwh'lik ülke ihtiyacını karşılayamıyorsa burada sorgulanması gereken enerji bürokrasisidir Enerji yetmezliği değil enerji bürokrasisi yetmezliğini sorgulamak gerekir
Ülkemiz bugün tüketime sunduğu her yüz birim enerjinin yirmi birimini (Ülkemizde %20 olan kayıp oranı gelişmiş ülkelerde % 6-10 arasındadır OECD ortalaması ise % 7'dir) yani yirmibirmilyar kwh enerjiyi kötü dağıtım hatlarında kaybetmektedir Bu ise iki adet 1000 MW'lık Nükleer Santralın yıllık üretimine eşittir Altyapıya yapılacak çok daha az bir yatırımlarla kayıplar gelişmiş ülkeler seviyesine çekilebilir
Termik santrallerimizde kapasite kullanma oranı gelişmiş ülkelerin % 15-20 gerisindedir Termik santrallere yapılacak yatırımlarla hem kapasite kullanma oranı yukarı çekilecek hem de verimleri artacaktır Buralarda yapılacak yatırımlarla 1000 MW'lık bir Nükleer Santralın üretimine eşit bir üretim sağlanabilir
Ülkemizin 2010 yılında 375000000000 kwh ve 2020 550000000000 kwh brüt enerji ihtiyacı olacağı söylemi bir fantezidir Bu varsayımlar, "hiç altyapı yatırımı yapmayacağım ve bugünkünden daha kötü bir yönetimle enerjiyi çarçur edeceğim" demektir (sadece dağıtım hatlarında yapılacak yatırımlarla % 10'luk bir iyileştirme sağlanırsa bu talep tahminleri otomatikman % 10 aşağıya çekilecektir)
Gerek geçmiş yıllar trendi incelendiğinde gerekse gelişmiş ülkelerin durumuna bakıldığında böylesine abartılı bir talebin olamayacağı görülmektedir
ETKB ulusal kaynakları alabildiğine küçük, talebi de olabildiğince büyük göstererek Akkuyu Nükleer Santral projesini haklı göstermeye uğraşıyor DPT, biri 30 Haziran 1999'da diğeri ise 11 Ekim 1999'da iki kez ETKB'ye mektup yazarak, olur verdikleri projelerle ülkemizin 2000 yılından itibaren bir atıl kapasiteyle karşılaşacağını açıkça belirtmiştir

