Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
açan, askeri, devletinin, olaylar, osmanlı, parçalanmasına, siyasi, yol, önemli

Osmanlı Devletinin Parçalanmasına Yol Açan Önemli Siyasi ve Askeri Olaylar 3

Eski 06-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Devletinin Parçalanmasına Yol Açan Önemli Siyasi ve Askeri Olaylar 3




Osmanlı Devletinin Parçalanmasına Yol Açan Önemli Siyasi ve Askeri Olaylar

Balkan Savaşları

I Balkan Savaşı

Balkan Savaşı’na gelinceye kadar; İngiltere, Fransa, Avusturya-Macaristan, Almanya ve Rusya gibi büyük devletlerin uzun yıllar tahrik, himaye ve destekleme politikaları ve özellikle Çarlık Rusya’nın bu bölgede takip ettiği “Panslavist” (Slav Birliği) politikasının sonunda Balkanlarda, Osmanlı Devleti’nden bağımsızlığını kazanmış dört Balkan devleti kurulmuştu Bunlar Yunanistan, Sırbistan, Karadağ ve Bulgaristan devletleridir Osmanlı Devleti’nden bağımsızlığını kazanan bu dört Balkan devleti, bu kez de topraklarını Osmanlı Devleti aleyhine genişletmek politikasını takip ediyorlar, fakat aralarındaki siyasî, dinî ve diğer bazı nedenlerden kaynaklanan anlaşmazlıklarından dolayı bir araya gelerek bir ittifak oluşturamıyorlardı Balkan Savaşı’nın hemen öncesinde, dönemin İttihat ve Terakki iktidarı, bölgede asayişin ve sükunun sağlanması amacıyla başta “kilise meselesi” (Bulgaristan’la Yunanistan arasında büyük bir anlaşmazlığa yol açan “kilise imtiyazı” meselesini dönemin İttihatçı Hükümeti çıkardığı “kiliseler ve okullar kanunu” ile ortadan kaldırmıştı) olmak üzere Balkan devletlerinin aralarındaki bir çok anlaşmazlık konularının çözülmesini sağlamıştı Bunun sonucudur ki bir süre sonra Bulgarlar, Sırplar ve Yunanlılar Osmanlılar aleyhine birleşeceklerdir Uzak Doğu’da 1905’de Japonlara yenilen Rusya’nın yeniden dış politikasını Balkanlar’a çevirmesi ve Balkan devletleri arasında Osmanlı Devleti aleyhine bir ittifak oluşturma çabalarına girmesi, Balkan devletleri arasında kısa bir süre sonra bir ittifakın oluşmasını sağlamıştı Nitekim, Balkan devletleri arasındaki anlaşmaların ilki Bulgaristan’la Sırbistan arasında gerçekleşti Makedonya’nın tamamını tek başına ele geçiremeyeceğini gören Bulgaristan, Sırbistan’la anlaşarak bu meseleyi çözmek istemişti Rusya’nın da hem Bulgaristan’ı hem de Sırbistan’ı bir ittifak oluşturmaları konusunda tahrik etmesi ve yol göstermesi sonucunda; 13 Mart 1912’de yaptıkları bir antlaşmayla bu iki devlet, Osmanlı Devleti’ne karşı birlikte hareket etmeyi kararlaştırdılar Bulgaristan, Yunanistan’la da 29 Mayıs 1912’de Bulgaristan-Yunanistan ittifak antlaşmasını imzaladı Karadağ ise, anlaşmazlık içerisinde olduğu Sırbistan’a karşı Bulgaristan’ın desteğini almak ve Arnavutluk’u ele geçirmek amacıyla Ağustos l912’de Bulgaristan’la, 6 Ekim 1912’de de Sırbistan’la birer ittifak antlaşması imzaladı Görüldüğü gibi; Osmanlı Devleti’ne saldırarak Makedonya topraklarını ele geçirmek ve aralarında paylaşmak esası üzerine Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ arasında bir ittifak oluşmuştu Balkan İttifakı’nın oluşmasında; Balkan devletlerini birleştirerek, Türkleri Avrupa’dan atmak ve Rus hakimiyetini Balkanlar’a yaymak isteyen Rusya’nın Panslavizm idealinin büyük rolü vardı Balkan devletleri, uzun zamandır çıkacak bir savaş için askerî hazırlıklarını tamamlamışlardı 8 Ekim 1912’de Karadağ Osmanlı Devleti’ne savaş ilân etti Diğer Balkan devletleri de 13 Ekim 1912’de Makedonya’ya özerklik verilerek yeni reformların yapılmasını öngören bir nota verdiler Makedonya’nın paylaşılması ve iç işlerine müdahale olarak gördüğü bu notaya karşılık Osmanlı Devleti Balkan devletlerine savaş ilân etti Osmanlı Devleti Balkan Savaşı’na çok kötü şartlar altında girmiştir Savaş ilânı üzerine İstanbul’da yapılan toplantıda, bir çok devlet adamı ve ordu kumandanı “Ordunun bir çok noksanı olduğunu askerin talim ve eğitimi ile teşkilat, teçhizat ve iaşenin yetersiz olduğunu, isyan ederler diye askerlere silahsız eğitim yaptırıldığını, bir çok askerin mekanizma ve tapa çevirmesini dahi bilmediğini” söylemişler ve savaştan kaçınılmasını ısrarla belirtmişlerdi

