Varlığımız Dua Ve Tesbihlerle Devam Ediyor.

Varlığımız dua ve tesbihlerle devam ediyor
* Bulutun duası
Atılmış pamuk gibi gökyüzüne serilen her bulut bir dua sonucu vardır
Önce insanlar dua etti, "Allah'ım yağmur ver" diye, yalvardılar, yakardılar yaz boyu günlerce, gün ortasında ve sonunda, hatta geceleri sabahlara kadar Hayvanlar duaya yöneldiler, evciliyle, yabanisiyle, kurduyla kuşuyla; irisiyle ufağıyla, görüneniyle görünemeyeniyle, kendi diliyle, kendi ağzıyla, kendi haliyle, mahzun ve süzgün duruşuyla Yavru besleyenler acı acı seslenerek, ağaçlar dallarında mekan tutanlar değişik nağmelerle, farklı sedalarıyla öterek Ağaçlar duaya durdu, susuzluktan kavrularak, yanarak ve kurumaya doğru giderek Her bir dal, her bir yaprak, her bir çiçek gülüyle, sümbülüyle, menekşesi ve karanfiliyle Asıl bulutun duasına denizler, okyanuslar "amin!" diyerek cevap verdiler: Güneşin dokunmasıyla ısındılar, buharlaştılar, yerden semaya doğru yükseldiler, zerrecikler halindeyken kütleler oluşturdular, bir araya geldiler, derlendiler, toparlandılar, görünümü ve görüntüsüyle yapılarını değiştirdiler, bulutlardan bir bulut oldular, gökleri doldurdular Pamuk gibi beyazından grisine siyahın bütün tonlarına büründüler, rüzgarın önüne düştüler, ihtiyaç nenedeyse oraya doğru seyre başladılar, bütün hızıyla koştular Nerede ihtiyaç varsa, nerede beklenti varsa, nerede kuraklık ve çoraklar varsa oralara serptiler damlacıklarını, yağdılar, yağdılar ve yağdılar Bulutun duası devam ediyor, kendisini oluşturan, yoğunlaştıran, bir araya toplayan ve yoktan var edenin emrinde çevik-çalak çalışmak, nüfusa nefes vermek, canlara can ulaştırmak, hayata hayat sunmak ve ulaştırmak Bu dua en güzel biçimde kabul oldu Yeri geldi yağmur olarak süzüldü, zaman oldu, dolu şeklinde döküldü, gün oldu, kar tanecikleri halinde karayı beyaza çevirdi Dünyanın yüzünü ağarttı, bizim de ümidimizi aydınlattı
* Varlıkların Allah'ı tesbih tarzları
Görünce kucağınıza almak istersiniz, yanağına bir öpücük kondurmak geçer içinizden, sevimlidir, tatlıdır ve o kadar da şirindir Bu çocuk duruşuyla, her haliyle, farkında olmadan Rabbini tesbih ediyor:
"Güzel Allah'ım, bendeki bütün güzellikleri Sen verdin Ben Seni bütün noksanlıklardan ve çirkinliklerden tenzih ediyorum" Görme özürlü, yürüme engelli ve hasta bir çocuk da haliyle, tavrıyla, yine farkında olmadan Rabbini tesbih ediyor: "Allah'ım, Sana şükürler olsun Sen mükemmelsin, bütün isim ve sıfatların kemal noktasındadır Ben bu halimle Senin hiçbir kusurunun ve noksanlığının olmadığını dile getiriyorum"
Seher vakti gül ağacının dalında yanık bir eda ile şakıyan bülbül Rabbini tesbih ediyor: "Ey Yüce Rabbim, bu güzel sesimle Senin Cemal sıfatına ayna oluyorum, Sen her şeyi en güzel yaratansın" Kuru bir dalın üzerinde kulakları tırmalayan kart sesiyle biteviye ötüp duran o siyah karga da Rabbini tesbih ediyor: "Ey Yüce Kudret sahibi, Senden hiçbir çirkinlik gelmez, ben bu kaba sesimle Seni bütün olumsuzluklardan tenzih ediyorum"
Yemyeşil yapraklarının içinde turuncu, koyu sarı meyvelerini taşıyan, gözümüzü ve dilimizi okşayan haliyle portakal ağacı da Rabbini tesbih ediyor: "Ey her şeyi en güzel şekilde yaratan Allah'ım, ben bu halimle her tür şirin nimetin Senden geldiğini ilan ediyorum" Dalları dikenli, meyveleri acı, gölgesi eksik bir tepenin eteğinde tek başına duran bir ağaç da Rabbini tesbih ediyor:
"Ey Allah'ım, bu halimle Senin hiçbir noksanının olmadığını anlatıyorum, Sen mükemmel bir yaratıcısın" Böylece her varlık, güzel haliyle Yaratıcıyı üstün sıfatlarıyla tanıtırken; eksik noksan ve çirkin gibi görünen yönleriyle de Allah'ı yüceliğini, noksan sıfatlardan münezzeh olduğunu, imandan mahrum kişilerin de Allah hakkında yakıştırdıkları tevhide aykırı söz ve inançlardan mukaddes olduğunu anlatıyorlar, yani tesbih ediyorlar
* Celil ve cabbar tecellisi
Türkiye'nin kimi yerinde lapa lapa kar yağıyor, kimi bölgelerde -20'lere varan soğuklar her yanı sarmış, kimi şehirlerde ise hafif bir esintiye eşlik eden güzel bir hava var
Gökyüzü her şehirde farklı bir şiir okuyor sanki Kimisinde daha celâlli, kimisinde daha nahif bir üslupla çizilmiş birbirinden muhteşem tabloları sergiliyor Mesela Karadeniz'de şimdi dalgalar olanca gücüyle vuruyor sahillere, sert rüzgârlar esiyor Başka bir deyişle her bir dalga kendi dilince "Ya Celîl, Ya Azîz, Ya Cebbaâr" isimlerini okuyor Celîl, yani sonsuz derecede haşmet sahibi Allah; Azîz, yani izzet ve yücelik sahibi Allah; Cebbâr, yani yarattıklarına istediğini yaptıran Allah Bütün fen bilgilerinizden arının Bu dünyaya ilk defa ayak basmış birisi olarak farz edin kendinizi Ve kendinizi fırtınalı bir havada bir tepede oturmuş denizin dalgalarını seyrederken düşünün Önce minicik hava zerrelerinden oluşmuş rüzgârlar, nasıl oluyorsa önüne çıkan ne varsa yıkabilecek bir kuvvetle ortaya çıkıyor Hava zerrelerinden müteşekkil rüzgâra böyle bir güç nereden nasıl gelir anlamak güç Veya su moleküllerinden oluşmuş deniz dalgaları nasıl oluyor da kayaları aşındırıyor? Nereden geliyor bu kuvvet? Cenab-ı Hakkın Cebbâr ismiyle minicik zerrelere görev vermesi yetiyor Celîl ismiyle, rüzgarı vazifelendirmesi, şuursuz hava zerrelerinin ürkütücü hortumlara, uğultulu fırtınalara dönüşmesi için kâfi geliyor Görevin kime verildiği hiç önemli değil, O'ndan geliyor olması yeterli Kendinizi güçsüz hissettiğinizde, imtihanınızın ağır geldiğini düşündüğünüzde bu isimleri düşünüp rahatlayın Eğer O'ndan geliyorsa, hiçbir şeyden korkmaya gerek yok Çünkü O, yarattıklarına istediğini yaptıran Allah'tır
Mehmet PAKSU