• Öncelikle gerçekçi ve merkezi bir enerji planlaması yapılmalıdır Ülkemizde geleceğe yönelik projeksiyonlar ve planlamalar genellikle bugünkü üretim/tüketim dengesine ve bugünkü kurulu güç/puant dengesine dayandırılmaktadır Oysa yapılması gereken fiili tüketimin esas alınması ve ondan geriye doğru gidilmesidir Bu tüketim değerinin üstüne gelişmiş ülkelerdeki dağıtım kayıpları oranı olan %8 ilave edilmeli, daha sonra iletim kayıpları ve diğer kayıplar ilave edilmelidir Bu noktadan hareketle önce yıllık nüfus artışı daha sonra da yıllık büyüme oranları esas alınarak gelecek yıllara yönelik planlamaya gidilmelidir Geleceğe yönelik projeksiyonlardaki bir diğer hata ise son beş yıldaki artış trendinin gelecek otuz yılda da süreceği varsayımıdır Oysa gerçekçi bir planlamayla artış trendinin 2010 yılı itibarı ile düşeceği söylenebilir Bugün gelişmiş ülkelerdeki yıllık artışların % 1'ler civarında olduğu unutulmamalıdır
• Özellikle termik santrallerin baca gazı arıtma ve kül tutma tesisleri hızla devreye sokulmalı ve çevreye olan etkileri azaltılmalıdır Böylelikle kapasite kullanma oranı yukarı çekilecektir 1997 yılı içerisinde termik santrallerde ortalama kapasite kullanma oranı %55'tir Bu oran % 65'lere çekilerek sisteme bugünkü kurulu güçle yaklaşık yedi milyar kwh enerji verilebilir
• Termik santrallerde hızla otomasyona geçilerek santrallerin verimi yukarıya çekilmelidir
• Uygun bir fiyat politikası benimsenerek özellikle puantın yüksek olduğu saatlerde (1700- 2200 saatleri arası) puantı aşağı çekebilecek önlemler alınmalı - tarifeli sayaçlar vb - ve varolan kapasite ile daha uzun süre sisteme düzenli enerji verilebilecektir Kademeli bir şekilde az enerji tüketen ev aletleri ve az enerji tüketen sanayi tesislerine geçilmelidir
• Öncelikle ulusal kaynaklarla çözüme yönelinmeli ve gerek proje, gerek plan, gerekse başlanılmış olan ve bitirilmiş olan toplam 702 hidroelektrik santralın (sadece 510 adedinin ekonomiklik analizi yapılmıştır) tümünün çalışmaları tamamlanmalıdır Böylelikle hem ucuz enerji üretilecek hem de tüketime ucuz elektrik verilerek sanayinin rekabet gücü artırılacaktır Elektrik enerjisi üretimindeki dışa bağımlılık en alt düzeye indirilecektir
• Gelişmiş ülkelerde kullanılan Energy Managment System (EMS) ve Supervisory Control And Data Acqusition (SCADA) sistemleri hızla devreye sokularak etkin bir yük izleme ve yük yönetimi sağlanmalıdır
• Dünyadaki yeni elektrik enerji üretim teknolojileri hızla gündeme alınmalı ve bu konudaki pilot uygulamalar teşvik edilmelidir
• Ülkemizin acilen bir rüzgar haritası çıkarılmalı ve bu konudaki potansiyel tespit edilmelidir Bugün rüzgar türbinlerinde pilot uygulamalarda 1000 MW'lar düzeyine çıkılmıştır Maliyetlerde termik santrallerde yarışabilir düzeydedir Rüzgar konusunda hızla pilot uygulamalar başlatılmalıdır
• Güneş enerjisinde en çok oranda yararlanma konusunda teşvik edici bir politika benimsenmelidir Fotovoltaik piller henüz elektrik enerjisi üretimi için ekonomik değildir Ancak özellikle güneyde su ısıtmada güneş enerjili sistemler teşvik edilmeli ve bu işler için harcanan elektrik enerjisinden tasarruf sağlanmalıdır
• Fotovoltaik piller 2015 - 2020 yıllarından itibaren kwh başına maliyetlerinin makul düzeylerde olacağı bilinmektedir Bu konudaki AR GE çalışmalarına başlanmalıdır
• Sadece %297'sinde yararlanılan ülkemizin 2450 MW'lık jeotermal potansiyelinin tümüyle kullanılması konusunda gerekli yatırımlara gidilmelidir
• Elektrik tüketiminde tasarrufu teşvik edici uygulamalara gidilmelidir Elektrik enerjisinin verimli kullanımı konusunda merkezi projeler geliştirilmeli, özellikle elektrik enerjisinin yoğun olarak kullanıldığı çimento ve demir çelik sektörlerinde hızla az elektrik tüketen teknolojilere yönelinmelidir Elektrikli ev aletlerinde kademeli olarak az enerji tüketen teknolojilere geçilmelidir
• Üretim, iletim ve dağıtımda bozulan merkezi yapı yeniden oluşturulmalı ve sistemin bütünlü¤ü sağlanmalıdır Özelleştirme uygulanmalarından hızla vazgeçilmelidir Özelleştirilmiş olan bölgeler derhal merkezi sisteme dahil edilmelidir
• Planlama ve karar vermede çok merkezli yapı terk edilmeli ve ulusal düzeyde konunun tüm taraflarının özellikle (EMO ve tüketici temsilcileri bu kurulda yer almalıdır) yer aldığı Elektrik Enerjisi Ulusal Kurulu oluşturulmalıdır
• Sektördeki ekonomik olmayan küçük ölçekli yatırımlardan vazgeçilmelidir Bu konuda merkezi kurul optimum ölçekleri belirlemelidir
• Siyasi nedenlerle kenara itilmiş olan deneyimli kadrolar derhal sistemin ilgili birimlerinde görevlendirilmelidir Oluşturulacak olan merkezi kurula siyasi iktidarların kolayca müdahale edemeyeceği özerk bir yasal statü kazandırılmalıdır
• Başta Avrupa Enerji Şartı (ki bu sözleşmeyi dönemin hükümeti TBMM'ne onaylatmadan imzalamıştır) olmak üzere ülkemiz enerji sektörü üzerine ipotek getiren tüm uluslararası sözleşmeler iptal edilmelidir Özelleştirme adı altında verilen tüm imtiyazlar geri alınmalıdır

3-TEDAŞ (Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ) Resmi İnternet Sitesi
http://www
tedasgovtr
Türkiye 62 milyonu aşan nüfusu ile gelişmekte olan bir ülkedir 1997 yılı sonu itibariyle kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla 3 000 ABD Dolarına ve kişi başına elektrik enerjisi tüketimimiz brüt 1 650 kWh'a ulaşmıştır Ülkemiz, alt yapı yatırımlarını tamamlayarak, ekonomik seviyesini gelişmiş ülkeler ile rekabet edebilecek bir düzeye çıkarma noktasındadır Bu durum özellikle enerji talebinde hızlı bir arışı beraberinde getirmektedir
Türkiye hızlı sanayileşme sürecinde olan bir ülkedir Bununla birlikte yerli enerji kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle kalkınmada enerji ithalatı önemli bir yer tutmaktadır Uygulamakta olduğumuz ulusal enerji politikalarımızın başlıca amaçları şunlardır:
Ekonomik ve sosyal kalkınmayı desteklemek için yeterli, güvenilir ve ekonomik enerji arzının sağlanması;
Enerji arzının emniyetli olarak yapılması;
Artan enerji talebinin karşılanması için gereken sermaye yatırımlarının teşvik edilmesi
Enerji sektörünün genel görünümüne bakıldığında; sanayileşme oranı ile kalkınma hızı ve artan nüfusa paralel olarak birincil enerji ihtiyacımızın yıllık ortalama % 8' lik bir artışa sahip olduğu görülmektedir
Yapılan projeksiyon çalışmalarına göre; 1997 yılında 71 milyon ton petrol eşdeğeri (TEP) olan birincil enerji tüketimimizin, 2000 yılında 91 milyon TEP, 2010 yılında 175 milyon TEP ve 2020 yılında ise 314 milyon TEP'e ulaşması beklenilmektedir Birincil enerji üretimimiz dikkate alındığında ise; 1997 yılında 28 milyon TEP olan birincil enerji üretiminin, 2000 yılında 31 milyon TEP, 2010 yılında 53 milyon TEP ve 2020 yılında ise 80 milyon TEP olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir
Yerli enerji üretimi toplam birincil enerji talebinin 1997'de % 40'ını karşılamış olup, muhtemelen 2000'de % 34'ünü, 2010'da % 30'unu ve 2020'de ise % 26'sını karşılayacaktır
Enerji politikalarımızın en önemli unsurlarından birisi enerji arzının kesintisiz olarak temin edilmesidir Bu nedenle, yerli enerji üretimi ile enerji talebi arasındaki fark geçmiş yıllarda olduğu gibi yine ithalat yoluyla karşılanacaktır
4-SABAH GAZETESİ 24072000
Enerji sıkıntısına ek önlem