Buna rağmen; savaşı iktidara gelmek için bir fırsat olarak değerlendiren İttihatçı devlet adamları ve subaylar savaş yanlısı olmuşlardı Savaş öncesi Osmanlı yöneticileri, Rusya’nın Balkanlar’da bir savaş çıkmasına müsaade edilmeyeceği şeklindeki vaadine inanarak, Rumeli’de bulunan yetişmiş ve eğitimli olan 120 tabur askeri terhis etmek veya izne göndermek gibi inanılmaz bir hata ve gaflete düşmüşlerdi Yine, savaş öncesi Sırbistan’ın Almanya’dan aldığı top ve ağır silahların bizim topraklarımızdan geçirilerek Sırbistan’a götürülmesine izin vermek suretiyle, kısa bir süre sonra bize karşı savaşa girecek olan Sırp ordusunun güçlenmesine imkan verilmişti

Ayrıca, düzenli savaş planlarımız bile yoktu Savaşta ordunun kullanacağı silah, cephane ve diğer teçhizat zamanında ilgili yerlere sevkedilememişti Bütün bu olumsuzlukların yanında; ordu subayları arasında siyaset ve particilik başlamış, İttihatçı olan subaylar ile karşıtları arasında savaş öncesinden var olan çekişme ve sen ben davası had safhaya çıkmıştı Balkan Savaşı’nda Osmanlı Orduları iki cephede dört Balkan devletinin ordularıyla savaş yapmıştır Bu cepheler “Doğu Cephesi” ve “Batı cephesi”dir Doğu cephesinde Bulgarlarla, Batı cephesinde ise öncelikle Sırplarla savaşılmıştır Her yönden büyük sıkıntılar ve imkansızlıklar içerisinde savaşa başlayan Osmanlı orduları, özellikle cephede siyasî çekişme ve particilik kavgası yapan subayların savaşı ihmal etmelerinin de bir sonucu olarak, bütün cephelerde kısa zamanda bozguna uğradılar Bulgar ordularını Babaeski-Lüleburgaz hattında durduramayan Doğu ordusu, Çatalca’ya kadar çekildi ve burada bir savunma hattı oluşturdu Bulgar ordusu, Gelibolu Yarımadası hariç Edirne ve Trakya‘yı ele geçirdi

