10-10-2006
|
#1
|
TEOMAN
|
Atilla İlhanı Anıyoruz...
Geçen yıl bu günlerde hayatını kaybeden Atilla İlhanı rahmetle anıyoruz![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) ![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) ![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
![](http://www.istanbulpostasi.com/base/images/data/atillailhan1.jpg)
15 Haziran 1925'te Menemen'de doğdu İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat'ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı Üç hafta gözetim altında kaldı İki ay hapiste yattı Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi'ne yazıldı Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı'nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak aldı 1946'ta mezun oldu İstanbul Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayınlanmaya başladı 1948'de ilk şiir kitabı Duvar'ı kendi imkanlarıyla yayınladı
Paris Yılları
1949 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nazım Hikmet'i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris'e gitti Bu harekette aktif rol oynadı Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan bir çok karakter ve olaya temel oluşturmuştur Türkiye'ye geri dönüşünde sıklıkla başı polisle derde girdi Sansaryan Han'daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynamıştır Bir kaç kez gözaltına alındı
İstanbul - Paris - İzmir Üçgeni
1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca Paris'e tekrar gitti Fransa'daki bu dönem Attilâ İlhan'ın Fransızca'yı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır 1950'li yılları İstanbul - İzmir - Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi'ne devam etti Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953'te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlar
Sanatta Çok Yönlülük
1957'de gittiği Erzincan'da askerliğini yaptıktan sonra, tekrar İstanbul'a dönüş yapan Attilâ İlhan sinema çalışmalarına ağırlık verdi Onbeşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı Sinemada aradığını bulamayınca, 1960'ta Paris'e geri döndü Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı Sekiz yıl İzmir'de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler serisinden Bıçağın Ucu yayınlandı 1968'te evlendi, 15 yıl evli kaldı
İstanbul'a Dönüş
1973'te Bilgi Yayınevi'nin danışmanlığını üstlenerek Ankara'ya taşındı Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak 'ı Ankara'da yazdı 81'e kadar Ankara'da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul'a yerleşti İstanbul'da gazetecilik serüveni Milliyet ve Gelişim Yayınları ile devam etti Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti 1996 yılında yazılarını Cumhuriyet gazetesine taşıdı 1970'lerde Türkiye'de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri dönüş yaptı Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür halk tarafından beğeniyle izlenilen diziler oldu
AN GELİR
an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür
şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür
an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür
son umut kırılmıştır
kaf dağı´nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür
görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatlı bir bombadır patlar
an gelir
attilâ ilhan ölür
Attila İlhan
__________________
|
|
|