Enerji Bakanlığı, sıkıntıyı önlemek için ek önlem alıyor Önlemler arasında otoprodüktör santralleri için vergi kolaylığı da bulunuyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, enerji sıkıntısı çekilmemesi için ilave tedbirler almaya çalışıyor Alınacak tedbirler arasında, otoprodüktör tesislere vergi yönünden kolaylıklar getirilmesi, daha fazla doğalgaz kullanımı, gereğinde Marmara Ereğlisi'ndeki LNG tesislerinde terminal olarak yararlanılmak üzere LNG yüklü bir tankerin yedekte bekletilmesi yer alıyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan bir yetkili, özellikle kış aylarında, bütün termik santrallerin tam kapasitede çalışması gerektiğini belirterek, bunun için önlemlerin alınmaya başlandığını söyledi Şirketler açısından akaryakıt fiyatlarının yüksek gelmeye başlaması nedeniyle, otoprodüktürlerden bir kısmının kapanmaya başladığına dikkat çeken yetkili, "Otoprodüktörleri teşvik etmek amacıyla, motorin üzerindeki akaryakıt vergisinin kaldırılması düşünülüyor" dedi

5-SABAH GAZETESİ 09112000
Zeytinyağından elektrik

Selçuk Gıda, Germencik'te yapılacak enerji santralinde, zeytinyağı fabrikalarının atığı olan "prina" adlı maddeyi kullanarak elektrik üretecek
Türkiye'nin son aylarda devamlı gündemini meşgul eden enerji sorununa İzmirli şirket Selçuk Gıda'dan farklı bir çözüm geldi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in "Bu kışı programlı elektrik kesintisi yaşamadan geçirebiliriz" sözleriyle rahat bir nefes alınmasına rağmen, Türkiye'nin enerji sıkıntısı sürüyor Bu nedenle harekete geçen Selçuk Gıda, zeytinyağı fabrikalarının atığı olan "prina" adlı maddeyi kullanarak elektrik üretebileceğini açıkladı Bu nedenle bir fabrika kuracak olan Selçuk Gıda, hedeflerini bir basın toplantısıyla duyurdu
216 megawatt enerji
Selçuk Gıda'nın Sel Enerji adıyla kurduğu yeni şirketin Türkiye'nin ilk Biomass enerji tesisi ile prinadan elektrik üreteceği belirtildi Fizibilite çalışmaları ve prina tahlilleri tamamlanan fabrika büyük bir olasılıkla Aydın Germencik'te faaliyete geçecek Tesis 216 megawat enerji üretecek Aynı zamanda bir çevre koruma projesi olan sistem sayesinde fabrikada kullanılan teknoloji ile yakılacak prina çevreye hiçbir zarar vermeyecek Üretilen elektriğin yüzde 40'ı Selçuk Gıda tarafından kullanılırken geriye kalan yüzde 60'lık bölümü ise TEDAŞ'a satılacak 20 milyon dolara malolacak santral 14 ayda teslim alınacak Biomass enerji santralinde yılda 200 bin ton prina kullanılması planlanıyor Böylece bölgenin yıllık 230 bin ton olan prina üretiminin büyük bir bölümü çevre problemi yaratılmadan enerjiye dönüşecek
Örnekleri var
Biyolojik atıkların kullanıldığı biomass enerji santralleri dünyanın çeşitli köşelerinde faaliyet gösteriyor Ancak bir zeytinyağı üretim atığı olan prina ile elektrik üreten tesisler sadece İspanya'da bulunuyor İspanya'da şu anda çalışan iki fabrikaya ek olarak yapılan 4 fabrikanın da inşaatı sürüyor İtalya ve Yunanistan ise inşaata başlama safhasında
Prina ve biomass enerji nedir?
Biomass enerji santralleri çeşitli biyolojik maddeleri yakarak çalışıyor Ağaç kabukları ile çalışan biomass enerji de santralleri var Zeytinyağı fabrikalarının artık maddesi olan prina ise ezelden beri yakıt olarak kullanılıyor Ancak prinanın kullanımı sırasında büyük çevre kirliliği oluşuyor Bir Amerikan sistemi olan "akışkan yatak teknolojisi"nde ise yakılan prina çevreye hiçbir zarar vermeden enerjiye dönüşüyor Sistemde prinanın yakılması ile oluşan ısı ile su buharı elde ediliyor Bundan da elektrik enerjisi üretiliyor