Komonava’da Sırp ordusuna yenilen Türk ordusu Batı cephesinde de bozguna uğradı Özellikle Bulgarlar ve diğer Balkanlı devletlerin orduları, ele geçirdikleri şehirlerde, kasaba ve köylerde eşi benzeri görülmemiş vahşet, katliam ve barbarlık yaptılar Edirne, Yanya ve İşkodra kaleleri kendilerini umutsuzca savundular Diğer taraftan Yunanlılar ciddi bir direnme görmeden Selanik’i ve Ege Denizi’ndeki adaları ellerine geçirdiler Bu arada, savaş öncesi Osmanlı Devleti’ne isyan etmiş olan Arnavutlar 28 Kasım 1912’de bağımsızlıklarını ilân ettiler Sırbistan’ın kısa sürede geniş bir alanı işgal ederek genişlemesi ve Adriyatik kıyılarına erişmesi İtalya ve Avusturya’yı endişeye sevketmiş; yine Bulgar ordularının Çatalca hattına kadar ilerlemeleri ve İstanbul’a oldukça yaklaşmaları üzerine İngiltere ve Fransa telaşlanmışlar ve İstanbul’a donanmalarını göndererek şehre asker çıkarmışlardır

Almanya da; savaşın yayılarak, bir dünya savaşı çıkmasına yol açabileceği endişesiyle tavır koymaya başladı Rusya da, Bulgaristan’ın Meriç Nehrini geçerek İstanbul’a ve Boğazlara ulaşabileceğini düşünerek tedirgin olmakta ve gerekirse İstanbul’a donanmasını gönderebileceğini belirtmekteydi Yine Rusya, Yunanistan’ın Ege’deki bir çok adayı ele geçirmesinden de tedirgin olmaktaydı İngiltere ve Fransa, savaşın bu boyutlara gelmesinden kendi menfaatleri açısından kaygı duyuyorlardı Bu nedenle savaşa müdahale ederek Londra’da bir konferansın toplanmasını kararlaştırdılar Zaten Osmanlı Devleti de Yunanistan dışındaki diğer Balkan devletleriyle ateşkes imzalamak zorunda kalmıştı Londra Konferansı’na İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, Avusturya ve İtalya gibi büyük devletlerin yanı sıra, Balkan Savaşı’na katılan Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ devletleriyle Osmanlı Devleti katılmıştır Osmanlı Hükümeti’nin Ege Adaları ile Edirne’yi Balkanlı devletlere bırakmamak konusundaki tutumu nedeniyle Londra Konferansı uzamış; ancak yapılacak başka bir şey olmadığı için, Kamil Paşa başkanlığındaki Osmanlı Hükümeti, şartları kabul etmeyi kararlaştırdığı günlerde İstanbul’da “Bâb-ı Âli Baskını” diye anılacak olan ve hükümet değişikliğiyle sonuçlanan darbe olmuştur İttihat ve Terakki Partisi’nin başta Enver Paşa olmak üzere bir grup subay, fedai takımı ve halktan oluşan taraftarları, Balkan Savaşı’ndaki başarısızlıktan mevcut hükümeti sorumlu tutmuş ve hükümet binasına yaptıkları bir baskınla Kamil Paşa Hükümeti’ni istifa ettirmişlerdir Bâb-ı Âli Baskını olarak siyasî tarihimize geçen bu olayla İttihat ve Terakki Partisi, iktidarı tam anlamıyla ele geçirmiş ve kendi mutlak otorite ve hakimiyetlerini kurdukları İttihat ve Terakki Partisi Dönemi başlamıştır Mahmut Şevket Paşa başkanlığında kurulan yeni Osmanlı Hükümetinin, Edirne’yi düşmana bırakmamak amacıyla Londra Konferansı kararlarının kabul edilmeyeceğini muhatap taraflara bildirmesi üzerine cephelerde savaş tekrar başladı Ancak, bu kez de Osmanlı orduları yenilmiş ve daha fazla toprak kaybına uğranılmıştı Hatta sekiz ay boyunca Bulgar kuşatmasına dayanan Edirne bile düşman eline geçti Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti Londra Konferansı kararlarını kabul edeceğini bildirdi 30 Mayıs l912’de Londra Antlaşması imzalandı ve cephelerde savaş sona erdi Bu antlaşmayla, Edirne dahil olmak üzere Midye-Enez hattının batısında kalan bütün Rumeli toprakları Bulgaristan’a verildi Makedonya’nın diğer bölgeleri Yunanistan ve Sırbistan arasında paylaşılıyordu Ege Adaları ve Arnavutluk’un geleceğine büyük devletler karar vereceklerdi Balkan savaşı sonunda Osmanlı Devleti sadece Bulgaristan’la sınır komşusu oluyordu Osmanlı Devleti, bu büyük felaketin şokunu üzerinden uzun yıllar atamayacaktır Bilhassa Edirne’nin kaybı ülkede büyük bir üzüntü yaratmıştır Savaşın, devlet ve toplum hayatımızdaki acılarını sarmaya çalıştığımız günlerde Balkanlarda savaş yeniden başladı



