Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Makaleler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ansiklopedisi, küçük, şeyler

Küçük Şeyler Ansiklopedisi

Eski 12-09-2008   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Küçük Şeyler Ansiklopedisi





Keyfime göre bir lügâtim olsaydı; her sözü kendi keyfimce yorumlayasaydım diye düşündüğüm olur zaman zaman



Adını Keyif Lügâti ya da Küçük Şeyler Ansiklopedisi koymayı düşündüğüm kitabın bazı maddelerini sizinle paylaşmak istedim bu hafta Keyfinize bakın; keyfiyetinizi çoğaltın diye Yani ki, biriktirmenin peşinde koşarken, sayıların efsununa kapılmışken, bir de, bir şeyde, çok basit ve sade bir işte, bir kelimede derinleşmenin, ruhu dinlendirmenin kapısını da aralamaktır niyetim Buyurunuz, burdan yanınız

Acele: Bakmayın adının çağrıştırdığı o telaş haline İçimizde en sakin olanı o Baksanıza herkesin başında bekliyor; bırakmıyor, terk etmiyor İnsanlar her daim aceleyle koşturuyor, meydanlar aceleyle dolup boşalıyor, işyerlerinde aceleyle çalışılıyor Anlayacağınız herkes koşturuyor, ama acele bekliyor Kimsenin ardı sıra da koşmuyor; kendini terk edecek olanları bile vardıkları yerde sabırla bekliyor

Leke: Dayanılır şey midir bulunduğunuz her yerden kovulmak? Az şey midir her defasında fazla görülmek? Oysa, davet ettiğimiz şeylerden artandır, taşandır leke Yemek lekesi, mürekkep lekesi, kahve lekesi Sadece yerinde durmuyor diye istediğimizden bir parça, bir damla, bir yudum olanı dışlamak niye? Lekeye ettiğimize bir bakın: Alnımızdan uzak olasıdır leke Namusumuza değmeyesidir leke Hayır, hayır; içimizde en lekesizidir leke Çünkü lekeli leke diye bir tabir yok henüz lügâtlerde Lekeye leke sürülmez bir kere Sonra, sınırını aşmaz leke; oturur oturduğu yerde Bir lekenin lekelediğini istila ettiği, işgal ettiği, ele geçirdiği görülmemiştir Hem sonra, kendini bilir leke, haddini bilir Bir lekenin leke oluşuna itiraz ettiği vaki değildir, bir lekenin leke değilmiş gibi davrandığını gören olmamıştır Okumayı bilmeyene, harfleri tanımayana aslında bu yazı da bir leke, sadece
bir leke Öyleyse hiç leke görmeyecek biçimde okumalı âlemi Leke gözümüzde, leke zihnimizde, leke olmaması gereken yerde

Taş: İçimizde en yumuşak kalpli olanı Rabbinin emri karşısında kalplerden de yumuşaktır; sert ol! denince sert olur ve bekler; üzerinden sular da geçse, yüzüne kadifeler de değse verdiği sözden caymaz Asâ-yı Mûsanın [as] dokunuşuyla yumuşar Demek ki sertliği kendinden değil emre karşı yumuşak başlılığındandır Vefasızlık ettiklerimize karşı vefa borcumuzun kefilidir taş: Unutulmuş ölülerin başında sabırla bekler, unutmaz isimlerini, bağrında acı bir yara olarak saklar

Düğme:
Dört gözle sevdiğini bekler gibidir Bu yakadan öbür yakaya hasret taşır Sırdaştır; ardında mahremi saklar Gizliliğe yoldaştır; tenler üstünde gezinir İliğine kadar vefalıdır, dosttur; iki yakamızı bir araya getirir Tevazûun kristalleşmiş halidir; yakamızdadır, hep görünür yerdedir, ilk göze çarpandır ama yokmuş gibi davranır; önümüze geçmez, yerimizi almaya kalkmaz Uluorta çözmeye gelmez düğme; ki çözüldükçe tenin sırlarını açar

Gözyaşı:Ruhun bedenden taşmasıdır En çok kadın yanağına yakışır Sözlerin en tatlısı, yalvarışın en dayanılmazıdır Kalplere damlayan uzun ince ırmaktır Damlaya damlaya gül olur

Çay: Sohbetin bardağa sinmiş hali Dünyadan kopmanın, ötelere kanat çırpmanın en kolay bulunur bahanesi Şekerin içinde erimeye can attığı kutsal sıvı Kan renginin özlemle kucağına atıldığı sıcak yuva

Asansör: Dizlere derman; nefeslere ferahlıktır Her bedeni içeri davet eder; ancak ruhları aynalarda hapseder Gelip geçilir içinden sadece; kalınmaz Beklenir ama beklenenler içinde vefayı en az hak eder gibidir Sanki herkes dargındır asansöre Sanki herkes dargındır asansörde Muhabbeti mi aşağı indiriyor ne?

Harf: Ruhun kâğıda düşen ince gölgesi Seslerin usâresi, özsuyu Anlamın boşluğa düşmemek için tutunduğu kuru dal

Hece: Dilin altından göğe uzanan ince bir filiz Kökleri sessizliği parçalar, dallarında sesten evler kurulur

Kitap:Anlamın kapılarını bekleyen suskun bekçi Açılınca umulmadık kapılar açar Kapalı kaldıkça, kendine bile susar İnsan dudağına değince dirilen ölü ağaç parçası

Dua: Sözün miracı Dudağın haccı Dilin namazı Arzuların kıblesi Sözün göğe ağışı İsteyen ile istemeyi verenin buluşması

Tevekkül: Tembelliğin zıt anlamlısı Tembel olanların hak etmediği sükûnet vakti Çalışmanın üzerine giydirilen taç Emeğin alından ter ter süzülüşü Sebebi sonuca bitiştiren huzurlu bekleyiş

Yağmur: Göğün yere ağışı Bulutların çiçekleri öpüşü Yüksekten geldiği halde aşağıdakileri incitmemenin göstergesi Kimseyi kimseden ayırmadan kucaklamanın resmi Rahmetin cisimleşmiş hâli Aslında, yağmurca konuşur Rahmet Peygamberi [asm]; yüksekten indiği halde kimseyi küçümsemez, hiçbir şeyi incitmez, ötelerden gelir ama kimseyi kimseden ayırmaz

Son: Kalplerin küstüğü sözcük Sonsuzluğun arefesi Sonsuzlukla son bulan hüzün bilmecesi

Senai Demirci

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.