6-EKONOMİ VE POLİTİKADA TREND Haber / Ayşenur Bozal
Dünyanın enerjisi tükeniyor


Enerji krizi yalnızca Türkiye’nin değil, bütün dünyanın problemi Nüfus artıyor, sanayileşme yaygınlaşıyor, teknoloji baş döndürücü gelişmeleriyle yaşamın bir parçası haline geliyor Enerji krizi de tüm ülkelerin kapısını çalıyor
21 yüzyılın önemli sorunlarından birisi enerji açığı ve var olan enerji kaynaklarının istihdam edilememesi Türkiye’de doğal olarak bu sorundan payını alıyor Ekonomik ve sosyal kalkınmanın temel faktörlerinden birisi olan enerji tüketimi artan nüfus, şehirleşme, sanayileşme, teknolojinin yaygınlaşması ve refah artışına paralel olarak büyüyor Buna karşılık var olan enerji kaynaklarının yeterince verimli kullanılamaması, maliyetlerin gittikçe yükselmesine ve halkın en doğal ihtiyaçlarından birisi olan enerji tüketimini en pahalı fiyatlardan satın almasına sebep oluyor Yüksek fiyatı bir yana bırakın son yıllarda ‘acaba enerji krizinin eşiğinde miyiz?’ sorusu gündemdeki sıcaklığını koruyor Enerji sanayiinin vazgeçilmez ve en önemli girdisi olduğundan enerjideki her çeşit dalgalanma ve kesinti sanayide maliyetlerin artmasına ve sanayi ürünlerinin dünya ölçeğinde rekabet şansının azalmasına neden oluyor Petrol ve doğalgaz gibi kaliteli fosil yakıt varlığı zaman içinde azalırken, bu kaynakların stratejik önemi yükselecek, bu kaynakların yerini dolduracak yeni enerji kaynakları geliştirilmediği sürece, fiyatları artış eğilimi içine gireceği bir gerçek Türkiye şu an enerji konusunda yüzde 62 oranında dışa bağımlı Yapılan araştırmalar böyle giderse, dışa bağımlılığın gün geçtikçe artacağını gösteriyor Örneğin Türkiye’nin 2020 yılında 148 milyon taşkömürü, 74 milyon ton ham petrol, 785 milyar metreküp doğalgaz ithal etmek zorunda kalacağı söyleniyor
Türkiye'de Biyokütle Enerjisi Kullanımı

Türkiye'de klasik biyokütle, yani odun ve tezek, enerji üretiminde önemli bir orana sahiptir 1995 yılı verilerine göre odun yaklaşık %30 ve tezek %10 oranında enerji üretimiiçinde pay almaktadır Ancak, son yıllarda azalan ormanlar ve hayvancılıkta görülen gerileme ile doğal gaz kömür gibi ithal ürünlerin artması bu oranları azaltmaktadır Modern biyokütle enerjisi kullanımına geçilmesi ülke ekonomisi ve çevre kirliliği açısından önem taşımaktadır Birçok ülke bugün kendi ekolojik koşullarına göre en uygun ve en ekonomik tarımsal ürünlerden alternatif enerji kaynağı sağlamaktadırlar Türkiye de bu potansiyele, ekolojik yapıya sahip ülkeler arasındadır

Türkiye'de enerji ormancılığı yönünden ekonomik değeri yüksek ve hızlı büyüyen yerli ağaç türleri arasında, akkavak, titrek kavak, kızılağaç, kızılçam, meşe, dişbudak, fıstık çamı, karaçam, sedir ve servi ağalarını saymak olanaklıdır Türkiyeortamında yetişecek yabancı kökenli ağaçlar arasında ise akoliptüs, papulus euramericana, pinus pinaster, acacia cynophilla gibi türleri saymak olanaklıdır Burada kavak, söğüt gibi oldukça fazla su isteyen ağaçların yanı sıra, oldukça kurak alanlarda yetişe bilcek ağaçlara da önem verilmesi gerekmektedir

Enerji üretimine yönelik olarak, modern biyokütle çevrimteknolojilerinin de kullanıldığı, çalışmalar küçük ölçekli olarak 1993 yıllarından sonra başlamıştır Bunlara örnek olarak mischantus ve tatlı sorgum bitkileri üzerinde yapılan çalışmalar gösterilebilir Etanolu, Brezilya örneğinde olduğu gibiTürkiye’de de taşıtlarda benzine seçenek olarak rahatlıkla kullanmak olanaklıdır Ayrıca, hava kirliliğinden büyük ölçüde etkilenen birçok şehirde, biyokütle ve bunlardan türetilen yakıtların kullanılması ile kükürt dioksit ve benzeri zararlı gazların büyük ölçüde azalacağı da açıktır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Ülkemizde Kullanılan Yakıt Türleri - Yakıt Çeşitleri

Eski 11-28-2012   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Ülkemizde Kullanılan Yakıt Türleri - Yakıt Çeşitleri



Türkiyede kullanılan yakıt türleri nelerdir?
Ülkemizde yurdumuzda kullanılan yakıtlar yakıt çeşitleri


Kömür


Yeraltı madenciliği veya açık işletme metodları kullanılarak çıkarılan fosil kaynaklı yakıttır Genellikle hayvan fosillerinden oluşur Kolayca yanabilen siyah veya kahverengimsi redüksiyonunda çok büyük önemi vardır Bir çok çeşidi vardır Mesela taş kömürü, fabrikalarda kullanılır Isı dercesi yüksektir Antrasit, ısı değeri en yüksek olan kömürdür, ülkemizde az bulunur Ayrıca ülkemizde en çok bulunan kömür linyittir

Petrol

Yüzmilyonlarca yıldan bu yana denizlerde yaşayan ya da suların denizlere sürüklediği bitki kalıntılarının anaeorabik bir ortamda, uygun şartlar altında (sıcaklık, basınç ve mikroorganizmaların etkisiyle), toprağın üstünde başkalaşmasıyla oluşur Değeri çok yüksektir, çünkü oldukça az bulunan bir yakıttır