II Balkan Savaşı


Osmanlı Devleti’nin Rumeli’deki bütün toprakları diyebileceğimiz kadar geniş bir araziyi kolaylıkla ele geçiren Balkan devletleri, bu kez ele geçirdikleri toprakların paylaşımı nedeniyle birbirleriyle anlaşmazlıklara düştüler Aralarındaki ittifaklar dağıldı Özellikle Londra Konferansı’nın Bulgaristan’a geniş bir arazi vermesi, savaşa katılan diğer Balkan devletlerinin tepkisine yol açtı Büyük devletlerin arabulucu girişimleri, bu devletlerin aralarındaki anlaşmazlıkları ortadan kaldırmamıştı Bunun üzerine Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ devletleri Bulgaristan’a karşı birleştiler ve savaşa girdiler Ayrıca Bulgaristan’ın büyümesini menfaatlerine aykırı gören Romanya’da Bulgaristan’a savaş ilân ederek Balkanlar’da yeniden başlayan savaşa katıldı Bir çok cephede savaşmak durumunda kalan Bulgar orduları Sırplara ve Yunanlılara yenildiler Biz de bu durumdan istifade ederek, hiç olmazsa Edirne’yi tekrar alabilmek için Bulgaristan’a savaş ilân ederek İkinci Balkan savaşına katıldık Türk orduları, Edirne başta olmak üzere bazı şehir ve kasabaları ele geçirdi Büyük devletlerin müdahalesi ve tepkisiyle karşılaşan Osmanlı Devleti ordularını daha ilerilere gönderememişti Mevcut kazançları kafi görmek durumunda kalan Osmanlı Devleti Bulgaristan’la 29 Eylül 1913’de İstanbul Antlaşmasını yaparak ve savaşa son verdi Bu antlaşmayla, Meriç’in iki devlet arasında sınır olmasını kabul ediyorduk Edirne, Kırklareli ve Dimetoka Osmanlı Devleti’nde kalıyordu Osmanlı Devleti, 14 Kasım l913’te de Yunanistan’la Atina antlaşmasını imzaladı Bu antlaşmayla, Girit üzerinde hak iddia etmekten vazgeçildiği gibi; Ege adaları konusunda Londra Antlaşması’nın hükümlerini kabul ediyorduk Buna göre Taşoz, İmroz ve Meis Adaları bize veriliyor, diğer adalar ise Yunanlılara terk ediliyordu Ayrıca Balkan Savaşı’nın başında geçici olarak İtalyanlara bıraktığımız On İki Ada’nın İtalya ‘ya verilmesini kabul ediyorduk Bunun dışında; savaşın sonunda ortak sınırımız kalmayan Sırbistan, Karadağ ve Romanya ile yapılan ikili antlaşmalarla daha çok buralarda kalan Müslüman Türk halkının hak ve hukukunun korunması ve vakıflarla ilgili konular belirli esaslara bağlanmıştı