Doğalgaz

Petrol gibi doğalgaz da çok eski tarihlerden beri bilinmekle ve kullanılmakla beraber; bugünkü konumuna gelişi, 1816 yılında ABD'nin Baltimore kentinin sokak lambalarının doğalgaz aracılığıyla aydınlatılmasıyla başlar
Dünya enerji tüketiminin %22?si doğalgaza dayanmaktadır İşiyerleri ve evler ısınma amacıyla çok yoğun miktarda doğalgaz kullanırlar Isınma, toplam doğalgaz kullanımında %75 gibi bir orana sahiptir Bunun yanısıra elektrik üretiminde de doğalgaz kullanılmaktadır Fakat %10?15 gibi düşük oranlarda kalmaktadırÜlkemizde çok az oranda çıkmakla birlikte, kullanılan yakıtın tamamina yakını yurt dışından ithal edilmektedir

Hidroelektrik enerji

Nehirler ve akarsular üzerine kurulan baraj göllerinde biriken suyun mekanik gücüyle dönen su türbinlerinden ve jeneratörlerden elde edilen elektrik enerjisidir 20 yüzyıl boyunca dünyanın büyük nehirlerinin hemen hepsinde dev hidroelektrik santrallar kurulmuştur Son yıllarda, daha küçük ölçekte santrallar kurulmaktadır 20 MW'ın altındaki santrallar "küçük ölçekli" hidroelektrik enerji santrali olarak adlandırılmaktadır Hidroelektrik enerji, aynı zamanda yenilenebilir bir enerji kaynağıdır

Geleneksel biyokütle (bitki ve hayvan atıkları)

Biyokütle enerjisi, organik maddelerden enerji kaynağı olarak yararlanılmasıdır Bilinen bitki yakma ve hayvan atıklarından yararlanma yöntemleri geleneksel biyokütle olarak adlandırılır Bu enerji kaynağı türü, geri kalmış toplumlarda en fazla yararlanılan enerji türüdür Öte yandan, modern yöntemlerde bitkilerden biyodizel, biyoetanol elde etme gibi yeni uygulamalar ise, modern biyokütle olarak adlandırılmakta ve yenilenebilir enerji kaynağı türleri arasında yer almaktadır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Ülkemizde Kullanılan Yakıt Türleri - Yakıt Çeşitleri

Eski 11-28-2012   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Ülkemizde Kullanılan Yakıt Türleri - Yakıt Çeşitleri




Ülkemizde Kullanılan Yakıtlar Nelerdir? Ülkemizde Hangi Yakıtlar Kullanılmaktadır?

İnsan vücudunun sıcak*lığı yaklaşık 369°C'dir Her zaman sıcak bir cisimden soğuk bir cisme ısı aktarımı söz konusu olduğu için demek ki çevre sıcaklığı bu düzeyde olmadığı sürece ısı kaybederiz Üstelik insan vücudu bu ısı kaybını önleyecek kalın bir tüy ya da post örtüsüyle korunmuş değildir Bu yüzden insanın ısınması ya da serinlemesi için yapacağı tek şey çevre sıcaklı*ğını ayarlamaktır İnsanların kendilerini en rahat hissettikleri çevre sıcaklığı giyinikken 21°C soyunukken 26°C dolayındadır Çok çaba gerektiren bir iş yaptığımızda vücut sıcaklığımız yükseleceği için havanın ya da bulunduğumuz yerin daha serin olmasını iste*riz Buna karşılık hızlı bir hava akımında (cereyanda) kaldığımızda vücudumuz daha çok ısı kaybettiği için üşürüz Isının havaya geçerek kaybolduğu bu sürece konveksiyon (taşınım) yoluyla ısı kaybı denir Soğuk bir günde pencere yakının*da otururken de oda yeterince sıcak olsa bile vücudumuzun pencereye bakan yanı üşüyebi*lir Bu ışıma yoluyla ısı kaybının sonucudur Eğer ateşe yakın oturursak aynı nedenle bu kez ateşe dönük olan yanımız ısınır
Vücudumuzdaki nemin buharlaşması da ısı kaybına yol açan etkenlerden biridir Ağır bir iş yaparken ya da koşarken terleriz ve terimiz buharlaşarak kururken vücudumuzdan ısı alır Eğer çevremizdeki havada çok fazla su buharı varsa terimiz kolayca buharlaşmadığı için serinleyemeyiz Buna karşılık kuru bir havada vücudumuzun nemi çabucak buhar*laştığı için bu kez de solunum yollarımızın kurumasından rahatsız oluruz



Ocak Ateşinden Merkezi Isıtmaya

En eskiçağlarda insanlar açık havada ya da mağaralarda ateş yakarak ısınırlardı Daha sonra ateşin dumanının çıkması için çatısında bir delik bulunan kulübe ve evler yaptılar; bu ısıtma yöntemi zamanla ocak ve bacaya dö*nüştü Havalandırma sorunu yoktu; açık ocakta yanan ateşten yayılan ısının çoğu bacadan çıkıp gider bunun yol açtığı hava akımı odanın içinde dolaşırdı Isı kaybını önlemek üzere ateşi kapalı ocaklarda yakma düşüncesi şömine ve sobaların yapımıyla so*nuçlandı Böylece yakıtın yanma hızı ayarla*nabiliyor ve sobanın ısısı büyük ölçüde kon*veksiyon yoluyla yayılarak odanın havasını ısıtıyordu Isıtma yöntemlerinin gelişmesinde sonraki adım birden çok odayı tek bir ocak*tan ısıtmak oldu Bu tip merkezi ısıtma sistemini ilk geliştirenler Romalılar'dı Evin döşemelerinin altından sıcak hava dolaştırma*ya dayanan bu sistem 5 yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra unutu*lup gitti ve ortaçağ boyunca Avrupa'da gene eskisi gibi açık ocaklar kullanıldı
Günümüzde konut ve işyerlerinin ısıtılma*sında en yaygın yöntem kalorifer dediğimiz merkezi ısıtma sistemidir Bu sistemde kalo*rifer kazanında üretilen ısı borulardan geçen bir akışkanla taşınarak evin bütün bölümleri*ne yerleştirilmiş olan radyatörlere iletilir Isıyı taşıyan akışkan ya sıcak hava ya sıcak su ya da sıcak buhardır Sıcak havalı merkezi ısıt*mada bir sıcak hava fırınında ateşin yakının*dan geçen hava konveksiyon yoluyla ısınır ve yapının her yanına borularla taşınarak odala*rın tabanında ya da duvarında bulunan pan-jurlu hava pencerelerinden içeri üflenir Isısı*nı odaya vererek soğuyan hava başka kanal*lardan fırına geri döner ve yeniden ısınır Havanın bu dolaşımı yalnızca sıcaklık farkın*dan kaynaklanan doğal hava akımına bırakıl*maz vantilatörlerle hızlandırılır
Ülkemizde çok daha yaygın olan sıcak sulu merkezi ısıtmada genellikle yapının bodru*muna yerleştirilmiş bir kalorifer kazanında ısıtılan su odalardaki radyatörlere giden boru*lara pompalanır Kaynakla birleştirilmiş çelik levhalardan ya da dökme demirden yapılan radyatörlerin içi boştur ve dış yüzeyinin geniş olması için oluklu olarak yapılmıştır Sistem*de sürekli olarak dolaşan sıcak su radyatörle*rin içinden geçerken ısısını vererek soğur ve kazana dönerek yeniden ısınır Radyatör adı ışıma anlamındaki radyasyon sözcüğünden türetilmiştir; oysa radyatördeki ısının yandan çoğu konveksiyonla geri kalanı ışıma yo*luyla yayılır
Birçok ülkede büyük iş hanlarını ısıtmak için daha çok sıcak buharlı merkezi ısıtma sistemi uygulanır Çünkü elektrik santralla-rındaki buhar türbinlerini besleyen kullanıl*mış buhardan yararlanıldığında bu sistem çok daha ekonomiktir Her yapıda ayrıca buhar üretmektense santralların atık ("çürük") bu*harı kentin geniş bölgelerinin merkezi ısıtma*sında kullanılabilir
Sıcak sulu ısıtma sistemlerinde banyoda kullanılan sıcak su da kalorifer kazanında ısıtılır ama ayrı bir boru sistemiyle dağıtılır Sıcak havayla ısıtılan yapılarda ise sıcak su için ayrı bir kazan vardır
Eskiden kalorifer kazanlarında yakıt olarak yalnızca kömür kullanılırdı Bugün fueloil ya da doğal gaz büyük ölçüde kömürün yerini almıştır; çünkü bu yakıtlar daha temizdir ve dağıtımı daha kolaydır
Merkezi ısıtma sistemlerinde mutlaka sı*caklığı denetleyen bir termostat bulunur Böylece yaşanan ya da çalışılan yerin sıcaklığı isteğe göre ayarlanabilir Termostatın başka bir yararı da daha çok ısı gerektiğinde kazanı otomatik olarak devreye sokup sıcaklık yük*seldiğinde gene otomatik olarak devreden çıkararak sistemin en ekonomik biçimde ça*lışmasını sağlamaktır

Öbür Isıtma Yöntemleri

Kalorifer ya da merkezi ısıtma kuşkusuz ko*nutları ısıtmanın tek yolu değildir Birçok ev*de hâlâ odun kömür gaz ya da elektrik soba*ları kullanılır Bazı insanlar da kocaman kü*tüklerin ya da issiz kömürün şöminede yanışı*nı seyrederek ısınmayı sever Hatta bir gaz brülorünün aleviyle gerçekten odun ya da kö*mür yanıyormuş izlenimini veren "taklit" şö*mineler bile yapılmıştır Tek bir odayı ısıtmak için elektrikli radyatör ya da konvektörler ye*terlidir Gene bu amaçla tasarlanan ısı depo-layıcı elektrikli ısıtıcılar adından da anlaşıla*cağı gibi ısıyı önce depolayıp sonra yayar Bu ısıtıcıların en büyük üstünlüğü fabrika ma*ğaza ve işyerleri çalışmadığı için elektrik tüke*timinin daha az olduğuj gece saatlerinde depo*lanan ısının ertesi gün kullanılabilmesidir Bütün gece elektrik prizine takılı bırakılan ay*gıtın içindeki ısıtıcı elemanlar tuğlaya benze*yen blokları ısıtır; böylece bu bloklar bütün gün yetecek kadar ısı depolayabilir
Konutların ısıtılmasında en yeni yöntemler*den biri güneş enerjisiyle ısıtmadır Çatıların üzerine yerleştirilen gineş panoları ya da top*layıcıları çok bulutlu pe soğuk kış aylarında bile bir evi ısıtmaya! yetecek kadar güneş enerjisi toplayabilir
Hangi yöntem uygulanırsa uygulansın ısı kaybını azaltmak içini etkili bir yalıtım çok önemlidir Çift camlı pencereler duvar ve ça*tı boşluklarına döşeneiı camyünü gibi gereçlerişlevi görerek ısı yalıtımında etkili olur Merkezi ısıtmada ayrıca su boruları ile tankların da yalıtılması gerekir