Balkan Savaşları’nda Deniz Savaşları


Sultan Abdülaziz zamanında kudret itibarıyla dünyada ikinciliği alan bir donanmaya sahip olan Osmanlı Devleti, Sultan II Abdülhamit’in, Avrupa’nın sanayi ve teknik alanda büyük ilerleme ve gelişme kaydettiği bir devirde bu donanmayı “yoketme” siyasetine tabii tutarak Haliç’te ve 1897 Türk-Yunan Savaşı’ndan sonra da Çanakkale’de çürütmüştü Bu nedenle, Balkan Savaşı esnasında deniz savaşlarında bir varlık gösterememiş, burnumuzun dibindeki Ege Adaları’nın Yunanlılar tarafından ele geçirilmesine mani olamamıştık Hatta Yunanlılar, Çanakkale Boğazı’nı ablukaya aldığından donanmamız savaş boyunca çoğu zaman Boğazlardan bile çıkamamıştı Buna rağmen, zaman zaman Rauf Bey’in kumandanı olduğu “Hamidiye Kruvazörü” boğazlardan çıkarak Yunan savaş gemileriyle savaşmış ve büyük başarılar elde etmişti Ancak, yukarıda da belirttiğimiz gibi, savaş boyunca denizlerdeki üstünlük Yunanistan’da olmuştu Nitekim, Yunanlılar Balkan savaşı yıllarında Taşoz, Limni, Sakız, Midilli ve On İki ada hariç bütün adaları ele geçirmişlerdi



Savaşın Sonuçları


Türk Milletinin yakın dönem siyasî tarihinde uğradığı en büyük felaketlerden birisi ve belki de en büyüğü Balkan Savaşları’dır Özellikle Birinci Balkan Savaşı, siyasî, askerî, ekonomik ve toplumsal sonuçlarıyla etkilerini uzun yıllar, devletimizin ve milletimizin üzerinde taşıdığı bir felaket olmuştur Bu savaşın sonuçlarını şöyle değerlendirebiliriz:1 Balkan Savaşları sonucunda, artık Osmanlı Devleti’nin paylaşılması, büyük devletlerin üzerinde uzlaştıkları bir konu olmuştur İngiltere ve Fransa zaman zaman uyguladıkları “Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünün korunması” politikasını Balkan Savaşı’yla birlikte terketmişlerdir
2 Balkan Savaşı’nın sonunda Osmanlı Devleti’nin çok büyük bir toprak kaybı olmuş; Meriç’in doğusunda kalan Doğu Trakya’nın dışındaki bütün Rumeli topraklarımız elimizden çıkmıştır Rumelide yüzlerce yıl elimizde ve idaremiz altında kalarak adeta Türkleşmiş olan bir çok şehir ve kasabalar kaybedilmiştir
3 Savaşın en olumsuz sonuçlarından birisi de; savaş esnasında ve sonunda Bulgarlar başta olmak üzere Yunanlılar ve Sırpların zulmü ve katliamları karşısında can ve namuslarını korumak amacıyla Rumeli’den büyük göç dalgaları başlamıştı Yüz binlerce Rumeli Türk’ü aç, perişan, büyük acılar ve yokluklar içerisinde Trakya’ya ve Anadolu’ya gelmişti Bunların ekonomik ve malî sıkıntılarını karşılamak, yaralarını sarmak, Osmanlı Devleti’nin zaten sınırlı olan imkânlarını tamamen tüketmiştir
4 Balkan Savaşı’yla birlikte Osmanlı Devleti Avrupa diplomasisinde yalnızlığa terkedilmiştir Bunu, toprak bütünlüğü açısından oldukça tehlikeli gören yöneticiler I Dünya Savaşı öncesi Avrupa’da oluşan “bloklaşmalara” katılmak isteyeceklerdir
5 Balkan Savaşı ile Ege Denizi’ndeki stratejik adaların tamamına yakını Yunanlılar tarafından ele geçirilmiş ve Ege Denizindeki hakimiyetimiz kaybolmuştur
6 Balkan Savaşı’nın başında geçici olarak İtalya’ya terk ettiğimiz On İki Ada’lar, savaştaki yenilgimiz üzerine İtalyanlar tarafından bize verilmemiş ve bu adaları İtalya kendi topraklarına kattığını açıklamıştır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.