Havalandırma

Havalandırmanın amacı yaşanan kapalı yer lerdeki kirli havayı dışarının taze havasıyla değiştirmektir Bunun için de havanın dışarı*dan içeriye ve içeriden dışarıya sürekli olarak akmasını sağlamak gerekir Evlerde ve küçük işyerlerinde genellikle havalandırma düze*nekleri yoktur; ara sıra kapı ve pencerelerin açılmasıyla doğal yoldan havalandırma yapı*lır Üstelik kapı ve pencerelerin çevresindeki aralıklardan her zaman gereğinden çok daha fazla hava girer Bu nedenle yapıların çoğun*da çerçevelerdeki çatlak ve aralıkların tıkana*rak gereksiz hava akımlarının önlenmesinde yarar vardır Bu önlemlerin alınmasıyla yalnız soğuk havanın değil gürültünün de içeri gir*mesi engellenmiş olur Evlerde kullandığımız vantilatörlere benzeyen havalandırıcılar ise dönen kanatlarıyla hava akımlarını hızlandırır ve tam gerektiği kadar temiz havanın içeri gir*mesini sağlar Dışarıdan emilen temiz hava kanallardan geçerek odalardaki hava girişleri*ne gelir; içerinin kirli havası da duvarlardaki çıkış deliklerinden dışarı atılır


Klima

Klima terimi "iklim" anlamındaki Fransızca bir sözcükten dilimize geçmiştir ve kapalı yer*lerdeki havanın fiziksel koşullarını değiştirme yöntemlerini tanımlar Bu fiziksel koşullar havanın sıcaklığı temizliği nemliliği ve hare*ketidir Bunlardan en az ikisi denetlenebili-yorsa örneğin sıcak bir yaz günü kapalı bir ortamdaki havanın serin ve temiz ya da soğuk bir günde nemli ve sıcak olması sağlanabili*yorsa o ortamda klima uygulandığından söz edilebilir
Klima sistemlerinde havayı ısıtmak ve so*ğutmak için uygulanan yöntemlerin temeli ay*nıdır Soğuk hava sıcak bir yüzeye değerek geçtiğinde bu yüzeyden ısı alacağı için sıcaklı*ğı yükselir Buna karşılık sıcak hava soğuk bir yüzeyden geçirildiğinde ısısını bu yüzeye ak*taracağı için soğur Hava soğutma sistemle*rinde bildiğimiz buzdolaplarına çok benze*yen ama genellikle daha büyük olan soğutma makineleri kullanılır Bu ma*kinelerde düşük sıcaklıkta kaynayan soğutu*cu bir akışkan borular kompresör ve genleş*me vahinden oluşan bir sistemin içinde dola*şır Bu akışkan önce ılık bir gaz halinde kom*presöre gelir; kompresör bu gazı büyük bir basınçla sıkıştırarak sıcak bir gaz halinde yo*ğunlaştırma borularına basar Suyla soğutulan bu borulardan geçerken ısısını suya aktaran gaz ılık bir sıvıya dönüşür ve bir tankın içine akar Hâlâ basınç altında olan bu sıvı küçük bir delikten geçerek daha geniş bir kaba aktı*ğında genleşir ve genleşirken soğuyarak dü*şük basınçlı soğuk bir sıvıya dönüşür
Daha sonra bu soğuk sıvı buharlaştırıcı de*nen bir boru düzeninden geçirilir Bir yandan da boruların dışına bir vantilatörle sıcak hava gönderilir Boruların soğuk yüzeyine değen sıcak hava soğurken içeride dolaşan sıvı da bu sıcak havanın etkisiyle ısınarak gaz haline geçer Buradan kompresöre gider ve çevrim yeniden başlar
Yoğunlaştırıcıda gazı sıvılaştırmak için su kullanılıyorsa sisteme "su soğutmalı" hava kullanılıyorsa "hava soğutmalı" denir

Nemlendirme ve Nem Giderme

Hava belirli bir sıcaklıkta ancak belirli mik*tarda su buharı tutabilir Daha fazla nem tuta*mayacak duruma gelen doymuş havanın bağıl nemi yüzde 100'dür Havanın sıcaklığı yüksel*dikçe tutabileceği su buharı miktarı artar sı*caklığı düştükçe bu miktar azalır Çünkü hava soğudukça taşıdığı buharın bir bölümü yoğun*laşarak suya dönüşecektir Demek ki doyma*mış hava belirli bir dereceye kadar soğutuldu*ğunda doyma noktasına ulaşır; daha da soğu*tulduğunda içindeki nem su damlacıkları ha*linde havadan ayrılır Bu sıcaklığa "çiy nokta*sı" denir
Görüldüğü gibi havadaki fazla nemi gider*menin bir yolu havayı çiy noktasının altına düşecek kadar soğutmaktır Havayı kolayca nem tutan maddelerin üzerinden geçirmek de ikinci bir yöntemdir Bildiğiniz gibi yazın mutfaktaki tuz nemlenir ve tuzluktan akması güçleşir Çünkü sofra tuzu (sodyum klorür) çok kolay nem tutan bir maddedir Ama me*talleri aşındırdığı için nem giderici olarak kul*lanmaya elverişli değildir; bu amaçla en çok silis jeli (silikajel) ve lityum klorür kullanılır Böyle bir madde örneğin silis jeli bir tepsiye yayılıp üzerinden nemli hava geçirildiğinde doyma noktasına gelinceye kadar havanın bü*tün nemini soğurur Daha sonra bu tepsi oto*matik olarak dışarı sürülür ve yerine kuru jel dolu yeni bir tepsi geçer; bu arada nemli jel de ısıtılarak kuruduğunda yeniden devreye girer
Çok kuru havayı nemlendirmek için de ha*vayı bir su haznesinin üzerinden geçirmek ya da duşa benzeyen incecik deliklerden üzerine su püskürtmek gibi birkaç yöntem uygulana*bilir
Havadaki nem oranının denetlenmesi önce*likle insanların rahatı açısından önem taşır Bunun dışında bazı fabrikalarda üretilen ürünlerin niteliği de büyük ölçüde havanın nemlilik derecesine bağlıdır Yazın sıcak ve nemli havalarda bazı yiyecek maddeleri öyle*sine nemlenir ve yapış yapış duruma gelir ki ürünü paketlemek bile güçleşir Özellikle şe*kerleme makarna ilaç fotoğraf filmi ve kâ*ğıt fabrikalarında nem ve sıcaklık koşullarının denetlenmesi çok önemlidir
Bazı klima sistemleri yalnızca havayı ısıt*mak nemlendirmek ve temizlemek için tasar*lanmıştır; dolayısıyla yalnız kış mevsiminde ya da soğuk havalarda kullanılabilir Buna karşılık havayı soğutmak nemini gidermek ve temizlemek için tasarlanmış bir klima sistemi de yalnızca yazın ya da sıcak havalarda kulla*nılabilir Ama hemen hemen bütün klima sis*temlerinde havadaki töz kül kıl çiçektozu gibi yabancı maddeleri tutan bir hava filtresi vardır Evin içinde dolaşıp gelen hava önce bu filtreden geçer sonra Isıtılarak ya da soğutu*larak yeniden odalara gönderilir Havadaki tozlar ya da öbür yabapcı maddeler genellik*le yapışkan olan filtre kâğıdına yapışıp kaldığı için filtrelerin zaman zaman temizlenmesi ya da yenilenmesi gerekir; Bazı klimalar tütün dumanındaki en küçült parçacıkları bile tuta*bilen elektrostatik filtrelerle donatılmıştır Bu aygıtlar toz parçacığına bir elektrik yükü ve*rir; sonra karşıt elektrik yüklü bir levha bu parçacıkları kendine çekerek havadan ayırır Bu levhalar yıkanarak] temizlenebilir
Her klima sisteminde ya da aygıtında ha*vayı ısıtma ve soğutmai borularının üzerinden filtrelerden ve odalara giden kanallardan ge*çirmek için bir ya da daha çok sayıda vantila*tör vardır Bu vantilal örler elektrik motorla*rıyla çalıştırılır Isıtılmış ya da soğutulmuş te*mizlenmiş ve nemlendirilmiş ya da kurutul*muş havayı odalara tajiyan kanallar hafif me*tal levhalardan ya da borulardan yapılır Ka*nalın odaya açılan ağzında genellikle bir pan*jur ya da ızgaralı bir çerçeve bulunur



İlk kez Willis H Carrier'in (1876-1950) ta*sarladığı klima sistemi birçok araştırmacının katkısıyla gelişerek bugünkü biçimine ulaş*mıştır Yüzyıllık bir geçmişi olan bu aygıt bu*gün günlük yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır Özellikle sıcak ülkele de yaşayanların gecele*ri rahat uyuyarak yeni bir güne dinlenmiş baş*lamalarını işyerlerinin boğucu ve nemli hava*sından rahatsız olmadan çalışabilmelerini sağ*layan klima sistemleri hastane otel lokanta sinema tiyatro gibi kalabalık yerleri yaşana*bilir birer ortama dönüştürmüştür

Enerji Tasarrufu

Bütün dünyada tükejtilen yakıtın neredeyse yarısı yapıların ısıtılması ya da soğutulması için kullanılır Yeryüzündeki kömür petrol ve doğal gaz yataklarının büyük bölümü daha şimdiden tükenmiş durumda; oysa bu "fosil" yakıtların oluşması milyonlarca yıl alır Bu yüzden yakıtımızı tüketmek pahasına elde et*tiğimiz ısıdan birkaç kez yararlanmanın yolla*rını bulmak gerekir Havadan havaya ısı akta*ran "ısı eşanjörleri"nin amacı da budur En basitinden bir ısı eşanjörü yapmak için bir yapının pis hava çıkış kanalı ile temiz hava giriş kanalına incecik borulardan oluşan birer petek yerleştirilir Bu iki petek borularla bir*birine bağlanır ve otomobil radyatörlerinde kullanılan antifriz gibi donma noktası düşük bir sıvıyı boruların içinde dolaştırmakla çıkış kanalındaki havanın ısısı giriş kanalındaki ha*vaya aktarılabilir
Değerli "fosil yakıtlar"dan tasarruf etme*nin başka bir yolu da bu yakıtları ısınma ama*cıyla kullanmamaktır Bunların yerine rüzgâr dalga gelgit ve güneş enerjisi gibi sürekli ye*nilenen tükenmez enerji kaynaklarından ya*rarlanabiliriz Mimarlara düşen görev de bir yapının tasarımında ısıtma havalandırma ve klima sistemlerine gereken önemi vererek hem insanların rahatını sağlayan hem de enerji savurganlığını önleyen yapılar kur*maktır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.